Friday 15 January 2016

Catisma Ile Teror Farki/Iliskisi

Her kavramda oldugu gibi, ulke ve toplumumuzda bu iki kavramda da algi,m bilgi, bilinc ve farkindalik olarak anlam ve icerik karmasasi vardir.

Bugun 7 Haziran sonrasi, devletin PKK ve uzantilari orgutler ile baslatmis oldugu BIR CATISMADIR.

Yani, devlet silahli gucu ile PKK terror orgutunun silahli gucleri catismaktadir.

Burada katledilen kurd ve turk silahli gucleri catismaktadir.

Teror ise bu catisma ile hic bir ilgisi olmayan ve hem devlet hem de PKK teroru birbiri ile catisirken, iki arada kalan SILAHSIZ CATISILAN BOLGEDE YASAYAN SIVIL VATANDASLARIN UZERINDEDIR.

Yani iki grup catisirken, estirdikleri terror, katlettikleri sivil ve silahsiz; bebekler, cocuklar, kadinlar, kizlar, gencler, yaslilar hastalar ve engellilerdir.

Iste devlet basta, bu tyerorden sorumludur. Cunku devlet, catisirken, bolgede yasayan sivil halkin, her turlu hakkinin, basta yasam, saglik, konut, vegunluk ihtiyac olmak uzere guvence ve koruma/kollama altina almak zorundadir.

Iste tum, "cocuklar olmesin/bu suca ortak olmayacagiz" v.s. temelli her turlu baris, esitlik, hak, ogzurluk, hukuk direnisi, talebi, savunusu bunlara sahip olamayan bolgenin silahsiz ve sivil halki icindir.

Bu temelde catisirken, her turlu silahi ile kim bolgenin sivil ve silahsiz halkini katlediyorsa, evsiz, sagliktan yoksun, tedaviden yoksun, gunluk yasam ihtiyaclarindan yoksun birakiyor ve sokaga cikma adi altinda da ablukaya, her turlu guvensizlige teslim ediyorsa, teroru estiren odur.

Iste buradaki "iki atesarasinda kalan sivil ve silahsiz halkin" her turlu hak, ozgurluk, hukuk temelli yasam, saglik, konut ve gunluk ihtiyac hakkini kim elinden aliyorsa, o teroristtir.

Bunu devletin silahli gucleri de yapsa, PKK ya da uzantisi silahli orgutlerde yapsa, bu TERORDUR VE YAPANLARDA TERORISTTIR.

O yuzden ne catisma terordur, ne de silahli guclerin biri biri ile catismasi.

Teror ve terorizm, catisanlarin bolge halki uzerindeki her turlu insan hakki ve hukuku ihlalidir.

Iste anayasaya gore, basta sokaga cikma yasaklari hukuki degildir.

Cunku karari meclis almamistir ve anayasadaki fiili sartlar sokaga cikma yasagi icin yeterli degildir.

Bu zoraki dikta ile ve hukuksuz alinan karardir.

Yine de, eger devlet catisirken bolge sivil ve silahsiz halkini korusa kollasa ve onun insan haklarina saygili olsa, zaten istenen budur.

O yuzden PKK=HDP=KURD HALKI=TERORIST esitligi algi operasyonuna gelmiyelim.

Barisi, adaleti, esitligi, hak ve ozgurlukleri ve hukuku CATISANLAR ELI SILAHLILAR ICIN DEGIL, SIVIL VE SILAHSIZ BOLGE HALKI ICIN ISTEYELIM.

Yalniz su da iyi bilinmeli ki, hem halk hem de catisma acisindan sorumlu ve yukumlu olan devlettir.

Hem bu catismayi baslatan odur, hem de bolgede sivil silahsiz tanimadan katletmektedir.

Sorun da karsi cikilan da budur.

Yoksa kimse iki koldan da CATISANLARI SAVUNMUYOR.

Tabi CATISANLAR TARAFINDAN OLANLAR HARIC.

Bunlarda bellidir, silahli guc olarak

Diktator gudumlu AKP savas ve terror devleti ve hukumeti ve

PKK ve de silahli uzantilari olan terror orgutleri

Ayrica su da yalnis algilanmasin.

Baris, hak hukuk ve ozgurluk, adalet, esitlik isteyenler, zaten CATISMADA ISTEMEMEKTEDIR.

Cunku CATISAN TARAFLARIN BIRIBIRINI KATLETMESINE DE RAZI DEGILDIR.

Sonucta barisi, adaleti hak ve ozgurlukleri ve hukuku savunan, zaten CATISMAYI DA, SILAHI DA, KATLETMEYI DE KATLEDILENI DE HANGI TARAFTAN OLURSA OLSUN SAVUNMAZ.

Iste bugun ulke ve toplumdaki BARIS/DIRENC TARAFININ OZU TALEBI, ISTEMI, SAVUNUSU, DAYANISMASI, VE HIC BIR SART VE DURUIMDA INSANLIK VE VICDAN DEGERLERI ADINA VAZGECEMEYECEGI DE BUDUR.

Evrensel-Insan - Yapilandirmaci Epistemoloji / Qua Felsefesi / Serbest Dusunurluk / Devrimci Sorgulama / Numenal Devrim - Evensel-Insan Zihniyeti

Thursday 14 January 2016

"Savas/Teror ve Baris/Direnc" Kutuplasmasinda Gelinen En Son Nokta

Yazima baslamadan once bir aciklama yapayim.

Oyle gorunuyor ki, evrensel-insan olarak bundan sonar tum yazilarimi ayni adli blogumda yazacagim.

Turkiye'deki fiili durumun giderek insanlasmak ve kisisellesmek arasindaki farki  fiili durumu ile ortaya cikarmasindan sonar, daha once yazmis oldugum siteler ile "ayran ictik/ayri dustuk"

Aslinda bu baslik ve yazi, direk olarak buraya yazdigim ve baska hic bir yerde bulunmayan bir yazi olacak.

Henuz teknik tamir asamasinda olan "dusuncedunyasi.net" adli forum acildiktan sonar orada yazmaya devam etmeyi dusunuyorum.

Bu kisa aciklamadan sonar, gelelim basliga ve konumuza.

Bilindigi gibi bir ogretmenin bir show programinda yaptigi ve ozeti ile "cocuklar olmesin" olan canli yayin olayindan sonar, once akademisyenler, sonar da zehir zemberek dictator aciklamalar yapti.

Hedefler gosterildi, tehditler basladi ve yargisiz infazlara girisildi.

Bu arada akademisyenlerin bildirisine, yonelik ve karsi aciklamalar ve imzalar da gelmeye devam ediyor.

Diger bir gelisme de,m Sultanahmet'teki bombali katliamdi.

Burada bir "yeniligi" daha aciklayalim.

PKK teroru bugun Diyarbakir'in Cinar ilcesinde bir terror eylemi duzenledi ve asker ve de devlet gucu yaninda cocuk ve hatta bebek oldugu da soylenen siviller oldu.

Simdi bu aciklamalardan sonar, gelelim siarimiza "Cocuklar olmesin"

Once soralim "Bu cumlede cocuklari kimlerin oldurdugune dair herhangi bir ozne belirtiliyor mu?

Hayir.

Peki neden bu cumle bu kadar onemli oluyor, yani normal bir durumda kim ve nesebeple boyle bariscil, insani ve vicdani bir soyleme karsi cikabilir.

Simdi bakalim

Cumle de iki farkli gizli ozne var.

Savas/ devlet terroru yanlisi dictator, AKP devleti ve hukumeti ve de biatcilari bunu soyle algiliyor.

"Bu ogretmen, devletin cocuklari oldurdugunu kastediyor ve devletin verdigi vatan savasina ve devlete karsi cikiyor."

Iste  alinan ya da verilmek istenen algi operasyonu bu.

Bir de bu soylemin tarafinin digger oznesi var.

"Cocuklari devlet degil, PKK teroru olduruyor"

Simdi ve her seyden once bu "Teror orgutu propagandasi yapmak/uye olmak" ile suclanan ogretmeni ve bunma destek veren akademisyenleri, baris komitesini v.s. dusunelim.

Sizce " cocuklar olmesin" I savunan ve bu konuda direnen bir kisi "cocuklari sadece devlet olduruyor, PKK oldurmuyor" ya da "PKK oldurse bile ben PKK'nin oldurdugu cocuklardan bahsetmiyorum, devleti kast ediyorum" diyebilir mi?

Insan olan vicdani olan oldurulen cocuklara etik etnik deger farki ile degil de, insan butunu olarak bakan diyemez.

Zaten ogretmenin terror ile suclanmasi acik olarak bu algida, ozneyi devlet yapmiyor mu?

Iyi de DIGER OZNE NEREDE?

Yani, bugun bir devlet yetkilisi "cocuklar olmesin" neden diyemiyor da diyenlere karsi cikiyor?

Cunku kendisi savastan yana ve kendi estirdigi devlet terorunu gormuyor ve savasimini PKK terorune karsi yaptigini soyluyor.

Iyi de o zaman COCUKLAR NEDEN OLUYOR VE KIM NASIL OLDURUYOR?

DEVLETE GORE SAVASTIGI PKK TERORU VE OLEN HER KIM ISE PKK'I TERORIST.

Peki sivilleri, bebekleri, silahsiz kadinlari, cocuklari yaslilari kimler olduruyor?

Iste tum kutuplasma da burda basliyor.

Cunku devletin algisinda

PKK=KURD HALKI=HDP=TERORIST=BOLUCU

Peki, PKK teroristi olan ya da onu savunan bir kisi "cocuklar olmesin" diyebilir mi?

PKK'nin terrorist eylemlerine baktigimizda diyemezdi. Cunku bu eylemlerde cok sayida cocuk olduruldu.

Iste bu acidan, terorde ve savas baris farklilasmasinda bir donum noktasi da, bugunku Cinar terror saldiri ve katliamidir, ORADA DA COCUK/BEBEK OLDURULMUSTUR.

Bu acidan bakildiginda, DIKTATOR GUDUMLU AKP SAVAS VE TEROR DEVLETI DE HUKUMETI DE, PKK TEROR ORGUTU DE TERORISTE DE VE BUNU SAVUNANLARDA ZATEN "COCUKLAR OLDURULMESIN" DIYEMEZLER.

Yani daha once soyledigim gibi "devlet/PKK/ISID ayni taraftadir" yani savas ve terror tarafindadir. Bu tarafta olan da zaten baristan, yana olamaz ve "cocuklar oldurulmesin" diyemez.

