Thursday 31 July 2014

Akilciligin Inancsal Takintisi-Gorunmezlik

Tarihe baktigimizda, insanoglu Sokrates oncesi; sadece bilimsel temelde bes duyusu ile algiladigini ortaya koyuyor, sorguluyor, irdeliyor ve buluyordu.

Bulgu olgu kurgu islemi; sadece bulgu ve olgu uzerinden bilimsel ortaya koyumdu.

Sokrates ile ilk defa, insanoglu; akilciliga yoneliyor, metafizik temelinde "gercegin ne oldugu" tartismasina giriyor ve bunu sadece akilciligin ideolojileri inanclari ve teorileri ile tartisiyordu.

Aristo ile hiz kazanan bu akilsal algi ve akilcilik maalesef gozlemi ikinci plana itiyor, gorunmezlik temelinde tanriyi ve metafizigin fizik otesini one cikariyor ve metafizik olarak varliksal temelde akilci ve akilsal bir kisir dongu tartismasina monizm temelinde giriyordu.

Bu durum insanoglunu din ve tanri temelli bir karanlik caga sokuyordu.

Ronesans ile ilk defa farkli bir sorgulama donemi basliyordu.

Boylece bilim varliksal temelde bir akilciligin bunyesinde tikanip kaliyor, sadece ispat temelli mutlaklik ve kesinlik kazaniyor ve aklin gorunmez olarak ortaya koyduklari ile metafizigi ontolojik olarak teslim ediliyordu.

Iste bilimin metafizik varliksal felsefeye teslimi; bilimi degil; felsefeyi gelistiriyordu.

Bu durum 20. yuzyila kadar surdu.

Insanoglu ilk defa 20. yuzyilin ikinci yarisinda, tekrar bilim temeli olarak sokrates oncesinin o gozlemsel algi ve gozlemci algilamasina tekrar donuyordu.

Tabiki burada modern bilimin, izafet teorisinin, post modernist akimlarin, quantum zihniyeti ve biliminin, bilissel bilimin, yapilandirmaci bilginin ve yanlislanabilirlik temelinin rolu onderliginde dil devriminin de etkisi ile bilim yeni bir felsefi temel olanb epistemolojiyi temel aliyor ve varliksal her turlu akilsal ve akilci algiyi metafizigin tartismasina birakiyordu.

Boylece bilim kesinlik ve mutlak gibi, tekleme ilkleme gibi akilciliklardan da kurtuluyor; olgusal gecerlilik ve gozlemsel yanlislanabilirlik olarak; bilimin bilgi bilinc ve bilissellik temelindeki surekli suregelen bir surecte; daimi yenilemini gelisimnini ve degisimini algiliyordu.

Artik bilim bilimsel olarak akilsal ve akilci alginin gozlemi olmayan her turlu ideoloijik inancsal ortaya koyumunun bilimsellik icermediginin sadece bilimi felsefi tikamak ve sulandirmak oldugunun bilincine ve farkina variyordu.

Bu ayni zamanda metafizik ontolojik tabanlarin ucunu de madde dusunce ve kavramin; aslinda insanoglu fenomenal butunlugunde birlestiginin ve insanoglu disinda kavramsal bir bilgi ortaya koyucu bir guc olmadiginin da kaniti idi.

Boylece insanoglu her bir bilgi ve ortaya koyumun temelini teskil ediyor, tum fizik otesi ve metafizik ontolojik tartisma ve tabanlar bilimsellik kazanma adina tarihe gomuluyordu.

Boylece bilimsel olmayan, psedo yani sozde bilim ile bilim farklilasiyor, metafizigin ontolojik tabanli varliksal bilimi tarih oluyordu.

Cunku insanoglu temelli ortaya koyum, varliksal olarak hic bir varligin bir oznelligi olmadigini ve de tum bu oznelliklerin diger varliklara insanoglu eliyle eklendiginin de algi ve bilincini getiriyordu.

Boylece insanoglu kendi fenomenal varligin farkina birey olarak ulasiyor ve birey bilinci bireysel temelde toplumsal kisilik ve bilincin de tarihteki onderligine son veriyordu.

Bu da bilimsel olmayan etik ve metafizik temelli tum ideolojik ve inancsal izmlerin iktidar gucx ve otorite savaslarini sadece tek bir temelde birlestiriyor; her birini butunluk birlik ve beraberlik adina; ayrimci cikarci kiliyordu.

Iste insanoglunun zihinsel devrimindeki insanlasmasi ve evrensellewsmesi de; bilimsellesmesi ve bilissellesmesine ekleniyordu.

Su anda icinde bulundugumuz bilgi ve bilisim toplumu ve cagi bunun mucadelesini veriyor.

Varlik degil bilginin ne oldugu

Akil degil gozlemin ne oldugu

Inanc ideoloji degil; bilimselligin ne oldugu

Okuma ogrenme ve bilme degil; bilisselligin ne oldugu

Hic bir insanoglu disi varligin degil; insanoglunun neyi ne olarak yapilandirmis oldugu

Gercegin dogrunun degil; olgunun ne oldugu

Ispatin kesinligin mutlakligin degil; gecerlilik ve yanlislanabilirligin ne oldugu

Akilci ve akilsal ilklik teklik degil; zamansal kisir dongunun ne oldugu

Zamanin mekani ortaya koymasi degil; zamanin sadece mekanda bir zamansal bildirim oldugu

Mekanin ilkligi tekligi baslangici sonu sinirlari v.s. nin zamansal olarak ortaya konamayacagi

Neyin ne oldugu tartismasi degil; neyin ne olarak insanoglu kavramsal bilgisi ile yapilandirdiginin

Cagi ve toplumlarini yasiyoruz.

Yalniz butun bunlarin algisi bir yerde farkindalik bilinc ve bilissellik iceriyor.

Bu da insanoglu beyninin fonksiyonel ollarak herseyi gozlemsel algi ve gozlemci yanasim ile ortaya koymasinda yatiyor.

Aksi aklin esareti ve bilimsel olmayan ideolojilerin e inancsallarina ve izmlerine yasam ve iliskiyi peskes cekmek ve teslim etmektir.

Iste aklin akilci ve akilsal gozleme dayanmayan mutlakci kesinlikci ilkmci tekci takintisi ve insanoglu disinda bir designer oznesi ve oznelligi aramasi ve bunu maddeye dogaya evrene ya da bir tanriya vermesi sorunu budur.

__________________
Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti

Epistemolojik, Varliksal (Metafizik-Ontolojik) Paradoks

Epistemolojik temelli ontolojik paradoks;

A- bu masa degil mi(eliyle masayi gosterir)
B- evet (masayi gorur ve tasdikler)
A- peki bu melek degil mi-eliyle daha once ad konmamis bir cismi gosterir)
B- Hayir
A-neden?
B-cunku melek fenomen degildir, gozlemlenemez.
A- Peki, sen bu sana gosterdigim seyi gozlemliyor musun?
B-evet
A-o zaman sorun nedir?
B- Bu melek olamaz.
A- Neden?
B-Cunku melek gorunmez.
A-yani sen melek olmamasini gorunmezlige mi bagliyorsun, peki bu gorunen nedir?
B-Adini bilmiyorum.
A-peki masanin masa olduguna inaniyorsun da, bunun neden melek olduguna inanmiyorsun?
B- Cunku masa gorunuyor, melek gorunmuyor.
A- yani sen, bu goruntuyu (eliyle masayi gosterir), masa kavrami ile ozdeslestiriyorsun da, su goruntuyu(elindeki cismi gosterir) melek kavrami ile ozdeslestirmiyorsun. Bunun tek sebebi senin "masa (masa kavrami, masa adli cisim ile ozdeslesir) gorunur, melek (A sahsinin elindeki cisim, inanc olarak melek kavrami ile ozdeslesmez, cunku melek kavraminin, cisimsel bir goruntusu yoktur, gorunmez inanci vardir ) gorunmez" inancin degil mi?
B- evet.
A-o zaman bu sabit bir inanc, eger sen aklin olarak melegin de gorunebildigine inanirsan, ayni masa gibi; bunu (elindeki cismi gosterir), melek kavrami ile ozdeslestirir ve melek olduguna inanirsin.
B-?

Goruldugu gibi, hersey kavramin ne oldugu degil; kavramin ne ile ozdeslestigi ve kavramlarin akillardaki almis oldugu sabit anlam ve icerikler.

Burada, masa da, melek te; her turlu epistemolojik gerceklik te insanoglu yapilandirmisligidir.
 
onemli bir hatirlatma yapmak lazim.

Eger konuya ve kavramlara metafizik temelde, ontolojik/teolojik bakildiginda "Kavrami fiziksel dunyaya baglayan herhangi bir somut gosterge yoksa, yani dogrudan veya dolayli bir algisal veri yoksa, ve kavram da soyut bir kavram degilse, o zaman yoktur" denebilir ve bu gecerli olabilir, cunku sonucta kavramin, aklin onu isaret eden ile ozdeslestirebilip, ozdeslestirememesine baglidir. Bu da bir ozdeslestirme sorunudur.

Ama epistemolojik olarak, yok olan bir kavram yoktur. Cunku kavramin gercekligi onu var kilar. Buradaki olan kavram uzerinden dogal zihniyetin yapisinin isleyisi uygulanir, yani kavrami ozdeslestirecek aklin inanci varlar, kavrami ozdeslestirecek aklin inanci yoklar.

Dolayisiyle, var/yok bir kavram degil; kavramin olumlu/olumsuz ifadesidir. Iste bu ifade de, ifade edenin kavrama verdigi anlam, icerik ve kavram ile kurdugu bag ve iliski temelindedir.

Bu icerik olumsuz ve bag kurulmazsa; kavramin ifadesi, yok; icerik olumlu ve bag kurulmussa, kavramin icerigi vardir.

Zaten kavram yoksa, ifade de yoktur. Kavram otesi, bilgi otesi ve epistemoloji otesidir.

Oyuzden kavramlar, epistemolojik gerceklik olarak; maddi, nesnel, manevi, oznel, gorunussel, ozsel, ozel genel, soyut, somut olabilirler.

Ayrica unutmamak gerekirki, aklin kendisine dogruladigi ideolojik inancinin, mutlaka dogrulamasinin bir temeli vardir ve bu temel maddesel somut ve nesneldir.

Mesela, Allah kuran ile, sevgi, sahis, kitap, cicek, cocuk v.s. ile; demokrasi izm ile somutlanir.

Zaten akil soyutu somutlayamasaydi, ne bir sistem ne bir kurum, ne bir idare sekli, ne de bir duzen olurdu.

Onemli olan, aklin ozdeslestirmesinin fictional, yani kurgusal mi, factual, yani olgusal mi oldugudur.

Burada bilimsel olan, olgusal olandir.


Oyuzden OZDESLESEMEYEN BIR KAVRAM MUMKUN DEGILDIR. Zaten kavram, alginin bir seyle ozdeslesmesi sonucu dogar.

Hersey kavram ile, epistemolojik olarak sinirlidir. Bu sinirin degisimi de, surekli suregelen bir surectir.

Algilanamaz kavram yoktur, cunku tum kavramlar, ya yansiyanin bes duyu algisi, ya da yansiyanin duyum, sezgi algisidir. ifade olarak varlayan, yoklanan, ya da bilinmez, kilinan kavram (tanri var/yok/bilinemez ifadesi gibi, halbuki tanri kavrami vardir) vardir. Bu da, o kavrama o aklin verdigi anlam ve icerik, kavramin ne ile ozdeslestigi ve kavram ile kurulan bagdir (teizm, monoteizm, polyteizm, deizm, panteizm, panenteizm, agnostisizm, ateizm).

__________________
Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti

Varliksal/Inancsal Ic Celiski- noncognitivizm

Aslinda herhangibir dine tanriya varliksal ya da inancsal olarak bagli oilmak, kendi icinde celiski tasir.

Birincisi, her teist, varliksal ve inancsal temelde kendi ozel inancinin celiskisini tasir.

Ikincisi, her teist ozel inancindan dolayi genel teizm celiskisi tasir.

Simdi bunlari soyle aciklayalim.

Mesela islam dini uygulayicisi ve onun Allah'ini varliyan ve inanan bir muslumanin; diger dinler ve tanrilar temelinde bir karsitligi olmasi nedeniyle, celiski tasir.

Orneklersek; din olarak mesela hristiyanliga, yahudilige ve tanrilar yahuva ve goda karsidirlar.

Bu karsilik, Karsi A olarak, onlari antiteist yapar ve bu da teizme terstir ve teizmin celiskisidir.

Ayni sey bir deist icin de gecerlidir. Cunku deistin tanrisi, dini olan bir ateistin tanrisina terstir; yani din temelinde deizm; A karsiti oldugu halde, tanri temelinde deizm, Karsi A dir.

Yani deizmin tanrisal antiteizmi ve teizmi yani ozel bir tanrisi; ya da olan dini temelli tanrilara karsitligi vardir.

Bu temelde, teist ya da ateist kendi tanrisi disinda olan bir tanriya ve teist olarak ta bir dine inanmadigindan; hem antiteist, hem de deist olmaktadir.

Bu bir yerde ateizmdir.

Teizmin ve deizmin ateizmi; kendi ozel din/tanri ve tanri disinda olan tanrilari kabul etmemek inanmamak ve yok saymak temelindedir.

Eger ozelden ornek verirsek;

Bir musluman, teist olarak hristiyan olmadigi icin antiteist hristiyanligin tanrisi godu var saymadigindan da ateisttir.

Bir panteist, evreni tanri olarak kabullendiginden, baska bir seyi kabullenmediginden antiteist ve ateisttir.

Kisaca her ozel ya da genel din ve de tanri varligina inanan bir deist ya da teist; ozel de digerlerine inanmadigindan; antiteist ve ateisttir.

Kisaca varliksal ve inancsal her hangi bir olumlukuk, tek duze ve ozel bir olumluluk oldugundan, diger ozel olumlu olanlari distaladigindan kendi varladigi ve inandigi dini ve inanci ile celiskidedir.

Kisaca her bir ozel inanc ve varlama hem genelin bunyesindeki hem de ozeller arasi secim olarak birer celiskidir.

Temel olarak varliksal ve inancsal taraf sadece din ve tanri ile de sinirli degildir. Bu durum, her turlu etik/metafizik ideolojik inancsal deger icin de gecerlidir.

Aslinda yukarida yazilanlari kisa ve oz olarak ozetleyen bir ateist soylem vardir;

Bu soylem "Sen de binlerce din ve tanri arasinda, ozelde onlarin bir cesidine Islam dini temelindeki musluman ve Allah'a inandigin halde bir ateistsin; aramizdaki fark ben o binlercenin icine senin inandiklarini da dahil ediyorum"

Bu soylem her bir dini ve tanri inanci tasiyana ve bir deist temelinde sadece bir tanri inanci tasiyana da; ya da diger etik/metafizik ideolojik inancsallardan birini tasiyana da soylenebilir.

