Saturday 17 October 2015

Davutoğlu " İŞID İle Aynı Noktadayız"

Yukaridaki cumle ister inanin ister inanmayın, Gudumlu basbakana aittir.

Nasil mi, aciklayalim.

Dun, kendisi soyle bir cumle kullandi.

"Bizim ISID ile aramizda 180 derece degil, tam 360 derece fark var.

Matematik ve geometride, bir noktadan baslayip, 360 derece bir aci Cizersen, ayni ve besladigin noktaya geri donersin.

Yani baslangic noktasi ile ordan alinan 360 derecelik acinin noktasi kesisir ve ayni noktada birleşir.

Kisaca 360 derece bir daire ya da cember Cizer.

Evrensel-Insan - Yapilandirmaci Epistemoloji/Qua Felsefesi/Bilissel Bilim/Serbest Dusunurluk/Devrimci Sorgulama/Numenal Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti

Güven “Zaafiyeti Yok“ muş!

Bilindigi gibi, Ankara Baris mitinginde canli bomba patlatilarak katledilen 100'un ustundeki barissever canin, guvenlik sorunu dictator gudumundeki AKP savas hukumetine soruldu.

Icislerden sorumlu bakan "bu patlamada bir guvenlik zafiyeti yok" dedi ve devam etti. "bomba miting alaninda degil, disarda patlatilmistir. Biz miting alanindaki tum guvenligi sagladik. O yuzden guvenlik sorunu yok.

Demekki miting Alani disi, Ankara ya da Turkiye sinirlari icinde degil de, muz cumhuriyeti sinirlari icinde. O yuzden de icisleri bakani miting Alani disinda guvenblikten sorumlu degil.

Ayrica dictator gudumlu basbakan da "elimizde butun canli bombalarin listesi var, yalniz; takdir edersiniz ki; bir canli bomba eyleme gecmeden tutuklanamaz. Bu hukuka aykiri" dedi.

Tabi ki canli bomba ancak eylemini yaptiktan sonar parcalanmis vucudu ile ancak tutuklanir. Nitekim, basbakan Suruc katliamindaki failin tutuklandigini soyledi.

Yani kendisini bomba ile patlatanin parcalanmis vucudunun ele gectigini soyledi.

Halbuki ulkede ki "demokrasi" de diktatore hakaret eden dialog aninda olsa ve biri sikayet etse bile tutuklanabiliyor.

Zaten tum istihbaratin ana gorevi diktatore sikayet edenleri takip ettiginden, emniyet de MIT te canli bombalari bombalarini patlatmadan once yakaliyamiyor.

Yine bilindigi gibi Ankara katliamindan sonar tum Turkiye ayakta.

Bugun Istanbul da Kadikoy ve Sirkeci de, ayrica Cerrahpasa da bu katliami protesto etmek isteyenleri polis onledi.

Gerekce ise cok ilginc. Eger bu kisiler eylem yaparsa guvenlik sorunu cikarmis.

Yani siz onceden nerden nereye gideceginizi soyluyeceksiniz, dictator bunu bilecek, sizing gideceginiz yere siz gitmeden canli bombalarin yerlesmesini saglayacak, boylece siz guvenli olarak oraya gidecek ve canli bomba ile katledileceksiniz.

Halbuki uc gun yas ilan edildi. Gerci bu yas milli politik cikar temelli asker ve polis katliamlarina edildi de, Ankara buna bahane oldu.

En azindan birakin kitleler katliam ile ilgili "isyanlarini ofkelerini yaslarini" yasasinlar.

Bu oyle bir guvenlik zaafi ki, buna bile haber vermeden izin yok.

Ayni guvenlik zaafi daha dun iki cocugun da katletmesine yaradi.

Boyle bir devlet dusunebiliyor musunuz?

Guvenlikten anladigi, canli bombanin yerini almasi, guven zaafindan anladigi da, kimsenin hic bir sekilde bir eylem yapamamasi.

Iste o yuzden size eylem yaptirmayip; sizing guvenliginizi sagliyor. Yoksa,m mazallah siz eylem yaptiginizda canli bomba size bekliyor olur.

Yani devlet diyor ki "bana eylem yapmayarak sesinizi cikarmiyarak biat ederek, ancak guvendesiniz. Aksi durumda biz ve canli bomba sizleri katleder."

Halbuki eyleme cikanlar ne diyor? "birakin biz kendi guvenligimizi kendimiz saglariz. Siz sagladiginizda zaten katlediliyoruz."

Iste ulke ve toplumu diktatorun eliyle boyle bir fiili duruma getirildi.

Aslinda Diyarbakir, Suruc ve Ankara katliamlari, bir yerde Turkiye'nin artik bir O.Dogu ulkesi oldugunu gosteriyor.

Cunku bugunku O.Dogu ulkelerinde canli bombalar kitlesel katliamlar gunun siradan eylemleri.

Iste Turkiye'nin de boyle bir fiili durumu diktatorun ve gudumundeki AKP savas hukumeti ve devletinin yarattigi bir durum.

Yani can guvenliginiz ileri demokrasi hukuk yargi ve adalet sadece ve sadece Diktatore biat etmek ve onun gudumundeki devlet ve hukumetin her turlu katliamina ugramamak icin de, bu fiili durumu kabullenmek.

Evet buradan da anlasiliyor ki, ulkenin hasngi bolgesi yada beldesi olursa olsun, guvende olmak demek; biat etmek ya da diktatorun dilini kullanmak ona destek vermek ve de onun gudumundeki AKP hukumetinin ve devletinin yaptigi her turlu katliami tutuklamayi gozaltilarini saldirilarini hakli bularak, onlarin yaninda olmak.

Iste zaten istikrar da bu degilmi, tek adamin biatindaki bir hukumet ve devlet.

Yoksa mazallah terror algi operasyonu adi altinda devlet ya da PKK ya da bir canli bomba altinda katledilirsiniz.

Ayrica dictator gudumlu basbakan ne diyor. "Bu hukumet AKP hukumeti degil" diyor.

Sormak lazim, bu savas hukumetinin icinde Diktatore biat etmeyen onun gudumundeki AKP'nin politik cikarinin disina cikan tek bir bakan var mi, acaba?

Bilindigi gibi iki HDPli bakan bu hukumetten istifa etti.

Evet ulkede "demokrasi, hukuk, yargi, adalet, guvenlik, istikrar, devlet" v.s. var ve "ileri" olarak var.

Kimin icin var?

Sadece ve sadece dictator biatcilari icin, onun emrindeki eli sopali ceteler icin, onun iktidari Adina katledenler, saldiranlar hakaret edenler, yazanlar eylem yapanlar icin ve onun gudumundeki savas hukumetini destekleyenler, cikarini burden saglayanlar ve onun emrindeki devlet ve hukumet yetkililerinin verilen emre harfiyen uyamnlar icin var.

Peki digerleri icin, var mi?

Eger onlarda biat ederse olacak.

Aksi onlarin sonu katliamdir, tutuklamadir, iskencedir, gozaltidir, hakarete ugramaktir, tehdit almaktir, saldiriya ugramaktir v.s.

Cunku diktatorun, devletinin hukumetinin ve emrindekilerin guvencesi altinda degillerdir.

Bertaraf edilmislerdir.

Isin ilginci en son bertaraftaki mikro ayrimcilik ta, baris yanlilaridir.

Yani guvende olmak istiyorsan, savas isteyeceksin, baris isteyenlere zarar vereceksin, ya da savas ugruna devletin polisi askeri olarak katledileceksin ve sehit mertebesine ereceksin. Zaten canli bombalar da bu temelde sehit oluyorlar.

Iste sana Turkiye bir O.Dogu ulkesi, ya biat edeceksin; ya da can guvenligin olmayacak.