O zaman demekki bunu diyen ve baristan yana olan, sadece DEVLET HUKUMET TERORUNE DEGIL, PKK TERORUNE DE VE HER TURLU SAVAS VE TERORDEN YANA OLANA KARSI DIRENENDIR.

Yalniz bu son kutuplasma bir seyi daha gosterdi, o da TURK MILLILIGININ NASILBU ALGI OPERASYONUNA GELIP "COCUKLAR OLMESIN" SOYLEMINDE, BARISIN YANINDA DEGILDE, SAVASAN DEVLETIN YANINDA YER ALMASI.

Cunku onlar hala bu soylemin, SADECE DEVLETE KARSI VE ONUN PKK'YA KARSI VERDIGI SAVASA KARSI SOYLENDIGI algisindalar ve soyleyenleri her ne hikmetse DEVLET KARSITI VE PKK YANLISI saniyorlar.

bU DA ONLARIN INSANLIGI, VICDANI, BARISI, ADALETI,ESITLIGI, HAK VE OZGURLUKLERI VE DE HUKUKU DEGIL; TURK MILLILIGININ VERDIGI HAKIM VE USTUN MILLET ETNIK DEGERINI ONE CIKARDIKLARINI VE DE KIM OLDURULURSE OLDURULSUN, COCUK BILE OLSA BUNA KARSI CIKILMAMASINI CUNKU OLDURULENIN PKK'LI TERORIST OLDUGU ALGISI ILE, ASLINDA DIKTATOR VE GUDUMUNDEKI AKP SAVAS VE TEROR DEVLETI VE HUKUMETININ YANINDA YER ALIYORLAR VE HEM BARISA KARSI OLUYORLAR, HEM DE O COK KORKTUKLARI BOLUNMEYE KURDLERIN KATLEDISINE CANAK TUTARAK YARDIMCI OLUYORLAR.

Sormak lazim "iki ates arasinda kalarak kendi devleti eliyle uzerinde katliam dahilher turlu terror estirilen kurd halki, ne yapsin? kime siginsin?

Sen one kendi ulkesinde kendisi olarak yasam hakki vermezsen, onun secenegi nedir, direnmekten baska?

Evet, diktatorun politik cikarinda, daha once "ayaklar altina aldigi" turk milliyetciligini tekrar bu savasi ile kazanmak ve MHP'yi de bitirmek istedigi ortada ve basariyor da.

Ayrica, herturlu kurd sivil halkinin basta yasam hakkiini savunan ve yasamak icin direnen bu halkin yayinda oldugu gozuken, HDP'yi de "PKK teroru destekcisi" olarak gostermekte de HDP'yi bitirmek istedigi de ortada ve basarili oluyor.

Boylece gecmisteki her turlu hipokritik soylem ve uygulamalarinin uzerine de set cekiyor.

"Dunu birak, bugune bak" diyor. Ya da Demirel'in meshur politik sozu "dun dundur, bugun de bugun" diyor.

Evet taraf belli, ya baris hukuk hak ve ozgurluk adalet tarafi, ya da her turlu algi operasyonu ve etik degeri insanligin onune koyan, bilerek ya da bilmeyerek dictator ve onun gudumundeki AKP devlet ve hukumetinin savas ve terrorune verilen destek.

Son bir aciklama da, Sultanahmet olayindan sonar, TSK'nin ISID'a ait mevzileri bombalamasi ve ISID'li oldurmesi.

Evet "Cocuklar oldurulmesin"

Bu oznesiz, amasiz fakatsiz, insanlik vicdan yasam hakki ve hukuku iceren cumleye

Karsi cikan var mi?

Evrensel-Insan - Yapilandirmaci Epistemoloji / Qua Felsefesi / Serbest Dusunurluk / Devrimci Sorgulama / Numenal Devrim - Evensel-Insan Zihniyeti  

Wednesday 13 January 2016

“Makul Şüpheli“ Olmadan Ya da Olarak “Yaşamak“

Bugun bilindigi gibi, Sultanahmet'teki bombali katliamda verilen verilere gore 10 kisi katledildi, 15 de yarali var.

Hemen akabinde, bu katliam ile ilgili "gecici" yayin yasagi kondu.

Bu katliamin bir yonu de, katledilenler arasinda uluslararasi milliyetlelerin vatandaslari olmasi idi.

Evet, bugun Guneydoguda 3 ilcede abluka saldirilar ve sivil katliamlar devam ediyor.

Evet, bugun Turkiye'nin dort bir yaninda, gozaltilar, ev baskinlari, infazlar, tutuklamalar ve soylem temelinde suc duyurulari devam ediyor.

Evet, bugun yalanci iftiraci basinin, hedef gostermeleri, linc kampanyalari devam ediyor.

Evet bugun basta universiteler olmak uzere her turlu basin aciklamasi yapan akademisyenlerin, sanatcilarin, sivil kurum ve kuruluslarin her turlu eylem ve soylem yapan sivillerin, bunlari yayinlayan spikerlerin ve yayin kuruluslarinin baski altina alinmasi, hedef gosterilmesi devam ediyor.

Bugun zamlar, elektrikkesintileri, tedavi edilemeden olen yaralilar ortada kalan cenazeler, polisin sivil halka karsi asker ile birlikte teroru devam ediyor.

Bugun fiili uygulamaya parallel olarak sirf makul supheli olmamak Adina ozurler, dun soyledigini bugun inkar etmeler, dun savundugunu bugun savunmalar, dun elestirdiginbi bugun elestirememeler devam ediyor.

Kadin katliamlari, cinayetleri, dini fetvalar, kadinlari katledenlerin aldigi indirimler her turlu yasam ve iliskiyi fiili aciklamalar ile sinirlamak ve sekillendirmek devam ediyor.

Okullarda subyanlara ve cocuklara ISID tipi dini egitim fiziki dini uiygulamalar devam ediyor

Bugun kimsenin can guvenligi olmadan yasamasi, nerede ne zaman bir bombanin, bir gozaltinin, bir baskinin olacagi bilinmeden ama beklenerek yasam devam ediyor.

Bugun her bir olayda yayin yasagi hic bir infazin aciklanamamasi devam ediyor.

Bugun kim suclanirsa bunun icerigi farkina bakilmaksizin, tek suclamanin terror ile iliskilindirilmesi asil teroru estirenler tarafindan devam ediyor.

Aslinda devam eden o kadar cok sey varki, aklina gelen ve burada bahsedilmedigini dusunen ekleyebilir.

Peki butun bu fiili ortam ve uygulamada yani her turlu kuralin sadece fiili uygulamada gectigi durumda, "makul supheli" olmadan yasamak nasil "basarilir?

En basta bunun icin insanliktan, vicdandan, etik olmaktan, baristan, adaletten, hukuktan, hak ve ozgurluklerden, direnmekten, karsi cikmaktan VAZGECMEKTEN ve en onemlisi BIR YANLIS YAPMAMAK ICIN DIKTATORU VE KUKLALARININ SOYLEMLERINI COK IYI TAKIP ETMEKTEN geciyor.

Bunun onemi surda;

Mesela dun PKK'yi ovebilirdiniz, sorun yoktu

Dun cemaati ovebilirdiniz, sorun yoktu

Esad'i ovebilirdiniz, sorun yoktu.

Dun olmasa da bugun ulusalci olabilirsiniz, sorun yok.

Dun, Israil'e karsi gelebilirdiniz sorun yoktu.

Dun rusya' dan yana olabilirdiniz, sorun yoktu.

Yarin, Sisi geldiginde de Sisi'yi ovebilirsiniz, sorun olmaz.

Iste bu durumda DUN SORUN OLMAYANLARI BUGUN SAVUNMANIZ, EN BASTA SORUN.

Yalniz, yarin bu yine degisebilir.

O yuzden makulsupheli olmak istemiyorsaniz, dictator ve kuklalarinin soylem ve eylemlerini cok iyi takip etmeniz ve bukelamunlasmaniz gerekiyor.

Tabi yalniz bu da degil, bugun bunlari direk savunmaniza da gerek yok.

Mesela "cocuklar olmesin" dediyseniz, yandiniz.

Baris, adalet, hukuk, hak ve ozgurlukler icin eylem ve soylem yaptiysaniz, yandiniz.

Kisaca TERORIST DAMGASI YEMENIZ ICIN, DIREK PKK' YI, DHKP-C'YI v.s. ovmenize gerek yok. "Cocuklar olmesin/siviller katlediliyor, vatandaslar aclik ve susuzlukla tedavisizl;ikle karsi karsiya" demeniz terrorist olmanizx icin yeterli.

Bunlari hic mi soyleyemezsiniz, tabi soylersiniz. Yalniz hangi ulke ve kimin icin soylediginize bagli. Bu da degisken olmak ile birlikte.

Bugun gayet rahat Esad ile ilgili Rusya ile ilgili bunlari soyleyebilirsiniz.

Yani "Esad cocuklari/halkini katlediyor" ve Rusya Turkmenleri olduruyor" diyebilirsiniz, sorun yok.,

Gerci ISID'in da terror orgutu oldugu kabuledildi. Yalniz bu konuda dikkatli olmanizi oneririm. Cunku ISID'in "Teroru" digerlerinden farkli.

O yuzden ISID'i elestirirken, makul supheli sifati yiyebilirsiniz.

Evet su anki fiili durum bu; bir yanda insanlik, vicdan, hukuk, adalet, baris, hak ve ozgurlukler, olup biteni dile getirme,

Diger yanda, uc maymunu oynama, yayin yasagina uyma, haber yapmama, insanliktan, vicdandan, baristan, hukuktan, hak ve ozgurluklerden olup bitene karsi duyarliligi yitirmekten hic bir sey yokmus gibi, gulup-eglenmekten, "beni ilgilendirmiyor/ben polkitika yapmam" v.s. demekten, tum insanligin degerlerini politik cikara baglamaktan yana olasbilirsiniz.

Bugunlerde "makul suphel"i olmamak demek," insanliktan ve insani degerlerden feragat etmek" demektir.

Gorundugu gibi, o kadar kolay da degil.

Ayrica insanliktan cikiladabilir, yalniz buna ne kadar "yasam" denir, o da farklibir konu.

Son olarak, "COCUKLAR OLDURULMESIN" KONUSMASINA IZIN VERDIGI ICIN OZUR DILEYEN B.OZTURK ILE ILGILI CAN DUNDAR CEZAEVINDEN BIR TWIT PAYLASMIS.

Soyle diyor.

"Ben zaten icerdeyim ve rahatim. Acaba ben mi hapisteyim, disardakiler mi?

