Saturday 12 July 2014

Beyin, Dusunce ve Kavram Iliskisi

Yukaridaki mesajda, insanoglu turu ve birini; insanlastirmayan olgunun insanoglu soyutlamasi oldugunu ve bu soyutlamanin, koken ve temellerinin ayni evrensel yapilanis ve isleyisinden kaynaklandigini belirtmistik.

Soyutlamak, insanoglu turu ve birinin hareketi, belirtisi, bildirdigi ve ortaya koydugudur. Bu ortaya koyumda, insanoglu hem kendi ile ilgili, hem de kendi disinda kalan algiladigi ile ilgili herseyi soyutlamasi ile ortaya koyar.

Insanoglunu turu ve birinin soyutlama yetisi, epistemolojik olarak alternatifsizdir ve sadece insanoglu turu ve biri tarafli bir monologdur.

Bu temelde konuyu ele aldigimizda, insanoglu beyni, hareket edebilmek icin, dusuncesini kullanir.

20. yuzyila kadar insanoglu turu ve birinin soyutlamasi hic hesaba katilmamis, sadece algi farkinin bes duyusu ve duyumu icerikli bir farklilikla bir karsitlik yaratilmis (madde ve dusunce) ve bu karsitlik, insanoglu turu bunyesinde 2000 yil tartismalara ve hangisinin hangisini verdigi, hangisinin ilk oldugu temelli metafizigin, en bas ideolojik tartismasi halini almistir.

Dilin, linquistik, etimolojik v.s. yapisinin felsefe de one cikmasi ve kavramin ve de madde ve dusunce ortakligi fenomenin algilanmasi ile , hem pozitivizm, hem de isimcilik ideolojileri metafizigin yeni varlik teorileri haline gelmistir.

Sonucta insanoglunun bu ilkleme ve tekleme yapilanis ve isleyisi, sorunlari cozum yerine, uclu bir kaosa suruklemistir.

Sonucta alginin ortaya koydugu soyut ve somut kavramlar, duyu ya da duyum diye farklilassa da, beyin ve onun fonksiyonu dusuncenin bir urunudur.

Ustelik 2000 yillik tartisma, insanoglunun fiilini, hareketini ve belirten, belirleyen, bildiren faktoru kavrami da hesaba katmadan yurutulmustur.

Ortada bir insanoglu turu biri olan bolunmez bir yapi ve bu yapinin hareketi olan karam vardir. Bu kavram da, bu bolunmez yapinin beyni ve onun fonksiyonu dusuncesidir.

Yani hareket iki turludur. Birincisi, beynin fonksiyonu olan dusunce, digeri insanoglu turu birinin hareketi olan kavram. Iste burada belirleyici ve belirtici olan da kavramdir. Cunku bu belirtim sayesinde, hem insanoglu, hem beyni, hem de dusuncesi ortaya konabilir.

Zaten bilim ve bilimsel calisma ve metodun gozlemsel, ve deneye tabi tutulabilen ve yanlislanabilen ortaya koyumu da kavramsaldir. Oyuzden de bilimin uzerinde gozlem yapabildigi olgunun sadece madde ve kesinlik, mutlaklik degil; fenomen ve fenomenin ne oldugunu ortaya koymak yerine, fenomeni olcum ve siniflama ile ve de fonemeni gozlem ile ortaya deneye tabi tutulabilecek ve yanlislanabilecek bilgi, bildirim ve belirtim koyabilmektir.

Fenomenin ne oldugunu zaten hem metafizik ve onun varlik, din, teoloji temelli felsefeleri her biri kendi felsefesi temelinde ortaya koymaktadir.

Iste onemli olan bu ortaya konanlardan birini digerlerine karsi savunmak degil; aksine bu ortaya konanlari gozlemleyerek test edilebilir ve yanlislanabilir temelde degerlendirebilmek ve de bu degerlendirmeyi, bizlerinde ogesi oldugu insanoglu turu ve biri kokeninde ve bu kokenin insanlasamamasindaki sorunlari bir resim olarak ortaya koyarak gerceklestirmektir.

Cunku, ortaya atilan her felsefenin, zaten insanoglu turu ve birinin soyutlamasi oldugunun algilanmasi, bunlardan birini digerlerine karsi savunmak yerine, hepsinin biribirinden farkli olarak gozlemini gozler onune sermek ve insanoglu turu ve birinin neden insanlasamadigini, evrensel ayniligi veren yapilanis ve isleyis ile ortaya koyabilmek, insanoglu turunun neden kendi bunyesinde ayristiginin ve savastiginin da cevabi olacaktir.

Oyuzden soyutlamadaki siniflamayi cok tutarli ve bilincli yapmak gerekir.

Bu da soyutlamanin koken ve temelini algilamaktan ve sorunun nerede oldugunu ve neden ve nasil oldugunu saptamaktan ve ortaya koymaktan gecer.

Evet ortada bir insanoglu ve onun hareketi kavrami ve bu kavramin algilanan herseyi somut ve soyut farklilastirmasi vardir.

Birde ortada insanoglu turunun bolunmez butunu birinin tursel beyni ve bu beyninin fonksiyonu dusuncesi vardir.

Iste beynin fonksiyonu dusunce her turlu algi temelinde hamile kalarak bu algiyi dogurmak icin de kavrami yaratmistir ve kavramiyla da, kendi dahil tum algiladiklarini beynin islevsel farki olan bes duyu ve duyum ile ayirarak soyut ve somutu yaratmistir.

Aslinda ilginc olan, bu bes duyunun da duyumunda zaten beynin bir islevi oldugu ve fonksiyonel dusuncesini kavrama donusturdugu ve bu donusen kavram ile algilanan ne ise onu ozdeslestirerek soyut ya da somut temelinde bildirdigi ve belirttigidir.

Iste bu temelde de, kavram eli ile insanoglu turu ve biri soyutlamasi, bes duyusu ile algilanana somut, duyusu, sezisi, ile algilanana soyut demistir.

Mesela, bir tassomut algilanirken, bir korku soyuttur. Aslinda buradaki kurulmasi gereken bag; somutun DIREK, SOYUTUN INDIREK BIR ALGI OLDUGUDUR. Cunku indirek algi olan soyutu veren aslinda belirlenebilen, ya da belirlenebilemeyen bir fenomendir.

Yani, DIREK GOZLEMLENEBILEN FENOMEN SOMUT, INDIREK OLARAK ALGILANAN GOZLEMLENEBILEN, YA DA GOZLEMLENEMEYEN FENOMEN SOYUTTUR.

Bu fenomenin direk ya da indirek kavram yoluyla ortaya koyumu ise, evrensel ayniliktaki dogal zihniyet ve dogal egonun yapilanisi ve isleyisi olan noumen yani fenomenin ne oldugunu direk ya da indirek ortaya koyan evrensel yapilanis ve isleyistir.

Iste bu insanoglu turu ve birinin yapilandirdigi ve islerligi evrensel aynilik olarak koydugu soyutlama yetisinin sekillenisi de, insanoglu turu ve birini insanlastirmayan olgudur.

__________________
Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti

No comments:

Post a Comment