Evrensel-Insan - Yapilandirmaci Epistemoloji/Qua Felsefesi/Bilissel Bilim/Serbest Dusunurluk/Devrimci Sorgulama/Numenal Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti

Diktatör, İŞID' a Dokundurtmuyor

Reyhanli, Diyarbakir, Suruç ve Ankara katliamlari gosterdiki, diktator, ISID'a dokundurtmuyor, bu canli bombalar, evladı Bilal'i koruduğu gibi koruyor.

Medyada carsaf carsaf bu Bombacılar hakkinda ailelerinin İstihbarata haber verdigi aciklaniyor.

Hatta Ankara Katliami oncesi, Suruc bombasicinin ve listede olan agabeysi, kameralara takilmis.

Kisaca diktator 400 milletvekilini alamayınca "huzuru bozmanin" bir yolunu asker polis katliamlarinda ve onlarin da PKK eliyle katledilmelerinde bulurken, diger bir yolunu da besleyip buyuttugu,yardim ve yataklık edip kolladigi ISID Bombacılarinde bulmus.

Kendisi ancak dort gun sonra katliam alanina lutfedebildi.

Gudumlu basbakan da hala bombacı olarak PKK yi gostermek ile mesgul.

Sahi birde "PYD' yi vururuz" aciklamasi var.

Suriye' de isler sarpa sardi.
Rusya havadan, İran ve Hizbullah karadan, Esad'a yardima ve diktatorun koruduğu ISID'a ve de Esad'i devirmek icin yetistirdigi muhaliflere operasyon duzenliyor.

Isin ilginci, ISID' da "Besle kargayi oysun gozunu" misali,diktator ve gudumundeki AKP devlet ve Hukumetini ' tagut" ilan etti.
Yani İslam ve kurana gore "katledilmesi vacip"          

Evrensel-Insan - Yapilandirmaci Epistemoloji/Qua Felsefesi/Bilissel Bilim/Serbest Dusunurluk/Devrimci Sorgulama/Numenal Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti

Vatan/Vatandaşlık Farkı/İlişkisi-Qua Felsefesi

Ayni kelime kokeninden turetilmis olsa bile, her kavramda oldugu gibi bu iki kavramda da basta politik algida bir kavram karmasasi vardir.

Vatan kavrami, insanoglunun kendisine tarihte ilk defa Ingiliz Ic Savasi ile tanistirilmis, daha sonar vatandaslik ise Fransa ihtilalindeki burjuva ve sehirlesme den sonar ortaya konmustur.

Bugune gelindiginde vatan kavraminin iki icerigi vardir.

Cografi temeldeki bu iki icerik soyledir.

Bir vatanin bir fiziki cografya adi bir de siyasi cografya adi vardir.

Bu konuda iki farkli ulke ornegi verelim.

Burada bir parantez acip, turkce de vatan, yurt ve ulke kelimelerinin ozdes oldugunu soyleyebiliriz.

Ilkornegimiz kuzeyde bir Avrupa ulkesi olsun.

Cografi- Fiziki- Buyuk Britanya

Cografi- Siyasi- Birlesik Krallik.

Herseyden once ulke politik aliskanlikta bu ulkenin adi boyle gecmez. Nedense bu ulkenin birlestirdigi krall;iklardan sadece birinin adi anilir ve "Ingiltere" denir.

Bu vatanda dogan bir kisinin vatani Buyuk britanyadir.

Cunku vatan once fiziki olarak ele alinir.

Vatandas ve vatandaslik ise siyasidir.

Yani bu vatanda dogan bir kisinin vatandasligi Birlesik Krallik temelindedir.

Simdi bu vatanda dogan bir kisi once kendisine bir vatan kimligi alir.

Bu kimlik te fiziki vatan uzerindendir, yani Britanyali.

Iste bu britanyali Siyasi Birlesik Kralligin bir vatandasidir.

Milliyet etnisite ve sosyo-etik farklar ise tamamen kisiseldir.

Yani bir kisinin etnik kokensel vatani, Birlesik Kralligi olusturan vatanlardan Ingiltere, Iskocya, Galler ve de K.Irlanda olabilir. Boylece etnik koken olarak, ingiliz, iskoc, Gallerli ya da irlandali olabilir.

Bunlarin hic biri o kisinin Britanyali ve Birlesik Krallik vatandasi olmasini degistirmez.

Hatta bu kisinin vatani Birlesik Kralliklardan biri de olmayabilir. Mesela anne babadan atadan gelen, Hindistan, Pakistan, Bengaldes, ya da Avrupanin baska bir ulkesi, Afrika ulkesi, Kuzey ya da Guney Amerika ulkesi, kisaca dunyanin herhangi bir ulkesi olabilir.

Iste kisinin bu etnik koken farki HEM ONUN BRITANYALI VE BIRLESIK KRALLIK VATANDASI OLMASINI DEGISTIRMEZ, HEM DE ETNIK KOKENINI MILLIYETINI DILE GETIRMESI HAK VE OZGURLUGUDUR.

Eger burada bir vatanseverliksoz konusu ise, kisi hem dogumdan aldigi fiziki vatanini,m hem dogdugu vatanini, hem de etnik kokensel vatanini sahiplenebilir.

Ayrica eger koruyorsa Birlesik Kralligin disinda ailesinden gelen ulkenin de vatandasi olabilir.

Dolayisi ile vatan ile vatandaslik iliskisi ilk defa burda farklilasir.

Mesela kisi diyelim anne babadan gelen vatandasligini bir nedenden kaybetmis olsa ve o ulkede vatandaslik haklarindan mahrum olsa bile, kisi; anne babadan gelen bu vatasnini VATANDASI OLMADIGI HALDESAVUNABILIR, SEVEBILIR, KORUYABILIR etc.

Tarihte siyasi savasim anlaminda en guzel ornek, Chguvera'dir.

Che sadece kendi dogdugu ya da vatandasi oldugu vatan disinda, komsu vatanlar icin de savasmistir.

Kisaca vatanseverlik, illa kisinin o vatanin vatandasi olmasini gerektirmez.

Zaten buradan enternasyonel temelde "dunya vatani" ve "burjuvanin ve isci sinifinin vatani yoktur" siari cikmis ve boylece "Tum dunyanin iscileri birlesin" slogani moto olmustur.

Yaniburadan da bir fark dogar. Bir kisi ideoloji inanc olarak dunyayi bir vatan olarak algilar ve enternesyonel bir savasim verebilir.

Ulkemiz ve toplumumuz acisindan ise her kavramda oldugu gibi vatan ve vatandaslik kavramlari basta politik cikar olarak ve devlet ve hukumetin etik degerleri ve etnik degerleri polkitikaya tasimasi ile karistirilmaktadir.

Vatanseverlik vatandaslik ile karistirilir.

Bir kisinin kimligi vatani uzerinden degil, etnisite uzerinden verilir.

Dolayisi ile eger kisi aileden verilen etnisiteyi almazsa, vatansever olarak algilanmaz.

Dolayisi ile Turk ile basliyan ve vatani cografyayi degil de bir etigin etnisitesini etnik kokenini iceren bu kavram "vatana, vatandasliga, paraya, dile " tasinmistir.

Simdi buradaki kavram algi hatalarina bakalim.

Turk vatani

Turk vatani demek, "bu vatanda sadece etnik kokeni turk olanlarin ya da turk diyenlerin vatani" anlamina gelir.

Bu hatayi soyle duzeltiriz.

Cografi fiziki- Turkiye

Cografi- siyasi- Turkiye Cumhuriyeti.

Simdi buradan vatan ve vatandasliga bakalim.

Bu vatanda dogan bir kisinin vatani Turkiyedir.

Bu kisi siyasi olarak Turkiye Cumhuriyeti'nin vatandasidir.

Kisi ozelinde etnik ve etik olarak turk, kurd, ermeni, laz v.s. olabilir.

Eger bu kisi Turkiye disinda baska bir ulkenin vatandasi ise, iki vatanli olabilir.

Ustelikbu kisi T.Cumhuriye vatandasligini bir sekilde kaybetmis olsa bile, Turkiye vatanini sevebilir, onun icin savasabilir ve vatansever olabilir.