Her soylem kendi konusu ve kavrami ozelinde epistemolojik mantigin algilandigini gosterir.

Yani bir onermenin uc karsi onermesi vardir.

Bunun tumunu gorebilmek ve hic birinde yer almamak ise serbest dusunurluktur.
__________________
Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti

Tuesday 15 July 2014

Evrim/Devrim/Bilim Bagi

Bu uc kavram uzerine ciltlerce kitaplar yazilabilir ve en cetin tartismalara girilebilir.

Yalniz burada onemli olan, bu uc kavramin ayri ayri; biribirinden farkinin farkina varmak ve her bir kavramin bilisselligine kendi farkinda varmaktir.

Kisaca bu uc kavrama ....e gore temelinde ve hedefinde analojik ve mana turetme ve cikarma mantigi temelinde bakarsak;

Evrim; Herhangi bir seyin kendi kendine kendi ic dinamigi ile geldigi noktadir.

Bilim, Bu gelinen noktanin gelis surecini geldigi sekli ile gozlemsel algi ve yapilandirilmis olgu bilgisi ile ortaya koymaktir

Devrim, Evrimsel noktanin ve bilimsel ortaya koyumun her yonu ile degisimi/degistirimi; yenilenimi/yeniletimi, gelisimi/gelistirimi ve yerine gore; olani ve ortaya koyani, donusumu/donusturumu ve baskalanimi/baskalatimidir.

Burada her bir kavram da; kendi bunyesinde surekli suregelen bir yasam ve iliski icindedir.

Buradaki ana nokta, devrimin hem evrilmis olani hem de ortaya konmus olani her yonu ile degistirebilecek ogesinin ne oldugunun bilisselligidir.

Devrimi, insanoglu zihinsel yetisinin ogeleri gerceklestirir.

Yani eger herhangibir devrimden bahsediyorsak; mutlaka  bir insanoglu zihinsel yeti ve fonksiyonundan bahsediyoruz demektir.

Kisaca evrimi de bilimi de insanoglu sadece algisi ile ortaya koymaz; bu ortaya koydugunu zihinsel yetisi ve fonksiyonlari ile vucudunu da kullanarak somuta fenomene tasir.

Teknik bunlara en guzel ornektir, cag degisimi bunlara en guzel ornektir. Yasam ve iliskiyi sekillendiren her turlu etik deger sistemlesme duzxen kurma kurum ve kurumsallasma bunlara en guzel ornektir.

Bu ornekler cogaltilabilir.

Yalniz basta olabilecek olan buyuk bir kaosu engelleme adina; yapilan ve somutlastirilan her devrimin toplumsal yasam ve iliskideki islerligi adina gerekli olan her turlu hukuku unutmamak gerekir.

Buradan cok onemli bir algi ortaya cikmaktadir. Demekki hukuk ta her turlu degisim temelinde degismelidir ki; ortaya konan her turlu devrimsel yeniligi karsilayabilecek duzeyde olsun.

Kisaca ortacag hukuku ile bilgi cagini yasatamazsiniz.

Nerede insanoglu toplulugu varsa, orada ortak bir yasam ve iliski ve de bu yasam ve iliskiyi somuta tasiyan etik ideolojik inancsal degerler ve de bu degerlerin ortak huzuru bozmamasi adina ortaya konmus bir hukuk ve adalet anlayisi vardir.

Demekki insanoglunun evrileni ya da bilgi ile ortaya konani devrime tasimasi yetmez; bunlar arasi her turlu uyumu saglayabilmek adina bir hukuku da ortaya koymasi gerekir.

Aslinda hukuk, etik yasam ve iliski ile bu yasam ve iliskinin adil olmasini saglama adina getirilmis yonlendirimlerdir.

Yani her turlu yasam ve iliskide; bu yasam ve iliskiyi saglayanlar kendiliginden adil olabilseler; hukuka da gerek kalmaz.

Iste burada da devrim devreye girer. Yani yasam ve iliskideki adilligi saglayacak olan insanoglunun zihinsel ve davranissal yasayacagi devrim ile baglidir. Yani beyin yetilerini fonksiyonel olarak insanlastirmak, evrensellestirmek, bilimsellestirmek ve bilissellestirmek.

Buradan cok onemli bir algi ortaya cikar. Bu algi insanoglunun cagdasligi etikligi ve guncelligi ve de degisime ayak uydurabilmesi icin gereklidir.

Bu algi, zihinsel devrim algisidir. Yani insanoglunun her turlu beyinsel yeti kullanim ve fonksiyonunu evrimsel kendiligine birakmak yerine; beynin sahibi bireyi olarak devrimci sorgulamasi yenilemesi degistirmesi ve eskilerden her turlu adil yasam ve iliskiyi bozanlardan kurtulmasi ve arinmasidir.

Iste bu algi bize, devrimin bir niteligin digerlerini nicelik olarak tek duze bir yonlendirmeye iktidari gucu ve otoritesi eli ile yani izmler ile zorlamasi degildir.

Cunku devrim nitelik olarak insanoglunu nicelik yerine koydukca; yasam ve iliskideki adilligi bozmak ile kalmaz, bu bozulmus adaleti ustelik hukuk olarak dayatir.

Devrim bir nitelik degisimidir. Burada iki nokta onemlidir.

Birincisi bu nitelik degisimin, digerlerini kendi niteligine zorlamamasi.

Ikincisi her bir nitelik degisiminin, nicelik olarak yasam ve iliskiye yansimasi.

Buradaki nicelik, ayni zamandasomut ve fenomenal olarak ta algilanmalidir.

Sonucta niceligin her turlu geldigi yerin arkasinda bir nitelik vardir.

Ortacag niteligi ortacag niceligini getirir.

Yani kimse ortacag niteligi ile, gunumuz bilgi ve bilisim toplumu niceligini saglayamaz.

Eger ortada boyle bir gorunum yoksa; demekki nitelik bu gorunumun niteligi degildir.

Nicelik bilim ve evrim ile saglanabilir, ama niteligi yani saglanani ve de onun her turlu yenilenimi degisimini ancak devrim saglar.

Buradan yeni bir algi ortaya cikar.

Demekki devrim, sadece ortadaki bilim ve evrimin niteligini saglamakla yukumlu ve sorumlu degil; ayni zamanda onlari yenileyebilecek, degistirebilecek gelistirebilecek nitelikleri bunyesinde tasimakla da sorumlu ve yukumludur.

Cunku aksi, cagdisilik inancsal ideolojik izmsel dogmave tutuculuk ve hatta radikal gericilik demektir.

Bu son cumleyi algilamak icin, bugun dunyaya cografi ve toplumsal olarak gozleme sundugu yasam ve iliskiye devrimci nitelik ile bakmak yeterlidir.

Iste insanoglu beyninin fonksiyonal ve yeti olarak boyle bir devrimci ve niteliksel ozelligi vardir.

Bunun var olmasi evrim iken; bunun algilanmasi farkindaligi bilinci ve bilisselligi ve devrimci nitelik olarak kullanimi paylasimi ve somuta tasinmasi ve bunun surekli suregelen sureci ve yenilenimi ise;devrimdir.

Devrim olmadan, ne bilim ilerler ne evrim ortaya konur.

Aksine devrimin yapicisi ve uygulayicisi insanoglu yerine; baska bir niteligi oldugu sanilan bir guc ortaya konur.

Bu guc somut ya da soyut olmus fark etmez. Fark eden bu gucun, insanoglu varliginin farkindaligini onlemesi ve insanoglu devrimci niteligini bu guce teslim etmesi ve dolayisi ile insanoglunu caresiz birakmasi ve bir cesit kader kandirmacasi algisiyla mahkum ederek; onun devrimcxi niteligini her yonu ile kullanmasini ve paylasmasini onlemesidir.

Iste o yuzden her turlu dogma; hem devrimcxi nitelik tasimaz, hem de devrimci nitelik olusumunu ve gelisimini onler.

Cunku bu dogmalar inancsal ideoloijik izmsel ve etik temelde sabit ve degismezdirler.

Bunun arkasindaki evrimci temelde gelen niteligin adi da "idee fixe" yani sabit fikirdir.

Bu hem evrim hem de bilim de, her yonu ile devrimi ve devrimci niteligi onleyici ve engelleyici en buyuk adaleti saglamayan nitelik guc otorite ve iktidaridir.

Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti

Sunday 13 July 2014

Bilginin Bilimselligi ve Bilisselligi

Bilginin bilimsel ve bilissel olani olgu. Iste bilimsellik ve bilissellik, diger bilgilerden ve sinirlama ve sonlamalardan GECERLILIK, YANLISLANABILIRLIK, YENILENEBILIRLIK VE DEGISIM olarak farklilasiyor.

Buradaki GECERLILIK OLGUSAL, YANLISLANABILIRLIK GOZLEMSEL YENILENEBILIRLIK HEM OLGUSAL HEM GOZLEMSEL DEGISIM ISE; DONUSUMSEL, BASKALASIMSAL VE OLUSUMSALDIR. BU DURUM DAIMI YANI SUREKLI SUREGELEN BIR SURECTIR.

Iste bu farklilasma, fenomeni sinirsiz, sonsuz ve daimi kildigi gibi; gozlemi, bilgiyi ve algiyi da sinirsiz ve sonsuz ve de daimi kiliyor.

Tek fark fenomenin bu sinirsizligi, sonsuzlugu ve daimiligi KESINTISIZ, gozlemin, alginin ve bilginin sinirsizligi, sonsuzlugu ve daimiligi KESINTILI. Iste bu kesintiyi veren de bilimsel ve bilissel olarak olgu ve gecerlilik; kesintiyi kaldiran da bunun gozlem ile yanlislanabilirligi.

Iste bilgideki bilimsel ve bilissel fark bu KESINTININ GECERLILIGI dir. Diger her turlu bilgi de, bu KESINTI KALICIDIR. Yani mutlaktir, sonludur, kesindir, degismezdir, tektir, ilktir baslangici ve sonu vardir v.s. kisaca zamansaldir.

Metafizik temelli, yani varliksal, ontolojik materyalistler/nesnel gercekciler ile, metafizik temelli, varliksal, ontolojik idealistler/oznel gercekciler ve pozitivistler/isimciler; ayni sekilde metafizik temelli yaraticilar, fizik oteciler, teolojik ideoloji ve inanc sahipleri ve hatta etik formel ve diyalektik mantik savunuculari ve de klasik bilimciler, yani bilimin temelini varlikta ontolojide arayanlar mesela materyalist diyalektik "bilimciler" kesintinin gecerliligini algilayamazlar. Cunku kesintiyi kalici kilarlar. Iste epistemolojinin (bilgi ve her turlu ve de bilimsel/bilissel bilim ve felsefesinin) bil kokeni ve insanoglu yapilandirilmisligi ile, metafizigin var, ol ve inan kokenli yapilandirilmisligi farki,tam da budur.

Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti

INSAN HAK VE HUKUKU

Ben farkin farkindayim,
Oyleyse farki neden ayirayim?
Ya da farki yok sayayim.
Kendi farkini kayiran,
Diger farki kendinden ayiran,
Diger farka yasam hakki tanimiyan,
Olmasin sonra pisman!
Cunku,ne bir birey oluyor; ne de bir insan.

Farkin farkina varan ayniya kavusur.
Ne bir sorun yasar,ne de baskasina bulasir.
Boylece insanligin butunune ulasir.
Iste buda dunyanin bireyine yakisir.

Bireyciliktir,bireyi tutuklu kilan,
Ona bireysel ozgurluk ve yasamini unutturan.
Bireye insan degilde baska sifatlar takan,
Bireyciliktir kendi cikari icin digerlerini yakan.

Evrensel bireyler toplumlari birlestirirse,
Tum farklari biribiriyle bulusturursa,
Insanlik adina bireyleri kavusturursa,
Bireyli evrensel toplum olusturursa,
Birey ozgurlugune,evren butunlugune ulasir.

Bireyci kisilik degilmidir,ortaya doktrinler atan.
O doktrin cikarinca bireyleri farkli kilan,
Farkli kilinan bireylerden toplumlar kuran.
Toplumlari kutuplastirip biribirine kirdiran.

Ben senden farkliyim,sen benden farkli!
Bu fark yarisinda kimin farki kime gore hakli?
Acaba bu haklilik bir yerlerdemi sakli?
Yoksa maalesef hala guclu olanmi hakli!
Hak,hukuk,adalet;diktatorluk,demokrasi,hurriyet,
Kime niyet! Kime kismet!

Kim, kime neye gore hak tanir?
Kimin kimin ustunde hak tanimaya hakki vardir?
Hakmi hukuka,hukukmu hakka dayanir?
Hukuk mu hakka,hak mi hukuka yasam tanir?
Hakmi hukuku hukuk mu hakki yaratir?

Hukuk yoluyla hak tanimaksa adalet,
Hukuku yapanin dogrultusundadir saadet.
Kendisine hukukla hak taninan ceker sefalet.
Boylece hak ile hukuk arasinda kopar kiyamet.
Iste bu kiyametin adi maalesef hurriyet.

Hakkini arayan hukuk engeline takilir.
Hukuku veren hakka siginir.
Hak, hukuk cercevesinde kendini savunur.
Hukuk boylece hakli haksizi ayirir.
O zaman hak mi hukuku hukuk mu hakki kayirir?

Hakki hukukla sinirlayan,
Hukukla hakki sinirlanan,
Ikiside degilmi ki insan,
Ozaman insandir kendini ve herseyi biribirinden ayirip farkli kilan,

Bireyci akilciliktir bu ayrimi yapip farki yaratan.
Vicdandan ayrilipta bu yola sapan.
Bireyci akilla yonlendirilen vicdan
Amacinin tersine acimadan dokuyor kan.

Vicdani akil zarar verebilir mi? hem kendine hem baskasina,
Vicdani akla sahip olan birey,farki yaratirmi bosu bosuna,

Saygiyla farktan arinip,vicdanla huzura kavusur.
Iste o zaman birey insanla bulusur.

Vicdandir insani hayvan ve bireyden ayiran
Saygisidir insani hayvan ve bireyden farkli kilan
Vicdani saygisidir farkli kildigini da kucaklayan.
Eger insansa birey ve toplumlarin evrensel butunlugunu saglayacak olan,
Iste bu insan aklinin rehberidir ozaman saygi ve vicdan.

Her toplum vatandasi once birey olmali.
Bireysel aklini bireyci akilcilik yerine vicdanina tasimali.
Saygi temelinde farki algilamali ve kucaklamali.
Her vatandas kendi bunyesinde once bireyci olmayan birey sonra insan devrimini tamamlamali. 
 
__________________
Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti

Bir vecize/Bir Tanim-Insanlik

Size bir vecizemi aktarmak istiyorum.

"Baskalariyla anlasmazliga dusmek,isin bir yonu;dusuncelerinizin baskalarinin dusuncelerindenfarkli oldugunu anlatabilmek,ve yapisal tartismaya temel ve dayanak yaratabilmek,isin baska bir yonudur.

Eger ikinciye odaklanirsaniz;hicbir zaman uyum saglayabileceginizi dusunemeyeceginiz konularda nasil o konulari uyumlastirmaya yoneldiginize sasirip kalacaksiniz"

Bir tanim-insanlik
Felsefemi tanitmasi amaciyla asagida size bir tanim sunuyorum.

INSANLIK:Dunyevi temelde INSAN ve BIREY ikileminin;KISISEL ve EVRENSEL karsitliginda;bireyin kisisel SAYGIsi(farkin farkina varmak;ne farki ayirmak nede farki"yok"saymak) ve insanin evrensel VICDANi(ne kendine,nede baskasina fiziksel ve dusunsel zarar vermeme)ni,INSANSAL;duygu,dusunce ve davranis temelinde birlestirip,YASAM da yansitmak

Farkin Farkinda Olmak

Farkin farkindayim. iste bu benim hem kendime hem herkese duydugum saygim. Ne kendime zarar veririm, ne de baskasina. Ben bir bireyim, bireysellikten arinip "insan" olmaktir, dilegim.

__________________
Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti

Imagine-Hayal Et

Imagine there’s no heaven’ / Cennetin olmadığını hayal et
It’s easy if you try’ / Eğer denersen bu kolay
No heII below us’ / Altımızda cehennem yok
Above us only sky’ / Üstümüzdeyse sadece gökyüzü
Imagine all the people / Hayal et bütün insanların
living for today... / bu gün için yaşadığını...
Imagine there’s no countries’ / ülkeler olmadığını hayal et
It isnt hard to do’ / Bunu yapmak zor değil
Nothing to kill or die for’ / uğruna Öldürecek veya ölecek bir şey yok
No religion too’ / Din de yok
Imagine all the people / Hayal et bütün insanların
living life in peace... / hayatı barış içinde yaşadığını
Imagine no possesions’ / Mülkiyetin olmadığını hayal et
I wonder if you can’ / Yapabilir misin merak ediyorum
No need for greed or hunger’ / Açgözlülüğe veya açlığa gerek yok
A brotherhood of man’ / İnsanların kardeşliği
Imagine all the people / Hayal et bütün insanların
Sharing all the world... / Tüm dünyayı paylaştığını
You may say Im a dreamer’ / Benim bir hayalci olduğumu söyleyebilirsin
but Im not the only one’ / ama sadece ben değilim
I hope some day you’ll join us’ / Umarım bir gün sen de bize katılacaksın
And the world will live as one / Ve dünya tek vücut olarak yaşayacak.

Bireyin, Evrensel-Insan Zihniyeti

Bireyin, cagin; bilgisel, bilimsel ve bilissel gelisimine, degisimine uygun olarak; evrensel hukuk, insan haklari hak ve ozgurlukleri temelindeki, adaletin, vicdan ve saygisini talep, savunu ve destegini dusunce ve davranisa; yasam ve iliskisinde tasimasi evrensel-insan zihniyetidir.

Evrensel-insan zihniyeti her turlu insanoglu yapilandirilmisliginin bilisselligi ile; bu yapilandirilmis gercekligin sorununun yapi ve isleyisini temelden ve kokten cozucu ve bozucu bilginin bilimsel ve bilissel aciklamasini ve dusuncesini; qua felsefesi, serbest dusunurluk devrimci sorgulama ile insanin numenal/zihinsel insanliginin devrimini, yasamina iliskisine duzenine sistemine ve her turlu kurumlasmasina yonelik hedefin analojik ve mana cikarsama ve mana turetmesi temelinde surekli suregelen bir surecin caga bilime degisimine yenilenmesine yonelik olarak kritik, analitik, diognastik dile getirimini yapmaktadir.

Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti

Zihinsel Evrim ve Zihinsel Devrime Gecis

Zihinsel evrim, dunyanin herhangibir cografya ve toplumunda dogan bir bebegin sahip oldugudur.

Yani dogumda olan her turlu fiziki, sinirsel/kimyasal yapisi; beyin ve vucudunun algiya bilgiye ogrenime acik olmasi ve tamamen herhangibir kavram ya da bilgi ile dogmamis olmasi.

Iste bu zihinsel evrim, dogan bir bebegin bulundugu ortamda kendisine dogumdan itibaren verdikleri ile yetisir.

Burada onemli olan bu bebegin genelde tum dusunce ve davranislarinin sadece bir taklit ve ogrendigini tekrarlamasi olmasiir.

Kisaca ne farkindalik ne de bilinc yasam ve iliskileri icin mevcut degildir.

Dolayisi ile tum dusunce ve davranislari otomatik, yerlesmis, alisilagelmis bir sekildedir.

Burada farkindaliga gecisin, temeli; huzur ve mutlulukta yatar.

Eger kisi herhasngibir nedenden dolayi huzursuz ya da mutsuz ise; bu bir farkindaliktir.

Bu iki turludur;

Evrimsel olan bunun bil;incalti verdigi rahatsizliktir.

Devrimsel olan da sorgulamaya yonlendirendir.

Iste bu farkindalik ya beynin zorlamasi ya da kisinin sorgulamasi ile bilince yonelir.

Yani artik kisi huzursuzlugun v.s. sadece farkinda degil; ayni zamanda bilincindedir.

Bu bilinc, ya bilisselligi getirir; ya da beyin bilincalti bunu bir huzura erdirir, ya da kisi sorgulama asamasina girer.

Kisaca devrimci olan ne farkindalik ne de bilinc degildir; bilisselligin sorgulama yolu ile kazanilip, rahatsizligin bir ust duzey olarak yeniden huzuru ve rahatligidir.

Iste her bilisselligin ve sorgulamanin getirdigi yeni algilama bilgilenme ve yasam ve iliskideki bilissellesilen konudaki yeni dusunce ve davranistir.

Iste insanoglu yasami boyu genelde zihinsel devrime yonelemez ve devrimini yapamadan yasamini yitirir.

Zihinsel devrimin en onemli temeli; kisinin kendi istemi ve iradesi ile kendi beyninde yer etmisleri kendinin sorgulamasi ve degistirmesidir.

Zihinsel evrim de ise; eger bir rahatsizlik var ise; bunun rahatligi bilincalti olarak beyin tarafindan yerine getirilir. Yani beyni tasiyan kisinin kendisi bu islemde yer almaz.

Zihinsel devrim; farkindalik bilinc ve bilisselligin kisi sorgulamasi ve istemi ile beynini yonlendirmesi ve yonetmesidir.

Bu temelde zehinsel devrimin olabilmesi icin; kisinin en azindan birey olmama farkindaligi bilinci ve bilisselligi gerekir.

Iste buradaki bilissellik kisiyi birey olmak istemi ve sorgulamasina yonlendirir.

Tabi ki birey yetistiren toplum ve cografyalarda bu zaten evrimlesmistir.

Dolayisi ile cagdas ve etik olarak birey olmak bir devrim degildir.

Buradaki devrim birey olmanin bilisselliginin getirdigi kisi eliyle gelen sorgulama ve degisimdir.

Kisaca evrim kendiliginden ve bilincalti devrim ile kisinin istemi ve sorgulamasi ile yapilandir.

Iste burada her farkindalik ve bilincin getirdigui bilisselligin yasam ve iliskisi algisi bilgisi ve dusunce ve de davranisi zaman ile otomatiklesir ve evrimlesir.

Iste bu anlamda devrim, her evrimlesenin kisi eliyle yeni bir degisim farkindaligi algisi ve bilgfisi bilinci temelinde sorgulanmasidir.

Bu bir yerde evrimsel tetikleme demektir.

Yani kisi ve beyni her evrimini devrime tasidiginda onun da evrimlesmesi temelinde yeni devrimleri tetikler.

Iste bunun aliskanligi da zaten huzursuzluk v.s. yi beklemeden hem evrimleri tetikleme de hem de her devrimi yeniden evrimlestirmedeki ve de yeni devrimler adina kisinin kendi devrimlesmis sorgulamasi ve beyinde yer edenleri surekli yenilemesi ve degistirmesidir.

Henuz cagdas toplumlarda devrimsel bir beyin fonksiyonu yoktur, sadece evrimin olan duzeyde rahatsizligi ve devrime tetiklemesi vardir.

Yani birey tetikleme olmadan, kendi basina degisime yonelecek bilissellikte degildir.

Bu zaten evrensel-insan zihniyetinin sadece evrimsel yonlendirmesi degil; kisinin bu yondeki ve yonlendirmedeki kendi bilissel sorgulama ve beyin yetilerini harekete gecirme bilisselligidir.

Iste evrensel-insan zihniyeti bu duzeyde evrimlesmisliktir.

Burada surekli bir devrim ve bu devrimdeki kisinin yonlendirmesi ve sorgulamasi soz konusudur.

Yani bu artik huzursuzluk v.s. iler degil; kisi-beyin birlikteliginin ortak hareketidir.

Yeri gelir beyin kisiyi uyarir, yeri gelir kisi beynini uyarir.

Iste bu zihin ile vucudun ortak bilisselligidir.

Kisaca dunyanin her hangi bir cografya ve toplumunda dogan bir bebegin, evrimsel ve devrimsel yolculuiguna ortaya koyalim.

Parcasal (ailesel, cevresel, toplumsal, tarihsel, kultuirel, her turlu etik, ideolojik ve inancsal) kisilik ve kutuplasma.

Zihinsel evrimin ilk asamasi

Bireysel (benli bireyci,bananeci v.s.) kisilik; bireyci akilciligin ideolojik inancsal etik secimi ve savunusu.

Zihinsel evrimin birey yetistiren toplumlardaki asamasi

Iste genelde insanoglu devrimini yapamadan yasamini yitirir.

Simdi de beynin yeti temelli ogelerini siralayalim.

Bulunan huzur ve mutluluk, gelen rahatsizlik, rahatsizligin farkindaligi ya da bilincalti zorlamasi, cozumsuzluk ya da ikna ve huzur, farkindaligin bilince tasinmasi ve bilissellik duzeyi.

Eski yerde demir atma, ya da gelinen yeni donem; ve bunun huzursuzlugu v.s. yani bir usteki cumlenin tekrari.

Zihinsel devrim icin; mutlaka bilissellik gerekir. Aksi olan bilisselsizlikte ise; evrime tabilik kacinilmazdir.

Bu ya huzurludur, ya da sosyo-psikolojiktir. Ya farkindalik icerir, ya da icermez.

Kisaca farkindalik ve bilinc evrimin, bunlarin bilisselligi ve kisinin beyin ile birlikte hareketi yani kisinin beynine olan mudahelesi ile gelen bilissellik devrimin gerektirdikleridir.

Ornek verelim.

Bir inanir eger huzurlu ise ortada ne farkindalik ne de bilinc vardir.

Bir inanir huzursuz ise; bu ya bilincaltidir, ya da farkina varilmistir.

Farkina varmak ya psikoloji getirir ya da korku endise getirir.

Bunu ya beyin kendi cozer ve kisi farkinda olmaz; ya da kisi farkina varir ve cozume kendi yonelir ve bilincine erisir.

Zaten bilinc asamasi; artik inancin verdigi huzursuzluktur ve yeni bir huzur arar. Bu da inancsizliga yonelistir.

Buraya kadar evrimdir.

Devrim ise; inanci inancsal olarak sorgulamak ve sadece taraf belirlemek degil; tarafi yaptiran fiilin farkina varmaktir.

Yani beyindeki inanci eyleme ve tarafa tasima eylemini.

Iste bunun farkindaligi bunu bilince tasir ve eylemin bilisselligi de; bu eylemden kurtulmayi arinmayi getirir. Yani serbestligi.

Beyin ismi sorgulamaz sadece isme yonelik tarafindan duydugu huzursuzlugu sorgular, bu da eylem bilisselsizligidir.

Ornek verirsek; tanriyi varliksal ve inancsal olarak sorgular. Beynin tanrilastirma eylemini sorgulamaz.

Iste beynin tanrilastirma eyleminin vercegi olumlu olumsuz taraf secmeyi sorgular.

Eylemi sorgulamak ismin bilisselligidir. Yani neden taraf secimine yonlendigini sorgulamak.

Her eylem sorgulamasi ancak yeni bir huzur farkindalik ve bilinc getirir. Cunku bilissellik icerir.

Eger sadece isim sorgulaniyorsa; taraf ve mensubiyet sorgulanmaktadir ki bu builissellik icermez.

Kisaca bir inanir inancin bilincinde degilken, inancsizolan inancin bilincindedir; ama bilissellik ortada yoktur.

Cunku hala taraf sahibiyeti soz konusudur. Yani eylem kavram sabitliginde yapilmakta ve kavram sorgulanmamaktadir.

Mesela tanri var/yok, ya da tanriyainan inanma; sadece tanri inanc ve varlik isimleri bunyesindeki taraf secimidir.

Bilissellik ise; bu bunyedekilerin sorgulanmasidir. Iste bu farkindalik, yukaridaki taraf sorgulamasinin bilincini verir ve bilisselligi de bu eylemden kurtarir.

Bu baslik algisi bilgisi bilinci ve farkindaligi "yuksek" bir basliktir.

O yuzden ne kadar net algilanirsa; o kadar acik sorgulatir.

Aksi sadece noncognitivizm izlenimi verir.

Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti

Saturday 12 July 2014

Dogal Ego' nun Sinirlari ve Cesitleri

Evrensel insan zihniyetinin, disaridan bakis acisi ve notr algi ile, yani mudahele etmeden ve elestirmeden ortaya koydugu ego cesitleri sunlardir.

Birincisi, egonun bilinc alti kalis ve bilince ciks temelli iki farkli tarihi vardir.

Bu tarih farkini ayiran, insanoglu tarihinde ilk defa, insanoglunu temel alarak ortaya attigi nihilist bakis acisi ile Nietzche'dir. Nietzche' insanoglu tarihinin asama kaydetmesinde buyuk payi olan bir felsefi dusunurdur.

Nietzche'nin nihilizm oncesi, daha oncedebu baslikta acikladigim gibi, insanoglunun tek bir egosu vardi. Bu ego, toplumsal kisilik dedigim, kisiye dogumdan itibaren verilen etik ve metafizik yonlendirim ve yaptirimlarin temelinde, kisinin icinde, bulundugu, tarih ve cografya sartlarinin olusturdugu toplumun bir kisisinin egosuydu. Bu ego, birey ve ben bilincinden ziyade, verilen degerler temelinde AYRIMCI BIZ icerigindeydi. Yani kisi, kendisine verilen her turlu degerin dogrulugunun inanciyla, bu degerlerin yasam boyu savasimini vermekteydi. Kendisi birey olarak ortada olmasa bile, onun bir bir olarak aldigi tatmin, aldigi degerleri ugruna verdigi savasim yasam ve caniydi.

Nihilizm sonrasi, yani insanoglu temel olarak kendisini alma vasfiyla, daha onceki nesnel/oznel degersel ve genelde insandisi, insanlikdisi ve tatmin edici ego; zihniyeti korumakla birlikte, dusunce olarak ve Nietzche'nin insanoglu turu degilde, biri uzerine (overman) yogunlasan dusuncesi olarak, turden ziyade, insanoglu birinin egosuydu.

Bu ego, insanoglu birinin turu bunyesinde kendisini konu ne olursa olsun, dusunce ve davranis ne olursa olsun "Ben tekim/ustunum/baskayim/gucluyum v.s.) temelli bir icerigin yaninda "ben bir hicim, kulum, koleyim, emir kuluyum v.s." icerigi de tasiyordu.

Bu iki cesit ego, iki farkli elbise giyiyordu, bunlardan birincisi "ben herkesi ve herseyi, kendi cikarim ve yararim adina, kullanirim, harcarim v.s.), digeri de kendi icinde ikiye ayriliyordu, birincisi " insanlardan banane, ben sadece kendimi dusunur ve kendim icin yasarim v.s." temelli bananecilik, digeri de "madem ben bir hicim, o zaman beni teslim alacak baska bir guc var" temelli dusunce ile, bilhassa nesnel temelli olgulara oznel icerik vererek kendini ona teslim ediyordu, panenteizm ve ve varolusculuk bunlara ornektir. Yani, insanoglu biri temelini, ayni Nietzche'nin insanoglu disini sifirladigi gibi, sifirliyor ve kendisine kendisini teslim edecek baska gucler ve degerler buluyordu. Burada bilimin bu ego temelinde algilanan, gen bencildir ve guclu olan kazanir ifadelerini de mihenk tasi olarak alalim.

Ozetlersek;

Bagimli ego cesidi; dogumdan verilen, toplumsal kisilik/kimlik

Etik yukumsuz ego cesidi, enternasyonelizm ve komunizm

Tanrisal temelli en ust ego cesidi, panenteizm

Madde temelli en ust ego cesidi, madde, evrim, evren, varolus v.s. ve onlara teslimiyet/tanrilastirma

Bencil ego cesidi, pasif, bananecilik ve psikolojik bunalim, bireysel cozum (meditasyon, v.s. temelli zihni bosaltici kontrol) robotlasmak

Bencil ego cesidi, aktif; bireyci akilcilik, guc otorite, iktidar temelli fakat "ben" ve iceren ayrimciligi, cikarli, her turlu insanlikdisi su istismari, duygu somurusunu, dusunce ve davranisi vicdan sinirlari disinda mubah kilan

Gunumuzde ve su anda; dogal egonun aktif kesimi, diger egolari yonlendirmekte ve yonetmektedir, onlari birbiriyle carpistirir, kullanir, elimine eder, pasiflestirir, teknik ve bilim ile uyutur, oyalar, izmleri birbiriyle savastirir ve ayrimciligi toplumsalliktan, kisisel duzeye indirger, her turlu ikiligi biribirine kirdirtir, dusurur, savastirir kendisini koruyucu/kollayici v.s. temelli gosterir.

Iste kisaca, dogal zihniyetin dogal egosunun resmi boyledir ve bu resim, evrensel insan zihniyetinin insan ozlu selfin zihniyet acikligi, bireysel hak ve ozgurlukleri, antiayrimcilik ve farklar birligi ve esitligi, insanoglu turu ve birine, hem kendi biri, hem de diger birler olarak zarar vermeme ve rahatsiz etmeme ve de notr algi ve disaridan bakis acisinin epistemolojik gercekligi temellidir. Insanoglu turu birinin, bireysel bilincli tursel selfidir.
__________________
Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti

Evrensel Olmak ve Evrensel Onay Kazanmak Farki

Herhangibir, olgu, bulgu ve Kurgunun evrensel olmasi ile evrensel onayi olmasi arasinda; bilim ile inanc, bilgi ile ogreti, bilimsel ile inancsal, epistemolojik ile ideolojik gercek ile dogru, epistemolojik gerceklik ile, doga ustuluk, dunya otelik, mistik, mitolojik, efsanevi v.s. farki vardir.

Herseyden once, insanoglunun, yansisini algiladigi !? 'yu isaretledigi "var" a verdigi kavram; ister bilimsel, ister inancsal olsun EVRENSELDIR. Cunku KAVRAMLAR, OZNE/NESNE, SOMUT/SOYUT, MADDE/DUSUNCE, OZ/GORUNUS, OZEL/GENEL EVRENSELDIR.

Mesela, tanri kavrami evrensel bir kavramdir. Fakat bir kavramin hangi cesidi olursa olsun, evrensel olmasi onun EVRENSEL ONAYI OLMASI ANLAMINA GELMEZ.

Cunku evrensel onay demek, uzerindedeney, gozlem, bulus, inceleme, arastirma v.s. ile ortaya atilan ve belirli bir bilim dalinin disiplini haline gelen, formuller, postulatlar,maximler, axiomlar, yani; o bilim dalinin ilerlemesi icin, temel alacagi ve ustune bilimini bilgi olarak genisletecegi, temellerdir.

Mesela F=ma, E=mc2, ya da "bir ucgenin ic acilari toplami, 180 derecedir" v.s. temelli ortaya koyumlar, EVRENSEL ONAYI OLAN SOYUTLARDIR.

Iste bu temelde, bir seyin evrensel onay kazanmis olmasi demek, onun biliminin dalina gore, bilimsel olarak ta ki yanlislanana kadar, gecerliligi, yani kabul/red karsitliginin gecersizligi demektir. Yanlislanabilirligi de, yine gozlem, deney v.s. ile, ortaya konacak yeni formulun v.s. evrensel onay alarak gecerliligi, eski halinin gecerliligini gecersiz kilmak demektir.

Oyuzden ne felsefenin, ne de etigin ister varlik uzerine, ister "toplumsal yasam" yonlendirimi/yaptirimi uzerine, getirilen hangi ideolojik inancsal dogru olursa olsun, bunun EVRENSEL ONAY KAZANAMAYACAGI, YANLISLANAMAYACAGI cunku, hic bir inancsal temelin bil kokeninin bilgi, bilim degilde; sadece ogreti olarak, ustelik dunyanin cesitli cografyalarinda ve toplumlarinda farkli olarak yonlendirildigi temelde INANCSAL/IDEOLOJIK DOGRULUGUNUN, evrensel onayi yoktur. Bunun anlami, inancsal/ideolojik olarak dogrulananin, dogrusu sadece kendini baglar, ayni baska ideolojinin inancsal dogrusuyla, dogrulananin, sadece dogrulayani bagladigi gibi.

Sonucta, bilim ve bilimsellikte, tartisma, yaris, v.s. temelli bir dogruluk savasi yoktur. Cunku bilim ve bilimsellik, epistemolojik gercekliktir.

Ama felsefe ve tigin dogrulari,kendi aralarinda "hangimiz/biz dogru/dogruyuz" savasi ve mucadelesi verirler. Cunku, onlar ideolojik/inancsal dogrulardir.

Iste bu temelde felsefenin, metafiziginin tum ve herbir varlik ideolojik dogrulari ve etigin her konusunun (sosyal, siyasal, toplumsal, ahlaki, toresel, geleneksel, tarihi, kulturel v.s.) inancsal dogrusu, EVRENSELDIR, FAKAT EVRENSEL ONAYA SAHIP DEGILDIR.

Iste bu temelde her turlu dini inanis, milli/etnik kimlik, tanrisal tum izmler, ideolojik tum izmler, doga ustu, bilim kurgu, dunya otesi, spekulatif v.s. tum inanclar EVRENSELDIR, FAKAT EVRENSEL ONAYA SAHIP DEGILDIR.

Tanri, herturlu ve herbir yaratici, her turlu akilli tasarimci, ister Allah, ister Ucan Spagetti Canavari olsun, kim/ne olursa olsun, ister milyarlari,m ister bir kac kisi ile olculebilir olsun, evrenseldir ve kavram olarak vardir. Ama, evrensel onayi yoktur. Cunku, HERHANGIBIR SEYIN EVRENSEL ONAY KAZANMASI DEMEK; ONUN BILGI, BILDIRIM,BELIRTIM, BILIM VEBILIMSELLIK OLARAK INSANOGLU BILINCINDE VE BILGISINDE YERINI ALMASI DEMEKTIR. KARSI CIKISA/KABULE ACILIMI OLMAYAN BIR GERCEK OLMASI DEMEKTIR. Bu gercekligin epistemolojik, yani yanlislanabilene kadar gecerliliginin olmasi demektir.

Oyuzden lutfen, seyin evrenselligi ile, evrensel onay kazanmasi farkini cok iyi algilayalim ve bil kokeni ile, var ve ol kokenlerini biri birine karistirmasyalim ve farkin farkina varalim.

Sonucta evrensel onay, bu dunyada yasam suren herbir bireyi onun kisisel dusuncesine ve davranisina bakmaksizin onu baglar. Bir seyin evrenselligi ise, bu dunyada yasayan herkes tarafindan ogrenilebilecegi, ve o ogretinin sadece dogruluguna inanani baglayabilecegi anlamini tasir.

Son olarak, sitemizin icerigine paralel olarak bir ornek verirsek, Allah, Kuran, Islam dini ve muslumanlik Evrensel olarak herkesin ogrenimine aciktir, ama; EVRENEL ONAY KAZANAMAZ VE BU MUMKUN DEGILDIR. Cunku hic bir kavrami evrensel onaya acilacak bilgi, bilim ve bilimselligin alanina girmez ve onlarin konusu degilir. Felsefenin, metafiziginin ve etiginin konusudur.
__________________
Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti

Data Nedir?

"Data, aryan kokeni "da" vermek fiilinin, "toplam, ilk verilen" anlamini tasir.

Simdi bu datanin bir tumunun analizini yapalim.

Eger ortada bir data varsa, o zaman bir veren vardir-QUI
Eger ortada bir data varsa, uzerine data verilen vardir-QUA
Eger ortada bir data varsa, bunun bir ortaya koyumu vardir-QUIDDITY
Eger ortada bir datayi veren varsa (QUI), bunun bir kendisi vardir-SUI
Eger bir kendisi varsa, bunun bir nedeni vardir-CAUSA SUI
Eger bir kendisi varsa, bunun kendisinin bir cesidi vardir-SUI GENERIS
Eger ortada olan bir sey varsa (QUIDDITY), Bunun bir karakteri, ozu, niteligi vardir-QUALITY
Eger ortada bir sey varsa (QUIDDITY), bunun bir gorunumu, niceligi vardir-QUANTITY

Iste eger ortada QUIDDITY olarak adlanan bir data varsa, bunun kimi (QUI), Kiminin ne si (QUA), nesinin niteligi (QUALITY) ve niceligi (QUANTITY) kiminin kendisi (SUI), kendisinin nedeni (CAUSA SUI) ve kendisinin cinsi, cesidi (SUI GENERIS) vardir.

(QUA) yani ne; kendi karakterine/ozune sahip degildir. Ona (QUI) tarafindan verilen ozellige/oze/karaktere sahiptir. Dolayisiyle, qua'nin sui'si qui karakteri/ozu icerir.

Iste bu temelde, ne madde, ne de tanri (herturlusu/herbiri ve hangisi ise, onun akilli tasarimciligi) KENDI (SUI) OLARAK KIM (QUI) DEGIL, SEY/NE (QUA) DIR.

Iste bu da bize, bir datanin, quiddity olarak qui'sinin yani kiminin SADECE VE SADECE epistemolojik olarak INSANOGLU TURU ve BIRI oldugunu gosterir.

Cunku ne (madde, tanri v.s.), kimin (insanoglu turu ve biri) kendi de dahil, ortaya koydugu bir datadir. Bu dataya, kimin kime verdigi data da dahildir.

Iste bu yuzden, her datanin, bir qua olarak, data ne olarak ortaya konarsa konsun (quiddity), qui, yani kim tarafindan verilen, bir NICELIK ve NITELIGI
vardir. Burada kim, kendisine de insanoglu olarak bir nicelik ve nitelik vermistir.

Iste, hem bir data, hem de qui, kim ozelligini tasiyan, ve epistemolojik gerceklik olarak bilinen, SADECE ve SADECE INSANOGLU TURU ve BIRIDIR.

Iste bu temelde, insanoglu turu ve biri; hem bir data, hem bir kendi(sui ve sui generis/causa sui)) hem bir kim (qui), hem bir ne(qua ve quality/quantity) , hem de, ne ise o (quiddity), icerigi, butunu yetisi v.s. olarak TEK VE ALTERNATIFSIZDIR.

Iste sorun a, bu alternatifsizligin zihniyet ve ego olarak ortaya konan, dogalligindadir.

Demekki, insansal zihniyet ve insanin selfi, yine bu tek ve alternatifsizden, bir alternatif olarak tureyecektir.

En azindan, epistemolojik olarak, tum bu ozellikleri, yeti ve icerigi tasiyan, baska bir canli turu, insanoglu turu ve birine alternatif olabilene kadar.

Bunun da kim ve ne olabilecegini, bugunden ortaya koymak inanc ve spekulasyondan baska bir sey olmaz.

Ama, surasi da kesindir ki; bu alternatif ne bir tanri, ne de bir madde/nesne temelli qua degildir, cunku qua yi ortaya koyan quidir.

Eger boyle bir iddiasi olan varsa, madde veya tanrinin, insanoglu ozellikleri icermeyen bir icerige sahip oldugunu ve kendi kendilerini ortaya koyacak bir qui ve sui olduklarini ve insanoglunun ortaya koydugu qua, quality/quantity ile verilenmediklerini kendi lerine ait datalari oldugunu, bilimsel olarak, gozlem, deney v.s. ile gostermesi gerekir.

__________________
Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti

Teleoloji Nedir?

Teleology; tabi fenomendeki akilcilik ve amacin oldugunu savunan FELSEFI bir gorustur.

Turkce'de, erek olarak bilinen ve "gerçekleştirmek için tasarlanan ve erişmek istenilen şey, amaç, gaye, maksat, hedef" olarak tanimlanan gorustur.

Iste daha onceki mesajlarda deginilen her turlu "bes duyu ile algilanan" ve nesne, madde, somut olarak ifade edilen (evren, doga, dunya, tabiat, varolus, madde) olgularda, bir "tasarim, plan, amac v.s.) oldugunu one suren bu gorus; yine daha onceki mesajlarda aciklanan ,yaratilisin, tasarimcilik/plan/programlamasina v.s. "terfi etmis" halidir.

Bugun maddeden, tutunda evrene kadar (panenteizm), insanoglunun kendisi, de dahil yaratilis gorusune yeni bir icerik getirir.

Herseyin, insanozelligi olan ve insan ozelliginin oznelligi ile verilmis iceriginin, nesnel temelin bunyesinde oldugunu iddia eder.

Henuz bilimin bilimselliginden farki acik olarak ortaya konamamis bu gorus, aslinda dogal zihniyetin dogal egosunun son duragidir. Bu son durakta, kisinin teleolojik degerlendirmesine gore, kendisini ve insanoglu turunu teslim edecegi bir nesne ereksel beslenir ve dogallik kisvesine burundurulur.

Daha once detayli acikladigim bu tanrilastirmaya, bu mesajda fazla girmeyecegim. Yalniz, bilhassa materyalizmi savunan ve evrimi savunan evreni savunan v.s. arkadaslara, ufak bir hatirlatmam olacak. Sakin ha, savundugunuz nesnel olgulara, teleolojik bir icerik vermeyiniz. Verdiginiz an, o icerik verdiginiz nesne, sizin tanriniz ve de mutlaklastirdiginiz, sabitlediginiz, sahiplendiginiz ve sizi ve de insanoglu turunu teslim ettiginiz, dogal zihniyet ve dogal egonun son duragi olur.

Oyuzden nesnel temel olarak savundugunuz, herhangibir ideolojik inancsal dogrunuzu tanrilastirmayiniz, sabitlemeyiniz ve kendinizi ona teslim etmeyiniz. Tanrisini arayanlara ve bulamayanlara duyurulur.

Buradaki en buyuk dikkat edilecek nokta, bu nesnelere/olgulara (madde, doga, dunya, evren, evrim v.s.) insanoglunun soyutlamasi ile bilimsel, ya da inancsal ekledikleri ve epistemolojik gerceklik olarak evrensel onaya ulasmamis ve yanlislanabilmesi mumkun olmayan kurgular (kanun, yasa, kaide, kural, teori, tez, hipotez, sistem, duzen, amac, gaye, tasarim, v.s.) dir.

Oyuzden evreni/evrimi v.s. bilimsel ortaya koymak baska, inancsal ortaya koymak baska, evrene/evrime teleolojik ozellik katmak baskadir.

__________________
Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti

Kim/Ne Bagi/Iliskisi

Felsefe de varlik iki katagoridedir. Mustakil varlik katagorisi ve gercek varlik katagorisi, konumuz fenomen olmak vasfiyla, ben sadece "bes duyu ile algilanan" varliga deginecegim. Bu varligin mustakilligi madde ve materyalizm; gercekligi nesne ve realizm ideolojik inancsal dogrulariyla ortaya konur.

Buradaki en buyuk "gozden kacan" konu, bu varliklari ortaya koyarken "bes duyu ile algilanan" icerigidir. Yani, FENOMENIN HERTURLUSUNUN/HERBIRININ ORTAYA KONABILMESI ICIN BES DUYU ILE ALGILANABILMESI GEREKIR.

Bu zaten kendi basina, fenomenin kendi kendini yani bes duyu ile algilama olmadan, ortaya koyamayacaginin anlamini tasir.

Peki o zaman "bes duyu ile algilanan" icerigindeki bu "bes duyu" ve "algi" KIME AITTIR?

Eger fenomen icin kullaniliyorsa, demekki FENOMENE AIT DEGILDIR. Ustelik fenomen zaten KIM DEGILDIR.

O zaman demekki bu "bes duyu" ve "Algiyi" fenomene EKLEYEN BIR KIM VARDIR.

Eger bu kim, idealizmin ortaya attigi gibi, yaratici ise ve fenomen "ol" dedigi icin oldu ise, idealizm savunucusu acisindan konu kapanir.

Ama burada idealizmin, de algilayamadigi bir durum vardir. O da YUKARIDAKI CUMLENIN DE BIR KIMI OLDUGUDUR.

Yukaridaki cumlenin, kimi; cok acikki, en basit algiyla, bu mesajin yazarina, yani insanoglu turunun birine aittir.

Simdi buradan cok net bir sekilde, fenomeni ortaya "bes duyusu" ve "algisi" ile ortaya koyan, bir KIM VARDIR.

Iste bu fenomeni (NEYI, SEYI) ortaya koyan kimin uc olanakli cevabi vardir.

Ya, tanri ve herturlu/herbir yaraticidir,
Ya, fenomenin kendisidir,
Ya da; insanoglu turu ve onun biridir.

Iste buradaki ilk iki sik, (ikinci sikki tanriya akilli tasarimciligi da ilistirerek), KIMI CEVAP OLARAK INSANOGLU TURU VE BIRININ DISINA ATAR.

Ikincisi, fenomenin herturlu/herbir cesidinin, tanrilastirilmasi ve akilli tasarim ile oznellestirilmesidir. En cok bilineni de, panenteizm (tanri/evren iciceligi) dir.

Yukaridaki mesajlarda, nesnenin nasil tanrilastirildigi, tanrisal zihniyet ve tanri konusu bu baglamda aciklandi.

Butun bunlarin isiginda, geriye; fenomeni ortaya koyan (besduyusu/algisi ile) tek bir sik kalmaktadir, oda; insanoglu turu ve biridir.

Isteburada insanoglu turu ve onun birinin bir ve epistemolojik olarak TEK kim oldugunun bilincine ve farkina varmak; otomatikman, soyut, ya da somut tanrilastirmayi elimine etmekte, eger tanrilastirma hala ihtiyacsa, tek tanrilastirilan, insanoglu turu ve onun biri olmaktadir. Bunu da gunumuzde, emperyalist zihniyet; diyalektigin iki karsit ucunu birbiriyle savastirarak, parseyi toplamakta ve tanriyi oynamaktadir.

Iste yukaridaki iki siktan, herturlu/herbir tanri ve de yaraticidan, onun dusuncesinden ve de ideolojik inancsal dogrularindan, tamamen kurtulmak ve arinmak; KIM SORUSUNUN CEVABININ EPISTEMOLOJIK OLARAK TEK VE SADECE INSANOGLU TURU VE BIRI OLDUGUNU, algilamak, bilincine varmak ve farkina varmak ile mumkundur.

Bunun en onemli tarafi da; dogal zihniyet ve dogal egonun, ustunu orttugu ve gostermeyip, yok saydigi insanoglu turu ve birinin ortaya cikmasi ve EN ONEMLI FAKTOR olarak algilanmasidir.

Iste eger, bu algilanirsa, hem nenin ne oldugu, hem nenin kimsiz ortaya konamayacagi, hem nenin kendini ortaya koyamayacagi, hem neyi ortaya koyan kimin insandisi bir yaratici guc, yada nesnel bir yaratici guc olamayacagi ortaya cikar.

Iste, neyi ortaya koyan kimin insanoglu turu ve biri oldugunu algilamak, ve de emperyalist zihniyetin insanoglu turunu ve/veya birini tanrilastirma, aracinin cikarci amaci oyununa gelmemek icin; KIM sorusunu, herkesin sormasi, ne ile bagini/iliskisini kurmasi ve sorusuna cevap bulabilmesi gerekiyor.

Yukarida verilen secenekledr uc tane idi, artik KIM hangisini isterse ve kendine onaylatirsa, onu secer. Mantik, ucuncu sikki her acidan ve her yonuyle onermektedir. Cunku, BIZLER, INSANOGLU TURU VE ONUN BIRLERIYIZ.

Bu temelde, fenomen olmayan, yani bes duyu ile degilde; sezgi, duyum ile algilanan soyutun da, nesinin KIMI BIZIZ. INSANOGLU TURU VE BIRINDEN, YANI BIZLERDEN BASKA BIR, BIR VE TUR HENUZ YOK. Cunku KIM OLARAK SOYUTLAMA YETISI OLAN, bilinen tek tur ve bir, biziz.

Ortaya konan ne, ister somut, ister soyut olsun, bizim ortaya koyumumuzdur, soyutlamamizdir ve kendi monologumuzdur. Ortaya konan nenin soyut/somut; bu konuda hic bir KIMLIGI YOKTUR. Cunku ona NELIGI VEREN BIZIM KIMLIGIMIZDIR.
__________________
Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti

Inancsal Yanasimin; "Tam" Inancsalligi ve "Yarim" Inancsalligi

Evrensel-insan'in, epistemolojik gercekliginin notr algisi ve disaridan bakis acisi ile, inancsal bakis acisi ve zihniyet yanasiminin Inancsal temellerini ve biribirinden farklarini ortaya koyacagim.

Evrensel-insan'in zihniyet olarak olaylara bakis acisinin bu temeldeki konumu, bilisseldir, yani FARKINDALIK.

Farkindalik temelinde de, de bilimsellik one cikar. Daha once de belirtildigi gibi, bilimselligin, insanoglu soyutlamasi, somuttan, soyuta dogru hareket eder. Yani basligimizin konusu olan inancsalligin, soyuttan, somuta dogru hareket edisine karsidir.

Buradaki bilimsellikte, deney, gozlem, bulus, arastirma, incelemeden yola cikmaktir.

Iste bu temelde, "TAM" INANC; hem uzerinde, deney, gozlem, bulus v.s. yapilabilecek, somut bir olgunun olmamasini, hem de, INANILANIN, kendisinin deney, gozlem, bulus v.s. yapamamasi olmasidir. Iste bu inanc cesidi, olan
"tam" inanc, IMAMDIR. Imanin koken ve temelini de, hangi imanin yonlendiren ve yaptirimi olan ve yasam da uygulanmasi istenen sartlari belirler.

"YARI" INANC, ise; uzerinde deney, gozlem, bulus v.s. yapilabilen bir olgu olan (madde, nesne ve herturlusu/biri), fakat; kendisi, bu deney, bulus, gozlemi yapamayan olandir.

Iste bilim ve bilimsellik dahil; bu "yari" inanc; temel olarak metafizigin varlik ideolojileri ve etigin yonlendirim ve yaptirim sistemlerinin DOGRULUGUNA dayanir. Bilimsel olarak aciklanan, epistemoloji ustu, teoriler, tezler, hipotezler, spekulasyonlar ve sorgulanmayan, axiomlar, belgitler, maximler, postulatlar da, bu yari inanca dahildirler.

Her iki inancsaldaki ortak nokta; kesinlik, sabitlik, sahiplik, mutlaklik, dogruluk, degismezlik v.s. temelli NOKTALAMA, SONLAMA ve DUSUNCE UFKUNU SINIRLAYARAK INANILAN NE ISE (IDEOLOJI, TEORI V.S.) ONA TESLIM OLMA dir.

Iste, kim olarak insanoglu turu ve birini, bir ne olarak; insanoglu duzeyine, zihniyet ve ego olarak her turlu dogallik kisvesiyle, insandisi ve insanlikdisi fakat insanoglunun ortaya koydugu, soyutlamanin soyut/somutuna teslim ve mahkum etmek, her iki inanc farkinin da ortak temelidir.

Bu ortak temel, ya var kokenli nesneye; ya da ol kokenli ozneye dayanir.

"Tam" inanc, inancsal olarak bir monizm (yani temel faktor, soyut bir herturlu/herbir yaraticidir) temelli, kaynagini bir nesnelden (Kuran, Incil v.s.) alan ve bu nesnenin sartlariyla imana uzanan, bir inanctir. En genisi panteizmdir.

Yine bu "tam" inancin, dualizm temeli; soyut herturlu/herbir yaratici ile bir nesnenin ozdesligi, ya da ic iceligidir. Bunun da en gelismisi, panenteizmdir.

"Yari" inanc, ise; Inanci veren ogenin, ne olduguna baglidir. Genelde metafizigin varlik ideolojilerini iceren bu inancta (madde/dusunce), en genis anlamda ve asirlardir suren tartismalariyla, materyalizm ve idealizm; ideolojik inancsal dogrularidir. Bunlardan, MATERYALIZM; NE DEN YOLA CIKARAK KIMI; IDEALIZM DE, KIMDEN YOLA CIKARAK NEYI REDEDER, KABUL ETMEZ, YOK SAYAR.

"Tam" inanclar, genelde, "iman sartlari" temelli bir inancsal teizm olurken; "yari" inanclar, "inanc dogrulu" bir ideolojik teizmdir.

Burada tartisan kutuplar, imanin inancsal dogrulari ile, inancin, ideolojik dogrularidir.

Iste bu temelde, imani veya ideolojisi ne olursa olsun; metafizigin varligi ve etigin yonlendirimi ile inanilarak, uygulanan ve sistemlesen, tum izmler, inancsal katagoriye girer.

Bu temelde de, "TRUTH/RIGHT", yani soyut gercek ve haklar, dogrulananlar temeline dayanan felsefe, BIR INANCSALLAR SISTEMIDIR.

Iste epistemoloji, hem bu inancsallar sistemini her turlu, izmiyle birlikte ortaya koyar, hem de bilimin ve bilimsel gercekligin, tartisilmaz bilgisinin, bilissellik bilincini ortaya koyar.

Sonucta insanoglunu, zihniyet olarak insanlastirmayan, hem inancin her turlu dogallik kisvesi altinda (zihniyet, ego, nesnenin yasalari, kurallari v.s., yani kurgusu), yerlesmis, otomatiklesmis, alisilagelmis ve bilinc altinin bilinci yonlendirmesiyle nesillerden nesillere aktarilan bu SORGULANMAZLAR, TESLIMIYETLER, KESINLIKLER, MUTLAKLARDIR.

Cunku dogalliginin zihniyetini, insansal duzeye cikaracak olan birey, turunun selfligi ile, her turlu soyutlamasinda, inancsalliga ihtiyac duymayacaktir ve zihninin ufku da sinirli, teslimiyetci degil; acik ve ozgur olacaktir. Sonucta, tum kurallari, nesne adina da, ozne adina da, kendi turu ve biri adina da ortaya koyan kim; insanoglu turu ve biridir.

Bunu da, yani nesneyi kendisinin kendi nesnesi dedahil, ortaya koyanin kendi turu ve biri oldugunu ancak, kendi turu ve biri disinda bir guc aramadigi ve kendi tur ve birinin bilicine ve farkina vardigi zaman, algilayacaktir.

Iste o zaman ne bir soyut herturlu/herbir yaraticiya, ne de nesneyi oznellestirerek, akilli tasarimci veya tanri yapmaya, zihniyet olarak gerek duymayacaktir. Cunku her turlu inanc, zihniyeti ortadan kalkmadan, yani bertaraf olmadan, dusunce yaratmaya ve davranista bu dusunceyi, yonlendirip, uygulamaya ve sistemlestirmeye devam edecektir.
__________________
Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti

Insanoglu Turu e Birinin Uclu Alternatifsizligi

Daha onceki mesajlarimda, insanoglu turu ve birinin, tanrisallastirmamak bilinci ve farkindaligi temelinde, hem kim hem de ne olarak kendini ve diger algiladigi somut/soyut kavramlastirdigi herseyi kendi adina, ait ve eliyle ve de sadece kendi monologuyla ortaya koydugunu dile getirmistik.

Burada da insanoglu turu ve birinin, kendi disinda kalan, diger canli/cansiz parcalar ve butun temelinde, uclu yetiye sahip tek tur oldugunu ve alternatifinin bulunmadigini ortaya koyacagiz.

Bu alternatifsizligin temelini SOYUTLAMA YETISI teskil eder. Bu soyutlama yetisi de, insanoglunun beyninin !? isaretleri olan "var" algisinin, sorusuna ve cevabina dusunce olarak "gebe kalip" bu gebeligin sonucu, soru ve cevabin kavram olarak dogmasidir.

Simdi buradan insanoglunun bu uclu soyutlama yetisine ve onun soyut/somut temeline bakalim.

"!?" yu beyni ile algilayan, dusunce olarak gebe kalan ve dogumu kavram olarak yapan, KIMDIR? Bu soruya, insanogluna bir alternatif olarak cevap vermek mumkunmudur?,

Hayir, epistemolojik olarak mumkun degildir. Cunku, henuz soyutlama yetisi olan baska bir kim yoktur. Yarin, insanogluna en yakin tur olan maymun turunun boyle bir yeti kazanmasi ve insanogluna alternatif olarak soyutlama ortaya koymasi; bilimin ve bilimselligin calismalari temelinde ve maymun turunun evrimsel olarak gelisesi temelinde, kesin olarak olumsuz bir cevap vermek ve konuyu sonlandirmak mumkun degildir.

Bu kim, ayni zamanda, verdigi tum cevaplarla, kendi turu de dahil olmak uzere, ne yi ortaya koymaktadir. Peki insanoglu turunun, bir ne ortaya koyucu olarak alternatifi var midir?, Cevabimiz gene, epistemolojik olarak, "hayir" olacaktir. Sonrasi ise, her turlu gelisimin insanoglu disinda bir NELEME yetisi olacaktir.

Peki, insanoglu bir kim olarak ve alternatifsiz kim olma temelinde, yine alternatifsiz ne yi ortaya koyan olarak, bunu nasil basarir?

Iste buda, insanoglu soyutlamasinin, soyut temelini veren, kavramlastirma, KAVRAMI, KIM ILE VE NE ILE OZDESLESTIRME temelindedir.

Iste insanoglunun, hem nesnel, hem de oznel temelini veren, kavram ile ozdeslestirme yetisi, epistemolojik olarak alternatifszdir.

Bu alternatifsizligin algilanamamasinin altinda, insanoglu turu ve biri faktorunun algilanamamasi ve insanoglunun kim olarak ve ne olarak ortaya koyduklarinin, sanki kimin ve nenin kendi adina kendini, insanoglu turu ve biri disi, baska bir guc veya faktor olarak ortaya koydugu izlenimi verir.

Iste b insandisi temelli izlenim, insanoglunun kendi kendisini "kandirmaktan" baska bir icerik tasimaz.

Sonucta "doganin kanunu budur, dogal olan budur" derken, aslinda " ben (insanoglu turu ve biri) doganin boyle bir kanunu oldugunu ortaya koyuyorum, dogal olarak ortaya konan bu durum, benim (insanoglu turu ve biri), ortaya koyumumdur" dediginin henuz, bilincinde ve farkinda degildir.

Cunku, ne doga; DOGALLIK OZELLIGINE VE OZNELLIGINE SAHIPTIR, NE DE "BEN DOGAYIM" SEKLINDE KENDI KENDINI ORTAYA KOYABILECEK BIR KONUMDADIR.

Burdan, dogalligin, dogaya insanoglu monologuyla verilen ve insanoglu turu ve biri ozelliklerini tasiyan bir oznellik oldugu, doga, nin da; insanoglu var temelli !? isaretinin, cevabi olan bir kavram oldugu ortaya cikar.

Buradan da, varinin yansisi algilanan ve algisi, kavram ile ozdeslestirilerek yansitilan "Doga" EKLENTISI yetmiyormus gibi, bir de buna oznel ve insanoglu ozelligi olan DOGALLIK ICERIGI EKLENMISTIR.

Buradan da, insanoglunun gorunussel nesne eklentisinin, ilk el eklenti, onun gorulmeyen, ozsel eklentisinin de ikinci el eklenti oldugu ortaya cikar.

Bu temelde de, ideolojik inancsal dogrularin hepsi, ilk el degil; ikinci el eklentilerdir. Ilk el eklenti algilanmadan ve farkina varilmadan, ikinci el eklentiyi algilamak ise, mumkun degildir.

Iste bu temelde, once ILK EL EKLENTI OLAN NESNE ALGILANMALI KI, IKINCI EL EKLENTI OLAN OZNENIN ALGILANMASI MUMKUN OLSUN.

Tabi buda, oznelligin, yaraticiya verilmesi, ya da nesne ile ozdeslestirilmesi, yapilmaz ise, mumkundur.

Yoksa, nesnel, ya da oznel tanrilastirma kacinilmazdir. Yani, alternatifsizligi, epistemolojik olarak algilayamama.

Tabi bu arada, insanoglu turu ve biri faktorunun, bu temelde, ve dogal zihniyet ve dogal egonun eliyle, teslimiyeti temelinde, TANRILASTIRILMASI DA; yapilacak, en son "hatadir"

Sonucta, tanri, tanrisal dusunce degil; tanrisal zihniyetin, bilinc alti yerlesiminin olumlu/olumsuz yonlendirimi KENDI TURU VE BIRINI KENDI ELIYLE TANRILASTIRMA durumundadir. Tabi, dogal zihniyetin ve dogal egonun, bilinc alti yonlendiriminin "son duragi olarak"

Sonucta, insanoglu turu ve birinin, dogal zihniyet ve dogal egosunun, bencil, ayrimci, cikarci v.s. temelinde guc ve otorite yoluyla tanrilastirilmasi, ROBOT BIREYLER VE ITAAT EDEN CEMAATLER anlamini tasir. Bu da, insanoglu turu ve birinin, sahip oldugu vucudunu, yonlendirilen dusunce ve davranis ile, kendi istedigi gibi degil; kendinden istendigi gibi, yonlenmesidir.

Iste BIREY BILINCININ onemi burda, bir kez daha ortaya cikmaktadir. Cunku alternatifsizlik, epistemolojik olarak, insanoglu turu ve birinin disindadir. Ama, insanoglu turu ve biri kendi bunyesinde, bu her turlu tanrilastirma zihniyetinden, kendinden istendigi gibi degil, kendi istedigi gibi kendini yonlendirerek, kurtulacak ve arinacaktir. Iste bu INSANSAL ZIHNIYET alternatifi, yine insanoglu turunden cikacaktir, daha once epistemolojik olarak bir maymun turunden, cikmaz sa!

Belki de, bir maymun turunun soyutlama yetisine sahipligi, tarihsel olarak; tum insanoglu turunu birbirine baglayacaktir ve insanoglu kendi turu ici "cekismeyi, yarisi, ust/alt iliskisini ve biri birini teslim almayi, biri birine hukmetmeyi, yonlendirmeyi v.s." birakacaktir, kim bilir!

__________________
Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti

Evrensel-Insan'in Soylevi

Evrensel-insan'in INSANSAL ZIHNIYET ve bu zihniyetin KENDIBILINCInin soylevi ve tum dile getirdiklerine, temel teskil eden, SOYLEV asagidadir.

KIM (insanoglu turu ve biri) in SOYUTLAMASI (dusuncesi, hareketi, enerjisi, zamani, dili, felsefesi, bilimi, inanci v.s.) NE (soyut/somut, oznel/nesnel, ozel/genel, ozsel/gorunussel, icsel/dissal) dir.

NE de, SADECE (epistemolojik olarak) KIMin KAVRAMIYLA IFADE EDILIR.


Bunu once formule edelim.

KIM-X
SOYUTLAMA-X
KAVRAM-X
NE (Sey)-Y

X- karakter, oz, oznel, dogal v.s. olarak;
IKILEM-XX- insanoglu TURU ve BIRI
KARSITLIK-KENDISI (turu ve biri), KARSITI(Kendi dahil, kavram ile ifade edilen herbir NE.

Burada, KIM, NEye karsittir. ve KENDISINI KARSITLIK OLARAK olusturur. Kim ile Ne arasindaki bag/iliski de, SOYUTLAMA OLARAK KAVRAMDIR.

Burada, NE; TEK, BIR olarak, Ikilem ve Karsiti (y)
KIM; POZITIF olarak, karsitlik ve kendisi (x)
Tek (bir) ve pozitif te, IKILIK olarak NOKTA (Kavram) dir.

Bu temelde x-ikilem, karsitlik, kendisi, karsiti (dortlem);
Bu temelde y-bir, pozitif, nokta (uclem) dir.

Ifade edilmis, kavram; ifade edilmeden once bir YEDILEM, yani x-4+y-3=7 olusturur.

Dolayisiyle, KIMIN SOYUTLAMASI NE, ortaya konmadan (isim, tanim, tarif, varlik v.s.) once, yapilanmis KOKENIN YEDILEM TEMELINE dayanir.

NEnin ne oldugunun ortaya koyumu, ve bu ortaya koyumdaki UCLEM TEMELINDEN, hangi temelin temelinde ortaya koyum ise, metafizigin varligin ne oldugu tartismasidir. Bu temellerden (madde, dusunce, kavram), hangisi bir tek temel olarak ortaya atilirsa atilsin, hem butunu veremez, hem ayrimciliktir, hem de diger iki taban ile surekli suregelen bir surec icinde, kisir dongulu bir tartisma icindedir. Yani, tartisma, uclu temelden, hangisinin tek, ilk, once, gercek v.s. olarak NEyi ortaya koydugu tartismasidir.
__________________
Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti

Ortaya Koymak ve Ortaya Cikarmak Farki

Insanoglunun kim olarak kendi dahil, YANSISINI, ALGILADIGI herseyi, kavram ile ozdeslestirerek, ortaya koymasi ve kendisinin alternatifsiz olarak bir ortaya koyulan, ortaya koyan olmasi ve ortaya koyumun yon ve yontemini, yapilanis ve isleyisini kendisinin duzenlemesi, EPISTEMOLOJIK OLARAK BILIMSELDIR.

Bunun anlami sudur. Insanoglu ortaya koyduklari uzerinde, kendi de buna dahil olmak uzere, bulus, deney, gozlem, arastirma, inceleme, sorgulama, nedenselleme v.s. yaparken ve bunu yapan alternatifsiz bir kim olurken, epistemolojik olarak o ana kadar yansisini algilayamadigi, herhangibir bilginin, yansisini aldiginda da, onu bildirerek, belirterek ORTAYA CIKARACAKTIR.

Iste bu ortaya koyulan uzerindeki bilimsel calisma ve bu calismadan ORTAYA CIKACAK olanin ORTAYA KONMASI; insanoglu turu ve onun birinin, surekli suregelen bir surecidir.

Bunun anlami da, insanoglunun her doneminde ORTAYA KONAN ve ORTAYA CIKARACAK oldugunun birlikteligi ve surekliligidir.

Iste bilim ve bilimsllikte, sadece epistemolojik olarak ORTAYA KONAN ve bunun evrensel onayi, gercekliginin degisebilirligi ve de uzerinde yapilacak deney, gozlem, arastirma v.s. ile yanlislanabilirliginin, bakiligidir.

Iste bilim ve bilimselligin de bu yuzden, bilinemez yoktur. Ya ortaya konan, ya da ortaya cikarilacak olan vardir.

Yeterki, ortaya cikarilacak olan, deney, gozlem, arastirma, sorgulama, irdeleme v.s. ile olsun. Aksi, bu ortaya cikarilacak olanin, insanoglunun sorupta cevap veremedigi bir soruya, sirf kendisini tatmin ve teslim maksadiyla INANCSAL bir ogrenilen ve ogreti olacak bir cevap olmamasidir.

Nitekim, bilhassa insanoglunun evrim konusunda ORTAYA CIKARDIKLARI ve ORTAYA KOYDUKLARI temelinde, Akilli tasarim, yaraticinin programlayici, planlayici yonu; buna paralel olarak ve inanc olarak ORTAYA CIKARILMISTIR.

Sonucta, bilimin bilimsel olarak ortaya cikarmak icin attigi her adim, ister istemez, epistemoloji ustu bir inancsal dusunceyi de koruklemektedir.

Iste, soyut dusunceyi "dusunuyorum", "inaniyorum" ve "biliyorum" olarak farklilastiran da budur.

Bilimin evrensel onay almis bildirdiklerini, belirttiklerini, bilirsiniz.
Epistemoloji ustu, ya da varlik ve ol temelli bir ogretiye, teoriye, ideolojiye v.s. inanirsiniz.
Dile getirirken de, ya dusundugunuzu, ya da inandiginizi dile getirirsiniz.

Orneklersek; "Ben yagmur yagacagini dusunuyorum" ile;
"Ben yagmur yagacagina inaniyorum" arasindaki fark cok buyuk ve genistir.

Ilki, bilimsel aciklamalara, verilere ve bu veriler temelinde ve de kisinin gozlem ve yasam deneyi temelinde bir olasilik ve de kisinin kendi dusuncesinin, yine kendi izahiyla, yani "neden yagmur yagacagini dusunuyorum?" sorusunu aciklayarak dile getirdigi bir cumledir.

Ikincisi ise, tamamen bilimsellikten ve kisisellikten yoksun, ilahi bir gucun gucuyle olusacak bir olasaligi, dile getiren cumledir.

Iste bu temelde insanoglunun epistemolojik olarak ortada olmayan ve ortaya cikaracaginin bilimsel mi/inancsal mi, bilgi mi/ogreti mi, bilim mi/inanc mi, dusunme temelli mi/inanma temelli mi, gercek mi/dogru mu v.s. oldugunun iyice sorgulanmasi, irdelenmesi gozlemlenmesi v.s. ne olacaginin algilanmasi acisindan, cok onemlidir.

Bunun bir onemi de; insanoglunu cikar amacli yoneten ve yonlendiren emperyalist zihniyetin ve bilim ve bilimselligi, dogal, doga, dogallik kisvesi altinda inancla bezemesinin algilanmasidir.

Yoksa farkinda olmadan ve bilincine varmadan; inancsal bir bilimselligin, ya da bilimsel bir inancsalligin "oyununa gelebiliriz." Bu da bizi, dusunce uretimine degil; inanc uretimine yonlendirir.

Cunku, bilim ve bilimsellik; ortaya cikarilacaklarin, ne olacagi temelinde, her zaman inanc ile bezenmeye musaittir.

Bunu, evrim ile ilgili, evren ile ilgili, henuz evrensel onayi olmayan, spekulatif icerikli teoriler de ve aciklamalarda gormekteyiz.

__________________
Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti

S. Hawking-Kendiliğinden Yaradılış

S. Hawking'in yaptigi aciklama, aslinda anlam olarak yeni bir aciklama degildir. E. Kant'in, fenomen'e karsit olarak yaptigi neomena aciklamasi (thing in itself), bu konuyu gundeme getirmis, ve o tarihlerde, nesnenin oznel ozelligi, algi olarak yaratici olarak algilanmistir.

Hawking'in gundeme getirdigi icerik, anlam olarak, noumen'i yaraticidan alip, nesneye monte etmektir.

Iste bu Hawking' in aciklamasi, bir "yaratim" icerigi olarak;

Kim/ne yaratmistir? Sorusuna yeni bir karsitlik getirmistir. Yani, "yaratici yaratti" yerine, "sey kendiliginden yaratildi" icerigi eklenmistir.

Yani, TANRI SOYUT OZNELLIKTEN, SOMUT OZNELLIGE TASINMIS olmaktadir.

Bu aslinda diyalektik monizm tartismasinin da bir ayrimi durumuna gelmistir.

Idealistler "yaratici" oznelliginden, dem vururken;
Hawking'in aciklamasindan sonra, materyalistler, maddenin/nesnenin yaratici oldugunu soyleyeceklerdir.

Bu da aslinda, panenteizmin, tanri=evren iciceliginin dualizmini, yeni bir yaratilis tartismasi boyutunda, yaratici ve madde MONIZMine indirgeyecektir.

Daha oncei mesajlarimda da belirttigim gibi, bir dusunce yaraticisini ararsa bulmak zorundadir. Hawkihg'de aradigi yaraticisini, madde ile ozdeslestirmekle bulmustur.

Yaratilis konusunda son durak ise, henuz pek dini ve de bilim eliyle dile gelmeyen, INSANOGLUNUN KENDISINI YARATTIGI konusudur.

Iste, ozneli, nesneli tanrilastirmanin son duragi da, nesneyi ortaya koyan ve nesneye oznellik icerigi ve anlami veren insanoglunun kendisini tanrilastirmasidir.

Aslinda, bilince cikmayan, farkina varilmayan ve algilanamayan konu ise "insanoglunun neden bu yaratilis konusunda, hem bilim hem de inanc olarak israr etmesi ve illa bir yaratilis temelli yaratici aramasidir.

Iste dogal zihniyetin, dogal egosunun; insanoglu turu ve birini hala "ortaya cikarmamak, onemsememek, gale almamak" "inadi" ve insanoglu turu ve birini, baska bir guce teslim etme, mahkum etme, caresiz birakma v.s. bilincalti yonlendirimi aynen devam etmektedir.

Onemli olan bilimin, neden hala bu "oyuna geldigi/getirildigi" bilimin ve bilimselliginin onunun bir insandisi guc ile sinirlanmaya ve bunun da dogallik kisvesi altinda insanoglu turu ve birine empoze edilmeye calisildigidir.

Bu da bize emperyalist zihniyetin ve onun insanoglunu kendi bunyesinde her turlu ayristirarak, bundan nemalanmasinin amac oldugunun ve bu amac icin, bilim ve bilimselligi de alet etmesinin ve arac olarak kullanmasinin bir gostergesidir.

Soru sudur. Neden insanoglu, kendi disinda bir yaratici aramakta ve yaratilis uzerinde illa bir aciklama, ustelik bilim adi altinda bir aciklama yapma geregi duymaktadir?

Konu ne bilimin konusudur, ne de bilimseldir. Boyle oldugu halde, bu Hawking'in aciklamasinin anlam ve icerigi nedir?

Neden bir bilim adami, o kadar felsefe adami dururken, boyle bir aciklama yapmistir?

Bilim ve bilimselligi neden INANCSAL bir konuya alet edilmektedir?

Insanoglunun epistemolojik olarak tek soyutlama yetisi olan tur olmasi ve KAVRAM YARATICILIGI, YAPAY OLARAK AKILLI TASARIMCILIGI algilanmamakta diretilmektedir?

Soru neden bir insanoglu turu ve biri disi, yaratici arandigi, ustelik bunun neden bilimin yaptigidir?

Unutmayin, Hawking gibi, yaratici arayisinda olan yaratici kavramina kendince ateizm temelinde yok dese, bu kavrama karsi ciksa, inkar etse bile; zihniyetinde yaratici kavrami yer ettikce, dusunce uretecek ve kendince bu dusuncesine bir yaratici dayanagi bulacaktir.

Ama, yaratici arayanlara sunu sormak gerekir. Ne maddenin, ilki; ne de yaraticinin yaratan kisir dongusu cozulemez; ancak ve iste boyle, her ikisi monizm altinda odeslestirilir, yani maddenin kendi kendini yarattigi soylenir.

Ne diyelim, kim olursa ve ne duzeyde olursa olsun, yaratilis zihniyetini hala tasiyanlara ve bu zihniyet ile kendinden kanitli dusunce tatminine ulasanlara, BULDUKLARI YARATICILARI akil fikir versin.
Hawking'in bu "bilimsel" aciklamasindan sonra, dialog soyle gececektir.

Inanir/varlayan; Herseyi yaratici yaratmistir.
Inancsiz/yoklayan; Yaraticiyi kim yaratti?
Inanir/varlayan; Yaraticinin kendisi, cunku kendiliginden yaratilis ozelligine sahiptir.
Inancsiz/yoklayan; olur mu, kendiliginden yaratilis ozelligine sahip, yaratici maddedir ve kendisini yaratmistir.

Bu tartismayi kim "kazanacak" dersiniz?

Kendi kendini yaratan, yaratici; madde mi/tanri mi?

Iste burdan gene basa donus, madde somuttur v.s.

Yalniz bu dialogun, bilime degil de, inanca "yarayacagi, kesin."

Cunku, YARATICI, HEM YARATAN, HEM DE YARATILAN OLMUSTUR. Boylece, zaman sorununu da (ilk, once v.s.) cozmustur. Sagolasin, Hawking.
Bilimsellik adi altinda ve dogallik kisvesiyle;

Once "guclu olan ayakta kalir/kazanir" inanci-"dogal"-
Sonra "gen bencildir" inanci-"dogal"-
Simdide "kendiliginden yaratilis" inanci-"bilimsel"-

Turetildi. Bakalim, emperyalist zihniyetin dagarciginda daha neler var?

Ben size, "su an emperyalist zihniyetin, kendi zihniyeti olan INSANOGLUNUN TANRILASTIRILMASI ve tanriyi oynamasinin henuz algiya cikmadigini ve "resmi bir aciklama" ya donusmedigini" soyliyeyim. Lutfen bekleyiniz.

Yarin bir gun bir bilim adami bunu da aciklar. "insanoglu kendiliginden yaratilmistir" diye. Aslinda bu pek de yeni olmaz. Zaten, nihilizm; insanoglu disi herseyi hiclediginde ve herseyin insanoglunun bir turevi oldugunu ortaya koydugunda, insanoglunun kendisinin tanrilasmasinin yolunu da aciyordu.

Yalniz, emperyalist zihniyet; bu tanri olmayi, herbir insanogluna degil de; sadece bu zihniyeti yasamina siar edinmis olanlarini bu "unvani" verecek. Bu zihniyeti siar yapmayanlara da, eskisi gibi kulluk ve kolelik kalacak. Tabi ki dogallik ve doganin yasalari, kanunlari v.s. kisaca KURGULARI kisvesi altinda.

Ne diyelim, teslim olmak, mahkum olmak, yasamini baska degerler ugruna harcamak isteyenlere hayirli olsun.

Cunku bilim ve bilimsellik algilanmadikca, emperyalist zihniyetin elinde, "inancla bezeme oyuncagi/cikari" olarak kalacaktir.

Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti

Tanri-Bilim Bagi

Dunyaya gelen ve kah verilenlerle, kah kendi kendini gelistirim ile, birey duzeyine farkindalik olarak (bilinc degil), erismis bir kisi; dogal zihniyet ve dogal egosundan "arinmis/kurtulmus", ya da bu dogalliginin kendisine verilen bir ogreti oldugunun "farkina/bilincine" varmis degildir.

Burada, emperyalist zihniyetin yapilandirdigi ve islerlige koydugu, dogal zihniyetin, tanrisal zihniyetinin iki yonu vardir. Bir bu zihniyetin, kisi dunyanin hangi cografyasinda ve toplumunda dogarsa dogsan, oyle ya da boyle dogumdan itibaren almasi; bir de kisinin kendi kendini tatmin ve rahat hissetmesi icin, bu zihniyete yonelik bir dusunce uretmesi.

Kisaca, dunyanin hangi cografyasinda ve toplumunda bir kisi dogar ve yasarsa yasasin, emperyalist zihniyetin yapilandirdigi ve islerlige koydugu dogal zihniyetin bir parcasi olan tanrisal zihniyet uzerinde, hem bir dusunce uretimi gelistirmesi, hem de kendisini egosu olarak tatmin etmesi gerekir.

Iste bu temelde, taninmis bilim adami Hawking; kendisine ait olan tanrisal zihniyetin, dusuncesini ve ego tatminini yine kendince aciklamistir.

http://kultur.sol.org.tr/haberler/ha...-gerek-yok-146

Ve, link;

http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler...eactions.shtml
Asıl soru; evrenin başlayış şeklinin, bizim anlayamadığımız sebeplerden ötürü Tanrı tarafından seçilen mi yoksa bilimsel yasaların gerektirdiği bir yol mu olduğu. Ben cevabın ikincisi olduğuna inanıyorum. Eğer isterseniz bilimin yasalarına 'Tanrı' diyebilirsiniz ancak bu kişisel olarak tanışabileceğiniz, sorular sorabileceğiniz ve dua edebileceğiniz, olaylara müdahale eden kişisel bir Tanrı olmayacaktır.”-Alinti-

Yukaridaki koyulastirdigim, "bilimsel deklerasyon" ile, BILIMSELTEIZM, nihayet insanoglunun literaturune "kazandirilmistir."

Bilimin yasalarinin "tanri olarak adlandirilmasi" Bilimin, KURGUSALTEIZMini;

Cern deneyinde bulunacak olan "tanri parcacigi", bilimin, BULGUSALTEIZMini

Bilimin, bulunan "tanri parcacigi" uzerinde yapilacak olan, deney, gozlem, arastirma, inceleme v.s. de OLGUSALTEIZMini "olusturacak.

Boylece insanoglu, "bilimsel olarak" gereken her turlu TANRILASTIRMA islemini "tamamlamis olacak"

Insanogluda, bilimsel her turlu calismasini, boylece "Tanri uzerinde gerceklestirecek" ve bilim, surekli suregelen bir surec olarak, TANRISINA ve TANRISINI ALGILAMAYA" "kendini adayacak.

Eeee, ne diyelim, bilimi de felsefenin bir parcasi "yapmak isteyenler" de muratlarina "ermis olacak."

Emperyalist zihniyetin, bu AKILCI UYANIKLIGINI" dogal zihniyet ve dogal ego, dogallik ve bilimsellik kisvesi altinda "yer/yutar" ama; insansal zihniyet ve insan temelli insanoglu turu ve birinin tursel selfi, bu "oyuna gelmeyecek"

Hem bilimi, felsefenin inancsal temelli iceriginden arindiracak ve kurtaracak, hem de felsefenin her turlu etik ve metafizik insandisi ve insanlikdisi ideolojik inancsal dogrularina "prim vermeyecek" onlarin kendi aralarindaki dogru savaslarina, tartismasina katilmayacak, aksine insanoglu turunun birligi, butunlugu ve beraberligi icin, bu bilincteki bireyi; basta kendinden baslamak uzere, ZIHINSEL ve TURSEL DEVRIMINI gerceklestirecek.

Tabi, butun bunlar, insan temelli, insansal zihniyet ve tursel self, algisi, bilgisi, bilinc ve farkindaligi icin gecerli.

Evrensel-insan olarak, benim deginmek istedigim, bir bireyin dogal zihniyetin ve dogal egonun tanrisal zihniyetini tasimasi, onun; olumlu ya da olumsuz bu zihniyete bir dusunce eklemesini ve kendi tanrisal ihtiyac temelinde de, kendi egosunu tatmin edici bir tanrisallik ifade edecegini ortaya koymaktir.

Yalniz bunun bilimin taninmis bir karakterinden ve bilimin bilimselligi adina gelmesi, bize; hem emperyalist zihniyetin, ve onun tanrisal zihniyetinin dusunce ve ifade olarak guncelligini korudugunu, hem de bilim ve bilimselligin; felsefe ve inancsal temelinde hala bezenip, cikar amacli kullanildigini gosterir.

Sonucta amac; insanoglu turu ve birine, kendi birsel ve tursel varligini unutturmak ve bu tursel ve birsel varligin yasamini baska kaynaklara,m degerlere harcatmak.

Iste yukaridaki amac temelinde de yapilmak istenen budur. Yani, BILIM VE BILIMSELLIGI TANRIYA ADAMAK, DOLAYISIYLE, BILIM VE BILIMSELLIK ELIYLE INSANOGLU TURU VE BIRINI TANRIYA ADAMAK.

Bilim ve bilimselligin, dogallik kisvesinde "guclu olan kazanir, gen bencildir" ile baslayan sureci, epistemolojik olarak "bilimin yasalari tanridir" a donusmustur.

Yani, bilim bundan sonraki bilimsel calismasini, yani yeni bulus, gozlem, deney, inceleme v.s. calismasinin SOYUTLAMASI formulunu, teorisini, hipotezini, tezini, antitezini v.s. artik, TANRISINI INSANOGLU TURUNE VE BIRINE; SUREKLI SUREGELEN SUREC TEMELINDE YASALARIYLA, DAHA NET TANITACAKTIR.

Gorevi de, bundan sonra; surekli suregelen bir surec temelinde tanriyi ortaya cikarmak olacaktir.

Ne dediniz, insanoglu turu ve biri mi ne olacak?, cok acik; emperyalist zihniyet tanrisini oynar ve insanoglu turu ve birini;insandisi ve insanlikdisi, ideolojik inancsal dogru temelinde, dogrular arasi "benimki dogru" savasiminda, tartismasinda tutarken ve bunu uygulayan onculeri kendine kul ve onculerin dogrusuna cekme ye calistigi ve cekebildikleri kitleleride kendisine kole yaparken, ve bu kaostan, ayni "kan emici vampir" gibi beslenir ve nemalanirken, insanoglu turu ve biri varligi tabiki rafa kalkacak.

