Sunday 22 November 2015

Araplaştırılan ve Kürtleştirilen Türkmen Halkı-Qua Felsefesi

Yukaridaki baslik ve konu:

Birincisi evrensel-insan Zihniyetinin Qua Felsefesi ile yazilacaktir.

Ikincisi, evrensel hukuk insanhaklari temelli hak ve ozgurlukler olarak yazilacaktir.

Yani ne Turkmen milli/dini bakis acisini ne de Turkmen kavramini kullanan bir politik, etnik/milli ve de dini/mezhepsel, cikar ve duygu somurusu bakis acisini icermeyecektir.

Turkmenler bilinen sekli ile Turkic halklarindan (Turklerin de icinde bulundugu turk boylarini ve dillerini iceren halklar grubu) biridir.

Gunumuzde kendi adlarina bir ulke ve devletleri vardir.

Ayrica O.Dogu'da Iran, Irak ve Suriye'de yasamaktadirlar.

Irak'ta 3 milyon, Iran'da 3 milyon ve Suriye'de de yine 3 milyon civarinda bir nufuslari vardir.

Irak'ta cografi/siyasi olarak bir "Turkmeneli" bolgesi bulunur.

Suriye'de de genelde Suriye'nin batisi ve kuzey batisinda yogundurlar.

Guncel olarak Suriye ve Irak topraklarinda devamedegelen savas ve catismalar temelinde konu ele alinacaktir.

Yani basligimiza ve konuya Iran topraklarinda yasayan turkmenler dahil edilmeyecektir.

Kokeni ingilizce olan "arabization" yani araplastirma ve "kurdification" yani kurdlestirme Turkmen halki acisindan basligimizin konusudur.

Bugunlere gelmeden once, Turkmenlerin Hem Saddam hem de bugunku Esad rejiminde, her turlu katliama ve asimilasyona ugratilmak icin hak ve ozgurluklerinden mahrum birakildigini soyleyelim.

Ayrica Turkmen etnik halkinin dini ve mezhepsel temelde hem sunni hem de sii mezheplerini de icerdigini soyliyelim.

Iste bu araplastirma konusu aslinda bugunku sorunlardan once baslayan bir konudur.

Kurtlestiorme konuisu ise tamamen etnik bir baski ve zorlama ve de asimilasyon konusudur.

Kisaca Turkmenler kendilerine ait ve hak ve ozgurlukleri olan etik milli ve dini degerlerinden koparilmak icin hem dini hem de milli baski ve katliamlara ugramistir ve ugramaktadir.

Bu acidan Suriye ile Irak'taki durumlari da farklilasir.

Irak'ta kurd halki ile ic ice bir cografyada yasarlarken, Suriye'de hem Esad rejimi hem de emperyalizmin yetistirdigi ve Esad'a karsi kullandigi "muhalif" denilen terrorist gruplarin elinde bulunan alanda yasamaktadirlar.

Ayrica Suriye'de bugun ISID'in kontrolunde olan ve iki kurd halki elinde olan topraklarin arasinda kalan ve tam da Turkiye sinirinda yer alan cografyada da yogun olarak bulunmaktadirlar.

Burada emperyalizm eliyle, turkmenler sanki bu muhalif terrorist gucler eli ile Esad rejiminden korunuyor gibi gosterilmektedir.

Irak'ta ise ugradiklari kurtlestirme politikasi altindadirlar.

Ilginc olan Turkmenler ile ilgili guncel politik cikar ve somuru tarafli haberlerinin disinda medya ve basinda kitleye onlarin evrensel hukuk insan haklari ve hak ve ozgurlukler temelinde yasananlari yansitma yoktur.

Ya haberler, turk milliyetciligin turkmenleri politik cikar olarak kullanmasi, ya da muhalif terrorist guclerin onlari koruyormus gibi gosterilmesidir.

AKP bile yolladigi tirlardaki silahlari sanki Turkmenlere yardim icin yollama olarak gostermistir.

MHP'de turk milliyetciliginden dolayi ve turkmenleri kurdlere tercih ettiginden sanki turkmenlerin yanindaymis gibi bir politika gutmektedir.

Buradan bir kac onemli sonuc cikar.

Esad ve Rusya'nin ortak muhalif teroristleri bombalamalarinin Turkmenleri bombalamalari anlamina gelmedigi.

Kurd silahli guiclerinin Turkmenlere gosterdigi tavrin "sutten cikmis ak kasik" olmadigi.

Emperyalist guclerin Turkmenleri degil, Esad muhalifleri terrorist gucleri destekledigi yarattigi besledigi ve yardim ettigi.

Emperyalist guclerin turkmenleri degil, kurdleri destekledigi ve yardim ettigi

AKP hukumetinin Turkmenleri degil, Esad'a muhalif terrorist gucleri destekledigi ve yardim ettigi.

Kurdlere karsi cikmak icin, Turkmenleri koruyormus gibi kendini gosterdigi

Kisaca emperyalist guclerin ve AKP'nin politik amaci Turkmenler uzerine degil; Esad'i devirecek muhalif terrorist gruplar uzerinedir. Turkmenler bu konuda politik duygu somurusu olarak kullanilmaktadir.

Rusya Esad tarafinda turkmenleri ile degil, Esad'a muhalif terrorist guclerini bombalamaktadir.

Kurdler bunyesindeki turkmenleri asimiliye ederken ve kurdlesmeye zorlarken, Turkmenler ile degil; Esad ile birlikte muhalif terror gucleri ile savasmaktadir.

Ayni sekilde IRAK'ta resmi hukumet ile birlikte ISID ile savasmaktadir.,

Burada ISID'a ayri bir paragraf acalim.

Isid Irak'ta hem kurdler hem de rejim ile savasirken, Suriye'de yine kurdler ve rejim ile savasirken, politik cikar farkindan dolayi da muhalif terror gucleri ile catismaktadir.

Ayrica ISID bugun sadece Irak ve Suriye rejimleri ve de kurd cografyasi icin degil; onu yaratan emperyalist gucler ve rusya icin de vurulmakta olan bir terror gucudur.

ISID'i her turlu yaratiminda ve yetismesinde besleryen ve yardim/yataklik eden AKP bile gostermelik te olsa "vurmaktadir."

Emperyalist gucler ISID'a karsi Kurtleri korur ve desteklerken, AKP ISID ile birlikte kurdleri vurmaktadir.

Emperyalist gucler ve AKP Esad muhalifi teroristleri besler ve desteklerken, Rusya ISID'in yaninda onlari da vurmaktadir.

Kisaca tum bu karmasa ve kaos ortaminda, belki de insan haklari evrensel hukuk ve hak ve ozgurlukler Adina, basina pek yansimayan ve yansisa da sadece politik cikar ve duygu somurulu yansiyan Turkmenler, her turlu baski katliam ve asimilasyon politikasina maruz kalmaktadirlar.

Gorundugu gibi de politik cikar ve duygu somurusunun yanlarinda oldugunu gosterir gostermelik destek disinda, Esad, Kurdler, Muhalif teroristler, emperyalist gucler, Irak hukumeti, Irak kurdleri ve ISID tarafindan kusatilmislardir.

AKP'den de ozde degil, sozde yardim gormektedirler.

Kisaca Turkmenleri Irak ve Suriye'de koruyan ve kollayan hic bir devlet hukumet silahli guc ve terror orgutu yoktur.

Bir yerde "kendi kaderlerine" terk edilmislerdir.

Evrensel-Insan - Yapilandirmaci Epistemoloji/Qua Felsefesi/Bilissel Bilim/Serbest Dusunurluk/Devrimci Sorgulama/Numenal Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti

Wednesday 18 November 2015

Serbestlik, Serbest Olunmadiginin Farkindaligidir

Yukaridaki baslikta iki onemli nokta vardir.

Birincisi, bir seyin farkindaligi onun olumsuzu ile mumkundur.

Ikincisi farkindalik tek basina bir seyi kazanmaya yetmez, yani;

Farkindaligi fiili hale getirecek olan ise bilinctir.

Burada bir onemli nokta da, serbestlik ile ozgurluk farkidir.

Iste bunun farkindaligi ancak bu farkli iki kavramin elde edilmesinin bilincine acilir.

Daha once sitemizde "ozgurluk ile serbestlik farki" ve "boyunduruk tutsakligi" basliklari ile bu konunun farkindaligi dile gelmisti.

Serbesstlik ile ozgurluk farkini algilamak Adina, ingilizceden ornek verelim.

Bir seyin serbestligi "free" olarak ifade edilirken, bir seyin ozgurlugu "liberal" sifati ile ifade edilir.

Genelde "liberal" sifati politik bir icerikte iken, free sifatinin belirleyici bir icerigi yoktur.

Peki "serbest olunmadiginin farkindaligi" ne demektir.

Eger bir kisi, herhangibir kavramin bunyesinde ise ve onun olumlu ya da olumsuz tarafinda ise, SERBEST DEGILDIR; KAVRAMA BAGIMLIDIR.

Yani KAVRAMI ORTAYA KOYAMAZ, SADECE KAVRAM ILE ILGILI OLAN OLUMLU YA DA OLUMSUZ BAGINI ORTAYA KOYAR.

Burada "siz" olumsuz eki, kisiyi kavramdan serbest yapmaz, sadece kavramin pozitifine karsit yapar.

Mesela milliyetci de, milliyetci karsiti da, milliyet kavramindan serbest degildir.

Yada dinli de dinsiz de din kavramindan serbest degildir.

Namuslu da namussuz da namus kavramindan serbest degildir.

Aslinda buradaki serbestlik, bir yerde "bagimsiz" olarak ta algilanabilir.

Cunku serbest olmamak demek, bagimli olmak demektir. Bagimli olan kavramin ya pozitifine ya da negatifine baglidir. Kavrami ortaya koyamaz, cunku kavramin bunyesinde ve tarafindadir.

Iste simdiye kadar serbestligin farkindaligi aciklandi.

Bilinc ise bu farkindaligin bilinmesi ve de bilissellige tasinilmasi,yani farkindaligin isleme konulmasidir. KAVRAMIN OLUMLU YA DA OLUMSUZ TARAFINDA DEGIL, KAVRAMDAN SERBEST OLARAK KAVRAMI ORTAYA KOYABILME BILISSELLIGIDIR.

Bu bir yerde, KAVRAMA ICINDEN VE TARAFINDAN DEGIL, DISINDAN VE TUM RESMINI GOREBILECEK SEKILDE BAKMAKTIR. Qua felsefesi, ya da kavram ile empati kurmak. Kavrama disaridan ve notr algi ile bakis, kavram disilik.

Demekki bir seyin farkindaliginin bilincini bilissellige tasimak, OLANA ISYAN ETMEKTIR. TARAF YA DA KARSI TARAFLILIK DEGILDIR.

Iste bu isyan ancak kisiyi kavramdan serbest kilar.

Burada yeri gelmisken, ozgurluk ise hic bir baski altinda kalmadan o kavrami kmisinin istedigi gibi kullanabilmesinin iznidir.

Yani OZGURLUK KISIYE BAGLI DEGILDIR, YASADIGI DUZENE SISTEME HUKUKA BAGLIDIR.

Serbestlikise tamamen kisinin insiyatifindedir.

Ozgur olanin kavrami istedigi tarafindan kullanma izni vardir, Yalniz bu kisi kavramdan serbest olmadiginin farkinda olmayabilir.

Kavramdan serbest olanin, kavrami disaridan gosterme serbestligi vardir, fakat bu serbestligi kullanma ozgurlugu olmayabilir.

Kisaca bir seyin kendisinin bilinci, karsitinin farkindaliginin bilgisini getirir.

Genelde karsitlik, ancak kendisinin farkindaliginin olumsuzlugu ile mumkundur.

Zaten kendisi olumlu ise, karsitinin farkindaligi itici, korkutucu, v.s. gelir.

Farkindalik, karsitligi getirir. Bu ya pasif ya da aktiftir.

Buradaki aktiflik, farkindaligin bilgisini bilince tasimak ve farkindaligi yerine getirmenin bilgisini de bilissellige tasimaktir.

Genelde bir beyin bir kavramdan serbest degilse, o kavramin olumlu ya da olumsuz emri altindadir ve yasamini ona gore yonlendirir.

Iste verileni oldugu gibi almak ve uygulamak, biattir. Her biat ise farkindaliginin farkina varilmamis bir biastir.

Iste o yuzden ilk isyan, verilenin tam karsisina gecmektir. Verilen ile inatlasmaktir.

Halbuki serbestlik, VERILENI ORTAYA KOYMAKTIR.

Bu da verileni oldugu gibi almak ya da tam karsisina gecmek ile degil; verilenin ne oldugunun bilisselligine varacak zihniyeti harekete gecirmek ve gereken soyutlamayi yapabilmek ile mumkundur.

Bunu felsefi olarak aciklamak istersek;

Mesela din felsefesi, bir kisinin kendi dini ya da dinsizligini ortaya koymasidir.

Halbuki dini felsefe, kendi dinini ya da dinsizligini ortaya koymak degil; din kavramini tum resmi ile ortaya koymaktir. Iste ancak bu sekilde din kavramindan serbestlik saglanir.

Bunu milliyet ya da baska herhangibir kavram icin uygulayabiliriz.

Iste dinden ya da milliyetten serbestlik, dinden ya da milliyetten; dinli ya da dinsiz milliyetli ya da milliyetsiz olarak dinden ya da milliyetten serbest olunmadiginin farkindaligidir.

Yani milliyet ya da din ortaya konmaz, dinlilik ya da dinsizlik, milliyetlilik ya da milliyetsizlik ortaya konur.

Iste ve herseyden once bunun FARKINDALIGI DEMEK, DININ VE MILLIYETIN DINLI/DINSIZ VE MILLIYETLI/MILLIYETSIZ HER IKI UCUNDAN DA RAHATSIZ OLMAK SORUN YASAMAK VE HER IKISINE BIRDEN ISYAN ETMEKTIR. Iste bu isyan ve rahatsizlik yeni bir bilisselligin bilincinin habercisidir.

Tabi bunun bilincin bilisselligine ulasmadan geri tepmesi olarak ta yansiyabilir.

Burada sonuc, isyani dindiren rahatsizligin sona ermesidir.

Kisaca farkindalik BEYINDE YER ETMISIN KENDINDEN BILINCSIZCE GELEN, YA DA KISININ BILINCI ILE KENDINI GETIRDIGI RAHATSIZLIGI VE ISYANIDIR.

Kisaca konu, beyinde yer etmisleri ve bilincalti temelli alisilagelmis kullanimi uygulamak degil, KISININ KENDI BEYNINI KENDININ ISLETMESI YA DA BEYNININ ISLEMESININ ONUNU ALGISINI KAPATARAK TIKAMAMASIDIR.

beynini kullanmak degil, isletmektir.

ZIHNININ SOYUTLAMASININ SOYUTLAMA YETISININ OLDUGUNUN VE BUNU KULLANMAK DEGIL, ISLETEREK DEGISTIREBILECEGININ FARKINDALIGIDIR.

Evrensel-Insan - Yapilandirmaci Epistemoloji/Qua Felsefesi/Bilissel Bilim/Serbest Dusunurluk/Devrimci Sorgulama/Numenal Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti

Devletin iki farkli Silahlı Gucu

Bilindigi gibi, 7 Hazirandan sonar, Diktator ve onun gudumundeki "savas ve terror devleti" ve onun her turlu silahli gucu (asker, polis ve ozel guc) hem kurd halkina hem HDP'ye hem de her turlu kendi gibi dusunmeyenlere karsi, tek adamligini fiili hale getirmek icin, gozaltilar, tutuklamalar, saldirilar, ablukalar, ve katliamlar ve de her turlu insanlik ve vicdan disi ortam yaratarak, HUKUMET VE DEVLET ELIYLE TEK TARAFLI SAVAS ACTI.

Bu savasi da guya PKK ile catisma olarak lanse etti.

Butun bu olup biteni sorguladiginizda ve irdelediginizde iki farkli tutum cikiyor.

Herseyden once iki farkli katliam ortaya cikiyor.

Birincisi, PKK'ya yem edilen ve gercek sayisi daimi olarak saklanan, asker ve polis katliamlari.

Ikincisi ASKER POLIS KILIGINDAKI SILAHLI GURUHUN BOLGESEL YAPTIGI SIVIL KATLIAMLARI.

Iste zaten farkta burda.

PKK nin katlettigi TSK ve devletin polisi iken, KURD HALKINI KATLEDENLER, BOLGELERINI ABLUKAYA ALANLAR  HER TURLU VICDAN VE INSANLIK DISI FIILI UYGULAYAN SILAHLI GURUH.

Iste bu guruhun kerndi aralarinda arapca konustugu, yuzlerini gizledigi v.s. aciklaniyor.

Simdi bir dusunelim, Turkiye cografyasinin bagrindan cikan silahli guc;

Neden arapca konussun?

Neden yuzunu saklasin?

Neden ISID GIBI DAVRANSIN?

iSTE BURDAN SU SONUC ORTAYA CIKIYOR.

Kurd halkina katliam yapan, bolgelerini ablukayaalan, olulere bile iskence yapan, mezarlari bile bombalayan, sokaga cikma yasagi olan yerde evinde mahzur kalmislari bile bombalayan, yaralilarin tedavisine izin vermeyen, sokaga cikani direk katleden, ona yardima geleni de katladen, katlederken; coluk cocuk bebek genc yasli Kadin erkek ayirt etmeyen, onlari acliga susuzluga mahkum eden, tedavilerine bile izin vermeyen, cenazelerinin alinmasina ve gomulmesine bile izin vermeyen, kili bile kipirdamadan katleden,hic bir hukuk kanun tanimiyan, devletin secilmislerine bile saldiran, GURUH, PKK'NIN KATLETTIGI TSK VE DEVLETIN POLISI DEGILDIR, SARAYIN OZEL OLARAK YETISTIRDIGI VE BESLEDIGI ISID GURUHU VE CELLATLARIDIR.

Unutmayalim ki, ne dictator, ne devlet, ne de hukumet; guya gozaltina aldigi hic bir ISID zanlisini tutuklamamis ve serbest birakmistir.

Yine unutmayalim ki, kukla basbakan "ben canli bombayi eylem yapmadan gozaltinaalamam, tutuklayamam; onlarin demokratik hakki vardir" demistir.

Buradan su sonuc cikmaktadir.

TURKIYE'NIN ASKERI VE POLISI VE DE KURD HALKI VE HER TURLU AKP KARSITLARI KATLEDILMEKTEDIR.

Olasi bir Suriye kara hareketinda da bu ISID guruhu harekete katilan TSK elemanlarini katledecektir.

Katleden de Isbirlikci PKK ve SARAYIN OZEL BESLEMELI VE KORUMALI ISID GURUHUDUR.

O yuzden unutmayalim, bu ISID GURUHU bugun Kurdu yarin aleviyi ve sonrada Turku katleder.

"katledilen benden degil" sessizligi ve korkakligi sinmisligi ise, tam da istenendir.

Cunku bugun kendinden olmadigini dusunerek katledilene sessiz kalanlar, yarin kendilerine sira geldiginde de onlarin katledilmesine karsi gelecek kimseyi bulamazlar.

Diktator bu ISID guruhundan kendi silahli gucunu kurmaktadir.

Yani ne asker ne de p[olis ne kurd ne de turk halki ne alevi ne de sunni ne de baska dinden mezhepten ve etnik kokenden olanlar diktatoru ilgilendirmemektedir.

Diktatore karsi olmak, "katli vacip" olmak icin yeterlidir.

Bu da diktatorun, sadece kendi ISID silahli gucunu degil, ayni zamanda kendi ummetini de kurdugunun bir delilidir. 

Evrensel-Insan - Yapilandirmaci Epistemoloji/Qua Felsefesi/Serbest Dusunurluk/Devrimci Sorgulama/Numenal Devrim - Evensel-Insan Zihniyeti

Neden, Yandaş Olmayan “Sol“ Basın/Yayın Suskun?

Genelde Suruc Katliami sonrasi baslayan ve "pkk ile catisma" adi altinda, tum dogunun belde ve bolgelerine yayilan ve Cizre katliami olarak saklanayamayan, TSK ve devlet silahli gucunun her turlu ablukasi sivil cocuk Kadin yasli genc katliamlari ve bolgelerin "sokaga cikma yasagi" adi altinda ablukaya alinmasi, yaralilarin tedavisine izin verilmemesi ve her turlu gunluk yasam sartlarinin zorla baski ile sekteye ugratilmasi ve her turlu insanlik ve vicdan disi muameleler, AKP 1 Kaasim sonrasi iktidar olduktan sonar da daha da yogunlasarak devam ediyor.

Simdi asil tehlike ise,m bu catismanin ulke sinirlari disina sadece havadan degil, karadan da tasinacagi.

Yalniz "KURD=PKK=TERORIST" ALGI OPERASYONUNDAN MIDIR, DEGIL MIDIR, BILINMEZ; mevcut "sol" ve yandas olmayan her turlu yayin, nedense; bu dogu bolgelerinde olanlara karsi suskun.

Sadece eger bir asker/polis sehit olmussa, onun haberi veriliyor. Eger katledilen "asker/polis" degil ise de, ya PKK olarak lanse ediliyor, ya da hic deginilmiyor.

Burada korku ver sindirmenin disinda baska bir sey var.

O da turk temelli sartlanmis millilik ve algi olarak bu catismanin PKK ile yurutuldugu.

Kisaca konu ne insanlik ne de vicdan.

Hatirlarsak, gezinin bir devami olan 6-7 Ekim olaylari da, gezi gibi algilanmamis ve destek bulmamisti.

Eger konu insanlik ve vicdan ise, bu katliamlara bunlara sahip olan "banane olen kurd=PKK'li=terrorist" algisi ile sessiz kalamaz.

Eger "bu vatan bizim" ise, ne bu vatan sadece turk, ne de biz sadece turk.

Bu vatan turk disinda her turlu etnik farka sahip ve bunlarin basinda kurdler geliyor ve bu vatan turkun oldugu kadar kurdunde. Iste bu temelde "biz" sadece turk degil.

Bizi sadece turk gormek zaten diktatorun de istedigi.

Cunku oyle oldugunda kimse "turk olmayan" a yapilan her turlu saldiriya sessiz kaliyor ya da onu sadece PKK ve terrorist zannediyor.

Iste maalesef bu algi operasyonundan dolayi de turk basininda basta dogu olmak uzere neler oldugu bilinmiyor.

Tabiki insanligi ve vicdani olanlar, isterlerse an be an gun be gun nerde ne olduguna bu bilisim ve bilgi caginda her turlu ulasabilirler.

Bu baslikta isteyenler icin bazi kaynaklar verecegim.

Televizyonlar;

IMC ve hayat

Gazeteler; web yayinlari

sol portal, evrensel, yarin, yon haber, ozgur gundem, sendika.org, dag medya, diken, T24, birgun, meydan, karsi v.s.

Haberler;

dicle ve firat haber ajansi, besta nuce tv ve haber v.s.

Yoksa unutmayalim bugun kurdlerin katledilmesine "ben kurd degilim" diye sessiz kalanlar, yarin kendileri de katledildiginde destek bulamazlar.

Bugun PPK=KURD diye degerlendirenler, yarin ISID turk kurd demeden katlettiginde sasirip kalirlar.

Bugun belki turk olduklari icin korunanlar, yarin ISID eliyle tagut olduklari icin katledilirler.

Evet bu vatan bizim ise biz ne sadece turkuz ne sadece kurduz ne sadece sunniyiz ne sadece aleviyiz ne sadece ermeniyiz ne de sadece tek bir etik din ve mezhepten ya da milli etnik kokendeniz.

Biz SADECE BIR  DEGIL, BIRLIKTE HEPIMIZIZ.

Evrensel-Insan - Yapilandirmaci Epistemoloji/Qua Felsefesi/Serbest Dusunurluk/Devrimci Sorgulama/Numenal Devrim - Evensel-Insan Zihniyeti

Teror Hız Kesmiyor

Su anda dunyanin ve Turkiye'nin guncelkonuisu terror.
 
Tabi arada fark var.
 
Dunyadaki terror, disardan olurken, Turkiye'deki terror; iktidarin devleti ve hukumeti eliyle yasatiliyor.
 
Ankara katliamindan sonar, terror once Beyrut'ta sonar da Paris'te esti.
 
Tabi olan masum halka oldu. Yuzlerce kisi katledildi ve yaralandi.
 
Terorun etkisi oyle bir vurdu ki, Fransa dahil Avrupa'nin cogu dostluk maclari iptal edildi.
 
Yalniz onemli bir fark var.
 
Disaridaki terore karsi herkes hemfikir olarak devleti ve hukumeti ve halki eliyle eylemler duzenlerken ve saygi durusunda bulunur ve ulusal yas ilan ederken, Turkiye'de terror karsiti eylemler, devletin teroru ile sindirilmeye calisiliyor. ve saygi durusu bile dostluk macinda isliklanabiliyor.
 
Aslinda terror iki tarafli olamayacagindan, Turkiye'de devlet teroru hem baska terore firsat vermiyor, hemde "sen benim terorumu protesto edemezsin" diyor.
 
Tabi terror ile mucadele eder gozuken devlet, ISID elemanlarini bir kapidan gozaltina aliyor, oteki kapidan birakiyor.
 
Ayrica dogu'da terror estiren ve Adina "ozel tim" denilen devlet silahli gucu, estirdigi terror ile de kutlamalar yapiyor, irkci yazilari duvarlara yaziyor, Ustelik arapca konusuyorlar ve tekbir getiriyorlar.
 
Bu ozel tim elemanlarinin TSK kiyafeti giydirilmis ISID canileri olmadigini kim soyleyebilir?
 
Yoksa 5 cocuk annesi ve hamile bir kadinin hedef alinarak katledilmesi ve onca bu canilerin hedefi olan sivil genc yasli, Kadin erkek coluk cocuk nasil aciklanabilir?
 
Sokaga cikma yasagi bir yerde bitiyor, baska yerde basliyor. Ya da daha once bitmis yerde yeniden basliyor.
 
Guncel konumuz ise sokaga cikmayasaginda 6. gununu dolduran Nusaybin.
 
Sokaga cikma yasagi biten yerlerden gelen goruntuler, Filistin'i de savas sahnelerini de aratmiyor.
 
Halk evlerinde oturamaz hale geliyor ve bulundugu yeri terk ediyor. 
 
Bu katliamlarin biri gecenlerde Cizre'de kalb spazmi geciren bir vatandasin, ambulans gelmemesi uzerine yasamini yitirmesi idi.
 
Artik bu bolgelerdeki katliamlar gunun beklenen haberi oldu.
 
Cunku her gun en az bir iki sivil katlediliyor.
 
Tabi bu arada gozaltilar tutuklamalar da son hizla devam ediyor.
 
Gecenlerde, Silvan'a girmek isteyen heyette meclisin partisinin esbaskani hedef alinarak gaz fisegi ile vurulmak istendi.
 
Durum o kadar vahim ki, bu gozu donmus unuforma giydirilmis ISID canileri, mecliste yeri olan bir partinin esbaskanini hedef alacak kadar da canavarlasmis.
 
Kisaca bulunduklari bolgelerde kanun da guc te onlar ve istediklerini vuruyorlar.
 
Evet su an dunya da terror alarmi had safhada.
 
Turkiye'de ise teror, uniformali canavarlarin tekelinde.
    Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti 

    Terorizm, Emperyalizm ve Vahsi Kapitalizmin Silahlı ve Vurucu Gucudur.

    Emperyalizmi terorizm ile ic ice gecmesinin direk emperyalist devlet saldirisi olarak degil de, baska bir ulkeye disaridan mudahele etmek olarak, tarihi SSCB'nin Afganistan'a saldirisi ardindan; buradaki konuclanmis El-Kaide gucu ve onun basi Usama Bin Laden'in ABD emperyalizmi ile isbirligi olarak baslar.
     
    Tarih 1960'lardir.
     
    Iste emperyalizm, bu tarihten sonar politik olarak kendi cikari Adina ve kendince mesru ve mubah kilacagi acidan yeni bir evreye girer.
     
    Terorizmin kelime anlami "korku salmak" tir.
     
    Aslinda emperyalizm kendi ulke ve toplumu bunyesinde genelde havoc politikasi izleyerek kendi halkinas direk korku salmaz.
     
    Korkuyu yarattigi terorizm ile iki sekilde salar.
     
    Birincisi disaridan ele gecirecegi ulke bunyesinde terror hareketi yaratarak ve yasatarak
     
    Ikincisi kendi halkina kendi ulkesinde kisa vadeli terror yasatarak
     
    Buradan farkli bir sonuc cikar.
     
    Emperyalizm terror ile korku salmak ile kalmaz, kendi ulkesinde yarattrigi terror ile de disarida saldiracagi ulkeye saldiri onayi aslmak icin, kendi toplumunun destegini alir.
     
    Ikiz kuleler katliami sonrasi olan gibi.
     
    Eger ulke emparyalist olamamis ise ic somuruyu daha cok yogunlasacagindan vahsi kapitalizme yonelir ve burada biten havoc politikasi sopa politikasina doner ve bizzat teroru ulkenin kendi devleti ve hukumeti yaratir ve uygular.
     
    Turkiye'de oldugu gibi.
     
    Kisaca 1960 oncesi uygulanan sopa politikasinin bugunku geldigi nokta terorizmdir.
     
    Yalniz burada emperyalizm ile yaratrtigi terorizm arasindaki iliski her zaman istendigi gibi gitmez.
     
    Sonucta emperyalizmin buyutup besledigi ve yedirip icirdigi yardim ve yataklik ettigi ve her turlu gereken silahi sagladigi terorizm, palazlanmaya baslayinca, kendi basina hareket etmek ister ve boylece kendini yaratan emperyalizm ile ters duser ve hatta savasma noktasina gelir.
     
    O.Dogu'da Suriye ve Irakta yaratilan ISID ve bugunku geldigi nokta gibi.
     
    Aslinda burada emperyalizm, kendi bulundugu dali kesmektedir.
     
    Sonucta terror yarattigi ve estirdigi bir ulkede terror baskisindan dolayi bir multeci kitlesi olusur ve bu kitle emperyalist ulkelere dogru yola cikar.
     
    Ikincisi kendi ulkesinde terror estirdigi ulkenin vatandaslari orgutlenir.
     
    Sonucta emperyalizm gibi terorun de bir ulkesi siniri dini milliyeti irki v.s. yoktur.
     
    Buradan ucuncu sonuc olan emperyalizmin kendi ulkesinin yarattigi terore acilmasi ve bu teroru kendi ulkesinde yasamasidir.
     
    Bugun Fransa'da oldugu gibi.
     
    Sonucta yarattigi terror sagladigi terrorist olarak, hem terror estirdigi ulke ile sinirli degildir, hem zaten o ulkenin disindan nakledilmistir ve dolayisi ile emperyalist ulkelerin kendi vatandaslarini da icerir.
     
    Fransa katliamlarinda adi gecen Fransiz polis ya da belcika dogumlu terrorist gibi.
     
    Aslinda terror ve terorizmin ne oldugu her yonu ile farklilasir.
     
    Ideolojisi ya emperyalizminm cikar politikasidir, ya da yarattigi terror hareketinin kendi ideolojisi ve de inancidir.
     
    Bunyesindeki teroristler, dunyanin dort bir yanindan her yasta ideolojide inancta bu isi para icin, kendi hurriyeti icin, inanci icin, ideolojisi icin, macera icin v.s. yapmak isteyenlerdir.
     
    Burada anlasilacagi uzere terore terrorist tasiyan ulkeler arasi aglar da kurulmustur.
     
    Evet emperyalizm ve ulkemizdeki gibi vahsi kapitalizm her yonu ile terror estirerek yani korku salarak politik cikarini yurutmektedir.
     
    Buradaki birinci sorun, toplumun kendisine korku salanin kim ve ne oldugunu bilmemesdi ustelik, guc olarak ona siginmasidir.
     
    Yani emperyalizm ve vahsi kaspitalizm, sadece teroru yaratmak ve uygulamak ile kalmaz, ayni zamanda sanki teroru yaratan o degilmis gibi, bir de seni guc olarak koruyormus ve kolluyormus gibi hareket eder.
     
    Bunun yaninda kendi yarattigi bu teroru kendi pozitif uygulasa bile, negative algida koruyarak sanki onun ile mucadele ediyormus gibi gorunur.
     
    Ustelik kendine karsi olan temelde bu korkuyu tum topluma yaymak Adina, her saldirdigina tutukladigina gozaltinaaldigina katlettigine de "terrorist" damgasi vurur ve onlarin yani halkin her turlu insan haklarindan ve evrenselhukuktan dogan eylemlerini "terrorist eylem, terore destek, terror orgutu ile iliski" v.s. olarak degerlendirir.
     
    Zaten su an ulkemizde olmakta olan da budur.
     
    Buradan su sonuc cikar.
     
    Ne emperyalizm, ne de vahsi kapitalizm her turlu devlet hukumeti ve her turlu kurum ve kurulusu ile, terorizme karsi olamaz ve degildir. Aksine ya acikca kendi devleti eli ile ya da yarattiklari ile bu teroru daimi destekler ve uygular.
     
    Zaten kendi yarattigi ile mucadelesi ancak kendi politik cikar ve somurusune zarar verdigi anda devreye girer.
     
    Yani hic bir zaman toplumlarin halklarin selameti sagligi guvenligi v.s. icin boyle bir mucadele soz konusu degildir.
     
    Aslinda bakildiginda, emperyalizmi de, vahsi kapitalizmi de, ayakta tutan tek guc de, bu terorizmdir.
     
    Bugun terorizmi yaratmasa ve uygulayamasa ne emperyalizm ne de vahsi kapitalizm yasamini surduremez.
     
    Cunku emperyalizm de vahsi kapitalizm de yonetim ve yonlendirim olarak zora baskiya mudaheleye yasaga v.s. dayanir.
     
    Iste bunu da en iyi terror saglar. Cunku terror korku salar sindirir susturur caresiz birakir.
     
    Bugun basta O.Dogu'da Suriye veIrakta Afrika'da Asyada Avrupa'da kisaca dunyanin dort bir yaninda olan bu katliamlari saldirilari catismalari ve her turlu icerde ve disardaki devlet terorunu algilamak Adina unutulmamasi gerek sey; TERORIZM, EMPERYALIZM VE VAHSI KAPITALIZMIN SILAHLI VE VURUCU GUCUDUR.
     
    EMPERYALIZM TERORIZM ILE SAVASMAZ, ONU YARATIR, BESLER BUYUTUR VE UYGULAR
     
    EMPERYALIZM TERORIZMI SAYESINDE HER TURLU POLITIK CIKAR VESOMURUSUNU YURUTUR VE HER TURLU KENDI TERORUNU DE MUBAH VE MESRU KILAR.
     
    Son olarak aslinda emperyalizm ektigini bicmektedir.
     
    Bu da iki turludur.
     
    Sen toplumlari bulundugu yerden rahatsiz edersen, yarin bu toplumlar gelir senin ulkene yerlesir.
     
    Sen her turlu teroru mesru ve mubah kilarsan, o terror gelir seni senin ulkende vurur.
     
    Burada ise aci olan emperyalizm ve onun yarattigi ve uyguladigi terorunden, bunu yaratanlarin yani yonetenlerin degil; hic bir bu konuda birt parmagi olmayan toplumlarin ve halklarin zarar gormesidir.
     
    Teror, teror saldirilari emrini verenleri degil; terorun oldugu yerde bulunanlari yasayanlari yani toplumu ve halklarini vurur.
     
    Kisaca terorden hic bir cikari olmayanlar zaten terore ve her turlusune karsi olabilir.
     
    Yalniz ve maalesef teroru de onlar yasar. Cunku terror zaten yaratilis olarak onlar icindir.
     
    Demekki burada yapilacak sey, terorun verdigi "korku salma" algisindan arinmis olmak olacaktir.
     
    Yani HIC BIR TEROR VE TERORIZM TOPLUMU VE HALKLARI YILDIRAMAZ, SUSTURAMAZ, YASAM HAKKINI ELINDEN ALAMAZ.
     
    Dolayisi ile EMPERYALIZMIN ISTEDIGI TOPLUMLARIN VE HALKLARIN TERORE TESLIM OLMASI IKEN, TOPLUMLAR VE HALKLAR AKSINE AYAKTA KALABILMEK ICIN YASAM SAVASLARINA DEVAM ETMELIDIR.
     
    BU DA ANCAK BARIS ILE OLUR, CUNKU TGOPLUMLARIN VE HALKLARIN ELLERINDE SILAH YOKTUR, VURUCU GUCLERI DE DIRENCLERI AZIM VE KARARLILIK ILE VERDIKLERI YASAM MUCADELESI VE TERORUN SALDIGI KORKUDAN KORKMADIKLARINI GOSTERMELERIDIR. 
      Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti 

      Saturday 7 November 2015

      Ümmet-i AKP Başkanlığı mı / Milletin Halklarının Türkiye Cumhuriyeti mi?

      7 Haziran'dan sonar, sanki 7 Haziran hic yasanmamis gibi davranan, dictatorun (tum siyasi yetkiyi elinde bulunduran'a "dictator" denir) tek bir hedefi vardi, kendi yaratmis oldugu fiili durumu kullanarak, 1 Kasim secimlerinde, AKP'yi iktidara tasimak ve AKP eliyle de anayasa degisikligi ve Baskanlik sistemi.

      Zaten 7 Haziran'dan sonar o cok agzindan dusurmedigi sandik demokrasisine kendisi uymamis, meclisi bekleme odasina almisti.

      Kurulan savas ve terror hukumeti de ulke ve toplumu secime tasidi.

      Secimde algi operasyonu islemis, 5 milyon korku felsefesi ve suru psikolojisi temelde 7 Haziran'a eklenmisti.

      Boylece sadece iktidar saglanmamis, ulke ve toplumu referendum ve hatta direk baskanlik sistemi ve anayasa degisikligine goturecek oy ufukta gorunmustu.

      Simdi bakalim

      AKP'nin oyu 317

      Referandum icin gerekli olan- 330 yani +13 oy

      Meclis cogunlugu- 376 yani +59 oy.

      HDP- 59 oy

      MHP- 40 oy

      MHP ile referanduma, HDP ile de baskanlik sistemi ve anayasa degisikligine meclis gidebilir.

      Peki dictator gudumundeki AKP baskanlik sistemi ile neyi kastetmektedir?

      Diktatorun tek yetki ve merci olmasi gostermelik bir meclis bu tek yetki ve merciye oyle ya da boyle karsi cikanlarin, oule ya da boyle bertaraf edilmesi ve tamamen bu tek yetki ve merciye biat edecek UMMET-I AKP BASKANLIGI.

      Zaten 1 kasim sonrasi soylemlerle toplum "AKP'yi desdtekleyenler ve desteklemeyenler" diye ikiye ayrilmis durumda.

      Burada AKP'ye bunu saglatacak her iki meclis partisinin durumuna bakalim.

      MHP simdiye kadar AKP'ye verdigi her turlu destek ile, onun zaten isbirlikcisi rolu gordu.

      Su anda da cok kritik bir konumda. "PKK ile mucadeleye devam" algi operasyonu altinda, pek ala AKP'ye referendum icin destek verebilir.

      Asil kilit nokta, HDP.

      HDP tamamen kurd milliyetciligi politikasini one cikarip, "ozyonetim/ozerklik/yari ozerklik" sarti ile ve istedigini kurd halki Adina alarak; baskanlik sistemine ve anayasa degisikligine onay verebilir.

      Goruldugu gibi, 13 senede meshur "u donuslerine" AKP, bu sefer HDP'yi de katabilir.

      Yani 7 Haziran'dan sonar yarattigi fiili durum ile bertaraf ettigini unutur ve ittifaka girer.

      Esad, Cemaat, PKK, Ulusalcilar ile yaptigi gibi.

      Butun bunlar isin meclis yani ve yonetenlerin kismi.

      Peki Turkiye halklari ilericiler, devrimciler, aydinlar, cagdaslar, etigi siyasete katmayanlar, insan hakjlari ve evrensel hukuk avunuculari, her turlu halklarin ve kesimlerin hak ve ozgurlugunden yana olanlar, kimsenin yasam ve iliskisine karismamasini isteyenler, ve cagdas bir ulke ve toplumda tum farklari ile birlikte bir birine saygili birarada yasamak isteyenler bunu da su anki cografyayi koruyarak yapmak isteyenler.

      Kisaca tum dayatmalara karsi bugune kadar her turlu mucadeleyi yilmadan kararli ve azimli bir sekilde canlari pahasina verenler.

      Onumuzdeki guncel secenek gayet net ortada.

      Ummet-i AKP baskanligi mi/Milletin halklarinin Turkiye Cumhuriyeti mi?

      Herkes tarafini ve safini ona gore belirlesin.

      Evrensel-Insan - Yapilandirmaci Epistemoloji/Qua Felsefesi/Bilissel Bilim/Serbest Dusunurluk/Devrimci Sorgulama/Numenal Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti

      Korku Felsefesi ve Sürü Psikolojisi Niceliği 5 Milyon

      7 Haziran ile 1 Kasim secimleri arasinda gecen 5 aylik sure icinde, AKP oylarini tam 5 milyon artirdi. Hem de her sandikta.

      Dunyanin hic bir yerinde boyle kisa iki secim arasinda bu sayida bir artis yasanmaz.

      Eger bu sonuclar resmilesirse, bu 5 milyon artisin o kadar ve her cesitsecim hilesi, baskisi, onlemesi v.s. olsa bile, bu miktarda ve her yerde artisinin tek bir aciklamasi vardir, o da bu surecte topluma yasatilan fiili catisma baski gozalti tutuklama ve katliamlarin ve her turlu insanlik ve vicdan disi davranis ve uygulamalarin, bu 5 milyon uzerindeki etkisi ancak korku felsefesi ve suru psikolojisi ile aciklanabilir.

      Kisaca toplum bir baraji asacak kadar sayida secmeni ile, korkutulmus ve sindirilmistir.

      Kisaca millet ummete donusturulmustur.

      "bu adam ne istiyorsa verelim de bizi rahat ve huzur icinde biraksin" demistir.

      Burada, bir masal anlatalim.

      Bir zamanlar bogalar ineklere saldirmadan once, "bakin sizlere aslinda bir sey yapmak istemiyoruz. Yalniz icinizdeki su inegi bize teslim ederseniz, sizlere dokunmayacagiz" demislerdir.

      Burada istenen inek, digger inekleri bogalara karsi savunan orgutleyen inektir.

      Inekler kendi aralarinda karar vermek icin toplanirlar.

      Verilmek istenen inek "bakin, arkadaslar, beni onlara vermeniz sorun degil; yalniz bilesiniz ki, bu size kurtarmaz. Aksine onlara daha cok boyun egdirtir." dese de, heyet istenen inegi vermeye karar verir.

      Sonucta inek verilir.

      Aradan fazla zaman gecmeden digger inekler sindirilir, korkutulur ve bir bir bogalar tarafindan yok edilmeye baslar.

      Inekler caresizlik icinde, "biz o inegi vermeyecektik" deselerde is isten gecmistir.

      Simdi bakalim.

      Diktator ne demisti "verin 400'u bu is huzur icinde hallolsun" peki ne yapti?

      Yine dedigi gibi, "taraf olmayani bertaraf etti"

      Peki bunu nasil yapti " her seferinde ayni yolda yurudugu ve bertaraf edecegi tarafi suclayarak"

      Toplum 7 Haziran'da ne dedi.

      "Sen Sarayinda uslu uslu otur, senin partine de iktidar yok ve partin de kendine ceki dozen versin ve mecliste tek basina olmadigini anlasin"

      Dogal olarak bu mesaj dictator acisindan ne anlama geliyordu?

      "ya demek oyle, siz demekki huzur istemiyorsunuz. O zaman ben sizing huzurunuzu canlarinizi alarak bozayim da gorun"

      Yani fiili durumu yaratti. Bu konuda PKK kendisi ile isbirligi yaparken, ISID uzerine duseni yapti.

      Polis zaten elinde idi ve tum bertaraf edileceklerin uzerinde terror estirdi.

      Bunlarin basinda HDP kurd halki alevi halki ve her turlu dictator karsiti geliyordu.

      Bu arada "HDP=KURD=PKK" ALGISI DA SURUYORDU.

      HDP'ninen buyuk hatasi geziyi desteklememesi idi. Ayrica Ekim olaylarinin gezi'den farkli gosterilmesi tuzagina dustu.

      Dolayisi ile onun her turlu "inadi" nin baris, demokrasi v.s. niteligi PKK engeline takildi.

      MHP zaten "evlere senlik" ve gereken savas ve catisma destegini verirken, CHP askerin disariya mudahele teskeresine karsi cikmadigi gibi, hic bir zaman "terror ile mucadele" de AKP lilesmekten kurtulamadi ve devletin/polisin terorunu ve katliamlarini gormemezlikten geldi.

      Bu nicelik olan 5 milyon, bir yerde 7 hazirandaki uyarisinin bir ise yaramadigini ve de meclise giren digger partilerin de Diktator ve gudumundeki AKP hukumeti ve devleti onunde "elinin/kolunun baglandigini" gordu.

      Kisaca bu 5 milyon, AKP'nin devlet ve hukumetten oyla gitmeyecegini gordu.

      Aslinda oturup bu durumu cok iyi sorgulamak gerekiyor.

      T.C. yoksa hic bir zaman ummet olmaktan kurtulamadi ve millet olamadi mi?

      "Gelen agamiz/giden pasamiz" atasozunun 90 yil sonar hala gecerliligi mi?

      Devlet ve hukumetin yarattigi fiili duruma karsi " bizim aklimiz ermez, yapiyorlarsa vardir bir bildikleri" mi?

      Basta dogu olmak uzere, aga baba v.s. temelli aile buyuklerinin yolundan gitmek mi?

      Butun bunlar cogaltilabilir.

      Yalniz, yukaridaki masala geri donersek:

      Toplum su dusunce de ise yanilmaktadir" tamam istedigini verdik, artik bizi rahat birakir."

      Birincisi tam istedigini toplum vermemistir.

      Yani hala 376 yi gerektiren anayasa degisikligi sayisini vermemistir.

      HDP'yi baraj altinda birakmamistir.

      Bu ikisi bile diktatorun, toplumu "huzur icinde birakmamasi" icin gerekli nedenlerdir.

      Cunku Anayasa degismezse, sultanlik, halifelik, selefilik, padisahlik v.s. kisaca TEK ADAMLIK MUMKUN DEGILDIR.

      Buna en bastaki engel, kendi partisinden gelecektir.

      Evet dictator fiili olarak 7 haziran'dan bu yana zaten iktidardi ve her istedigini yaptirdi.

      Dolayisi ile aldigi oylar ile bunu kagit uzerinde saglamasi pek bir fark getirmeyecek.

      Cunku zaten fiili olarak iktidardi. Meclis yoktu. Yargi hukuk elindeydi.

      Yani, elinde olanlari artirmasi icin, zaten bu elde edilen oy sayisina ihtiyaci yoktu.

      O 400'u istiyordu gorunurde 310 aldi.

      Yani 400'e 90 kadar yaklasti.

      Aslinda anayasa Adina 376 yeterli ve su an 66'ya ihtiyaci var.

      Yalniz ne gam, iktidar olmadan fiili iktidarligi yuruten, anayasayi degistirecek oy almadan da anayasayi degistirebilir.

      Hatirlayalim, dictator ne demisti?

      "Ulkede fiili olarak rejim degismistir. Simdi yapilacak olan bu fiili duruma uygun anayasayi cikarmaktir."

      Evet, 5 milyon da olsa; oylar anayasayi degistirmeye yetmiyor.

      "Milli iradeyi" agzinda sakiz eden dictator, 7 haziran'da bu iradeyi cignedi ve yasanan fiili durumu yaratti.

      Demekki simdiki oy sayisi "milliirade" nin iradesini diktatore daha guclu bir sekilde veriyor.

      Bundan sonar tum yapacagi ve yaratacagi her turlu fiili durum ve salacagi korku felsefesi ve ummetin suru psikolojisi anayasa degisikligi uzerine olacak.

      Iktidari vermemeye direnemeyen toplum, bakalim bu fiili duruma nasil direnecek?

      Yoksa bundan sonraki secim ve hedef olan "2023" ayni diktatorun planladigi gibi fiili olarak yerine mi gelecek?

      Yani istenilen verildikce, huzur gelmiyor. Cunku istenilen bitmiyor.

      O yuzden istenileni vermeden once, iyice dusunmek gerekiyor.

      ve "sira bana gelmez" "ben onun bertaraf ettiklerinden degilim" kandirmacasinin kimseye bir faydasi yok.

      Ya "kustan korkmayacak ve dari ekeceksin" ya da "korkunun ecele faydasi olmadigini" bileceksin.

      Ustelik "korktukca ve surude kaldikca sira sana gelecek"

      Sen suruden ayrilacaksin ve baskalarini da suruden ayiracaksin.

      Kisaca ortada KORKUTULACAK BIR SURU BIRAKMAYACAKSIN.

      Aksine suruden ayrilarak ve digerlerinin de ayrilmasini saglayarak kendi nitelikli direnisini hak ve ozgurluk arayisini huk ve adaleti hem kendi Adina hem de herkes Adina isteyeceksin savunacak ve destekleyeceksin.

      Yoksa senden her isteneni verirsen, yarin bir bakmissin ki; verecek bir seyin kalmamis ve sen de kalmamissin.

      Evrensel-Insan - Yapilandirmaci Epistemoloji/Qua Felsefesi/Bilissel Bilim/Serbest Dusunurluk/Devrimci Sorgulama/Numenal Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti

      Haber / Bilgi / Yorum Farkı / İlişkisi-Qua Felsefesi

      Ulke ve toplumun fiili olarak ve guncel yasadigi sicak ortami goz onune alarak, once haberden basliyalim.

      Bu kelimenin kavramsal icerigini en iyi olarak algilama Adina, kelimenin ingilizcesini verelim.

      Bilindigi gibi haber kelimesinin ingilizce karsiligi news tur ve hic bir zaman tekil olarak kullanilmaz. Yani asli haberlerdir.

      Burada kelimenin kokenine baktigimizda bunun "new" yani "yeni, taze, guncel v.s." anlami oldugunu goruruz.

      Iste haberler ve turkcede tekil olarak kullanilabilen, haberde zaten bu demektir.

      Yani bilginin yeni taze guncel olmasi.

      Burada onemli olan "daha once olmamis olmasi" dir.

      Iste habercilik ve turkcedeki gazetecilik bu haberi kitleye duyurmaktir.

      Burada habercilik gazetecilik farki da onemlidir.

      Sonucta her bir olan haberin bir niteligi vardir. Bu nitelige gore haber de nitelenir.

      Bilimsel, felsefi, tarihi, cografi, politik, toplumsal, dogal v.s. haber olarak.

      Dikkat edildi ise, burada henuz yazarlik yoktur.

      Cunku haber vermek yazarlik degildir. Bir cesit gazeteciliktir.

      Yazarlik ise, verilen haberin niteligine verenin kendinden bilgi ya da yorum katmasidir.

      Ayrica yazarlik yazi olarak ya da bilgi olarak tamamen yazarin bir eseri de olabilir. Yani bilim kurgu,m masal, hikaye v.s.

      Kisaca haberi vermek, habercilik; habere kendinden yorum ve bilgi katmak ta yazarliktir.

      Bu temelde de gazeticilik, hem haberciligi hem de yazarligi icerebilir.

      Her haber bilgi icermesine karsin, her bilgi haber degildir. Yani yeni guncel taze olmayabilir.

      Iste bu temelde herhangibir haber niteliginde olmayan bilgiyi niteligine gore paylasmak bir cesit uzmanlik bilgililik ve akademisyenlikalanidir.

      Yani bu konuda yazan bir yazar, baskalarina gore konu ya da kavrami detayli incelemis, arastirmis, sorgulamistir eger konu da uzman ise kendi bilgi haznesini de yorumunu da katmistir.

      Habercilik ya da gazetecilikte onemli olan etik olmak, yani haberi yalin sade oldugu gibi aktarmaktir.

      Eger uzerinde yorum yapiliyorsa da bu belirtilmelidir.

      Cunku yorum kisiseldir ve sadece yorumu yapanin kendi inancsal ideolojik ve etik temelli degerlerini icerir.

      Yani yorum farkli inancsal, ideolojik ve etik degerlerdeki bir okur tarafindan benimsenmeyebilir.

      Iste onemli olan yorum katilmadan verilen haberin, oldugu gibi verilmesidir.

      Cunku haber payl;asimi, kendi degerlerinin paylasimi degildir. OLAN HABERIN OLDUGU GIBI PAYLASIMIDIR.

      O acidan haber degil, uzerine yapilan yorum; deger tayabilir.

      Bu da kendi bunyesinde, haber icerikli bilgi ile yorum icerikli bilgiyi farkli kilar.

      Cunku bir yazar tamamen bir haber uzerinden yorum yapabilir. Yalniz, bir gazeteci haberi vermek zorundadir. Cunku yorum yapan yazar da, haberi gazeteciden alir ve duyar.

      Evet, her turlu nitelikteki bilgi paylasimi cokonemlidir. Yeterki her birinin etik olarak hakki ve farki algilansin ve verilsin.

      Cunku yasanmis bir haberin tartismasi olmaz, ancak yorumu ve yorumsal tartismasi olur.

      Haber iletmek, yorum tartismak icindir. Her ikisi de bilgi paylasimidir.

      Evrensel-Insan - Yapilandirmaci Epistemoloji/Qua Felsefesi/Bilissel Bilim/Serbest Dusunurluk/Devrimci Sorgulama/Numenal Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti

      Türkiye Politikası- Vesayetçilik

      T.Cumhuriyeti kuruldugundan bu gune gecen sure icinde, devleti, hukumeti ve de her turlu sivil kurum ve kuruluslari ve de mecliste yer almis partileri yonlendiren tek bir konu vardir, o da vesayetciliktir.

      Turkiye'de politika denince akla her turlu basta etik degerler olmak uzere, inancsal ve ideolojik degerler gelir.

      Buradaki terslik, dunya gelismisliginde her turlu etik ideolojik inancsal degerler, insan haklari ve evrensel hukukta hak ve ozgurluk algisi olarak alinirken ve herkes herkesi kendi degeri ile kabullenirken; Turkiye'de bu degerler etik degerler degil; politik cikar temelinde toplumu ve halki kandirmak ve duygu somurusu ile yonlendirmek icin kullanilir.

      Oyuzden de parti baskani ile hukumetin ve devletin basi farklilasamaz.

      Yani diyelim parti baskani, sadece kendi politik cikarini yuruturken, devlet ve hukumet baskani aslinda tum farkli ulke ve toplum degerlerini kucaklamak ve her birinin farkini kabullenmek durumundadir.

      Iste T.C. Tarihinde bu hic boyle olmamistir. Devlette, hukumette mecliste yer alan tum partilerde, devlet ve hukumeti kendi vesayeti ile yonlendirirler. Tabi bu ordu dahil polis dahil her turlu devlet kurumunu da kapsar.

      Kisaca olan parti devleti ve hukumetidir.

      Etik degerlerden en onemli olan iki tanesi milli kokensel ve dini mezhepsel degerler, Turkiye politik tarihinin her zaman en bas politikasi ve politik cikar ve duygu saomurusu olmustur.

      Kim iktidarda ise, digger sorunlari bu iki etik deger temelinde ele alir ve uygular.

      Buradaki vesayette iki turludur.

      Hakim milli ve de dini temelin digger etnik ve de dini mezhepsel degerler uzerindeki hakimiyeti, baskisi, getirdigi yasaklar ve bunlarin devlet hukumet eliyle, anayasaya dayandirilarak uygulanmasidir.

      Diger vesayet ise, bu hakim vesayet disinda kalan milli kokensel ve dini mezhepsel degerlerin, uzerindeki hakim ve ustun degerlere karsi cikmasi ve kendi degerlerinin savasimini genelde canini da vererek surdurmesidir.

      Bu degerleri isimlendirirsek, hakim milli deger turkluk ve turkculuk, hakim dini mezhepsel deger ise sunniliktir.

      Gerci AKP ile ulke ve toplumuna yeni tanistirilan selefiligi de son donemde katmak gerekir.

      Iste bunlar hakim ve ustun vesayet olma durumunda ve politik cikarin temelindedir.

      Diger vesayete karsi olan ve vesayet altinda ezilen milli ve dini mezhepsel degerlerin basinda kurdluk/kurdculuk ve alevilik gelir.

      Aslinda Turkiye cografyasi tarihi olarak cok daha farkli ve fazla etik degeri barindirir.

      Yalniz politik cikar savasiminda one cikan kurdluk ve aleviliktir.

      Nitekim hakim dini ve de milli vesayetin saldirgan ve terrorist doneminde katledilenlerin genelde kurdler ve aleviler oldugu gorunur.

      Cunku onlar politik olarak vesayete ilk direnenlerdir.

      Iste ulke ve toplumunda son zamanda yani son bir kac ayda yasanan da budur. Dini ve milli hakim vesayetin, teroru.

      Aci olan ise bu vesayetten olanlarin bu teroru ve katliamlari sadece normal karsilamasi degil; bir de yapani odullendirmesidir.

      Cunku etik bilinc ve hak ve ozgurlukler gelismemistir.

      Bireyse lbilinc gelismemistir.

      Yani hakim etigin hangisi olursa olsun, digger etik degerler uzerine her turlu hakimiyeti kurmasi terror estirmesi ve katletmesi normal olarak algilanir. Cunku onlar hakim vesayete karsi direnmekte yanlis yapiyorlardir ve boylece de cezalarini cekiyorlardir.

      Buradan iki farkli sonuc cikar.

      Her hakim vesayete karsi cikan, mutlaka baska bir etik degerden algilanir.

      Genel anlamda vesayete karsi cikanin aydin, ilerici, cagdas, devrimci ve hatta kendisinin hakim etikten yana bile olabilecegi hesaba katilmaz.

      Ayrica bu etik vesayette kendisi diyelim dini konuda hakim vesayetten olup ta, milli konuda farkli etikten olanlar da vardir, ya da tersi.

      Iste burada kisinin verecegi mucadele ya da kendi vesayetini Kabul ettirme; kisinin dini mi yoksa milli mi degeri one cikarmasi ile paraleldir.

      Yoksa diyelim kurd olupta bunca kendine zulum eden AKP'ye oy veren bir kisiyi anlamak mumkun olmaz.

      Iste politik vesayet cikar savasinda, vesayete karsi cikanin ve direnenin, vesayeti veren hakim degerden oldugu ya da boyle bir deger tasimadigi da algilanmaz.

      Oyle ya bir sunni neden aleviyi desteklesin?

      Ya da bir turk neden kurdu desteklesin?

      Yani aleviyi destekleyen alevidir, kurdu de destekleyen kurddur bilincalti algisi vardir.

      Bu da zaten caga gore kendini gelistirmis hak ve ozgurluk savunucularini disarda birakir.

      Butun bu aciklamalar isiginda, 1 Kasim secimleri politikadaki vesayetcilikte, harita olarakta uclu kutuplasma farki yasamaktadir.

      AKP'yi secen Ic Anadolu, Karadeniz ve Akdeniz; hakim dini ya da milli vesayetten yanadir.

      Dogu ve guneydogu Anadolu, hakim vesayetten olmadigindan ve ezilen dini ya da milli vesayetten oldugundan vesayete karsidir.

      Bati ise genelde her ikisini de barindirir. Yerine gore vesayete karsi cikar, yerine gore destekler.

      O yuzden de AKP burada guclu olamamistir ama kendine yer bulmustur.

      Turkiye'de genelde "sol" un politik vesayette oyunu %30'lara cikaramamasi da bundandir. Yani tarafini kesin belli edemez. Politik olarak yeri gelir vesayetten yana cikar, yeri gelir; vesayete karsi cikar.

      HDP'nin oylarinin 7 haziran'a gore dusmesi de bundandir. Sonucta turk ve sunni vesayet yanlilarindan oy alamamistir, ustelik kurd halkinin sunni vesayet yaninda olanlarini da kaybetmistir.

      AKP'nin 13 sene sonar 1 kasimda bu kadar yuksek oran ve sayida oy almasinin sebebi, sadece bu da degildir.

      AKP kurulmadan once vesayetci sag dagilmisti. AKP tek basina T.C. tarihinde daha once olmamis sekilde, sagdaki vesayetci tek partidir ve ne dini ne de milli vesayet politikasi olarak ta bir rakibi yoktur.

      Kisaca solun ve de vesayet karsitliginin disinda kalan %60' I katilim firesi disinda kendinde toplamaktadir.

      Ustelik hem dini hem de milli vesayeti politik cikar olarak birlestirebilmis ve yerine gore birini digerine nazaran da one cikarabilmistir.

      Nitekim, 7 Haziran sonraki kanli terror donemi bunun en guzel ornegidir ve bu insanlik ve vicdan Adina geri tepecegi halde, hakim ve ustun milli vesayet Adina oya donusmustur.

      Cunku katledilen her kim ise, bunlar vesayet savasi karsiti olarak lanse edilmistir ve bu vesayet savasinda katledilen mehmetcikte, "gorevini yapmistir."

      Kisaca ulke ve toplumu, etik degerleri insan haklari hak ve ozgurlukler ve evrensel hukuk temelinde degerlendirmedikce ve her firkin biri birini icsellestirmedikce ve politika bu etik degerleri politik cikarinda ve duygu somurusunde paylastikca, devlet ve hukumet ve de sivil kurumlar etik olarak tum farklari kucaklamak yerine, iktidarin sadece elinde bir kullanim ve somuru araci olarak kaldikca; ulke ve toplumu normallesemez, cagdaslasamaz, gelisemez, sivillesemez ve sosyallesemez.

      Vatandaslari da bireysellesemez.

      Ayrica emperyalist zihniyetin akli karsisinda da ulke ve toplumu elde edilen iktidari eliyle daimi kaybeder.

      Bu kayiplar hem can hem de mal olur.

      Bu vesayet savasi politik olarak devam ettikce de, vesayet altinda ezilen digger degerlerin tek yolu, ayrilmak olacaktir.

      Cunku vesayeti uygulayan devlette hukumette; onun devleti ve hukumeti degildir.

      Onu korumaz, sadece katleder ezer ve kullanir.

      Evrensel-Insan - Yapilandirmaci Epistemoloji/Qua Felsefesi/Serbest Dusunurluk/Devrimci Sorgulama/Numenal Devrim - Evensel-Insan Zihniyeti

      Seçim Sonuçları mı/Algı Operasyonu mu?

      Secimler bittikten sonar henuz bir saat gecmeden, AKP'nin oy orani ve acilan sandik sayisi %50'nin ustunde ve AKP milletvekili 310 olarak gosterildi.

      CHP hemen hemen oy ve milletvekili sayisini 7 Haziran'a gore korurken, HDP ve MHP'de baraji ancak gecen yuzdeler verildi.

      Ben burada secim deki hukuksuzluklar, baskilar,m onlemeler ve hilelerden bahsetmiyorum.

      Burada ilginc olan HDP %12'yi gecmis iken ve sandiklarin sadece %35'i acilmisken, YSK'nin yayinini durdurmasi oldu.

      Evet buradaki verilmek istenen algi operasyonu ise soyle;

      AKP icin konu iktidar degildir, bu zaten saglanmistir. Konu Anayasayi degistirecek olan 376 sayisini yakalamaktir.

      AKP'nin catisma ortami ve bu ortamda hayatini kaybeden sivil ve askerler oy olarak AKP'ye geri donmustur.

      Halklar, AKP'nin istikrarini ve tek sesini istemektedir.

      MHP secmeni AKP'ye kaymistir.

      HDP'deki "emanet oylar" geri alinmistir.

      HDP'nin PKK'yi destekledigi ortaya cikmistir.

      Butun bu temelde, YSK'nin %35 sandik acilimi ve HDP'nin % 12'yi gecmesi ardindan yayinini durdurmasi ve hem AA hem de Cihan Ajansi'nin HDP'yi "ancak baraji geciyor" gibi gostermesi, aslinda HDP'YI BARAJ ALTINDA BIRAKMA ile de sonuclanabilir.

      Iste ancak o zaman AKP ANAYASAYI DEGISTIRECEK SAYIYI TEK BASINA SAGLIYABILIR.

      Dedigim gibi, bu baslikta; secim surecindeki her turlu baski, onleme, zorbalik, gorevlileri sandiga yanastirmama, yollari kapama ve secim sandiklari onunu askeri ablukaya alma, plakasiz araclar, canli bomba iddialari v.s. lere deginmedim.

      Evrensel-Insan - Yapilandirmaci Epistemoloji/Qua Felsefesi/Serbest Dusunurluk/Devrimci Sorgulama/Numenal Devrim - Evensel-Insan Zihniyeti

      Hedef Saptırma/Şaşırtma ve “Mağdurum“ Algı Operasyonu

      Bu yazi 1 Kasim secimlerinden once yazilmistir.

      Bilindigi gibi medyada "U donusu" olarak adlandirilan ve her turlu Diktator ve AKP karsiti eylemleri "lobi" olarak degerlendiren ve 13 senelik iktidarinda tum sorumluluk kendinde olmasina ragmen, ayni muhalefet gibi her sorunda magduru oynayan AKP ve Diktatorun, bu konudaki son cikisi "hedef saptirma" olarak Ankara Katliami ile ilgili idi.

      Herkesin her turlu belgeler ile ortaya koydugu bombacinin ISID'li olmasina ragmen; Diktator pervasizca ve hic bir belgeye dayandirmadan, sorumlulari acikladi.

      Ne imis, efendim. "Ankara terrorist olayinin failleri tek kaynak degilmis, PKK, PYD ve ISID'in yaninda baska orgutlerde varmis."

      2011'den bu yana hatirlayalim. "hirt/zirt/pirt lobileri" geziyi, ekonomiyi ve her turlu AKP karsiti eylemleri orgutlemisti.

      Buradaki ASIL HEDEF SASIRTMA ISE, BOMBANIN KIM TARAFINDAN PATLATILMASI DEGIL, NEDEN GUVENLIGIN ONCA HABER VERILMEMESINE RAGMEN ALINMAMASIYDI?

      Ayni hedef saptirma, bilindigi gibi; "17-25 Aralik yolsuzluk" sorusturmalarinda yapiuldi.

      Yanitlanmasi gereken soru, bu yolsuzluklar iken; ortaya atilan ve o tariohten gecerli olmak uzere yaratilan "parallel Kumpas" oldu.

      Her nedense iktidar olan AKP ve diktatore, tum yetkiler ellerinde olmasina ragmen, birileri bir yerde kumpas kuruyor ve onlari kandiriyordu.

      Ilginc olan ise bu kandiranlarin bir zamanlar "ayni yollarda beraber yurudukleri" idi.

      Donem donem bunlar, Cemaat, PKK, Esad v.s. ve Ulusalcilar oldu.

      Bu hedef saptirmalar iki yonden onemli.

      Hem konunun saptirilmasi hem de hedefin saptirilmasi.

      Son Ankara Katliamina bakarsak, konu guvenlik iken; bombaci oldu ve bombaci ISID iken de yanina PKK, PYD ve digger orgutler eklendi.

      Tabi bu arada herseyi yani kendine karsi olan herseyin hedef alinmasi ve her turlu etik eylemin de politika ile cappotirilmasi soz konusu.

      Dusunebiliyor musunuz?

      AKP ve dictator 13 yildir iktidarda;

      Ekonomi cokuyor.

      PKK'ya savas aciliyor ve bu savasa PKK eylemsizlik karari aldigi halde devam ediliyor.

      AKP karsiti herkes gozaltina aliniyor, tutuklaniyor, evleri isyerleri yagmalaniyor.

      Kurdlerin yogun oldugu bolgeler ablukaya aliniyor, her turlu insanlikdisi saldiriya ugruyor, siviller katlediliyor.

      Asker ve polis PKK'ya katlettiriliyor

      Her turlu eylemde polis teroru estiriliyor.

      Kitleseleylemlerde bombalar patliyor.

      Hergun isciler katlediyor.

      AKP rakipleri ve basta HDP ve secilmisleri her turlu saldiriya gozaltina ve tutuklamaya ugruyor.

      Kurdler, aleviler, devrimciler ilericiler solcular aydinlar hem kisi hem medya olarak hedef aliniyor

      Her turlu dini ve milli degerler politik cikar araci olarak kullaniliyor.

      Ulke ve toplumu 13 senede yuzunu Avrupa'dan O.Dogu'ya donuyor ve Avrupalilasmak yerine O.Dogululasiyor.

      Ulkede O.Dogu'nun eli kanli canavarlari ulkenin dort bir yaninda cirit atiyor, yardim ve yataklik aliyor, Suriye'de savasmak icin Turkiye'yi kullaniyor. Savasirken yaralananlar, Turkiye'de tedavi oluyor.

      Doguidaki beldelerde sokaga cikma yasaklari ilan ediliyor, halk tehdit ediliyor, bombalaniyor, yaralananlarin tedavisine izin verilmiyor, katledilenler bile iskence goruyor, lincler uygulaniyor ve hatta mezarlar tahrip edilip bombalaniyor.

      Diktatore "hakaret" ten cocuklar bile tutuklaniyor.

      "hirsiz, katil, yolsuzluk, ayakkabi kutusu, kasa, sifirlama" v.s. kavramlar tek basina bile kullanilamiyor cunku kime neye dendigi bile tutuklayanlar tarafindan biliniyor.

      Kisaca ulke ve toplumu tarihindeki en acimasiz askeri dikta donemlerini bile aratir hala geliyor

      Peki kim bunlarin sorumlusu, AKP ya da dictator mu?

      Olur mu hic!

      Onlar hepkumpasa ugruyor. kandiriliyor, hayali lobilerin kurbani oluyor.

      Yani "sudan cikmis akkasik" lar ve masumlar.

      Peki suclu kim?

      Suclu, AKP ve dictator karsitlari, her turlu etik hak ve ozgurlugunu arayanlar, her turlu birlikte ve beraberce huzur icinde yasamak isteyenler, uzerine bomba patlatilanlar, eylem yapanlar, is kazasinda katledilenler, katledilen sivil, polis ve askerler, bunlara karsi cikan yakinlari

      Kisaca inatla tum bu Diktator ve AKP zulmune terorune baskisina korkutmasina katliamlarina eylemleri ile soylemleri ile belgeleri ile yazdiklari ile karsi olanlar, baris, adalet, esitlik, cok seslilik, hak, ozgurluk, huzur, kardeslik, birlik, beraberlik isteyenler. Hak ettigi isi ve ekmegi talep edenler.

      Cunku bunlar olmasa zaten Diktator ve AKP istedigi gibi ulkede ve toplum uzerinde "at kosturur."

      Hic bir sekilde de bunca hedef saptirma ve magduru oynama, yapay gundem yaratma ve kendini hakli gostermek Adina da "on takla" atmak zorunda kalmaz.

      Kisaca herkesin onlara biat etmesi ve "sukurler olsun" demesi yeterlidir de, sorun bu olmasi istenenin cagdasligini ve devrini yitirmis olmasi.

      Birde Turkiye cografyasinda yasam ve iliski suren cok sesli halklardan ve kesimlerden isteniyor olmasi.

      Yoksa zaten baska da sorun yok.

      Yani asilsuclu; CAG, DEVIR, TURKIYE COGRAFYASI, BU COGRAFYANIN TARIHI ETIK BIRIKIMI VE COK SESLILIGI.

      Diktator ve AKP'nin asil suclama Adina hedef almasi da bu.

      Yani Diktator ve AKP "bu cagi, devri, Turkiye cografyasinin yasadsigi tarihini ve cok sesli etigini ve bunun tarihi birikimini kabullenemiyor.

      Cunku bu birikim, padisahligi, kralligi, halifeligi, otokratligi, diktatorlugu, teokrasiyi, politik olarak dinin kullanilmasini, dinciligi,ummetciligi,ve bu temeldeki her turlu "fitrat, kader" algi operasyonunu ISID gibi ortacag yontemi ile canavarlik yapanlari, baskiyi zorlamaya tek tiplestirmeyi ayrimciligi kaldirmiyor.

      Yani Diktator ve AKP'nin istedigini bir turlu veremiyor ve vermesi de tarihi cografi ve etik olarak mumkun degil.

      Buradaaci olan bir durumda, butun bu baskilari ve biati uygulayanlarin ne kadar "Turkiye'nin tarihinden, cografyasindan, etik cok sesliliginden" olup olmadigi.

      En son aciklamaya gore Cizre'de halka saldiran ve abluka altina alan uzeri TSK giyimli ya da ozel hareket giyimli kisilerin aralarinda TURKCE DEGIL, ARAPCA KONUSTUGU"

      Zaten bu hedef sasirtilmaz VE TURKIYE COGRAFYASININ BAGRINDAN DIKTATOR VE AKP'NIN ONLARDAN YAPMAK ISTEDIGINI UYGULAYACAK ELEMANLAR CIKMAZ ISE VE BU ELEMANLAR YERLERINI TURKIYE COGRAFYASINDAN OLMAYANLARA TERK ETMEZ ISE, Diktator de AKP de hedef sasirtamaz, kandirdigi halde "beni kandirdilar/bana kumpas kurdular" diyemez, kendi yapip baskalarini suclayamaz ve magduru oynayamaz.



      Evrensel-Insan - Yapilandirmaci Epistemoloji/Qua Felsefesi/Serbest Dusunurluk/Devrimci Sorgulama/Numenal Devrim - Evensel-Insan Zihniyeti