Bu kisi turk te olmayabilir, ama vatani Turkiye olabilir.

Kisaca vatanseverlik, kisinin vatandasligi ile de vatan kimligi ile de sinirlanamaz.

Her bir vatani Turkiye olanin ister T.C. vatandasi olsun ister olmasin vatanini sevmek ve onun icin savasmak hak ve ozgurlugudur.

Her bir vatani Turkiye olanin ve hatta T.C. vatandasi olanin vatanini sevmesi icin, illa turk olmasi gerekmez. Pekala kurd, laz, ermeni v.s. olabilir.

Vatan baskadir, vatandaslik baskadir, kisinin inanci ideolojisi temelinde vatanseverlik baskadir.

Dolayisi ile vatani Turkiye olan ve bunun icin mucadele veren ister T.C. vatandasi olsun ister olmasin, ister turk olsun ister olmasin vatanseverdir.

Cunku onun vatani Turkiyedir.

Ustelik baska bir ulkenin vatandasi olarak ta iki vatanlidir.

Vatan ve vatandaslik genel bir veridir.

Etik etnisite milliyet ve etnik koken ise ozel bir veridir.

Kisi bunlardan istedigini ya da hepsini sahiplenebilir ve mucadelesini verebilir, bu onun hak ve ozgurlugudur.

Etnik koken olarak turk olup olmamasi,T.C. vatandasi olup olmamasi, onun vatanini sahiplenmesini ve sevmesini onlemez.

O yuzden vatanseverlik vatandaslik gibi, Turkiye.Cumhuriyeti Devleti ya da Turk etnik kokeni ile sinirli degildir.

Cografi/fiziki Vataninin Turkiye olmasi ya da ideoloji olarak enternasyonel "vatanim benim butun dunya" olmasi yeterlidir.

Evrensel-Insan - Yapilandirmaci Epistemoloji/Qua Felsefesi/Bilissel Bilim/Serbest Dusunurluk/Devrimci Sorgulama/Numenal Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti

İnsanoğlu Türünün Biri, Sadece Nicelik Değil; Aynı Zamanda ve Belirleyici Olarak Niteliktir.

Nitelikli Nicelik

Bu baslik ta yazan cumlenin anlami; bilissel ve gecerli bir anlam icerir.

Ben ise bu basligi ozel bir konuya, yani Ankara katliami konusuna tasiyacagim.

Insanoglu turunun biri, yine insanoglunca dogal/fenomena lzihniyetin yapilandirdigi yapi ve isleyis olarak; kendi birini kendilik olarak algilayamaz.

Ya baska bir oznenin parcasi olarak, ya da herhangi bir kavramsal bilgisi olmayan numenal yetisi gelismemis olan hayvan ile ozdes tutarak, ya da metafizigin tozleri olan dusunce ve madde olarak degerlendirir.

Iste bu degerlendirmeler, insanoglu turunun birini genelde ve tarihsel olarak; ya bir kul ve kole, ya da bir madde meta mal olarak insanoglunu ozdeslestirir.

Buradan da insanoglunun oznelligi ozselligi ve ozelligi degil; nesnelligi gorunusselligi ve genelliginin yaninda, niceligi ortaya cikar.

Yani ya bir kitledir, ya da bir toplum.

Gelismis ve cagdaslasmis toplumlarda gelisen bireyselbilinc, insanoglu birini bencil, bananeci, bireyci ve akilci yapar.

Iste bu durumda da bu bireycilik, kendi turunden olan bireyleri de kendi cikari ugruna, harcar, kullanir gerekirse de zarar verir.

Butun bunlari neden acikliyorum.

Nedeni su:

Basta O.Dogu olmak uzere cag olarak geri kalmis toplumlarda, insanoglu bir olayda kitlesel olarak oldurulmus ya da katledilmisse; Ortada sadece sayi vardir. Yani ve missal olarak " Irak'taki bombali saldirida 20 kisi oldu (olmek)" gibi.

Ulkemizde genelde ayni O.Dogu ya da gelismemis ulkeler gibi, birey algisi yoktur.

Bir kisinin kimligi ya da kisiligi hep ikinci plandadir.

Yani "Ali'nin oglu/kizi- Komsunun oglu/kizi- Yada yigeni/kuzeni v.s., kosedeki bakkal, cografya ogretmeni, ya da her turlu meslek cagrimi, v.s. kisaca kisi kendsi kimligi ile adi ile anilmaz.

Bilindigi gibi iktidarin su son 7 Haziran sonrasi belki de dunyanin cografi olarak en kanli donemine sahne olmustur.

Bir yerde gezi ile basliyan, katliamlar; gunumuzde ve fiili olarak artarak devam etmektedir.

Reyhanli, Diyarbakir, Suruc ve Ankara katliamindakatledilenlerden ayni O.Dogu'da oldugu gibi sadece sayi olarak bahsedilmektedir.

Iste zaten bu sadece nicelik algisi, hic bir zaman nitelige donusmemis ve O.Dogu'da siradan bir hal almis ve herkesin beklerdigi olmustur.

Ulke ve toplumumuz da iste bu tehlike ile karsi karsiyadir.

Yani her turlu katledilenleri bir kitle niceligi olarak almak ve degerlendirmek.

Iste bunu boyle surdurdugumuz ve bu algiyi yaydigimiz zaman, iste O.Dogu ulkesi oluruz.

Bunu onlemenin ve bu katliamlari birer nicelik olarak degerlendirip alismamanin tek yolu.

Bu olaylarda katledilenlerin HERBIRININ BIRER INSANOGLU OLDUGUNU ALGILAMAK, HER BIRININ KISILIKVE KIMLIK OZELLIGINI ADINI HATIRLAMAK, HER BIRININ BU DUNYADAKI HERKES GIBI YASAMISLIGINI HATIRLAMAK VE HER BIRINI KENDI OZELINDE KIMLIGINDE VE KISILIGINDE ADI VE SANI ILE BIRLIKTE ANMAK VE HATIRLAMAK.

Ancak bunu yapabildigimiz olcude, katledilenlerin bir nicelik degil de, bir nitelik oldugunu ve her birinin digerinden farkli ozelligi kisiligi kimligi oldugunu, farkli yasam ve iliskisi farkli ideolojisi inanci etik degeri oldugunu hatirlamak ve her birini ayri ayri kendi kisiliginde ve kimliginde anmak.

Yani "Ankara katliaminda 100'e yakin kisi katledildi" degil. Aslinda bunun bir sorunu da nicelik olarak katledilenlerin anilmasindaki niteligin unutulmasi.

Mesela bugun bile aileler yakinlarini ariyorlar. Yani kayiplar. Isimleri ne katledilenler arasinda,m ne hastahanedekiler arasinda, ne taburcu olanlar arasinda ve yakinlarininyanina donmeyenler.

O yuzden lutfen, insanoglunun bir nicelik degil; nitelik oldugunu hatirlayalim ve katledilenlerin her birini ayri ayri kendi kimlikleri kisilikleri ve yasam ve iliskileri ile hatirlayalim ve hatirlatalim.

Eger bunu yapmazsak, giderek O.Dogu'ya fiiliolarak donmekte olan ulke ve toplumda, hem katledilenler siradanlasir ve guncel hale gelir; hem de bu zaten bu fiili durumu yaratan ve yasatan dictator ve onun iktidarinin devleti ve hukumetine yarar.

Yani bir yerde katledilen ister bir ister birden fazla olsun; her birini ayni azim, kararlilik ve duygu ile hatirlayalim ve analim.

Cunku bugun her bir katledilenin verdigi huzun ve aci, onun en yakini tarafindan hissediliyor.

Halbuki bizler de bu huznu ve aciyi sanki kendi yakinimiz katledilmis gibi hissetmeliyiz.

Cunku konu "bana dokunmayan yilan bin yasasin" degil; aksine her bir katliam, insanoglu olarak her birimize dokunmalidir.