Iste onemli olan; ne duzeyde ve icerikte olursa olsun, insanoglu turunun, insansal zihniyet ve tursel selfi, bilinc ve farkindalik olarak one cikarmis ve cikaracak olan bireyleri; hem bilimin, inancla bezenmesine, hem de insan temelli yasam ve iliskilerin hic bir insandisi ve insanlik disi metafizik ve etik ideolojik inancsal dogru deger, tabu ve verilerine degismeyecegini, kendi turleri ve birlerinden baska da, bir guc olmadiginin algi, bilgi, birikim, bilinc ve farkindaligini dusunce ve davranis olarak dile getirmeye devam edecek.

Sonucta; konu bilim, felsefe, dil v.s. temelli hangi soyutlama olursa olsun, kisinin dogal zihniyeti ve dogal egosu ona, bilinc alti olarak, tanrisa zihniyete yonelik bir dusunce urettirecek ve ona tanri ile ilgili bir ego tatmini ifade ettirecektir.

_________________
Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti



Harflerin Cizimsel/Linear Anlami

Insanoglunun yasaminda ve yasamina anlam veren diger harfler-semboller ise:soyledir.

A=ilki ifade eder. Ilk, noktadan, dogar. Bir aciyla ayrilir ve birbirinden uzaklasir, ama ne kadar uzaklasirsa uzaklassin, iki ucun arasinda, bir ikilem ve karsitlik bagi vardir.Bu da ilkin-ki ilk ne olursa olsun-karakteridir. X semboludur.
B=baslangic ve dogumu ifade eder.Baslangic ve dogum, ikilinin birlesimiyle mumkundur.Yani uclemdir.Y semboludur.
C=tamamlamayi, ve karsitligi ifade eder
D=bolum demektir, yani bir butunun parcalari
E=dista olan, disarida olan demektir
F=p ve h harflerinin beraberligini ve karsitligini verir.HEM SEYI HEMDE ONUN HAREKETINI ICERIR.Bura da sey, sabitlenmis temeldeki p; hareket ise, nefes temelindeki h ve ikililigidir.Yani nefes alma ve verme.
G=temel, esas, ana v.s. kelimelerini temsil eder.
I=egoyu, ben 'i tek ve biri temsil eder
J= firlatma anlaminda, insanoglunun ifadesidir.
K=bilginin ve bilmenin temelidir
L=ortaya yatay olarak insanoglunun koydugudur.
M=insanoglunu ve onun herturlu ortaya koydugu cevabin temelidir
N=tabiati ve tabiligi, temsil eder
O=toparlamak anlamina gelir
Q=kim, ne nicelik ve niteligin kullanim isaretidir.
R=L nin tersidir, yani ortaya dikey olarak konandir.
S=insanoglunun temel fonksiyonlarini belirtir.
T=tamamlanmis, mukemmel anlamini tasir, ayrica ters t ise axiomatik hareketin isaretidir.
U=kullanimi ifade eder.
V=ikilem veya karsitligin teke indirgenmesidir
W= M nin tersidir, yani M ler cevapsa; W 'lar da sorulardir.Biri ikilemin, ucleme tasinmasini, digeri uclemin, ikileme indirgenmesini isaret eder.
Z=zik zak, temelinde, insanoglunun ikilem ve karsitlik arasindaki git-gelini temsil eder.
W-X-Y-Z Acilimlari;

Dogal zihniyetin, evrensel yapilanis ve isleyisinin kullanim sembolleri olan x ve y nin disinda, w ve z harflerinin de x ve y temelli icerigini izah edecegim.

Eger x'i sekilsel olarak ele alirsaniz; ters iki v den olustugunu gorursunuz. Yani X IKI, BIRIBIRNE ZIT V DEN OLUSMUSTUR.

Iste bu iki v nin w ifadesi ise, iki ve biribirine karsit v kullanimi demektir. Yani
X in ters iki v sinin duz olarak yan yana yazilimidir.

Iste kimin, soyutunun kavrami olan x, karakter, oz, tabiat olarak; iki v kullanimidir.

Buradaki v lerden biri;

KENDISI VE KARSITLIGIN, POZITIFE INDIRIMI;

Digeri de;

KARSITI VE IKILEMIN, TEK (BIR)' E INDIRIMI dir.

Bunu uclem olarak; xy-x ve xx-y ile ifade edebiliriz.

Burada w cizimini goz onune getirirseniz; w nun ust kismindaki uc nokta, sirasiyla y x x ve altindaki iki nokta da y x birlesimini veren, x ve x x birlesimini veren y dir.

X in, genel toplamda; karakter, oz ve tabiat olarak;

KENDISI, POZITIF, KARSITLIK icerigi vardir.

X oz, karakter ve tabiatinin, goruntusu, sekillenisi olan y olarak ta;

KARSITI, BIR, IKILEM icerigi vardir.

Yani, y aslinda x karakterinin, goruntusu ve sekillenisidir.

Iste z de bu temelde; hem yukaridaki w nun ust iki noktasinin, ilk alt nokta ile birlesimi, yani y x in x birlesimi ve w nun ust ikinci ve ucuncu noktasinin ikinci alt nokta ile birlesimi, yani x x in y birlesimi; hem de xy birlikteliginin, bir butun olarak yazilisi (zi) ve okunusudur (zay).

Bu arada deginmisken, p h q ya da kisaca deginelim.

F, fonksiyon temelinde; p ve h nin birlikteligidir. Photograph kelimesinin ilk iki harfi ve son iki harfi ph, f olarak seslendirilir.

Buradaki f fonksiyonunun p ve h acilimlari; agzin kapaliligi (p) ve nefes alisi (h) dir. Buradaki p durdurma, bitirme, sabit temelli pose ve posit olarak ikilem temelindedir. H de nefes alisi/verisi olarak karsitlik temelindedir.

Q da "olarak, sifatiyla, mahiyetinde" temelinde bir kullaniimdir. QUA seklinde ifade edilen bu kullanimin, daha once de bahsettigim gibi, bir KIMI (QUI) VE NESININ NICELIGI (QUANTITY) VE NITELIGI (QUALITY) OLARAK olusturulmustur. Burada bilindigi gibi, nitelik; pozitivite karsitliginin; niceligi olan bir de, ikilemin indirgenmesidir.

W larin nefes acilimlari da soru kelimelerini olusturur. ( What/ne, when/nezaman, whyneden-nicin, where/nerede, who/kim, whose/kimin which/hangisi).

Dolayisi ile, hangi dilin, linquistik, ya da etimolojik koken ve yapilanisi olursa olsun; yukaridaki harfler olan; w, x, y, z, ve p, h, q ana harflerdir. Diger harflerin, onem ve "dillerinin" linkini yukarida verdim.

Aslinda noktalama dilinin yazimi ile, yukaridaki ifade edilenleri resimlemek oldukca karmasik ve zordur. Alginin netligi ve acikligi, cizimsel ve sekilsel izahin; goze hitabiyla daha kolaydir.
__________________
Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti

Felsefeye/Bilime Felsefi/Bilimsel Yanasim Farki

FELSEFEYE, FELSEFI BAKIS ACISI ve Yanasimi.

Konumuz, ister varlik, ister varligin gercekligi, ister varligin mustakilligi olsun. Bu temelde de, ister, nesnel, maddesel, gorunussel, fiziksel, kimyasal ve bunlarin epistemolojik belirtilen en kucugu, yada en buyugu olsun; FELSEFI YANASIM, MONIZM VE DUALIZM ILE SINIRLIDIR.

Yani, dogal zihniyetin; felsefeye felsefi yanasimi, ya monist, ya da dualisttir.

Bu temelde zaten;

Birincisi, monist bakisacilarindan; ideolik inacsal temelli dogru rehberliginde one
cikan monist yanasimlar; kendi icinde dogruluk mcadelesi vermektedirler. Bu da monizmin, mono olarak hangi felsefi temeli alirsa alsin, hem diger monist temellere, hem de dualist temele karsi bir uyumu soz konusu degildir.

Ayni sey dualizm icinde gecerlidir. Cunku dualizmin temeli DIYALEKTIGE DAYANIR ve bu diyalektigin, dualitik birlesiminden, bilhassa kulak ve ses dilinin noktalama icerikli yapilanis ve isleyisinden dolayi, bir diyalektik monizm soz konusudur. Yani, dualizm kabullenilir, fakat bu dualitik birlesim temellerinden birinin digerine zamansal ilk ve/veya oncelik kosuluyla.

Iste felsefenin, felsefi yanasiminin bu zamansal alisilagelmisligi, dusunceyi; mutlaka bir ilke, onceye yonelmeye zorlar.

Dolayisiyle, varlik tartismasi; ister mustakillik, ister gercek temelinde olsun "varlik nedir?" den ziyade "benim inandigim ideolojinin ilkledigi, onceledigi varlik dogrudur/vardir" tartismasina doner.

Iste bu nedenden, felsefe; bilimsel ve ORTAYA KOYUCU, TUM RESMI VERICI, DISARIDAN BAKIS ACILI VE NOTR ALGILI degildir ve dogal zihniyet bunyesinde de olamaz. Cunku dogal zihniyetin ufku, diyalektikle son bulur. Onun vereni ve otesi ortaya konan felsefenin felsefi yanassimi ile mumkun degildir.

Bu temelde de felsefi yanasim ve bakis acisi; IDEOLOJI, INANCSALLIK VE DOGRULUK ile sinirlidir. Tabi ki ideoloji, inanc ve dogru farkliliklarindan dolayi da, tartismasi; KESINLIKCI, MUTLAKLI, ISPATLI, DETERMINIST icerikte ve anlamdadir.

Bu da zihniyet ve onun dusuncesi UFKUNUN ACIKLIGINI KAPATMAK anlamina gelir.

Halbuki felsefeye, bilimsel yanasim; herseyden once insanoglu turu ve biri faktorunu, onun NESNELLIGINDEN ZIYADE; OZNELLIGINI, OZELLIGINI SOYUTLAMASINI VE ORTAYA KOYMASINI one cikarir.

Bu da otomatikman; epistemolojinin DEGISKENLIK, GERCEKLIK NOTRLUK, QUA ICERIKLILIK, temelinde; diyalektik tikanikligin tikanikligini acmak ve felsefeyi, felsefi degilde; bildirilen, belirtilen ve ortaya konan, ortaya koyan ve ortaya konum temelinde ve tum ideolojik, inancsal, dogrusal resmin goruntusunu vererek ve bu verimin faktoru INSANOGLU TURU VE BIRININ faktor olarak alternatifsizligini ve one cikisini algilayarak ve farkina vararak degerlendirmek anlamini tasir.

Burada, her zaman belirtildigi gibi; insanoglu turu ve birinin; diger her fiziksel, nesnel, maddesel, gorunussel, somut varlik gibi bir icerigi oldugu, zaten insanoglunu,m hem mustakillik, hem de gercek temelde felsefi bakis acisindan maddesel, nesnel, somut v.s. yapar.

Iste burada felsefi bakis acisinin, algilayamadigi, farkina varamadigi, bilincine cikaramadigi; INSANOGLU TURU VE BIRINDE OLUPTA, DIGER MUSTAKIL VE GERCEK OLARAK FELSEFI NITELENDIRILEN VARLIKLARDA OLMAYAN; diyalektik monizmin diger ucu olan; dusunsellik, oznellik, ozellik, soyutluktur.

Yani felsefeye gore; madde nasil maddesel, soyut nasil inancsal sa ve biribiriyle karsitsa; insanoglu bu karsitligi bunyesinde tasiyan; hem maddesel, hem de inancsal olmasidir.

Iste insanoglunun, felsefenin; felsefi tarihler boyu tartismasini, insanoglu kendi varlik bunyesinde DUALITY OLARAK barindirir.

Iste asil, ufuk ise bundan sonra gelir. Bu ufukta, insanoglu turu ve birinin, diger mustakil ve gercek varliklarda olmayan bu duality yapisinin ISLEYISINI VE DIYALEKTIGINI VEREN UCUNCU BIR NOKTA OLAN KAVRAMDIR.

Iste bu kavram sayesinde; insanoglu, hem kendi dualitisini, hem de felsefi monizmi ortaya koyabilir.

Bu da insanoglu turu ve birini, bir ust asamaya, duality otesi bir ucleme tasir. Iste bu uclemin, algisi, farkindaligi ve bilinci, ancak neyin ne oldugunu, ne olarak nasil oldugunu ve neden oyle oldugunu BILIMSEL OLARAK ortaya koyabilir.

Iste epistemolojik gerceklik, Insanoglunun bu mustakil ve gercek varlik temelli DUALITISINE; epistemolojinin temeli kavrami hem yanlislanabilirlik, hem de degisebilirlik temelinde katarak; zihniyetin her konudaki her turlu ufkunun onunu engel olmayan bir sekilde acmaktadir ve ozgur birakmaktadir.

Iste insanoglu turunun dogumdan beri aldigi ve kendisine verilen tum sinirlar, kesinlikler, mutlaklar, tabular, degerler, teslimiyetler, tikanikliklar, noktalar, kaliplar, yasalar, kurallar v.s. kisaca; olgu ve kurgular; BULGU, BILGI temelinde OZGUR KALMAKTA; hic bir kisitlama, herhangibir konu icerik ve anlam icin bir sinir teskil edememektedir.

Iste bilimin ve bilimselligin onunu acik tutacak olan da, insanoglunun bu acik ve serbest ufkudur.

Tabi bu ufuk ortada yok ise; felsefenin felsefi temelli ideolojik, inancsal, dogrusal tarismalari; hem bir yarar saglamadigi gibi; insanoglunun her turlu mustakil ve gercek varlik algisini, farkindaligini ve bilince cikmasini da erteleyecek ve gundeme getirmeyecektir.

Zaten emperyalist zihniyetin; dogal zihniyet ve dogal ego temelli her turlu soyutlama da, dilde, felsefe de, bilimde KALICI VE MUTLAK kilmak istedigi de, bu determinizmdir.

Cunku emperyalist zihniyet; insanoglunun dualist yapisini algilamis ve bu dualist yapilanisin monist isleyisinin her turlu monist ayrimciligini ve birbirleriyle savastirimini ustlenmistir.

Ama; maalesef; emperyalist zihniyet kendini algilayamamis ve kendi zihniyetini vereni ortaya koyamamistir. Iste bu uclem olarak ortaya koyum, insanoglunun emperyalist zihniyet ve onun ayrimci, cikarci v.s. dogal zihniyet ve dogal egosundan ozgurluk anlamini ve INSANSAL ZIHNIYET anlamini tasir.

Aksi, felsefenin felsefi bakis acisinin, dilde, bilimde ve felsefe de emperyalist zihniyet ile sinirliligi ve insanoglu turunun kendi bunyesindeki her turlu ayrimciligi, kisaca gunumuzun tarihler boyu devam eden insanoglu turu arasi ustunluk, hakimiyet ve teslimiyet yarisidir.

Su anki, bilimde de, felsefede de olan budur.
__________________
Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti