Sunday 10 April 2011

Diger Konular Uzerine Eski Yazilar-22/09/2010-01/01/2010


evrensel-insan
22-09-2010, 02:54
Saygideger arkadaslar;

Insanoglunun turune, hem bilimsel bilgi, hem de inancsal ogreti olarak verdigi "yaratis ve yaratilis" kavramlari, bazi mesajlardaki gozlem temelinde anlam/icerik ve algi kargasasi yaratmaktadir.

Insanoglunun, tanrisal, efsanevi, mistik, mitolojik olarak tarihin donemlerinde ortaya attigi tum ogretiler, yaratissal degil, yaratilissal icerik ve anlamdadir.

Yalniz burada dinin, etken ve edilgen yapisi ve isleyisinden yola cikarak, bir hususu belirtmek durumundayim. Oda "madem yaratilis var, o zaman mutlaka bir yaratis ve onun yaraticiligi olmasi gerekir" dusunce, davranis ve ogretisidir.

Simdi bu temelde hem evrime, hem de tanriya bir bakalim. Tanri, yaratilis ogretisinin bir kimi oldugu halde, evrim de bir yaratilis algisi ve icerigi yoktur ve olmamalidir. Cunku evrim; insanoglunun bilimsel somut temelli, yani deney, gozlem, inceleme, arastirma v.s. temelli BULGULARINI, bulgunun ilgili oldugu bilim dalinda belirtmesi ve bildirmesidir. Ortada ne bir inanc, ne bir ideoloi, ne de bir dogru vardir. Elde GERCEK VERILER ve bunlarin gercekligini otya koyan, bilimsel ve bilim dali temelindeki BULGULARIN, bilimsel bir bilgi olarak, bildirimi ve belirtimi vardir.

Dolayisiyla, evrimsel bir yaratilis soz konusu degilse, bu konuda bir kim bir yaratici ve yaratis aramak ta,bilim ve bilimselligiyle mantiksal olarak celisir.

Tekrar, yaratilisin, bir yaraticisi,m yani bir kimi arayarak, yaratisa donersek; bu yukarida aciklandigi gibi, edilgenden etkene gecisin bir tezahurudur.

Halbuki yaratis ve yaratilis, etken ve edilgen acidan, bir KIM SORUSUNUN cevabini vermekte ve bunu EDILGENDEN, YANI YARATILISTAN YOLA CIKARAK YAPMAKTADIR.

Halbuki kim sorusu, yani yaratis konusu kendi basina bir olgudur ve sadece SOYUTLAMANIN YARATTIGI anlam ve icerigi olarak, epistemolojik gerceklik temelinde, alternatifsiz bir soyutlama yetisi ve soyut yaratimi yetisine sahip olan insanoglu turu ve birini isaret etmektedir.

Iste bu temelde, bilimde ve bilimselliginde, ne evren, ne evrim, ne doga, ne dunya, ne de insanoglu turu ve diger canli/ansiz evren parcalari acisindan bir YARATILIS SOZ KONUSU DEGILDIR. Sadece insanoglu turu ve biri eliyle, adina, ait, icin bir soyutlama soz konusu ve bu soyutlamanin, soyut ve somut kavramlastirmasi soz konusudur.

Iste bu da, bil kokenli, bilginin ve bilimin bildirmesi belirtmesinin kimini, epistemolojik olarak alternatifsiz olan insanoglu turu ve biri yapar.

Boylece bil kokeninin, hem ortaya koyani, hem de ortaya koyulani deney, gozlem, arastirma v.s. temelli ortaya koyum ile tamamlanmis olur.

Ama konu ideolojik inancsal dogrulara ve onlarin ogretilerine geldiginde de, konu dogru olarak, hangi icerikte olursa olsun, bir yaratilis dogrusu arayip, aramamak ta sonuclanir. Cunku bu arama ne duzeyde ve nasil olursa olsun, bir YARATICIYA, YARATANA YARATISA VARACAKTIR.

Iste bu da yine, bilim ve bilimsellikte oldugu gibi, yaratici ve yaratanin soyutlama yetisi olan ve soyut somut kavrami yaratan, epistemolojik gerceklik olarak alternatifi olmayan insanoglu turu ve birini kim olarak algilamakta yatar.

Iste kim olarak soyutlama yetisi olan insanoglu turu ve birinin algilanmasi, metafizigin varlik ideolojik inancsal dogrularinin da sorgulanmasi ve bu sorgu sonucu eliminesi anlamini tasir. Eger bu ideolojik inancsal dogrular iman duzeyinde kisinin beyninde yer almamis ve telimiyet bu ideolojik inancsal dogrulara, kasyitsiz/sartsiz, sorgusuz/sualsiz degilse.

Bu temelde de, kimin yani insanoglunun soyutlama yetisi ile soyut ve somut yarattigi kavramlarin disinda, orta da bir nesnellik ve onun mustakilligi kalacaktir. Bu da zaten bilim ve bilimselligin, deney, gozlem, arastirma temelli bil kokeninin bulgusunu bildirme ve belirtme alanidir.

Tum bunlar disinda, ideolojik inancsal dogrulara metafizik temelinde bir tek YARATILISI BIRAKIR. Bu da artik, kisinin kendini kendi acisindan, YARATILISCI ZIHNIYET VE DUSUNCESINE ne kadar bagimli kildigi ile paraleldir.

Cunku yaratilisci zihniyete tek bir yol kalir, o da teleolojik olan akilciligin tasarimcisi, planlayicisi, programlayicisidir. Bunun da asimi, bilim ve bilimsel calismanin somutu, yani empirisizmidir. Cunku empirisizm, YARATILISCI BIR ZIHNIYET TASIMAZ. Bu zihniyet, akilcilik icin gecerlidir.

Saygilarimla;
evrensel-insn

evrensel-insan
30-09-2010, 19:10
Yani bu idealist yanaşım ,bilimselliğin dışında ,ruhsal,mitolojik ve inançsaldır. Bu bizi -en azından beni - ilgilendirmiyor. -Natan-

Herseyden once yukaridaki cumlene "akilcidir" rida eklemek gerekir.

Eger bir sey akilciligin kendi inandigin dogrusu ile okursan bu anlamadir. Ama; bir sey "ne demek isteniyor?" diye okunursa, bu algilamadir ve kisinin kendi inandigi dogrusu ile mukayeseli degildir.

Ben yukaridaki mesajda; yaratilistan gelen yaratis ile, yaratim da gelen yaratisi izah ettim.

Iste bu temeldde yazilanlar okunursa, yaratis temelinde, tek soyutlama yetisi olan insanoglunun, epistemolojik alternatifsizligi algilanir.

Cunku yaratilisin getirdigi yaratan ve yaratici baskadir ve yine insanoglunun ortaya koydugu ve kendinin de dahil oldugu ya tamamen oznel, ya da oznellestirilmis nesnel, insanoglu ustu ve disi bir guctur.

Yaratisin getirdigi ise, soyutlama yetisi olmak ve soyutlama eliyle yaratmak anlamindadir. En algilanir sekilde, tum soyutlamalar (din, felsefe, inanc ve bilimin yasalari, kurallari v.s.) bir insanoglu turu ve biri yaratimidir.

Kim sorusunun onemi, nenin ortaya koyumuna cevaptir. Cunku nenin ne oldugunun ortaya koyumu, kim eliyledir.

Iste bu kim, kendi neside dahil; ya insanoglu turu ve biridir, ya da insan disi ve ustu bir guctur. Ikincisi idealizmdir, ilki ise epistemolojik gercekliktir.

Sonucta, kim sorusunun epistemolojik gerceklik olarak verilemiyen cevabi, akilciliga bir insandisi ve ustu bir kim aratir. Iste bu da inancin ideolojik dogru temelli ortaya koydugu envayi cesit inanc, din ve bilim felsefesidir.

Epistemolojik gerceklik ise, ortada olan kimleri gozlemleyen ve kim uretmeyen (cunku insanoglu turu ve biri), olan kimlerden de hic birine akilcilik temelli bir inanc beslemeyen ve tasimayan, serbest dusunurlugun inancsal, dini ve bilimsel felsefesidir.

Bu temelde materyalizm kime cevap veremediginden, akilci bir kim ortaya koyumu panteizmdir, ya da kimi inkar olan ateizmdir. Bu da en son bilimin yasalarini kim yapan, Hawking eliyledir. Kisaca, madde temelli nesnenin, oznel ve ozel icerik ve anlamlarla tanrilastirilmasi. Bu da ya ozneli, ya da nesneli tanrilastirmadir.

Cunku materyalizm de, sey felsefesinden yola cikarak, varligi teke sadece maddeye indirger. Ayni idealizmin, varligi dusunceye, ya da pozitivizmin pozitiviteye indirgedigi gibi. Yani insanoglu turu ve biri gozuyle gormek yerine, madde, dusunce ve evren/dunya/doga, ya da bunlarin kurgusal yasalari gozuyle gormek.

Oyuzden yazilanlari bir daha okumani ve anlamak icin degil; algilamak icin okumani oneririm.

Saygilarimla;
evrensel-insan

 
evrensel-insan
01-10-2010, 00:16

"Yaratisin getirdigi yaratım" temelindeki değerledirmeniz, insantürünü tanrılaştır mıyor mu ? Bu konuda fark etmeden önyargıyla mı hareket ettim.-natan-

Iste tanrisal zihniyet ve onun olumlu/olumsuz dusunce ve davranisini koruyan ve insanoglu turu ve disinda bir guc yerine, bu gucu kendi cikari yapan emperyalist zihniyet; her turlu izmin karsitlarini biribiriyle savastirarak tanriyi oynamaktadir.

Sonucta kim sorusunun cevabi;

Ya maddedir, nesnelin oznellesmesi temelinde.
Ya dusuncedir, oznelin nesnellesmesi temelinde
Ya da insanoglu turu ve biridir.

Eger buradan, insanoglu turu ve birini sonuc olarak alip, bunu guc olarak ve oznellik olarak erisilmez kilar ve insanoglu turu ustu (overman, superman, spiderman, catwoman v.s.) gorursen, bu sefer de, insanoglu turunun birini tanrilastirmis olursun. Iste dogal dusuncenin, yapilanis ve isleyisinin ufkunun siniri da, burasi yani bireyci akilciligin tanrilasmasidir.

Insansal zihniyet ise, bu tehlikenin farkinda ve bilincindedir. Cunku akilciligin inancsal dogrusu degil; zekanin epistemolojik gercekciligi ile yola cikar.

Aslinda ben, bu insanoglunun tanrilasmasi ve tanrilastirilmasini e. kosesi'nde belirttim.

Sonucta akil hic bir sey bulamazsa, kendini tanrilastirir. Iste akilli tasarimcilik (burada kendi, kendinin nedeni olan yaraticidir) ve mantiksal pozitivizm.

Saygilarimla;
evrensel-insan

 
evrensel-insan
01-10-2010, 00:35

Insansal zihniyette onemli olan, insanoglu turu ve birinin, TANRILASMASI DEGIL; INSANLASMASIDIR. Bu da otomatikman, tanrisal zihniyeti veren dogal zihniyetin; ustun bir guc aramamasi ve ona ihtiyac duymamasinin bilinc ve farkindaligidir. Yoksa tanriyi, oldurmekle ve hatta tanrisal dusunceyi bile oldurmekle, tanrisal zihniyeti oldurmus olmuyorsun. Tanrisal zihniyet, insanoglu turu ve birinin, ancak insansal zihniyeti ile ortadan kalkar, guncelligini yitirir, tartismasini tarihe gomer ve bu da emperyalist zihniyete; din,inanc temelindeki en buyuk darbe olur.

Sonucta tanrisal zihniyet yasadikca, akil tanrisini bulacaktir ve yaratacaktir.

Buradaki en buyuk tehlike de, aklin sahibi olan insanoglu turu ve birinin kendi aklini tanrilastirmasidir, insanlastirmak yerine.

O yuzden de insanoglu kiminin kendi nesini ve insanoglu nesinin kendi kimini ortaya koydugu ic iceligi ve bunu da soyutlama yolu ile gerceklestirdigini ve alternatifsiz oldugunu sadece algilamak yetmez, bu alginin tanrilasmaya yonelmesini insanlasma bilinci ve farkindaligi ile onlemek gerekir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

 
evrensel-insan
01-10-2010, 02:03
Saygideger natan;

"Kim" sorusunun cevabını üç şıkla birlikte dile getirdin fakat soruyu bütünüyle yazmadığın için öyle dedim.-natan-

"Ne yi ortaya koyan kimdir.?" cumlesi hem bir sorudur, hem de neyi ortaya koyanin kim olarak cevabidir.

Iste kendi nesi dahil; neyi ortaya koyan kim olarak, soyutlama yetisi olan ve alternatifi olmayan kim, insanoglu turu ve biridir. Bu insanoglu turu ve biri de, uc turlu neyi kim olarak tanrilastirir.

Nesnel tanrilastirma-nesneli oznel ile iceriklendirmek
Oznel tanrilastirma-ozneli nesnel ile iceriklendirmek
Akilci tanrilastirma.-akilli tasarimcilik, bireyci akilcilik

Bunun disinda kalan da; insansal zihniyet olarak, neyi ortaya koyan kim olarak insanoglu turu ve biri, tanrilasmayi/tanrilastirmayi degil; insanlasmayi/insanlastirmayi hedefler. Cunku insanoglu turunun biri, bireysel bilincinin tursel selfi ile dogal zihniyet ve dogal ego degil degil; insansal zihniyet bilinc ve farkindaligina sahiptir. Oyuzden de epistemolojik gercekcidir.

Saygilarimla;
evrensel-insan


evrensel-insan
19-11-2009, 04:34
Saygideger arkadaslar;

Benim, baba tarafindan dedem; Gelibolu muftusuydu. Babam basta olmak uzere, tum amcalarim "dort dortluk" muslumandi. Gecmis konusuyorum, cunku su an hicbiri hayatta degil.
Ne babam, ne de dedem, anneme hic baski uygulamamislardir. Annemin basi acikti, sadece mevlutlerde orterdi. Ben, ilk okul caginda Kuran'i hatim ettim. Aslinda, bunun hic bir anlami yoktu, cunku bir sey anlamamistim.

Babam, bes vakit namaz kilar, camiye gider ve uc aylarda Kuran'i hatim ederdi. Sesinin guzelliginden dolayi, mevlit te okudugunu bilirim.

Evde herzaman, oruc tutulur, sofra duasi edilir, kurban kesilirdi. Ben orta okula gelince, bazi seyleri sormaya baslamistim. Agabeyim o siralar, universiteye gidiyor ve kendinin ateist oldugunu soyluyordu. Yalniz, babamla hic bu konulari konusmuyordu. Ben ise, sorular soruyor ve babami bazan "biktiriyordum"

Babam, agabeyim ile, bana; bayram, teravi v.s. namazlari teklifi yapar, bizde bir bahane bulur gitmezdik, babam da, ustelemezdi.

Oruclar ilgincti benim icin; sahura kalkar, her turlu yiyecegi yerdik. Sonra, yediklerimiz, oyle susatirdi ki; ben sabah kalkar, kimseye gorunmeden, nerderse bir surahi su icerdim. Ama, yemek yok; o suyla iftara kadar idare ederdik.

Ilginc uc anim vardir. Bunlardan ikisi, Allah'i sinamaktir. Allah carpsin diye, hem coptenekelerinin kenarina cogdurmek ve ekmegi tualete atmak denemelerim vardir. Tabi, bekledim, her ikisinde de carpilayim diye.

Babam; benim bu dine olan soguklugumu, fark etmis olacakki; bana birgun "oglum bak sana din konusunda bilgili bir amca getirdim, seninle konusmak istiyor" dedi. Ben o zamanlar, ya orta1, ya da orta 2 ye gidiyorum, sene; 1968-9 olabilir.

Neyse, babam bizi bu amcayla yalniz birakti ve yanimizdan ayrildi. Ben bugun tam hatirlamiyorum, ama; ne derse, karsi cikiyor ve sordugum sorulardan anladigim kadariyla da, amcayi kizdiracak sorular soruyorum. Belirli bir sohbetten sonra, bir ara, ki ben amcanin iyice sinirlendiginin farkindayim, baktim; amca, ayaga kalkt, iki elini havaya kaldirdi ve ellerini hava da saglayarak "zindik, kafir" ve anlayamadigim bir kac kelime daha sayarak, ve kosarak; kapidan cikti gitti. Babam ondan sonra da, bir daha; benim uzerimde dini bir girisimde bulunmadi.

Ne namaz kilmayi bilirim, ne Kuran'i su an okuyabilirim, ne dualari hatirlarim, belki zorlasam; bir iki dua cikar, o da yarim. Hic bir dini icerikli bir yasamim olmamistir. Fakat, bilhassa aile buyuklerine karsi; din karsitligi saygisizligi yapmam. Benim, din ile bir bagim olmadigini, cevrem ve ailem/akrabalar bilirler.

Tanri konusu ise, farklidir. Ben kendimin, tanriya, rekabet etme ve onu sinama disinda, inandigimi hatirlamiyorum. Ama; ne anti teistim, ne de non teist. Ben; dindar arkadaslarin, dini degerlerine saygi gosterirken; sadece din konusunun bir felsefe ve orgutlenme olarak; insan olmaya ve onun insanligina nasil bir engel teskil ettigini, ozel bir dini goruse deginmeden; genelde ortaya koyarim.

Tanri, ya da yaratici konusunda ise; insansal/kavramsal bir dusunce tarzim var. Tek bir yaratici vardir, o da; kavrami yaratan inanogludur.

Tanri da, bir kavramdir ve kavram olarak vardir ve evrenseldir. Benim icin ise, bu kavram sadece lugatta kalir. Yasam ve iliskilerimde, ne olumlu ne de olumsuz bir tanrisal/inancsal hic bir yanasimim yasam ve iliskim yoktur.

Dindar arkadaslarim vardir ve onlarin dini yasam ve iliskilerinde uygulamalari da; onarin hak ve ozgurlugudur, ayni uygulamama, benim hak ve ozgurlugum oldugu gibi.

Ben yaratilissal/tanrisal/inancsal konulardan, tamamen arinmis bir birey olarak; bu konularda, serbest dusunurum.

Ayni sekilde, cocuklarim da; din yasamindan ve tanri kavramindan bagimsiz, yetisiyorlar. Yasamlarinda, hic yer vermiyorlar.

Saygilarimla;
evrensel-insan

evrensel-insan
19-11-2009, 05:27
Saygideger arkadaslar;

Benim icin sadece yasam vardir. Ne dogumum, benim insiyatifimdedir, ne de kendi olumumu (olmek), yasama olanagim var. Dogumdan once, evrende ben olmayarak bulunuyordum, degistim, donustum, baskalastim ve ben olarak olustum. Yasamimdan sonra da; benim varligimdan, baska varliklar tureyecek, yani degisecegim, donusecegim ve baskalasacagim, hem de bir suru varliklarda, ama bir daha ben olarak olusmayacagim.

Bu nedenlerden ve insansal dusunce yapimdan dolayi, ben oldukten sonra, yasam surmek icin, birileri benim organlarimdan yararlanacaklarsa ve benim organlarim, onlarin yasamina bir katki saglayacaksa; gereken her turlu organimi alabilirler. Gerci, bilmiyorum, ben oldukten sonra, olumu ne yapacaklar, sonucta enim olum, ben oldukten sonra yasayanlarin sorunu.

Ama, ister yaksinlar, ister gomsunler; organlarimi yakarak veya botu borcuye birakarak harcamadan, once gerekli ihtiyaci olanlara nakletsinler.

Bu arada, illa bana bir "non" uyarlayacaksaniz, "non-religious" diyebilirsiniz. Cunku pratik olarak, uyguladigim hic bir dinin gerektirdigi uygulamam yok. Bu anlamda, "dini olmayan" diyebilirsiniz.

Saygilarimla;
evrensel-insan

 
 
evrensel-insan
24-11-2009, 05:53

Sözkonusu soğukluğu babanla yaşadığın diyologlar kısmında anlattın bize. yani henüz reşit olmayan bir çocuğun "soğukluk" durumu bu. Anlaşılan o yıllarda herşeye dışarıdan bakan nötr algı henüz olgunlaşmamış ki, dine nötr bakmak yerine "soğuk" bakmışsın. Peki evrensel insan'ın bugününün çocukluğundaki o soğukluk hissiyle ilişkisini kurabilir miyiz? Evrensel insan soğuk bakar bir tarzdan nötr bakar bir tarza akşamdan sabaha geçmedi her halde. Soğukluk sürüyor mu, yoksa soğukluğa verdiği yeni ad mı "nötrlük"?-sph-

Bu soguklugun tarihi 1968 ler ve ben 13 yaslarindayim, yeni orta okula gidiyorum. Soguklugun anlami ise; icimden bir heves, sevk, heyecan, ilgi, onem v.s. nin dini degerlere ve uygulamalara karsi gelmemesi ve benden bunu isteyenlere de, negatif cevap vermem.

Notrluk le soguklugun hic ilgisi yoktur. Sogukluk, cocuksu bir his ve bu hissin getirdigi yanasim; notrluk ise; bir bireysel bilinc ve dusunce ve davranista insan olma ve insanlik sunmanin gorevi.

Notrluk, tarafsizlik degildir. Notrluk; baskalarinin kendileri adina sahip ciktigi her turlu soyut/somut degere mudahele etmemek, karismamak, elestirmemek v.s. kisaca; kisinin, kisiligini olusturan kisilik ve kimlik soyut/somut degerlerini notr algilamak, yani; "schopenhauer, musluman oldugunu soyluyor" iste bu. Yani, bir yorum, karisma, mudahele, tartisma v.s. yok. Iste notr algi bu.

Disaridan bakis acisi ise; kisinin degerine, tamamen bir dusunsel temelde ve dusunce ve davranista insan olmaya gore dusunsel bir resim ortaya koyma ve bu resmin neden insan olma ve insanlik sunma onundeki bir engel oldugunu sorunsal temelde ortaya koyma. Mesela; o dusunce degerinin ayrimciligini/cikarciligini/bencilligini/ ve gerekirse insanlikdisi yonunu gostererek.

Bu bir ateizm itirafı değil midir? İnanmayan ateisttir diye biliyoruz.-sch-

Olabilir, 13 yaslarindaki bir cocugun yaptigidir bu. Bilincli bir yanasim yoktur.

Doğal düşünce karşıtlığı ve dışarıdan bakan nötr algı yukarıdaki cümlenin neresindedir?-sch-

Dedimya, bu bir cocuk dusuncesidir.

Yani sana göre "Tanrıya inanmak" doğal düşünce de "İnanmamak" mı nötr algı?-sch-

Eger bu soruyu bugun cevaplarsam; Dogal dusunce her ikisi de, notr algi ise; benim kisinin degerlerine mudahele etmemem ve karismamam. Cunku, inananda, inanmayanda odur ve bu karar ona aittir ve bu ona ait olan karar onun bir kisilik degeridir.

Hani ortada olma hali? Gerçi bu konuda ortada olunmaz. Diyelim senle benim tam ortamızda bir elma var. Ve ikimizden birine ait. Sen "benim değil" dersen, "Elma Schopenhauer'ındır" demene gerek kalır mı? Ama sen diyorsun ki, "Ben nötr bakıyorum, ne benim derim ne de senin!" Ama peki ya söylemin buna çıkıyorsa, sözün çıkmasını niye bekleyelim? Suç üstü yakalanan hırsızı tutuklamak için hırsızlığını itiraf etmesi gerekir mi?-sch-

Yukarida, notr alginin ne oldugunu yeteri kadar acikladim sanirim. Eger acik degilse; tekrar, neresi acik degiilse, sorarsin ve bende daha detayli aciklarim.

Hangi kavram vardır ki sözcük bazında telif hakkı insana ait olmasın? Ama insan bir olguyu adlandırdı diye olguya konu olan şey absürt olmak mı zorunda? Ya da şöyle sorayım: Kavram olmayan/ kavramlaştırılmamış şey bir algıya konu olabilir mi? Tanrı sözcüğü bir kavram olarak dilimizdeyse, "yokluğu" bunun doğal sonucu mudur? Kavram olarak var olan şeyler ikiye ayrılır: Kavramı olup kendisi olmayanlar, kavramı olup kendisi de olanlar. Şimdi sen hangisinin taraftarısın burada?-sch-

Eger bir seyin kavrami varsa; onun kavramsal olarak yok olmasi mumkun degildir. Sadece ifade ve algi olarak yoklanabilir, bu da kavrami inkar olur. Cunku once kavram algilanmali, sonra ifade edilmelidir. Zaten A yok demek; mantiksiz ve abestir. Ne yok? A madem A yi kullaniyorsun, demekki A var ve bu varlik kavramsaldir. Kavram varsa, bir sey vardir. sadece ifade ederken ya varlarsin, ya yoklarsin. Yani " Bu kavrami olan seyin benim icin bir algisi yoktur" dersin. Benim tarafim yok, ben Serbest dusunur olarak tanrisal olumlu ve olumsuz yanasimin disindan bakiyor ve tanrisal yanasimi dogal dusunceden dolayi uygulayanlari/sahiplenenleri ve sabitleyenleri, ister olumlu, ister olumsuz olsun; notr algiliyorum.

Bu yanaşmama durumu Tanrıya mı has yoksa başka şeylere de genellenebilir mi? Mesela evrensel insanın olumlu ya da olumsuz bir (tanrısal/inançsal olmayan) yaşam ve ilişki halinde olduğu bir kaç şey sayabilir mi bize? Mesela hayvan hakları konusunda da nötr müdür? Ben dışarıdan baklarım "O hayvanlara acırsam doğal düşünmüş olurum" der mi? Yoksa evrensel insan bazı şeylere nötr bakılabilir bazılarına bakılamaz diye kendi içinde bir sınıflandırmaya mı giriyor? Evetse bunu neye göre yapıyor? Evrensel insan bize hayatta herşeye dair mutlak bir nötr algı içerisinde olduğunu mu anlatmaya çalışıyor? Peki çocuğun bir gün karşına çıkıp "Baba ben gay oldum" derse nötr algısını muhafaza edebilecek mi? Eğer yok çocuğuna kızacaksa sırtını bir ahlak normuna dayamalı değil mi? Nötr algı bozulmuş olmayacak mı?-sch-

Hayir, tum tabusal/verisel dogumdan itibaren verilen degerlere uygulanabilir. Bu milliyette olur, politika da, tore de, v.s. Ben serbest dusunur olarak; milli, dini, inancsal, tanrisal, ideolojik tum dogal dusunce temellerinden arinmisim. Ayrica, tum bana dogumdan itibaren verilen verileri; dusunce ve davranista insan olma ve insanlik sunmaya gore degerlendiriyor ve ihtiyac temelinde elimine ediyorum. Yani, o veriden ariniyorum/kurtuluyorum. Kendi yasam ve iliskilerimi direk ilgilendiren konularda, ben de normal bir sekilde, dogal dusuncenin getirdigi temelde; hak ve ozgurluklerimi ararim. Ama, her zaman kisilerle iliskideyken; onlarin kendileri icin sectikleri degerlerine saygi duyarim ve mudahele etmem.

Hayvan haklari konusunda, veg degilim. Ama; kendim hic bir canliyi oldurmemeye gayret ederim. Cocuklari korktuklari bir orumcekten, ya da bocekten, onu oldurmeden yakalayarak kurtaririm. Sokakta biri bir hayvana eziyet etse; mudahele ederim.

Hayatta, herkes hersey olabilir ve herkesin basina hersey gelebilir. Hayatin sunacagi surprizler ne olursa olsun; duygusal ve bireysel tepki yerine; mantiksal ve sorgulamali, algilamali bir tepki veririm. Tarihte de bunun ornegi coktur. Benim yasam ve iliskilerim nasil bana aitse; herkesin yasam ve iliskiside kendisine aittir. Herkes, nasil bir yasam ve iliski sececegi konusunda, hak ve ozgurluge sahiptir. Ahlak normlarimda; anne-babamdan aldigim terbiye ve disiplin temelindedir. Ama, tamamen benim kararimdir. Baskalarini baglamaz. Ayni baskalarinin karari da beni baglamadigi gibi.

İnşallah bu sorularla seni kızdırmamışımdır. Öyle bir amacım yok. Ama buradan sorunlu görünen bir kaç noktayı söylemek istedim hepsi bu.-sch-

Kizmadim. Umarim, verilen bilgiler, tatminkardir; degilse, tekrar sorabilirsin.

 
evrensel-insan
24-11-2009, 19:27

Peki birincisini doğal düşünce yapıp ikincisini yapmayan nedir? Doğal düşünceler salt Tanrı ile ilgili olanlar mıdır? Ötenazi (ya da senin savunumunu yaptığın, "ayrimciligini/cikarciligini/bencilligini/ ve gerekirse insanlikdisi yonunu gosterdiğin" herhangi bir düşünce neden doğal düşünce değildir? Bu fark neye göre oluşur? Buradan devam edelim istersen.-sch-

Dogal dusunce ile evrensel-insan dusuncesi farkini ben cogu zaman yazilarimda ortaya koydum. Eger yazilarimi okusaydin gorebilirdin.

Dogal dusunce; insanoglunun dusunce ve davranis yapisidir. Evrensel-dusunce, dogal dusuncenin evrensel yapilanisini, islevini ve isleyisini veren dusuncedir ve insanin dusunce ve davranisidir.

Dogal dusuncenin en buyuk ozelligi, karakterinin; ikilem ve karsitlik, olusumunda da bir pozitif nokta olusudur. Bu temelde, dogal dusunce tartismasal/ayrimci/cikarci/bencil/erksel/erkeksel/erk eksel/insandisi, yani madde ve tanri, guc-otorite-iktidar icerikli, butun bunlarin getirdigi, savaskan/kutuplayici/hakimiyetci/kesinlikci/supheci/yaratilissal/tanrisal/inancsal/dogrusal v.s. kisaca; insanoglunun birlikte, beraber, birbirlerini algilayarak yasayamamasini saglayan bir dusunce seklidir.

Evrensel-insan dusuncesinin ise; ozellikleri; insansal/evrensel/kavramsal olmasi, notr algisi ve disaridan bakis acisi, farklarin farkindaligi ve farkindaliga saygi, farkindaligin hak ve ozgurlukler temelinde korunmasi, serbest dusunce, noktasal degil; cizimsel/sekilsel olmasi. Toplamasal degil; cikarsamasal olmasi, ispat degil; curutum uygulamasi. pozitif degil, negatif olmasi. Dusuncenin sabitlenmesi/sahiplenmesi degil; kullanim ve paylasimi.
savunu/karsi cikis degil; algilamasal olmasi.

Eger evrensel'in kosesinden 67. sayfadaki indexe bakarsan, ordan istedigin basligi okuyup bulubilirsin.

Bu konu cok detaylidir. Aslinda bir konu secip; onun uzerinde, iki dusunce farkini gormek, daha algilanir ve mantiksal olur. Yoksa, genelde dipsiz kuyudur.

Evrensel-insan dusuncesi; insansal/evrensel/kavramsal oldugundan; dogal dusuncenin insanlikdisi ve insandisi yonunun resmini vererek;dusunce ve davranista insansal/evrensel olmadigini ortaya koyar. Evrensel-insanin tarafi insan ve insanliktan yanadir, insanoglundan ve onun dogal dusuncesinden degil

Saygilarimla;
evrensel-insan

evrensel-insan
24-11-2009, 20:51

Tanrı var mıdır yok mudur?

Bu dogal dusuncenin klasik, Aristotarian cevapli, diyalektik sorumlu bir sorusudur.

Cunku var demek, inanir; yok demek inanmaz yapar. Ben mecburmuyum bu iki secenek arasinda s1kismaya! ve inanan olarak inanmayanla, ya da inanmayan olarak inananla ikna olma-etme mucadelesi vermeye! Inanma da, inanmama da kisinin kendi icin sectigi degerleridir, sadece seceni baglar. Benim icin ikisi arasinda fark yoktur, cunku; ikiside tanrisal olarak biri olumlu, digeri olumsuz degerleri kabullenmis, sahiplenmistir.

evrensel-insan'in dusunce cevabi; kavram olarak tanrinin var oldugu ve evrensel oldugudur. Bireysel cevap, Bu kavramin da benim yasamimda yeri yoktur.

Cevabın muhtemelen, "Beni doğal düşünce savunumuna zorluyorsun" olacak yine.

Ama şu cümlende açık açık tanrıya inanmadığını itiraf ediyorsun: "Ben kendimin, tanriya, rekabet etme ve onu sinama disinda, inandigimi hatirlamiyorum."

Daha once de soyledim. Bu cumle 13 yasinda bir cocugun cevabiydi.

Tanrı'ya inanmayı doğal düşünce savunumu olarak değerlendirip soruya cevap vermezken, inanmamak konusunda niye felsefi ilkelerine bağlı kalamıyorsun?

Tanrisal yanasimin olumlu veya olumsuzu farketmez, ikisi de dogal dusuncenin yapisidir.

Tanrıya inanmak (ya da inandığını söylemek) doğal düşünce de, tersi, yani inanmamak (ya da inanmadığını söylemek) doğal düşünce değil mi?

Bu soru her iki yonuyle, karsitligiyla ve, inanma, ya da inanmama temelli teke indirgemeli cevabiyla, dogal dusuncedir.

Doğal düşünceye getidiğin sert eleştiriler bizzat yukarıdaki senin tarafından üretilmiş bir başka doğal düşünceyle ihlal edilmiş olmuyor mu?

Hatırlayalım, ne demiştin:

"Ben kendimin, tanriya, rekabet etme ve onu sinama disinda, inandigimi hatirlamiyorum."

Taktin, 13 yasimdaki cevabima, ben su an 54 yasindayim. Unutma, degismeyen tek sey, degisimdir. Hele benim gibi, surekli sorgulayan ve noktalamayan bir birey icin!


Lütfen eski yazılarına gönderme yapmadan konuşabilirsek çok iyi olur.

Saygilarimla;
evrensel-insan

evrensel-insan
24-11-2009, 21:16

Dogal dusuncenin ne oldugunu, sana ozel olarak tanri konusundan cevap vereyim. Belki o zaman yazilan, daha net algilanir.

Tanri konusu, tanrisal yanasim olarak; dogal dusuncenin tartismasal ve teke indirgemesel bir ideolojik/inanc cikmazi ve kisir dongusudur. Varliktan ele alisak; tanrisal yanasim, var veya yok; inancsal dan ele alirsak; inanma veya inanmamadir. Bu varlik ve inancsalligin tanrisal yanasimlari, sana karsitlik sunar ve bu karsitliklardan birini secmeni ister. Sen hangisini secersen sec; karsi tarafi vardir ve sectigine sahip cikarsan ve sabitlersen de; her zaman karsi tarafla tartisirsin, bu tartismanin ispat edeni yoktur ve olamaz. O yuzden de; var/inanan ve yok/inanmayan cevapli tanrisal yanasim; kendi dogrusu temelindedir ve bir dogrusallarin dogru savasi/mucadelesidir.

Ben hem evrensel-insan dusuncesi, hem de bir birey olarak; tanri konusunda serbest dusunurum ve tanrisal yanasim ustuyum. Hem tanrisal yanasima disaridan bakiyorum, hem de tanrisal yanasimin var/inan ve yok inanmasini notr algiliyorum. Sonucta, benim bir serbest dusunur olarak tanrisal yanasima ihtiyacim yok ve evrensel-insan dusuncesi olarak ta; dogal dusuncenin tanrisal yanasim sorununu resmini veriyorum. Tabi gorebilene!

Kavramsal olarak ta; "tanri kavrami var olmasaydi ve evrensel olmasaydi, tanrisal yanasimin varlik , var/yok; ve inancsal, inanma/inanmama tartismasi ve cikmazi olmazdi", diyorum.

Saygilarimla;
evrensel-insan

 
evrensel-insan
24-11-2009, 22:04

Evet mecbursun evrensel insan. Şahıs olarak schopenhauer'a ya da başka birine değilsin belki ama mantığına bu sorunun cevabını vermeye mecbursun.

Bu soruya evet ya da hayır cevabı vermenle ikna mücadelesine girişmen arasında direkt bir bağ yoktur. O kısım duygusal bir tepki olmuş.

Mantık kurallarına göre, benim adım schopenhauer'dır ya da değildir, bunun dışında üçüncü bir şık yoktur. Oysa bu kadar basit cevabı olan bir soru için (Tanrı var mıdır?) dolaylı cevaplar vererek cevap vermiş hissi yaratmaya çalışıyorsun.-sch-

Evet, dogal dusuncenin disina cikamayan icin anlamasi zordur. Ben de sana anlamanin, yani kendi dogrularinla mukayese edip; dogru veya yanlislamanin yerine, algilamani, yani evrensel-insan diyor ki "Benim tanri ile bir ilgim yok, cunku tanri kavramina ihtiyacim yok" iste bunu algilaman demek; bu soyleneni kendi dogrunla mukayese etmen yerine, evrensel-insanin tanri konusundaki gorusu "buymus" la yetinmen demek. Ne zaman, dogal dusuncenin anlamasi yerine, evrensel-insan dusuncesinin algilamasini kullanirsin, iste o zaman benim seni notr algiladigim gibi, sen de beni notr algilarsin. Ben sirf sen anlayasin diye ve dogal dusuncenin tartismasini bile bile, sana tanrisal yanasimla cevap veremem. Ustelik, kritik dusunce, bugun artik okullarda ogretiliyor. Bu dusunce de sorular, evet/hayir cevabiyla noktalanmali veya tartismali degil; sorular, kisiyi cevap vermeye yoneltmeli ve dusundurtmeli. Mesela, "Tanri nedir?" gibi, ya da, "Tanri,ya inanman/inanmaman yasaminda neyi degistiriyor?" gibi.

öğrenmek istediğimiz bu kavramın hayatında yeri olup olmadığı değil, bu kavrama konu olan varlığın var olup olmadığıdır. Ya da var olup olmadığının bilinip bilinemeyeceğidir. Bu üçüncü yol olarak görülebilir.-sch-

Insanoglu zamaninda, varinin yansisini hissettigini genel anlamda yaratici olarak zaten kavramlastirmis. Gerisi ifade ve yorumdur. Ifade etmek te, bir ihtiyac meselesidir. var/yok varlik kavraminin inanma/inanmama da inancsal yanasimin ifadeleridir. Eger ben bu kavrama; ateistler gibi, olumsuz; teistler gibi olumlu bir ifade vermiyorsam ve yasamimda da kullanmiyorsam ve de kimseyle ifadesini tartismiyorsam ve bu kavramin kullanilmasina da ihtiyac duymuyorsam; sen, kendi dogal dusunce yorumuna gore, benim bu izahima bir icerik ver, bakiyim ne diyeceksin.

13 yaşında diye yaşın henüz küçük oluşunu ısrarla vurgulayarak evrensel insanın 54 yaşındaki halinin böyle düşünmediğini mi anlamamız gerekiyor? Yani 13 yaşındaki evrensel insan, "çocuk işte, cevaba bak!, böyle düşünüyordu, ama ben artık 13 yaşında değilim, hiç öyle düşünür müyüm?" mu demek istiyor? -sch-

Evet, ben 13 yasinda iken tanri ile ilgili oyle hissediyordum. Dogal dusuncenin disina cikmadan once de, 1990'larda tanrisal yanasimin olumsuzu, yani ateisttim. 1995'ten beri, yani evrensel-insan dusuncesinden beri de ve Su an da serbest dusunurum ve tanrisal yanasim disi yanasiyorum.

Saygilarimla;
evrensel-insan

 
evrensel-insan
04-12-2009, 20:16
Saygideger schopenhauer;

Son sorunu burdan cevapliyorum. Siklar; ikimizde yanlis anlamis olabiliriz/sadece sen yanlis anlamis olabilirsin/sadece ben yanlis anlamis olabilirim.

Bir sikta; ben zaten emin olamadigim icin, sana son mesaji yazdim. Sen sorulari bir daha sorduguna gore, ben cevaplayayim.

İrade mi önce gelir, varlık mı?

Birincisi varlik degildir. Vari yansiyanin algisinin kavramlastirilarak yansitilmasi varliktir. Varin yansisi, bir algilayan olmadikca, bir anlam ifade etmez. Demekki, algi ve yansi biribirini tamamlayan faktorlerdir. Varligin oldurulabilmesi icin, gerekli faktorler; var/yansisi/algisi/kavramlastirma ve vari yansitma. Iste varligin faktorleri bunlardir.

Varlık var olmak için iradenin talimatını bekler mi?

Ayni icerikli bir soru. Varin yansisi ilk faktor, varlik turetilmis faktordur, yani bilgidir.

O vardır zaten. Varlığının tespit edilememesi kişinin aklının sorunudur (ya da akılsızlığının).

Varin yansisinin iki turlu algisi vardir. Birincisi duyusal/nesnel/somut, ikincisi, duyumsal/oznel/soyut. Birincisi bilimsel, ikincisi inancsaldir. Oyuzden kavramlasmisin, algisini alan inanir ve varlar; almayan inanmaz ve yoklar. Yani; her karsitli yanasan,varliksal/inancsal yanasir.

Somutlaştıralım...

Tanrı var mıdır?

Varin yansisi duyum olarak, birileri tarafindan algilanmis ve algisini kavramlastirarak tanri diye yansitmistir. Tanri soyut ve evrensel olarak yansitilmis bir kavramdir. Kavramlar; beynin, fonksiyonu olan dusuncenin yaratimidir ve turevdir. Yani varin yansisi degil; yansitilmis halidir.

Eğer varsa, esas olan onun varlığı mı yoksa, kişinin onu "yok"laması mıdır?

Esas olan, tanrinin varligi/yoklugu degildir. Cunku tanri zaten soyut bir kavram olarak vardir. Asil onemlisi, Tanri kavramina, kisi tarafindan verilen tanrisal icerik ve tanri ile arasinda kurdugu bagdir. Iste bu bag tanrisal olumlu/olumsuz yanasim bagidir. Teizm, Agnostizm, Ateizm bu bagi ve icerigi verir. Non teizm ise; bu icerik ve bagla ilgisi olmamak ve tanrisal yanasimda yer almamaktir.

Yoksa ben mi soruyu yanlış anladım.

Bunun yaniti yukarida verilmistir.

Simdi, arzu edersen, burdan devam edebiliriz. Ya da sen benim cevapladigim sorulari kendin cevaplarsin, ordan devam ederiz.

Saygilarimla;
evrensel-insan

 
evrensel-insan
05-12-2009, 17:34

Mutlak bir tarafsızlık hali insan doğasına aykırıdır. Düşüncenin diyalektiği müsaade etmez buna.-sch-

Insan dogasini ortaya koyan, insanoglunun dogal dusuncesidir. Sorun da zaten, bu dusuncenin ortaya koydugu dogadadir. Dogal dusuncenin siniri diyalektiktir, orda biter.

Ama evrensel-insan dusuncesi, dogal dusunce ustudur ve dusunceside epistemolojidir, diyalektik degil. Biraz bu konularda yazilan yazilari okursan, daha iyi algilarsin.

Gerçi sen Tanrı konusunda tarafsız değil, Tanrı'nın olmadığını söyleyenlerden yana tarafsın.-sch-

Bu senin teist bakis acinin, kendince dogrulanmayan bir tahlili. Sonucta, ateistler de ayni bakis acisina sahipler ve kendilerince dogrulayamiyorlar. Ben tanrinin soyut bir kavram olarak evrensel ve var oldugunu biliyorum. Ama, benim tanri kavramiyla olumlu ya da olumsuz bir bagim yok, cunku ihtiyacim yok. Benim yaptigim, dogal dusunce deki tanri kavramini ve o kavrama tanrisal yanasimi icinde yer almadan tum resmiyle ortaya koymak. Sen ve ateistler, bu resmin icinde tarafsiniz ve o yuzden de tartisiyorsunuz. Tartismanizin sebebi de, mutlaka birinizin dogru olduguna inanciniz. Ama bilki bu dogrular arasi savasin ne bir galibi vardir, ne de dusunce uretir. Bu da serbest dusunurluk. Dogal dusunce temelinde de nonteizme giriyor.


Simdilik burda kesiyorum. Dogal dusunce/evrensel-insan dusuncesi ve diyalektik dusunce/epistemolojik/dusunce farklari ile ilgili bir sorun var da, iletirsen, cevaplarim.

Saygilarimla;
evrensel-insan

 
evrensel-insan
26-12-2009, 02:21

Dinazorlar zamaninda, soyut olmadigina gore; Tanri, insanoglunun dusunce fonksiyonu kavramidir. Yani insanoglunun, kendi icin, kendi adina ortaya attigi bir soyut kavramdir.

Isin ilginci, bu kendi ortaya attigina da teslim olmasi, kendine verecegi tum vasiflari ya erisilmez, ya korkutucu kilip, kendi yarattigi bir soyuta vermis olmasidir.

Walla, benim ne tanriya verecek bir vasfim var, ne de onun bana verebilecegi bir seyi var. Senin anlayacagin, biz karsilikli gecinemeyiz. Benim, kendimden sorumlu ve yukumlu olmam ve insanoglunun ustunde baska bir guc aramamam, zaten otomatikman; yaratilissal/tanrisal/inancsal degerleri, tabulari, verileri, korkulari v.s. rafa kaldiriyor.

Hangi rafa kaldirdigimi da unuttum. Cunku rafa kaldirali cok oldu, sonra bir kac ev bile degistirdim. Belki bundan bir kac ev onceye bile onu tasimamisimdir. O yuzden, arasam da bulamam, dusunsem de hatirlayamam. Benim icin, eski bir tarih ve ani olarak duruyor.:target:

Ama, bazan iste boyle mesajlarda, adini aniyoruz. Ne de olsa eski toprak.:party:

Bak sana o eski toprakla, uzun yillar sonra ilk defa dusunce olarak beraber olmamin linkini vereyim.

http://www.turandursun.com/forumlar/showthread.php?t=5958

Bu sitedeki ilk yazimdir. Ayni sayfada bir de siir var. Okursan, hosuna gideceginden eminim.

Saygilarimla;
evrensel-insan

 
evrensel-insan
26-12-2009, 02:56

Dogal dusuncenin, kesmekesine kendini mahkum etmis ve kendi turune ve dunyaya, icinde bulundugumuz durumu yaratmis olan insanoglunun; dusunce ve davranista insan olabilmesi icin; yarattigi soyutlardan en onemlilerini kullanarak, soyutsuz bir insansal/evrensel dunya kurabilmesi icin; ve su an tum bu ayrimcilik ve biribirine ustunluk saglanan donemde, beraberligi ve butunlugu saglayabilmesi icin; saygiya (farkin farkina varmak, ne farki ayirmak; ne de farki one cikarmak, ne de gale almamak; fark esitligini ve antiayrimciligini kendi farkiyla birlikte, bir arada tutmak), buradaki fark; degersel/verisel ve tabusal farklardir.

Vicdan (ne kendine, ne de baskasina fiziksel ve dusunsel zarar vermemek) ve farklarin her fark temelindeki hak ve ozgurluklerin, sivil hukuk guvencesi.

Eger benim yazilarim arasinda, evrensel'in kosesi, ya da profilden diger yazilarima ulasirsan, bu konular cok detayli incelenmis ve ortaya konmustur.

O aman, evrensel-insan dusunce/davranis/mantik/yon/yontem v.s. yi daha net algilarsin. Bu altini cizdigim dort soyutu yasatmadan, dogal dusunceden arinamassin.

Saygilarimla;
evrensel-insan

 
evrensel-insan
19-12-2010, 05:37

Tanrinin, insanoglu dusuncesinin bir kavrami oldugunun bilincinde ve farkindayim.

Ayni zamanda, tanri kavraminin din felsefesi ve teoloji temelinde aklin inandigi cesitli dogrularla, sistemlestiginin ve somut uygulanir bir yasam haline geldiginin de bilincinde ve farkindayim.

Ben, tum bu insanlik tarihini iceren, yapici bilgilerin bir akilci ideolojisinin savunusu yerine, yapisal olarak hepsinin ve herbirinin nasil yapici hale getirildigini ortaya koyarim.

Tanri kavrami, tanrisal yanasim, tanrisal zihniyet ve her turlu tanrilastirma ve tanri kavraminda, aklin inandigi bir dogru ile olumlu/olumsuz bir taraf almak yerine, sadece gozlemlerim.

Iste tum bu yapici temelde, yapisallik adina; tanri kavrami, dusuncede, teolojide ve din felsefelerinin somutlasmasinda mevcuttur. Bu temelde de zaten tanriya bir icerik ve anlam vermenin, onu olumlu/olumsuz ifade etmenin bir geregi kalmiyor.

Bu konuda ben serbest dusunurum. Yani, birisi bana tanri konusunda bir yanasimda bulunursa ilk diyecegim "senin tanrin, kimdir/nedir ve neden?" sorusudur. Eger sahis bunu kendi ifadeleri ile aciklayabilirse, verecegim cevap "ben senin dile getirdigin bir tanri inanci tasimiyorum, beslemiyorum" olacaktir.

Bu her turlu isimlenmis, Allah ve tanri icin gecerlidir.

Genelde ise, evrensel-insan zihniyetinde tanri kavramina yer yoktur, sadece lugatta yerini almis bir kavramdir. Bu acidan da cevabim "ben dunyadaki mevcut, ya da vucuda getirilecek olan hic bir tanriya (herturlu/herbir yaratici) inanc beslemiyorum/tasimiyorum" demektir. Cunku, ben sadece insanoglu varliginin ve onun birinin herseyi anlamlandirdiginin ve iceriklendirdiginin bilincinde ve farkindayim. Yani, insandisi bir guc aramiyorum ve boyle bir guce, teleolojik ve teolojik ve de metafizik ve ontolojik bir kesinlik yuklemiyorum. Buna da zaten ihtiyacim yok.

Bu da tanri kavramina olumlu/olumsuz inanc besleyenlerin ve tasiyanlarin, tartismasi disidir. Ben bu tartismayi ve her iki tarafin kendine sahiplendigi izmi saygiyla karsilarim.

Benim yaptigim, tanrinin tartismasi degil; tanrinin insanin ve insanligin onunde insanlasma ve evrensellesme adina, nasil bir engel teskil ettiginin sorunsal resmini vermektir.

Cunku amacim tanri ve her turlu uzantisini, tartisarak degil; zihinlerden arindirarak ve kavrami elimine ederek, tanri kavrami ile tanismayan gelecek nesillere katkida bulunmaktir.

Ayrica, ben bu konuda aklin inandigi dogrusunun olumlu/olumsuz ifadesini degil; gozlemin bilimsel aciklamasini dile getiririm. Bu da epistemolojinin, tanri konusundaki insanoglu uzerindeki her turlu yaptirimli ve yonlendirimli icerigini, resim olarak vermektir.

Cunku tanri akil soyutunun bir urunudur ve akil, egeristerse tanri konusunda kendi aklinin inandiracagi dogrusunu bulur. En son Hawkins'in yaptigi "bilim yasalari tanridir" aciklamasi gibi.

Iste bu tehlike, insanoglunun bilim ve bilimselliginin epistemolojik siniri ile yetinmeyip, illa aklini bilimsel olmayan bir inancla dogrulatma inadidir.

Bana bilim ve bilimsellik yeterlidir. Cunku bilirim ki, bilim epistemolojik olarak bugun ve her zaman mutlaka cevap veremedigi bir soru ile karsilasacaktir.

Burada da iki secim var. Ya aklin kendini cevap tatmini temelindeki bir dogruya inandirmasi, ya da gozlemlenen fenomenin, surekli suregelen bir surec icinde, devamli bilgiye ve bildirime, acik olmasi. Ayni teorinin yanlislanmaya acik oldugu gibi.

Saygilarimla;
evrensel-insan


evrensel-insan
14-06-2009, 20:04
Saygideger arkadaslar;

Insanoglunun tek koken ve temelli dusunce yapisinin ortaya koydugu, iki tane ve birbirine zit fiziksel gorunumu vardir. Erkek ve disi. Tarih boyu bir konu one cikmistir. Erkek her nedense; disinin hep annelik yonunu one cikarmis, buna saygi duymus; ama, disinin kadin yonunu de; "ezmis, ikinci plana itmis, kolelestirmis ve kullanmistir" Ayni fiziksel bedende ayrimlastirilan bu farkta; acaba disinin rolu nedir? (Erkegin rolu icin, bkz-Erkegin Disilik Cikmazi-)

Ayni disi bedende; butunlesen annelik ve kadinlik, erkek acisindan, neden bu kadar farkli ve ayrimci bir dusunce ve davranis yaratir ve sistemlesmede rol oynar? Buradaki disinin rolu nedir?

Eger bir disinin; bir anne olarak; insanoglunu yetistirdigi ve bilhassa erken caglarda egittigi dusunulurse; bu egitim ve yetistirimi almis, bir kiz veya erkek cocugu; nasil olurda; buyuyunce; kadina baska bir gozle bakar?

Eger bir disi, anne olarak kadinliginin "ezilmisligini" istemezse; nasil olurda; erken yaslarda yetistirip egittigi evladi, kadina ayrimci bakarak dusunur ve davranir? Disinin, bu celiskisi nereden gelmektedir?

Yoksa; disi de; anne olsa bile sadece tek evrensel dusunce kokeninin karakteristigi olan erkeksel yapi ve tabiatli dusuncemi uretmektedir? Ya da bunun baska bir izahi varmidir?

Buradan da; cok net aciga cikmaktadirki; bir DISISEL DUSUNCE ve davranis sekli mevcut degildir. Olanda dogal dusunce de; ERKEKSEL DISILIK DUSUNCESI VE DAVRANISIDIR. (Bkz-Erkeksel Disilik-Evrensel'in Kosesi)

Saygilarimla;
evrensel-insan

 
evrensel-insan
14-06-2009, 21:09
Saygideger dilaver;

Birincisi; anne ve baba farki; hangi dusunce ile saptaniyor? Cocuklarin egitiminde; cocuklara ogretilenler; kendi bildikleri degilmi? Yani cocuklari kendi bilgi ve tecrubelerine gore yonlendirmiyorlarmi? O zaman bu yonlendirmede dogru ve yanlis soyutlari yokmu? Yerine gore; birinin dogru diye one surdugunu, baskasi yanlislamiyor mu? Bu toplumdaki soyut algilar nelerdir? Anne, baba ve cocuk AYRIMININ disinda. Oluleri ne yapiyorlar? Doguma nasil bakiyorlar? Dogal tabiat olaylari karsisinda, nasil bir dusunce uretiyorlar? Hic bir torenleri, kutlamalari v.s. yokmu? v.s.

Keske olmasa da; asil o saf ve temiz dusunce; tarih ve zaman icinde kirlenmis olsa? Peki sence bu toplum; dusunce olarak neden ayakta kalamiyor? neden dusunce de erki, mulkiyeti, egoyu, v.s. ortaya atiyorlar? Ne yapacagiz yani; bunun icin maddeyi ve doganin islenmesini mi-tarim-sucluyacagiz? Butun bu degisimin sorumlusu, dusunce ve onun somuta, davranisa, ifadeye, algiya, sistemlesmeye indirgenmesi degilse; ne peki?

Saygilarimla;
evrensel-insan


evrensel-insan
20-12-2009, 00:40
Saygideger arkadaslar;

Agnostisizmin ne oldugunu felsefe olarak ortaya koymadan once, kelimenin anlam ve iceriginin nereden geldigini bilmek gerekir. Bu temelde bastaki "a" kelimenin "-siz" eki veren kismidir.

Bu temelde, gnostisizme bakmak gerekir.Gno kokeni eski yunanca da bilmek kokenine esdegerdir. Yalniz bu bilmenin temeli tamamen Eons denilen bir ilahdan, tanridan turetilmis her turlu bilgiyi iceren bir bilmedir. Iste bu temelde gno kokenli bilgi, tanrisal ve ilk zamanlarin hristiyanligi temelli bir bilmedir.

Iste bu temelde, ruhani ve zihni bilgiye yonelmek, ve ona inanmak; gnostisizm dir.

Simdi, agnostisizme gelirsek; "a"on eki bu inanci ve bilgiyi olumsuza cevirerek; ruhani veya zihni bilgiye yonelmemek, inanmamak icerigini tasir. Buradan da, ruhani ve tanri'ya ve onunla ilgili bilgiye yonelmek ve ona inanmak yerine. Bu bilginin, bilinemiyecegini one surer. Yani, gnosticizmin bilinebilirligini, agnosticizm bilinemez kilar.

Kisaca; agnostisizm, tarih surecinde donuserek, Tanrinin bilinemez oldugu inancina donusmustur. Kisaca, "bir tanrinin var olup olmadigi, bilinemez" demektir.

Bu sadece bir kavramsal tanimdir. Konunun felsefi icerigi de katilim olursa, islenebilir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

 
evrensel-insan
20-12-2009, 01:18
Bu sadece bir kavramsal tanimdir. Konunun felsefi icerigi de katilim olursa, islenebilir.-e.i.

Sen de konunun felsefi icerigini dile getir. Ben sadece kavramsal anlami ve nereden geldigini epistemolojik gerceklik olarak verdim. Bunu da yanlis buluyorsan, sen izah et de biz bakalim.

Saygilarimla;
evrensel-insan

 
 
 
evrensel-insan
21-12-2009, 00:29

Agnostik, yukarida da anlatildigi gibi, without, siz temelli "a" on eki ile turetilmistir. Bu temelde, ana olarak ve gunumuzde, sadece tanri temelli bir icerigi sahipligi ana algidir. Tabi ki;

a person who denies or doubts the possibility of ultimate knowledge in some area of study.-alinti-

Herhangibir calisma alaninin, son nihai bilgideki mumkunlugunu, olabilirligini inkar eden ve bu konuda supheye dusen bir kisi-tercume- anlamina da gelir.

Zaten buradan da sorun otomatikman ortaya cikar. Cunku bilgi de ne bir son ve nihailik ne de yanlislanamayan bir dogruluk olamayacagini ve bilginin, sadece su anki sinirinin goze alinacagini epistemolojik gerceklik ortaya koymaktadir. Eger su anki bilginin, bilimselliginin epistemolojik gercekligi disina cikilirsa, zaten bu inanc ve spekulasyon olur. Bu konudaki suphe ve bilinemezlikte zaten, inanca ve spekulasyona girer.

Ama; bilimin su ana kadar ortaya koydugu bilgiden, yanlislayamadan bir suphe duymak ve bunu bilinemez kilmak ise, zaten bilimsel degil; inancsal bir yanasimdir.

Buradaki onemli konu, tanri gibi soyut bir kavram ile ilgili ortaya atilan inancsal bilgilerin, nasil gdegerlendirilecegi konusudur. Cunku tanri ile ve tum soyutlar ile ortaya atilan hic bir bilgi epistemolojik gerceklik temelinde BILIMSEL DEGIL; INANCSALDIR.

Saygilarimla;
evrensel-insan

 
evrensel-insan
21-12-2009, 01:15

Herhangibir soyut, onesurum, ya da varsayim (tez, hipotez, antitez, sentez, teori) pratik olarak bilimsel bir temelde kanitlanmamis, ve kaniti yanlislanabir degil ise, o kanitlanana kadar, dusuncedir.

Buradaki ilginclik, etikte (sosyal,siyasal, ahlaki v.s. ideolojiler) yasanir. Sadece etigin kendisi soyut olmakla kalmaz, pratikte dogrulanisi da soyuttur. Yani sadece onu dogrulayani kapsar ve evrensel bir icerigi yoktur. Oyuzden de zaten tartisma konusu olur, ideolojiler. Cunku hic bir ideoloji, bilimsel olamaz ve pratikte evrensel olarak kanitlanamaz.

En basiti, mesela sen; istersen demokrasi konusunda agnostik olabilirsin. Cunku birisinin demokrasi olarak algiladigi ve pratikte uygulandigini dogruladigina, baska birisi demokrasi olarak algilayamaz ve dogrulayanin dogruladigini yanlislar, ya da tersi.

Iste bu temelde; demokrasinin bilinemeyecegini one suren, demokrasi konusunda agnostiktir. Sebebi, ya kafasinda sekillenebilen tam istedigi bir demokrasi yoktur, ya da oyle bir demokrasi sekillerki, bunun imkani yoktur.

Ya da hic bir izmin, kendi ideolojik dogrusu temelindeki getirdigi demokrasi anlayisi ve uygulanisi, onu tatmin etmez. Buradan da, demokrasinin bilinemez oldugu kanisina varabilir ve agnostik olur.

Saygilarimla;
evrensel-insan

 
evrensel-insan
21-12-2009, 01:52

Mustakil var olan varlik konusu, felsefenin metaphysics dalinin konusudur. Bu konuda, bilinen uc ana ideoloji vardir. Birincisi, maddesel/dissal/gorunussel olan materyalizm; digeri, dusunsel/icsel/ozsel olan idealizm ve ucuncusude mustakil var olan varligi yok sayan pozitivizmdir.

Bunun disinda, dualizm ve madde ile dusunce arasinda kalan "undecidable" yani kararsizlar vardir. Eger sen "mustakil var olan varlik, bilinemez" dersen; konu o zaman, metaphysicsten, epistemolojiye gecer. Cunku, bil, bilmek, bilgi, bilim v.s. bil kokeni felsefenin epistemoloji bransinin konusudur. Eger boyle ir iddian olursa, bu bilimsel olmaz, inancsal olur. Cunku mustakil var olan varlik; en net olarak bes duyu ile ispatlanmistir.

Ama bahsettigin, bilimsel olmayan ve duyum, his ile algiladigin bir mustakil var olan varlik varsa, cin, seytan, melek v.s. gibi; bu da mistizmin konusudur. Eger bu varliklar bilinemez dersen de; mistik agnostik olursun. Yani tanri bilinemez diyen bir agnostik; bunu mistizme de tasiyabilir. Yani supernatural konusu.

Saygilarimla;
evrensel-insan

evrensel-insan
21-12-2009, 22:16

Gnostic'in anlami;

Of, or relating to, intellectual or spiritual knowledge -alinti-

Zihinsel/dusunsel ya da ruhsal/manevi bilgi ile ilgili, bilgiye yonelik-tercume- demektir.

Bu baglamda agnosticizmin bilimsellik disina cikma tehlikesi vardir. Cunku sonucta, karsi cikilan bilgi, ruhsal/manevi degil de; dusunse/zihinsel ise, o zaman tum tezler, antitezler, sentezler, analizler, hipotezler ve genel anlamda varsayimlar ve bunlarin teorileri ortaya atilmazsa, bilimsel bir calisma mumkun olamayacagi gibi; bu varsayimlarin, pratikteki ispati ve yanlislanabilirligi de mumkun olmaz.

Oyuzden ruhsal/manevi INANCSAL BILGI ile zihinssel/dusunsel EPISTEMOLOJIK BILGI yi ve farklarini iyi algilamak gerekir.

Zaten serbest dusunurlugun ana temelide; EPISTEMOLOJIK BILGI ile, INANCSAL BILGI arasindaki farki iyice ortaya koyabilmektir.

Sonucta agnostisizm; her iki bilgiye de karsi cikabilir ve BILINMEZ KILABILIR.

Ama Agnosticizmin Epistemolojik bilgiye boyle yanasmasi, onun bilimin onune koydugu bir engel olur.

Eger ruhsal/manevi bilgiye boyle yanasirsa da; o zaman bu bilgilerin, birincisi ispatlanamayacagini, ikincisi yanlislanamayacagini, ucuncusu bilimsel degil; inancsal ve spekulatif bilgiler oldugunu v.s. one surerek, en azindan teizmin var ve ateizmin yok kesinliklerine sapmadan, noneffable, yani soylenemez, ortaya konamaz temelindeki bilinemezligi savunmasi dogaldir.

Bana gore tek sorun, bu bilinemezlik temelinde, az da olsa sanki tanriya bir isik yakiliyormus, icerigi verir.

Iste ben bu temelde, insanoglunun ortaya attigi her kavram bir bilgidir ve sorun, bilginin bilimsel mi, inancsal mi oldugudur. Ortaya atilan bir bilginin ifade edilisi de zaten bir suru ideolojiyi ortaya koyar. Cunku bu ideolojiler, ortaya atilan bu manevi/ruhsal kavrami, kendileriyle iliskiye sokmakta o yuzden de, kendi icin varini, yokunu ortaya koymaktadir.

Halbuki butun incelik, tanri soyut kavramiyla, kisisel-toplumsal, siyasal ve bilimum iliski kurulup kurulmadigindadir.

Ben, sadece kavrami ortaya koyup, bireysel olarak ta bu kavramla hicbir iliski kurmayanlardanim. Oyuzden de, var, yok, bilinemez v.s. temelli bir bireysel yorum yapma ve bir ideolojiye sahip olma ihtiyacim yok.

Saygilarimla;
evrensel-insan

 
 
evrensel-insan
23-12-2009, 14:09

Birincisi bilginin, zihinsel/dusunsel ve ruhsal/manevi farkini ben degil; felsefe, bilim ve teknik ortaya koyuyor. Yani iki turlu knowledge var, biri intellectual, dusunsel; digeri spiritual, ruhsal. Material knowledge, yani maddesel bilgi bile yok.

Senin ogreti dedigin, benim inancsal bilgi dedigim sey ayni. Ama benim inancsal bilgi de; tum etiksel bilgi de dahil. Sen bu tip etiksel bilgilere de ogretimi diyorsun?, yani demokrasi, sevgi v.s.

Ben cevreme ve aileme, senin dedigin ogretiyi vermiyorum zaten. Ama; disaridan duyupta sorduklarinda da izah ediyorum.

Bildigin gibi, etiksel ogreti de, bilimsel degil. Peki etiksel ogretideki gorusun nedir. Yani;

Buna tum etiksel (sosyal, siyasal, ahlaki, toplumsal v.s.) ideolojiler tum psikolojinin kavramlari, tum duyum ve hisler (sevgi v.s.) tum sistem kavramlari (demokrasi v.s.) ve tum izmler dahildir. Kisaca, tum tabular, degerler ve veriler dahildir. Epistemolojik bilgi olmayan bu verileri, olgulari v.s. "bilinemez", ya da non effable, yani soylenemez, ortaya konamaz v.s. temelinde degerlendirelim. Ortaya konan nedir?, ortaya konanin, bilinemezligi nasil mumkundur?-e.i.

Sonucta bu ogretiyi herkesden daha iyi bilmek gerekirki, insanin onundeki bir ayrimci engel oldugu ortaya konabilsin ve neden bu ogretiden arinilmasi gerektigi algilanabilsin.

Peki sen neden bu ogretinin bilinmezliginden gidiyorsun; bu ogretinin ayrimci bir ogreti oldugunu gostermek ve bu ogretiden arinilmasini izah etmek yerine?

Saygilarimla;
evrensel-insan

 
evrensel-insan
24-12-2009, 15:25
sevgili e.i... zaman zaman sana öğretilerin etkisinde kaldığını yani hala zihinde yaşadığından bahsediyorum.. -paslicivi-

Birincisi, benim su anki yazi dilim ve uslubum zaten yeteri kadar algilanmiyor. Ikincisi, ben; insanoglunun evrensel/sorunsal olusturdugu dogal dusuncenin her konuda ve her turlu yapilanisini ve isleyisini veriyorum.

Bir zamanlar "Ya hoca iyi guzelde, evrensel-insan dusuncesinin sen sekilsel/cizimsel/gorsel oldugunu ve bu yuzdenden, kulak ve noktalama dili ile algilanmayacagini soyluyorsun, o zaman evrensel-insan dilini ortaya koysana" demislerdi. Bende "ben bu isin her turlu dusunsel yapi ve isleyisinin evrensel olarak kaynaklandigi ortak noktayi ortaya koyuyorum, isin dil yoluyla da baskasi ilgilensin" diyordum.

Nitekim internette arastirirsan, yeni bir evrensel/gorsel dil uzerinde calismalar var.

o yuzden bu konuda beni degil; kulak dilinin noktalamasal ozelligini ve evrensel dilin, noktalamayla degil; cizimle ve kulaga degil; goze hitabeden boyutlulugunu hatirla.

Eger ben tamamen akademik yanasimin disina cikarsam, o zaman hic bir sekilde algilanamayacagimin bilincindeyim.

Senin emin olmak konusu da, yine dogal dusuncenin takintilarindandir. Cunku dogal dusunce, epistemolojik gercekciligin degisken yapisina terstir. Yani, ispat, kesinlik, sabitlik, sahiplik icerir. Oyuzden de "dogru ve dogrulama" en buyuk sorundur.

Yani dogal dusuncenin tum yaratilissal/tanrisal/inancsal/ideolojik/dogrusal/sabitli/sahipli/ayrimci/erksel/erkeksel/erk eksel/guce tapan/otoriter/bencil/ v.s. tum yapilanis ve isleyisi benim ortaya koydugum evrensel/sorunsal temelde tum yazilarda vardir.

Sonucta sana sordugum paragraf zaten; dogal dusuncenin evrensel cikmazinin bir urunudur.

Evrensel insan'in dusunce kulvari sadece evrensel/insansal/kavramsaldir. ne insandisi tanri ve maddeyi, ne de insanlik disi ve insanoglunu her turlu biribirinden ayiran olgulari icermez.

Eger evrensel'in kosesindeki yazilari okursan, dogal dusuncenin evrensel/sorunsal resmini ve evrensel-insan dusuncesinin yeniliklerini orada bulabilirsin.

Sana da hatirlatayim. Eger bu isin detayina ineceksen, sadece meditasyon yetmez. Bilimde, felsefe de v.s. neler olup bittiginden ve tum gelismelerden haberdar olman gerekir. Belki oyle olsa, seninle daha detayli ve derin yazisabiliriz.

Saygilarimla;
evrensel-insan

 
evrensel-insan
24-12-2009, 15:40

Burada da bir "hata" var. Sorunu butunu bunyesinde islenilirse, algilanir ve tum resmi verilir. Senin tanri olumsonrasi ve varolus'un evrensel sorunsal dogal dusunce yapilanis ve isleyisi, etigin inancsal degerlerinden kopuk olarak ele alinamaz. Cunku sonucta bu uc sorunu sistemlestiren ve ilk insanoglundan gunumuze duzenlerini kuran etigin insanoglunu bir arada yasatmasinin bir sonucudur. Dini orgutlenme, tanrisal olumlu olumsuz zihniyet ve yasamin kontrolunun kisilerin elinden baska mecralara gecmesi icin, olumun one cikarilmasinin altinda hep bu zihniyet vardir. Bugunku emperyalist zihniyetin tum izmsel orgutlenmeleri, dini orgutlenmelerdir. Toplumlarin kutuplastirilmasi kutuplarin birbiriyle savastirilmasi ve bunun ustunde ellerini ovusturup, parseyi toplayanlar. Siyasal-sosyal-toplumsal tum sistem ve degerleri, etigin konusudur.

Benim bu konuda da cok yazim var. Mesela "emperyalist zihniyet" okumani oneririm.

Bu arada bu dusuncenin yapilanisi ve isleyisindeki en onemli evrensel sorunun da; seylerin karakteristiginin erkeksel/erksel ve erk eksel oldugunun farkina varilmasidir. Sonucta, tum bu senin ogreti dedigin olgular ve toplumsal ogreti ve orgutlenisi; dogal dusuncenin erkeksel oz ve tabiatindan kaynaklanir.

Bu konuyu da ben cok isledim.

Dedigim gibi, uclemde tikanip kalman, sana tum sorunun evrensel resmini veremez ve bu uc seyin nerden kaynaklandigi hakkinda ancak; bolgesel ve ayrinti ve butunu icermeyen bir acilim verir.

Oyuzden dogal dusunce ve onun evrensel yapilanisini ve isleyisini, bu dusuncenin disina cikarak ve notr algilayarak tum resminle ve resmin her hangibir yerinde yer almadan ortaya koyabilmen lazim.

Iste ben bunu yapiyorum. Bana bu olanagi saglayan da evrensel-insan dusuncesi/mantigi/yontemi/icerigi v.s.

Saygilarimla;
evrensel-insan

 
evrensel-insan
26-12-2009, 18:56

bir şeyi bilmek farklıdır, bu şeyi başka bir insana aktarabilme/öğretebilme kabiliyeti farklıdır.. işte insanlar bu bilgiyi aktarabilme kabiliyeti kazanmak için eğitim alırlar buna eğitimde formasyon denir.. bu formasyonu almış insanlara da öğretmen denir..-paslicivi-

Bu, biraz "Tereciye tere satmak olmus" cunku ogretmenlik benim mesleklerimden biridir.

Ayrica, bana gelen ozel o.m. leri, e-mailleri ve ziyaretci mesajlarini ve de bazi yazilara verilen yanitlari gorsen; boyle dusunmezdin.

Neyse, ben yazdikca; ve gozlemledikce, kendi dusuncemi gitgide daha iyi ifade edebildigimi de gorebiliyorum.

Ama iki konu var. Ne yazarsan, nasil yazarsan yaz. Eger kisi dusuncesini, ideolojisini ve inancini kendi dogrusu ile sabitlemis ve sahiplenmisse; senin yazdiklarin da ona gore bu dogruya uymuyorsa, agzinla kus da tutsan, o kisiye ,o oyle kaldikca verebilecegin bir sey yoktur.

Benim bir sey verebilecegim kisiler, genc dimaglar ve ogrenime almaya acik dimaglardir. Bu konuda da pek bir sorun yok, Allah'a sukur.:ranger:

Bazan zaman herseyin ilacidir. Zamana birakalim.:hug:

Saygilarimla;
evrensel-insan

 
 
evrensel-insan
28-12-2009, 05:29

Sen gene dogal dusuncenin; inancsal/dogrusal/ideolojik yapisindan bahsediyorsun. Ben ise bil kokenini islenmesi ve islevinden bahsediyorum. Yani kavramsal belirtimin evrensel/insansal bilisselliginden.

Daha once bil kokeninin nasil isledigini sana belirtmistim, var, yansisi, algi, kavramlasma ve yansitma.

Benim getirdigim kavramlardan ilk olarak, site Algi ve algilama da takilmisti. Algi ile anlama cok farkli iki olgudur. Algi da, disaridan bakis acisi ve notrluk vardir. Yorum ve dogrulama bulunmaz.

Intuition, yani sezgi ise; inancsalliga acilir. Ama konu mantik yurutme olursa, en guzel method algisal gozlemdir. Algisal gozlemin en buyuk ozelligi; gozlemledigini, ne bir onyargiya ne de bir yoruma tasimadan ve yerine gore bir anlik degisimini gozlemliyebilmektir.

Bu ayni zamanda, noktasal, sabit etiketlemeyi de onler. Her seferindeki, gozlem anlik gozlemdir ve o gozlemin disaridan bakis ve notr algisidir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

 
evrensel-insan
28-12-2009, 06:54

 "I don't give a damn about god" demek; yaratici, tanri, ilah v.s. "hic umurumda degil" demek (daha agir bir cumle yazardim ama; sirf sen okumuyorsun), yani "no interest" "enterese etmiyor demek" "not applicabble", yani, "bana uygulanmaz" demek. Tum bunlara en uygun izm, APATHEISM" dir.

Sonucta belki seninle en onemli farkimiz; benim tanridan/varliktan/inanctan/ideolojiden degil; bilgi den yola cikmam. Insandan yola cikmam ve evrenden yola cikmam. Benim icin temel insandir ve onun her turlu ozellikleridir. Oyuzden lakabim evrensel-insan.

Bil kokeninde de agnostizm ve negativizm bulunmaz. Ya epistemolojik olarak bilinir, ya da epistemolojik olarak henuz bilinmez. Bil kokeninde BILINEMEZ YOKTUR.

felsefeden uzaklaşıp algı/sezgi dünyasına girmek ise farkındalığa/tam uyanıklığa/aydınlanmaya götürür...-paslicivi-

Buradan da ne algiladigini bilmiyorum ama; benim dusunce tarzim, heresy; yani, delalet ve aykirilik uzerinedir. Tabi dogal dusunce icin.

Oyuzden, varligi ben bilgi olarak algilar ve aciklarim.

Ben zaten, metafizigin varlik ideolojileri temelinde, senin tanriya bakisina karsi cikmadim ki; ya idealist, ya pozitivist, ya da agnostiklik mumkundur zaten. Ilki varlar, ikincisi yoklar, ucuncusu de bilinemez kilar.

Ama, beni metafizigin ideolojileri degil; bil kokeninin epistemolojik gercekligi ilgilendiriyor.

Oyuzden, seninle ya dogal dusuncenin varlik temelli metafiziginden olaylara bakacagiz, ki bu acidan sana bir izm verdim, apatheizm; ya da tamamen; insanogluna ve onun bil kokenine donecegiz. Ilkinde agnostizme, gecerlilik tanirim, ama; ikinci de tanimam.

Cunku epistemoloji felsefi bir bilim degil; bilimin felsefesidir. Cognitive science.

Bu arada; insanoglu, perception'inin yani gozleminin, subjesi yani, percept'i de x ve y dir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

 
evrensel-insan
28-12-2009, 07:30

senin epistomolojik gerçekliğin, binlerce yıldır milyarları sürükleyen musayı isayı muhammedi, budhayı, taoyu nasıl açıklıyor.. koca koca bilim adamlarının hala bunlara inanmasını nasıl açıklıyor... bunları yok mu sayıyor, umursamıyor mu, tüm dünya insanlığı çobanıyla bilimadamıyla peşinden sürükleyen bu kişileri nasıl açıklıyor..?-paslicivi-

Anlasildi beni yatirmayacaksin. Sen bu saatte neden kalkiyorsun, merak ettim yaw!:target::humble::crutch: Neyse, gec kalkabilirim.

Demekki, ya daha once bu konuda sana yazdiklarimi hatirlamiyorsun, ya da unuttun. Epistemolojik gercekligi ben sana, senin uzerinden aciklamistim. Epistemolojik gerceklik sudur. Birincisi, su anliktir, ikincisi degisir ve degistirilebilir. Benim acimdan epistemolojik gercek; benim iradem disinda ve benden bagimsiz ve benim disimda olan herseydir. Benim yapacagim, kendi secimimdir. ya ilgilenirim, ya onemserim, ya da etkilenirim, ya bag kurarim. Ya da tam bunlarin tersi. Ama; yapmam gerekende; olani oldugu gibi, yansidigi gibi, verildigi gibi, algilamak, yorum yapmamak, dogrulamamak ve kendimle mukayese etmemektir.

Birincisi, ne metafizigin; varliksal/yaratilissal, temelinden yola cikarim, ne de etigin ideolojik, inancsal dogrusal temelinden. Benim temelim insan ve onun tek bolunemezi olan birey ve de onun mekani en genis anlamiyla evrendir.

Odediklerini de zeistgeist acikliyor. Benim aciklamam ise gayet basit. Dogal dusuncenin; INANCSAL/IDEOLOJIK/VARLIKSAL/YARATILISSAL olmasi ve bu saydigin insanlarin, bu temelleri ya cikarlarinin amaclari dogrultusunda kullanmalari. Sonucta, insanoglu garip bir yaratiktir, haziri sever ve ne versen onu alma kolayina kacar.

Yani hem ortaya bir inanc atar, hem onu ideolojiye cevirir, hem dogrular, hem kitleleri pesinden surukler, hem de onunla sistem ve duzen kurar.

Bunun bir nedeni de; insanoglunun hem dusunmeye, hem sorgulamaya "vakit bulamamasidir" Bu da ister istemez nesiller boyu gelen aliskanliklari, yerlesmislikleri, bilincsizce ve otomatikman uygulatir.

Bak sana kisa bir hikaye anlatayim. Adamin biri, hep esinin; pizza yaparken etrafini yuvarlak olarak kestigine sahit olur ve sorar, esi de "Ne biliyim, annemden boyle ogrendim" der. Adam bir gun kaynanasina ailesini pizza yemege davet ettirir ve erken gider.

Caktirmadan, kayinvalidesinin pizza yapimina bakar. O ne kadincagiz, pizzayi yapar ama kesmez. Adam bu sefer merak eder sorar "Anne, kizin senin pizzayi yuvarlak kestigini soyledi, ama; sen kesmedin" der. Kadincagiz bir kahkaka atar ve izah eder" Oglum, eskiden tepsiler kucuktu ve yapilan pizza icine sigsin diye, kucultuyordum. Ama; artik buyuk tepsiler var ve gerek yok kesmeye, pizza oldugu gibi icine sigiyor"

Kissadan hisse. Iste insanoglu boyledir. "Gorgulu kuslar, gordugunu isler"

Zannedersem bu hikaye, sorularina cevaptir.

Ortaya bir yaratici atmislar, buna kendilerini inandirmislar ve onun temelinde duzen ve sistem kurmuslar, kimileri kul-kole olmus, kimileri yaraticiyi oynamis, ve dogal dusuncenin, ayrimci, cikarci, bencil, insandisi ve insanlikdisi temelinde bu boyle surup gidiyor ve milyonlari da pesinden surukluyor.

Onemli olan, bu suruden ayrilmak ve farkini ortaya koymak ve baskalarina da bu farkini algilamalari icin gostermeye calismak.

Cunku amac yaratilissal/tanrisal/inancsal/ideolojik/dogrusal yasam ve iliskiyi kalici kilmak degil; ortadan kaldirmak, hafizalardan silmek. O yuzden, bu tartisma ne kadar cok nesil uzatilirsa, o kadar ortadan kalkmasi gecikir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

 
evrensel-insan
28-12-2009, 08:07

bu benim sorgulama dediğim şeye insanların felsefe dediğini daha yeni yeni öğreniyorum-paslicivi-

Senin yaptigin sorgulamanin adi felsefe degildir. Yaptigin sorgulamanin bir felsefesi, mantigi, etigi, metafizigi v.s. vardir. Yani sorgulamaya bakis acin, sorgulama yaparken yuruttugun akil ve bu sorgulama esnasindaki, onune cikan tabulara verilere ve degerlere yanasimin.

Birincisi senin yanasimin supheci bir yanasimdir. Mantigin ise kararsizliktir. etiksel olarak, dogumdan beri aldigin hangi verilerden kurtulup, kurtulamamis olman rol oynar. Sonra neyi ve neden sorguluyorsun? Bu sorgulamanin amaci ne? ve neden sorgulama var?

Sorgulama genelde bir "rahatsizliktan" ve "acaba" dan dogar.

Ama; sorgulamanin bir varis noktasi olmalidir, yani bir hedef. Bu hedefe ulasinca, yeni sorgulamalar baslar.

Sonucta, eger; sorgulayan;; neyi, neden ve ne amacla sorguladigini bilmezse, bir yerde sorgulama biter. Mesela, ateistlerin durdugu gibi. Sorgulama, bir amac dogrultusunda, surekli, suregelen bir surectir.

Mesela bir ornek; bir tuneldesin ve gidiyorsun. Ne tunelin basini, ne sonunu, ne uzunlugunu, ne neresinde oldugunu, ne ne kadardir tunelde oldugunu merak etmeden gidiyorsun. Ama; biliyorsunki tuneldesin ve gidiyorsun.

Bir ornek daha; onunde bir bardak su var. Baktikca berraklasiyor, ne ne kadar berraklastigini, ne ne zamandan beridir baktigini, ne ne zaman berraklasacagini, v.s. merak etmiyorsun. Ama; biliyorsun ki, suya baktikca berraklasiyor. Iste onemli olan, suya berraklasmasi icin bakabilmek.

Bilmem, anlatabildim mi?

Benim icin; bilgi ve paylasimi herseyden once gelir, uykudan bile.:kiss::brushteeth::rofl:

Saygilarimla;
evrensel-insan

 
evrensel-insan
29-12-2009, 18:35
Saygideger paslicivi;

once kavramlari ve kelimeleri yerli yerine oturtalim.

Felsefe, soyuttan somuta hareket eder. Metafizik, yani varlik konusunu isleyen felsefe de, soyuttan somuta hareket edre.

Bilim, somuttan soyuta hareket eder. Yani elinde somut bir deney, gozlem, tecrube vardir ve ondan teoriye, hipoteze, senteze, analize, antiteze yonelir.

Epistemoloji ise; bilimin, yani somuttan, soyuta yonelimin , yani bilginin felsefesini verir.

Bu temelde, tum soyutlar ve metafizigin varlik konusu BILIMIN KONUSU DEGIL; FELSEFENIN KONUSUDUR. Bilim varlik nedir sorusunu sormaz ve tanri dahil hic bir soyutla ilgilenmez. Bilim sadece elinde olan somut deney, gozlem ve tecrube verilerini, yani teorisini; tekrar once somutta kanitlar ve teorisini ortaya koyar.

Epistemoloji de, bilimin gelismesini saglar. Yani, bilimin bulundugu noktadan itibaren, soyutu, ya da somutu yanlislamaya yonelir ve boylece, kesinligi ortadan kaldirir. Sadece yanlislanamayan bilimseli guncel tutar ve uygular, taki yanlislayana ve bu yanlislamayi somut ve soyutta kanitliyana kadar.

Bu temelde varlik ile ilgili hic bir konbu; BILIMIN KONUSU DEGILDIR. Felsefe ve epistemolojinin konusudur. Felsefe, ideolojileriyle varliga bir icerik verir ve bunu ispata yonelir. Epistemoloji ise, varligi bilgi temelinde ele alir.

Felsefenin hem metafizik, hem de etiksel ideolojileri, inanca dayanir. Ortaya atilan soyut ideoloji, inanilarak pratige uygulanmaya calisir, tum sosyal-siyasal-toplumsal ve "Birliktenasil yasanir?" sorusunun ahlaki ve toplumsal dini, milli degerleri; etigin konusudur.

Bu temelde; maalesef, agnosticism; ne bilimseldir, ne de epistemolojinin konusudur. Metafizigin, tanrisal bakis acisindaki bir ideolojidir.

Bir onemli konuda; bil kokeninin kullaniminda, yatar. Ne bilim de, ne de epistemolojide BILINEMEZ YOKTUR. Cunku BILINEMEZ"BILINMESI OLANAKSIZ, MUMKUN OLMAYAN " DEMEKTIR. Bu da bir cesit kesinlik icerir ve epistemolojinin degisimine ve bilimin, yanlislanabilirligine ters duser.

Cunku, epistemolojide, BILINEMEZ, diye bir kesinlik olamaz. Sadece, su an Bilinir olmayan, ya da BILINMEYEN vardir. Bilinmeyenin, bilinemez diye bir kesinligi yoktur ve bilinebilirligi aciktir. Ama; bilinemez demek; bilinebilirliginin mumkun olmamasi demektir.

Soyle bir ornek vereyim. Seninle yarin bulasacagiz ama saati henuz bilinmiyor, yani belli degil. Bunun anlami saatinin BILINEMEZLIGI DEGIL; HENUZ BILINMEDIGI anlamidir.

Ayrica daha once belirttigim gibi, bilim ve bilimsellik, tanri soyutuyla da ilgilenmez. Sebebi, non effable, yani SOYLENEMEZ, ACIKLANAMAZ, BELIRTILEMEZ olmasidir.

Bu temelde varligin GIZEMI de, bilimle celisir. Cunku gizem, hem gizliligi, hem de mistizmi icerir.

Bu temelde uzulerek belirtmek durumundayim ki; agnosticizm; birincisi bilimsel degildir, ikincisi evrensel olarak kanitlanamaz ve ucuncusu yanlislanamaz. Oyuzden bir ideolojik inanctir ve dogrusunuda, kesinlestirerek tanriyi BILINEMEZ, YANI BILINMESI MUMKUN OLMAYAN kilmaktadir. Bu tanrinin bilinebilirligini sunan idealizmle ve tanrinin yok oldugunu savunan pozitivizm le celisir. Ustelik, non effable, yani soylenemez, aciklanamaz oldugundan da tartisma disidir ve bilimsel degildir.

Eger tanri konusuna bilimsel bir icerik vereceksen; ancak epistemolojiden yola cikip; benim dediklerimi diyebilirsin, yani bilimsel olmadigini, non effable oldugunu, her iki uca da kesinlik icermedigini, tartisma disi oldugunu, ideolojik inancsal oldugunu ve yanlislanamiyacagini ama KAVRAMSAL OLARAK TA EVRENSEL VE SOYUT ICERIKTE VAR OLDUGUNU.

Sonra da; kendi bireysel bagini koyarsin. Yani bu kavramsal var olan ve evrensel olan soyut ile, senin dusunce ve davranisindaki yerini. Burada da

Ben bir iliski kuramam, cunku yok (olursa kurarim)-Ateizm-inancsallik negatif-pozitivizm
Ben iliskimi dini degerlerle kurarim-dini teizm-inancsallik pozitif
Ben iliskimi din disi kurarim-deizm, panteizm, panenteizm-inancsallik pozitif
Benim dini bir degerim yok-nonteist
Tanrinin var veya yok olmasi ile ilgilenmiyorum-ignostizm-
Tanrinin var olup olmadigi bilinemez-agnostisizm-
Bu konu benim konum degil-Apatheism

Tum bu yanasimlar; tanrisal ve inancsal yanasimlardir. Dolayisi ile metafizigin, tanriya varlik temelindeki bakis acilaridir. Hic biri bilimsel degildir, ne dogrulanir, ne de yanlislanabilir, evrensel bir ortaklik icermez.

Son bir nokta da yazi dilim ile ilgili. Ben, "sen" ifadesini, sahisa , yani sana yonelik degil de; genel anlamda kullandim. Oyuzden sorgulama ile ilgili sorular, sahsina degil; genel bir yanasimin sorusuydu.

Tunel ve berraklik konusuna gelince, o orneklerde ne yapilanin bilinci vardi. Yoksa, insanoglunun sorgulamasi degil.

Saygilarimla;
evrensel-insan

 
evrensel-insan
30-12-2009, 06:32

Bir iki noktayi acikliga kavusturmak istiyorum. Ben tum yazilarimda, zaten sabitligi, etiketi, noktalamayi hic kullanmazken; herseyin bir degisim oldugunu her dem vurguladim.

Ne varki; bazi seyleri de ortaya koymak icin bir akademik tanim ve aciklama gerekli, katilinir, kastinilmaz; bu tanimlar evrensel temelde algi iceren tanimlardir.

Ustelik; ben kisilerin baglari olarak degil; tamamen bir genel degerlendirme yaptim.

Benim epistemolojik gercekligin bir yonu de aslinda bu. Yani kisiyi etiketleme yerine, ne oldugunu kendinden dinleme ve bir daha dinlerken de; ilk dinlemeyi sabitlememe. Oburu, zaten yorum ve dogrularla kiyaslama olur.

Bunun disinda, senin yumusak agnostisizmi, nihayet epistemolojik sifatiyla paralel tutabilirim. Hersey andir. Anin otesi, ne negatif, ne de pozitif ortaya konabilir. Sadece anin otesi geldiginde ortaya konur. An da sadece yanlislanana kadar gecerlidir. Ama dedigim gibi; epistemoloji paraleli, bu temelde yumusak agnostisizme ihtiyac duymaz. Ama, isterse Agnostisizmi, tanrisal yanasimin bir cesidi olarak kullanabilir.

Burada seninle herhalde farklilasiyoruz. Cunku sen tanri bilinemez derken; bana gore bilgiden bahsediyorsun ve bilgi de epistemolojinin konusu oldugu icin celiski doguyor. Bunu metafizik temelde; non effable olarak ifade edebilirsin. Yani, yaratici, tanri v.s. ne olumlu, ne de olumsuz ortaya konamaz temelinde.

Ama dedigim gibi, agnostisizmi tanri disina, hele hele bilimsellik temeline tasiyacaksan, gerek yok. Cunku o isi epistemoloji yapiyor zaten. Cunku bende, non effable dahil; tanriyi epistemolojik olarak ortaya koyuyorum, zaten. Gerisi de; kisinin bu ortaya konan tanri ile kisisel iliskisi ve bagi. Yani dogal dusdunce bunyesindeki; tanri sabitli ve sahipli, tanrisal yanasim.

Once bil kokenindeki yazismalarimizda, ortak noktaya varalim. Sonra metafizigin varliksal inanc ve ideolojilerine doneriz, olurmu?

Bu temelde, kisaca ben diyorumki; senin yumusak agnostisizm; epistemolojik sifatinin ta kendisi AN temelinde, yani felsefenin, bil kokeninin konusu olan epistemoloji.

Ayrica agnostisizmin ne oldugunu, bu basligin ilk yazisinda; etimolojik olarak zaten izah etmistim.

Tanri konusunda da; benim serbest dusunurlugum soz konusu. Once su bil kokenli konuyu halledelim, tanrisalliga daha detayli doneriz. Cunku serbest dusunurlukte, disaridan bakis acisi soz konusu, tanrisal yanasimin dogal dusuncesine.

Saygilarimla;
evrensel-insan

 
evrensel-insan
30-12-2009, 07:02

Dogal dusunce olarak tanrisal yanasimdan bir kurtulus yok. O yuzden, ben bir birey olarak; Tanrisal yanasimda kendimi bir apatheist olarak ortaya koyuyorum. Yani, apa- on eki; "away from" demek, yani -den uzak/irak. Iste ben tanrisal yanasimdan uzagim. Bir tasin tanri ile ne ilgisi varsa, benim de ayni.

Simdi dogal dusuncenin tanrisal yanasimlarina, epistemolojik gerceklik olarak bakalim. Bura da notr algi soz konusudur, benim icin tum tanrisal yanasimlar, birbirleriyle farklilik arzeder, ben bu farkin farkindayim. Ama bu farklilik benim notr algimda yoktur. Yani en temeli dini teistin degerlerine nasil saygi duyuyor ve algiliyorsam; bir ateisti de ayni duzeyde algilarim. degerleri uzerine yorum yapmam.

Simdi gelelim evrensel insan dusuncesine; Evrensel insan dusuncesinde, tanrisal yanasim mevcut degildir. O yuzden, dogal dusuncenin tanrisal yanasimina icinde yer almadan, tamamen disindan bakar ve soyle der.

Tanri, insanoglunun, beyninin fonksiyonu dusuncesinin bir kavramlasmis soyut yaratimidir. Kavram olarak vardir ve evrenseldir. Bilim ile ve bilimsel olarak ifade edilemez. Ideolojik, inancsal olarak ifade edilir. Ne dogruluyan dan baska dogrulugu, evrensel dogrulanabilir, ne de yanlislanabilir. Bu yuzden de non effable, yani; kesinlik icermeyen bir soylenemez,m aciklanamaz ve ortaya konulamaz yani kavrami, evrensel olarak ifade edilemez. Sadece ilgi ve bag kurmak isteyenler, olumlu veya olumsuz bir icerikte ve ideolojik ve inancsal olarak bag kurabilirler ve bu bag ve iliski sadece kurani baglar, baskasini da baglamaz. Yani tanri ifadesi TOPLUMSAL OLARAK ELE DE ALINAMAZ. Bu da serbest dusuncedir.

Simdi bil kokenine gecmeden, bu dediklerime katiliyormusun, katilmiyorsan, neresine ve neden katilmiyorsun? Ayrica, sirf bu konuda agnostisizmin, benim belirttiklerim disinda bir icerigi var mi, varsa nedir?

Bil konusu, tanri ve tanrisal yanasim sonuclandiktan sonra.

Saygilarimla;
evrensel-insan

 
evrensel-insan
30-12-2009, 07:26

Tunel ve berraklik konusuna gelince, o orneklerde ne yapilanin bilinci vardi. Yoksa, insanoglunun sorgulamasi degil.-paslicivi-

Bilmiyorum, hic bir orgutte bulundunmu? Eger bir partin orgutun varsa, yani bir dava adamiysan; eylem aninda ne tartisma olur, ne de fikir yurutme. Herkes verilen gorev temelinde eylemdeki gorevini yerine getirir ve gorev bittikten sonra, ya da gorev baslamadan once, her turlu dusunce ve fikir yurutumunu yapar. Buna EYLEM BILINCI denir. Neden gereklidir, yapilacaklar, dusunce de, yani soyutta kalmasin diye. Cunku, eylem esnasinda tartisir, ya da fikir yurutursen, hem gorevini icra acisindan, hem de eylemin sagligi ve basarisi acisindan, eyleme sekte vurursun. O yuzden, eylem sadece eylemdir.

Iste burada da bir eylem vardir. Suya devamli bakmak ve tunelde ilerlemek. Yani eylem sureklidir ve duraganligi yoktur. Bir yerde, sadece eyleme konsantre olmussundur.

Ya da soyle dusun. Bir deney esnasindaki bir bilim adami, deneye konsantre olur, neden; bir seyi dokup kirmamak ve yanlis bir is yapmamak icin.

Ya da benim bilincimin gelismisligi temelinde cevap vereyim. Hem eylemdesin, hem de dusuncede yani bilincin o kadar gucluki, sorgularken; eyleminde devamini sagliyorsun.

Bunu da soyle izah edeyim. Ben ingilizce konusurken veya yazarken, Turkce hic dusunmem ve dusunmeme izin vermem, neden? Eger, once turkce dusunup, sonra onu ingilizceye cevirip; yazar ve konusursan; denileni, ya da dusunceyi tekrar birinden otekine aktarman gerekir. Bunun iki turlu sakincasi vardir. Birincisi, hem iki kati zaman kaybidir, ikincisi de eger dialog halindeysen ve kisinin soyledigini cevirme ile mesgulsen; o sirada soyleneni takip edemezsin ve dialogu kuramazsin, ya da karsidakini yarim ya da yanlis anlarsin.

Iste benim tecrubem ve bilincim; hem teoriyi, dusunceyi; hem de pratigi davranisi, eylemi ayni anda beraber yurutecek kadar gelismistir.

Su yazilari bile yazarken, parmaklar baslar yazmaya ve ne zaman duracagini da, dusunce, beyin, parmak ortak karar verir. Hic dusunerek veya duraksayarak yazi yazdigimi hatirlamam, konu ne olursa olsun. Ustelik tek parmak yazdigim halde. O yuzden yaziyi yazip bitirince en az iki kere okur ve olura, ki cok oluyor. Bazen tam harf tusunun ustune basarken, ya yanina ya da iki harfin ortasina basabiliyorsun ve kelimeler, olmasi gerektigi gibi cikmiyor.

Iste o iki ornek; benim kendi bilinc ve tecrube duzeyim icin verdigim ornek, yani ne eylemde, dusunce; ne de dusunce de eylemin durmamasi ve ahenkli bir sekilde ikisinin beraber yurumesi.

Saygilarimla;
evrensel-insan

 
evrensel-insan
31-12-2009, 17:29

Tunel ve suyun berrakligi, zannedersem tam algilamamis. Benim dedigim, benim bilincimin gelismislik duzeyi, hem eylemi hem de dusunceyi bir arada goturur. Biri digerine engel olmaz. Yani hem tunelde yururum, hem de sorgularim. Yani, hem suya bakmaya devam ederim, hem sorgularim. Ama her halukarde de ne sorgulama, yani dusunce noktalanir, ne de eylem.

Diger konuda, dedigim gibi; ben dogal dusuncenin tum tanrisal yanasimlarinin her turlu ipini pazara cikartmaya, bir serbest dusunur olarak devam edeyim. Gerekirse de apatheizmi kullanirim, dogal dusunce bazinda.

Sonucta tanrisal yanasimin, dogal dusunce de bir cikisi yoktur. Ihtiyac duyan istedigi gibi, tanrisiyla ilgi ve bagini olumlu, ya da olumsuz kurar. Cunku her izm, kendi ideolojik inancsal dogrusunu ancak kerndisine kanitlar. Bu kisir dongunun farkina da kisiler ancak bu tartismalarin bir anlami olmadigini algiladiklari zaman varirlar.

En onemli nokta; gelecek nesillerin hafizasindan da tanrisal yasnasimi silmektir. Bu da ancak; tanrisal yanasimin her turlusunun gereksizligini ortaya koyarak mumkundur.

Sonucta, emperyalist zihniyetin bu sistemde istedigi zaten, tanrisal yanasimin; tanrinin unutulmamasi adina, her turlu guncelligini ve diriligini korumaktir. Amac bu guncellik ve diriligi ortadan kaldirmak ve tanri kavramini zihinlerden ve hafizalardan elmine etmektir.

Oyuzden benim mucadelem, fark gozetmeden tum tanrisal yanasimlarla onlari curutme, gereksizligini ve cikmazini, kisir dongusunu, bilimsel olmadigini, ideolojik ve inancsal oldugunu v.s.dusunce de gosterme mucadelesidir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

 
evrensel-insan
01-01-2010, 05:12

Soyutlarin en bilineni, guclusu ve belirgini tanrisal/yaratilissal yanasimdir. Inancsal dusuncenin de temeli budur.

Aslinda bu konuda onemli bir nokta, dusunce ile ninanc farkini hem bilimin soyutu, hem de inancin somutu acisindan algilayabilmek ve farkini ortaya koyabilmektir. Bu ayni zamanda, ideoloji teori farkini da ortaya koyacaktir.

Dolayisiyle, dusunce u temelde inancsalliktan; dusuncenin gercekligine donusecektir.

Iste o zaman; yasam one cikacaktir. Cunku insanoglu yasamin ve yasadiginin bilincine ve farkina varacaktir, olumun farkina varma, hayali kurmak ve buna inanmak yerine.

Saygilarimla;
evrensel-insan

1 comment:

  1. 70bin kere Lâ ilahe illallah çekmenizi öneriyorum. İster inanın ister inanmayın Allahı sınamaktan bahsetmişsiniz. Siz değil o sizi sınamaktadır. Dolayısıyla kesin delil kanıt bütünsel olarak ortaya çıksa dahi sizin algılarınız kapalıysa ona göremezsiniz. Öncelikle algılarınızı açmanız gerek. Algılarınızı etçil gıdaları keserek yada oruç tutarak açmaya başlayabilirsiniz tepe çakrası Allah inancının girdiği ve evrensel bilincin oluşum çakrasıdır tıkalı olduğunda ateizim yada iman azlığı ortaya çıkmaktadır. Tepe çakrasını sadece oruç açar. Onun dışında kalp çakrası ana çakradır onuda yeşil sebzeler açar. En güçlü kalp çakrası açıcı "Lâ ilahe illallah" Lafzının tekrarıdır. İsterseniz ateist arkadaşlarınızla birlikte sayarak sayıda sabit kalarak başlayın bunu denemeye ben iddia ediyorum içinizde eğer iman kırıntısı var ise. Mutlaka inanacaksınız. İman sahibi olacaksınız. Ama iman kırıntısı yok ise rabbim temelli kalbinizi mühürlemişse onu rabbimden başkası açamaz ufak bir ameliniz belki tekrar kalbin mührünün kırılmasına sebep olabilir ama siz bu dediğimi mutlak surette deneyin lütfen. Allah iman nasip etsin. Amin.

    ReplyDelete