Zaten ve aslinda iste insansal zihniyet ve bireysel bilinci, birey bilisselligi ve bireyin tursel butunlugu olan insanoglu ile birlestirecek olan da budur.

Cunku herbirimiz hem bir turun birer uyesiyiz, hem de her birimiz essiziz.

Yani hem genelin bir parcasiyiz, hem de ozeliz.

Iste belki niceligimiz bizi bu genelinm herhangi bir parcasi yaparken, niteligimiz de her birimizi bu genelin ozel bir uyesi essiz bir uyesi yapar.

Zaten bizleri zihinsel degisim ve devrimde de, dogal/fenomenalzihniyetin baska bir seyle ozdeslestirmesinden ve kul kole ve de madde meta mal olmaktan ve sadece fiziki bir nicelik olmaktan kurtarir.

Bunun bilisselliginde olmak hem her birimizi yasam ve iliskide essiz ve degerli farkli kilar, hem de yitirildigimizde genelin bir sayisi olmaktan kurtarir.

Ayrica unutmamak gerekir ki, bu ortacag zihniyetinin iktidarinda katledilen her bir uye; zaten kolay yetismeyen ve ortacag zihniyetini asmis degerli bir uyedir.

Cunku niceligi degil; niteligi cagdas ilerici aydin democrat elit devrimci insan gibi yasamayi ve iliski kurmayi barisi adaleti demokrasiyi hakki hukuku ozgurlugu kisaca insanca yasami algilamis beyinlerdir.

Aksi zaten katledilmez.

Kisaca bugun dictator, onun gudumundeki AKP hukumeti ve devletinin her turlu ortacag zihniyetinin biatini boyun egmesini ummet olmasini reddederek bertaraf olan her bir beyin, degerlidir.

Her birimiz hem hepimizin hem de basta kendinden baslayarak her birimizin niteliginin degerini bilelim ve algilayalim.

Ayrica unutmayalim, bizleri ve her birimizi turumuz bunyesinde essiz, ozel, oznel yapan ve digerinden farkli kilan, NICELIGIMIZ DEGIL; NITELIGIMIZDIR.

Evrensel-Insan - Yapilandirmaci Epistemoloji/Qua Felsefesi/Bilissel Bilim/Serbest Dusunurluk/Devrimci Sorgulama/Numenal Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti

Barış Kavramı

Baris, anlam ve icerik yasam ve iliski olarak sadece savasin karsiti degildir.

Savas anlam ve icerik olarak ta sadece iki grubun bir biri ile silahli catismasi da degildir.

Kisaca savas ve baris sadece kavramsal olarak degil, yarattiklari durum sart ve ortam olarak ta farklilasirlar.

Derrida, binary opposion" yani birlesik karsitlardan bahsederken, bu karsitlardan birinin digerine gore algida "once/ustun v.s." geldiginden bahseder.

Bu temelde aslinda savasve baris en birbirine zit renkler olarak biliunen siyah ve beyaz ya da en onemli doga olayi olan aydinlik ve karanlik gibidir.

Mesela savas ayni zamanda, terror, saldiri, baskin, iskence, katliam, linc, v.s. gibi kavramlarla da esdegerde iken; baris ta, tam tersi olarak; normallik, saygili yasam, birlikte gecim, demokrasi, esitlik, adalet, hak hukuk ve ozgurlukler ile esdegerdedir.

Bilindigi gibi, emperyalist zihniyet "soguk savasi" insanogluna tanistirmistir. Bu savasta ortada silah ve silahli catisma yoktur, sadece savasa yonelik algi operasyonu ekonomik cikar ve politik cikar vardir.

Savasayni zamanda kaos demektir ve emperyalizm bu kaostan beslenir. Tabi ayni kaos iktidarlari diktatorleri krallari tiranlari firavunlari da besler.

Cunku savas durumunda sadece tek tarafin halkina ve toplumuna her turlu dayatmasi soz konusudur.

Peki baris ile savas, biribiri ile nasil bir iliski icindedir?

Savas mi barisi, baris mi savasi getirir?

Ilk bakista, bunu algilamak pek kolay degildir.

Savasan kendi istedigini Kabul ettirene kadar savasir ve savas bittiginde ve istedigi oldugunda da, herkes ona boyun egdiginden ortada "bir baris ortami varmis" gibi gorunur.

Yani zorunlu guce otoriteye ve iktidara dayanan baski zulum ve yasaklara boyun egildigi olcude, "baris" vardir.

Iste genelde emperyalist ulkeler toplum ve halklarini "havoc politikasi" ile yonetirken, ortam bariscildir.

Ne zaman bu "sopa politikasina doner" yani bvoiyun egenler egmez olur ve isyan eder, iste o zaman baskilar saldirilar baslar.

Iste barisin savasi getirmesi de bu anlamdadir. Yani bir iktidar ya da ortam havoc politikasinda iken, digeri sopa politikasina gecer.

Kisaca her ikisi de insanoglunun zihinsel eylemlerinin reel yasama tasinmasidir.

Burada digger bir konu da, barisin her zaman savastirilanlar tarafindan istenmewsidir. Yani toplum ve halklar tarafindan.

Cunku savastiranlarin kendileri savasta yoktur. Onlar sadece savastan ve savastirdiklarindan nemalanirlar.

O yuzden unutmamak gerekir. Kapitalist sistemi ve emperyalizmi ayakta tutan daimi olarak kaos ortamidir ve o yuzden emperyalist zihniyet daimi olarak kaos cikarir ve yaratir.

Kisaca vampire gibi kandan ve candan beslenir.

O yuzden emperyalist zihniyet ve kapitalizm, son careyi kan dokmekte bulurlar.

Bunu en guzel bir sekilde dile getiren W.Churchill olmustur.

Soyle demistir. "Bir damla petrol bir damla insan kanindan daha degerlidir"

Iste zaten bu cumle kendi basina bile her seyi aciklamaya yeter. Cunku petrol icin kan dokmek gerekir.

Ayni O.Dogu da en yogun olarak 2000 lerden beri yasanan gibi.

O yuzden bir kisi eger savas yanlisi ise, en azindan kendine nmeden savas yanlisi oldugunu savas yanlisi olmaktan ne cikar elde edebilecegini sormasi gerekir.

Cunku toplum ve halklar savastan yana olamazlar. Eger oluyorlarsa, ortadabir etik degerin politik algi operasyonu var demektir.

Aslinda birileri ortami kaosa sokmasa toplum zaten baris icinde yasar.

Demekki normali yasamin bariscildir ve birileri bunu savasa tasir.

Iste burada onemli ollan o savasa tasiyanin;

Birincisi kendisinin savasmadigini bilmek

Ikincisi savastiracaginin sen oldugunu bilmek

Ucuncusu bu savastan senin hic bir kazancin olmayacagini bilmek

Dorduncusu tum cikarin seni savastirana gidecegini bilmek

Boylece verilen algi operasyonu ne olursa olsun, hangi degeri tasirsa tasisin, senin canindan daha degerli olamayacagini algilamak.

Kisaca "yasamak ve yasatmak" barisin siaridir.

Savasise sadece "olmek ve oldurmek" tir.

Evrensel-Insan - Yapilandirmaci Epistemoloji/Qua Felsefesi/Bilissel Bilim/Serbest Dusunurluk/Devrimci Sorgulama/Numenal Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti

Vicdan Kavramı

Bilhassa Suruc Katliami sonrasi basliyan surecte, artik her turlu cocuk dahil sivil katliamlar ve devletin silahli gucu olan asker ve polis katliamlari guncel hale geldi.

Cogu yandas basin haberleri ya eksik ya tarafli ya da yanlis verirken, dictator gudumlu AKP devleti/hukumeti de bu haberler duyulmasin diye "ulkeyi gulluk gulustanlik gosterme Adina" her turlu inkari, yalani kendine politik cikar olarak seciyor.

Daha bugun 9 bolgede sokaga cikma yasagi oldu, iki polis katledildi ve iki cocuk dahil dort sivil katledildi.

Iste butun bu olup biteni algilamak ve butun bu olup biten karsisinda bir tutum sergilemek Adina, vicdan kavrami da onem kazaniyor.

En basta vicdanin dogum oncesi olmadigini, hayvanda ya da baska bir canlida bulunmadigini ve genelde ilk verilen algi olarak "acimak/muhtaclik/zavallilik" v.s. gibi durumlarda duygusal oloarak devreye girdigini ve de maalesef ulke ve toplumumuzda din temelli bir deger olarak algilandiginisoyliyelim.

Vicdan kavramini daha net algilamak Adina, bu kavramin beynin zihinsel yetileri ile olan bagini algilamak gerekir.

Cunku ayni zihin gibi vicdanin da insanlasmasi, soyut yetilerimizin bilincine farkindaligina sorgulamasina muhakemesine v.s. kisaca soyutlamasina baglidir.

Iste bu soyutlama temelinde vicdani uygularken, neye gore uygulayacagimizi yani ... e gore temelimizi saptamak onemlidir.

Her yapilandirilan kavramda oldugu gibi vicdan da karsitlik icerir "vicdanli/vicdansiz" iste bu her soyut degerde oldugu gibi, her beynin kendi aklinin degerlerince degerlendirilen karsitlardan biridir.

Peki kim ve neye gore kendi yaptigina ya da birisinin yaptigina "vicdanli/vicdansiz" diyebilir?

Ya da vicdan sadece kendi degerlerinin tarafinda midir?

Yani diyelim bugun bile bir asker katledildginde ve bir terrorist katledildiginde vicdan birine uzulur, digerine uzulmez mi?

Peki ya bir annenin bir cocugu asker digeri terrorist ise ne olacak?

O anne, hangi evladina uzulecek ve evlatlarini neye gore ayiracak?

Kisaca insanoglu vicdani aklin duygunun inancin ve ideolojinin tarafli cikari olarak devrededir.

Halbuki insan vicdani deger olarak sadece bir insanoglunu degil, bir canliyi temelalir.

Evrensel-insan zihniyeti ve davranisi temelinde vicdan kavraminin anlami; "hem kendine hem de baskasina fiziksel/dusunsel zarar vermemektir."

Ben, bireysel olarak; Tabulu rasayi savunuyorum. Tabulu rasa bir bebegin kavramsiz/zihniyetsiz ama numenal yeti ile dogmasi demektir. Yani, insanoglu herseyi, yasam ve iliskilerinde, yine insanoglundan ogrenir.

O yuzden, ahlak, kultur, anane, gelenek, tore v.s. ve tum kisinin kisilik ve kimligini olusturan verileri, degerleri ve tabulari; asirlar boyu, degiserek suregelmistir.

Vicdan konusu ise; benim izahimla, akil ile, zihin ile baglidir. Benim, izahimda vicdan akli yonlendirir, akil vicdani degil; cunku akil vicdani yonlendirirse; bati gibi insansal iliskiler, mantiksal temelde cok dusuk bir degere,mulk meta mal olarak ve ideolojik bireyci akilciliga dogu gibi de insansal degerler duygusal temelde toplumsal /inancsal cikara kulluga kolelige teslimiyete tasinir.

Oyuzden, aklin vicdani yonlendirmesi, fenomenal zihniyetin, duygunun vicdani yonlendirmesi dogal zihniyetin, vicdanin akli yonlendirmesi de numenal bilissel insanin dusunce ve davranisidir.

Aklin yonlendirdigi vicdan, DUYGUSAL DUZEYDE OLDUGU KADAR, MANTIKSAL DUZEYDE DE hem kendine; hem de baskasina, hem fiziksel, hem de dusunsel her turlu zarari verir, buna intihar da, baskasinin canini almak da dahildir.
Iste bu, Toplumsal/kisisel ve ayrimci, degerleri/verileri/tabulari olan insanogludur.

Halbuki, vicdanin yonlendirdigi akil; duygusal temelde kendine zarar verse bile; mantiksal temelde, ne kendine, ne de baskasina zarar veremez. Iste, bu da evrensel/bireysel insandir.

mantıksal temelde nasıl zarar veremez?

Aklinduygunun vicdani yonlendirmesi insanoglunun, vicdanin akli/duyguyu yonlendirmesi de bilissel insanin dusunce ve davranisidir.

Insanoglu akil yonlendirmesiyle, ya mantiksal dusunur/davranir ve vicdani sifirlar, ya da akil yonlendirmesiyle, duygusal dusunur ve davranir, ve akil/vicdan arasinda tikanir kalir ve devamli bir celiski yasar.

Eger vicdan akli yonlendirirse; ve duygusal dusunur ve davranirsa insanoglu olarak, akilci olamamasinin celiskisini yasar.

Ama, insanlik ve insan olma bilinci iste bu celiskiyi cozer. Cunku vicdanin yonlendirdigi akil; mantiksal olarak akilci degil; insan ozunun vicdani ile dusunur ve davranir. Iste ancak o zaman, aklini kendisine ve baskasina zarar vermemek icin, yonlendirebilir. Bu da sorunun cozumudur.

Genel bir vicdan kavramından bahsedebilirmiyiz?

Su anda var olan epistemolojik gercekci bir vicdandan mi, yani insanoglu vicdanindan mi, yoksa; olmasi gereken, insan vicdanindan mi bahsediyoruz?

Evrensel-insan dusuncesine gore dusunce ve davranista, insan olan ve insanlik sunan a gore; vicdan zaten belirtilmistir. Hem kendine, hem de baskasina fiziksel/dusunsel zarar vermemek.

Eger, epistemolojik gerceklikten bahsediyorsak; o zaman, vicdanin soyut bir kavram oldugunu evrensel bir ifadesi bulunmadigini dolayisiyle; her algilayanin algisina gore ifade edilecegini, genelde inancsal bir temelle olan bagintisini ve bireysel temeldeki "rahatlama" icerigini, mesela; vicdani red,

Yeryuzundeki, cografi/tarihi toplumsal yapilanmanin getirdigi genel anlayisin bir tezahuru olacagini ama her halukarde INSANCIL, HUMANIST bir icerikte algilandigini ve maalesef; duyum oldugundan dolayi da; vicdan somurusunu ve vicdan'in siyasetin iktidar amacina yonelik arac olarak kullanildigini, mesela; magdurluk, genelde soyleyebiliriz.

Ama; sonucta vicdan, bati da kalmamistir. Cunku bireyci akilciligin fendi, vicdani yenmistir. Doguda ise, din milliyet ve siyaset elinde, bir vicdan somurusu ve su istismari vardir.

Yukaridaki bakis acisi gayet insani ve iyimser gelebilir. Ozaman insanın karanlık taraflarından dolayı belkide geneli kapsayan iyimser bir vicdandan bahsedemeyecegimiz sorunu ortaya cikar.

Bunun nedeni, dogal dusuncenin temelinin akil kokenli olmasidir. O yuzden de, dogal dusunce sorundur ve insanoglunun hayvani tabiatini ustelik; soyut degerler kavgasi yuzunden daha vahsi yaparak temsil eder.

Oyuzden de; insanoglu vicdani sadece bir arac olarak kullanir, AMAC EDINMEZ.
Dogal dusuncenin;evrensel yapilanisi, isleyisi ve islevi tum insansal duygular gibi, sevgi, saygi v.s. ancak istismar eder ve akil amacina, arac eder.

Konu vicdanin; iyimserligi/kotumserligi degildir; Dogal dusuncenin, vicdana bakis acisi arac bakisinin disina cikamaz ve iyi/kotu den ziyade; vicdanin bu halini tabi, kalitimsal, irsi, dogumdan once edinilen v.s. kabul eder.

Bu kabul edis, dogal dusuncenin; tum insansal/evrensel sorunlari icin de gecerlidir. Yani TESLIMIYET VE IFLAS.

Cunku nihilizm; dogal dusunce aklinin,bireyci akilcilik olarak gelebilecegi yerin son duragidir.

Oyuzden tekrar, guce-otoriteye donus baslamistir. Hukuk, adalet, v.s. 20. yuzyilda kalmistir. "Gucum-otoritem varsa, herseyi yaparim" akilciligi hakimdir.

Buradaki hersey, her turlu vicdani yokeden insan ve insanlik disi dusunce ve davranislardir. Bu bati da ve gelismis ulkelerde cok yaygindir, ama; havuc politikasi ve bireylerin robotlastirilmasiyla saglanmaktadir.

Bizim gibi, ulkelere de; dikta/sekterlik/askeri/baskici/zorlama/ temelli toplumsallik ve onun korku felsefesi ve suru psikolojisi kalmaktadir.

Evrensel-insan zihniyeti ile epistemolojik gercekcilik arasindaki bagi kurmak acisindan:
evrensel-insan zihniyetinin vicdan yonlendirimli mantiksal akil ozu ile; epistemolojik gercekligin, akil yonlendirimli mantiksal vicdan yoklugu ve duygusal vicdan celiskisinin kokensel bag cozumu de sayginin gercekci algilanmasinda yatar.

Evrensel-insan zihniyeti, vicdan ozunu, bireysel saygi kokeniyle birlestirerek; insanoglunu epistemolojik temelde algilamakta ve onunla sorunsuz gecinebilmektedir.

Cunku saygi; "farklarin farkina varmak, ne bir farki, diger farklara karsi one cikarmak, ne de farklari birbirinden ayirmak, ya da birini digerine ustun kilmak, ya da yok saymaktir."

Bu su demektir. Herkes, kendine gore; kendisine kendi kisilik ve kimligini olusturan, soyut/somut degerler vermistir. Bu degerler, kisinin; kendisini baskalarindan farkli kilar. Iste bu farklarin epistemolojik varligi, her farki kendi adina sahiplenen sabitleyen ve savunan icin degisiklik gosterir.

Bu farklari yasam ve iliskiye tasimak her kisinin hak ve ozgurlugudur. Bu kisinin farkli degerleri/verileri/tabulari, baska bir kisinin iradesinden ve isteminden bagimsiz olarak vardir.

Iste, birey bilinci ve bireysel saygi; her bir kisinin toplum icinde kendi farklariyla birlikte beraberce antiayrimci ve hak ve ozgurluklerin sivil hukuk temelinde yasam ve iliskisini saglar.

Iste evrensel-dusuncenin, vicdan ozu; epistemolojikgercekligin fark varligini ve butunlugunu bu bireysel saygi anlayisiyla saglar.

Konuya bir acilim daha getirip, konunun daha da ilerlemesini ve derinlesmesini, katilimci arkadaslarin katilimina birakalim.

Oda hak ve ozgurluklerdir. Yani, vicdan ve saygi kendi basina evrensel-insan dusuncesi icin yeterli degildir. Hak ve ozgurlukleri de soyle anlatalim.

Bir kisinin kisilik ve kimlik soyut/somut degerlerini olusturan veri/tabu/degerler; onun yasam ve iliskisindeki dusunce ve davranisinin temelini olusturur. Bunun DUSUNCESI KISININ HAKKI, BU DUSUNCEYI YASAM VE ILISKISINE TASIMAK TA ONUN OZGURLUGUDUR.

Bunu vicdan ve saygi bilinciyle yaptigini varsayarsak; Buradaki her bir kisinin hak ve ozgurlugu nasil saglanir?

Iste bu sorunun cevabida; bir kisinin hakkinin siniri, diger kisinin ozgurluguyle; bir kisinin ozgurlugunun siniri da, diger kisinin hakkiyla sinirlidir.

Yani; benim, hakkim; baskasinin ozgurlugune mudahele edemez. Benim ozgurlugum de, baskasinin hakkina mudahele edemez.

Yani, benim OZGURLUGUM, BASKASININ HAKKINI TANIMAK; BENIM HAKKIM DA BASKASININ OZGURLUGUNU TANIMAKTIR.

Vicdan bir yerde insanoglu beyninin ve vucudunun her dusundugu ve yaptigini kendine dogrulamasi/yanlislamasidir. Yani beynin yapilan hareket uzeriundeki bilincalti ya da bilincli muhakemesidir.

Evet insanoglu bir yerde dusundugunu ve davrandigini mukayese ettikce ve deneme&yanilma metodu ile hatasini, eksigini, yanlisini algilar ve tecrube kazanir. Iste vicdan bir yerde bu rahatsizligin rahatlatilmasidir.

Aslinda beynin qualm olgusu yani rahatsiz olamama olgusu ve kendini rahatlatmasi ayni temeldedir. Yalniz beyin bunu ruya v.s. ile yaparken; insanoglu yaptigini sorgulayarak bilgisini artirarak v.s. yapabilir.

Aklin yonlendirilmesi demek; insanoglunun bilincalti olarak alisilagelmis uygulamasini bilince tasimasi demek.

Mesela bir kisi cinayet isleyecektir ve bu onun alisilagelmis ve bilincaltina yerlesmis toresidir. Iste tam da burda onun isleyecegi dusunmesi ve cinayeti islemekten vaz gecmesi onun bilincinin bilincaltini yenmesi anlamina gelir.

Vicdan eger bilinc ve farkindalik ile yapilirsa, insanoglunun kendine ve baskasina zarar vermeme algisi ve bunun bilincidir.

Vicdan insanoglu fenomenini insanlastiran ozdur. Insanogluna rahatsizlik sorun v.s. olarak yansiyan bir dusunce ve davranista algilanir. Vicdan bir muhakemedir, oz elestiridir, algilanan sorun ve rahatsizligin giderilmesinin isaretidir.

Akli yonlendirmesi gereken insanoglunun kendisidir. Halbuki olan aklin insanoglunu yonlendirmesidir.

Benim tanimim "kendine ve baskasina fiziksel/dusunsel zarar vermemek" yani verdiginde kisinin vicdanini devreye sokmasi, ya da vicdanini bilincli kullanarak bu zarar vermeye meydan vermemesi.

Duygu ile akil farkinin vicdanini da soyle bir ornek ile acikliyalim.

Avusturyalilar kendi ulkelerinde yasarken, bir donem Ingiltere'den once surgunler daha sonar da multeciler goc etmeye basladi.

Boylece Avusturalya'da kitlesel bir yogunluk haline geldiler.

Aradan gecen yillarda, Avustralyalilar, bir seyin farkina vardi ve soyle dediler.

"Ingilizler buraya gelmeden once, buranin tum zenginlikleri olanaklari bizim elimizdeydi. Ingilizler ise sadece ellerinde Incil ile geldiler. Aradan gecen zamanda, bir de baktik ki; bizim herseyimiz onlarin eline gecmis, incil de bizim elimize"

Iste bu oyku, gayet net bir sekilde aklin duygu temelli vicdani nasil kendi cikarina elinden aldigina bir ornektir.

Bizim toplumumuzun da zaten batidan farki, aklin degil duygunun onde olmasi ve bu duygunun batinin akli eliyle yonlendirilmesidir.

Yani duygunun vicdansizligi akillanan degil de, verilen akil ile percinlesirken, eger kalmis duygu vicdani varsa; o da akil cikari ugruna korlesir.

Simdilik, birey bilinci almis (bireysel/cikarci bilinc degil) bir bireyin, evrensel-insan zihniyetinin; vicdan, saygi, hak ve ozgurluklerden temel olarak olustugunu soyleyip, konuyu noktalayalim.

Evrensel-Insan - Yapilandirmaci Epistemoloji/Qua Felsefesi/Bilissel Bilim/Serbest Dusunurluk/Devrimci Sorgulama/Numenal Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti

Devletin Askeri / Polisi mi / Sarayın Paralı / Silahli Cetesi mi?