Unutmayalim her hangi bir konuya, insani degerler ile degilde; etik degerler ile bakmak her zaman bizleri yaniltir.

Bu hem makul supheli olmamak hem de makulsupheli olmayi eylem ve soylemi ile goze almak icin gecerlidir.

Ornek verirsek, "cocuklar oldurulmesin" istemi OLEN COCUKLAR KURD KOKENLI OLDUGU ICIN DEGILDIR. COCUK OLDUKLARI ICINDIR

KATLEDILENLER KURD OLDUGU ICIN DEGILDIR, INSAN OLDUGU ICINDIR.

O yuzden insanlik degerleri, ulke toplum etik olarak milli, dini siyasi ayrim yapmaz.

Iste en basta "hersey politika/ben politika yapmiyorum" tuzagina dusmemek gerekiyor.

Cunku "cocuklar olmesin" bir politik ya da terror orgutu destekleyici bir soylem degil, INSANI, VICDANI, HUKUKI, CAGDAS bir soylemdir.

BARISCIL BIR SOYLEMDIR.

Bugun hangi vicdan ve insanlik bu soyleme gerekce ne olursa olsun, karsi cikabilir?

Belki burda bu soylemi yapmak yerine, COCUKLARIN OLDURULMESI KARSISINDA SESSIZ KALMAK, SIZLERI MAKUL SUPHELI OLMAKTAN KURTARABILIR,

PEKI, INSANLIGINIZDAN VE VICDANINIZDAN ACABA NELER KAYBETTIRIR?

Evrensel-Insan - Yapilandirmaci Epistemoloji / Qua Felsefesi / Serbest Dusunurluk / Devrimci Sorgulama / Numenal Devrim - Evensel-Insan Zihniyeti

Terör’de Gelinen "Yeni" Fiili Durum Aşaması

Bugun Turkiye'de gelinen noktada, bugunku gelismeler ile yeni bir asamaya gecilmistir.

Bu asama soyle gelismistir.

DTK toplantisinda yapilan aciklamalar

Kukla basbakanin, 30 Aralik'taki HDP toplantisini iptal etmesi ve tamamen HDP ile dialoga son vermesi

Nusaybin'de kurulan sivil genc milisler

Son zamanda artan yasli ve bebek katliamlari

Kurd kokenlilerin evlerinde bile bombalanmasi

Beyaz bayrak izninin birer tuzak olmasi

Anayasa Mahkemesinin, diktator biatinda israr etmesi/Sokaga cikma yasaklarini durdurmamasi ve olumlu bulmasi

HPG'nin yaptigi aciklama

Bati'nin sivil kuruluslarinin, gozle gorulur destegi

Universiteler uzerine kurulan baskilar

CHP Kadin heyetinin ziyareti

PKK ya destek TAK terror orgutu

Yani bu yeni durum, bir yerde kurd nufusunu sadece devlet ve hukumetten umidi keserek koparmanin yaninda, kendi oz yonetimi icin silahlanmayi da getiriyor.

Gidilen yol, tek tarafli devlet terorunun kurd nufusu tarafindan da karsilik bulacagidir.

Burada sadece YDG-H'den yani yerli genc kurd silahli genclerinden bahsetmiyorum.

Halkin direk devlete karsi silahlanmasindan bahsediyorum.

DTK toplantisi sonucunda fiili hale getirmek icin alinacak kararlar bu gidisatin yonunu belirliyecek.

Turkiye insan haklari vakfi'nin en son verdigi bilanco, dictator gudumlu AKP terorunun (PKK ya da YPG-H'nin devletin silahli gucu ile il;gili katliamlari degil) nicelik insanlik ve vicdan olarak ne boyutlara ulastigini ortaya koydu.

Verilen rakamlar, ilk sokaga cikma yasaklarinin basladigi tarihten, 8 Ocak'a kadar olan sureci kapsiyor.

Rapor aynen soyle;

[quote]Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), 16 Ağustos 2015 ile 8 Ocak 2016 arasında sokağa çıkma yasağı uygulanan yerleşim yerlerinde 29’u kadın, 32’si çocuk, 24’ü ise 60 yaş üstü en az 162 sivilin hayatını kaybettiğini duyurdu.

16 Ağustos 2015 tarihinden bu yana en az 1 milyon 377 bin kişinin en temel haklarının ihlâl edildiği belirtilirken, başta Diyarbakır, Şırnak ve Mardin olmak üzere Hakkâri, Muş, Elazığ ve Batman’ın da olduğu toplam yedi ildeki, en az 19 ilçede, resmi olarak tespit edilebilen en az 58 süresiz ve gün boyu sokağa çıkma yasağının uygulandığı kaydedildi.
Bu yerleşim merkezlerinde yaklaşık bir aylık zaman diliminde 29’u kadın, 32’si çocuk, 24’ü ise 60 yaş üstü en az 162 sivil yaşamını yitirdi.
’11 Aralık itibariyle her şey daha kötüye gitti’
TİHV’in raporu 11 Aralık 2015 tarihi itibariyle, yasakların uygulanış biçimi, ilân edilen bölgelerin kapsamındaki genişlik, ilân sürelerinin yine ucu açık olmasıyla birlikte yapılan askerî sevkiyat ve hükümet ve devlet yetkililerinin sertleşen söylemleri, bu tarih itibariyle özellikle belirli bölgelerde farklı bir sürece girildiğini gösteriyor.

29 günde ‘en az’ 79 sivil öldürüldü

Rapora göre bu süreçte tanıklarca beyan edilen ölüm biçimlerine göre ise en az ’22 kişi kendi evlerinin sınırları içerisindeyken’ açılan ateş veya tanklardan atılan top mermilerinin evlerine isabet etmesi ya da sokağa çıkma yasağının yarattığı ortamın doğrudan etkisiyle sağlık sorunları sonucu yaşamlarını yitirdi.

TİHV’in raporunda dikkat çeken diğer ölüm nedeni ise operasyon olmayan bölgelerdeki toplumsal gösteriler sırasında veya güvenlik güçlerinin açtığı keyfî ateş sonucu vurularak gerçekleşen ölümler. Buna göre üçü Diyarbakır’ın Sur ilçesi yakını, biri Nusaybin’de olmak üzere dört kişi bahsi geçen şekilde yaşamını yitirdi.

Rapora düşülen sonuç notunda ise ‘resmi olarak açıklanmamakla birlikte sokağa çıkma yasaklarının sürdüğü ilçelerin her birinde 10 bin kadar güvenlik gücünün operasyonlarda yer aldığı’ belirtilirken ‘savaş koşullarında kullanılan yüzlerce askeri zırhlı aracın da ilçelere sevk edildiği’ ifade edildi.[/quote]

Sokaga cikma yasaklarinda son durum ve ozet;

İnsan Hakları Haftası kapsamında İHD ve TİHV'in 2015 yılı hak ihlalleri raporu açıklandı. İHD ve TİHV Dokümantasyon Merkezlerinin verilerine göre, Kürt illerinde ilan edilen sokağa çıkma yasağı ve çatışmalarda 157'si sivil 523 kişi hayatını kaybetti.

İç Güvenlik Yasası'nın onaylandığı 3 Nisan 2015 tarihinden itibaren 135 kişi de polis kurşunuyla yaşamını yitirdi. Ankara, Suruç ve Diyarbakır patlamalarında ise 138 kişi yaşamını yitirdi 929 kişi yaralandı. 

 Rapora göre, çatışmalar sırasında 157 sivil,  171 asker-polis, 195 militan hayatını kaybetti. Raporda, sokağa çıkma yasakları sırasında hakın elektrik, su, yiyecek ve sağlık gibi temel gereksinimlerinin yanısıra bilgi edinme ve haberleşme hakkının da kısıtlandığı ifade edildi.

GÖSTERİ YAPMAK, YAZMAK, KONUŞMAK YASAK
Raporda, son yıllarda toplantı ve gösteri özgürlüğüne yönelik kısıtlamaların giderek arttığına dikkat çekilirken, kolluk güçlerinin gösterilere saldırısı sonucu  2015 yılında 3 bin 377 kişi gözaltına alındığı, 201 kişinin de tutuklandığı aktarıldı. Rapora göre, geride kalan yılda 256 etkinlik yasaklanırken, HDP binalarına eş zamanlı ve sistematik 432 saldırı oldu.
2015'te Türkiye, muhalif gazete binalarına ve gazetecilere fiili saldırıların yanı sıra, kitapların toplatılmasına, gazetelerin kapatılmasına tanıklık etti. 30 basın emekçisi ve gazete sahibinin tutuklandığı bilgisine yer verilen raporda düşünce, ifade ve basın özgürlüğüne yönelik yapılan hak ihlallerinin arasında Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ile gazetenin Ankara Temsilcisi Erdem Gül'ün tutuklanması yer aldı. Diyarbakır Baro başkanı Tahir Elçi'nin silahlı saldırı sonucu öldürülmesi de raporda bu kapsamda ele alındı. 

Fiili uygulanan sokaga cikma yasaklari;

Diyarbakır’da toplam: (en az) 123
Sur: Toplam 31
Lice: Toplam 15 gün
Silvan: Toplam 27 gün
Bismil: Toplam 10 gün
Hani: Toplam 12 gün
Dicle: Toplam 5 gün
Bağlar: Toplam 2 gün
Kayapınar: Toplam 2 gün
Yenişehir: Toplam 2 gün
Kocaköy: Toplam 3 gün
Hazro: Toplam 4 gün
Mardin: Toplam (en az) 69
Nusaybin: Toplam 40
Derik: Toplam 9 gün
Dargeçit: Toplam 20
Şırnak: Toplam 49
Cizre: Toplam (en az) 31
Silopi: En az 18
Hakkari, Yüksekova: Toplam 5 gün
Elazığ, Arıcak: 3 gün
Muş, Varto: 2 gün
Batman: Toplam 2 gün
Sason: 1 gün
Kozluk: 1 gün
2 Aralık: Sur’un altı mahallesi ve bir caddesinde 2 Aralık’tan beri uygulanan sokağa çıkma yasağı halen devam ediyor.

14 Aralık: Şırnak’ın Cizre ve Silopi’de sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Yasaklar halen sürüyor.

Son olarak HPG'nin verdigi bilanco; Yani katledilen devletin silahli gucu

Öldürülen Asker                                                  : 1250
Öldürülen Polis                                                                     :  132
Öldürülen Özel Harekatçı                                :  162
Öldürülen Üst Rütbeli (Yarbay -Albay)         :  13 
Yaralanan Asker                                                  :  398              
Yaralanan Polis                                                      :  86
Yaralanan Özel Harekatçı                                :  60 

Evrensel-Insan - Yapilandirmaci Epistemoloji / Qua Felsefesi / Serbest Dusunurluk / Devrimci Sorgulama / Numenal Devrim - Evensel-Insan Zihniyeti


 

Politik Bilimde, Politik Gücün Niteliği

Insanoglu turunun birinin, iki turlu yasam ve iliskisi vardir.

