Friday 11 July 2014

"Ileri" Diktatorluk

Once baslikta kullanilan kelimenin, kavram olarak anlam ve icerigini verelim.

Diktatorluk-Egemen ve mutlak siyasi bir gücün, bir veya birçok kişinin oluşturduğu bir yürütme organınca, denetimsiz olarak yürütüldüğü siyasi düzen:

Demekki bir siyasi duzenin diktatorluk olabilmesi icin, bir diktator/otokrat yani "tek adam" olmasi gerekiyor.

TC tarihine bakalim.

Bana herhangibir kimse, TC tarihinde herhangibir donem olarak yukaridaki tanima uymayan bir siyasi duzen donemi ornegi verebilir mi?

Eger "verebilir" denirse; bu acikca "benim savundugum diktatorluk en uygun, ya da olmasi gereken diktatorluktur" demis olur.

"Egemen ve mutlak"-TC tarihinde egemen ve mutlak olmayan bir donem var midir? Ya da koalisyonlari boyle mi algilamak gerekir.

Birincisi, tek partili bir siyasi sistemin olmasi zaten egemen ve mutlakliktir. Yani; 1923-1950 donemi.

Demekki ilk diktatorluk donemi, TEK PARTILI DONEMDIR. Yani CHP donemi.

1950-1960 bu 10 senede olan nedir? Diktatorlugu "yikma" savasimidir, yoksa "yeni bir diktatorluk kurma" savasimidir. Zaten CHP'den farkli olan bir parti iktidara gelmis ise, zaten toplum ya CHP'nin diktatorlugunu begenmemis, ya da sirf bir yenilik adina DP'yi secmistir.

1960 yili zaten ilk egemenlik ve mutlaklik kurma adina gelen ilk "kaybedildigi dusunulen" olan diktatorlugun geri getirilme darbesidir.

71 ve 80 darbeleri de hakeza.

Kisaca TC tarihi ilk basta turklestirme siyasetinin egemen ve mutlakliginin diktatorlugu altinda iken; 50-60 arasi bunun kurtculuge ve sunnilige kaydirilma cabasini yasamistir.

Zaten 80 den sonra bu sunni/kurtculuk politikasi iyice gun yuzune cikmis ve turklestirme politikasi geride kalmaya baslamistir.

Demekki ulke ve toplumu bugun de dahil; iki turlu egemen ve mutlakligin pencesinden kurtulamamistir. Turklestirme ve buna karsilik sunnilik/kurtculuk ittifaki. Zaten ilk turklestirme doneminde kullanilan politik nefret ve kin propagandasi "yunan/rum" olmustur.

Peki diktatorluklerin bu sekilde seyri yaninda, diktatorlugun "ilerisi" nedir?

Burada once sunu ortaya koymak lazim. Yukaridaki tanimdan da anlasilacagi uzre;"denetimsiz olarak yurutme" kismi yer almaktadir. Yani kuvvetler ayrimi olan yurutmenin yaninda yasama ve yargi.

Son zamanlara kadar, yargi konusundaki "bagimsiz degil" algisi aslinda; turklestirme doneminde yargiyi bu politikaya alet edenlerin, bugun kendilerine karsi olana soyledigidir. Cunku bugunku yargi turklestirmeye degil; sunnilige ve kurtculuge hizmet etmektedir.

Iste diktatorlugun gorunur sekilde ya da politik bir amac olarak tek bir kisiye yone sese yonelmis hali o diktatorlugun "ileriligini" gosterir. Yani "Taraf olmayan bertaraf olur"

Iste bu anlamda, TC tarihindeki her turlu diktatorlukten en ilerisini ustelik dile getirerek uygulayan AKP iktidari olmustur.

O yuzden hic kimse "demokrasi" masali ile kendisini avutmadan once, demokrasinin bir diktatorluk olmadigini algilasin. Cunku algilayamazsa, DEMOKRASI DIYE YUTTURULAN DIKTATORLUK, "ILERI" DEMOKRASI OLLARAK "ILERI" DIKTATORLUGE DONUSUR.

Bunun ulke ve toplum olarak ta uygulanabilirliginin nedeni birey olamamak ve suru psikolojisinin ve korku felsefesinin Osmanli varisi topluma cok iyi uyarlanabilir olmasidir.

O yuzden bugun kendilerince demokrasi savasimi verenler; aslinda kendi ideolojik inancsal diktatorluklerinin savasini verip vermediklerini bir dusunsunler.

Sonucta kim kime bir diktatorluk yasatirsa, tarih bunun tersini de gosterir ve diktatorlugu yasayan ve yasatan el degistirir.

Iste buradaki okunan masal DIKTATORLUGU YASATANIN KENDISINI DEMOKRAT OLARAK VE YAPTIGININ DEMOKRASI OLDUGUNA INANARAK uyguladigi kandirmacadir.

Sunni/kurtculuk nasil bir diktatorlukse, turklestirme de ayni bir diktatorluktur. Cunku bu toplum ve farkli halklari her ikisini de istememekte; sadece insan haklari evrensel hukuk temelinde hak ve ozgurlukleri ile birlikte yasamak istemektedir.

Maalesef henuz toplumun ve farkli halklarinin bu istedigi TC kuruldugundan bugune kadar yerine getirilmemistir.

Bu gidisle ne zaman yerine getirilecegi de mechuldur. Cunku ufukta boyle ne bir orgut ne bir parti ne bir hareket ne bir egitim ne bir yetistirim ne bir zihniyet ne de bir ufuk henuz yoktur.

Uzucu olan da bunun bilinc ve farkinda olanlarin ve bu hak ve ozgurlugunu alamayanlarin bu yasatildigi durumdur.

Yalniz ben 70 milyonluk toplumda bu duzeydeki beyinlerin "elin parmaklarini gececek kadar" bir sayida bile oldugunu dusunmuyorum.

Cunku ufukta boyle ne bir orgut ne bir parti ne bir hareket ne bir egitim ne bir yetistirim ne bir zihniyet ne de bir ufuk henuz yoktur.

Uzucu olan da bunun bilinc ve farkinda olanlarin ve bu hak ve ozgurlugunu alamayanlarin bu yasatildigi durumdur.

Yalniz ben 70 milyonluk toplumda bu duzeydeki beyinlerin "elin parmaklarini gececek kadar" bir sayida bile oldugunu dusunmuyorum-e.i.-

Evet, 31 Mayis Halk direnisi gosterdi ki, boyle bir zihniyet ve nitelik varmis, artik yasatilmak degilde yasamak istediklerini haykiriyorlar.

Bunlar belki "elin parmaklarini gececek kadar" bir sayi ile basladilar, amabugun sadece ulkeyi degil; dunyayi sardilar.

Ne mutlu halk direnisinde yer alana.

__________________
Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti

No comments:

Post a Comment