Bilindigi gibi devletin silahli guclerinin mezarliklari bombaladigi ve tahrip edildigi haberleri var.

Ayrica yarali gencleri katlettikleri, yarali iken iskence ettikleri ve son dusen fotografta da yarali bir genci, ayni linc girisiminde oldugu gibi, zirhli bir askeri aracin arkasina baglayip, suruklemeleri var.

Catismayi ve mezar bombalarini onlemek isteyen ve kalkan olanlarin uzerine ates acilmasi var.

Ablukaya aldiklari bolgelerde halka hakaretler tehditler var.

Firinlarin kapatilmasi var.

Katledilenlerin cesedinin ali konmasi gomulmesine izin verilmemesi var.

Cesedlere bile iskence yapilmasi var.

Kisaca ne gunumuz dunyasina, ne Turkiye'ye ne insanliga ne savasta  ve ne de hic bir sartta yakismayan ve yapilacagi dusunulemeyenlerin yapilmasi var.

Kisaca, bugun O.Dogu'da ISID ve benzeri cellatlarinin mala cana uyguladigi her turlu davranisin benzeri uygulamalar var.

Bugun bir beyin ya da bir emir, neden mezar tahripeder?, neden katledilmis vucuda iskence yapar, kizilderelilerin zamanindan kalma, at arkasinda kisi suruklemeyi, neden zirhli bir aracin arkasinda uygular.

Kisaca aradan en az 7 asir gecmesine ragmen, neden halen ortacag devrindeki davranislari sergiler, bunlarin yanitini verebilecek var mi?

Ben merak ediyorum, butun bunlari yapan hakikaten kim?

Bunlar  TSK'nin askeri ve devletin polisi olabilir mi?

Yoksa bunlar Saray'in ozel beslemeli ISID canavarlari mi?

Evrensel-Insan - Yapilandirmaci Epistemoloji/Qua Felsefesi/Bilissel Bilim/Serbest Dusunurluk/Devrimci Sorgulama/Numenal Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti

Ankara’daki Canlı Bomba Saldırısı Bir Terör Eylemi mi, Yoksa; Bir Katliam mı?

T.C.tarihinin tarihe en cok can alici olayi olarak gecen, 10 Ekim'deki saat 10.00 daki bombali saldiri meydana geldiktewn sonar; ilk fark bu bombali saldiriya verilen eylem adi oldu.

Ulke ve toplumu her komuda ayristiran ve her turlu soros ideolojisinin mikroayrimciligini soylem ve eylemleri ile uygulayan, dictator emrindeki AKP savas hukumeti ve devleti, bu olaya bir "terror" dedi.

Aslinda ilginc olan sadece yandas basinin degil, geziye sahip cikan ve milliyetci basinin da bu olaya terror demesiydi.

Bilindigi gibi dictator ve gudumundeki AKP savas hukumeti ve devleti, PKK'ya actigi catismada da "teroru bitirmek icin" demis, devletinin katlettigi sivilleri ic guvensizlik paketi ile yaptigi gozalti ve tutuklamalari, her turlu mekan ve sahis saldirilarini es gecerek, sadece PKK'nin katlettigi daha dogrusu , isbirlikcisi olan PKK'ya katlettirdigi asker ve polisi one cikarmisti.

Bir bombali saldirinin "terror mu yoksa katliam mi" oldugunu algilamak icin; her iki eylem arasindaki farklara bakmak gerekir.

Terorun kavram olarak anlami "korku vermek ve korku salmak" dir.

Peki bu korku kime verilir?

Bu korku, korku salinmak istenen devlete/hukumete verilir.

Bu acidan terror eylemlerinde hedeflenen belirli bir ideolojik inancsal sosyal ve politik etik kitle yoktur.

Bombalar her turlu fikirdeki toplulugun oldugu yerde patlatilir ve patlatan patlamayi ustlenir ve amac devlete korku vermektir.

Halbuki katliamin korku salmak ya da devlet ile ilgisi yoktur.

Bomba patlatilacak kitle ozel olarak secilir, bu secim ya bir ideolojik inancsal etik degerr icin toplanmis kitle olur.

Amac burada korku  vermek degil, KATLETMEKTIR. Ustelik katledilecek sayi oldukca yuksek tutulur.

Simdi bakalim.

10 Ekim'deki kitle ne olarak oraya toplanmisti?

Baris, demokrasi ve ozgurluk icin. Yani kitlenin belirli bir inanci ideolojisi vardi.

Peki, dictator ve gudumundeki AKP savas hukumeti ve devleti bu gune kadar ne yapti?

Kim nerede "baris, demokrasi, ozgurluk" diyor ve onun icin eylem yapiyorsa,m gozaltina aldi, katletti tutuklatti kisaca polisini/askerini uzerine surdu.

Demekki bu bombalama eylemni de ayni dictator ve surekasi gibi, barisa karsiydi ve barisi katletmek icin bu eylemi duzenledi.

Kisaca bu bombali saldiri BIR TEROR EYLEMI DEGIL, DUPEDUZBIR KATLIAMDI.

Cunku orada toplanan kitle her turlu farkli gorusune ragmen, diktatorun karsiti olan baris icin oradaydi.

Kisaca diktatoru ve onun AKP gudumlu parisini savas hukumetini ve devletini destekleyenler orada yoktu.

Onun disinda baristan yana olan ve farkli inanc ve gorusteki kisiler oradaydi.

Ustelik bu mitingi duzenleyen de sosyaltoplum kuruluslari idi.

Yani ideolojik ve politik bir miting de degildi.

Iste burada patlatilan ve rakamsal olarak 100'u askin kisinin canini yitirmesine sebep olan bomba, bilerek oradaki toplananlar katledilsin diye patlatildi.

Diger onemli noktalar.

Bomba, henuz miting yuruyusu baslamadan dar bir alanda ve genelde HDP'li kisilerin oldugu yerde patlatildi. Buradan kacabilenlerin guzergahinda da ikinci bomba patlatildi.

Devletin ic isleri bakani ve adalet bakani "miting Alani disinda kalan ve bombanin patladigi bolgeyi onemsememis ve guvenlige gerek gormemisti.

Polis kisiler orada toplu halde beklerken ve halay cekerken ortada yokken, birden bire ambulanslardan once bombanin patladigi Alani isgal edip, oraya oradaki kisilere mudahele etmek isteyenleri onleyerek bu bolgeyi gaza ve suya bogdu.

Katledilenlerin sayisinin artmasi iste bu ambulanslarin gec gelmesi ve polisin onlara yapilacak mudahelenin onlenmesi ile saglandi.

Guvenlik onlugu ve ibaresi omayan sakalli bir sahis, elindeki megefonla; "HDP'liler buraya" diyerek kitleyi bombanin patlayacagi yere yonlendirdi.

Gorgu tanigina gore, yine sakalli bir kisi; sirtindaki cantayi "Allahu ekber" diyerek yere birakti ve kostu. Bomba da ardindan patladi.

Bu saldiri ozelolarak barisi hedef alan ve de demokratlari solculari ilericileri kurd ve alevileri HDP'yi ve de CHP'yi hedef alan bir katliamdi.

Yine aciklamalara gore devlet uc gun onceden uyarilmisti.

Bir gun once de twitter da, iki kisi bu bombayi haber Verdi ve F.Avni lakapli sanal ortam bilgilendiricisi de bunu gecen hafta acikladi.

Kisaca istense bu saldiri devlet ve hukumet tarafindan onlenebilirdi, amaonlenmedi.

Diktatopr artik tek basina iktidar olamayacagini cok iyi goruyor ve tek caresi ulkeyi savasta/catismada tutmak. Hatta olmazsa bir rus ucagi dusurtup Rusya'yi bile savasa surukleyecegini bugun F.Avni acikladi.

Sonucta bu katliamin tam da PKK'nin "secimlere kadar ateskes" karari ardina alinmasi da ayrica manidar.

Kisaca artik bu catisma ortamini  PKK ile dictator yurutemeyecek.

Tek caresi katliamlar ve belki de Rusya'ya savasacmak.

Daha secimlere 20 gun var ve ulke belki de baska katliamlara gebe.

Aslinda sandiklari tasiyabilse, ya da birlesdtirebilse ya da iktidari garantiliyebilse kisaca onlarin dedigi gibi "400 milletvekilini alabilse idi, bunlarin hic biri olmayacakti."

Bugun birak 400'u artik iktidar bile zor gorunuyor.

Tek caresi ayni dogu gibi tum yurdu "guvenli bolge" ilan edip, savasi fiili olarak koruyup; sacimleri iptal edip, olan savas hukumeti ile devam etmek.

Boylece de yargilanmaktan kurtulmak.

Zaten oglu Bilal'i Italya'ya paralar ile birlikte kacirdi.

Fakat, onemli olan toplumun sinmemesi ve boyun egmemesi.

Dun ve bugun tum Turkiye barisa "inadina baris" diye tum farkli halklari ve kesimleri ile direndi.

Yarin da direnecek.

O yuzden her oy verecek olan oy vermeden once iyi dusunsun, ya AKP'nin diktatorunu secip; bertaraf olmak icin sirasini bekliyecek, ya da AKP'siz bir Turkiye icin oy kullanacak.

Eger hala bu 20 gunde secim olanagi kalirsa da bu herkesin belki de son sansi olacak.

Yoksa bertaraf olana kadar ya da boyun egene kadar, katliamlar surecek.

T.C. TARIHI BUGUNE KADAR BOYLE BIR IKTIDAR DIKTATOR GORMEDI VE ONUN YAPTIKLARINI KATLETTIKLERINI ULKE VE TOPLUMU BU HALE GETIRDIGINI DE YASAMADI.

Dolayisi ile Ankara'da olan olay INSANLIGA BARISA KARDESLIGE DEMOKRASIYE OZGURLUGE KISACA BIAT ETMEYENE YAPILMIS PLANLI/PROGRAMLI BIR KATLIAMDIR.  

Evrensel-Insan - Yapilandirmaci Epistemoloji/Qua Felsefesi/Bilissel Bilim/Serbest Dusunurluk/Devrimci Sorgulama/Numenal Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti

Ankara Katliaminin Failleri Meçhul Değil, Bellidir.

Ankara'da kanuni olarak duzenlenecek "Baris, Demokrasi" Mitingi; henuz baslamadan genelde HDP'lilerin oldugu bolgede ilk soylem,elere gore iki buyuk patlama meydana geldi.

Bazi kaynaklar patlama sayisinin uc oldugundan bahsediyor.

Katledilenlerin ve yaralananlarin sayisi acisindan da cesitli verilen rakamlar var.

Ic islerinin aciklamasi ise su ana kadar 30 kisinin katledildigi uzerine.

Eskiden ulke ve toplumda en son 1990'lar ile yukselen ve genelde kisileri hedef alan katliamlar vardi ve bu katliamlarin katilleri "mechul" olurdu.

Aslinda cok geriye de gitmeden su en son bes aylik ulkkede yasananlara baktigimizda asker ve polis dahil,katledilen her bir kisinin faili mechuldegil, belli.

Dolayisi ile konu "bombayi kim koydu, neden koydu, guvenlik nerdeydi, neden onlenemedi?" v.s. gibi sorularin cok otesinde.

Cunku butun bunlar bellidir.

Nasil mi?

Bu miting ne mitingiydi?

Baris ve demokrasi?

Kim bu mitinmgin olmasini istemez?

Baris ve demokrasi karsitlari?

Peki kimdir bunlar?

Basta emperyalizm ve onunb besleyip buyuttugu terorizm ve bu emperyalizmin her turlu kan edmici cikarindan nemalananlar.

Peki, ulke ve toplumunda su an dahil barisi istemeyen kim?

Diktator, onun gudumundeki savas hukumeti ve onun emrindeki savas devleti.

Dolayisi ile kandan beslenenler kan akitmaktan medet umanlarin ve bu yolla iktidari saglamak isteyenlerin kimler olduklari bellidir.

Bunun bir baska delilide, bu patlamadaki devletin tutumudur.

Polis, yaralilara yardim etmek isteyenlere saldirmis ve havaya atesa acmis, gaz bombasi s1km1stir.

Ambulanslar en erken 20 dakika sonar gelmistir.

Polis direk eylemin yarattigi insanlik girisimlerini onlemek icin gorevlendirilmistir.

Evet "400'u verin huzur icinde cozulsun/su an ulkede rejim fiili olarak degismistir/baskanlik sistemini verseydiniz, bunlar olmazdi/AKP tek basina iktidarda olmadigi icin bunlar oluyor, " v.s. diyenler ve bu soylemleri destekleyenlerdir bu katliamlarin faili.

Evet, ulke fiili kan akitan durumu yasatanlar eliyle, 1 kasim secimlerine giderken tek amac vardir.

"Ya AKP'ye iktidari verirsiniz, ya da ulkeyi kan golune donustururuz"

Evet her turlu tehdit, sindirme korkutma ortada ve fiili olarak ta devam etmektedir.

Ya buna boyun egilecek, ya da ayni kararlilikla "inadina baris ve demokrasi" eylem ve soylemleri yukseltilecektir.

Cunku bu katliam, ikinci Suruc'tur ve son zamanlardaki gibi sadece kurd halkini da hedef almamistir.

Ankara ulkenin baskentidir ve bu mitingdeki ortak algi etigin mili dini bir farki degil, insanligin en yuce degerlerinden olan baris ve demokrasi mitingidir.

Aslinda bunun farkinda ve bilincinde olan kurd halki; hemen akabinde kendi yogun olduklari bolgelerde bu katliami protesto etmislerdir.

Kisaca baris ve demokrasi savasi eylem ve soylem olarak, tum ulke ve toplumun sosyo-etik milli dini farklarini icermekte ve kimseyi disarida birakmamaktadir. Tabi ki savas yanlilari iktidar zorbalari her turlu savastan ve kandan beslenenler haric.

10 Ekim, Turkiye tariohinde kara bir leke olarak yerini alacaktir.

Secimlere ise henuz 20 gun var.

Sonucta baris ve demokrasi sesi yukselecek ve bu sesi susturmak isteyenler de katliamlarina devam edecektir.

Ayrica onemli olan da secimler ya da ordan cikacak sonuclar degil, hukumeti ve devleti tamamen bu kan emicilerin elinden kurtarmak olacaktir.

Bunun da aslinda 8 Haziran sabahi saglanamadigi da aciktir.

Ayrica bu katliamin tam da PKK'nin "secimlerekadar ateskes" aciklamasindan sonras olmasi da ayri bir konudur.

Cunku kan emiciler, illa birilerini savasa cekmek icin ugrasmaktadirlar.

Bundan PKK vazgecerse de, onlar yine bu savasi korukleyecek birilerini bulurlar.

Daha onceki yazilarimda, henuz ISID'in devreye sokulmadigini belirtmistim.

Ilginc bir durumda patlamalarin tam da kitlenin "bu meydan kanli meydan" marsini soylerken vuku bulmus olmasidir.

Evet bu kan emicilere ve bu yolla iktidari ele gecirecegini dusunenlere karsi, baris ve demokrasi inadimiza devam edelim. Bunu yaparken de olabildighince tedbirli ve dikkatli olmaya calisalim.

Cunku bu eylermlerde yitirilenler, ulke ve toplumun insanlik degerini algilamis degerli bilgili kisileridir.

Bu duzeydeki kisilerin her birine ulke ve toplumunun her daim ihtiyaci var.

Sonucta insanlik bilincindeki beyinler kolay yesermiyor ve yetismiyor.

Evrensel-Insan - Yapilandirmaci Epistemoloji/Qua Felsefesi/Bilissel Bilim/Serbest Dusunurluk/Devrimci Sorgulama/Numenal Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti