Friday 11 July 2014

Senaryo Yazmak Ile, Olani Dile Getirmek Farki/Iliskisi

Aslinda insanoglunun yapilandirdigi ve yapilandirdiginin ne oldugunu algilamak adina; yapilandirilmisligin cesitlerini ve de yapilandiranin bir BEYNIN SENARYOSU MU, YOKSA GOZLEMIN DILE GETIRDIGI MI oldugu farkini algilamak; hem felsefi hem de bilimsel farkin farkini algilamak, hem ideolojik/inancsal hem de bilimsel/bilissel farkini algilamak ile esdegerdir.

Bu ayni zamanda akilci ve gozlemci algilama farkinin da farkidir.

Insanoglu tarihler boyu, beyninin soyutlama yetisi ile bir suru akilci ve ideolojik inancsal mitler, efsaneler, bilim kurgular, fizik otesi yaratiklar, mistik anlatimlar, masallar v.s. SENARYOLARINI YAZMIS VE YA INANCTA TUTMUS, YA DA YASAMDA CANLANDIRMISTIR.

Iste insanoglunun olan bir fenomenin gozlemini dile getirmek yerine, kendi fenomenlestirdigini dile getirmek farki da budur.

Dolayisi ile hem yapilandirilmisligin hem de fenomenlestirmenin iki yonlulugu insanoglunu genelde BILIM VE BILIMSELLIKTE BILISSEL OLARAK TUTMAK YERINE, SENARYOSU YAZILANI AKILCI ORTAYA KOYMASI her zxaman onun "isine gelirligi" ortaya koymustur.

Tum ideolojik inancsal izmler aslinda ya yazilan bir senaryonun canlandirilmasi mucadelesi; ya da istenen bir senaryonun yasamda olmasi istemidir.

Iste burada aslinda senaryoyu oynayanlar, bu yaratilan senaryoya kendini teslim edenler ve krendini ona mensup kilanlardir.

Iste bazi senaryolar; genelde mantiksal olabilirlik olasiligini olanakli kilmak adina yasama gecirilebilirler, bazilari ise boyle bir olanakli kilimdan yoksundur.

Bu konu aslinda insanoglu numenal yetisinin olani dile getirmek ile bir olan yaratmak ve canlandirmayi farklari ile birlikte algilanma adina ok onemlidir.

Ustelik bu gereksiz, anlasmsiz ve luzumsuz aklin inadi; bilimin bilimselligin ve gozlemin, gozlemsel algilamanin ve gozlemci olabilmenin de onundeki en buyuk engeldiir.

Ustelik dogal olan bu soyutlama sanki birinin istemi olarak carpitilmis ve insanoglu yasam ve iliskisinde SENARYO YAZDIGI BIR YOLA GIRMISTIR.

Nedense bu sahte yasam ve iliski insanogluna "daha cazip gelmektedir."

Halbuki olmasi gereken daha zahmetsiz, daha acik ve net daha algilanir oldugu halde bir turlu insanoglu bunun farkina varamamakta diretmektedir.

Iste bu nedenden dunyada "yeni olanin" eskiye "baskinligi" bu temeldedir. Iste bu yuzden "eski" yeniye anlamsizca direnc gosterir.

Zaten bu fark olmasaydi, ne dogrulama ne gerceklestirme v.s. gibi bir ispata kimse gerek duymaz, kisir dongusel olarak tartismazdi.

O yuzden insanoglu eger senaryo yazacaksa, bunun en azindan mantiksal olabilirlik olasiliginin olmasina dikkat etmesi gerekiyor.

Yoksa bilim kurgu olarak her yazilan senaryonun canlandirilmasi her zaman teknik olarak mumkundur.

Ayni Kabatas icin yazilan senaryonun canlandirilabileceginin mumkun olabilmesi gibi.

Yalniz burada mumkun olmayan toplumumuzda hic bir olayin senaryoda yazdigi gibi canlanamayacagidir.

Bu senaryo ancak bilim kurgu olur. Keske bu senaryoyu canlandirabilselerdi de, yazdiklari en azindan oynanmis olabilseydi.

Akillari senaryo yazmaya yetiyor da, yazdiklari senaryonun canlanamayacagina yetmiyor.
__________________
Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti

No comments:

Post a Comment