Sunday 10 April 2011

Evrensel'in Kosesi-Eski Yazilar-06/09/2008-15/03/2009


evrensel-insan
06-09-2008, 18:01
Saygideger arkadaslar;

Son yuzyilda,septisizm-suphecilik-uzerine, allaha iman dinselligi acisindan, bir suru terim ortaya atildi. Ateizm, akilcilik, serbest dusunce ve agnostizm humanizm ve buna benzer terimler cesitli hareketler tarafindan kullanildi. Fakat, inanmayanlar, bugun bir suru ulkede bu humanist/akilci/serbestdusunce icerikli hareketlerin halk kitleleri tarafindan benimsenmedigini gorerek rahatsiz oldular. Hala, dunyada dinselligin bir cig gibi buyumesinin onune gecilemedi. Bu sunu gosterdi ki; ne yapilirsa yapilsin dunyevilik-sekularity-konusunda yeterikadar bir kurulus insa edilemedi.

OYUZDEN, OTURUP YENIDEN DUSUNMEK GEREKIR. ATEIZMIN/SERBEST DUSUNCNIN/AGNOSTIZMIN/AKILCILIGIN YENI BIR YON KAZANMASI ICIN.

O yuzden eupraxsophy, terimi dunyada buyuk bir karsitlik ruzgari estirdi. Bir suru humanist ve serbest dusunurler, bu tanima" hosgeldin" dediler. Fakat, bu terim icin ortaya atilan taskinliklar-ki bu da yine humanistler ve serbest dusunurler arasindaydi-bu terimin yenisellik olarak "gereksiz" ve "uygunsuz" oldugunu, soylediler.

Ateizmin ve serbest dusuncenin en buyuk basarisizligi; bu temeldeki hareketlerin ussal-akilci- ve bilmeye kavramaya yonelik fonksiyonlariydi.

Bu arada, aydinlanmaya paralel olarak, felsefe de dusuncenin yeni metodlari gelistirildi. Bu yeni gelistirilen mtodlar; dunya da bilimsel ve teknolojik method olarak ta kullanildi. Bir suru serbest dusunur; bilimsel/felsefi bir temelin tanimini yapabilmeyi cok istediler.

Ayrica, tamamen teistik dogmalardan kurtulup; tabi/maddesel bir havayi solumak istediler. Fakat, basarili olamadilar, cunku gecen yuzyil, bize hicbirsey ogretmediyse bile ateizmin, bilimsel tabiligin ve materyalizmin yeterli olmadigini gosterdi. Ateizm, sadecetanri fikrinin olumsuz bir kritigi olarak kaldi. Ateistler,tanrinin varligini ispat etmek icin yeteri kadar veri olmadigini soyleyerek; bu varliga inanci red ediyorlar. Bazilari kendilerini, non-teist-teist olmayan- olarak tanimliyorlar. Digerleri, agnostic olarak, tanrinin varliginin talebini red ediyorlar. Ateizm, daha ileri olarak, herbirsey temelinde, ne bir moral ne de bir yasam durusu sergiliyemiyor. Cunku, hem ateist hem stalinist; hem ateist, hem fasist; hem ateist hem de demokrat olunabiliyor. Yani, belirli bir yasam felsefesi ve ideolojisi yok.

Bu arada, sovyetlerdeki, dogmatik ateizm de hem diger komunist ulkelerde hem de dogu Avrupa' da basarili olamadi. Sovyetler, 70 yildan fazla resmi marxist ideoloji altinda, ateizmi savundu. Bunun kitlesel propagandasini yapti. Bu konuda cok caba harcadi. Hatta bu konuda, baski kurucu ve mantiksiz bir suru baski uygulandi ve programlar duzenlendi. Lenin'in, stalin'in ve sonra gelenlerin eliyle. Sovyetler'de kiliseler kapatildi, papazlar, mullalar ve din adamlari; toplama kamplarina suruldu. Dini yayinlar, vicdan ozgurlugu ve dini egitim yasaklandi. Yeni nesilleri ve gencleri ateizmin icine cekmek icin cok buyuk bir caba harcandi. Inanmiyanlar icin seminerler toplantilar duzenlendi.

Bugun, Sovyetlerde, kimse bu yapilanlarin bir sonuc verdigini savunamaz. Fransa ihtilalinde de, kiliseler kapatildi ve yakildi, rahip ve rahibeler, zarar gordu, ama kisa bir zaman sonra hersey eskiye dondu.

Bugun de, Sovyetlerde olan durum budur. Burada, marxizm-leninizmin basarisizligi soz konusu. Ideolojik olarak, olumden sonraki hayata yonelik olan dinin mitolojisine karsi, bir cesit dunyevi utopik bir vizyon verdiler. Bu basarisizligin birinci sebebi; dunyada vadedilen cennetin saglanamamasiydi. Halk kisa zamanda, bu yuksek hayalin ve kurtulusun, dunyada cennet bahcesinin insasi icin, kommunist-yaraticilik rejimiyle saglanamayacagini ve ustelik bu yaratim sirasinda, ozgurlugun, yaraticiligin ve buluslarin bogazlandigini anladi. Bu konuda, olum sonrasi dinleri; hristiyanlik, islam ve musevilik ve digerleri;bu gelecek hayati rahatsiz edici davranmadiklarindan ,utopik bir temelde dunyevi bir vizyon vermeye calisan marxizm den, daha avantajliydilar.

Marxizm'in diger bir basarisizligi da; ongorulen daha iyi dunyanin, kendilerinin aksine, marxist olmayanlar ve kapitalistler ve onlarin demokrasisi eliyle saglanmasiydi. Bir yuzyillik marxizm den-ki Marx suphesizki 19. yuzyilin en buyuk humanist dusunuruydu-sonra, akla soyle bir soru geliyor.

SU ANDA ATEIZMIN DURUMU NE? NEDEN ATEIST/SERBEST DUSUNCE/AKILCILIK HAREKETI BASARISIZ OLDU? NEDEN DUNYANIN COGU ULKESINDE COK CILIZLAR?
Bu yuzden, humanizmi yeniden ele almak gerekir. Bu cok onemlidir, cunku; humanizm cabalari sonucu "tanri oldu(olmek)" diyebilecekse, bizlerin insan degerini ortaya koymamiz gerekir. Humanizmin ana amaci, iyi bir yasam standardinin sartlarini, simdi ve burda, global etigin uzerinde, dunya birligi icin koymamiz gerekir.

Humanizmin amaci, insan hurriyetini daha iyi gelistirmek icin,yapabilecegimizherseyi yerine getirmek ve bunun farkina varmaktir.

Bunun yaninda, humanizm adina, bir yapisallik, bir recetelilik ve bir etiksellik, positive olarak vardir. Bu yuzden en azindan biz; evet ateistiz ama ayni zamanda humanistiz diyebilmeliyiz. Fakat, humanizmin neyi icerir sorusunu iyi algilamak gerekir. Herseyden once humanizm, yasamin yonudur. Humanizm, kendini kalplere ve tutkuya yonlendirmelidir. Buna ait bir yonlendirmesi vepratigi olmalidir. Ayrica, nasil yasanacagi hakkinda bir etki yapabilmelidir.

Bu yazi bir tercumedir.

Devami var.

Paul Kurtz, felsefe profosoru, demokratik ve sekular humanizmin, kurum baskani-Suny-Buffalo
Kaynak:http://en.wikipedia.org/wiki/Eupraxsophy
External link:In Defense of Eupraxophy, by Paul Kurtz, Humanism Today Vol 6, 1991.

Baslangic noktasi ve acilim.

evrensel-insan
16-09-2008, 13:03
Saygideger arkadaslar;

Herhangi bir seyi sorabilmek ve ona cevap bulabilmek icin; insanoglunun, bir baslangic noktasi olmasi gerekir. Bu baslangic noktasi, oyle bir nokta olmalidirki, hem tum ayrimlari, kutuplari ve zitliklari ortadan kaldirsin; hemde bu konudaki tartismaya son versin.

Iste, insanoglunun bu baslangic noktasi kavramdir. Kavramin, ilk olarak iki ana icerigi vardir. Bunlardan, ilki metafizik icerik; hayalgucu ve yaraticilik; digeri fiziksel iceriktir. Yani, kavram yaratma ozelligine sahip olan fizik.

Birinci, ana icerik, yani metafizik icerik; kendi icinde ikiye ayrilir. Bunlardan, birincisi, dusunsel; ikincisi ise evrensel iceriktir. Fiziksel, olan ikinci ana icerikte; kendi icinde ikiye ayrilir. Birincisi, oznel; ikincisi ise, nesneldir.

Insanoglunun, kendiside dahil; baslangic ve aclimin olarak, tum resim-disaridan bakis acisi ve notr algiyla, yani; resmi verenin; resimin icinde yer almamasi kosuluyla-7 ogeden olusur. Kavram; fiziksel-oznel, nesnel; metafiziksel-dusensel, evrensel.

Yukaridaki, metinde adi gecen tum ogelerin, daha detayli izahi istenirse; bu da degerlendirilcektir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

acilim cizelgesi

evrensel-insan
16-09-2008, 15:23
Saygideger arkadaslar;

Insanoglu, yeryuzune geldiginden beri; nasil bir dusunce uretirse uretsin, nasil bir teori ortaya koyarsa koysun, nasil bir doktrin ve ideolojiyi ortaya atarsa atsin; hem felsefi hem de bilimsel temelde; hic bir zaman butune erisememis; hep butunun bir ucundan tutarak, ayristirmis ve her zamanda butunun baska bir ucundan tutanla tartismistir. Bugun bile hala butunu disaridan goremeyen insanoglu, bu butunun parcalari ve degisik parcalarinin savunuculari olarak birbiriyle tartismaktadir.

Iste, asagida verecegim cizelge; insanoglunun, butununu goremedigi, disarisindan bakamadigi ve notr algilayamadigi ve mutlaka icinde yer aldigi cizelgedir. Cizelge; bir onceki yazinin cizelgesidir.

KAVRAM
FIZIKSEL METAFIZIKSEL
NESNEL OZNEL DUSUNSEL EVRENSEL

Iste, insanoglunun, disaridan goremedigi, notr algilayamadigi ve kendi ideolojisi temelinde, icinde yer aldigi ve yer aldigi yerden bakarak; baska yerde yer alanla tartistigi, cizelgenin gorunumu yukardadir. Isteyen, tanriyi; isteyen, maddeyi v.s.; yani kendi ideolojik bakis acisi neyse, onu bu cizelgede bulur. Ustelik, kendi bakis acisi olmayanida gorebilecegi icin; kiminle ve ne temelde tartistiginida gorebilmesi mumkundur.

Bu cizelgenin disina cikabilecek, bir ideoloji, bir teori henuz mevcut degildir. Bu cizelgedeki, karekter;oznel/nesnel/dusunsel/evrensel/; sey de;kavram-fiziksel-metafizikseldir. Karekter;X KARSITLIK-oznel/nesnel; IKILEM;dusunsel/evrensel ve uclem;Y BIR-fiziksel;POZITIF-kavram ve NOKTA-metafiziksel' dir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

 
evrensel-insan
21-09-2008, 16:43
Saygideger arkadaslar;

 EUPRAXSOPHY YAZININ DEVAMI:

Eupraxsophy'nin acilimi; eu-iyi, guzel- temelli, etiksel konumda deger uzerine bir vurguyu icerir. Praxis- gercek dunyadaki iliskiye veya pratik davranisa tekamul eder. Sophia-ise entellektuel, aydin icerikli, bilimsel ve felsefi irfandir.

Bu, inanclarimizi destekleyici, nedenleme ve kanitlamaya yonelik bir arastirma methodudur. Bu, kosmic bakis acisi; tabi ve materyalistik bir cerceveyi icerir.
Zannedersem, bugun ne oldugumuzu en iyi tanimlayan terim, "humanizm" dir.
Eupraxsophy terimi, humanizmin yerine konmamistir. Aksine, humanizmi tanimlar. Simdiye kadar en az dort girisim olmustur, humanizmi tarif icin.

Ilki, humanizmi. din olarak tanimlar. Buradaki din terimi fonksiyonaldir. Bu, bana gore kafa karistiricidir, cunku, din icin ibadeti, yakarisi, kaderi ve gorulmeyen yaraticinin tanrisal varligini icerir. Eger, humanizm, butun bunlardan yoksunsa; ne bir dindir ne de dinsel dir.

Ben, sekuler-dunyevi-humanizmi tercih ederim. Bunun nedeni; kendini dinsel humanist olarak tanitanlara karsidir. Cunku, dunya tarihi gostermistirki, dinin sekularitinin uzerine gitmesi, sekuler humanizmin humanizmini, dinsel kilmaz.

Ikincisi;cogu kisi, humanizmi bir felsefe olarak almaktadir. Humanizmin felsefesinden bahsetmektedir. Veya,humanizmin bir yasam felsefesi oldugunu soylemektedir. Bu gorus,dinsellik otesidir. Cunku farkindaligi icerir, kaderi icermez.

Yalniz, 20. yuzyilda, felsefe, degisime ugramistir. Filozoflar, bilim adamlarini ape yerine koymaktadirlar, cunku filozoflar; mantigin teknigini ve dilin analizini yapma konusunda uzman olmustur.

Bugun, filozoflarin cogu notr olduklarini soylemektedirler. Onlar, sadece halk dili kullanirken,ne demek istediginin arastirmasini ve incelemesini yapmaktadirlar ve bu sayede ne varsayildigini ve onerildigini acikliga kavusturmaktadirlar. Ama, filozoflar;olarak, sifatiyle, niteliginde filozoflari temelinde, bu dilin kullaniminin icinde kendi yerlerini almamaktadir. Bu felsefi bakis acisinin amaci; konunun her yonuyle incelenmesini onermektedir. Sonuc genelde, filozoflarin kendi kisisel gorusleri hakkinda hicbir konuda fikir belirtmemeleridir.

Felsefe, humanizmi; eski yunan ve roma icerigi temelinde algiladigi icin, sadece uzmanlarin bir alani veya disiplini olarak tanimlanabilir.

Tabiki, humanizm bundan daha fazlasini sunar. Icerik acisindan, felsefeye ve bilimlere dayanan kozmik bakis acisini; yasam durusunu ve anlatimsal, etik yukumluluklerini icerir. Ayni zamanda; "biz kimiz ve nasil yasamaliyiz" sorularinin anlamini vermeye baglidir.

Ucuncusu;-ki bunlar genelde serbestdusunurler ve ateistlerdir-genelde bilimseldir ve soruldugunda, humanizmin bir bilim oldugunu soylerler. Bence, bu gorus te hatalidir. Cunku, bilim oldugundan fazla ozel dallara ve kendi icinde bolumlere ayrilmistir. O yuzden, onlarin bulgulari tamamen humanizme yonelik degildir. Humanizm, tabi ve teistik olmayan aciklamalarin gelismesine caba harcanmasi konusunda, tum kosmik arenada ve bu arenanin icindeki insan turunde bilimlere bir yansima sunar.

Dorduncusu;humanizmin karakterini tarif edenlerin arasinda bu isi sadece etiksel alanlardir. Yani, moral bir bakis acisi sunmaktir. Ki bu moral bakis acisi, bir cok etiksel degere bagliligi icerir. Bu belki, humanist bakis acisindan boyle yerlestirilmis degerlerin-iyi yasam, sosyal adalet, etiksel hurriyet ve demokrasi dunya toplumunun insasi v.s.- oldugu dogrudur. Fakat, humanizm ve etik ayni seyler degildir. Cunku etik, felsefenin kritik ve suurlu bir sekilde prensiplerin, degerlerin analizini yapmaya calismaktadir.

Ki bu konuda 20. yuzyilda, etik otesi temelli yanasimlarla, etigin ortaya konmasi icin cok caba harcanmistir. Ki bu cabalar, hem epistemolojik hemde linquistik analizi de icerir. Ama humanizm, anlatimsal bir zorunluluktur. Etiksel olsa bile; kanaati-inanci ve bagliligi-duskunlugu icerir. Bunlari da pratikte ortaya koyar.

Bu bir tercumedir.

Devam edecek.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Metafizik Uzerine

evrensel-insan
22-09-2008, 05:01

Asagida, verdigim link; metafizigin, ne oldugunu, tarihsel gelismesini ve hangi konulari icerdigini v.s.; detayli bir bicimde anlatiyor.Yalniz, ingilizce.Dawkins'in sitesine girebildigine gore, ingilizcen var sanirim.Anlayamadigin bir yer olursa, onu dabana sorabilirsin.

UMARIM, BU LINK, SENIN METAFIZIGIN NE OLDUGUNA ANLAMANA YARDIMCI OLUR VE BIR DAHA DA IDEOLOJILERLE, KARISTIRMAZ VEYA BIR TUTMAZSIN.

http://www.reference.com/search?q=Metaphysics

Asagida, senin icin bir de c/p yaptim.

[hide]v • d • ePhilosophy

Eastern philosophy · Western philosophy

History Ancient Buddhist · Chinese · Greek · Hellenistic · Hindu · Indian · Jain · Persian

Medieval Christian · Early Islamic · Islamic · Jewish · Judeo-Islamic

Modern Empiricism · Rationalism

Contemporary Analytic · Continental


Lists Basic topics · Topic list · Philosophers · Philosophies · Glossary · Movements · more

-----------Branches Aesthetics · Ethics · Epistemology · Logic · Metaphysics--------
------------


Saygilarimla;
evrensel-insan

Metafizik Uzerine
 
evrensel-insan
22-09-2008, 20:25

Mind and matter
The nature of matter was a problem in its own right in early philosophy. Aristotle himself introduced the idea of matter in general to the Western world, adapting the term hyle which originally meant "lumber". Early debates centered on identifying a single underlying principle. Water was claimed by Thales, Air by Anaximenes, Apeiron (the Boundless) by Anaximander, Fire by Heraclitus. Democritus conceived an atomic theory many centuries before it was accepted by modern science.
Philosophers now look to empirical science for insights into the nature of matter.

The nature of the mind and its relation to the body has been seen as more of a problem as science has progressed in its mechanistic understanding of the brain and body. Proposed solutions often have ramifications about the nature of mind as a whole. René Descartes proposed substance dualism, a theory in which mind and body are essentially quite different, with the mind having some of the attributes traditionally assigned to the soul, in the seventeenth century. This creates a conceptual puzzle about how the two interact (which has received some strange answers, such as occasionalism). Evidence of a close relationship between brain and mind, such as the Phineas Gage case, have made this form of dualism increasingly unpopular.

Another proposal discussing the mind-body problem is idealism, in which the material is sweepingly eliminated in favor of the mental. Idealists, such as George Berkeley, claim that material objects do not exist unless perceived and only as perceptions. The "German idealists" such as Fichte, Hegel and Schopenhauer took Kant as their starting-point, although it is debatable how much of an idealist Kant himself was. Idealism is also a common theme in Eastern philosophy. Related ideas are panpsychism and panexperientialism which say everything has a mind rather than everything exists in a mind. Alfred North Whitehead was a twentieth-century exponent of this approach.

Idealism is a monistic theory, in which there is a single universal substance or principles. Neutral monism, associated in different forms with Baruch Spinoza and Bertrand Russell is a theory which seeks to be less extreme than idealism, and to avoid the problems of substance dualism. It claims that existence consists of a single substance, which in itself is neither mental nor physical, but is capable of mental and physical aspects or attributes thus it implies a dual-aspect theory.

For the last one hundred years, the dominant metaphysics has without a doubt been materialistic monism. Type identity theory, token identity theory, functionalism, reductive physicalism, nonreductive physicalism, eliminative materialism, anomalous monism, property dualism, epiphenomenalism and emergence are just some of the candidates for a scientifically-informed account of the mind. (It should be noted that while many of these positions are dualisms, none of them are substance dualism.)

Saygilarimla;
evrensel-insan

Metafizik Uzerine

evrensel-insan
22-09-2008, 21:00
Asagida verecegim linkte

http://en.wikipedia.org/wiki/Category:Metaphysics


Category:Metaphysics
From Wikipedia, the free encyclopedia
Jump to: navigation, search
The Metaphysics task force
Article· Portal· Category · Task force· Stubs· Deletion· Noticeboard· New articles
Core areas: Aesthetics · Epistemology · Metaphysics · Logic · Social and political · Ethics
Major fields: Philosophy of mind · Philosophy of science · Philosophy of language · Philosophy of religion
Traditions: Continental · Analytic · Marxism · Anarchism · Eastern
Periods: Ancient · Medieval · Modern · Contemporary

Metaphysics is the branch of philosophy concerned with explaining the ultimate nature of reality, being, and the world.

The main article for this category is Metaphysics.
Subcategories
This category has the following 21 subcategories, out of 21 total.

[+] Metaphysicians (1)
C
[+] Causality (5)
[+] Cosmology (3)
[+] Metaphysical cosmology (4)
D
[+] René Descartes (0)
[+] Determinism (1)
[+] Dualism (1) E
[+] Existentialism (3)
F
[+] Free will (0)
I
[+] Idealism (2)
K
[+] Immanuel Kant (4)
M
[+] Materialism (3)
[+] Mereology (0)
[+] Metaphysics literature (0)
[+] Monism (4) O
[+] Ontology (6)
P
[+] Philosophy of time (0)
S
[+] Self (13)
T
[+] Teleology (0)
V
[+] Value (2)
W
[+] Metaphysics writers (1)

Ilk ve takibeden koyulastirdigim bolum; Metafizigin, felsefenin bir bransi oldugunu
Ikinci koyulastirdigim bolum; metafizigin, alfabetik sirayla hangi alt basliklari gosterdinini
Ucuncu koyulastirdigim bolum; Bu alt katagorilerden birinin idealizm oldugunu-I harfinde
Dorduncu koyulastirdigim bolum; Bu alt katagorilerden birinin materyalizm oldugunu-M harfinde

Acikca gostermektedir. Yani, metafizik, felsefenin bir dalidir.Idealizm de, materyalizm de bu dalin alt basliklari olarak ortaya atilmis, birer ideolojileridir.

Umarim, bu konunun tartismasi; bundan sonra kapanmistir. Yalniz kafama takilan soru; neden Turkiye'de bilhassa felsefe konusunda; kisiler, yanlis, yalan ve hatali bilgilerle bilgilendirilmektedir? Bence, uzerinde dusunulmesi gereken konu budur.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Metafizik Uzerine
evrensel-insan
22-09-2008, 21:12
Core areas: Aesthetics · Epistemology · Metaphysics · Logic · Social and political · Ethics

Bunlar ana dallaridir; yani, astetiks, epistemoloji, metafizik, mantik ve etik. Bunlarda kendi aralarinda ara dallara ayrilabilirler. Bilhassa, metafizigin kapladigi alan-ki felsefenin ana dalidir- cok cesitli ve genistir.

Saygilarimla;
evrensel-insan


UC Cesit Bakis Acisi
evrensel-insan
27-09-2008, 22:03
Saygideger arkadaslar;

Uc cesit bakis acisi vardir:

Birinci cesit bakis acisi: Insanoglunun disindan olan bakis acisidir. Ya yaratilissal-ki tanri; ya da varsayimsal-ki madde-dusunce-kavram' dan birini one cikararak ve temel alarak yapilan bakis acisidir. Tum teori ve pratik bu bakis acisi temellidir.Inanca veya teoriye; ve pratik; ispata, kanita, dogrulamaya, veriye, bulguya, belgite baglidir. Dogal, dogaustu, dunyevi, dunyaotesi, bilimsel, bilimkurgusal. Felsefenin metafizik dalinin konusudur.

Ikinci cesit bakis acisi: Insanoglu olarak ve ayrimsal bakis acisidir: Kisisel, toplumsal, ulkesel, dinsel, milliyetci, ekonomik, sosyal, siyasal, ahlaki, geleneksel, tarihsel v.s. temellerin den, birini ve bir kacini baz alan bakis acisidir. Tum ideolojiler bu bakis acisina dahildir. Felsefenin, epistemolojik ve etik dalinin konusudur. Dogal bir bakis acisidir.

Ucuncu bakis acisi: qua bakis acisi: Yani, olaya bakanin kendisinin olay icinde; yer almamasi, taraf tutmamasi, yorum yapmamasi v.s.; kisaca bireysel gorus belirtmemesidir. Disaridan bakis acisidir. Algisi notrdur. Insansal ve evrenseldir. Butunlugu, birligi, beraberligi ve tum resmi vermeyi; her turlu sorunu sorgulayip-nedenlemeyi, sorunun evrensel ve butunsel kokenine inmeyi amaclar. Birin, butunlugunu evrenselligini ve insansalligini savunur. Kanitlamaya, inanca, ispata, dogruya v.s. endeksli degildir. Olani; yalanlama, yanlislama ve curutme temelli cikarsama metodudur. Felsefeustudur. METAFELSEFE. Insanoglunun, dusuncesi ve kavramiyla sinirlidir. Insanoglunun, insanlasmasi ve insanlik sunmasi temelinde bakar. Dusunduren bir bakis acisidir.

Bu konuda, eger gorus belirten olursa; bu bakis acilari; hem kendi icinde, hemde ayri ayri detayli bir sekilde islenecektir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

 
evrensel-insan
05-10-2008, 01:22
Saygideger arkadaslar;

EUPRAXSOPHY UCUNCU YAZI

Iste, bu nedendendir ki; zannedersem, ne din, ne felsefe, ne bilim, ne de etik;humanizmin, tabiatini tamamen tanimlayamaz ve kavrayamaz.

Humanizm;felsefi, bilimselve moral icerikli bir ifadedir, fakat; butun bunlardan bir adim ote gider. Evren ile ilgili eski; dogaustuluk/mitolojik/tanrisal gorusler, postmodern dunya daki insan durumunu, hem kanit, hem nedenleme
temelinde uygunsuz ve desteksiz kilar. Hem bireysel hem de sosyal olarak; yeni bir cosmic gorunus ve yeni bir yasam metodu gelistirmemizi, bu postmodern dunya bizden bekler.

"Eupraxsophy" terimi, zannedersem bunu basarir. Bu eupraxis'i icerir. Yani;yasamin, moral yonu, veya yasam durusu, yasamanin stili ile ilgili ana zorunluluktur.

YAPMAK, VE HAREKET ETMEK BIZIM SU ANDA VERDIGIMIZ DEGERLER TEMELINDEDIR. Bu, bir kozmik bakis acisini, tabiatin felsefi ve bilimsel tercumesini ve bizim tabiattaki yerimizi, ayrica bize bir derece irfan ve yol gosterici onerir. Hem pratic ve/veya normsal irfanla bagintilidir. ve entellektuel ve farkindaliksal oneme sahiptir.

"Eupraxsophy" teriminin, avantaji, eski yunanca kokeninden gelse bile, ingilizceyle sinirli degil; fransizcada, almancada, italyancada, ispanyolcada ve diger linquistik sistemlerdedir. Modern dunyada; cogu teknik terimler, latin veya eski yunan kokenlidir. Bu ayni zamanda, bilimin dilinde, tipta, fizikte, astronomide de v.s. boyledir. Eski yunan kokeninden geldigi icinde enternasyoneldir.

Not:Bu bir tercumedir.
Devam edecek.

Saygilarimla;
evrensel-insan

evrensel-insan
30-10-2008, 01:53
Saygideger arkadaslar;

EUPRAXSOPHY DORDUNCU YAZI.

Humanist eupraxsophy; ateizme ve serbest dusunce'ye baglanmistir. Fakat, bu sadece onun platformunun bir parcasidir. Cunku, humanistler; butun inanc sistemlerinde, acik dusunceye, suphecilige, agnostizme baglanmislardir. Bunun da otesinde ve ustunde olarak, humanistler, etiksel ve hatta sosyal deger ve programlara endekslidir. -ki bu programlar, bireyin, bireysel temelde; demokratik toplumlarda ve dunya toplumlarinda, sonucta elde etmek istediklerinin farkina ve hurriyetine varmaktir-

Humanizm, hem kavramasal hemde tutkunluk iceriklidir, ve bir anlami ve onemi vardir. Boyle oldugu halde, bazi sorunlari da ortaya koyar. 21. yuzyila girerken, basa cikilmasi gereken en buyuk konu, bilimsel gorunus ve metodu tanimlamak ve savunmak ile yuzyuze oldugumuzdur. Insanoglunu, her zaman baskisi altinda tutmus, eski ve kalicilasmis; dogma ve mitlerden haberdar etmek ve moral degerlerden, ve en yuksek insan ideallerinden haberdar etmek ve donatmaktir. Yuzyuze oldugumuz, buyuk soru ise; bunun yeserip yesermeyecegi ve bu ideallerin, insanoglunu heveslendirip heveslendirmeyecegi sorularidir.

Eger, eupraxsophy, basarili olacaksa; bizim, ortaya koyacagimiz bir ifade olmalidir. Eger biz, hem bir amac hemde bir inanc olarak; gecmisteki dini kurumlari yok etmeye hevesli olmadigimizi ama gelecekte yaratici ve kalici yeni kurumlar kurmaya hazir oldugumuzu ortaya koymadikca, ben inaniyorum ki;serbest dusunce/ateist/akilci/humanist hareket basarisiz olmaya devam edecektir.

Bizler, yeni bir alana adim atmaliyiz, ki bu alan insanogluna hem yasam hem hareket alaninda bir anlam vermeyi ve bu yeni eupraxsophy'nin insanoglunun durumu ile uyumlu olmasini ve insanogluna yeni bir heves getirmesini saglamalidir.Bu alan, , yikilisiyla buyuk bir bosluk birakan marxizmin ideallerinin yerini tum dunyada doldurmalidir. Otentik, demokratik, bilimsel ve sekuler humanizm ifade edilmedikce vee gecerli bir alternatif olamadikca; bizler,tekrar ortodox teizmin yeni saldirilarina ve yeni mantiksiz akil yurutmelerine insanoglunu elde etmek icin buyuk bir ihtimalle maruz kalacagiz.

Not: Bu bir tercumedir
Bitti.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Kavram nedir?
evrensel-insan
30-10-2008, 04:48
Saygideger arkadaslar;

Kavram, bir bireyin evrensel temelde; beyninin, dusunme ozelligini dusunce icerigiyle, yansisini duyuyla; sezgisini duyumla, seyi somut-madde- ve soyut-inanc- olarak algilamasidir. Bu alginin, kendisini oznel ve nesnel algilananla ozdeslestirip, bir ayrilmaz butun temelinde, ifade edilmesidir. Kavram, hem alginin ifadesi; hem de beynin, dusunme ozelliginin dusuncesidir. Algilanan ise; hem algiyi, hem algilayani, hemde algilanani bir bolunmez butunluk icinde ifade edendir. Madde de, dusunce de bir ifade seklidir.

KAVRAM, ALGILANANIN IFADESIDIR. KAVRAM, BEYNIN DUSUNMESIDIR. DOLAYISIYLE KAVRAM; BEYIN, DUSUNCE, ALGI VE IFADEDEN OLUSUR.

Burada, beyin-somut- ve dusunce-soyut- karsitligi; algi-nesnel- ve ifade-oznel- ikilemi olusturur. Bu, kavramin karekteristigidir. Bu karekteristik, varlik olarak sekillenmistir. Kavramsal varligi algilanan var ile; kavramsal varligi algilanmayan yok ile ifade edilir. Genellikle kavramsal varligin algisi var ve yok; sezgi ve duyum temelli algida, yani soyutu ifadede, yani inancta one cikar. Eger algi, yansi ve duyu icerikli ise; kavramsal varligin ifadesi sadece var olur. Buradaki, yok ifadesi, sadece somut varligin; o an orada mevcut bulunmamasi temelinde ifade edilir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Var versiyonlari
evrensel-insan
01-11-2008, 20:26
Saygideger arkadaslar;

Var kavramini ifade etmek icin; bir suru yuklem vardir. Bunlar; saymak, olmak, etmek, kilmak dir.Aslinda konu; -varin versiyonu ne olursa olsun, var kabul etmektir.

Materyalistler, maddeyi; dini mentalite de; tanriyi var kabul etmislerdir.

Dolayisiyle, her iki bakis acisinda da; bir baslangic noktasi vardir.Var kabul edilen kavramin-tanri veya madde-ki bilim, bu maddenin en kucuk parcasina ulasmak icin; epistemolojik temelde deney-gozlem yapmaktadir-varligi sorgulanmamakta; ya yansi temelli algiya; ya da sezgi temelli algiya dayandirilmaktadir.

Sonucta, ifade edilen; ya bes duyuyla algilananin, ya da duyumla algilananin ifadesidir. Bunlardan duyuyla algilanan teorik; duyumla algilanan inancsal kokenlidir.

Evrensel sorunun kokensel temeli olarakta bu iki kavramin algisinin ifadesi; biribirine ters dusmekte ve bir karsitlik gostermektedirler. Ana sorun ise; bu karsitligin disindan bakamayip; karsitligin bunyesinde; karsitliklardan birini tercih etme zorunlulugudur.

Aslinda, bu karsitligin temelini ve cikis noktasini var kavrami teskil etmektedir. Tartisma ise, hangi var kavraminin varlik oldugu temelinde cikmaktadir.

Kavram ise, insanoglunun algisini ifade etmek icin, var edilen bir olgudur. Dolayisiyle, var edilen kavram olgusu temelinde, var olan algilanmakta ve varliga indirgenmektedir.

Madem, konu bir var kabulunde kilitlenmekte, benim de var kabulum ne madde ne de tanri sadece insanoglunun kendisi olmaktadir.

Sonucta algi sahibi de, kavram sahibide, ifade sahibide insanoglunun kendisidir. Demekki, sonucta VAR KILAN INSANOGLUDUR-KI BU VAR KILMAYA KENDISI DE DAHIL-Insanoglu, var olan algisi ve ifade ozelligi ile; kavrami var etmistir. Sebebi de aciktir.Var ettigi kavram sayesinde, algiladigini ifade ederek-ki buna kendisi dahil-ifade ettigiyle iliski kurmustur.

Yalniz, bu iliski tek taraflidir ve sadece ifade edenin, yani insanoglunun ifadesidir. Ifade ettiginin-madde veya inanc-insanoglunun kendisine, insanoglunun algiladigi bir temelde insanogluna verecegi bir ifade karsiligi yoktur. O yuzden, ifade tek taraflidir ve sadece insanogluna aittir.

IFADE EDEN OLMAZSA, IFADE EDILEN DE OLMAZ. Dolayisiyle, kim sorusunun cevabi tanri degil; insanogludur. Ne, sorusunun cevabi ise;kim sorusunun cevabi olanin verdigi cevaptir.

Demekki, insanoglu olmazsa; ne kavram, ne algi, ne ifade, ne ifade eden ve ne de ifade edilen olacaktir. Demekki, herhangibir seyin insanoglundan once olmasi, insanoglunun disinda olmasi, insanoglunun kendi dahil; bir INSANOGLU IFADESIDIR.

Bu ne demektir? Bu, insanoglunun temel oldugu, bu temel olmadan herhangibir seyin ifade edilemeyecegi, ifadenin tek tarafli-yani insanoglu tarafli- oldugu KENDI DAHIL, HERSEYI INSANOGLUNUN VAR KILDIGI, INSANOGLU OLMADAN HICBIRSEYIN VAR KILINAMAYACAGI GUN GIBI ASIKARDIR. BU VAR KILMANIN NEDENI DE YASAM VE ILISKI TEMELLIDIR.

Insanoglu, kendi dahil herseyi iliskisi temelinde var kilmistir. Ama, maalesef bu iliskinin ifadesi tek taraflidir. Iliski kurulanin ifade etme ozelligi yoktur.O sadece, insanoglu tarafindan ifade edilmektedir.Ifade edilen-ki insanoglu kendi kendisinide ifade etmektedir-ister madde, ister tanri olsun, bu ifade ne tanrinin ne de maddenin ifadesidir.

Iste, benim felsefem; bu ifadenin nasil ve hangi evrensel temel ve verilerle gerceklestigini, neden bu ifadenin sorun oldugunun resmini veren felsefedir. Ifade, alginin ancak kavramlasmasiyla mumkundur. Bu kavramin, algisi, ister yansi-madde-,ister sezgi-inanc- olsun; evrensel kokeni ve verileri aynidir ve iki ifadeden, birinin tercihi de; yine bu evrensel kokenin dayattigi bir secim ve sorundur.

Olay, ancak bu temelde algilanirsa, tartismalar sona erecek-ki kisir dongudur-ve ancak o zaman gercek sorun, hemde evrensel temelde ortaya cikacaktir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Insanoglu ve oncesi
evrensel-insan
06-11-2008, 18:37
Saygideger arkadaslar;

Dunyada, birseyi ifade edebilen ve bilinen tek olgu insanogludur. Ustelik, insanoglunun; kendi disindaki, herhangibir olguyla dialog kurmasi da mumkun degildir.

Insanoglunun dusuncesinin ve davranisinin; kendisinin olusumundan sonra oldugunu gorebilirsek; o zaman, insanoglunun tum yaptigi; kendisini ve ufkunun alabildigi herseyi once sormak ve sonra da cevaplamak oldugunu goruruz. Bu kendi icindeki dialogun, tek tarafli yani insanoglu kokenli oldugunu da soylemek, herhalde yalnis olmaz.

O zaman, insanoglu ne yapmaktadir? Kendi, dahil once herhangibirseyi sirf kendi iliskisi icin; yine kendi anliyacagi temelde dillendirmistir. Daha, sonra bu dillendirdiklerini-ki bunlar; ya insanoglunun duyumuyla sezgisel olarak dillendirdigi soyut olgular; ya da duyusuyla dillendirdigi somut olgulardir.

Bu, dillendirmeden sonra; insanoglu, bu dillendirdikleriyle iliski kurup; yasaminda, bunlari kullanmak ve bunlarla-ki kendi dahil-"zararsiz bir temelde iliski kuracagi yerine; bu olgular hakkinda, fikir yurutmus ve teoriler ortaya atmistir.

Insanoglunun amaci nedir? Kendi ortaya attigi degerler ve soyutlarla; yine kendine neyin ne oldugunu, nerden geldigini ispat etse ne olur, etmese ne olur?Insanoglunun, bu yaptigina karsi cikacak veya yeni bir acilim getirecek ve bunu insanogluyla dialog kurarak yapabilecek; insanoglu disinda baska bir olgu varmidir?

YOKTUR VE OLAMAZ.

O halde, butun bu caba niye. Herseyin temeli madde olsa ne olur, olmasa ne olur? Bir yaratici olsa ne olur, olmasa ne olur? Insanoglu, Adem-havva'dan gelse ne olur, gelmese ne olur?, Evrimle, olusmus olsa ne olur, olmasa ne olur? Madde'nin en kucuk parcasi bulunsa ne olur, bulunmasa ne olur? Butun, bu sorular sorulup; cesitli ve karsitli cevaplar verilse ne olur, verilmese ne olur?

Butun bunlar, insanoglunun sinifli, erkli, ayrilmis, bolunmus, hiyerarsik, cikar iliskili, yoneten ve yonetilen, zengin ve fakir v.s. temelli yasam ve iliski surmesine nasil bir cozum olur? Kendi icinde ve disinda kurdugu iliskilerde, verdigi zarara ve ayrimcilik temelli savaslara, kavgalara, acimasizca ve insanlik disi dusunce ve davranislara nasil bir cozum getirir?

Nedir, insanoglunun amaci; yasam ve iliskisini bilinen ve arzulanan temeldeki bir insanlik dusunce ve davranisi temelinde surdurmek mi? Yoksa, ilgisiz ugrasilarla ve bu ugrasilarin cikariyla su anda oldugu gibi yasamak ve iliski kurmak mi? Insanoglu, yasam ve iliskisinin tutarliligina, birlik ve beraberlik temelli butunlugune ne zaman care bulacak? Veya, bu yukaridaki arastirmalarin sonuclarinin, bu amaca yarari ne olacak?

Insanoglu-kendini ve kendinden oncesini-arastirmak yerine, gelecegini garanti altina tum insanlik adina almasi daha mantikli degilmi?

Hicbir zaman, bilemeyecegi ve cevap olarak spekulasyondan oteye gitmeyecek olan, sorulara cevap aramasi, acaba; aslinda; insanoglunun insan gibi yasayip, iliski kuramamasinin ve ayrimcilik temelli dusunce uretiminin bir sonucu degil mi? Insanoglu, yasam ve iliskisinin gercegine ne zaman yonelecek? Evrenin veya tanrinin "sirrini" cozunce mi? Peki, bunu cozdugunu soylemesi mumkun mu? Bunu cozdugunu soylemesi konusunda nasil ikna olacak? Nasil bir cevap aradigini biliyor mu? Simdiye kadar verdigi cevaplar onu tatmin etmediyse; bundan sonrami verilen cevaplar tatmin edecek? Neye gore ve nasil? Insanoglu, neden hicbir zaman tatmin olamayacagi ve de evrensel bir kabul saglayamayacagi soru-cevaplarla neyi ve kime ispatlamak istiyor?

Insanoglu, sadece elinde bir tek yasam ve iliskileri oldugunun, ne zaman bilincine varacak?

Saygilarimla;
evrensel-insan

 Materyalizm Uzerine
 
evrensel-insan
10-11-2008, 18:41

Materyalizm diye bir felsefe yoktur. Sadece, ideoloji vardir. Bu, ideoloji; materyalistlere gore, bir tez ise; idealistlere gore-ki bu da bir ideolojidir-, antitezdir. Yada; tersi.

Her iki ideolojide; varlik konusunu inceler ve cevaplar. Bu iki ideolojinin, eger felsefe bagi bilinmek isteniyorsa; varlik konusunda; tez ileri surmek; felsefenin metafizik dalinin konusudur.

Dolayisiyle, ne bir metafizik felsefe vardir; ne de materyalist felsefe.

Metafizik; felsefenin varligi irdeleyen dalinin adidir. Varlik konusunda da bilinen-ki baska ideolojilerde var-iki ana ve biribirine zit ideoloji; materyalizm ve idealizmdir. Diger, varlik ideolojilerine ornek olarak; pozitivizmi, realizmi, isimcilik ve kavramciligi da; ornek gosterebiliriz.

Metafizik; varlik konusunda, tez, teori, gorus one suren ideolojilerinin; sentezidir. Cunku, hem tezleri; hemde antitezleri icerir.

Ateizm; materyalist bir ideolojinin, urunu olabilir.
Teizm, panteizm, agnostizm, deizm v.s. ise; idealist ideolojinin bir urunudur.

Fakat her iki ideolojide; felsefi temelde; varlik konularini islediklerinden; metafizigin, yani felsefenin varlik konusunu isleyen dalinin, ideolojileridir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Anafikir-Bir ozet
evrensel-insan
15-11-2008, 19:46
Saygideger arkadaslar;

Mustekil var olan varlik; birey, bireysel olarak; insansal ve evrensel bilince erismelidir. Birey, insansal ve evrensel bilince erisirken; karakterini, bireysel hak ve ozgurluklerinin, insansal vicdani-kendine ve kendi disindakine zarar vermeme ve evrensel saygisi-hem kendi farkinin, hemde kendi disindaki farklarin; farkina varma, ne farklari gormemezlikten gelme, ne de biribirinden ayirma- temelinde sinirlamalidir.

Birey, beyin ve dusuncesinin; algi ve ifadesini, kavramsal olarak; oznel ve nesnel temelde ortaya koymalidir. Bireyin, bireysel algisi; mantiksal-insansal ve evrensel-, duygusal-maddesel ve bireysel- ve duyumsal-yaratimsal ve inancsal-dir. Bireyin ifadesi ise; insansal-evrensel-, maddesel-somut- ve inancsal-soyut-dir.

Eger, birey ihtiyac duyuyorsa; karsitlik tartismasina; karsitlardan, kendine uygun duseni; diger karsita, karsi savunarak tartismaya; ikna olup-etme mucadelesine girer. Bu, mucadele, alisilagelmis bir mucadele olup; sadece tatmin temellidir.

Bireyin, dogumundan itibaren kendisine verilen; ayrimci, bencil ve erksel degerleri icerir. Bu, degerlerle, birey kisiligini olusturur. Bu, ayrimci degerler-ki bunlar genelde milli-dini ve etiksel degerlerdir-bireyin; ayrimci savasindaki; boyunduruk tutsakligidir.

Bireyin, bu boyunduruk tutsakligindan; arinmasi ve tamamen kurtulabilmesi ise; seyin uclemini ve seyin dortlu karakterini algilayabilmesi ve notr alginin disaridan bakis acisini uygulayabilmesiyle, paraleldir.

Qua dusunce ve davranisi; diye adlandirilan, bu yanasim; bireyin; bireysel olarak, dusunce ve davranisinin; belirtilen konuda yer veya konum almamasidir. Yani, birey dusunce ve davranis olarak; tartisilan konunun uclem ve dortlu karakterli evrensel resmini ortaya koyarak; kendi bireysel durusuna yer vermeyip; tartismanin icinde yer almamasidir.

Bireyin, bu yanasimi basarabilmesi; kendisine dogumdan beri verilen degerleri; ne kadar cok nedenlemesinin ve sorgulamasinin; ve verilen bu ayrimci degerlerden; kendi oz iradesiyle; ihtiyac duymuyarak arinabilmesinin bir gostergesidir.

Birey, butun bunlari; yasam ve iliskisinin; hem insansal temelde olabilmesi-ki bireyci, bencil, erk temelli ve cikarci degil-ve evrensel icerik tasiyabilmesi-antiayrimci ve farklarin farklarinin korunarak butunlestirilmesi, beraber kilinmasi-sagligi ve tutarli uygunlulugu icin yapmalidir.

Bireyin, kendisine ait olan yasami ve kendi disindaki cevresiyle-evren, dunya, doga, bilim, felsefe, ve bu degerlerlerle yasayan ve iliski suren insanoglu-iliskisinin disinda; baska bir tarafi yoktur.

Ne dogum ve dogumla ilgili durumlar-kiz-erkek, cografi yer, dogulan yerin; milli-dini-ahlaki degerleri, dogdugu ailesi, cevre ve dunya duzeyi v.s.-ne de yasam sonu; bireyin insiyatifinde olan olgular degildir.

Oyuzden, birey bu kendi iradesi disindaki sartlar ve durumlari; nedenleyip, sorgulamali ve kendisini bu sart ve durumlardan, sorumlu tutmamalidir. Cunku, boyunduruk tutsakliginin temeli budur.

Bireyin, dogaustu, dunyaotesi ve epistemolojinin su anda cevap veremedigi konulara kafa yormasi; onu yaratilisciliga surukler, kendinden ve kendi cinsinin yasam ve iliskisinden uzaklastirir. Ustelik; kendisini tanimasini, degerlendirmesini nedenleyip, sorgulamasini engellemese bile, geciktirir.

Birey; kendi icin yasar; kendi disindakilerle iliski kurar. Bu yasam ve iliski; onun iradesinde olmasi gereken tek olgudur. Bu, mentaliteden uzaklasmasi; onun yasam ve iliskisini, kendi disindaki guclere teslim etmesi anlamini tasir. Hatta, oyle bir duruma gelirki; ne kendisi icin yasar, ne de kendi oz iradesiyle yasam ve iliski surer.

BIREY, KENDI ICIN YASAMALI VE INSANLIK ADINA EVRENSEL ANTIAYRIMCILIKLA DUSUNUP DAVRANMALIDIR. ISTE O ZAMAN, MUSTAKIL VAR OLAN VARLIK; BIREY OLMUSTUR.

Saygilarimla;
evrensel-insan

X ve Y

evrensel-insan
20-11-2008, 02:45

 x-y nin ilk algisi karsitlik demektir.

Ikinci algisi; y x in fonksiyonudur.
Ucuncu algisi; y ancak x e gore ifade edilir.
Dorduncu algisi; y x karakteri gosterir.
Besinci algisi; y nin kendisi yoktur.
Altinci algisi X hem kendini hemde y yi tasir.
Yedinci algisi; y sadece iki x tasir, kendisini tasimaz.
Sekizinci algisi; sey y ile ifade edilir.
Dokuzuncu algisi; y bir uclem, x bir dortlemdir.
onuncu algisi; x in kendisi yoktur, kendisini y ile ifade eder.

Saygilarimla;
evrensel-insan

X ve Y 
evrensel-insan
20-11-2008, 03:10
Saygideger arkadaslar;

Bir tane daha ekleyeyim bari.

y x i tamamlar.

ERKEK X i, DISI Y yi IFADE EDER.

Saygilarimla;
evrensel-insan

X ve Y

evrensel-insan
20-11-2008, 03:23
Saygideger arkadaslar;

Cunku, basite; zor ortaya konarak ve cozulerek ulasilir.

Sey, ne y nin kendisidir, ne de x dir. Sey; y uclemi ve x dortleminin birlesimini, yani ( zi-yazilisi, zay-okunusu) y ve x 7 li birlikteliginin ortaya koydugu, evrensel ve insansal sorundur.

Bu sorun, y gorunumlu, x karekterine sahip olarak belirtilmis olandir. Yalniz, sorun ne olursa olsun; ancak algilayabilen icin vardir. Herkesin gorebildigi sorun, kendi algisi kadardir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

X ve Y

evrensel-insan
20-11-2008, 18:35

Benim bahsettigim "basit" senin algiladigin basit degil; Yani; dogumdan itibaren verilen ve hic bir sorgulanmaya tabi tutulmayan ve alisilagelmisligin otomatik temeliyle kabullenilen ve savunulan, basitten bahsetmiyorum.

Benim, bahsettigim basit; sorgulanip, nedenlenen ve sorgulandikca; karmasikligi ortaya cikan; bu cikan karmasaligi algilamaya calisirken; ogrenme asamasindan; bilme asamasina gecen; derinligine bilinince de zorlugunun farkina varilan ve bu zorluk tam resmiyle ortaya konunca da; tamamen nasil bir sorun temelinde ortaya atilmis oldugu algilanan ve hakikaten, aslinda "zora sokulmus bir basit "olarak; cozumu munkun olan, basit.

Oyle, bir basit ki; tum onunla ilgili sorulan sorulara cevap verebilecek duzeyde; algilanmis, kavranmis ve kendisine disaridan bakilabilen ve notr algisi mumkun olan basit.

Saygilarimla;
evrensel-insan

X ve y uzerine

evrensel-insan
23-11-2008, 18:15
Saygideger arkadaslar;

Dun sohbet odasinda; bu konu yeniden gundeme geldi. Bazi arkadaslarin, konuya daha vakif olabilmesi icin; bu konuyu tibbi temeliyle tekrar ele aliyorum. Bilhassa; dilaver arkadasimizin algilayabilmesi umuduyla. Gerce, dilaver arkadasiniz; bu kosenin adresini, pek bilmez. :rolleyes:

Iki tip kromozon vardir. Bu kromozonlardan X kromozonu, biraz daha buyuktur disilerde bulunur erkeklerde de; y ile bir cift teskil eder.

y kromozonu, x e gore daha kucuktur erkeklerde x kromozonuyla bir cift teskil eder.

Bir bebegin, kiz olabilmesi icin iki x in bir cift teskil etmesi; erkek olabilmesi icin; bir x bir y cifti teskil etmesi gerekir.

Iste, sorgulama burdan sonra baslamaktadir.

Ana=disi=xx
Baba-erkek=xy
Burdan, x ve y yi kodlarsak;

Ana=disi=Y
Baba=erkek=X buluruz. Bu, kodlamadan sonra;
Y=xx-ikilem
X=xy-karsitlik ortaya cikar. Iste, bu kodlamadan sonra; diger butun veriler, corap sokugu gibi gelir.

Disinin, kendini tasimamasi ve sadece x i tasimasi ise kilit noktadir. Boylece, disinin sadece erkek kromozonlari tasidigi ve erkegin her ikisinide tasidigi ortaya konmus olur. Gerisi, benim bu kodlamayi her konuya uygulayip; ayni sonuca varmamin bir urunudur. Yani, bu kodlamanin felsefesini ortaya koymaktir. Burada, bana yardimci olan; bir konuda matematiktedir.

Bilindigi gibi; x in fonksiyonu y ye esittir ve y sadece x'e gore ifade edilebilir. Buradan da; y nin olmadigi, x'in bir ifadesi oldugu ve x karakteri gosterdigi ortaya cikar.

Iste, benim felsefemin temelini; bu iki kodlamanin acilimi ve uzerindeki sorgulama ve nedenleme ortaya koyar. Bu, da evrensel dusunce kokeninin ana temelini verir ve bu kokensel temelin isleyise evrensel olarak sunumu ise; sorunu dogurur.

Ayrica; havvanin; ayri bir canli olarak degilde; adem'in kaburga kemiginden ciktiginin soylenmesi de; bu felsefeyi destekler. Yani, ne tipta, ne matematikte; ne de tanrisal temelde; disi erkegin fonksiyonudur ve dusunce de yoktur. Sadece, fiziksel gorunum olarak farklilik gosterir. Ustelik seyin karakteri erkekseldir ve disi gorunumundedir. Iste, bu da seyin bir 7lem olarak ortaya kondugunu gosterir. uclu gorunus ve dortlu karakter.

Bu felsefe, benim 1994' ten beri uzerinde calistigim ve felsefenin her dalina;- metafizik, etik,-ki sosyal, siyasal, ahlaksal, geleneksel, toplumsal v.s. epistemoloji-bilimin bugunku bilinen , ortaya konan siniri- ve mantik- uyguladigim bir felsefe olmustur.

Saygilarimla;
evrensel-insan

 
evrensel-insan
23-11-2008, 20:04

Dişi XX
Erkek XY dir
Anne XX
Baba XY dir
erkek kromozom Y dir.-aydoe

Peki, disi kromozom nedir? Yoksa, yokmudur? Ozaman , disi erkek farki nasil ortaya konur? Disi, kromozom yoksa; disi nasil meydana gelir? X neyi ifade eder?

Saygilarimla;
evrensel-insan

 
evrensel-insan
23-11-2008, 21:11
Saygideger aydoe;

Simdiye kadar sorulmamis, bu sorulari cozebilirsen; cogu seyin farkina varirsin. En azindan, disi bir kromozonun bulunmamasinin bir ayrimcilik oldugunu ve x in ifade edilememesinin ve bilinmezligini ve de y yi one surusunun mentalitesinin uzerine biraz dusunce uretirsin.

Tum, insanoglunun dusunce ve ifadesinde; x blinmiyen olarak; kendini gosterir ve y x in ifadesi olarak yansir. Erkek kromozom, tabiki y dir. Cunku x karakteri gosterir. X'in bilinmezliginin ve ozu teskil edisinin cozumu, zaten herseyin cozumudur. X KENDISINI; Y OLARAK IFADE EDER. Yani, gorunussel olarak y goruntusundedir. Kendisi de, yani x sifattir; yani y yi niteler. X oz, y gorunustur. Y nin kendisini ifade edememesinin ve x eliyle ifade edilisinin de temeli budur. Yani, x in x lemesi y yi verir. Y de, ancak x eliyle ve x e gore ifade edilir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Iki Turlu Algi
evrensel-insan
24-11-2008, 16:18
Saygideger arkadaslar;

Insanoglunun; iki cest ve iki duzey algisi vardir. Bunlardan ilki; algilananin, kavramlastirilmasi, ikinci algi ise; kavram haline gelmis olanin, algiliyan temelindeki ifade edisi.

Bunlardan; ilk algi; kavramsal temelde oldugundan, evrenseldir. Ikinci algi ise; tamamen; oznel ve algilayanin kavrami, ifade edis seklidir.

Burada ki; diger bir sorunda; kavramsal temelde degil; ifadesel temelde yasanir. Bilhassa; kavramlasmis, soyut degerlerde; o kavramin algisinin-ki ikinci algi- ifadesi; hem kavramin algisina; hemde algilanan kavramin ifadesine dayanir. Ifade de; dilin kulaksal ve noktasal yapisindan dolayi; kavramin, ancak karsit iki ucundan birini verebileceginden ve verilen uc diger uca herzaman karsit olacagindan; ifadenin en temel sorunu, tartisma yaratmaktir.

Kavram aynidir, fakat; kavramin ifadesi farklidir. Iste, bu nedenden; disaridan bakis acisi ve notr algi; sadece kavrami ortaya koyar; onu ifade etmez. Cunku, kavram ifade edilirse; ifade eden kisi; o kavramda; yerini aliyor, tarafini gosteriyor demektir.

Qua, yanasiminda; dusuncesini davranisa yansitanin; kendisi; yansittiginin icinde yer almamaktadir. BIR KAVRAMI IFADE ETMEK DEMEK; HEM DISARIDAN BAKAMAMAK HEM DE NOTR ALGILAYAMAMAK DEMEKTIR.

Saygilarimla;
evrensel-insan

evrensel-insan
25-11-2008, 01:01
Hic bir baska kavramin ve onun ozdeslestirdiginin bilinemeyecegi gibi. Sadece; tek tarafli; insanoglu algisiysa; algilanan, insanoglunun algisina gore-baska bir varligin degil-verilen kavramla; ozdeslestirilir. Kavram ile ozdeslesen de; ifade edilir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Control Altina Alma Mucadelesi
evrensel-insan
29-11-2008, 01:00
Saygideger arkadaslar;

Bireysel olarak; Insan olmayi ve insanlik sunmayi onleyen, en buyuk engel; control altina alma mucadelesidir.

Bu, ne anlama gelir? Bu, ait olan seyi kontrol altina almak demektir. Burada, dikkat edilecek en onemli nokta; uyusumdur. Nedir, bu uyusum?

Eger, kendine ait olani; yine kendisi kontrol altina alirsa; sorun yoktur. Ama, insanoglu; tum tarihsel yasaminda; bu uygunlugu; ta bastan bozmustur.

Yani, kendine ait olani; baska bir seye veya kisiye vermistir.

Bir, bebegin; herhangibirseyin kendine ait oldugunu; dogustan bilmesi imkansizdir. Dogal olan bu durum, baskasina o bebege ait olani kontrol altina alma yetkisi vermistir. Burada; ilk once akla, ebeveyn ve tum ailedeki; bebekten once doganlar ve bebekten once dogan cevre, ortam, ulke, milliyet, din, gelenek, gorenek, ahlak, yerlesmis yasam ve iliski sartlari v.s.

Yani, bir bebek kendine ait olani kendi kontrolune alamadan; bu kontrolu, kendinden once hazir olan bir guce, otoriteye, sisteme ve yururlukte olan herturlu, alisilagelmis dusunce ve davranisa teslim etmistir.

Burada, bir soru sormak gerekir? Peki, neden; bu hazir sistem; bu bebege; kendine ait olani control altina alma bilincini vermemistir de; bu teslim aldigi controlu devam ettirmistir?

Iste, bugun dunyada-her nerede olunursa olunsun-bu control altina alma mucadelesi; bir kisinin kendine ait olani kendi kontrolu altina almak istemi ile; halihazirda olan ve o kisinin kontrolunu teslim almis olan sistemin ve sistemin her turlu soyut ve somut teslim almis unsurunun, bunu o kisiye vermeme mucadelesidir.

Bu, mucadeledir ki; insanoglu tarihine damga vurmustur. Iste, bu kontrolu kisiden teslim almis sistem-ki bu tarihsizdir-, ilkinsanoglundan bu yanadir. Gucu, hakki, hukuku, ozgurlugu, ve bilinen bilimum sistemleri ve ideolojileri ve teorileri yaratmistir.

Peki, dogan bir bebek; dogal olarak, kendine ait olanin kontrolunu, sisteme ve onun herturlu varolan yasamina birakmistir.

Sorumuz sudur; Bu, bebek; kendine ait olani-fiziksel bedeni ve dusunce ve davranisi-ne zaman kendi ustune alma ve kontrolunu kendi kontrol etme istemine girer?

Bu, bir bebegin uc yasina geldikten sonraki istemidir. Uc yasindan itibaren bir bebek; kendini ispate baslar ve yasi ilerledikce, kendine ait olanlari farkeder ve bunlari kendi kontrolu altina almak ister.

Peki, alabilir mi? Genelde, hayir? Neden? Basta anne-baba ve cevre; ona yasaklar koymaya, cezalar vermeye baslar. Iste, tam bu noktadan itibaren; otorite ve guc kendini gostermeye baslar.

Artik, bundan sonrasi ise bir mucadeledir. Ne, mucadelesi; bu kendisinden alinan controle itaat edip; etmeme mucadelesi.

Eger, gercekci davranir ve evrensel temelde bir tesbit yaparsak; bu otorite ve guc- baskasini itaat altina alan ve aldigi itaat altinda tutmak isteyen-basta tanri veya yaraticidir. Sonra sistemler gelir. Dini, sosyal, toplumsal, siyasal, etiksel, bilimsel, v.s. sistemler ve sonra bu sistemlerin kuruluslari ve kurulus temelleri gelir. Devlet, hukumet, polis, asker, sivil kuruluslar, sosyal, ekonomik, egitimsel kuruluslar; krallik, kolelik, feodalite, kapitalizm, demokrasi, otokrasi, oligarsi, monarsi v.s. sonra gelen; milli icerik, dini icerik, cografi icerik, ahlaki, geleneksel, goreneksel v.s. icerik. Daha sonra, toplumun degerleri, cevre, sulale, akraba ve en son aile.

Iste, butun bu otoritelerle mucadele ederek-uc yasindan itibaren-kendine ait olani kendi kontrolu altina almak durumundadir.

Yazimi; bir soruyla bitirmek istiyorum. Peki; neden, bu kontrolu, bebekten alan sistem-butunuyle-bebek kendine ait olani kendi kontrolu altina almak istedikce;ona vermez? Neden, bu teslim aldigi kontrolu, o bebek uzerinde, olene kadar surdurmek ister? Peki; dogumu ve olumu (olmek) kendi istemiyle, kendi kontrolunde olmayan bir bebegin; kendine ait olan yasam ve iliskileri, kendi kontrolundemidir? Ne, duzeyde?; bu duzey, birey olmak isteyen bir kisi icin yeterlimidir?

INSANOGLUNUN SORUNU NE MULKIYET SAHIPLIGI NE DE EMEK-SERMAYE CELISKISI V.S. DEGILDIR; INSANOGLUNUN SORUNU; KENDINE AIT OLAN YASAM VE ILISKISINI DE KENDI KONTROLU ALTINA ALAMAMA SORUNUDUR.

CUNKU TARIHIN BASLANGICINDAN BERI;-ILK INSANOGLUNDAN BUYANA VE TARIHIN HER DONEMINDE; KENDINE AIT OLANI ONA VERMEYEN BIR SISTEMLE KARSIKARSIYADIR.

Iste, bu sistem, bu vermeme mucadelesini devam ettirebilmek icin; otoriteye ve bu otoritenin verdigi herturlu sistemsel -somut veya soyut- guce ihtiyac duyar.

Bu sistemin degismeyen tek ogesi-bugune kadar-tanri ve yaraticidir. Bu sistemin en buyuk gucudur. Iste, bu tanriya verilen control altina alma gorevi; bir kisiye kadar iner.Bunu ona ve kendine veren ve bu aldigi otoriter control mekanizmasini da; yine aldigi yere geri vermeyen ve vermemek icin; herturlu, sistem yaratan-her yonuyle- insanoglununkendi onune koydugu en buyuk engelidir.Boyunduruk tutsakligidir. Butun, herseyin kokeni ve temelide, bu celiskidir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

 
evrensel-insan
29-11-2008, 01:40

Insanoglunun tarih sahnesine ciktigindan beri; kurmak istedigi ve kurdugu sistem ve duzen; kisinin mulkiyetini-yasami, iliskileri, dusunce vedavranisi-kisinin kendi kontrolune birakmama sistemidir. Insanoglu, icindeki, en buyuk ayrimcilikta, budur.

Tum, ideolojiler, teoriler, her turlu, yasami kontrol eden sistem-tarihin hangi dineminde olursa olsun-ya gonullu, ya da zorunlu; bu kontrolu elinde tutmus ve kisiye vermemistir.

Asil, bundan sonrasi onemlidir. Kisinin; kendine ait olani; kendi kontrolune alma mucadelesi. Bu da; ilk once birey olma bilinciyle baslar.

Aslinda; bu konu da, ben; yeni bir grup actim ve oraya da, bir giris yazisi yazdim. Onu da okursan, sevinirim. Grubun adi; bu devrim, baska devrim.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Metafizik Uzerine
evrensel-insan
04-12-2008, 02:39
Saygideger arkadaslar;

Metafizik, kavraminin daha iyi algilanabilmesi icin; baska bir aciklama yapmaya gerek duydum.

Metafizik kavrami; insanoglunun; var dedigi ve varlik olarak nedenleyip sorgulayarak ve bir teori veya ideoloji sonucu kendine kabullendirdigi; kisaca, felsefenin varliga bakis acisidir. Metafizik temelde, felsefe tarihi varliga iki ana ayrimla yanasmistir. Bunlardan, ilki fiziksel-somut- yanasim; yani; varligin bes duyu ile algilanisi ve kavramlanisi; Bu bakis acisinin, iki yanasimi vardir. Birinci, bakis acisi; objeden yanasarak; maddeyi kendine temel alir, ki materyalizm; digeri ayni yanasimla, nesneyi kendine temel alir-ki realizm.

Ikincisi ise; metafiziksel yanasimdir, yani fiziksel olmayan yanasim.
Bu yanasimda; bes duyu yerine, sezgiyi kendisine temel alir ve inanc temelinde;soyut yanasir. Bu bakis acisinin da; iki ayrimi vardir. Birincisi; idealizm; dusunceyi ve tanrisal temeli kendine baz alir. Digeri de, kavramcilik, sadece oznel temeli kendine baz alir. Burada, ilginc olan ucuncu bir varliga, yanasim ise; pozitivizm dir.O da, varligi ne nesnel alir ne de oznel; o yuzden de varligi "yok" kabul eder.

Bu, sadece; mustakil var olan varlik-yani kendi varliginin olmasi icin, baska bir seye gerek olmayan varlik, kendi kendine var olan varlik temelindeki bakis acisi cesitliligidir. BU AYRIMI SOMUT-SOYUT YERINE; GORUNUSSEL-OZSEL OLARAKTA ALGILAYABILIRIZ. Bura da, gorunussel-somut ile; ozsel-soyut ile paraleldir.

Diger bir ayrimda; gercek varlikta ortaya konur. Genelde, mustakil varlik; tek olarak algilansa da; gercek varligin algisi evrensel temeldedir. Bu konudaki, farklilikta; oznellik ve nesnellik yanasim farkindan dogar.

Oznel yanasim; kavramciligi, nesnel yanasim; realizmi temel alir. Ayni, mustakil varliktaki "inkarci" pozitivizm gibi; burada da "inkarci olan" isimciliktir, yani evrensel-gercek- varligi yok sayar.

Bu iki varliga yanasim ideolojilerini veya teorilerini birlestirdigimizde; uclu bir ayrim ortaya cikar. Birincisi; materyalizm-realizm; ikincisi idealizm-kavramcilik; ve ucuncusu pozitivizm-isimcilik.

Halbuki, varligi sorgularken ve varlik hakkinda bir fikir ileri surerken, butun bu ayrimlar yerine; insani temel almak; aslinda, hem hepsinin butunu, hem ortak noktasi, hemde cozumudur.CUNKU, SONUCTA VARLIGIN NE OLDUGU HAKKINDA FIKIR YURUTEN IDEOLOJILER-TEORILER ORTAYA ATAN, INSANOGLUNUN KENDISIDIR.
FELSEFEDE, ONUN VARLIGA BAKIS ACISI GETIREN DALI METAFIZIKTE-HEM FIZIKSEL, HEMDE METAFIZIKSEL- INSANOGLUDUR.VARLIGIN NE OLDUGUNU INSANOGLUIDEOLOJILERI VE TEORILERIYLE ORTAYA KOYAR. Peki, o zaman, bu farkli ideoloji ve teoriler neden ve nereden gelir, dersiniz? Iste, bu farkliligin algisi sorunun algisina esdegerdir.

Aslinda, ilginctir. Nihilizmin temeli, hem pozitivizme, hemde isimcilige dayanir. Nihilizm, burdan; insanogluna ve ordan da bireye ulasmistir.

Ama, bireye; guc, otorite ve yetki verip; bireyin tum savundugu degerleri yok ederek ve bireyi yukumsuzlestirerek.

NIHILIZM, BIREYCI AKILCILIGIN EN SON NOKTASIDIR. BIREYI; INSANA KARSI YUCELTIR VE "BIREYCI KURTULUSU" SAVUNUR. ONUN BU YANASIMI; HEM BIRINCI DUNYA SAVASININ HEMDE IKINCI DUNYA SAVASININ IDEOLOJIK TEMELINI VE BILIMUM SANAL VE GERCEK BIREYCI AKILCI IDEOLOJILERIN YARATILMASINA SEBEPTIR.

DUNYAYA BIR OTORITEYI ELE GECIRME GUC VE YETKI SAHIBI OLMA, DUSUNCESINI YAYMISTIR. EN BUYUK OTORITE OLAN YARATICIYI OLDURMUS(OLDURMEK), INSANOGLU ARASINDA; OTORITE SAVASLARINA YOL ACMISTIR.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Bilinc Nedir?
evrensel-insan
07-12-2008, 00:51
Saygideger arkadaslar;

Bilinc, insanoglunun; yasam ve iliskilerinde; kendisine verilenleri ve de kendisinin, kendisine verdiklerini;sadece, hafizasinda tasiyip, kullanma yerine degilde; bu ogrendiklerinin, ne oldugunu bilmeye tasimasina bilinc denir.

Bilinc, ogrenilenlerin ve ogretilenlerin; bir ust asamasi, yani bilme asamasidir. Insanoglu, bilinci olabilecek tek canlidir. Bir seyi, ogrenmek ve onu kullanmak; bilinc degildir.Tum, kavramlarin ve o kavramlarin, kisinin yasam ve iliskilerinde yer alisinin temeli bilinctir.

Ben, isciyim diyebilir ve isci olabilirsiniz. Ama, isci olma bilincine varmak; isciligin ne anlama geldigini, nasil bir ekonomiye sahip oldugunu, nasil bir gelecek kurabilecegini; hayale sapmadan nasil bir isci gibi yasayip iliski kurulabilecegini ve isci oldugunu rahatca ve gocunmadan soyleyebilmeyi getirir. Iscinin, grev hakki, iscinin sendika hakki, iscinin calisma saatleri, patronun lokavt hakki, v.s. Yani, isci olmakla ilgili, tum bilinmesi gerekenleri bilecek; ve nerede nasil isci haklarini savunulacagini bilecek ve bir isci bilinciyle, yasayip iliski kuracaksiniz.

Bilincler arasinda; birey bilinci, sinif bilinci, isci bilinci, meslek bilinci, aile bilinci, toplum bilinci, koruma-kollama bilinci, ekonomik bilinc, sosyal bilinc, siyasal bilinc, demokrasi bilinci, dini bilinc, milli bilinc,v.s. sayilabilir.

BILINCIN DUZEYI, AYNI ZAMANDA EVRENSEL INSANI DEGERLERI KOLLAMAK VE KORUMAKTAN VE BUNLARI SUISTISMAR ETMEMEKTEN VE ARAC HALINE GETIRMEMEKTEN GECER.

Bilincli bir kisi; yasam ve iliskilerinde; bilincli mucadelesini verdigi konuda, hem kararli, hem guvenli, hem tutarli, hemde ne yaptigini bilir olmalidir.

Bir kisinin, herhangibir seyin bilincine varabilmesi icin; herseyden once; o seyi, ogrenmeden bilmeye tasimasi ve o sey ile ilgili, her tutlu sorgulama ve nedenlemeyi yapmis olmasi gerekir. Bir, kisiye; eger kendisi almaya hazir degilse; disaridan bilinc siringalanamaz.

Turkiye toplumuna baktigimizda; bana, herhangibir kisi; bir bilinclilikten veya bilincli bir yapidan soz edebilirmi? Turkiye halki ne bilinclidir, ne de bilinclendirilmeye yonelik bir egitim almaktadir. Olan, hersey; ya tarihin zorlamasi, ya da kisilerin kendilerini bir ideoloji veya deger savasi icinde bulmalaridir. Bilinci, olmadan yapilan her hareket; basarisizliga mahkumdur.

Bence, Turkiye toplumunun en acil ve onemli sorunu bilinclenme sorunudur. Bunun egitimini ogrenmeye ve ogretmeye yonelmeli; herkesi, kendi istedigi duzey ve temelde; en az ogrendiklerini bilmeye tasima acisindan, bilinclenmeli ve bilinclendirmelidir. Eger, bir isci, isci bilinci alamiyorsa; bunun nedenleri arastirilmali ve en azindan, ona iscinin ve isciligin ne oldugu ogretilmelidir. Bu, birey bilinci ve herturlu bilinc icin gecerlidir. Mesela, bugun Turkiye'nin basini tutanlar, aydinlar, ilerici kesim v.s. arasinda; kac kisi demokrasi bilincine sahiptir?

BILINC, OGRENILENLERI VE OGRENILECEK OLANLARI; BILMEYE TASIMA VE YASAM VE ILISKIDE; BU BILGIYI YANSITMA DEMEKTIR.

Eger bizler, bir birey ve toplum olarak hak ve ozgurluklerimizin bilincine varamazsak; bizi bir duzen icinde tutmak isteyen yonetici kadronun ve erk sahiplerinin, otoriter yapiyi ve gucu elinde tutanlarin; bilincli hareketleri altinda, ezilir kaliriz.

Demekki; hem kendi bilincimize varacagiz, hemde bizi kullanmak ve bizim sirtimizdan gecinmek isteyenlerin, bilincine; onlarin bilincini algilayabilelimki; onlara karsi verecegimiz bilincli bir savasin anlami olsun. Zaten, onlarin amaci; bize bilincimizi kazandirtmamaktir. Butun duzenlerini bunun ustune kurmuslardir. Bizlerin bilinclenmesi;ve bunu gosterebilmemiz, onlara vurulacak en buyuk darbedir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Alisilagelmis Kutlamalar ve Gecici "Gercek Disilik"
evrensel-insan
08-01-2009, 14:26
Saygideger arkadaslar;

Ickinin aranmasi ve rolunu, hemen hemen herkes bilir. Genelde, icki; "unutmak ve "gerceklerden uzaklasmak" icin icilir. Zaten, ickinin gorevide budur; Gecici "gercek disilik" saglamak. Ayildiginizda, gerceklerle tekrar yuzyuzesinizdir.

Bu duzen ve sistemleniside, ayni icki mentalitesine dayanir, yani gecici "gercek disilik" saglar. Lenin'in bir ifadesini hatirlarsak "din, halkin afyonudur" demistir.

Iste, bende; bu tarihi sozu; Alisilagelmis kutlamalar, toplumlarin ve kitlelerin afyonudur, temelli bir ifadeye donusturmek istiyorum.

Yeniyil, dogum gunleri, tum resmi kutlama gunleri-dini veya milli temelli-tek bir amaca yoneliktir. Gecici gercek disilik saglamak. Yani, siz; gecici olarak, kisisel-toplumsal-ekonomik v.s. sorunlarinizdan, bu kutlamalarla yonelik dusunce ve davranis uretirken, gecici bir sure uzaklasirsiniz. Kutlamalar bitince, gercek tum ciplakligiyla, tekrar karsinizdadir. GERCEKLER SORUNDUR, ONLARDAN KACILMAZ. ANCAK SORUN OLARAK ALGILANILIRSA VE ORTAYA KONULURSA; COZUMU MUMKUN OLUR.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Ozel-Genel
evrensel-insan
17-01-2009, 05:37
Saygideger arkadaslar;

Herhangibir fikir alis-verisinde ve ya bir konuyu tartisirken; dikkat edilmesi gereken nokta; konuya bakis acisidir. Eger, tartisanlardan biri; konuya; ozel-bireysel-kisisel-bakiyor, digeri genel-evrensel-bakiyorsa; tartismanin herhangibir sonuc vermesi mumkun degildir. Soyle bir ornek verelim. Olum (olmek) konusuna genel yanasmak ile, ozel yanasmak arasinda bakis acisi farki vardir ve bakis acilari ayni olmadigi icin tartismanin bir yere varmasi mumkun degildir. Genelde, olum konusu vardir. Bu konunun ozel tarafi, olenin onu yakindan ilgilendiren bir olum olmasi, genel tarafi; olum konusunun islenmesidir. Olum konusu islenirken; kendi olumu uzerine fikir yurutmek, ozel; baskasinin olumu uzerine fikir yurutmek geneldir. Dolayisiyle, herhangibir tartisma; ozel ise, tartisanin kendisi o tartismanin icinde yerini alarak, kendi kisisel fikrini belirtir. Bu fikri belirtirkende; ya genel olum uzerine bunu belirtir, ya da; kendi olumu uzerine bunu belirtir.Dolayisiyle, herhangibir tartisma genel ise; kisi ya ozel olarak bu tartismada yer alarak fikrini belirtir, ya da; kisi tartismada yer almayarak fikrini belirtir.

Bunu yine olum uzerine orneklersek;ozel, a) genel; olum insana aci verir.b) ozel) ben kendi olumumu yasayamam. Kendi dusunceni dile getirmektir.

Genel, a) genel) olumu dusunmek mantiksizliktir. b) ozel:ben olumu dusunmem. Genele, ya kisisel dusunceyi belirterek; ya da belirtmeyerek yanasmaktir.

Maalesef toplumumuz, bu iki farkli bakis acisinin, farkina varamadigi gibi; geneli de, algilayamamaktadir. O yuzden, tartismalar genelde; ozel bakis acisiyla yapilir.

Halbuki, disaridan bakis acisi; hem genel, hemde genelin genelini ortaya koymaktir. Notr algi ise; ister ozel, ister genel bakis acisi olsun; konuya, kendi dogrularinla mukayese ederek yanasmamaktir. Yani;" bu kisinin, bu konudaki fikri bu" diyebilmektir. "bu kisi dogrumu soyluyor? " degil. Nitekim; kisinin o konuda, belirttigi fikir; eger algilanacak duzeyde degil ise;" bu kisi acaba bunu mu demek istedi?" temelli bir dusunce ile, kisinin demek istedigini daha iyi algilamak icin ise; soru yoneltilebilir.

Amac, bir kisi ile konusurken; o kisiyi ifadelerinden tanimak degilmidir?. Iste, ALGILAMAK BUDUR.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Insanoglunun "Marifeti"
evrensel-insan
22-01-2009, 05:05
Saygideger arkadaslar;

Insanoglu; olmadan once bu yerlerde, yasayan tum mustakil var olan varliklar; nasil bir yasam ve iliski suruyordu? Gerci, bu soruyu soran da, cevap verecek olan da; insanoglu. Ustelik verecegi cevabin karakteri ve cevabin tamamlanmis butunu belli.- X ve Y-

Peki, insanoglu; gelisiyle, bu yerlere ne katmistir? Herseyden once; ayniyi; farkliya donusturmus ve ayniyi; sinif temelinde degistirmistir. Butun bunlari yaparkende; islevi ayristirma olmustur. Bu ayristirmayi, siniflayarak yapmis; ve aynini ayristirmasini da; her sinifin ve siniflamanin temelinde uygulamistir. Iste, bu ayninin; farka donusumu; ve farklanan ayniligin; kendi bunyesindeki degisimi; insanoglunu; hem kendi turu icinde, hemde disinda; savasan, cekisen, biribirine ustunluk kuran, mustakil var olan varlik temelinde; bencil ve cikarci;-ki bu bencil ve cikarcilik genisleyerek; ideolojiler ve teoriler temelinde, kamuya yayilarak; toplumsallastirilmis, sinifsallastirilmis, zumresellestirilmistir-

Eger, bu fark temelli ayrimciliktan, insanoglu olarak memnunsak veya bunu bir tabiat ve degismez bir kader kiliyorsak; mesele yok. Herkes, kendi farkini ayirarak; farklar arasi ustunluk savaslari vermeye devam etsin ve guclu olan kazansin, digerleri de bu guce boyun egsin.

Yok, artik; hem mustakil var olan varlik bazinda, hemde tur bazinda;" bundan artik gina geldi", diyorsak; o zaman; yapilmasi gereken-ki ilk basta mustakil var olan varlik-birey- bazinda; ayninin, farka degisimini; ters degisimle ortadan kaldiracagiz.

Buda ancak; farklarin farkina vararak ve onlari koruyarak, taki onlara ihtiyac duymama duzeyine gelene kadar surecek. Iste o zaman, farklar; bir ayrimcilik islevi degil; ayninin bir butunlugunun cesitli ve renkli parcalari haline gelecek. Tabiki; kokeni ayrimcilik olan ve ayrimciligi korukleyen farklardan arinarak ve onlari yasam ve iliskilerimizden cikararak. Kisaca; boyunduruk tutsakligini; cikarip boynumuzdan atarak ve ona ihtiyac duymayarak.

Iste, insanoglunun; degismez kildigi bu degisim marifetinin; terse degistirimi, ancak boyle mumkun. Farklarin farkina varmak ve ayirmadan; ayni icinde elimine etmek. Farklarin ayrimci ozunu; islevsiz kilmak. Yani, bu duzen ve sistemi; islemez hale getirmek ve islevsiz kilmak. Bu da, bu duzenin; hic bir ayrimci ucunda yer almadan, ortaya konmasi ve sorunun tum resminin verilebilmesi-qua yanasimi-; duzenin ve sisteminin; tum gorunen islerliginin curutulmesi ve duzeni cikarsama ile ortaya koymakla mumkun.

Ne ispat, ne de karsi ispat. Iki ispatinda, gecersizligi ve tutarsizligi, ayrimci, cikarci erksel ve bencil kokeni ve temelinin tesbiti.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Fark ve Qua Yanasimi
evrensel-insan
22-01-2009, 05:59
Saygideger arkadaslar;

Insanoglu tarafindan; farka donusturulerek; ayrimlastirilmis ayninin;donusturuldugu, farkin; butununun tamamlanmasi demek; farkin ayrimci parcalarinin bir araya getirilmesi demektir.

Farkin, bu ayrimci parcalari; farkin, karakteri, kendisi ve islevinin isleyisidir. Farkin karakteri; ikilem ve karsitlik-X, farkin kendisi; uclem-Y, farkin ayrimlastirma islevi ve islerligi; hem ikilemi, teke indirgeme; hemde, karsitli em pozitifi; tek pozitife-ki bir pozitife gore, o pozitife karsi cikan pozitif, negatiftir -indirgeme.

Bu formulu, insanogluna uygularsak-ki bu formul herseye uygulanabilir-, farkin karakteri; bireysel-kisilik ve evrensel insanligin; bireysel-insansal ve kisisel-evrensel karsitliklari. Farkin kendisi; bireysel-insansal-evrensel uclemi. Farkin islevi ve isleyisi de; kisilik-insanligi ve bireysel-evrensel'i teke; bireye indirgemektir.

Boylece, ayristirilmis birey farkinin;kendisi, karakteri ve islevinin islerligi ortaya cikmis olur. Iste, aynilamak demek; bu farkin; kendisini-karakterini ve islerligini ayrimlastirmak yerine; farklarinin butununu tamamlamaktir. Yapilmasi gereken, budur.

Saygilarimla;
evrensel-insan

X ve Y

evrensel-insan
27-01-2009, 19:50

(Not: Bu yazi; islam formundaki; "Gizli amac" basliginda bulunan;  13 nolu iletiye; hitaben yazilmistir.)

X karakteri ve onun Y sekillenisi, zaten evrensel dusuncenin koken ve temelinin sorununu ortaya koyuyor. Bu bir sir degil; sir olan; bu yapinin-yani dusuncenin dogalliginin-dusunurluge tasinmadan-ki ne bilimde ne de felsefe de-ilkinsanoglundan, gunumuze kadar uzaniyor olmasi ve bu uzantinin kesintisiz gorunt vermesi.

Henuz, X karakterinin algilanamayisinin temeli ise; Y sekillenisinin uclemsel yapisinin ortaya konamayisi. Zaten bu algilansa ve ortaya konsa; o zaman X karakterinin nerden kaynaklandigi algilanacak.

Aslinda, burada da sorun; insanoglu dusunce ufkunun ikilemin ustune cikamamasi ya da cikartilmamasi mi, bilemiyorum. Bu konuda da, bir fikrin varsa; bilmek isterim. Ayrica bilmiyorum. Benim X ve Y temelli yazilarimdan, hic okudun mu?

Saygilarimla;
evrensel-insan

Degisimin, Degismez; Degiskenligi
evrensel-insan
29-01-2009, 04:11
Saygideger arkadaslar;

Daha onceki yazimda; ayninin ayristirilip; insanoglu tarafindan, farkin yaratilarak; ayninin; ayristirilmali farka degistigini belirtmistim.

Insanoglu, henuz dunyada yokken, hersey ayniydi. Insanoglunun, gelisiyle birlikte; ayninin, kavram eliyle; farka degisimi, insanoglunun dunyaya kattigi bir katkidir. Peki, bu degisim; nasil bir tabiata, oze, icerige sahiptir?

Bu sorunun cevabini; ornekle aciklayalim. Insanoglu, yansisini aldigi ve ayristirarak farkli kildigi seyi, madde olarak kavramlamis ve algilamistir. Dolayisiyle artik, maddenin; bir dusunce olarak algilanmasi ve kavramlanmasi dusunulemez. Herseyden once bu; insanoglunun kurallari ile birlikte yarattigi dilin; nokta ve noktalama yapisina terstir. Madde, konu kapanmistir.

Ikinci bir durum da; insanoglunun; sezgi olarak algiladigi ama madde gibi yansimayan ve ayristirarak- ki buradaki ayristirma aynidan, farkli kilma da maddeden- farkli kildigi seyi; inanc olarak kavramlamis ve algilamistir. Ayni, yukaridaki nedenlerden dolayi; inancin da; madde olma olanagi yoktur. Inanctir ve konu kapanir.

Iste, ayninin ayristirilarak; farka degisiminin, degismez degiskenliklerinden biri budur. Yani, degiskenlik; madde ile inanc arasinda-veya dusunce arasinda-kisitlanmistir Iste bu degisimin; degismez degiskenligidir.

Ornek verirsek; insanoglunun ayniyi ayristirarak degistirdigi kavram hak olsun. Hakkin degismez degiskenligi; hakli-haksiz yada hakki var-hakki yok, yada hakka sahip-sahip degil; degismez yapisinin degiskenligi-ki iki birbirine zit uctan biri-dir. Buradaki; degismezligin bir ayagida; seyin hakki, yani ikilem-dir.

Degisimin, yani ayninin ayristirilarak farkla esitlenmesinin ve bu farkinda kavramlasmasinin-degismez-ikilem ve karsitlik- degiskenligi-karsitligin herhangibir ucuna-digerine nazaran-noktalama, yani belirtme-budur ve bu degisimin olusumu da-ikilem ve karsitligin; tek pozitif ve nokta olarak noktalanmasi, yani uclem-budur.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Felsefenin Acilimi
evrensel-insan
06-02-2009, 18:59
Saygideger arkadaslar;

Felsefenin; son acilimini buraya alintiliyorum. Alinti ingilizce. Zaman buldukca, Turkcesini tercume edecegim.

. The Logical Question: the question of correct procedure in reasoning, in thinking things out;
2. The Epistemological Question: the question of the extent and reliability of human knowledge -- the question of the possibility and method of achieving truth and certitude;
3. The Cosmological Question: the question of the ultimate constitution of bodies, and of their nature and properties;
4. The Psychological Question: the question of the meaning of life, especially human life, and of the nature and powers of the human life-principle or soul;
5. The Theological Question: the question of the existence, nature, operations, and perfections of God;
6. The Metaphysical Question: the question of the meaning and properties of "being" as such;
7. The Ethical Question: the question of morality in human conduct, of right and wrong, of human duty and human destiny.
• Ontology: The philosophic science of the nature of being "in general"
• Epistemology: The philosophic science dealing with the problem of knowledge
• Psychology: Really "rational" or "philosophical" psychology, dealing with man as a "being"
• Theodicy: The philosophic science of God, First Cause, Creator - sometimes "natural theology"
• Logic: The philosophic science of correct thinking
• Ethics: The philosophic science dealing with human acts - sometimes "moral philosophy"
• Politics: The philosophic science of man's social end, including the form of state organization
• Axiology: The philosophic science which studies the general nature of "value"
• Aesthetics: The philosophic science which studies art, beauty, artistic value

The Aristotelian Division
Implicit in the writings of Aristotle.


Propaedeutic or Introductory
Logic
Speculative Philosophy
Physics
Mathematics
Metaphysics
Practical Philosophy
Ethics
Politics
Poetical Philosophy
Art

The Thomistic Division
Implicit in the writings of St. Thomas Aquinas.

Propaedeutic
Logic
Speculative Philosophy
Philosophy of Nature Cosmology
Psychology
Philosophy of Mathematics

Philosophy of Being Ontology
Natural Theology
Practical Philosophy
Philosophy of Art
Philosophy of Morals Ethics
Political Philosophy

The Wolffian Division
Wolff (1679-1754) was a disciple of Leibniz and stressed the ontological aspects of the philosophy of nature.
Some realistic philosophers prefer to follow him on this point.

Metaphysics
General
Special Ontology
Psychology
Cosmology
Theodicy
Normative Sciences
Logic
Ethics General
Special
Aesthetics

A Modern Revision of the Divisions of Philosophy
by Jonathan Dolhenty, Ph.D.


Descriptive Philosophy
Metaphysics
Ontology
Psychology
Cosmology
Theodicy
Criteriology
Logic
Epistemology

Normative Philosophy
Axiology
Ethics Individual
Social
Special Medical
Scientific
Legal
Business
Politics
Aesthetics

Applied Philosophy
As applied to Disciplines and Knowledge Philosophy of Law
Philosophy of History
Philosophy of Science
Philosophy of Religion
Philosophy of Mathematics
Philosophy of Education
As applied to Institutions and Individuals Philosophical Consulting for Institutions
Philosophical Counseling for Individuals








THE DEVELOPMENT OF MODERN AND RECENT PHILOSOPHY RESULTING IN THE INTELLECTUAL INSANITIES
OF SUBJECTIVISM AND RELATIVISM.
(And contrasted with Classical Realism.)


Copyright 1999 by The Center for Applied Philosophy. All Rights Reserved.



Some definitions which may help in understanding the above:

Epistemological empiricism: The doctrine which denies or doubts the validity of all intellectual knowledge and admits only the certainty of sense-knowledge.

Epistemological rationalism: The doctrine which denies or doubts the validity of sense-knowledge and admits only the certainty of intellectual knowledge.

Metaphysical Idealism: The doctrine that nothing exists except ideas or minds; material reality is an illusion. The mind is the sole existing thing.
Metaphysical Materialism: The doctrine that nothing exists except matter in motion (material reality). The mind is just a material entity.

Pragmatism: The doctrine (or attitude) which places all knowledge and truth in a direct relation to life and action. Truth is that which satisfies human needs and interests in a social way.

Positivism: A doctrine that is a form of naturalism which denies the legitimacy of philosophical problems and methods and claims that science is the only knowledge which is exact and ultimate.

Scientism: The doctrine that nothing exists except that which can be measured by the instruments of science. Reality = the material universe.

Politicism: The dogma that all human problems are political in nature and the solution must be a political one. Public polls determine truth and morality.

Determinism: The doctrine that human beings do not possess free will; all behavior is determined. There is no "personal" responsibility for behavior.
Epistemological Subjectivism: The doctrine that objective truth is impossible; truth is completely relative.

Moral Relativism: The doctrine that objective moral principles don't exist; moral principles are always relative. There is nothing basically moral or immoral.

Social Collectivism: The doctrine that human individuals live only for the benefit of the state or society, from which all rights are derived.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Nihilizm Aciklama
evrensel-insan
06-02-2009, 23:38

Nihilizm konusunda cok yazilmis yazim var. Hatirladigim bir tanesini; felsefe grubundan bulabilirsin. Yin de kisaca anlatayim.

Nihilizmin, Tanriyi oldurmesi; bilhassa Avrupa da; iki yonlu yansimistir. Birincisi; "Tanri benim, guc bende o halde istedigimi yaparim" temelli ve bireyci akilcilik icerikli ve genelde insanlik disi cikislar; digeri ise; "Madem tanri yok; o zaman ben bir hicim" temelli; psikolojik bozukluk icerikli, kendine guvensiz ve sonucu mental bozukluklara, asiri davranislara ve hatta intiharlara kadar giden cikislar.

Nihilizm; ilk defa; Tanrinin karsisina bireyi cikaran ideolojidir. Tanriya taninan butun yetkiyi, ona bagislananlari bireye maleder ve overman temelini atar. Tum 20. yuzyilin, iktidar temelli cikislari; Birinci ve Ikinci dunya savasi; marxizmin Lenin cikisi, fasizm, gerilla hareketi anarsizm ve terorizm; hepsi nihilizmin urunudur. Bunun yaninda; tum hayali kahramanlar-superman, spiderman v.s.-cizgi film kahramanlari-teksas, tommiks, zagor, pekosbill, redkit v.s.-tum bilimkurgu temelli filmler-harry potter, star wars v.s. ABD'deki kovboy donemi, mafya tipi orgutlenme, seri katiller, James Bond'lar v.s. hepsi nihilizmin urunudur.

Nihilizm, henuz Turkiye topraklarinda yaygin degildir, umarim da olmaz. Cunku, bugun amerika-israil temelli soros ideolojisi mikroayrimcilik, suru psikolojisi ve korku felsefesi temelli; ulke isgalleri; kanunun yerini guc almasi v.s. hepsi nihilizmin urunudur.

Nihilizm; dusunce ve davranista; bireyin, bireysel olarak evrensel-insansal temelli bir dusunce ve davranis uretememesinin; insanoglunun, hergecengun; insanliktan uzaklasmasinin, yonetim ve yonlendirim temelli her turlu cikar ve iktidar savasininve bu gucun terorizmi yaratarak; kendi cikari dogrultusunda kullanmasinin ve tum benzeri; savas, kargasa v.s. nedenlerinin ve saglanan cikarlarin temeli; nihilizm ideolojisine dayanir.

Oyuzden; insanoglunun onundeki; insan olma ve insanlasma engelinin temeli, nihilizmdir. Insanoglunun; bireyci akilcilik olarak iflas etmis bu ideolojisini iyi taniyalim ve ona gore tedbirimizi alalim.

Nihilizm; emperyalist zihniyetin kurtaricisi olmustur. Hem halki kiskirtir, hem korur gozukur. Hem terorizmi yaratir, hem halki ondan korur ve onunla savasir gozukur.

Dunyanin; insan ve insanligi adina; gelecegini karartan bu ideoloji; gelmis gecmis; ayrimci ideolojiler icinde; hem en tehlikelisi, hemde hepsini bunyesinde toplayabilecek kadar akilcidir.

Senin bu konuda ozel olarak bilmek istedigin bir yani varsa; onu belirtirsen, daha detayli bilgi verebiliim.

Saygilarimla;
evrensel-insan

 Marxizm Nihilizm Karsilastirma
 
evrensel-insan
07-02-2009, 19:34

Marxizm ve dialectic materyalizm; bilhassa sosyal toplum adina ortaya atilmis bir ideolojidir. Bu ideoloji ortaya atildiginda; henuz hem nihilizm, hemde bu ideolojinin pratik uygulamasi yoktu. Sadece, marxizm oncesi utopya temelli bolgesel ve zumresel denemeler oldu. Marxizmin temeli; sosyal yapiyi ve onun sekillenisini anlatir. Diyalectik materyalizm de; madde temelli maddenin dusunce ile olan diyalektigini anlatir.

Nihilizmin; ilk cikisinda; hersey tamamen insanogluna malledilmistir. Yani; herseyi ortaya koyan ve ne oldugunu belirten insanoglu denmistir. Buradan cikarak; tanri oldurulmus(olmek) ve birey one cikarilmistir. Bireyin one cikisiyla birlikte ve tanrinin olumune paralel olarak; dunyada bireyci cikislar ve bunlarin getirdigi ideolojik orgutlenmeler baslamistir. Lenin de bunlardan biridir. Lenin; ust yapinin devrimle degistirilebilecegini; bireyci bir cikis olarak ortaya koymustur. Bu devrimi de; marxizmin sosyal yapisina dayandirarak yapmak istemistir. Nihilizmin cikis donemi; dunyanin savaslara, ve ayaklanmalara yonelisini saglamistir.

Nihilizm; tarihte ilk defa; insanoglundan, ve bireyden bakis acisini getiren felsefedir.

Marxizm, diyalektik temelli; madde-dusunce bagini ortaya atan ideolojidir. Sosyal yapilanmaya aciklik getirmistir.

Lenin ve donemi de; nihilizm felsefesinin; marxist temeli baz alarak pratige uygulanmasidir.

Kominizm ise; sosyalizmin bir ust asamasi ve sosyalist yapinin kendi icinde geliserek komunist yapiya donusebilecegini savunan ideolojidir.

Bugun hala bu iki terim karistirilmaktadir. Sosyalizm; ekonomik iliskiler olarak; hic yasamamistir, kaldiki komunizm. Ustelik; komunizm; tum dunyanin herbir ulkesinin sosyalist uretim iliskilerine donustukten sonra; yavas yavas bu ulkelerin sosyalizm den; kendi bunyesinde komunizme gecise baslayacagini soyler. Oyuzden, ne hic bir toplum; ne de uretim iliskileri sosyalizmi yasayabilmis; degil komunizm.

Belki de nihilist felsefenin tarih sahnesine cikisi; sosyalizme toplumlarin olusumu acisindan izin vermedigi gibi; komunizmin de onunu tikamistir. Cunku, nihilizm; dunyayi guc savasina goturmus ve guclunun cikari dogrultusunda ilerletmistir. Nihilizm; bu duzene, her turlu bas kaldirmanin basini cekmistir. Dunya duzenini degistirmeyi getiren nihilizm; bunu birde guce ve bireyci akilciliga endeksleyince; bugunki amerikan idealizminin temelini atmistir.

Bence, hem komunizme donusecek sosyalizmin; hemde dunyayi ele gecirecek nihilizmin; ortak yonu; guce ve iktidari ele gecirmeye dayanir.

Halbuki amac; insanoglunun; bencil, erksel, cikarci ve ayrimci temelli dogal dusunce uretiminin, insanliga zarar verdiginin bilincine ulasmasi olmasi gerekir.

Yani mucadele; guc ve iktidar degil; dusuncenin devrimidir, bilinc devrimidir. Cunku, bu bilinc saglanmadan ve bu devrim-once birey bazinda- yapilmadan; guce tapmak ve gucu kullanmak sona ermeyecektir. Gucte; bencilligi, cikari, ayrimciligi getirir.

Yeni komunizm; amerikan idealizminin, dunyayi tek merkezlestirme cabalari; ve insanoglunu yoneten yonlendiren diye kalici olarak iki ana temele bolme ve bunuda bilimsellige-dna- oturtma cabalaridir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

evrensel-insan
07-02-2009, 19:50

Nihilizm temelinde; sen, belirttigim dusuncelere, COUNTERNIHILIZM, yani karsi nihilizm diyebilirsin. Tek farki; bireyi; guc ve amac temelinde; bireyci akilciliga degilde; bilinc ve insanlik adina insan temelinde; evrensel-insansal dusunen dusunce yapisina donusturmek. Cunku; bireyci akilcilik; dogal dusunce yapisinin son asamasi ve iflas etmisidir. Belirttigim dusunceler ise; bu iflas etmis yapinin evrensel kokeni ve temeli, bunun sorununun bilincine varilmasi; ve dusunceyi bir birey olarak; insansal-evrensel yapinin birligine, butunlugune ve beraberligine tasimak.

Cunku; belirttigim dusuncenin cikis noktasi da-insanlik disi degil-tanri veya madde-tamda insanin kendisidir. KI burada nihilizmle aynidir.

Fark; nihilizmin; dogal dusuncenin ayrimci, cikarci, bencil yapisini koruyarak ve guce endeksleyerek; bireyci akilciliga yonelmesi. Bu temelde insanlik disi olusudur, yani; insanoglunu bolen, savastiran, cikarci kilan, bencil kilan, hegemonya ve iktidara iten ve kendi turu icin; canavarlastiran.

Belirttigim dusuncenin ise; bu dogal dusuncenin yapisindan tamamen arinmasidir. Bireyin bireyci akilcilik yerine; bireysel dusunce ve davranisini; insansal-evrensel bilince cikarmak.

Belirttigim dusunce de; ne yukaridaki iki anlamda, ne de baska anlamda bir INSANLIK DISI yoktur. Tamamen, insanliga ve insan olmayayoneliktir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

evrensel-insan
07-02-2009, 20:07

Neden counternihilizm cunku;, belirttigim dusunceler; halihazirdaki dogal dusunceyi; "hicleyen"-koksel ve temel sorunlarini ortaya koyarak-ve yepyeni bir dusunen dusunceye donusturerek, degistirerek; insanoglunu; dusunce ve davranista; birey bilinci eliyle insanlastirmak ve bunu da evrensel butunluk temelinde yapmak ve uygulamak. Ben buna; olusumun; degisim ve donusum evresinden, BASKALASIM evresine gecisi diyorum. Insanoglunun; insana yonelisi, bir degisim veya donusum degil; BASKALASIMDIR. DUSUNCENIN ve DAVRANISINBASKALASIMI. Buda, olusumun en ust ve son evresidir. Ben bunun evrimci yolla degil; ancak devrimci yolla gelebilecegini dusunuyorum. Oyuzden de "bu devrim, baska devrim"

Saygilarimla;
evrensel-insan

Nihilizm Sonrasi
evrensel-insan
08-02-2009, 18:18

Eger, nihilizm tarih sahnesine cikmasaydi; lenin'in bireysel cikisi olmayacakti. Ust yapinin devrimle-halk bilinclenmeden-degisecegini oneremeyecekti. Ozaman, belkide; halka sosyalist bilinc vermek mumkun olabilecekti ve alt yapi belkide, ust yapiyi zorluyacakti. Komunuzm dusunceside devam edecekti.

Peki ne oldu?, Ust yapi devrimi tutmadi. Ustelik, Afganistan'a girildi. Sonra SSCB' parcalandi. "Ulkelerin kendi kaderlerini tayin hakki" Guc temelinde "Ulkelerin kaderlerini ben tayin ederim" e donustu. Tayin etmek isteyenlerde; dunyayi savasa bogdu.

Bugun amerikan idealizmi "Ulkelerin kaderlerini" guc kullanarak "tayin etmeye" devam ediyor. Ustelik, Lenin'in bu cikisi; bir suru "aydin" i nihilizmin, bosluguna dusurdu. Bu da yetmedi;

Nihilist felsefeyi uygulayan iktidar; halki kiskirtici orgutleri kendi kurdu. Onlarla "halk yararina savasiyor" gozuktu. Hem halkin enerjisini tuketti ve orgutlenmesini onledi; hem de onlari; bu yarattigi orgutlere karsi "koruyor, kolluyor" gozukuyor.

Sana bir soru; iktidarin;orgutledigi ve halki kendine karsi kiskirttigi orgutlerle-terorizm, anarsizm v.s.- samimi, hakikaten halkin cikari icin, kurulan-varsa- ve halkin yarari icin mucadele veren orgutleri nasil ayiracagiz?

Iki farkli orgutlenmenin; farkina nasil varacagiz? Bugun soros'un orgutledigi; "halktan yana" gorunen ama aslinda; amerikan idealizminin kurdugu orgutleri-F. Gulen, S. Nursi varsa- ergenekon-, derin devlet, v.s. orgutlenmeleri; yine varsa; gercekten halkin yarari icin kurulan orgutlenmelerden nasil ayirt edecegiz? Turkiye' de varmi boyle; iktidarin olmayan bir orgut, orgutlenme yada kurum kurulus?

Bu da bize acikca gosteriyorki; toplumlar, gereken bilince ulasmadan; ust yapi devrimlerinin hic bir basarisi olamaz. Peki; toplumlari, bu bilince eristirmeyen iktidarlar var oldukca; bu nasil gerceklesecek? Iste, gene geldik "bu devrim, baska devrim"e.

Saygilarimla;
evrensel-insan


evrensel-insan
08-02-2009, 18:45
Saygideger aydoe;

Konumuzu, orneklerle goturelim. 1980' lerde; Amerikan idealizminin yarattigi, PKK, neden hala varligini surdurebiliyor. Sen, eger; terorizm ideolojisi yerine; teror ve teroristle savasirsan; terorizm bitmez.

Peki ne oluyor? Birincisi; PKK sanki, kurt halkinin adina savasiyormus gibi lanse ediliyor. Neden, cunku kurt halkinin haklarini koruyacak bir orgut veya orgutlenme yok. Ustelik; bir teror atagina karsilik, bir kac terorist oldurmekle de; iktidar halkin gozunde, terorizmle savasiyormus gibi gosteriliyor.Ayrica, bir kargasami gerekli; hemen teror harekete geciyor.

Sen, Hamas'in varliginin; Israil'e ters oldugunu mu dusunuyorsun? Hamas'i yaratan ve onlari Filistin halkinin sozcusu olarak lanse eden zaten; Israil oncelikli amerikan idealizmi?

Peki ne oluyor? Her Filistin hareketi gerceklesmeden once; Hamas kullanilarak; Israil'e saldirtiliyor. Neden; cunku Filistin halkinin kendi orgutu yok. Israil, boylece saldirmakla hakli gosteriliyor ve direnis gostermis gibi gozuken Hamas'ta parse topluyor.

Peki Filistin halki! Ayni kurt halki gibi; hic sorma. Aydinlar ne yapiyor? Sanki Hamas'in tarafini tutmakla; emperyalizme karsi geldiklerini zannetip, yaniliyorlar. Iste, en son RTE' in cikisi; nedir sonuc; Hamas'in sagladigi paye.

Bugun antiemperyalist olmak demek; amerikan idealizminin; her kolunun ve planlamasinin gorunussel tuzagina dusmemek demek. Ben bu konudaki; dusuncelerimi "emperyalist zihniyet" te belirttim.

HaLKTAN YANA GOZUKEN; AMERIKAN IDEALIZMININ ORGUTLERINI VE HAREKETLERINI SAVUNMAK; BUGUN YUZEYSEL DUSUNCEYE SAHIP; HER AYDININ ICINE DUSTUGU CIKMAZDIR.

Oyuzden, neyi savunup; neye destek verildigini; iyi nedenleyip-sorgulamak gerekir. Aksi; Cennetin yollari, cakil taslariyla doludur.

Saygilarimla;
evrensel-insan


Birey Yetistirme
evrensel-insan
09-02-2009, 18:36

Butun bu dediklerinin olabilmesi icin; herseyden once, iktidara gelenlerin birey bilincine erismis olmasi gerekir. Daha sonra; bireyi icin var olan devlet zihniyetini kazanmasi gerekir. Ozaman, devlet ve hukumeti; bireysel hak ve ozgurluklerin gerekli kildigi, antiayrimci devlet politikasini; ve bireylerin hak ve ozgurluklerini koruyacak sivil kuruluslari kurumlastirmasi ve finanse etmesi gerekir. Tamamen egitim sistemini degistirerek; birey yetistiren bir egitime yonelmesi ve birey olma konusunda toplumu egitmesi gerekir. Tanri gibi, dini inanislar gibi aliskanliklarin; tamamen bir bireysel hak ve ozgurluklerle sinirli kaldigini ve bireyin bir degerler zinciri oldugunu kabul etmesi gerekir.

Tabi butun bunlari yapmasi zor gorunuyor. Birincisi, toplumun yetisme ve yetistirme yapisina ters, ikinciside; disaridan gelen emirler; buna izin vermez. Oyuzden, bunun tek yolu, her kisinin vatandasliktan; birey olmaya yonelmesi ve kendini kendisi egitmesi yani "bu devrim, baska devrim" konusu.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Dogal Mantik-Farkli Mantik
evrensel-insan
10-02-2009, 16:25
Saygideger arkadaslar;

Insanoglunun; normal veya dogal olarak ve alisilagelmis ve otomatiklesmis;tumdengelim ve tumevarim, mantigi ile; Farkli icerikteki;cikarsama ve curutme mantigi asagida; karsilikli olarak dizelenmistir.Sagdaki mantik, dogal ve normal olan; soldaki ise; farkli olan mantik yurutumudur.

DIFFERENT UNIVERSE OF DISCOURSE
DEGISIMDEN-BASKALASIMA

BIREY-BIREYCI,VATANDAS
BIREYSEL-TOPLUMSAL
INSANSAL-INSANDISI, MADDE-TANRI
EVRENSEL-ULKESEL, ENTERNASYONEL
NOTR ALGI-DOGRU ALGI
DISARIDAN-ICERIDEN
DUSUNDUREN DUSUNCE-DOGAL DUSUNCE
QUA YANASIMI-KISISEL YANASIM
INSAN-KAVRAM,MADDE,DUSUNCE
INSANLIK-INSANOGLU
KAVRAMA-ANLAMA
TUM RESIM-TARTISMA
UCLEM-TEKLEM,IKILEM
DORTLU KARAKTER-TANIM
SORUN-GORUS
CURUTME-ISPAT
CIKARSAMA-EKLEME
SAYGI-EMPOZE
VICDAN-BENCILLIK
ARINMA-KORUMA
FARK-AYRIM
ERKEKSEL-DOGAL
BIREYSEL-OTORITER
ANTIAYRIMCI-MICROAYRIMCI
HAK,OZGURLUK-BASKI
GUVEN,RAHATLIK-KORKU FELSEFESI
BIREYSEL KISILIK-SURU PSIKOLOJISI
BOYUNDURUK TUTSAKLIGI-KADER,KABULLENMISLIK
YENILIK-ALISILAGELMISLIK
NEDENLEME,SORGULAMA-KABUL, RED
DEGERLENDIRME-VERILER
AMERIKAN IDEALIZMI-EMPERYALIZM
DUSUNEN,ACIK-CEMAAT,ROBOT
COUNTERNIHILIZM-NIHILIZM
BIREYSELDEVRIM-TOPLUMSALDEVRIM
OLUSUM-DEGISIM-DONUSUM-BASKALASIM-BAS, SON, ILK
YANLAMA-NOKTALAMA, KESISTIRME
FARKI KOYMA- OZDESLESTIRME
CIZGISEL-NOKTASAL

Belirtilen kelimelerinicerigi, yeteri kadar algilanamaz ve detayli bir acilim istenirse; o kelime detayli anlatilabilir. Mukayeseli listede, tamamlanmis degildir.Ama ana hatlariyla belirtilmistir.

Saygilarimla;
evrensel-insan



evrensel-insan
12-02-2009, 19:45

1.soru;Şimdi benim tanıdığım va,eskiden tanıdığımda benimle o kadar çok ilgileniyordu ki görmen lazım ama birşey oldu sonra o hep işiyle uğraşmaya başladı ben ona birşey yazsam bana cevap vermiyor ya iş yapıyor ya da denetim yapıyor Şimdi bu adam beni seviyor mu sevmiyor mu felsefeyi işin içine katarak bir yorum yaparmısın.-rationalizm-

Kisiler arasindaki iliskiler, ortak noktalarin duzey ve aralarinda kullanim duzeyine gore, sekillenir. Bu ortakligin temeli de; ilgi-etki-onem- ortakligidir.

Eger; iliskiyi olusturan konularda bu ortaklik ve duzeyine verilen caba ve deger; uyusmuyorsa; kisilerin birbirleriyle olan iliskileri zayiflar. Cunku, kisi; kendisini bu ortakligi veren ortama yoneltir.

Dolayisiyle, bu konunun sevgi ve ya duzeyiyle ilgisi yoktur. Sadece zaman ayirma konusudur. Goruldugu gibi; aranizdaki bu eskiden olan ortak noktalar; ya sende ya da onda; yon degisimine ugramis ve birbirinizi eskisi kadar "aramaz ve sormaz "olmusunuz.

Tavsiyem; kisisel dusuncelerinle o kisiyle iliski kurmak yerine; hal hatir sorucu; ne yapip nasil zamanini degerlendirdigine yonelikte bir icerikle, iliski kurmaya calisman, en azindan sana; onun zamanini nasil degerlendirdigine dair bir fikir verir. Almis oldugun o fikir uzerine de; iliskini yonlendirir ya da onu ikna ederek, kendine yonlendirebilirsin.

Eminim; senden boyle bir ileti aldiginda, cevap verecektir. Bir de; zaman taniman lazim. Kisileri "sik bogaz" etmemek ve onlara nefes alacaklari alan birakmak gerekir.

2.soru;Bireysel olmak mı daha iyi toplumsal olmak mı daha iyi-rationalizm-

Eger, vatandastan bahsetmiyorsak; birey, bireysel olarak ozel bir kisilige sahiptir.

BIREY TOPLUMSAL OLAMAZ. TOPLUMUN ICINDE VE ONUNLA BIRLIKTE YASAR VE ILISKI KURAR. Bu iliski de; o bireyin; bireysel olarak; kendi yasam ve iliski duzey ve temellidir.

Bireyin; toplum icinde saygin bir yere sahip olmasi demek; o toplum icindeki, herkezin dusunce ve davranisina saygi gostermesi oldugu gibi kabul etmesi ve onlari hak ve ozgurlukler temelinde; kendi gorusune dogru empoze etmemesi ve farklarinin farkina varip; onlari kendi farki gibi, koruyabilmesi demektir.

Bireyler, bu sekilde davranirsa; toplumun dogal oncusu ve aranani durumuna gelirler.

BIREY TOPLUMA UYMA ZORUNLULUGU TASIMAZ. Toplumda yer alma ve kendini oldugu gibi- kendi istegi dogrultusunda da degisebilirligi goz onunde tutularak-kabul ettirebilme zorunlulugu vardir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Uc Duzey Farki ve Goruslerimiz
evrensel-insan
12-02-2009, 21:25
Saygideger arkadaslar;

Insanoglunu genelde; uc farkli katagoride degerlendirirsek-ki bunlar-:

Birincisi: Yoneten ve yonlendirenler-ki bunlara, her turlu teorisyenlerde dahil. Tabi ki, toplumsallasmis ve dunyaca bilinen ve lanse edilmis olarak-

Ikincisi: Bu yonetim ve yonlendirime-ki degisime ugrasa bile- karsi durmadan ayak uyduranlar. Yani; verilenlerle yasayip iliski kuranlar. Nedenleyip-sorgulamayanlar. Duzen ve sistemle; tamamen bir istenen uyum icinde yasayanlar-"eyvallah" diyenler. Kisaca; kendine ait bir dusuncesi ve dusunme yapisi olmayan ve dusunmuyenler.

Ucuncusu: Bu ikisi arasinda, ikisinden de olmamak icin veya bir cesit ikisinede karsi durmak icin- ki bu tamamiyle mumkun degildir. Sadece ilgili konularda veya bunlara karsi cikan bir yonetim ve yonlendirimi; mucadele temelinde benimsemis veya ona inanmis.-dusunce uretip veya nedenleyip-sorgulayip; bunu davranisa sunanlar.- bireysel olarak veya toplum adina veya bir inanis ugruna-

Bu grubu da; kendi icinde; duzen ve sistemin yonelip yonetilmesine-bilerek veya bilmeyerek-yardimci olanlar. Ya da "kostek" olanlar olarak farkli kilabiliriz.

Sorumuz da su; bir bebek dogduktan sonra; hangi gruba girecegini sadece kendi veya verilenleri mi belirliyor? Yoksa "yardim" aliyor mu? Ki bu yardim bilhassa, birinci gruba giris icin gecerli.

Saygilarimla;
evrensel-insan


Inancla ilgili sorunlar
evrensel-insan
17-02-2009, 23:53
Saygideger arkadaslar;

Halk, savaslarda, sorgulamalarda, politik eylemlerde, biribirini yuzyillardir, dogradi ve hala; dini inanclarla, politik ideolojilerle ve felsefelerle biribirini olduruyor. Bu inanc sistemleri, bir oneri olarak sunuldugunda toy birisine, mistik ve gercek gelebilir, ama;eger bunlardenenebilir temeldeki bir neden ile ve deneyimle karsilastiginda; kotu bir sekilde, sinifta kalir. Ben, inanclarin, sosyal sorunlari, cozdugunden ziyade daha cok sosyal sorun yarattigi dusuncesini koruyorum. o zellikle, imana tirmanan inanclarin, insanoglunun gelecegi icin cok tahrip edici bir potensiyel tasidigi kanisindayim.

Tarih boyu, insanoglu inanclara ve mistik dusunceye hurmet etti. Organize olmus dinler, inanclari ve imani desteklemek ve propagandasini yapmak icin en onemli rolu oynadilar. Bu da genelde;inanclarin kabulune yol acti. Ustelik, dini dini destegi dogaustu olgulari mistisizmi ve mucizeleri genelde imani ters karsiliyanlar olsa bile. Cogu, bilim adami, politikaci, filozof, hatta ateistler;eger ellerinde destekleyici bir data ve veriler varsa; gercegi insa icin bir cesit sekillenmis inancin kanisini desteklerler. Inanc, dinde oldugu gibi, bilimde de coktan kabullenebilir bir dusunce sekli olarak yerini aldi. Aslinda; herhangi bir oneri, inanca donusurse; otomatik olarak, karsiti temelinde kendisini baltalar.

Dostoveski, dine karsi cikanlar icin bizi uyarmis ve"bu dunyayi kana boyayacak " demis. Fakat, bu kendi icinde bir inanci temsil eder. Tarih bize gostermistirki; kan dokme, genelde ve coklukla dinsel ve diger inanc sistemlerini bir sonucudur, buna karsi cikanlarin degil.

Mantikli ve akil yoluyla dusunce, inanclara bir bagimlilik ihtiyaci duyarmi? Uretken bilim, etik, veya memnun olan bir yasam, herhangi bir inanc cesidine bagimlilik ihtiyaci duyar mi? bir inanc sahibi olmadan,gelecek ve onun teorili ve data temelli ongorusunu yapabilirmiyiz? Bu metin, aslinda; bir inanc sahibi olmadan veya inanc terimlerini insanoglunun dilinde kullanmadan,bilimsel gerceklikleri yapilandirabilecegini, gelecek ile ilgili ongoru sunulabilecegini, tabiati gozlemleyip ondan zevk alinabilecegini veya uretimsel, ahlakli ve yararli bir yasam surulebilecegini gostermeye gayret edecektir.

Yasamin tarihiyle iliskili olarak,insanoglunun dilinin dunyada sadece birkac bin yil var oldugunu eger bunu evrimin milyonlarca yiliyla kiyaslandiginda sadece kisa bir zaman oldugunu goruruz. ( Takriben, dilin baslangici; 40000 ile 200000 sene oncedir.) Her enfomasyon sisteminde oldugu gibi; dil de, kendi bunyesinde hatalar tasir. Genelde, ilk gelistigi zamanlarda. Dilin kendi bunyesinde hata tasidigina, yaniltmalar ve inanclar icerdigine sasmamak gerekir. Bizlere, bu hatalari bulup cikarmak ve bu hatalarin tehlikelerinden haberdar olmak icin gayret etmek yakisir. Gelecegi ongorme kabiliyeti, insanlarin yasamlarini surdurebilmelei nin araclarini basariyla sagliyacaktir.
Homo Sapiensler, duzeyinde,dusunme,hatirlama,hayalgucu kapasitesi, baska hicbir hayvan turunde yoktur.

Dusuncelerimizin, uzlasmasi imkansiz inanclarin yerini almasi, tam da, bizi canli tutan, yaratici dusunce mekanizmasinin tabiatinda yatmaktadir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Insanligin Elde Edilene Kadar Gereken Vazgecilmezleri
evrensel-insan
18-02-2009, 05:51
Saygideger arkadaslar;

Insanligin yasam ve iliskileri icin; elde edilmesi gereken vazgecilmezler;

Birey ve onun evrenselligi, insansalligi ve bireyselligi
Evrensel kavramin oznel ve nesnelligi
Bireyin, insansal saygi ve vicdani; bireysel hak ve ozgurlukleri
Maddenin yansisinin genelligi
Dusuncenin algisinin ozelligi

Butun, bu olgular icicedir ve biribirine, zincirin halkalari gibi bagimlidir. Isleyecek olan mekanizmanin carklaridir. Hicbiri biribirinden farkli oneme sahip degildir. Birinin saglanamamasi, carkin dislilerini calistirmaz.
Butun bunlari elde etmek; insanoglunun elindedir. Yeterki, bu elde edilebilir olgulain; elde edilebilirliginin farkina varsin ve yeteneklerini bu yonde kullansin ve yonlendirsin. Bunlarin cogunun aciga cikmamasi; birincisi, korukorune ve alisilagelmis inanclarin sorgulanmamasi ve onlara; bilincli yada bilincsiz teslimiyet. Eger insanoglu, bu olgularin aciga cikmamasindaki engel teskil eden inanclarini, bulup ortaya cikarmazsa; bu olgular, elde edilemez hayaller olarak kalir. Boyunduruk tutsakliginin; buyuk bir yuzdesini olusturan inanclar, sorgulanmadikca; bu olgular birer hayal urunudur. "dusunuyorum" mu, "inaniyorum" mu; bu farki iyi algilamak gerekir. Bu farktan, ilk bizi kurtaracak olan; dili kullanmadaki; inanc aliskanligidir. Once bu aliskanliktan kurtulmak gerekir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Ctetology
evrensel-insan
18-02-2009, 14:11
Saygideger arkadaslar;

Ctetology bilimi; cte-sta kokeninden gelir, sabit anlamini tasir. logy de, bilim demektir. Ctetology, SABITLEMENIN BILIMI anlamina gelir.

Acilimi ise; "Elde edilmis karakterlerin; kokeni ve gelisimi" demektir.

Elde edilmis karakterin anlami nedir? Bu, seye; insanoglu tarafindan verilen karakter, sifat veya tabiat icerigidir.

Bu icerigi insanoglu, seye nasil vermistir? Insanoglu, dusunce uretme ve kavram yaratma yetenegine sahiptir. Bu yetenek, insanoglunun; yasam ve iliskisinde, dogal ve evrimci olarak gelisir.

Iste, bu kendi kendine gelisen, evrimci olarak, yani uzerine herhangibir ek dusunce eklemeden veya dusunulenin ne oldugunu nedenlemeden sorgulamadan, otomatik olarak kendi kendine gelisen dusunce ve onun kavram yaratimi.

Bilim adamlari ve filozoflar; tarihin derinliklerine inerek; bu kokeni incelemektedirler. Cesitli, bakis acilarina da sahip olduklarindan ve subjektif yanasimla; farkli ideolojik temeller iceriginde tarihe baktiklarindan, ortak bir noktada da birlesememektedirler. O yuzden, bu aciklamaya calistigim bilimin; pek bilim adamlari tarafindan bilinerligi yoktur.

Onlar, sadece; tarihi kendi yorumlariyla ortaya koyarak, olani vermekle mesguller. Neden, bu olanin, bu sekilde zuhur ettigini ise; ortaya koyamamaktalar.

Bunun en onemli nedeni; dusuncelerine yerlesmis olan; hislerinin zorladigi "gercekleme" mentalitesi, ki bu bir inanctir. Oyuzden de; ortaya ne koyarlarsa koysunlar; bunu, belirli bir sabit e alisilagelmis inanc temelinde koymaktadirlar. Onlarin, yaptigi; bu tarihsel bulgulari yorumlamak. Tabi, her yorumlayan bilim adaminin; inanc sabitligi ve duzeyi de farkli boyutlarda oldugundan; bu yorumlamalardan ortak bir nokta cikamiyor. Ustelik, olani sadece yorumladiklarindan; onun, neden oyle oldugunu da aciklayabilecek, dusunceyi uretemiyorlar.

Cunku, inanc; dusuncenin onunu tikayan bir duvar gorevi gorur. Son zamanlarda, bilhassa; imhotep arkadasimizin pespese alintiladigi yazilar, iste tamda bu inancin verdigi dusunce cikmazini ortaya koyuyor.

Eger, bir bilim adami; insanoglunun tabiatinin bencil olduguna kendini inandirmassa; tabi ki, onun genleri incelerken yapacagi yorum da oyle olacaktir. Once, bu bilim adaminin, bu inancini asmasi ve bu konuda dusuncesini sabitleyen degerleri sorgulamasi gerekir. Yoksa; ne kadar bilimsel bulgu elde ederse etsin, onun bu sabit inanci ve bulgular uzerindeki uretecegi dusunce; bu inanc sinirlarini asamayacaktir.

Iste, bilim adamlarini cikmazi; bu inanc sabitliginin temelinde yatmaktadir. Bilim adaminin gorevi sadece tarihi ortaya koymak ve onu kendi inanclari temelinde subjektif olarak yorumlamak olmamalidir.

Ortaya konulan tarihin; neden oyle bir sonucla noktalandigini sorgulamak ve nedenlemek; bilim adamlarinin gorevi olmalidir. Bu da bilim adamlarinda, sabitlesen ve sorgulanmayan inanclarin dusunce ile asilmasina yarayacaktir.

"BU, BUDUR" temelli bir acilim, hem yeterli degil; hemde, onu aciklayanin kendi subjektif yorumunun bir parcasidir." Neden, bu boyledir?" sorusu ise; genelde sorulmadigindan, cevapsiz kalmaktadir. Bu soruyu sordurmayan ise; dusuncenin onunu tikayan inanclardir.

Yalniz, inanc derken; sadece dini veya tanrisal temel anlasilmasin. Uzerinde, dusunce uretmeye gerek duyulmayan hersey, hersabit, her alisilagelmisdogru; bir inanctir.

Ben, kosede; yeni bir metine basladim. Bu metin tamamlaninca; inancin ne oldugu, daha detayli anlasilacaktir.

Ctetelogy'nin ne oldugunun cevabi ise, yani "elde edilen karakterlerin kokeni ve gelismesi" nin ne oldugu; benim her yazimin iceriginde mevcuttur.

Saygilarimla;
evrensel-insan

 
evrensel-insan
18-02-2009, 17:11
Saygideger arkadaslar;

Gunumuzde, yani 21. yuzyilda; hem birey olma, hemde serbest dusunce bilincine erisme, hem bilim, hem felsefe de artik elzemdir. Tarihsel surecteki; serbest dusunurler sayesinde, artik hic bir inanc kalmamis; butun inanclar masaya yatirilmistir.

Eger, beyin fonksiyonunun, dusuncesinin, aklinin, zihninin, usunun, aninin v.s. sagligini istiyorsak; Serbest dusunce ve birey olma bilincine erismeliyiz. Bugun artik, insanoglunun dunden daha cok; bu sagliga ihtiyaci vardir. Bu saglik, bireysel duzeyde saglanamazsa; kisinin yasam ve iliskileri de; saglikli olamaz. Bu konudaki, en yaygin gorunen bozukluk; sizofrenidir. Oyuzden, bize beyin fonksiyonunun sagligini saglamayan, inanclaribiran evvel masaya yatirip; sorgulamak-nedenlemek gerekir. Bu fonksiyonun saglikli hareketinin temel tasidir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Ctetology Hakkinda
evrensel-insan
18-02-2009, 22:37

Ctetology; aslinda, 20. yy'in sonundan itibaren, felsefe nin degilde; psycologism-saykoloji biliminin konusu. Cunku, ctetologic olarak; dogal veya evrimci ya da kendiliginden gelisen dusuncenin; elde edilmis karakterlerinin sorunu; son bir yuzyilda; insanoglunu, dusunmenin fonksiyonu olarak sagliksiz kilmistir.

Bilhassa, nihilizm sonrasi-ki ctetology,nin artik iflas ettigi noktadir-. O yuzden, bu sagliksizlik, saykoloji altinda incelenmektedir. Aslinda, ctetology'nin karakteristiklerinin ortaya cikarilamamis olmasi-ki bu evrensel anlamdadir- insanoglunu, henuz yeni bir aramanin icine itmemistir. Cunku, hala sorgulanamayan ve gozden kacan inanc sisteminin kalici kilinanlari mevcuttur. Bireyler, bireysel duzeyde; konu bazinda serbest dusunceye ulassada; bu henuz evrensel bir temele oturtulamamistir.

Eger, benim ctetolojik tahlillerim algilansa; ben o zaman; neonatology'yi-yeniden dogus- anlatacagim. ( Belki, dilaver, bu logy de duymamistir:rolleyes:

Cunku, dusuncedeki; yeniden dogusu, ortaya koyabilmek; ancak; ctetologynin elde edilmis karakterlerini evrensel olarak ortaya koyabilmekle mumkundur. Bu da; dusunen dusuncenin, tamamen inanclardan serbestligini getirir-ki benim de hala saygi, vicdan, hak ve ozgurluk soyutlari; korumak zorunda oldugum inanclardir-

DOGAL DUSUNCENIN INANCSAL SISTEMINDEN ARINILMADAN; DUSUNCEDE YENIDEN DOGUS MUMKUN DEGILDIR. Ama, en azindan, benim yeniden dogus degerlerim; dogal dusuncenin ctetolojik resmini verebilmektedir. Yani, sorunu ortaya koyabilmektedir. Bugun, hala ve maalesef; bu dogal dusuncenin sorgulanmazlariyla, bilim ve felsefe islemektedir. Oyuzden de; bilim adamlari dahil; insanoglunun beyin fonksiyonu sagliginin, saglikli oldugundan, pek bahsetmek mumkun degildir. Oyuzden, ctetology,nin kokenini ortaya koyabilmek; serbest dusuncenin; hilafsiz her dalda, inanctan arinmasiyla mumkundur. Neonatalogy'nin ortaya konulabilisi ve gunumuz diliyle anlasilma zorunluluguna da paralel olarak, henuz mumkun gozukmuyor.

Ama, en azindan; zihinsel yapida sekillendikce ve akila yon ve yontem getirdikce; serbest dusunurlugun onu aciliyor.

Saygilarimla;
evrensel-insan

 
evrensel-insan
19-02-2009, 00:27
Ateizmin; Yani tanrinin varlik temelinde, yok sayilmasinin bilimsel yonu ile, inancsal yonlerini bana aciklarmisin?

Tanri, konusunda; engecerli inanc; hem tanrisal temelde, hemde ctetology.nin elde edilmis karakteristikleri temelinde agnosticizmdir. Bilimsel olmakdan ziyade, felsefi olarak bunu; kararsizlik teorisi olarak algilayabiliriz.

Yani; yansisi olanin mi, yoksa sezgisi olaninmi mustakil var olan varlik olabileceginin; yalnizca, yansiya-materyalizm- veya sezgiye-idealizm- indirgenmesi mumkun degildir. Bu felsefi temelde; hem dusuncenin hemde maddenin varligi ikilem olarak kabul edilir ve monizm temelinde de kararsizlik yasanir.

Ama, onemli olan; bu kararin; inanc soyutumu, yani hislerin gerceklemesi veya dogrulamasi, yoksa; dusunce soyutundan mi-empiric gozlem- kaynaklandigidir. Yani; materyalist monizm mi?, idealist monizm mi? iste bu kararsizlik veya bilinemezlik Agnostizmdir.

Ama, ikiside; insan disi bir inanc tasir-tanri ya da madde- Dolayisiyle bu temeldeki; idealizmin ve materyalizmin kararliligi; sabit bir inanc temelidir. Sorgulanmadikca; dusunen dusunceye tasinmadikca da; inancin imanina-ateizm- ve teizm- tasinir.

Agnostizm; bunu sorgulasa bile; insan disi temel ve inancinla sorguladigindan, kararsizliga ve bilinemezlige duser. Cunku, ucuncu bir sikki bu inanc sabitligi dusundurtmez. Ki bu da insanin ta kendisi ve onun hem madde, hemde tanriyi ortaya koyan kavramidir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Ctetolojik Inanc Yapilanmasi
evrensel-insan
19-02-2009, 15:21
Saygideger arkadaslar;

Evrensel ctetolojik inanc yapilanmasinin disinda; Diger tum, farkli konulardaki, ctetolojik inanc yapilanmasini da; bu kosede isleyebilir, bilgi alisveri ve birikim paylasimi yapabiliriz. Ctetolojik-elde edilmis karakteristiklerin, kokeni ve gelisimi-yapilanmadaki, inancsal; ve sorgulanmayan degerleri;

Felsefe de-metafizik, etik, mantik ve estetik-guzellik- branslarinda

Bilim de-her turlu axiomatik, postulat, maxim ve belgitler temelinde sorgulanmayan ve otomatik kabullenilen degerler, teoriler

Her turlu ideoloji de-izm kokenli, sosyal, siyasal, ekonomik, toplumsal v.s. yapilanmalarda

Milliyette, demokrasi de, hak ta, tanri da, madde de ahlak ta, aile de

Savas, hukuk, hurriyet v.s. konularinda.

Yani kisaca;insanoglu tarafindan ama insan disi olarak tum ortaya atilmis, farkli yapilanmalarda; bu ctetolojik kokenin inancsal temelini ve sorgulanmayanlarini isleyebiliriz. Bu isleyis, bize genelde; simdiye kadar hic sorgulamadigimiz ve aklimiza gelmeyen inanclari sorgulatabilir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Sahiplenmek Yerine Kullanmak

evrensel-insan
20-02-2009, 15:45
Saygideger arkadaslar;

Serbest dusuncenin ve serbest dusunebilirligin temeli; kavramlari SAHIPLENMEDEN kullanabilmekten gecer. Bu SAHIPLENME hem olumlu hem de olumsuz anlamdadir. Bu acidan konuya bakildiginda; evrensel-insan'in sahiplenmeden kullandigi kavramlar sunlardir;

Tanri, din, milliyet, dusunce ve dil.

Sahiplenme konusunun ne oldugu; bilimsel olarak; E-Prime, yani E-onculu ile ifade edilir. E-onculu; OLMAK fiilinin, her dilde tum gramatiksel ve zamansal kullanimlari icin gecerlidir. Cunku olmak fiili; kullanani sahiplendirir. Olmak fiilini acmak gerekirse; turkcedeki; ya fiilin olmadigi zaman, isme eklenen um, sun, uz, sunuz, lar ekleridir. Burada ucuncu tekil sahisin yalin halde oldugunu unutmamak gerekir. Ya da isimin sonuna eklenen; dir, dir, dur, dur ekleridir.( Bu klavye de noktasiz i ve noktali u yoktur) Ayrica, Turkce dilinde sahiplenme; sahis zamirleriyle de ortaya konar. Ben, sen, o, biz, siz, onlar.

Eger, bir kisi; kavrami sahiplenmisse, onu savunur ve o kavramin karsitini ortaya koyanla da tartisir. Mesela; tanri kavramini sahiplenen kisiden, biri onu savunarak; digeride ona karsi cikarak savunur. Her ikisi de; Tanri kavramini sahiplenmistir. Serbest dusunce; tanri kavramini olumlu ve olumsuz, sahiplenmeden ve E-onculleri kullanmadan, Tanri kullanimini gerceklestirmektir. "Ben, tanriya inaniyorum" ve "ben tanriya inanmiyorum" cumleleri; serbest dusunen cumleler degildir; Hem tanriya sahip cikilmistir, ki bu sahiplik inanc temelindedir; hemde "olmak" fiili kullanilmistir. Yani, inanc sahibi olmak, ki burada da; olumluluk ve olumsuzluk; ayni inanc kokeni icindedir.

Buradaki duzey farkini; milliyet konusunda bir ornekle verebiliriz. "Ben Turkum" ve "Ben Turk olduguma inaniyorum" da; Turk kavramina sahiplik gecerlidir. Birincisi, bir kesinlik getirir, ikincisi ise; inancla kesinlestirilir. Bunu "Tanri var-yok" ile, "Tanri'nin var-yok olduguna inaniyorum" da da gorebiliriz.

E-prime (oncul) lu ve onculsuz cumlelere ornekler.

Ali, mutsuz ve kizgin.
Ali konusurken, mutsuz ve kizgin gozukuyordu.
Sen milliyetcisin
bu fikir milliyetci bir icerik tasiyor, gibi geldi.

Dilin kullaniminda; kavramlar ne olursa olsun; ne kadar onlara sahip cikilmadan ve ne kadar "olmak" fiiline tasimadan kullanilirsa; yapilan konusma da o kadar az; suclayici, kisiye yonlendirici tikandirici ve duyguya tasiyici v.s. olur.

Kavramlari sahiplenmek, sahipletmek yerine ve oldurmadan; kullanmak.

Saygilarimla;
evrensel-insan


Dusuncenin Ctetolojisi
evrensel-insan
22-02-2009, 17:57
Saygideger arkadaslar;

Dogal, evrimci, yani kendi kendine gelisen, dusuncenin; dusunme yetisinin; elde edilmis karakteristiklerinin kokeni ve gelismesinin; teshisini koyabilmek ve tesbitini yapabilmek icin; once karakteristiklerin ne oldugunu algilamak gerekir.

Herseyden once; karakteristiklerin; bir gorunus yani, 5 duyuya hitabedis sekli ve sekillenisi-formasyon- ve tabiati vardir.

Karakteristiklerin gorunusu, tek, ayrimsal ve farksal; formasyonu; uclem ve tabiati dortlemdir.

Bu konudaki formasyon Y cizimi ile; tabiatta; X cizimi ile ifade edilir. Y'nin gorunuse yansisi, ayrimsal ve farksal odugundan tektir. Bu tekligin; hangisi ve ne oldugu kavramin; neyi ifade ettigi ve isaret ettigiyle baglidir.

Kavram; madde-somut-nesneli; veya dusunce-soyut-ozneli isaret edebilir. Iste bu kavramin; uclu gorunusunu ve dortlu karakterini, ki bu ayni iki karakteristik; dusunce ve kavram; ve madde ve kavram farkli iki karakteristik; ise; dusunce ve maddedir.

Inanc ise; hangi karsitligin dogrulandigiyla baglidir. Bu felsefi dogrulama da; ya maddedir, ya da dusunce, ki ikiside kavramdir.

Y cizimsel goruntusu ve formasyonunun hem karsitlik, hemde tamamlayici ozelligi bulunur. Karsitlik; anti, tamamlayicilik, counter on ekleriyle ifade edilir. Y cizimsel formasyonu; ya iki ayni karakteristigin tek ve farkli karakteristikle birlikte Y cizimsel butununu saglar; Ya da, iki farkli karakteristigin, pozitif, ve kendi karakteristigiyle Y cizimsel butununu saglar. Yani, Y cizimsel butununun sekillenisi; iki karakteristigin, farkli veya ayni, teke veya pozitife indirgenmesidir.

Iste, ctetolojik yapilanmanin en buyuk sorunu onun; fonksiyonal indirgemesinden kaynaklanir. Cunku bu indirgeme; dilin noktasal ve noktalama yapisindan dolayi, yani kulaga hitap eden dil; pozitifi ve teki, birlestirerek noktalar. Noktalananin; pozitif ve tek sekillenisi ise; zaten, tekin; iki ayni karakteristiginin indirgenmesi ve pozitifin, iki ayri karaktegistiginin indirgenmesi sonucudur.

Yani; ikilem, karsitlik, tek, pozitif, kendisi, karsiti ve nokta; 7'li olarak noktalanmistir. Iste, bu 7'li noktalanmis noktanin; noktasinin sorunu; ikinin hangi teki ve pozitifin kendisimi karsitimi-negatif- oldugu sorunudur.

Iste, bu ctetolojik sorunun kokeni; dilin ikilemi noktalamasinda ve karsitlik iceren fonksiyonun teke indirgemesinde yatar.

Cozumlerden biri; gozun dilini yaratmaktir. Yani dil; kulaga ve noktalamaya yonelik degil; goze; gorunuse ve boyuta yonelik. Iste, kulaga hitabeden noktalama dili; formasyonun uclemini goremez. Karakteristiklerin tabiatini da gormesi mumkun degildir. Ustelik; hem gorunus hemde formasyon; kulak dilinde; tek olarak algilanir ve fonksiyonal olarak teke indirgenir.

Iste, insanoglunun; kendi kendine gelisen, evrimci ve dogal elde edilmis karakteristikleri; tabiati, gorunumu ve sekillenisi; ve bu karakteristiklerin; kulak dilinin noktalamasal ifadesinin sorun koken ve temeli budur.

Ikilem; x ve x
Karsitlik; x ve y
Karakteristikler; x,x,x,y
Karakter, Tabiat, kendi, oz; X-cizimsel
Tamamlayici, karsit, gorunus ve formasyon; Y-cizimsel
Karakteristiklerin Y formasyonu; x, x, x,/x. x. y./x. y. x.
Gorunus; tek, pozitif, nokta (1, +, . )
Noktalama; ikilem ve karsitlik sabitliklerinin, teke ve kendine indirgenmesi.

Ctetolojik sorunun tartisma yaratmasinin sebebide; teke ve kendine indirgenen ve noktalananin; diger teke ve karsitina indirgeyenle noktalayanin; ayni ikilem ve karsitlik temelinden yola ciksalar bile; noktalananlarin farkliligidir.

Iste, ctetolojik kokenin; bitmeyecek ve galibi belli olmayan tartisma cikmazi.

Madde-dusunce
Dogru-Yanlis
Iyi-kotu
Guzel-cirkin
oyle-degil
evet-hayir
oznel-nesnel
ozel-genel
ozsel-gorunussel
dogum-olum (olmek)
var-yok
duygu-duyu
gercegin ne oldugu
mustakil varligin ne oldugu
evrimsel olusum-yaratilissal olusum
ilkin ne oldugu v.s.

Bu karsitliklar cogaltilabilir. Tartismada, hangisi tartismasidir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Qua Yanasimi

evrensel-insan
23-02-2009, 04:19

Serbest dusunurlugun; en onemli ozelliklerinden biri olan ve felsefede qua yanasimi olarak adlandirilan bir yanasimdir. Ben, bu kosede; qua yanasimini anlattim. Ama, kisaca degineyim.

Qua yanasimi; konu hakkinda yaziyi yazan bireyin-yani tarla faresinin-konunun icinde; bireysel olarak yer almadan; tamamen konunun resmini vermesidir. Yani; yazida; yazarin bireysel gorusu mevcut degildir. Yazi icindeki konuda herhangibir tarafta yer alarak gorus belirtmemistir.

YANI, TARLA FARESI; TARLAYI; TARLANIN DISINDAN VE NOTR ALGILAYARAK ORTAYA KOYAR. BU NE BIREYIN GORUSU, NE DE KARSI CIKISIDIR. SADECE; KONUNUN OLDUGU GIBI VE TUM RESMIYLE BIRLIKTE ORTAYA KONUSU; TAHLILI VE TESPITI VE DE TESHISIDIR.

Iste, yazarin; bireysel olarak yazinin konusunun icinde yer almadan; konuyu tum resmiyle ve disaridan bakis acisi-bird's eye view-ve notr algiyla oldugu gibi, ortaya koymasina, teshis-tesbit, tahliline, qua felsefesi denir.

Bunu belki bir tarla faresi yapamaz ama; insanoglunun dusuncesi ve aldigi bilinc bu duzeyde gelismistir. Tabi gelistirmis olana.

Senin normalde getirdigin bakis acisina ise; iceriden-worm's eye view- ve tarafinin ve aldigi yerin penceresinden bakan yanasim denir. Ki bu yanasim; hem yazilani ve soyleneni, belirtileni v.s. dogrulama ve gercekleme inanci ihtiyaci duyar. Yoksa; kabul veya karsi cikis mumkun degildir.

BIR KONUYA ICERIDEN BAKIS ACISIYLA YANASAN KISI; O YANASTIGI KONUDA SERBEST DUSUNUR OLAMAZ. CUNKU INANCLA O KONUNUN VE KENDI TARAFININ DOGRU VE GERCEKLIGINI KENDINE TEYIT ETMEK ZORUNDADIR.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Gercek Nedir?

evrensel-insan
06-03-2009, 02:00
Saygideger arkadaslar;

"Gercek" kavrami; bilhassa Turkce dilinde; bir cok dusunce bulanimina yol acmaktadir. "Truth" temelli gercek ile; "real" temelli gercek; biribirinden cok farklidir.

Truth temelli gercek; herseyden once, bir inancin; inananin kendisine kanitlamasi icin kullanilir. Real temelli gercek ise; elle tutulur, gozle gorulur, ispat edilir bir gercektir. Odadaki kisileri sayarsiniz ve "bu odada 5 kisi var" dersiniz. Taki, odaya bir kisi girene veya bir kisi odadan cikana kadar bu gercek gecerli ve ispat edilir bir gercektir. Yalniz, goruldugu gibi; degisken ve gorecelidir. Sadece, o yer, o kisi ve o an icin gecerlidir. Gercegin karakteri onun degisken ve goreceli olmasidir.

Bunun disindaki bir gercekte; kisilerin; o anda icinde bulundugu, ve kendini lanse ettigi degerleridir. Yani, KISI KENDISINI NASIL LANSE EDIYORSA, O BIR GERCEKTIR.

Iste, kisileri olusturan bu kisilik degerleri onlarin ayni zamanda gerceklerini olusturur. Bu gercekler; kisinin ozgurlugu ve bu gerceklerin yasam ve iliskisini surmekte onun hakkidir.

Iste, gercek-saygi bagi; burada devreye girer. Farkin farkina varmak ne farki ayirmak ne de farki gormemezlikten gelmek anlamina gelen saygi kavraminin temeli budur. Bu anlamda saygi; kisinin kendi adina onemsedigi herturlu kisilik degerlerine, gosterilendir.

Cogu; gercekleri ya gormek istemez, ya carpitir ya da; kendi dusuncesine gore uyarlar. Bu yapilan, GERCEKLERE GOSTERILEN SAYGISIZLIKTIR.

Gercekler, ne kadar can sikici, uzucu, aci, vahsi, insanlik disi v.s. olsa; once o gercekleri gorebilmek gerekir. Iste gerceklerin gorulebilmesi; ancak gerceklerin oldugu gibi, yani o anki sunuldugu veya o anki verisi temelinde algilanmasiyla mumkundur.

Gercekler ancak; qua yanasiminin disaridan bakis acisi ve notr algisiyla mumkundur. Cunku amac,

GERCEKLERIN TARTISILMASI DEGIL; ORTAYA KONABILMESIDIR. GERCEKLER TARTISILMAZ, AMA NEDEN OYLE OLDUGU, DAHA ELVERISLI HALE NASIL GETIRILEBILECEGI v.s. TARTISILIR. TARTISILACAK OLAN; GERCEK DEGIL; GERCEGIN YANSISININ ORTAYA KOYDUGUDUR. Cunku, sonucta, kisisel degerlerin hepsi "truth" temelli gercek olup, birer, olumlu veya olumsuz; inanctir.

O yuzden "fact" ve "real" ve de "actual" temelli gercekleri, iyi algilayalim ve "truth" temelli inanca dayanan gerceklerden farkini gorelim.

Unutmamak gerekir ki; gercekler hem evrensel, hem kisisel; hem oznel, hem nesnel; hem somut, hemde soyuttur. O yuzdende, sabit gercek yoktur ve olamaz. Bilimsel gercekler bile, epistemolojiktir. Bugunku sartlarda gecerlidir. Yarin, o veri yanlislandiginda veya hukmunu yitirdiginde, gercekligini de yitirir.

GERCEKLER; DEGISKEN VE GORECELIDIR. BU TEMELDEKI GERCEKLER ISE; KAVRAMLARDIR.

Saygilarimla;
evrensel-insan

 
evrensel-insan
06-03-2009, 02:25


Mesela, senin kendini lanse edisinle; materyalist, realist, ateist, kemalist, devrimci, doktor, v.s. olman, SENIN GERCEKLERINDIR. Bunlar, bugunku sartlarda gecerlidir, degisir degismez; o sana baglidir.

Iste, benim bu gercekleri algilayip onlara saygi gostermem gerekir, ki benim algiladigim saygiyi sen biliyorsun. Ama bu demek degilki; ben; materyalizmi, realizmi, ateizmi, kemalizmi v.s. benimsiyorum. Iste, benim seninle dusunce olarak tartisabilecegim konular; yani seni sen yapan konulardir.

Iste, bu GERCEKLERI OLDUGU GIBI ALGILAMAK VE SAYGI GOSTERMEK; AYNI ZAMANDA DA; DUSUNCELERINI TARTISMAKTIR.

Aksi; benim, senin hak ve ozgurliklerine ve kisiligini kendi adina olusturdugun degerlerine empoze etmek; kisiligine satasmak olur ki; iste bu SAYGISIZLIKTIR. HAK VE OZGURLUKLERE TECAVUZDUR.

Saygilarimla;
evrensel-insan


Gercek Uzerine

evrensel-insan
06-03-2009, 19:28

gerçeklerin senin iradenden bağımsız olması mı yoksa senin bütün gerçeklerden bağımsız olman mı? Yoksa ikisi aynı şey mi?



Cok onemli ve canalici bir soru. Soyle cevaplayayim. Farkin farkina varma anlaminda iki turlu gercek vardir; birincisi mustakil var olan varlik olarak, bana ait gercekler; bir de benim disimdaki; her turlu gercek.

Aslinda; tum gercekler, biribiriyle iletisim icindedir. Oyuzden gerceklerin bagimsizligindan soz edilemez. Ama, gerceklere mudahele etme anlaminda olaya bakarsak; benim dusuncem; sadece kendi gerceklerime mudahele etmeyi bana onerir. Benim disimdaki gercekler; benim kontrolum, iradem ve varligimdan bagimsizdir. Ama, bir etkilesim icindedir.

Benim butun gerceklerden, bagimsizligim ise; mumkun degildir. Cunku, ben zaten, gercegin bir parcasiyim. Ama; dusunce ve davranista; insan olma ve insanlik sunmayan; tum soyut gerceklerden; arinmak ve onlara ihtiyac duymamak, benim yasam mucadelemdir. Kurdugum felsefede bunun uzerinedir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Ben neden "Dinlerden Ozgurluk Grubu" uyesi degilim?

evrensel-insan
06-03-2009, 20:06
Saygideger arkadaslar;

Bazi "merakli" uyelerimizin, benim neden "D.O.G. Uyesi" olmadigimi yeteri kadar algilayamadiklarinin bilincindeyim.

Birincisi; bu benim dusuncemden kaynaklanan bir olgu degil. Sitenin tuzugune gore, d.o.g. uyesi olabilmek icin; antiteist bir dusunceyi yansitmak, bilhassa islam dinine inananlarla; kuran, ayet ve bilimum islami degerler temelinde; terim yerinde ise, didismek gerekiyor.

Eger, herhangibir uye; dine olan karsitligini, mumkunse; islami degerleride ortaya koyarak; yanlislamak ve curutmek ve bu degerlerin kendilerine gore gereksizligini ortaya koymazsa; bu gruba uye olamiyor.

Benim her konuya oldugu gibi; bu konuyada bakisim ayni; gercekleri algilamak ve saygiyla karsilamak. Sadece; o gercekleri veren dusunce ve onun davranisinin; insan olma ve insanlik sunmanin onundeki engelleri, ortaya koymak ve bu engellerden; once dusunce ve sonrada davranis temelinde, ihtiyac duymayarak arinmak. Bu temelde benim, bir birey olarak verdigim; bireysel mucadelem; hem insansal-evrensel koken ve temelde; hemde insanoglunun dogal veya giydirilmis dusuncesinin ctetolojik koken ve temelini gozler onune sererek; bu kokeni; neonatoloji temelinde; kokten yenilemek temelinde.

Bu baglamda; benim mucadelem; hem tanrisal zihniyetin, yani insandisi zihniyet olan; madde ve tanri arayis zihniyetinin; insana ve insan olmaya hizmet etmedigini; hemde emperyalist zihniyetin; insanlikdisiligini, ki ayrimci, erksel, cikarci, bencil, bireyci akilci v.s. ortaya koyarak; tum bunlarin birlestigi, dini mentaliteyi, ki kokeni erkeksel karakteristigin getirdigi, tanrisal ve emperyalist zihniyeti gozler onune serip; bizlerin ozde bir insan olarak, insanlik sunmak ve bu insan olma dusuncesini ortaya koyamamaktaki engellerimizi gozler onune sermeye calisiyorum.

CUNKU, INSAN OLANIN;HEM INSANDISILIGA, HEM DE INSANLIKDISILIGA IHTIYACI YOKTUR. Bu gercegin farkina varip, bilinclenip; insan ozune ve onun gereklilerine yonelmelidir. Bunu da; DOGAL DUSUNCENIN YONU VE YONTEMIYLE BASARMASI MUMKUN DEGILDIR. Yeni, bir dusunen ve dusunduren dusunce uretmek ve bu dusuncenin temelini atmak zorundadir. Tabi ki once; bilimsel olarak; dogal dusuncenin ctetolojik kokenini ve bunun evrensel sorununu ortaya koyarak, iste; benim yaptigim budur.

Insan biri ve butununun ve onun insanliginin; birey eliyle, bireysel temelden baslayarak, insansal-evrensel birliginin, butunlugunun ve beraberliginin saglanmasi; bunun icin; herturlu farkin fark gerceginin farkina varilmasi ve bir farkin diger farka ustunluk saglamamasi ve farklarin bir arada, taki insanoglunu, insan yapmayan tum farklar zamanla algilanarak ve ihtiyac duyulmamasi temelinde de; bu farklardan arinilarak.

En azindan; her farkin ortaya konabilmesinde; serbestdusunurluk bilincine eriserek. Benim mucadelem, once kendimle ve kendi dusunce ve davranislarimin insansal olmayan evrensel farklarinin elimine edilmesinde ve bu dusuncemi de; yasam ve iliskilerimde; hayata sunmamda.

Eger, benim bu hayata sunduklarimdan; ilgilenen, etkilenen v.s. olursa; onlarinda; kendi oz iradeleriyle, bu bilince erismelerinde yardimci olmakta. Tabiki; saygi ve gerceklerin algisi ve bilinci temelinde.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Mukayese
evrensel-insan
06-03-2009, 23:50

Iste, o yuzden ben; yazilarimda:

Insandisi-insan
Tanrisal-insansal
inanc-dusunce
bireyci akilcilik-bireysel zeka
dogal dusunce-dusunduren dusunce
toplumsal-bireysel
kisisel-evrensel
emperyalist-insani
insanlikdisi-insanliga yakisan
insanoglu-insan
bilim-epistemoloji
olum, dogum-yasam
alisilagelmislik-bilinc
dunyadisi-dunya
ctetology-neonatology
ilk, son-olusum-degisim-donusum-baskalasim
monizm, dualizm-trioloji
madde, dusunce-kavram
insanustu-insanla sinirlilik
ayrim-fark
ve daha henuz aklima su an gelmeyen alternatifleri, felsefem temelinde sunuyorum.

Ayrica soyut gercekligi, tanriya; somut gercekligi de maddeye ozdesleyen insanoglunun, zaten kendisine yer kalmiyor.

Oyuzden en aci olan; INSANOGLUNUN VAR OLMAMASI.

Sadece, degerlerin, fikirlerin, soyutlarin, somutlarin, toplumlarin, ulkelerin, geleneklerin, ayrimlarin, devletlerin, ulkelerin, izmlerin, bilimin, felsefenin, iliskilerin, acilarin, katliamlarin, iskencelerin, isgallerin, dogrularin, iyilerin, yanlislarin, kotulerin, ve saymakla bitiremeyecegim olgularin var olmasi

Peki; insanoglu nerde soylermisin? butun bunlar onun urunu ama urunu uretenin kendisi ortada yok. INSANOGLUNUN hem tek hem de bir tur ve iki fiziksel goruntu farki olarak KENDISI NERDE?

Saygilarimla;
evrensel-insan

"Milli ozgurluk" Ne Demektir?
evrensel-insan
11-03-2009, 01:22
Saygideger arkadaslar;

Insanoglu tarihi; kendisi icin; ta ki Nihilizm'in ortaya cikisina kadar; tek olarak algilanamamis ve degerlendirilememistir. Insanoglunun, bir tek uyesi olarak; ortaya atilisinin ve degerlendirilisinin tarihi, 20. yuzyildir.

Bugun, insanoglunu; toplumsal boyunduruk altinda tutan; tanrisal ve dinsel yanasim; artik dunyada; bireysel algilanabiliyor ve bu konuda serbest dusunurler cikabiliyor olmaktadir.

Milliyet konusu ise; ilginc bir konu ve boyunduruktur. Bugun yeryuzunde; henuz milliyetin bireysel bir algisi yansiyamamaktadir. Bunun ilk nedeni; milliyetin vatan ile yani cografyayla ozdeslesmis olmasidir. Yani; bir birey, dunyanin neresinde dogarsa dogsun, dogdugu yerin toprak parcasinin bir uyesi olarak dogmakta ve otomatikman o cografyanin; vatandasi temelinde; kimligini boyunduruk olarak takmak zorundadir.

Henuz insanoglu; milliyet konusunu; din gibi; bireysel bir temele indirgeyememistir.

Burdan iki sonuc cikar. Birincisi; bireye verilmek istenen milli icerigin; milliyetcilik dusuncesi ve o dusunceyi savunu mekanizmasi

Ikincisi; toplumsal olarak ve bireyin toplumun bir parcasi olarak ve de vatandas olma vasfiyla; o verilen milliyete ve milliyetcilige dusunce ve davranista sahip cikmasi. Askerlik kurumu, bu tur bir yanasim icin bicilmis kaftandir. Ki savaslarida zaten askerler yapar.

Bugun bir bireyin; vatandasliginin kimligini degistirme, hatta ikileme-ucleme hakki vardir. Birey isterse, kanuni temelde bu hakkini kullanabilir. Fakat, birey, henuz yasam ve iliskilerinde; vatandas olmaktan bagimsiz degildir ve olamaz. Insanoglunun dogal dusunce yapisi henuz bu boyundurugu asamamistir. En azindan; her birey, mutlaka ya kendi secimi olan, ya da dogdugu cografyadan gelen bir vatandasliga bagimli olmak zorundadir. Bu onu bir millet sahibi yapar.

O milletten kendisini sorumlu tutmasi ve o millet adina ve lehine bir savunucu dusunce uretmesi de; bireyi milliyetci yapar. Eger, birey milliyetini; milliyetcilik duzeyine tasimiyorsa; burada bireyi bekleyen bir tehlike yoktur. Ama, sistemin ve ulke sartlarinin zorlamasina maruz kalabilir.

Bunun disinda; bir bireyin; din gibi, tanri gibi; milliyet kavramindan da ozgur olabilecegi; ve bu konuda serbest dusunur olabilecegi; belki milliyetcilik konusunda mumkun olsa da; vatandaslik konusunda pek mumkun degildir.

Nedeni; MILLIYET HENUZ BIREYSELLESEMEMISTIR. HALA EVRENSEL BIR AYRISTIRMANIN-TOPLUMSAL, ULKESEL, COGRAFYASAL-BIR PARCASIDIR. Dogustan verilen veya sonradan bireyin kanuni haklari ile ikilenen veya degistirilebilen; bu soyut inanc; hala gecerli ve gercekligini korumaktadir.

Bu konuda da; en acisi; emperyalist, tanrisal ve dini kokenli ayrimci dogal dusuncenin; iktidarlarin elinde oldugu ve onlarin toplumlara nazaran; daha evrensel dusunur ve davranir oluslaridir.

Oyuzden; milliyetin ve milliyetciliginde; ne oldugu, nasil ortaya atildigi; nasil bir ayrimci temelli dogal dusuncenin temel ve en buyuk savunucularindan oldugu ve bunun nasil da emperyalist zihniyetin elinde bir koz oldugu v.s. de iyi dusunulup, nedenlenip, sorgulanip, irdelenmelidir.

Cunku; milliyet ve inancinin kaliciligi; insan ve insanligin onundeki din ve tanri kadar onemli bir inanc ve engeldir.

Ben, bireysel olarak; milliyet konusunda da, bir serbest dusunurum. Gercekci oldugum icinde; bu konudaki hassasiyeti dile getirmeyi her zaman kendime gorev bildim. Oyuzden; milli kokensel farklarin farkinda olmak ama hicbir farki ustun kilmadan ve yok saymadan ve de biribirinden ayirmadan; milli farklarin evrensel butunlugunu ve birligini beraberlik temelinde korumak.

Bunu basarabilmek demek; herseyden once, soros'un mikroayrimci politikalarinin farkinda olmak ve tuzagina dusmemek demektir. Aksi; bu milliyet inancinin; belkide dini inancin actigi yaradan, daha derin ve aci olacaginin kacinilmaz oldugudur.

Evet, bu boyunduruktan kurtulamiyorsak; o zaman; herkeste bu boyundurugun oldugunu gorelim ve kendi boyundurugumuzu, baskalarinkinden ayirmayalim veya yuceltmeyelim. Sadece tasiyalim ve tasiyanlara da saygi duyalim. Ama "benim ki senden ayri, iyi, guclu v.s. "yarisina ve oyununa dusmeyelim.

Evet; "dogum benim elimde degil; benim dogdugum cografyaya ben ad da vermedim, ben dogacagim cografyayi da secme hakkina sahip degilim. Bu ad, ben bu cografyada dogdum diye ustelik bana sorulmadan verildi."

Iste orda kalsin. "Ben ....im" ile konu kapansin. Bu nu fark ayrimina, savasima, ustunluge ve mucadeleye tasimayalim "sen de ....sin" saygiyla karsilayalim.

Cunku, bu inanc hala insanoglunun dogal dusuncesinde; toplumsal bir yere sahiptir. Birey olarakta; bireye verilen bir veridir. Her birey, kendi verisiyle yetinir; baska bireylere verilen farkli verileride algilar ve saygiyla karsilar; gercekliginin farkina varirsa; ne kendi verisini one cikarir, ne baskasinin verisini kendi verisine donusturmeye ugrasir, sadece kendi verisinin farkini dahil; diger veri farklarini da; bir butunluk altinda korur ve kollar. Ya da; soros,un mikroayrimci oyununa gelir ve veriyi yasam ve iliskisinde savasa donusturur.

Bu milli inanctaki iki secenek; antiayrimcilik mi?, mikroayrimcilik mi? ki maalesef ne bunu ortasi nede ucuncu bir sik mumkun ve gercekci degildir.

Tabi eger; bu milli inanc sahipleniliyorsa; eger bu konuda serbest dusunurseniz, zaten sorun yok. Sizlere, en guzel rehber ise; miliyetin, bilimsel bir temeli olmayisidir. Bu bilhassa bilimsel dusunce ureten arkadaslarin, almasi gereken yoldur.

Bilimsel dayanagi olmayan bir inanci, milliyet inancini neden tasiyoruz? Tabi "bunu neden savunuyor ve bunun icin neden savasiyoruz" da; milliyetciligin inancsal sorusudur.

MILLIYET SOMUT BIR VERI ISE; MILLIYETCILIK TAMAMEN SOYUT BIR VERIDIR. BU SOYUT VERIYI; ONCE DUSUNCEMIZDEN ATMALIYIZ. Cunku, somut ta soyut da olsa inanctir ve inancin herturlu insandisi ve insanlikdisi ozelliklerine sahiptir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Dalalet

evrensel-insan
15-03-2009, 07:49
Saygideger arkadaslar;

Ingilizcede "heresy" kelimesinin Turkce karsiligini asagida veriyorum.

dalalet
heresy- aykırı düşünce
heresy-hakim olan felsefi veya siyasi doktrinlere karşı gelen düşünce
heresy- hâkim olan felsefi/siyasi doktrinlere karşı gelen düşünce
heresy- dince kabul olunmuş inançlara aykırı düşünce

Bundan sonra, mumkunse evrensel-insan'in mesajlarini okuyup algilamaya calisirken; yukaridaki aciklamalari, mutlaka goz onune aliniz.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Aykiri dusunce-Kullanimbilim
evrensel-insan
15-03-2009, 18:18
Saygideger arkadaslar;

Bir dusuncenin, aykiri, yani alisilagelmis, dogal, dogru, normal v.s. olabilmemesi icin; Kullanimbilimin-Pragmatizm- evrensel kullanimbilim isaretlerini, yani X ve Y yi, ortaya koyabilmesi gerekir. Dusuncenin aykiriliginin temel ve kokeninin altinda; ctetolojik kokenin, tamamen ortaya konabilmesi yatmaktadir. Aykiri dusuncenin, kullanim biliminin otesi dusunce tarzini bir kac cumleyle soyle izah edebiliriz.

ZITLIKLAR DISI-IKILEM OLMAYAN
IKILEM DISI-UCLEM
NOKTALAMA DISI-CIZIMSEL
USTLEME DISI-YANLAMA
POZITIF DISI-NOTR
ICERDENLIK DISI-DISARIDAN
SAHIPLIK DISI-OZGUR
CTETOLOGY DISI-NEONATOLOJI
SAVUNU-RED EDIS DISI-ORTAYA KOYUS
X VE Y KULLANIMBILIM DISI-EVRENSEL SORUNUN ORTAYA KONUMU
INANC, DIN, TANRI, MILLIYET, IDEOLOJI KULLANIMBILIM DISI-SERBEST DUSUNCE

Bu listeyi gerci uzatmak mumkun. Yalniz, insanoglunun tarihinde ilk defa X ve Y nin, evrensel kullanimbilm isaretlerinin oldugunu ilk defa bir makale de, hemde bundan 9 gun once, 04/03/2009 tarihinde resmi olarak "Kuramsal Aykirilik" adi altinda anlatimi; dunya tarihine tanistirilmistir. Bu makale ingilizcedir. Ileride tercumesini yapmaya calisacagim. Simdilik sadece linkini veriyorum. Ingilizce bilen yazarlar, makalenin "universal pragmatics" bolumunden okuyabilirler.
Pragmatigi ilk ortaya atan, fakat hic kitap yazmayan ve sagligida da fazla taninmayan babasi:C.S.Pierce'dir. Kendisi belkide en buyuk Amerikan filozofu olarak tanitilmaktadir. Pragmatigi asil dunyaya tanitan, John Dewey'dir.(1859-1952) Systematik pragmatigi-kullanimbilim-felsefenin tum dallarina;epistemoloji, metaphysics, ethics ve aesthetics tasimistir. Daha sonra, Richard Rorty (1931- ), neo-pragmatizmi ortaya atmistir. Linkini verdigim makalede ise, ilk defa; "universal pragmatics"-evrensel kullanimbilimler-basligi altinda, X ve Y tanitilmaktadir.

Anlasildigi kadariyla, makaleyi yazan, evrensel kullanimbilimi ortaya koyabilmis, ki qua felsefesi yanasimiyla, ama; henuz disina cikamamistir. Bunu da, makaleyi veren site basliginin "speculative heresy", yani kuramsal kullanimbilim olusundan algilayabiliyorum. Artik rahatca, bu konuda; evrensel kullanimbilimi, sadece ortaya koymakla kalmayan, ama bunun bir sorun oldugunu da; evrensel kullanimbilimdisi ve bilimsel temelde bir aykiri dusunce sekillenisi ile; resmi olmayan kaynaklara gore ilk defa bu sitede ortaya koyanin evrensel-insan oldugunu rahatca soyleyebilirim. Bu konudaki; aykiri dusunceleri ve kullanimbilimi ileride, daha detayli verebilirim. Iste makalenin linki.

http://speculativeheresy.wordpress.com/2009/03/04/definitions-on-universal-pragmatics-uni-versality-universion-performativity-presentation-and-non-sufficiency/

Konu basligi "universal Pragmatics" ikinci baslik.

Saygilarimla;
evrensel-insan


No comments:

Post a Comment