Kisisel

Toplumsal

Bu her iki yasam ve iliski cesidi de, sadece metafizik (varliksal, fiziksel, somut ve niceliksel), etik (degersel, zihinsel/davranissal, soyut, niteliksel) ve estetik (dissal, gorunussel, fiziksel, somut) uzerine dayanir.

Halbuki tum yasam ve iliskisi, aslinda zihinde bicimlendirdigi ve davranisa somuta tasidigi degerler uzerinedir.

Kisisel olarak bir kisinin her turlu yasam ve iliski degeri, ona; topluma uyum saglasin diye dogustan itibaren verilir.

Insanoglu kisisinin, toplum bunyewsindeki yasami da cesitli yonlendirim ve yonetimlere tabi tutulur.

Bu da en basta kisiyi ve toplumu yonetenm ve yonlendiren, politik guctur.

Burada konumuz bilim ve felsefe oldugundan, aslinda politik olarak hic sorulmayan su soruyu soralim.

Politik gucun kaynagi nedir, politik guc nereden gelmektedir?

Zaten bu soru bize, simdiye kadar toplum,umuzca hic bilinmeyen ve kelime, kavram ve islerlikolarak ta akilda hafizada hic olmayan ve politik olarak sadece tek bilinen (hiyerarsik model) modele, rakip ikinci modeldir.

Bu modelin, politika ve politikbilimdeki original adi " Percolation-up model" dir.

Bu ne turkce de ne de Turkiye toplumunda hic mevcut olmamis bir modeldir.

Bu modele gecmeden once, tum dunyaca bilinen ve uygulanan tek modeli ortaya koyalim.

Bunun da original adi " Drip-down model" dir.

Burada ki fark sadece kelime ve kavramlarda degil, ISLERLIKTE VE UYGULAMADADIR.

Ilki "up" ikincisi "drip-down" olarak pratikte uygulamada ve islerlikte farklilasir.

Bu turkiye'nin hic bilmedigi ilk modele deginmeden once, herkesce bilinen ve dunyada uygulanan, ikinci modele gecelim.

Ikinci model "Yukaridan asagiya dogru sarkan ve damlayan ve de damlarken de genisleyen hiyerarsik modeldir.

Yani politik guc, liderlerde yoneticilerdedir ve liderler yoneticiler, halka kendi kurallarini dayatirlar ve halki bu dayattiklari kurallar ile organize ederler.

Bu kurallarin en belirgini, anayasadir. Diger yasalar bu anayasaya bagliolarak sekillenir.

Bu bilinen modele gore, rejimler cesitlidir.

Tek kisinin toplum uzerindeki idaresi- otokrasi

Bu monarsi olabilir, yani babadan ogula gecer, ya da diktatorluk olabilir, tek kisi tum politik gucu eline gecirir.

Bir zumre, aile, grup v.s. nin idaresi- Oligarsi

Burada da tek kisi yerine, tum toplumu kapsamayan bir kesim vardir.

Burada ilkrejim, otoriter bir system iken, ikincisi totoliter bir sistemdir.

Simdi sozde yani ozde olmayan demokrasinin, bu hiyerarsik modeldeki yerin e bakalim.

Bu liderlerdeki politik gucu, devcirmek Adina; halka secim hakki verilmistir.

Iste demokrasi bu anlamdadir ve sistemin adi parlementer sistemdir.

Buradaki demokrasi de ISLEYISTE DEGIL, SADECE KAGIT UZERINDEDIR. Ayrica, bu parlementer sistemde, parlementonun, meclisin kimi ve kimleri temsil ettigi de demokratikligin islerligi duzeyidir.

Bu da halk Adina ve kesimleri Adina, katilimci demokrasiye kadar cikar.

Iste buradaki "CIKMAK" FIILI KILIT NOKTA YANI ILK MODELDEKI "UP" NOKTASIDIR.

Kisaca ikinci secenekteki hiyerarsi de, DEMOKRATIK UYGULAMA ve ISLEYIS lidere baglidir ve halki icermez.

Yani, CUMHURIYET YA DA DEMOKRASI OLARAK, HALKIN TEMSILCILERININ IRADESI VARDIR, HALK IRADESI YOKTUR. O yuzden de "halk idaresi" olarak gecer.

Yani irade liderde, ama halkin sectigi liderde dolayisi ile idare de ondadir.

Tek gostermelik demokrasi, halkin secim ile nicelik ile liderini degistirebilme hakkidir.

Gorundugu gibi, hersey nicelige dayanir. Yani HALKIN IRADE OLARAK NITELIGI SOZ KONUSU DEGILDIR. LIDER HANGI NITELIGI ISTERSE ONU DAYATIR, HALK TA BUNU BEGENMEZSE BASKA LIDER SECER.

Simdi gelelim, demokrasinin, tarih sahnesine nicelik olarak degil de, islerlik uygulama ve nitelik olarak cikisina.

Iste bu birinci modeldir.

Simdi birinci modelimizin, hiyerarsik ve tek bilinen ikinci modelden farki.

Politik guc VATANDASLARIN ELINDEDIR. VATANDASLAR BU POLITIK GUCU, SECTIKLERI LIDERE VERIRLER.

Iste burda direk demokrasi baslar. Yalniz bu dogru degildir, cunku; tum tarih boyu, SECILEN LIDERLER KALICI VE GUCLU HUKUMETLERI ILE, VATANDASLARINI GALE ALMAZLAR.

Aslinmda burada da demokratik baslayip, demokrasinin islerlikte kaybedilme tehlikesi vardir.

Yalniz boyle bir modelin olabilmesi icin, anayasa dahil; hic bir hiyerarsik yasanin olmamasi gerekir. Mesela Birlesik Krallik'ta bir anayasa yoktur. Monarsi olmasina ragmen, parlementer demokrasi yururluktedir. Yani ilk modele cok uygundur ve zaten tarihindeki rejim degisikliklerri de bu temelde olusmustur. Cunku alttan gelen direncin gelisimini onleyecek bir anayasasi yoktur.

Tarihte bu ilk modele ornek, ABD'nden verebiliriz.

Afrika kokenli amerikalilar, kendilerinin 2. sinif vatandas yerine konmasina itiraz ettiler direndiler ve elde ettikleri sivilguc ile, kendilerini sisteme Kabul ettirdiler. Esit vatandas hakkini kazandilar ve uygulamaya koydular.

Fakat federe hukumet, elindeki gucu kullanarak yeni kanunlari ve mahkemelieri dayatarak, tekrar hiyerarsik ikinci modeli uyguladi.

Burada ilginc bir nokta.

Hiyerarsinin, karsiti olan herhangibir kelime ya da kavram henuz insanoglu olusturmamis.

Zaten sorun da burda, ister ilk modeldeki gibi politik guc asagidan yukariya, ister ikinci modeldeki gibi, yukaridan asagiya olsun; sonunda bir yoneten ve onun hiyerarsisi mevcut.

Simdi bazilarimiz, Sosyalizmdeki modeli, birinci modsel olarak dusunebilir.

Yani "uretim gucunun, uretim iliskisine ters" gelmesini.

Yani "devrim" I bir ilk model olarak dusunebilir.

Yalniz unutmamak gerekir ki, devrimde de sosyalizmde de v.s. halen guc NICELIK VARLIKSAL SOMUT olarak vardir, yani NITELIK, DEGERSEL, SOYUT olarak degil.

Yani sinifsal temelde, isci sinifinin burjuvaziye olan ustunlugu ve idaresi IRADESEL DEGIL, SAYISAL temeldedir.

Yani sosyalizm gelse bile, bu ISCI SINIFI IDARESI ancak olabilir, ISCI SINIFI IRADESINI BILINCINI NITELIGINI TASIMAZ.

Simdi sistemlere bakalim.

Otoriter- monarsi, diktatorluk

Totoliter- Oligarsi

Parlementer- Cumhuriyetci ya da democrat

Bu temelde uniter bir devlet, herhangi birisi olabilir.

Ya da federative, birlesik, birlik devleti olabilme Adina parlementerdir.

Buradaki parlementoya ya da halkin secim hakkina da pek aldanmayalim.

Cunku monarsilerde oligarsilerde de parlemento ve halkin secimi olabilir.

Bu temelde POLITIK OLAN AMA TUMTOPLUMUN DEGER FARKINI KAPSAMAYAN DEVLETLERE BAKALIM.

Milli devletler- tek bir milli kokenin ustunlugu ve hakimiyeti soz konusudur.

Dini devletler- tek bir dinin ya da mezhebin hakim ve ustunlugu soz konusudur.

Uniter devletler- devletin tek bir dini mezxebi ya da etnik kokeni hakim ve ustun olarak yoktur. Ulke ve toplum bunyesindeki digger dini ya da milli farklarin da devlet korumasini ve guvencesini yasam hakkini saglar.

Uniter devletler, federative, birlesik ve birlik de olabilir. Ozgur birey devleti de. Bu tip uniter devletlerde, devlet bireyi icin vardir. digger politik devletlerde ise, vatandasdevleti icin vardir.

Simdi bir senaryo hazirlayalim.

Bu senaryoyu da ulkemizin ve toplumumuzun farkli etik degerlerinden verelim.

Elimizde, turk, kurd, sunni, alevi ve bunlarin disinda kalan (mesela ermeni hristiyan), sinif temelli (isci sinifi), dini ve milli kokeni olmayan (mesela ateist ve enternasyonel) bir toplum var.

Yalniz burada verilen etik farklar, belirgin ve one cikan hakim ve ust farklardir.

Politik olarak, politik gucu; tek birine versek- otokrasi, bir gruba versek oligarsi, olacak.

Demokrasiyi one cikaralim ve parlementokuralim.

Burada birisi nicel cogunlugu secse- devlet onun devleti olacak yani totoliter ve bu otokrasiye donusebilir.

Demek ki bu degerleri bir arada yasatabilmek icin, OLAYA NICELIKSEL DEGIL; NITELIKSEL BAKMAK DURUMUNDAYIZ.

Yani her bir degeri ESIT VE ANTIAYRIMCI TEMSIL EDEN BIR PARLEMENTO.

DEVLETIN DE OZGUR BIREY DEVLETI OLMASI

POLITIK GUCUN TOPLUMUN HER BIR FARKLI HALKININ VE ETIK DEGERININ ESIT VE ANTIAYRIMCI OLARAK ELINDE OLMASI

HIC BIR ZAMAN POLITIK GUCU KENDISINI TEMSIL EDENLERE VERMEMESI

Kisaca sadece HALKIN NICELIK OLARAK SECMISLERININ IDARESI VE IRADESI DEGIL; HALKIN KENDISININ IDARESI VE FARKLI DEGERLERININ ESIT VE ANTIAYRIMCI ADIL IRADESI.

Iste bu da tum bu degerlerden insanlik ve insan olma Adina zihinsel ve davranissal olarak arinmis ve arinmayanlarin da her turlu hak ve ozgurlugunu vermis ve herhangibir degerin herhangibir degeri ihlal etmesini, mudahele etmesini ve de ustunluk ve hakimiyet kurmasini hukuk olarak onlemis tum degerleri kendi farklarinda hep beraber adil, esit ve antiayrimci vererek olusturmus bir irade.

Yukaridaki Afrikali amerikan ornegi yerine, eger bu ulkemizde bilinmeyen model gecerli olsa; alttan direnis ile gelen ve toplumsal nitelige ulasan kurd ve alevi nufusun anayasal hak ve ozgurluklerine kavusmasini ornek verebiliriz..

Bu politik olmayan, ozgur birey devletinde ya da milliyetcilik (milli kokensel deger farki) bilincine sahip; uniter devletlerde mumkundur.

Evrensel-Insan - Yapilandirmaci Epistemoloji/Qua Felsefesi/Bilissel Bilim/Serbest Dusunurluk/Devrimci Sorgulama/Numenal Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti

Sunday 3 January 2016

Anayasa ve İşleyişteki; Devletin, Hukumetin, Meclisin ve İktidarın Rolü

T.C. Anayasasinin ve bunun isleyisindeki devletin, hukumetin, meclisin ve iktidarin rolunu bir ulke ve toplumunda belirliyenin demokrasi mi yoksa otokrasi mi oldugudur.

Once bazi sorular soralim.

Anayasa mi devletin rejimin icerigini belirler, yoksa devlet ve rejim mi anayasayi belirler?

Anayasa devletin ve rejimin anayasasi midir, yoksa hukukun anayasasi mi?

Yani hukukun ve yarginin temeli hangisidir, anayasa mi, yoksa devlet mi?

Aslinmda burada "devlet" darken, hukumetten ve meclisten bagimsiz bir devletten bahsetmek gerekir.

Yani bir ulus ve ulke de politik kurumlar ile hukuki kurumlarin farkini yazili kanunlar ile bu kanunlarin isleyisini farkini da cok iyi algilamak gerekir.

Eger Turkiye cografyasi ulkesi ve toplumu temelinde konusuyorsak, ANAYASA DEVLETIN REJIMINI VE ISLEYISINI HUKUKI OLARAK BELIRLIYEN VE TUM YASA VER KANUNLAR USTU UYULMASI GEREKENDIR.

Yani, Anayasa devletin, hukumetin v.s. degil, hukukun anayasasidir.

Once buradaki demokrasi algisinin olmasi gerekenine bakalim.

Anayasa yazili bir metindir ve en basta bu metinde yazanlarin degisiminin onerilmesi demokrasisi gerekir.

Yalniz burada onemli olan, herhangibir anayasal degisiklik saglanmadan, herkesin hukuki olarak anayasada yazilana uymasi gerekir.

Mesela uniter yapinin degisimini onermek, anayasa ihlali degildir; ama unitewr yapinin degisimini islerlige koymak, bir anayasa ihlalidir.

Mesela dokunulmazliklarin kaldirilmasini onermek anayasa ihlali degildir, ama bu onerinin devlet ya da hukumet yetkilisinden gelmesi ve uygulanmasi anayasa ihlalidir.

Mesela sokaga cikmas yasaginin degisimini onermek, anayasa ihlali degildir, ama; bunu valiler eliyle uygulamak anayasa ihl;alidir.

Kisaca, Anayasada yazili olanlari kimse ihlal edemez, ederse hukuki suc isler. Yalniz, her yetkili anayasa da degisiklik onerebilir.

O zaman anayasa mahkemesinin gorevi, DEVLETIN YAPTIKLARINI SAVUNMAK VE DEVLET MAHKEMESI OLMAK DEGIL, AKSINE HUKUKU SAVUNMAK VE HER TURLU ANAYASA IHLALINI ISLERLIGE KOYANI, HUKUI OLARAK CEZALANDIRMAKTIR.

Ne yazik ki, AKP iktidari hukumeti ve devleti, anayasayi ihlal ederek islerligi fiili olarak uygulamakta ve anayasa mahkemesi de hukuki bir mahkeme oldugunu unutup, bu anayasa ihlallerini kendine ters duserek uygulamaktadir.

Yani anayasaya bakildiginda, T.C. laik, sosyal, hukuki ve insan haklarina bagli bir devlet olamaktan fiili olarak cikmakta ve Anayasa mahkemesi de buna sessiz kalmaktadir.

Yani iktidar bir hukuk adami gibi, devleti de meclisi de, hukumeti de, hukuku da kendi belirlemekte ve bunu yaparkende anayasayi ihlal etmekte ve anayasa mahkemesi de bu ihlali kabullenmektedir.

Iste totoliter rejimler de boyle dogmustur. Devleti, hukumeti, hukuku ve yargiyi ele geciren iktidar, kendi politik soylem ve uygulamalarini kanunlasstirarak dayatmis ve boylece kendi disindaki herhangbibir soylemi eylemi ANAYASAYA UYGUN OLSA DA yasaklamis ve yargilamistir.

Ayni zamanda kendisi ANAYASAYI IHLAL ETSE DE her turlu hukuksuzlugu isler ve fiili hale getirmistir.

Totoliter rejimler, demokrasinin olmadigi sadece tek bir sese imkan taniyan rejimlerdir. Kendi sesleri disindaki seslere de her turlu baskiyi teroru uygularlar, bu da fasizmdir.

Eger bu totoliterlik, bir zumre ya da sinif degil de, bir kisi eliyle uygulanirsa; bu da otoriter bir rejim olur, burada da eger krallik ise zaten monarsidir, degilse de oligarsidir.

Kisaca bugun, T.C. cografyasinda fiili olarak vuku bulan, gozaltilar, tutuklamalar, saldirilar, polisin askerin teroru, sokaga cikma yasaklari, polisin her turlu toplumsal gosteride terror estirmesi, dinin politik kullanimi, devlet hukumet yetkililerinin yargi Adina hukuk Adina emir vermesi ve istemde bulunmasi, medya uzerindeki baski ve butun bunlar icin cikarilan kanunlar ve yasalar, HEPSI ANAYASA IHLALIDIR VE SUCTUR.

Cunku diktatorun de dedigi gibi, oretasda fiili olarak degismis bir rejim vardir ve bu rejim ANAYASAYA TAMAMEN AYKIRIDIR VE ANAYASA MAHKEMESI BU FIILI DURUMU YARATANLARI CEZALANDIRMAK DURUMUNDADIR.

Iste bunu yapamamasi, zaten bu mahkemenin BIR HUKUK VE YAZILI ANAYASA MAHKEMESI DEGIL, IKTIDARIN, DEVLETIN VE HUKUMETIN HUKUKSUZ MAHKEMESI OLDUGUDUR.

Aslinda bu ayni zamanda tum devlet ve hukumet yetkililerinin, ordu ve emniyetin de anayasa sucu isdlediginin bir delilidir.

Yani asker guneydoguda sanki bir anayasal OHAL ve de SIKIYONETIM karari alinmis gibi hareket etmekle anayasa sucu islemektedir.

Meclis boyle bir karar almadigi halde, bu uygulamayi durduirmamakla anayasa sucu islemektedir.

Vali, sokaga cikma yasagi ilan etmekle anayasa sucu islermektedir.

Polis gosteri hakkini kullananlara saldirmnakla, gozaltina almakla, tutuklamakla, anayasa sucu islemektedir.

Diktator, HDP esbaskanlari icin dokunulmazliklarinin kaldirilmasi direktifi vermekle anayasa sucu islemektedir

Mahkemeler tutuklama karari almakla hapis karari almakla anayasa sucu islemektedir.

Kisaca, ulke ve toplumda tum devlet, hukumet, ordu guc ve yetkilileri, GELEN DIREKTIFLE HAREKET EDEREK ANAYASA SUCU ISLEMEKTEDIRLER.

Iste diktatorun magdurluk politikasi da budur. Yarin herhangi bir sorunda "beni kandirdilar, ben yapmadim" v.s. deyip ve donup bugunku bu direktifleri uygulayanlari cezalandirabilir.

Ayni "parallel" yarattigi bir sucunu onlari da tutuklatarak cezalandirdigi gibi.

Evet bugun Turkiye'de Anayasa her tuirlu ulke ve toplumun devleti, hukumeti, ordusu, meclisi,ve kurum ve kuruluslari eliyle ve GELEN DIREKTIFLER ILE ihlal edilirken, anayasa mahkemesi de yine GELEN DIREKTIF VE ATAMALAR ILE bunacanak tutmaktadir.

Evet, Turkiye'de bir anayasa sorunu vardir ve asnayasa degisikligi onerileri de gayet demokratiktir, ama herseyden once KENDI HALIHAZIRDAKI ANAYASASINI IHLAL EDEN, BIR DEVLET, HUKUMET, MECLIS, ASKER, POLIS, MAHKEMELER VE KENDI ANAYASASINI IHLAL EDEN BIR ANAYASA MAHKEMESI VARDIR

Nasil mi, tek bir diktatorun verdigi emirler atatigi yandaslar ve verilen emirlere ters dusenlerin tutuklanmalari v.s. ile.

Yani, YALAN, KORKU, TEROR, BASKI ile.

Kisaca bugun ANAYASAYA UYGUN HAREKET ETMEK SUC hakine gelmistir.

Ustelik ANAYASA MAHKEMESI DE BU SUCU ISLEMEMEK ADINA, KENDI ANAYASASINI IHLAL ETMEKTEDIR.

Peki NEDEN DIKTATOR, VE GUDUMUNDEKI DEVLET, HUKUMET, ORDU, MAHKEMELER, POLIS v.s. ANAYASAYA UYGUN HAREKET ETMEMEKTEDIR?

Ya da NEDEN bir ihlal yerine, onu meclisten gecirdikten sonar anayasaya uygun hale getirmemektedir?

Iste bu sorularin yaniti, ve cozumu zaten Diktator ve gudumundeki AKP'nin sonudur.

Evrensel-Insan - Yapilandirmaci Epistemoloji/Qua Felsefesi/Bilissel Bilim/Serbest Dusunurluk/Devrimci Sorgulama/Numenal Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti

Özgür Birey Devleti

1 Kasim'dan sonar iyice siddetlenen ve hergun en az 3-5 cani katleden devlet ve PKK terorunun ulke ve topluma yasattigi sicak ve fiili durumda; Demokratik Toplum Kongresi'nin acikladigi deklarasyon sonucu, ulke ve toplumu yeni bir asamaya gecti.

Bilindigi gibi, dictator gudumlu AKP savas ve terror hukumeti, zaten su an topluma yasattigi Baskanlik sistemine, bir anayasalzemin ariyor.

Simdi hali hazirda olan onerilenlere bakalim.

AKP- Parlementosuz ve tek merci ve yetkisi olan otokratik bir diktatorluk

DTK- Pozitif ayrimci ve bir yonu ile merkezi devletten "bagimsiz" ozyonetim

Istanbul barosu- Uluis devlet ve hakim ve ustun millikoken

Aydinlik- Turk milliligi temelinde turk devleti

Simdi butun bu onerilenlerin, insanlik ulke ve toplumunun farkli halklari ve kesimleri demokrasi, antiayrimcilik, hukuk, hak ve ozgurlukler, adalet esitlik Adina POLITIK BIR HERBIRININ KENDINCE CIKAR ICEREN VE TUM TOPLUMU FARKLARI ILE BIRLIKTE KUCAKLAM,AYAN ICERIKLERI VARDIR.

Ben bu iceriklere deginmek yerine, gunumuze cagdasliga uygun, Turkiye cografi, tariohi, sosyo-etik farklar yapisina uygun bir devletin ancak yukaridaki ozellikleri kapsayan ve uygulamaya koyan bir devlet olacagini dusunuyor ve oneriyorum.

Herseyden once devletin, POLITIK YA DA IKTIDARIN KULLANIM ARACI, YA DA TEK BIR ETIGI HAKIM VE USTUN KILAN HUKUMETE BAGIMLI BIR DEVLKET OLMAMASI GEREKIYOR.

Her nedense, ilk aciklanan deklarasyon olan DTK deklarasyonun 14 maddesine, Istanbul barosu ve Aydinligin verdigi yanitta 14 maddelikti. Sanki bir misilleme icerioyordu.

Benim onerecegimin ben, simdiden kac maddeden olusacagini bilmiyorum.

1- T.C. Devleti, temsil ettigi tum farkli etik ve farkli kesimlerin devleti olarak bir butundur.

2- T.C.Devleti, bugunku cografyada yasam suren tum toplumun devletidir.

3- T.C. Devleti, sosyo etik bir devlet olarak; politikadan, iktidardan, hukumetten bagimsiz olarak sosyo-etik bir devlet olmalidir ve bu sosyo-etiklik tum toplumun her konudaki farklarini her bir bireyin degeri Adina korumali ve kollamalidir.

4- T.C. Devletinin basi, cumhurbaskani dahil, her turlu devlet yetkili ve gorevlilerini, toplum kendi bolgesinden secim ile secmelidir.

5-T.C. Devleti hukumeti, meclisi ve milletvekilleri PARLEMENTO CATISI ALTINDA, KENDI PARTILERININ POLITIKALARINI DEGIL; TUM ULKE VE TOPLUMUN CIKARINI GOZETMELI VE PARTILERI ICIN DEGIL; ULKE VE TOPLUMUN YARARI VE HER TURLU GELISIMI ICIN CALISMALIDIR.

6- T.C. Devleti ve hukumeti, tum ulke ve toplumun devleti ve hukumetidir. Hukumet ve basbakan partisi icin degil, tum toplum ve ulke icin calismalidir.

7- Ayni devlet gibi, hukumette etik degerleri politik cikar olarak kullanmaktan kendini arindirmalidir.

8- T.C. Devletinin vatandasi olan her bir bireyin, devleti; o bireyin her turlu sosyo-etik farktaki farkini korumak ve kollamak ile gorevlidir.

9- T.C. Devletinin ana ve resmi dili turkcedir. Yalniz cografi dagilim olarak eger herhangi bir bolgede yasayan toplum farkli bir etik degeri iceriyorsa, onun her turlu anne babadan gelme, etik degerleri ve dili; o bolgede ogretilmelidir.

10- T.C. Devleti ve hukuimetinin her turlu yetki ve uygulamalarini denetleyecek bir sosyo-etik kurum, ulke ve toplumun farkli degerlerdeki ve kesimlerdeki bunyesinden ve sivil kuruluslardan olusmalidir.

11- BAKANLAR KURULUNDA YER ALACAK BAKANLAR, TOPLUM BUNYESINDEKI DALLARINDA EN BILGILI DENEYIMLI KISILERDEN OLUSMALIDIR.

12- Yurutme, yasama, yargi ile ilgili alinacak her bir kararda; devlet, hukumet, denetleme kurumu ve bakanlar, tum topluma acik tartismalar yapmali ve hic bir karar toplumun onayi alinmadan, alinmamalidir.

13- T.C. Devleti vatandasinin ve toplumunun her turlu hak ve ozgurluk eylem ve soylemi, onun en tabi hakkidir.

14- T.C. Devleti, hukumeti, denetleme kurulu ve bakanlarindan her hangi birinin, herhangi bir etik degeri digger degerlere nazaran one cikarmasi affedilemez ve o kisi derhal gorevden alinir.

15- T.C.devletinin, hukumetinin, denetleme kurulunun, milletvekillerinin, bakanlarinin hic bir tanesi kendi ozel cikari icin, bulundugu mevkiyi ve yetkilerini kullanamaz.

16- T.C. devleti vatandasi, devleti icin degil; T.C. Devleti, hukumeti v.s. sadece vatandasi icin vardir.

17- Her bir vatandas, birer birey olarak, kendi yasam ve iliskisini ozgurce yasamak ve her turlu hukuksal hakkini talep etmek her turlu etik degerini yasayabilmek hak ve ozgurlugune sahiptir.

18- Burada devletin gorevi, hic bir vatandasina hic bir sekilde, baskasinin her turlu etik degerin baski yapmasini, mudahele etmesini,ve bu konudaki soylem ve eylemini hukuk ve adalet ile onlemektir. Bu konuda vatandasin haklarini koruyan sivil kuruluslar eliyle, devlet te adalete tasinabilmelidir.

Aslinda bu maddeler, ozgur birey devletinin, cagdas ulke ve toplumun her turlu cografi ve tarihi degerlerine uygun bir bicimde genisletilebilir ya da her bir madde kendi icinde bolumlere ayrilabilir.

Onemli olan ozgur birey devletinin;

Bireyi icin var olmasi

Hic bir bireyine onculuk ustunluk pozitif ya da herhangi bir ayrimcilik tanimamasi

Hic bir sekilde sosyo-etik hukuki esit olmayan bir ayrim yaratan tarafinin olmamasi

Tum toplumun farkli halklarinin ve kesimlerinin hak ve ozgurlugunu korumasi

Politikadan bagimsiz olmasi

yerel ve yerelhalk tarafindan devlet gorevlilerinin secilmesi

devlet olarak soylem ve uygulamalarinin denetlemeye tabiligi.

Her turlu hak ve ozgurluk ihlalinin, adil ve esitci bir sekilde hukuki olarak engellenmesi.

Iste boyle bir devlet ancak, demokratik, evrensel hukuka bagimli, insan haklari yanlisi, her turlu hak ve ozgurlugu koruma ve kollama ve de herhangi bir hak ve ozgurluk ihlalini onleyici, adil, esitlikci ve antiayrimci olabilir.

Peki toplumumuzun gelismislik duzeyi, bu istemde midir?

Ya da boyle bir devleti ortaya koyabilecvek bir irade anlayis, bilinc var midir?

Bu sorularin yanitlari "yokmus gibi" gozukuyor.

Cunku kimse, politika disi, her turlu sosyo-etik farki adil esitlikci ve antiayrimci olarak kollayacak ve koruyacak bir devlet yapilanmasindan bahsetmiyor.

Tum oneriler ya pozitif etnik ayrimci, ya tek etik baskici, ya da tek adam onderliginde, baskici, mudaheleci, yasakci, kayirici bir devlet anlayisi.

Yani ne demokrasi olarak, ne de cumhuriyet olarak farkli halklarin antiayrimciligini ve adilligini esitligini icermiyor.

Ayrica devleti, politik iktidara hukumete peskes cekiyor.

Kisaca istenen "bizi secsinler, yetkiyi versinler ve gerisine karismasinlar ve soylenene yapilana razi olsunlar"

Bu anlayis hangi etik cikari icerirse icersin, ne cagdas, ne demokratik, ne sosyal, ne etik ne adil, ne hukuksal, ne esitlikci, ne hak ve ozgurlukcu sadece " POLITIK/EKONOMIK CIKAR TEMELLI BIZDENCI" bir anlayistir.

Ayrica ozgur birey devleti, bireyi ve vatandasi icin var oldugundan; bireyinin ve vatandasinin her turlu yasam ve iliski standartini is, konut, saglik, egitim, ogretim olarak ta genel yetistirimde yukselten ve cagdaslastiran bir devlet olacaktir.

Boyle bir devletin yetkisi, hukumetin de, milletvekillerinin de, bakanlarin da ustunde bir denetleme icerir.

Yani devlet "ben toplumumun ve farkli halk ve kesimlerinin farkli etik degerlerin antiayrimci, adil, ve her birini digerine gore kollayan yine toplumumun sectigi bir devletim, tum gorevim bireylerim ve ulkem ve toplumumun her turlu rahatligi, gelisimi ve birarada huzurlu saygili biribirinin degerini Kabul ederek birlikte yasatmak. Bu konuda yaptigim bir hatanin, denetle kurulu eli ile dile getirilmesi ve gerekenin yapilmasidir. Ben toplum ve ulkem istedigi surece gorevdeyim. Ayrica ulke ve toplumdaki, hert turlu hukumetimin, meclisimin, parlementomun, milletvekillerimin, hic bir bireyime ve toplumuma herhangi bir sekilde zarar vermemesi de benden sorulur. Bu acidan onlar hic bir etik degeri ayrimci olarak politikalarinda kullanamazlar. Cunku onlarin varligi, toplumu ayirmak ve bir kesimini one cikarmak icin degil; tum ulke ve toplumun cikari icindir."

Evet konu ne turk, ne kurd ne alevi, ne sunni ne din ne milet v.s. meselesi degil. Konu tum ulke ve toplumu her turlu farklari ve kesimleri ile birlikte kucaklamak bir farki digger farklara gore ustun kilmamak ya da yok saymamak ve her firkin biri biri ile biribirini kabullenerek birlikte anti ayrimci olarak adil hukuki yasam ve iliskisini saglamak.

Iste ozgur birey devleti, bunun icin var.

Her bir bireyinin her turlu hak ve ozgurlugunu kollar ve korurken, hic bir bireyin baskasinin hak ve ozgurlugunu ihlal etmesine de izin vermemek.

Evrensel-Insan - Yapilandirmaci Epistemoloji/Qua Felsefesi/Bilissel Bilim/Serbest Dusunurluk/Devrimci Sorgulama/Numenal Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti

İnsanlığın Devlet İle Sorunu

Devlet kavramininda ve devletin tarihinde, insanoglu kendi kurduğu devleti ile daima bir celiski yasamistir.

Bunun elbette cesitli nedenleri vardir. Yalniz ana neden insanoglunun dogal gelen zihniyetinde yatar.

Dogal zihniyet, erke, erklige, erksellige ve erkeksel karaktere (burada konu niteliktir, yani cins ya da fiziki ozellik degildir. Erkeksel nitelik zaten dogal zihniyet olarak, insanoglunun disisini de kapsar, yani tek zihniyet tir.) sahiptir, bu da gucu kuvveti, iktidar ve yonetim ve yonlendirimi getirir.

İste buradaki sorun, butun bunlarin kimin ve neyin uzerinde uygulanacagidir.

Yani, kim guce, iktidara, kuvvete, yonetim ve yonlendirime biat edecek, itaat edecektir?

İste insanoglu devletsiz yasadigi donemde bile bu sorunu yasadi.

Demekki insanoglu kendi icinden biat edecegi, itaat edecegi ve bunun icinde guc iktidar ve yetkiyi verecegi bir aygiti cikarmak durumundadır. İste bu aygit devlettir.

Yalniz bu aygiti meydana getirenler ise insanogludur.

Yani insanoglu kendi bunyesinde kendini yonetim ve yonlendirim diye ayirmis ve gucu ve iktidari kendini yonetene vermis, kendisi de yonetilen durumuna gecmistir.

İste bilincin sorunu tam da burda ortaya cikmaktadir, devlete secilenlerin dogal zihniyeti, onlarin kendini kendilerini SECENLER USTUNDE GORMEK anlamina gelir.

Halbuki SECENLER, sectiklerini KENDİ USTUNDE GORSUNLER diye secmezler.

İste burada sorun pratiğe dokulur.

Secen, sectiginin emri altina girer.

Secilenlerin, kendisini seceni kendi emri altina almak ister.

Aslinda bu dogal zihniyet, kendi dogasina terstir.

Kendi icinde de yoneten yonetilen celiskisine Tasir.

İste tarihler boyu secilenler, kendini secenlerin ustunde gorur, yani secilenler, onlari secenlere gore kendilerine bir ayricalik tanir.

Peki nasil olacak?

Secilenler nasil olacakta secenler için bir ayricalik tasimayacaklar.

İste yonetenler tarihte kendi yonetim sekillerini getirmislerdir.

Secilenlerin secen uzerindeki her turlu yetkisi,secilenlerin kendisini secen ve onun istemi dogrultusunda HAK ve OZGURLUK TANIMA/TANIMAMA arasinda otokrasi/demokrasi olarak sekillenir.

Demokrasi, halk idaresi demektir. İYİ guzel halkin idaresi nasil olacaktir?

Bunu secenler mi, yoksa secilenler mi belirliyecektir?

Iste bu sorunun yaniti uzerine insanoglu ideolojiler, inanclar ve izmler yaratmistir ve kendi ile savasmis ve savasmaktadir.

Hic bir devlet, halkin idaresini halka vermemiştir. Secilenler, secenler icin degil, kendileri icin yonetmistir.

İste maalesef bu sorun ancak, zihniyetlerin devrim gecirerek insanlasmasi ile mumkundur.

Yani secilenler, secilmelerinin sadece kendileri icin degil, ustelik secenler icin oldugunun farkina ve bilincine varincaya kadar.

Yani demokrasinin herkesi iceren hak ve ozgurlugu secilenler tarafindan saglaninca.

Devletin, secilenlerin degil, tum herkesin oldugu algilaninca.

Secilenlerin secenler ile kendilerini esit ve ozdes gordugunde.

Kisaca secen ve secilen farki, Yasam ve iliskide ortadan kalkinca.

Devlet, ne secen ne de secilenin degil, her ikisinin farksız olarak devleti oldugunda

Yani, halk, halk butunu olarak kendi kendini kendi sectikleri ile secen ve secilen olarak yonetip, yonlendirdiginde

Bunun her turlu denetimini de tum secen ve secilenlerin birlikte uslendiginde.

Yani devlet hem seceni hem de secileni mutlu ettiginde.

Evrensel-Insan - Yapilandirmaci Epistemoloji/Qua Felsefesi/Bilissel Bilim/Serbest Dusunurluk/Devrimci Sorgulama/Numenal Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti

Türkiye’yi ve Türk Milliliğini/Sunni Müslümanlığı Bekleyen Tehlike- Gelecege Bakis

Bugun yasanan fiili durumun gidisatina bakarak, gelecegi bugunden yasayalim.

Bu baslik gelecegi ele alacagi icin, her turlu yoruma ve tartismaya aciktir.

Bugun bilindigi gibi vahsi kapitalizmin askeri ve ordusu da resmen guneydogudaki kurd nufusunu ordan goc ettirmek icin terorunu ortaya koymustur.

Evet yore halki, guneydogudan ulkenin ic, dogu ve digger bolgelerine goc etmektedir.

Yani artik burasi "kurd bolgesi" denebilecek bir yore Ulke sinirlari icinde kalmamistir.

Emperyalizmin de destegi ile, Kuzey Kurdistan kurulmus ve Turkiye'den kopartilmistir.

Yani Kurdistan'in BOP projesi temelindeki, Iran haric cografi sekillenisi ortaya cikmistir.

Turkiye'nin geri kalan cografyasinda, bir selefi/sunni mezhepci devlet ve hukumet iktidardadir.

Bugun kurulan 34 ulkeli ve o gunku Selefi/sunni mezhepli devlet ve hukumetinin de destek verdigi, 34'lu ittifak ile siiler ortadogu'da savasmaktadir.

ISID'in kullanim tarihi de bitmistir.

AKP savas ve terror devleti ve hukumetinin bugunku guneydogu terorune karsi cikarak,

"Ben sunniyim, beni kurdler ilgilendirmez" dusuncesi ile destek vermeyen Ic anadolu ile

"Ben Turkum, beni kurdler ilgilendirmez" dusuncesi ile destek vermeyen Trakya Bati ve Akdeniz/Karadeniz, artik terorden goc eden kurdler ile ic ice yasamaktadir.

Kisaca ulke genelinde MILLILIK VE MILLIYETCILIK SONA ERMIS VE SADECE SELEFI TEMELLI IKTIDARIN, ICERDE VE DISARDA SELEFI OLMAYANLAR ILE SAVASI VE TERORU SURMEKTEDIR.

Kisaca artik guneydoguda kurdlerin basina gelenler, artik selefi olmadiklarindan, Turkiye'nin elde kalan cografyasinda yasayanlarin basina gelmektedir.

Yani icerde ISID tipi bir devlet polisi ve gucu yaninda ayni zihniyetli bir ordu ve askeri guc vardir.

Ayni bugun Guneydoguda oldugu gibi, Turkiye'nin kalan cografyasinda sokaga cikma yasaklari ilan edilmekte, sehirler abluka altina alinmakta, sehirlerde yasayanlar iktidarin selefi mezhebini benimsemedikleri icin katledilmektedir.

Yani katledilenler artik, kurdler degil; yani katliam, politika temelinde milli temel uzerinden degil, dini mezhepsel temel uzerinden hem selefi olmayan sunni ve digger mezheplerdeki muslumanlari ve musluman olmayan digger dinlerden olanlari ve de dini olmayanlari hem de turkum diyen turk millilerini ve de baska bir etnisiteden olanlari katletmektedir.

Yani bugun sessiz kalanlarin sirasi gelmis ve bu katliamlar yasanmaktadir. Ulke de ne bir cumhuriyet, ne bir demokrasi ne bir laikligin ve de sosyal fark yasaminin artik zerresine izin yoktur. Sadece "ben selefi temelli sunni muslumanim" diyenler ve iktidarin bu temeldeki diktasina uyanlar yasayabilmektedir.

Evet boyle bir gelecekte, bugun Turkiye'nin digger bolgelerine goc eden kurd vatandaslari, bu olanaga sahiptir; peki, yarin boyle bir terror altinda kalmamak ve katledilmemek icin bulundugu yerden goc etmek isteyen, turk milliligini savunanlar ve selefi olmayan sunniler; acaba nereye goc edeceklerdir?

Evet belki burada cizilen gelecek cok karanlik ve tamamen insanlik disi hukuk disi, adalet hak ve ozgurluk disi bir tablo.

Yalniz unutmayalim, bu tablo zaten bugun, Osmanli'ya ilk karsi gelen ilk olarak islam icerikli teroru yaratan ve destek veren ve bugun 34'lu ittifakin basini ceken, ve de emperyalizmin en ondeki ekonomik ve terror destekcisi, Suudi Arabistan olarak var.

Yukaridaki gelecek Turkiye tablosuda, zaten bugunku S.Arabistan tablosudur.

Tayyibiye -- Teokratik Selefi Otokrasi Hanedanligi

Ben bugunden yazayim da, isteyen "tedbirini alsin", isteyen "komplo" desin, isteyen "gulup gecsin,", isteyen "yok artik, o kadar da uzun boylu degil" desin, v.s. ama o gun geldiginde de bugunku nesil olarak gorevini yerine getiremedigi icin, sakin hayiflanmasin. Cunku o gun geldiginde zaten o gunku nesil icin, is isten gecmis olacak.

Evrensel-Insan - Yapilandirmaci Epistemoloji/Qua Felsefesi/Bilissel Bilim/Serbest Dusunurluk/Devrimci Sorgulama/Numenal Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti

Vahşi Kapitalizmin Algısı “Teröre Karşı Gelen Teröristtir.“

Yukaridaki basliktaki, tirnak icindeki cumle, ilk okuyusta, okuyana ne kadar "garip/anlasmsiz/sacma" v.s. geliyor degil mi?

Sonucta ilk akla gelen soru "nasil terorizme karsi olan terrorist olur?" sorusu.

Cunku terrorist, anlam ve algi olarak teroru uygulayanin kendisidir, dolayisi ile karsi gelenin de dogalolarak "terror karsiti" olmasi degil.

Maalesef basta vahsi kapitalizmin, yarattigi vahsi fiili durumda hic de oyle olmuyor.

Cunku elindeki her turlu gucu, devleti,hukumeti, hukuku, yargiyi, yurutme ve yasamayi, askeri ve polisi ve de tum kurumlarini, iktidarda olanin dediklerine ve yaptiklarina karsi olan herkes uzerinde terror estirmek ile kullaniyor.

Ustelik bunu da kendisine oyle ya da boyle karsi olanlari "terrorist" ilan ederek ve terorizm ile suclayarak.

Iste boylece baslikanlam kazxaniyor.

Yani iktidarin elindeki her turlu gucun estirdigi terore karsi olani iktidar kendi terorune karsi gelen terrorist olarak sucluyor, tutukluyor, hapsediyor ve hatta katlediyor.

Aslinda su an ilginc olan emperyalizmin ve emperyalist olamayan vahsi kapitalizmin 1960'li yillardan beri her turlu devlet ic ve dis saldirilari temelinde bir "terorizm cagi" yasadigini soyleyebiliriz.

Aslinda terorizm hem yaratimi hem fiili durumu hem de uygulamasi olarak tam da bir sopa politikasidir.

Ustelik emperryalizm, terorizmi yaratir ve desteklerken hem onu "kotu" gosterir, hem de halklara karsi halklari terorizmden koruyor gorunur.

Burada yaratilan bu gelismis bilgi ve bilisim caginda guvenligin de farkli bir emperyalizmi vardir.

Cunku bu guven bahanesi ile;

Hem toplumundan digger ulkelere saldirabilme onayi alir.

Hem de her bir vatandasini yasam ve iliski temelinde takip eder ve gerekirse de fisler.

Kisaca terorizm, her yonu ile ne kadar topluma ve halklara ve toplumun farkli kesimlerine zararli ise de, emperyalizm ve vahsi kapitalizme de o kadar yararli ve onun cikarinadir.

Bu da bize ne emperyalizmin ne de vahsi kapitalizmin zerre bile terorizm ile celismedigini gosterir.

Aslinda ilginc olan, terorizm insanoglu tarafindan kenmdi turune tarih sahnesi olarak yeni tanistirilmis olsa bile, kisaca "korku salma/verme" anlami ile, aslinda insanoglunun yapilandirdigi dogalve fenomenal zihniyetin ana ve temel tabanini teskil eder.

Erkeksel, erksel ve erk eksel insanoglu zihniyeti; basta temelolarak guce, kuvvete, siddete, baskiya, zorbaliga, yonetim altina almaya v.s. dayanir.

Zaten bu tumlarin altinda terror yatar. Yaani tum bunlar bir yerde yonetecegine itaat etmesini istedigine v.s. bir korku salmak icindir.

Cunku korku genelde her turlu dusunce ve davranisi pasiflendirir ve sindirir.

Yalniz unutmamak gerekir ki, korku da iki turlu isler.

KORKMA VE KORKUTMA.

Burada da ilginc bir bag vardir.

BIR KISI SISTEM V.S. KENDI KORKMAMAK ICIN KORKUTMAYI TERCIH EDER.

Yani korkutan genelde kendi korkusunu yasayan olarak bu korkuyu korkutarak yener.

Gunumuzden ornek verirsek, fiili durumu yasatan diktatrorun korkusu, yaptiklarindan ve dediklerinden dolayi yargilanmamaktir. Iste kimse kendisini yargilayamasin diye, o elindeki her turlu gucu kendisini yargilayabilecek potansiyel uzerinde onlari yargilayarak kullanir. Ustelik bu korku salma istedigi iktidari da kendine getirmis oldu.

Aslinda buradaki digger bir sorun da, algida hic bir zaman bir aklin TERORU BIR DEVLETE/HUKUMETE/YARGIYA/YASAMAYA VE YURUTMEYE VE BUNLARA BAGLI OLARAK DEVLETIN SILAHLI POLIS VBE ASKER GUCUNE YAKISTIRAMAMASIDIR.

Cunku ilk terror zaten OLAN DEVLETE KORKU SALMA OLARAK ORTAYA CIKMISTIR.

Ayrica algida, devlet ve kurumlari korku salmaz, aksine vatandasini korku salandan korur. Tabi bu devletin ve kurumlarinin toplumun ve farkli halklarin ve kesimlerin devleti oldugunda gecerli.

Eger devlet iktidarin ve hatta basindaki tek yetkili merciin devleti ise, o devletin terorizmi kacinilmazdir.

Cunku iktidar ve tek adamlik demek, baska bir sesin olmam,asi demektir. Iste baskaseslerde ancak iktidarin devleti ve gucunun teroru ile onlenir.

20. yuzyilin ortalarinda baslaan post modernism etkisinin dile yansimasi ve kavram algi ve karmasasi, zaten her turlu kelimelin kavramsal icerigini kendi algisinca anlamlandirmasidir.

Iste terror, terrorist ve terorizm de bu kavramlardan biridir.

Yani kim ve neye/kime gore terrorist?

Yada terorizm terorizme karsi.

Bir de bu kavrama kavramsalalgi olarak bakalim.

Teror neden estirilir?

Uzerinde terror estirilen istenilene itaat etsin diye?

Peki, Terore itaat etmemek ne demektir?

Karsi cikmak, direnmek v.s. dir.

O zaman bir devletin algisinda kendine karsi gelen ve direnen herkes teroristtir.

O zaman da devlet, bu teroriste uzerinde terror estirerek "hadsdini bildirecektir."

Mesela bugun guneydoguda devlet, PKK ve yan kuruluslari ile catismaktadir.

Devletin algisinda PKK terror orgutudur ve devlet terror orgutuner karsi catismaktadir.

O zaman devletin teroristligi nerdedir?

Burada devlet, neden PKK teropru ile catisir?

Algida toplumunu ve farkjli halklarini ve kesimlerini terorden ve teroristten korumak icin.

Peki devlet, bunu yapacagi yerde, yani halkikoruyacagi yerde, onlari da katlediyor ve onl;ar ile de PKK teroru gibi ustelik devlet saldiri tarafli catisiyor ise, iste burada devlet kendi halki uzerinde terror estiriyordur.

Yani devlet teroru PKK TERORU ILE CATISIRKEN DEGIL, AKSINE PKK'YA KARSI HALKI KORUYACAGINA O HALKA DA BASKI KURDUGU HALKI DA KATLETTIGFI ICIN VARDIR.

Devlet teroru kisaca kendi vatandasini halkini farkli kesimlerini karsisina alarak onlara vahseti yasattigi icin vardir.

Kisaca devlet kendince, ESTIRDIGI HER TURLU TERORE KARSI GELENI DE TERORIST ILAN ETMEKTEDIR.

Goruldugu gibi terror, terrorist ve terorizm kelimelerini kavrama tasidiginizda ve bu kavrama anlam ve icerik verdiginizde, kimin ve neyin tarafindan verilen anlam ve icerige gore, BELKI TEROR VE TERORIZM DEGISMIYOR, AMA TERORIST DEGISIYOR.

Buradsaisin ilginci PKK Devlet ile catisdtigi icin terrorist orgut olabilir ve bu gecerlidir.

Devletin algisdinda olan "bana karsi gelen kimse ayni PKK gibi teroristtir" politik cikari ve verdigi algi operasyonudur.

Iste burden ister istemez, iktidarin herhangi bir soylem ve uygulamasina karsi cikan ve eylem yapan kisi ve grupta, devletin gozunde ve kerndi cikarina parallel terrorist olur.

Asil sorun ise, devletin KENDI TERORUNU GOZ ARDI ETMESIDIR.

YANI BIR YERDE VE OZEL;LIKLE VAHSI KAPITALIZMDE DEVLETIN TERORU MESRU VE MUBAH OLMAKTADIR.

Iste o yuzden baslikta "devlet terorune karsi gelen teroristtir" cunlesi ortaya cikmakta ve bir yerde PKK ile devletin herhangi bir soylem ya da uygulamasina karsi olan bir vatandas, ayni kefeye konmakta ve ayni terror ile suclanmaktadir.

Halbuki vatandas;

Birincisi devlet terorune karsidir

Ikincisi devletin kendinden almak istedigi insan haklarini hak ve ozgurluklerini hukuk ve adaleti vermemekte bunun icin direnmekte ustelik bu hakli durumdan da terrorist damgasi yiyerek haksiz duruma dusurulmektedir.

Yani halkinin toplumunun ve farkli kesimlerinin yaninda yer almayan devletin terorizmi mesru ve mubah olmakta, kendini toplumunu farkli halklari ve kesimleri destekleyen, savunan ve talepeden vatandas devlet tarafindan terrorist olarak adlandirilmaktadir.

Iste asil ironi burda.

Yani ortada toplumunu farkli halklarini ve kesimlerini koruyan kollayan bir devletin olmamasi, aksine toplumuna halklarina saldiran bir devletin olmasi, bir yerde toplumu devletsiz birakmanin yaninda, bir de kendini koruyacak baska bir guce itmektedir.

Iste ironi de toplumunu karsisinaalmis bir devleti olan toplumu kimin koruyup kollayacagidir.

Sonucta bu vahsi kapitalizmde sadece bir bolge ya da o bolgenin etik nedeni olarak kalmaz, tum yurda vahsi kapitalizmin teroru olarak yayilir.

Cunku vahsi kapitalizm de "bana dokunmayan yilan, bin yasasin" atasozu gecerli degildir.

Cunku sira sana geldiginde sana da dokunacaktir.

Hani su meshur "susma, sustukca sira sana dagelecek" soylemi var ya!

Ayrica unutmamak gerekir ki, ne devlet ne de devlete karsi terorun, ne bir sinirli bolgesi ve yeri vardir. Her ikisi de tum yurt icindir.

Itaat mi, yoksa direnmek mi?

Karar ortada ve ortasi yok.

Evrensel-Insan - Yapilandirmaci Epistemoloji/Qua Felsefesi/Bilissel Bilim/Serbest Dusunurluk/Devrimci Sorgulama/Numenal Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti