Sunday 10 April 2011

Felsefe-Psikoloji-Eski Yazismalar-03/11/2010-26/01/2011


evrensel-insan
03-11-2010, 03:51
Saygideger arkadaslar;

Bilinen, algilanan ve kabullenilen temelinde, notr algi ve disaridan bakis acisinin, epistemolojik gercekliginin gozlemi temelinde, ontolojinin altili ideolojisinin de bilimsel "cikmazi" vardir.

Bu cikmazlar.

Mustakil var olan varlik temelinde;

Idealizm-Dusunceyi one cikarir, fakat dusunceyi gozlem, yanlislanabilirlik, test edilebilirlik ve degiskenlik yerine akila, algiya tasir, insanoglunu gale almaz ve sabit, kalici, degismez inanca yonelir. Gercek varlik paraleli ozneldir.

Materyalizm-Maddeyi one cikarir, Dusunceyi maddeye baglar, fakat insanoglunun algi yonunu ve kendisini gale almaz, gozlem, yanlislanabilirlik ve test edilebilirlik yerine, aklin doyurucu, tatmin edici, dogrulayici yanini one cikararak ispatci, kesinlikci, mutlak v.s. yanasir. Gercek varlik paraleli nesneldir.

Pozitivizm-soyutlamayi one cikarir, maddeyi de dusunceyi de gale almaz, algiyi pozitif olarak ele alir, insanoglunu bir arac olarak gorur, gozlem, yanlislanabilirlik ve test edilebilirligi gale almaz. Gercek varlik paraleli isimciliktir.

Halbuki epistemoloji, bilimsel olarak fenomeni, yani gozlemlenebileni one cikarir ve bunun test edilebilirligini ve yanlislanabilirligini ortaya koyar. Ne sabit, kalici, degismez, ne kesinlikci, mutlak tir. Seyin ontoloji gibi ne oldugunu ortaya koymaz, sadece ortada olani gozlemler ve bilgi turetir. Soyutlamasi, bilimdir, soyutu teori, formul, tez, hipotez v.s. dir ve somutu da, gozlemdir. Metodu ise, test edilebilirlik ve yanlislanabilirliktir. Bu temelde de, surekli suregelen bir surec olarak bilgi turetir. Fenomen olarak, madde gozlemi, dusunce olarak teorisi, pozitiflik olarak ta soyutlamasi vardir. Ayrica, ontolojinin akilci temeli yerine, epistemolojinin deneyci temelini kullanir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

spartacus
03-11-2010, 13:39
Sevgili Evrensel

tanımlarınız yine hep aynı, yanlış, sabit ve cevap vermek için dahi en azından benim 40 kez düşündüğüm, sabit çıkmazlarınızı içeriyor, ilgi göstersem nasıl olur göstermesem nasıl olur, sabit fikirli ve ölçütü uyumsuz bu tanımlarınız beni geriye çekiyor. Söylediklerim neden anlaşılmıyor veya ilgi görmüyor gibi söylemleriniz varsa da; tanımlar ve söyleylerinizin gerçeği yansıtmadığı gerçeği ve birde sabitfikirli ve dayatımsal tekrarlarınızdan kaynaklı bu paragrafımı dikkate alırsınız diye düşünüyorum...

İdealizm bildiğimiz algıya dayanmaz, idealist algı alınan değil üretilen algıya dayanır. Bu algı özneldir dolayısıyla düşünce de üretilir, tersidir, idealist metoda göre algılar nesnelerden hareketle bize değil, bizden(ama düşüncelerden, nesnel değil) hareketle nesnelere doğrudur, alınmazlarverilirler!.

Materyalizm ise epistemolojiye sıraladıklarının ölçütsel koyduğun şeylerin tümünü kapsar, zaten materyalizmin metodudur onlar felsefe değil!, karşı karşıya getiremezsiniz, birisi felsefe, bilgiyi aramak, diğeri ise ona ulaşmakdaki yoldur, beraberlerdir karşı, karşıya ve ayrı değil.

Materyalizm de gözlemlenebilenin algısı ve bilgisi değişkendir ve bu değişkenlik koşullara dayanır. Gözlemlenendeki değişkenliği ifade edip değişkenliği gözlemlemeyi epistemolojik olarak koyuyorsanızda materyalizm daha ileri düzeyde algının yolunu açarak değişimi koşullayan faktörlere de girer ve değişimin bu faktörlere bağlı olduğunu ifade eder. Eksik bıraktığınız nokta burasıdır, bir şeyin değiştiğini söylemek farklı, bu değişimi bilince etmek farklı bir şeydir.

Materyalizmin metodu diyalektik, yolu bilim, bilimde materyalisttir. Örneğin hiç bir materyalist veri mutlaklık içermez ancak ölçülebilirlik açısından bilimsel değerler verilir, ölçüler oluşturulur ve oluşturulan ölçülerde zaten baştan belirleyen bir değerin varsayıldığı üstüne basa basa belirtilir. Bu öznel bir durumdur ve burada ölçüt kıyastır, bu felsefeden ziyade insan için anlam verebilme ve anlamlandırma açısından geçerlidir, tekniktir. Yine bu insan hayatının koşullarına ve gözlemlenenin ve gözlemleyenin koşullarıyla ölçeklenen koşuta bağlıdır ve bu koşullar öznel ve nesneldir, sabit değildir. Örneğin materyalizm suyun 100 derecede kaynadığını değil, suyun kaynama derecesinin değişkenliğini belirleyenin koşullar olduğunu bu koşulların öznel ve nesnel, ve bunların yanında da nicelik ve nitelik olduğunu dile getirir. örneğin bir deniz suyu ile içme suyu aynı derecede kaynama noktasına erişmezler, ki bunu da özellikle dile getirir. Belirleyici ölçüt koşullardır ve koşullar hem değişkendir hemde uzay-mekan çerçevesinde(nesnel) özellikler taşır. Bir suyun kaynaması dahi bu derece önemle ele alınırken hatta, nitel değişimler bir yana, nicel birikimleri(örneğin suyun ısıyı tutması ve ısı birikmi niceldir) dahi gözlemleyip ifade eden materyalizmi, gözleme dayanmaz, akılcı ve düşünceye, tatmine dayanır gibi kaba ölçütler ile tanımlamak ciddi anlamda materyalizm hakkında bilgi sahibi olmamak ile mümkün ya da eşdeğerdir. peki bilgisinde olmadığınız bir şeyi neye, nasıl, hangi sorumluluğa dayanarak tanımlayabiliyorsunuz, şablonlayıp, idealist düşüncelere angaje edebiliyorsunuz? Yine bu da bilinçsiz ve düşüncelere(ideoloji) bağlı kalmakla yada az çok bilinen idealizmi, materyalizm sanmakla ifade edilebilir.

Örneğin yer çekimi dünya için geçerlidir, bu ölçümlenip ifade edildiğinde mutlak olarak sunulmaz, bu, bu ve bu koşullarda diye üstüne basa basa ifade edilir. örneğin öznel koşullar bir maddenin yoğunluğu, içeriğindeki bileşimler, özelliği vs iken nesnel koşullar atmosferik vb koşullardır. örneğin deniz seviyesine bağlı her türlü rakamsal değişim her şeyi etkiler bu nesnel koşuldur. örneğin bir demirin paslanması süreci yine koşullara bağlıdır ve gözlemci açısından mutlak bilgiyi oluşturmaz. Çünkü mutlak olabilecek şey düşüncelerdir, bilgi ise mutlaklık içermez ve materyalizmin temel kaynağı bilgi dir... Bilimde ise teknik ve kıyaslanabilirlik açısından ölçekler oluşturulur bu felsefik değil tekniktir.

Antik çağın materyalist filozofu Heraklitos, bu nedenle "aynı nehirde iki kez yıkanamazsınız" demiştir. materyalizme göre hareket işte böylesine bir şeydir ve durağanlık, sabitlik, mutlaklık gibi bilip yaptığınız tanımlar materyalizm hakkında bilgi sahibi olmamaktan veyada hali hazır idealist tanımları sahiplenmiş olmanızdan ileri gelir.

Bir diğer idealist ama her şeyde temel ölçütünüz düşüncedir. Görüldüğü gibi siz düşünceyi ölçüt alıyorsunuz, materyalizm ise bilgiyi ölçüt alır. Bunlar aynı şeyler değildir ve ölçüt olarak siz bunu yaptığınız sürece materyalizmi kavrayamaz ve tanımlarınız çıkmaza sürüklenir hep tepetaklak durur.

Materyalizm-Maddeyi one cikarir, Dusunceyi maddeye baglar, fakat insanoglunun algi(!) yonunu ve kendisini gale almaz, gozlem(!), yanlislanabilirlik ve test(!!!) edilebilirlik yerine, aklin(!!!!!!) doyurucu(!!!!!!!!!!!), tatmin(!!!!!!!!) edici, dogrulayici(!!'!) yanini one cikararak ispatci, kesinlikci(!!), mutlak v.s. yanasir. Gercek varlik paraleli nesneldir.

Bu güne kadar her zaman piyasa felsefesi üzerindeki terimleri, köklü bir bilgiye sahip olmadan, birbirine boca ederek tanımlar, şablonlar ürettiniz ve neredeyse tüm vaktinizi ürettiğiniz bu bir kaç ve üç-beş paragrafı aşmayan, kökten ve temelden yanlış paragraflarınızın tekrarı üzerine harcadınız. harcamaya da devam ediyorsunuz ve sürekli bir olumlanma bekliyorsunuz. örneğin yukarıdaki materyalizm tanımınız, materyalizmin tam tersidir, hatta tanımınız idealizmin tanımıdır : ). Bu tanımınızı az biraz tekrar etmek yerine hatta bu gün olması bile gerekmez 500 yıl evvellinin materyalist fizlozoflarından birinden birisini okusanız bu bile kendi tanımınıza tebessüm etmenize yeterli olacaktır. En basitinden materyalizmin gözleme dayanmıyor olması sözünüz, materyalizmin temelinin gözleme-bilgiye dayanırlığı ile ne kadar bağdaşırsa, mandanında söğüt dalına yuva yapması o kadar bağdaşır.

Daha önce sürekli söylemiştim şimdi bir daha söylüyorum, siz insnaların yazdıkları ile de ilgilenmiyor ve okumuyorsunuz, çünkü kendinizi mutlak ve doğru ve her şeyin üstünde ve bilirkişi olarak görme çıkmazına düşmüş durumdasınız, bunuda aşırı derecede belli etmektesiniz, felsefeyi sanki arama motorlarında bulunan edebiyat manzumeleri gibi ve kelime seviciliğine indirgemişsiniz. yazılan yazıları, verilen cevapları üstünkörü geçiyor ve size verilen cevapları bile örneğin 10 larca kez tekrar ettirip yine aynı soruyu sorabiliyor, çünkü okumuyorsunuz, çünkü başkaları bilemez, ancak kendiniz bilirsiniz sanıyor ve bilmediğiniz konularda dahi kendinize göre tanımlar yapmayı hem meşru görebilecek kadar doğrusal-inançsal(düşüncel-ideolojik) hemde sorumluluğunun ağırlığını taşımıyorsunuz, zora düştünüz mü dayanağa gerek yok deyip net ortamından 3 paragraflık konudan alakasız, yabancı dillerde olan ya bir link atıyorsunuz, ya da dayanağım kendi söylediklerimdir, benim düşüncelerimdir, ben kendime dayanıyorum diyebiliyorsunuz. Her şeyi ben bilirim üstünkörülüğüne kapılmışsınız ve aşamıyorsunuz. örneğin aşağıdaki yazım bir kaç gün önceye dayanır;



Bilgi salt insana ait değil, tüm canlılara ait bir olgudur. Sadece insan değil hayvanların da fiilayatı bilgiye dayanır. İçinde bulunduğu koşulları algılamak, yorumlamak içgüdüsel değil, gözlemseldir. örneğin yağmur yağarken, bir saçak altına giren bir köpeğin yaptığı bu davranış bilgiye dayanır... Daha önceki yazımda felsefenin anlaşılabilir biçimde basitlediğim söylemimde dile getirdiğim gibi, canlılar bilgi odaklı hareket ederler, hareketin temelinde bilgi, bilginin temelinde ise algı yatar.

Bir insanın salt içe dönük düşünme faaliyetleri, bilgiyi değil peşinden ya bir düşünceyi yada bir inancı doğurur, ben o yüzden başındna beri bu yazımda hem felsefeden bahsediyor, hem en doğal tanımlarını yapıyorum hem de bilgiden. Tüm çabam düşünceler, inançlar ile bilgi arasında ki bağı göstermek kadar farkıda dile getirmektr, bilgiyi deforme ederek geliştirilecek her düşünce sakattır, inançtır. örneğin neden felsefeye giriyorum ve neden idealizm ile materyalizm arasındaki karşıtlık yapısaldır diyorum, en önemli nedeni işte budur, birisinin algıyı dışlayan, salt zihni olması diğerinin(materyalizm b.n) ise algıyı dışlamayan, hatta bilginin temeline algıyı koyuyor olmasıdır. Kim ki bana bilgi algısızdır der, buyursun ispatlasın ama konu inanç-düşünce olunca algının köreldiği veya yetersiz kaldığı veya gereksizleştiği(!), bilginin yokluğun da ortaya çıktığını ben ispatlayabilirim...


Şimdi ben yazıyorum ya şunuda biliyorum ki(yukarıdaki uyarılarım dikkate alınırsa değişir tabi, belki okursunuz) hem okumayacak ve hemde aynı tekrarınız ve birbirini tekrar edecek olan sabit tanımlarınız-heleki materyalizm tanımınız nasıl olduysa tam tersi biçimde amuda kalkmış vaziyetde dururken- nakarat gibi devam edecek, asla da sabitlerinizden vazgeçmeyeceksiniz, çünkü bilgide ve algıda ve dahi tüm görüşlerinizde temel ölçütünüz düşüncedir(ve kendi düşünceniz ve dayanırlığınızda dahil) ve böylelikle haklarında tanımlar ve yorumlar yaptıklarınız ve felsefe konusunda ise ne kadar yetersiz, tanımladıklarınızı bir kez alıp okumadığınız, srekli kendini tekrar eden tanımlarınız için harcadığınız vaktinizin onda birini araştırmaya ayırmadığınızdan dolayı sürekli beyanını kendi adınıza vermeye devam edeceksiniz. Oysa bunu iki yolla yapabilirsiniz, bir örselemeden, indirgemeden, dir, dur gibi yargılar üretmeden, iki bildiğinizi sunmakla, ama sizin yazılarınız, A, B dir, C, D dir gibi sabitlemeler ve şablonlaştırmalar içerdiği için ikinciyi yapamıyor ve sürekli taraflılık içinde ifadelere yöneliyorsunuz..

Peki sizin felsefik dediğiniz ki ayrıca belirtmenize gerek kalmayan felsefik görüşünüz nedir? Onuda yine aynı başlıkdaki yazımdan aktarayım...


Bu gün düşünceyi hakim kılma çabası ideolojiktir. Kimki düşünsel alanı merkeze koyup, kendi düşüncelerini veya bazı toplumsal düşünceleri merkezine ve ölçütüne yerleştirmektedir bu ideolojik bir şeydir, ideolojide budur zaten, artık her ne ise o, belirlenmiş, sistematikleşmiş düşünceler bütünüdür, insan ideolojisidir.

Kimki bilgiye, evren ve doğaya, anlam ve algıya merkeze düşünce ölçütünü koyar, buda felsefik olarak idealisttir, düşünce ile bilgi arasında ki temel fark algı ile arasındaki dolaysız bağdır, bilgi-algı dolaysız, düşünce-algı ise dolaylı ilişkidir, özneldir, örneğin pinokyo düşüncelerin ürünüdür, algısallık ise nesnel değil özneldir ve pinokyo nun gerçekliği nesnel gerçeklik taşımaz.


Kimki bilgiye, evren ve doğaya, anlam ve algıya merkeze düşünce ölçütünü koyar, buda felsefik olarak idealisttir.... Materyalizm felsefesi ise felsefe ile çelişmez, temelinde, kaynağında ve yapısında yatan şey ve aradığı(felsefe bilgiyi aramaktır) bilgidir.

evrensel-insan
03-11-2010, 19:13
Saygideger spartacus;

Dile gelenlere karsi iseniz, lutfen karsi ciktiginizi belgeleyici linkler sununuz.

Ya da sadece kendi goruslerinizi yaziniz ve baskasinin dusuncelerine, cevap veremiyorsaniz da satasmayiniz.

Birakin, yazilanlari okuyacak olan yazar ve okur arkadaslar kendileri degerlendirsin.

Onemli olan bir seyi kabullenmek ya da karsi cikmak degildir, duunce dile gelimidir.

Bir baslikta siz acin, dusunce belirtin de, bizde onu degerlendirelim.

Ayrica algilamakta zorlandigim bir konuda, ne cikis noktasini,, ne tabaninizi, ne temelinizi dusunce olarak dile getirememek bir yana, sadece ezberinizdeki ayni savunulari dile getiriyorsunuz.

Herseyden once neden dile gelenleri uzerinize aliyorsunuz?

Size o kadar soru sordum, cevap vermiyorsunuz, kendinizi ortaya koyamiyorsunuz? o zaman en azindan, kimseye satasmadan, baslik ile gorusunuzu yazarsiniz olur biter.

Eger size gore bilimin ontolojik bir cikmazi yoksa, oturur anlatirsiniz nedenini. Tabi ontolojinin de bilimin de ne oldugunu dile getirerek, varsa da oturur onu anlatirsiniz.

Cunku artik her baslikta sizlerin bu temelsiz, tabansiz elestiri ve suclamalarinizdan, gina geldi.

Bu da size bu konudaki son mesajim. Bilgi alisverisinden bihaber olan dusuncelerle mesajlasmanin da bir anlami yok.

Saygilarimla;
evrensel-insan

evrensel-insan
03-11-2010, 20:01
Saygideger arkadaslar;

Konu daha detayli algilansin diye, bazi alintilar ve linkler verecegim.

Bilimsel yöntem çeşitli yeni bilgi edinmek veya bilinen bazı bilgileri doğrulamak veya düzeltmek amacıyla, çeşitli fenomenleri araştırmak için ve geçmişte kazanılmış, öğrenilmiş bilgileri tamamlamak için kullanılan yöntemlerin bütününe verilen isimdir. Bilimsel yöntem(ler) gözlemlenebilir, deneysel (ampirik) ve ölçülebilir kanıtların belirli bazı mantıksal prensiplerle incelenmesine dayanır-Alinti-

http://tr.wikipedia.org/wiki/Bilim

Burada madde degil, fenomenden bahsediliyor. yukaridaki "duzeltmek" yanlislanabilirliktir.

Maddecilik, özdekçilik veya materyalizm, madde ve maddenin hareketleri ile değişimleri haricinde hiçbir şeyin varolmadığına dair felsefî teori sistemidir.-Alinti-

http://tr.wikipedia.org/wiki/Materyalizm

Ontoloji ya da varlık bilimi, temel sorunu varlık olan felsefi disiplin. Varlık ya da varoluş ile bunların temel kategorilerinin araştırılmasıdır. "Varlık" ve "varoluş" ayrımını; "Varlık vardır" ve "Varlık yoktur" fikirlerini tartışır.-Alinti-

http://tr.wikipedia.org/wiki/Ontolojik

Natüralizm iki farklı felsefik görüşte incelenir:

Yöntemsel natüralizm (veya bilimsel natüralizm) ki bu epistemoloji üzerine yoğunlaşır: "Dünya üzerinde güvenilir bilgiyi edinmenin yöntemleri nelerdir?". Metafizik ve dini inançtan bağımsız, özellikle "bilgi" edinmenin pratik yöntemleriyle ilgili epistemolojik bir bakış açısıdır. Buna göre varsayımların doğal neden ve olaylara göre açıklanıp test edilmesi gerekir.[1] Gözlemlenebilir eylemlerin açıklamaları yalnızca doğal nedenlerle ilişkilendirildikleri sürece pratik ve faydalı olur (mesela "kesin işleyişler" buna örnektir, ama "şüpheli mucizeler" değil). Yöntemsel natüralizm modern bilimin temel prensibidir. Bazı filozoflar bu düşünceyi daha da genişleterek yöntemsel natüralizmin felsefenin de temel prensibi olduğunu söylemişlerdir. Bu bakış açısına göre bilim ve felsefe bir bütündür. W.V. Quine, George Santayana ve diğer bazı filozoflar da bu düşünceyi desteklemişlerdir.

Metafizik natüralizm, (veya ontolojik natüralizm veya felsefik natüralizm) ontoloji üzerine yoğunlaşır: Bu bakış açısı daha çok varoluş ile alakalıdır: var olan nedir ve var olmayan nedir? Natüralizm "tabiat vardır ve bütün temel doğrular tabiatın doğrularıdır."[2] metafiziki pozisyonuna sahiptir.-Alinti-

http://tr.wikipedia.org/wiki/Nat%C3%BCralizm_(felsefe)

Yukaridaki link bazen cikmiyor. Cikan linkin arama sayfasina "nAturalizm" yazip, cikan sayfadan, ikinci baslik "Naturalizm (felsefe)" yi tiklarsaniz, yukaridaki alintinin yer aldigi sayfaya ulasirsiniz.

Saygilarimla;
evrensel-insan

spartacus
03-11-2010, 20:09
Sevgili Evrensel

Zaten iki şey vardı tahmin ettiğim, birisi ya soru yağmuruna tutulabilirdim diğeride, yazılanları kişiselleştirip, sataşma gibi temellendirilip, yine üstünkörü geçişlere maruz kalabilirdim, ikincisi olmuş.

Yazım zaten yeterince detaylı, asıl sorun ise benim başlık açıp açmamam değil, bir başlığı kimin açıp açmadığı o başlıkda ele alınanlar üzerinden bir değer oluşturmaz. Yazdıklarım eleştiridir ve detaylıdır. 2 satırlık dır, dur değil açıklamalıdır.

madem tanımlarınız var ve bu hiçde tanımladığınız şeylerle uyum sağlamıyor o halde tanımları, yargıları kaynaklamak daha doğrusu hiç olmazsa iddia ettiklerinizle, iddia edilenlerin birbiri ile olan uyumunu kaynağıyla sağlamak size düşüyor. Yani malesef temelsiz olan tanımlarınızdır ki bu kişisel bir şey değildir, ortada olandır. Buyrun kaynaklayın, temellendirin materyalizmin, gözleme ve algıya dayanmadığı, akla ve tatmine dayandığını, madem aksi her fikre karşı çıkıyorsunuz değil mi?...

Birakin, yazilanlari okuyacak olan yazar ve okur arkadaslar kendileri degerlendirsin.

Bu söylediğiniz ise malesef yine her zaman ki gibi ben söylerim olur, kararı başkaları versin. İyide ortada bir anket yok, sorun karar verme sorunuda değil, bir oylama durumuda değil, bu tarz bir yaklaşım yine ben söyledim oldu anlayışıdır, tribünseldir. Bende yazılanları okuyan birisiyim haliyle bu söylediğiniz anlamsız ve bende değerlendiriyorum-tribünlük işim olmaz-, aksi kaynaklarınız varsa buyrun koyun, tanımlarınızı temellendirin.

Herseyden once neden dile gelenleri uzerinize aliyorsunuz?

Size o kadar soru sordum, cevap vermiyorsunuz, kendinizi ortaya koyamiyorsunuz? o zaman en azindan, kimseye satasmadan, baslik ile gorusunuzu yazarsiniz olur biter.

Üzerime alınmışlığım yok, buna da gerek yok, aynı tanımlarınız onlarca forumda mevcut ama bu konuya o tanımlarla başlamışsanız değerlendirme şansına eriştim diyebilirim. Yazdığım yazı gayet açık ve net, tekrar tekrar değerlendirme yapmam gerekmiyor sanırım...

Size o kadar soru sordum cevap vermiyorsunuz demişsiniz, bunun bu konu ile alakası yok henüz ortada soru yok, ama yine yazıyı okumamışsınız, cevapları okumuyorsunuz ve zaten bu sorunu yazıda dile getirdim..

Eger size gore bilimin ontolojik bir cikmazi yoksa, oturur anlatirsiniz nedenini. Tabi ontolojinin de bilimin de ne oldugunu dile getirerek, varsa da oturur onu anlatirsiniz.

Eğer sorun bilimin çıkmazı ise, idealizm şudur, materyalizm budur deme gereği nerden doğdu? hayır doğdu ise dahi, 2 satıra sığdırdığınız gerçeğin tam tersi tanımlarınızın amacı ne? Geçerken de bunlara da vurayım mı yoksa önce bunları dile getirerek aksi gelecek tüm değerlendirmelerin önünü alayım mı? Ortaya koyduğunuz çıkmaz ne, yazınızdan kaynaklar mısınız?

Cunku artik her baslikta sizlerin bu temelsiz, tabansiz elestiri ve suclamalarinizdan, gina geldi.

yazdığım yazıda bu tür davranışlarınızı da açıkladığımı düşünüyorum, gına getiren diğer insanların düşünce, görüş yada fikirleri değil sevgili Evrensel, sizin bir türlü vazgeçemdiğiniz ama sizden de farklı düşünce ve tanımlara tahammül gösteremiyor oluşunuzdandır, harcanmış emek ve vakit sizin olumlamanız için sarfedilmiyor malesef.

Hadi materyalizm tanımızın materyalizmle kökten ters olduğunu detaylıca açıkladığım yazımda, temelsiz olanın ne olduğunu gösterin? Yani sizin tanımınız temelsiz değilde, neden benim izahatla verdiğim ve tanımlarınızın temelsiz olduğunu izah ettiğim açıklamalarım temelsiz oluyor? var mı böyle bir şey? Ben tanımınızı tekrar, ismi, cismi her şeyi bırakın, temeli GÖZLEME dayalı bir felsefede nasıl olurda böyle bir tanımı yapabildiğinizin temelini varın siz izah edin. Yani artık kendimizi dahi tanımlamamıza müsade göstermeyecek kadar tutucu bir durumamı geldiniz sevgili Evrensel?

Materyalizm-Maddeyi one cikarir, Dusunceyi maddeye baglar, fakat insanoglunun algi yonunu ve kendisini gale almaz, gozlem(!), yanlislanabilirlik ve test edilebilirlik yerine, aklin doyurucu, tatmin edici, dogrulayici yanini one cikararak ispatci, kesinlikci(!!), mutlak v.s. yanasir. Gercek varlik paraleli nesneldir.

Bu idealizmin tanımıdır. Maddeyi öne çıkarır kısmını ayırdığımızda geriye hem idealizm kalır ama hemde bu söze dayanarak bakarsak, maddeyi öne çıkaranın, maddeyi gözlemlemediği konusunda bir beyan vermenizle de hem kendinizle çelişir ama hemde böyle bir tanımlama, zaten buradaki ölçütlerin* kökten materyalizme tersliği bir yana bir zorlama olmaktan öteye gidemez. Gözlemlenen maddedir zaten, herneyse..

Ölçütler: Algı, gözlem, test edilebilirlik, yanlışlanabilirlik(ki bu bilgidir kısaca) yerine aklın doyurucu(idealist ölçüt) tatmin edici(idealist olumlama), doğrulayıcı(genel bir metod)... materyalizm, yerine dediklerinizden öncekileri baz alır(algı, gözlem, deney, doğrulanabilir-yanlışlanabilirlik=bilgi)...

evrensel-insan
03-11-2010, 20:20
Saygideger spartacus;

Ben metafizik, ontoloji, epistemoloji, varlik (madde) ve fenomen ile konuyla ilgili linkleri verdim.

Sen de dile getirdiklerinin linklerini ver.

Yani ontolojinin, bilim ile olan bagini goster.

Varligin (madde) bilim ile olan bagini goster.

Materyalizmin bilimsel oldugunu ve bilimsel method oldugunu goster.

Bu linkleri ver, ondan sonra devam ederiz.

Algilayamadigim bir konuda, hodri meydan dahil; acilmis onca baslik varken, oralarda degil de buirada karsi cikman.

Ama bundan sonra karsi cikislar ancak link verilirse degerlendirilecektir. Madem ispat isteniyor, o zaman ispat gerekli.

Madem verilen linkler "idealist?!", sende "materyalist" link ver. Buradan bile senin dusunce olarak referans alginin bile tarafliligi anlasiliyor. Nedeni de acik, cunku dile gelenler senin dusuncenin ideolojik inancsal dogrulariyla, dogrulanmiyor. Akilcilikta budur, iste.

Saygilarimla;
evrensel-insan

spartacus
03-11-2010, 22:40
Sevgili Evrensel

Şimdi sıra madem ben kaynaksızım, temelsizim o zaman sen göster demene geldi. Buda tahminimdi, ve malesef beni yanıltmadın..

Bir daha söylüyorum sizin yaptığınız yanlış tanımları temellendirmek yada tanımlarınız dışında hiç de alakası olmayan, şunu göster hadi bana bunu göster demeniz gibi şeyler yapmış olduğunuz tanımlarınıza dokunulmazlık oluşturma, değerlendireni başka yönlere çekerek ortada olanı gölegeleme ve çarpıtma, atışma gibi noktalara varır ki; benim değerlendirmem(ilk yazım) hem bu konuda yaptığınız tanımların temelsizliğini hemde asılsızlığını ifade eder ve hem de benim için bu da dahil sonrasında verdiğim cevaplardan daha önemlidir.

Bu tanımı siz yaptınız, şimdi değil, her an her konuda hem bilgi sahibisiniz(?) ve hemde her nedense sürekli aynı şablonlaştırma ve tanımlarınızı sürekli her konuda söyleyip duruyorsunuz.Yıllardır sürekli yanlış tanımlayıp her forum konusunda kendi yanlış ve yanlı tanımlarınızı bize dayattığınızda, hiç bir bilgiyi, paylaşımı, fikri, uyarıyı eleştiriyi ve dahi kaynaksızlığınızı dikkate almadığınız da, sürekli bu yanlışlarınız üzerinden bambaşka bir materyalist(idealist) yaratıp ha bire kendi yarattığınız yanlış tanımlarla ha bire böğrümüze böğrümüze üstelikde her konu başlığında vurduğunuz da biz şikayet ettik mi? Yadırgadık mı? gına getirdik mi? Sevgili Evrensel! O yüzden ben hiç bir söyleminizden şikayetçi değilim, olmam da olamam da.

Bir tanımın gerçeği yansıtmıyor olmasında ne bu Evrensel insanın iradesi ile değiştirebileceği nede Spartacus'un değiştirebileceği bir şey değildir. Ortada bir tanım vardır ve bu tanım size aittir, konuyu hiç bir tarafa çekmeden, ortada olan tanımınızı ele alacağız. Olması gereken de bu değil mi? Keyfiyetimize göre değişmeyecek şey sizin tanımınızdır haliyle işte orada, katışıksız ve öylece durmaktadır....

Şundan emin olabilirsiniz ki, felsefe konusunu internetde sörf ile dillendirenlerden heleki öğrenenlerden değilim, alanıma da girmez, bir şey söyleyip ardından alakasız linkler vermek yerine, her insan gibi sizinde söylemlerinizi dayanaklandırmanız heleki bu bir tanım ise kimsenin size bunu söylemesini beklemeden yapmanız gerekir. Bu temellendirme görevide sorumluluğuda size aittir. kaldı ki bilgiye yönelmiş insan bir yazı yazdığında değerlendirmeleri düşmanca ve karşıca bir sürece çekmek yerine, aksine hem bundan mutluluk duyar hemde değerlendirmeleri önemser. Savuşturup, başka yönlere çekme çabasına girmez, hep bunu yaptığınız halde hala da sorularıma cevap vermiyorsunuz diyebiliyorsunuz, iyide siz önce size yönelmiş soru ve açıklamalara bir kez bile dönüp bakmıyor, hatta okumuyor ve değer vermiyorsunuz ki? neyin cevabını bekliyorsunuz en ufak bir eksiğiniz görüldüğünde hemen konuyu değiştirip başka yönlere çeken sorularınıza mı?

"materyalist, dünyamızdaki tüm olayların, bilinen yada deney(test) veya deneme aracılığıyla bilinebilen başka olaylarla veya süreçlerle açıklanabildiğini ileri sürer. Bilinmeyen veya bilinemez bir şeyin var olduğu varsayımına başvurmamız gereksizdir. Örneğin c(örneğin bir doğa olayı) olayını ve a ve b olayları ile açıklayabilirsek, açıklama için bilinmeyen bir x(örneğin tanrı) kullanmamız gerekmez ve kullanmamalıyız." sayfa: 52 Howard SELSAM, Din Bilim ve Felsefe - (alıntıdaki parantezler benim notum(b.n), renkli vurgulamalar bana ait, renksiz vurgulamalar ise kitaba aittir Spartacus)

Neydi sizin tanımınız;

Materyalizm-Maddeyi one cikarir, Dusunceyi maddeye baglar, fakat insanoglunun algi yonunu ve kendisini gale almaz, gozlem, yanlislanabilirlik ve test(!) edilebilirlik yerine, aklin doyurucu, tatmin edici, dogrulayici yanini one cikararak ispatci, kesinlikci, mutlak v.s. yanasir. Gercek varlik paraleli nesneldir.

Birincisi bu paragrafı açıklamama gerek var mı? deney ve gözlem kısmını geçsek bile yine bir başka şablonunda yanlış dile getirilmesindeki inatların çözümünü görürüz, hiç bir şeyi açıklamak için hiç bir biçimde bilinmeyen bir x(örneğin tanrı) in hem varlığı varsayımı gereksiz ama hemde bir olayı açıklamak için x'i kullanmak ve başvurmakda gereksizdir, kullanılmamalıdır. Bu kendi özgülünde(materyalizmin) ifadedir, yani ortaya sunumuş bir tez yada iddiaya cevap niteliğinde değil, yapısallık biçimindedir. Birisi çıkarda x vardır der ve her olayı ve her şeyi, bilgiyi buna göre açıklar, tezini sunarsa ona göre ele alınır, ama bu materyalizm açısından özgüllük taşımaz, tez sahibinin metodu tez sahibini bağlar.

"Materyalizmin ikinci ana ilkesi birinci ilkenin uygulanmasından ve temel gerçeğin us(zihin) ya da tin(!) olduğunu iddia eden idealizme karşı herşeyin "doğal olarak" açıklanabileceğini savunur. Bütün bildiği dünyadaki süreçler ya da olaylar(gözlem) materyalist bu "us" nedir diye sorar. Bilinç ya da düşünce, duygu, istek seçim ve benzeri unsurları içermeyenlerden ayırt edilmek için bu süreç ve olayların bazıları "ussal"(zihni) olarak tanımlanır. "Ancak siz Us'u bir soyutlama, düşünce, duygu, vb. için bir ad olarak kabul ediyorsunuz. Sizin maddeniz nedir? o da aynı derecede bir soyutlama, tüm olayların arkasında bulunduğu varsayılan bilinmeyen bir öz için bir ad(!) değil midir?" diye karşılık verir idealistler. İlk materyalistlerin bir çoğu bu tuzağa düştüler ve bundan nasıl kurtulacaklarını bilemediler." Adı Geçen Eser(a.g.e) sayfa 53
Sizin yönteminize daha önce idealist demiştim, bu gün de dedim ve garip ki sanki kendi bulduğunuz yeni bir felsefe gibi sunduğunuz soyutlama hem materyalist bir tanımlama hemde buna karşı geliştirdiğiniz karşıt görüşlerinizde ne garip ki 1938 yılında ABD li filozoflarcada dile getirilmekte, hemde temeli hem antik çağ idealizmine dayanmaktadır. "madde bir ad, bir soyutlama o zaman madde soyutlanmadan önce(zihne dayanmadan önce) yoktur" demekti idealist görüş değil mi? kim diyor bunu peki bunu?

peki materyalizme göre belirleyici olan nedir? nesnel gerçektir ve madde demek bir soyutlama ise buda demektir ki ortada somut olan bir şey vardır ve dolayısıyla O somut olan şeylerin kendisi değil onlar için bir ad olmaktan ibarettir.

"Materyalizmin, madde ile us'un ilişkisine ait üçüncü ilkesi daha karışıktır ve diğer ikisinden daha az anlaşılmıştır. Bu ilke insanların düşündükleri ve duydukalrı kişilik, özellik, düşünce, seçim, istek, sevgi, nefret gbi herşeyin insanların toplum ve doğa dünyası ile olan ilişkilerinden doğduğunu belirtir. "varlık bilinci belirler" cümselisyle ifade edilen bu görüş, bilincin varlığı belirlediği idealist görüşün tam karşıtıdır." (a.g.e syf:56)

materyalizm zihin, düşünce, doğru, yanlış gibi terimlerle değil, özgülünde ve ele aldığı ölçüt bilgidir, gözlemci için ise açığa çıkan bilinçtir..

materyalizmi "aklin doyurucu, tatmin edici, dogrulayici yanini one cikararak ispatci, kesinlikci, mutlak v.s. yanasir" gibi inanç faktörü ile tanımlamak ancak ve ancak materyalizm hakkında hiç bir şey bilmeden tanımlar yapma bahtsızlığıdır. Bu kimin yapıp yapmadığı, kim yapmış yapmamış gibi bir ayrım taşımaz ve böylesi bir bakışdan tamamen bağımsızdır.

"idealistin, dünyanın usuna(zihnine) bağımlı olduğunu gösterme çabalarına karşıt olarak antropoloji(insan bilim) ve psikoloji bilimleri inasnın düşüncelerinin dünya ile olan deneyleri sırasında nasıl elde edildiğini gösterir." a.g.e syf:57 (parantezler ve renkelndirip koyulaştırmalar bana aittir. bu paragraf ise bir üstteki alıntıyı izah etme, olumlama üzerinedir.

"İlkelerimiz geçmiş deneylerin genellemeleridir ve gelecekteki gözlemlerimize, deneylerimize ve uygulamalarımıza rehberlik ederler. Uygulamalarımız ise, karşılığında yine deneylere ve yeni uygulamalara ilişkin olan teorilerimizin daha ileri bir nitelik kazanmasını ya da gelişmesini sağlar." a.g.e syf:115

Benim ilk yazım ve değerlendirmelerim kaynak gerektirmeyecek kadar açık izahlarla yapılmış iken, ki tanımınızın temelden yanlışlığı üzerine bu verdiğim yüzeysel kaynaktır, en az incitici sonuçlar doğuracak olandır, ki ortada çok ama çok basit ve üstelik de bir paragrafı aşmayan, yanlış bir tanımın neden yanlışlığı üzerine dururken, hala ama hala siz bilgi sahibi olmadığınız bir konu hakkında yine 3-5 satır şablonlaştırılmış ve indirgenmiş, detay olmayan ancak kelimeleri ölçüt almış ama neye göreliği dahi belirsiz tanımınıza devam etmeye, bizleride kendi tanımlarınıza hapsetmek için baskı kurmaya, dayatmaya, sen sus ben ne dersem doğrudur, ben ne dersem sen O'sun demeye ısrar edeceksiniz ve dahi beni kötüleyeceksiniz. hatta bu yazımdan sonra yine hadi bunu söyle, hadi bunu göster diye hiçde tanımınızla alakası olmayan başka şeyleri önüme yığıp duracaksınız, asla söylediklerim kişisel olmadığı gibi sizi de anlıyorum. Bir teistin-yani inanç faktörünün baskısı gibi madem tanrı yok o zaman olmadığını göster demesi gibi, hem dayanağı kaynağı benden bekleyecek ama ne hikmetse zaten söylevleri çeken siz olduğunuz halde kaynak işi bana kalacaktır. Çünkü siz doğrucusunuz, inançsalsınız ve kendinizi tek doğru olarak görüyor ve her şeyi size göre, açıklıyor ve kendinizide ölçüt olarak görüyorsunuz, herkesin ölçütü olarak kendinizi görme çıkmazına saplanıp kalmışsınız. oysa bir şeyin olduğunu, ne olduğunu vs iddia ederseniz, olduğunu göstermek iddia sahibinin işidir değil mi? benim böyle bir derdim yok ki!

evrensel-insan
03-11-2010, 23:08
Saygideger spartacus;

Akilciligin, inancsal ve dogrusal temelli ayrimci ve tartismaci ontolojik, metafizik, ideolojik, teolojik ortaya koyumlarini tartismak istemiyorum. Cunku tartisacak bir inancsal ve dogrusal dusuncem yok.

Ben sadece epistemolojinin, yukaridaki temeldeki, insanoglu soyutlamasinin insansal olmayan ve insanoglu turu ve birinin temelini teskil etmeyen sorunsal resmini ortaya koyuyrum. Bu da olanlarin gozlem temeliyle oldugu gibi, disaridan bakis acisi ve notr algi ile dile gelmesidir.

Sen kendi dogruluk tartismani, senin dogruna kendi dogrusuyla karsi cikanlar ile tartis. Beni yukarida belirttigim tabanlar ve temeller ilgilendirmiyor.

Oyuzden, aciklamalarin icin tesekkurler. Ayrica hic kimsenin yukaridaki temel ve tabanlar temelindeki dogrularina da karsi degilim, buna senin dusuncen de dahil.

Sen kendi akilciliginin, seni inandiran dogrusu ile yukaridaki tabanlari bilimsel de yapabilirsin. Sonucta bu, akilciligin kendine dogrulamasinin bir tezahurudur.

Yukaridaki taban ve temellerde, insanoglu farkli akilciligin, farkli ideolojik, inancsal dogrulari temelinde "benimki dogru" tartismasini yapiyorlar zaten. Benim yaptigim bu tartismaya katilim degil; zaten bu tartismanin soyutlamanin bir sorunu oldugunu dile getirmek. Sen istersen, bu dile gelen dusunceleri yukaridaki taban ve temel bunyesinde idealizme de bagliyabilirsin. Cunku dile gelenler, senin dogrularina paralel olamayacagina gore, ancak idealist olabiliyor.

Bu temelde de, senin dusunce olarak benim dile getirdiklerimi idealizme neden yamadigini dagayet acik ve net algiliyorum. Zaten bu onyargi ve akilci sabitlemek, ortada bilgi alisverisinin de kalmayacagini ve kalmadigini gosteriyor.

Benim de zaten epistemolojik gercekciligin disinda sunabilecegim bir sey yok. Sonucta insanoglu bunu algilayabilirse, bir tek orada tartismiyor ve gercekleri, kendi dogrusuyla olcmeden algiliyor. Rehber niteligindeki dile gelimlerde bunun icin var.

Ama rehber niteliginin disaridan bakis acisi ve notr algili dile getirimini de algilamak, kendi dogrularindan bakmamak ve kendi dogrularinla mukayese etmemekten geciyor.

Surasi cok acik algilaniyor ki, senin dogrularina girmeyen her turlu dile gelim, idealist olacaktir. Benim de bunu yanlisligini sana gosterebilmem, sen gormek istemedikce de mumkun olmayacaktir. O yuzden de fazla bu gereksiz tartismayi uzatmanin da bir anlami yok.

Sonucta dile gelen degil; onemli olan dile gelenin algilanmasidir. Bu da herkesin kendi ufku kadardir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

spartacus
04-11-2010, 00:09
Sevgili Evrensel

Gösterdiğin yaklaşım için teşekkürler, eninde sonunda geleceğiniz nokta burası olacaktı, çünkü siz ben faktörünü aşmayan düşüncelere sahipsiniz, ben ne dersem öyledir, ben ne diyorsam doğrudur çünkü bana göredir gibi bir ölçütünüz var ve malesef başka ölçütde gereksizdir diyebiliyorsunuz ve dahi benim veya başka insnaların düşüncelerini hiçe, sizi hiçe sayıyorum ve sizi hiçe saymaya devam edeceğim, beni ilgilendirmez diyebiliyorsunuz. Ama, materyalizm, idealizm, bilim her ne olursa olsun insanların ortak değerlerini kendinize göre ve düşünceyi, salt kendinizi merkezi ölçüt(idealizm) alarak işinize nasıl gelirse reel anlamıyla tanımlama hakkını size vermez, kendinizi kandırırsınız, sende öyle tanımla demenizde bana bu hakkı vermez ve dahi sizin hatanızı görmek yerine, ısrarla sürdürme yolunu seçtiğiniz için yanlışa dönüştürdüğünüz gerçeğini örtbas etmez., Nesnel ve iradelerimizden bağımsız şeyler için böyle , sen elmaya ayva de, diğeri armut desin gibi bir bakış açısına sahip olacaksak forumda yazmamızın, heleki zerre kadar kalmayacak güvenirlilik ve tutarlılığımızın ne anlamı kalır.

ne demiştim düşünceyi ölçüt almak idealizmdir! iyide ben kimseyi suçlamıyorum ki, işte yine cevabınızı, senin düşüncen, benim düşüncem temelinde, yani düşünceyi merkez alan bazla verdin. Benim için ölçüt bilgidir, eğer bir kıstaslama yapacaksanız temeliniz bu olsun, sürekli tekrar etmem de yersizdir.

Sen kendi dogruluk tartismani, senin dogruna kendi dogrusuyla karsi cikanlar ile tartis. Beni yukarida belirttigim tabanlar ve temeller ilgilendirmiyor.

demişsiniz

işte hiç bir yorum katmıyorum, tane tane açıkladığım yazımı, ciddiye almadınız, sonra tanımınızda ısrar ettiniz-ki böyle yapacağınızıda önceki yazımda nedenleri ile açıkladım- sonra da kaynak verince, o taban ve kaynaklar beni ilgilendirmez dediniz.


bu son yazınızdan,

Sonucta dile gelen degil; onemli olan dile gelenin algilanmasidir. Bu da herkesin kendi ufku kadardir.

Buda tanımınız.
"Materyalizm-Maddeyi one cikarir, Dusunceyi maddeye baglar, fakat insanoglunun algi yonunu ve kendisini gale almaz, gozlem(!), yanlislanabilirlik ve test edilebilirlik yerine, aklin doyurucu, tatmin edici, dogrulayici yanini one cikararak ispatci, kesinlikci(!!), mutlak v.s. yanasir. Gercek varlik paraleli nesneldir."

ne kadar anlamlı oldular değil mi?

Onca detaylandırıp izah ettiğim ilk değerlendirmem de sonuç itibariyle ifade ettiğim ve üstüne üstlük materyalizmin temelinin gözleme-bilgiye dayandığını da açıkaldıkdan sonra;"En basitinden materyalizmin gözleme dayanmıyor olması sözünüz, materyalizmin temelinin gözleme-bilgiye dayanırlığı ile ne kadar bağdaşırsa, mandanında söğüt dalına yuva yapması o kadar bağdaşır."
Bu yine sizin tanımınız

"Materyalizm-Maddeyi one cikarir, Dusunceyi maddeye baglar, fakat insanoglunun algi yonunu ve kendisini gale almaz, gozlem(!), yanlislanabilirlik ve test edilebilirlik yerine, aklin doyurucu, tatmin edici, dogrulayici yanini one cikararak ispatci, kesinlikci(!!), mutlak v.s. yanasir. Gercek varlik paraleli nesneldir."

Buda Amerikan felsefeci Selsam'ın 1938 yılında yazdığı metinlerden bir alıntı, en azından gözlem konusunda karşılaştırabilirsiniz, bunu yapabilirsiniz, çekinmeyin, korkmayın, dünyanın sonu değil, kendinizinde dile getirdiği ve savunduğu yanlışlanabilirliğin aşkına!!!..
"İlkelerimiz geçmiş deneylerin genellemeleridir ve gelecekteki gözlemlerimize, deneylerimize ve uygulamalarımıza rehberlik ederler. Uygulamalarımız ise, karşılığında yine deneylere ve yeni uygulamalara ilişkin olan teorilerimizin daha ileri bir nitelik kazanmasını ya da gelişmesini sağlar." a.g.e syf:115

Ve şimdi tekrar sizin hem küçümseyen, hem salt düşünceye dayanan ve bu koşulla kestirip atan söyleminize;

Sonucta dile gelen degil; onemli olan dile gelenin algilanmasidir. Bu da herkesin kendi ufku kadardir.

Şimdi, sizin tanımınızla materyalizmin gerçekde ne olduğu kaynağından yola çıkarak yaptığınız karşılaştırma da! ne algıladınız? devam edelim mi? Yoksa yanlışlanabilirliğin aşkına!!Tanımınızı feda etmekden korkmakda ısrarı sürdürecek misiniz? işte kendi söylemlerinizle oluşan bu düğümü çözmek, yine kendi söylemlerinizi yanlışlanabilir kılabilme özverisinden geçmektedir, bunu yapıp yapamayacağınızı ise göreceğiz ve ardından bana istemesemde varsayıyorum ki tek bir söz kalacak, o halde söylediklerinizin(örneğin yanlışlanabilirlik) sizin için dahi bir anlamı yok ise geriye ne anlamı kaldı ki?...

evrensel-insan
04-11-2010, 00:17
Saygideger spartacus;

Konunun basligi belli. Eger konunun basliginas yonelik, ya da karsi bir dusunce dile getirimin varsa, getir. Aksi taktirde karsilikli yazismaya donusuyor. Beni ve baskalarini birak, konu ile ilgili, bilgi, birikim, alis verisi yapabileceklerin varsa onu dile getir.

Basligi okuyanlarda, kimin ne dile getirdigini kendileri degerlendirir ve gerektiginde de kendi dusuncelerini dile getirirler.

Ne kadar ilginc degil mi, bir baslik acip, bilgi dile getirmek yerine, baslik acanin dile getirdikleriyle ugrasmak. Bu da akilciligin bir sorunu olsa gerek.

Cunku artik size bir yanit vermeyecegim. Bunu bile algilamak sorun olmus. Baslik ortada, kendi dusuncelerinizi dile getirin.

Bakin cok basit. "Bilimselligin ontolojik cikmazi yoktur, cunku....", ya da "Bilimselligin, ontolojik cikmazi vardir, cunku....."

Saygilarimla;
evrensel-insan

ozgur_beyin
04-11-2010, 00:25
yahu spartacus başına belayı almışsın hayırlı olsun.
evrensele ne söylesen kar etmez . o bildiğini okur.senin lafların kar etmez çünkü evrenselde takıntılı bir felsefeyi iyi bilen adam kompleksi var ve bu konuda kendini üstad sanıyor.ben bir hakkı bulut'un şarkılarındaki melodi farklılığını anlamadım birde evrenselin yazdıklarının arasındaki farkı

evrensel-insan
04-11-2010, 00:38
Saygideger ozgur beyin;

Gene firsati kacirmamissin. Spartacusun "bunu da biliyordum" kahinligine razi olusun, senin de herhalde su an ne dile gelicegini biliyor olusundur.

Ayinesi istir kisinin lafa bakilmaz,
Rutbe-i Asri gorunur, her eserinde.

Ama yoook, size ancak birisi "bu Adir" diyecek, sizde ancak karsi cikacaksiniz. Cunku "bu A dir" in bir sorun oldugunu bile algilayamadan. Peki sizin gorusunuz ne?, koca bir 0 "Baskalarinin dile getirdiklerini elestirmek, baltalamaya calismak varken, neden kendi goruslerinizi dile getiresiniz?" degil mi?

Oglum Ahmet, sen bu yolda devam et.
Cunku gorgului kuslar, gordugunu isler ve kargadan da baska kus tanimaz.

Saygilarimla;
evrensel-insan

spartacus
04-11-2010, 00:56
sevgili Evrensel

O zaman başlığı açtığın yazına bi zahmet bakıver. kendin cevapla söylediklerim ne alaka diye! madem alakası yok, ben durduk yeremi sizden alıntılar yapıyorum, işte buyur yazınız,

Saygideger arkadaslar;

Bu cikmazlar.

Mustakil var olan varlik temelinde;

Idealizm-Dusunceyi one cikarir, fakat dusunceyi gozlem, yanlislanabilirlik, test edilebilirlik ve degiskenlik yerine akila, algiya tasir, insanoglunu gale almaz ve sabit, kalici, degismez inanca yonelir. Gercek varlik paraleli ozneldir.

Materyalizm-Maddeyi one cikarir, Dusunceyi maddeye baglar, fakat insanoglunun algi yonunu ve kendisini gale almaz, gozlem, yanlislanabilirlik ve test edilebilirlik yerine, aklin doyurucu, tatmin edici, dogrulayici yanini one cikararak ispatci, kesinlikci, mutlak v.s. yanasir. Gercek varlik paraleli nesneldir.

Siz hem konuyu açacak hemde çıkmazlar diye yanlış ve bilinçsizce tanımlar getireceksiniz birde bu yanlış bilgilerinize inanacaksınız, sonrada çıkmazın dayanakları diye bunları göstereceksiniz, bende sizin bu tanımlarınızın anlamsız, gerçeği yansıtmayan ve dolayısıyla böye bir çıkmazdan bahsedebilmeniz için dahi, böylesi tanımlara ve dayanaklara dayanamayacağınızı anlatacam, siz konuyla ilgili yazmış, ben ise konudan bağımsız yazmış olacam öylemi?!!!! Kısaca çıkmazı oluşturduğunuz dayanaklarınız hem bilinçsizce hemde malesef çürük ve tabiki ben konu olarak dayanağınızı ele alacam! Derdim atışmak değil ki, net ve açık.

O yüzden bir o yana bir bu yana yönelmemeize gerek yok, madem çıkmaz gerçeği yansıtmayan tanımlarınıza dayanıyor, o halde hangi çıkmazdan bahsediyorsunuz, bunun dayanağı kaldı mı? daha başka bir dil mi kullanmam gerekiyor yoksa aynı dili kullandığımız ortada değil mi?

Şimdi özetleyeyim

Ya dayanaklarınızı tekrar ama gerçekçi-objektif tanımlayacaksınız yada çıkmaz dediğiniz şey sizin kavram kargaşanızdan öte gitmeyecek ve kendi başına da hiç bir anlam taşımayacak bir söylemden ibarettir.

evrensel-insan
04-11-2010, 01:05
Saygideger spartacus;

Peki madem istiyorsun yeniden basliyalim. Yukaridaki yaptigin alintilar SORUNUN DILE GELMESIDIR.

Sana da yapacak iki sey kaliyor, ya bunlarin sorun olmadigini ortaya koyacaksin, ya da sorun olduklarini dile getireceksin.

Simdi once cevap ver ve uygula.

Sorun olmadiklarini mi ortaya koyacaksin?

Yoksa sorun olduklarini mi dile getireceksin?

Hangisi?

Saygilarimla;
evrensel-insan

spartacus
04-11-2010, 01:43
Sevgili Evrensel, kendi yazınla kendin karar ver, ortaya bir çıkmaz koymuşsanız dahi-ki kabul-, kendi tanımlarınıza dayanırlılık temelinde, kendi çıkmazınızı koymuş durumdasınız, haliyle ben çıkmazı ele alma şansına sahip değilim çünkü çıkmaz kelimesi kelime olarak kendi başına bir anlam ifade etmiyor. Böyle bir çıkmazınızın varlığı, biliminde böyle bir çıkmazı olduğu anlamına gelir mi? Gelmez, böyle bir şeyi bilgi açısından esas alabilir miyiz? hani epistemolojik ölçütleri örnek vermiştiniz, o açıdan düşündüğünüzde bile cevabımız hayır, bilim için bir çıkmaz olduğu anlamına gelmez olacaktır.

Saygideger arkadaslar;

Bu cikmazlar.

Mustakil var olan varlik temelinde;

Idealizm-Dusunceyi one cikarir, fakat dusunceyi gozlem, yanlislanabilirlik, test edilebilirlik ve degiskenlik yerine akila, algiya tasir, insanoglunu gale almaz ve sabit, kalici, degismez inanca yonelir. Gercek varlik paraleli ozneldir.

Materyalizm-Maddeyi one cikarir, Dusunceyi maddeye baglar, fakat insanoglunun algi yonunu ve kendisini gale almaz, gozlem, yanlislanabilirlik ve test edilebilirlik yerine, aklin doyurucu, tatmin edici, dogrulayici yanini one cikararak ispatci, kesinlikci, mutlak v.s. yanasir. Gercek varlik paraleli nesneldir.

Çıkmaz olarak gördüğün materyalizmi ele alalım, bu sizin çıkmaz olarak ifade ettiğiniz şeyi anlamlı kılan dayanaktır, ölçüttür. Oysa dünyada böyle bir materyalizm yoktur, materyalizm "fakat insanoglunun algi yonunu ve kendisini gale almaz, gozlem, yanlislanabilirlik ve test edilebilirlik yerine" demişsiniz ya, işte tam tersi materyalizm onları gale alır, sonra yazdıklarınızı "aklin doyurucu, tatmin edici, dogrulayici yanini one cikararak ispatci, kesinlikci, mutlak v.s. yanasir." almaz, karşı çıkar. Bunu siz böyle tanımladınız, dünyadaböyle bir materyalizm yok ise, çıkmazdan materyalizm elenmiştir.

idealizm kaldı geriye değil mi? idealizm de bilim açısından çıkmaz teşkil edemez çünkü idealizmin bilimi ideolojiktir, en nihayetinde teolojiktir, metodu, yolu yöntemi sizin epistemolojik olarak tanımladığınız ilkelere dayanmaz, aksine us'a dayanır ve algıyı ret eder, algı der nesnelerden bana değil, benden nesnelere yolladığım ama bununda nesnel bir yapısı olmayan düşünce öbekleridir der. örneğin oturduğum sandalye var olduğu için değil ben oturmayı düşündüğüm için vardır der, o benim düşüncelerimin ürünüdür der. örneğin gözümü kapadım mı evren yoktur, evimde değilsem ve evimi algılayacak ve dahi eşyaları algılayacak bir ben(zihnim) yok ise eşyalarda yoktur der. O halde idealizm bilimin çıkmazı olamaz, olsa olsa idealizm bilimin engeli olabilir ki bu durum bilimin çıkmazı olarak ifade edilemez, bilimin içinde ve ona özgü olmayan dışsal bir şeydir haliyle idealizmde elendiğine göre

geriye epistemolojik olarak sunduğunuz son paragarafdaki kelimeler kalır ki, o kelimeler(gözlem, deney, yanlışlanabilirlik, değişkenlik(mutlaksızlık), bilgi, algı vs) materyalizmin ilkelerini oluşturur, en azından 3 tanesini 1938 yılında materyalist bir filozftan üstelikde kendi ağzı ile ilke deyişinden kaynakladım, ki bu konuda onlarca ve onlarca kaynak verebilirim. bakın kelimenin düz-katışıksız anlamı ile söylüyorum ilkeleridir daha anlamlı bir cevap verilebilir mi? ve hiç bir felsefeyi, ilkelerinden kopartamaz ve ayrı bir felsefe gibi sunamayız, bunlar birbirine bağlıdır, o saydığınız ilkeler materyalizmin eli, gözü, dili, ayağı, kulağı vs'dir kopartılamaz. Materyalizmin eli, gözü, kulağı ayağı bilimdir, metodu ise diyalektik. İdealizmin eli, kolu, ayağı düşüncedir(ideoloji)ve metodu teolojiktir, bilimi ret eder.

Şimdi çıkmazlar elendiğine göre çıkmaz adına geriye bir şey kaldı mı?

evrensel-insan
04-11-2010, 02:13
Saygideger spartacus;

Birincisi,, sen dusuncve olarak ontolojik bir taraf tuttugun icin, ontolojinin tum ideolojileri senin icin sorun olmaz. Zaten pozitivizmi bile alintilamamissin. Bu nedenle de senin, dusunce olarak ontoloji disi ve notr algin da mumkun olmaz. Cunku senin dusuncenin, ontolojinin icindeki bir ideolojinin tarafindadir.

Çıkmaz olarak gördüğün materyalizmi ele alalım, bu sizin çıkmaz olarak ifade ettiğiniz şeyi anlamlı kılan dayanaktır, ölçüttür. Oysa dünyada böyle bir materyalizm yoktur, materyalizm "fakat insanoglunun algi yonunu ve kendisini gale almaz, gozlem, yanlislanabilirlik ve test edilebilirlik yerine" demişsiniz ya, işte tam tersi materyalizm onları gale alır, sonra yazdıklarınızı "aklin doyurucu, tatmin edici, dogrulayici yanini one cikararak ispatci, kesinlikci, mutlak v.s. yanasir." almaz, karşı çıkar. Bunu siz böyle tanımladınız, dünyadaböyle bir materyalizm yok ise, çıkmazdan materyalizm elenmiştir.

Buradan da, ntolojik tarafiniz belli oluyor zaten. Benim materyalizmin ne olduguna dair dile getirdiklerim, benim degil; rehberlerin dile getirdikleridir. Bugun dunyada bu konuda bilgisi olan bir kisiye sorarsaniz, size rehber olarak materyalizmin, metafizigin ontoloji kisminin bir ideolojisi oldugunu ve idealizm ve pozitivizme karsi kendi tarafinin mucadelesini verdigini soyler. Cunku rehberler, bir taraftan bakarak bir seyi ortaya koymazlar, olan ne ise onu ortaya koyarlar. Eger materyalizm, insanoglunu gale alsa "hersey maddedir" demez, onun yerine "maddeyi ortaya koyan insanoglunun algisidir" der. Size daha once dedim tekrar diyorum ve soruyorum. Siz nasil tanimliyorsunuz? en azindan sorunu o zaman sizin taniminiza gore ortaya koyabilirim. Tekrar soyluyorum. Materyalizm, felsefenin, metafizigin, ontolojinin bir ideolojisi degil mi ki eliyorsunuz. Degil ise, ispat edin. En azindan, sizce bilimselse, HANGI BILIM DALI OLDGUNU ORTAYA KOYUN.

idealizm kaldı geriye değil mi? idealizm de bilim açısından çıkmaz teşkil edemez çünkü idealizmin bilimi ideolojiktir, en nihayetinde teolojiktir, metodu, yolu yöntemi sizin epistemolojik olarak tanımladığınız ilkelere dayanmaz, aksine us'a dayanır ve algıyı ret eder, algı der nesnelerden bana değil, benden nesnelere yolladığım ama bununda nesnel bir yapısı olmayan düşünce öbekleridir der. örneğin oturduğum sandalye var olduğu için değil ben oturmayı düşündüğüm için vardır der, o benim düşüncelerimin ürünüdür der. örneğin gözümü kapadım mı evren yoktur, evimde değilsem ve evimi algılayacak ve dahi eşyaları algılayacak bir ben(zihnim) yok ise eşyalarda yoktur der. O halde idealizm bilimin çıkmazı olamaz, olsa olsa idealizm bilimin engeli olabilir ki bu durum bilimin çıkmazı olarak ifade edilemez, bilimin içinde ve ona özgü olmayan dışsal bir şeydir haliyle idealizmde elendiğine göre

Ayni yere geldik, tabiki kendine gore edemez. Cunku goz kendini goremez.Epistemolojik olmadigini ben dedim, zaten. Idealizm bilimin cikmazi oldugu, en son akilli tasarimciligin bilim olarak sunulmasi ornegidir. Eger bugun incelersen, bir suru bilim adaminin idealist dusundugunu de gorursun. Ayrica, cikmaz ile engel farkini neye gore koyuyorsun. Cikmaz demek "herhangibir idealist yanasim, bilim olarak ortaya konamaz. Konursa, bu bir aldatmacadir." anlamindadir. Sorunun asil temeli AKILCILIKTA YATMAKTADIR. Cunku, akilciligin zaten kendisi soyuttur ve ideolojiler akilciligin bir urunudur. Ayrica bir seyin ne oldugunu kesin olarak ortaya koymak, zaten idealizmdir.

geriye epistemolojik olarak sunduğunuz son paragarafdaki kelimeler kalır ki, o kelimeler(gözlem, deney, yanlışlanabilirlik, değişkenlik(mutlaksızlık), bilgi, algı vs) materyalizmin ilkelerini oluşturur, en azından 3 tanesini 1938 yılında materyalist bir filozftan üstelikde kendi ağzı ile ilke deyişinden kaynakladım, ki bu konuda onlarca ve onlarca kaynak verebilirim. bakın kelimenin düz-katışıksız anlamı ile söylüyorum ilkeleridir daha anlamlı bir cevap verilebilir mi? ve hiç bir felsefeyi, ilkelerinden kopartamaz ve ayrı bir felsefe gibi sunamayız, bunlar birbirine bağlıdır, o saydığınız ilkeler materyalizmin eli, gözü, dili, ayağı, kulağı vs'dir kopartılamaz. Materyalizmin eli, gözü, kulağı ayağı bilimdir, metodu ise diyalektik. İdealizmin eli, kolu, ayağı düşüncedir(ideoloji)ve metodu teolojiktir, bilimi ret eder.

Burada da daha once dedigim gibi, sizin materyalizmden yana ontolojik taraftarliginiz soz konusu. Oyuzden tekrar sormak zorundayim. Sizin savundugunuz materyalizmin ne oldugunu ortaya koymaniz gerekir ki, ben de en azindan, bilinen materyalizmden dusunce olarak farklilasip, farklilasmadiginizi algilayayim.

Butun bunlar, nasil bir teistin Allah disina cikarak bir dile getirim yapamadigi gibi, sizin de ontoloji disina cikarak bir dile getirim yapamayacaginizi gosteriyor. Cunku ontolojik bir ideoloji olan materyalizmin tarafindasiniz. Oyuzden sizden, ontolojinin bir ideolojisi olan materyalizmi, bilimin bir cikmazi olarak gormeniz de beklenemez zaten. Ayni Allahin varligina inanmis birinin, teolojinin insanligin bir cikmazi oldugunu gorememesi gibi.

Ama dedigim gibi, ben nekadar size, ontoloji butununun bilimin bir cikmazi oldugunu gostermeye calissam, siz onun icinden tarafiniz olan materyalizmi her zaman savunacaksiniz.

Ayni seyi bir idealist ve pozitivist te kendi icin yapacak. Zaten ontolojinin bunyesinde materyalizm olmasaydi, sizin boyle bir tarafli karsi cikisiniz da olmayacakti. Dolayisiyle materyalizmi, bilime esitlemis bir dusunceye benim sorunu gosterme olanagim yoktur. Aynisi pozitivizmi bilime esitleyen dusunce icinde gecerlidir. Sorun icerden degil; ancak disardan gorunur. Cunku sorunun icinde sorunu gormenin olanagi yoktur. En azindan sorunun icindeki kendi penceresinden bakan, kendi penceresinin sorununu goremez.

Saygilarimla;
evrensel-insan

spartacus
04-11-2010, 12:44
Sevgili Evrensel

Lütfen ya ciddiyetle yaklaşın yada kendi yazdıklarınıza dahi bu kadar saygısızlık etmeyin.

savurmayın, öz ve net olun. Yorum yapmaya dahi gerek yok aslında.

Ortada tanım var bu tanım size ait ve uydurma, ortada diyorum, çıkmazınızda yine sizin söyleminizle bu tanımlardır dediğinizi diyorum hala çıkıp ortamı bulandıran, söylenenleri saptıran, başka başka yönlere çekme telaşı taşıyan söylevlerinize devam ediyorsunuz? taraflı olan birisi var ise O'da bizzat sizsiniz ve taraflılığınızı ciddi anlam da anlamak istiyorsanız ilk yazımdaki tespitleri gale alırsınız. Almazsanız da siz bu başlıkda verdiğiniz sınavdan, kendi söylediklerinize(!) kendi ilkelerinize bile uyum sağlamayan, konu ben bilirim, evrensel insan herşeyi bilir noktasına geldimi bu ilkelerinizide çiğnediğinizi gözler önüne sermeye devam edersiniz. hata yapabileceğinizi kabul edebiliyor musunuz mesala? Hiç görmedik, aynen bu başlıkda da göremediğimiz gibi, zorda kalınca bana göre öyledir diyebiliyorsanız zaten, hata adına bir şey kalmamıştır, mesala elmaya bisiklet bile deseniz bu bir hata değildir, size göre elma bisiklettir, bir mantık böyle işlediği sürece anlamlı hiç bir ürün veya fikir üretme şansı yoktur...

bakın size hiç taraflılık içermeden, siz içermeden özetleyim;

Ortada bir çıkmaz var demiş olalım.

bu çıkmaz A, B ve C dir demiş olalalım. Sonra da biz A ve B ve C hakkında uydurma diyebileceğimiz, gerçeği yansıtmayan bilinçsizce, düzmece tanımlar getirelim, şimdi çıkmaz neye dönüştü, oda bir uydurma... basit, evet zor değil, basit ve anlaşılır, taraf yok, zümre yok bir şey yok, sade, tamamen sade...

materyalizm veya diğerlerinin tanımı sizin uydurduğunuz ve ardına sığındığınız rehberler öyle söylüyor diye izah edilemez. öyle söyleyen bir rehber yok, ne anlamsız ve dayanak olmayacak rehberler kelimesi gibi kerameti kendinden menkul laflar ile yanlışda ısrarınızı örtbas edebilirsiniz, nede örtbas etmeye çalıştığınız davranışınızlarınızla hatanızı ve dolayısıyla yanlışa sürüklenmeye devam edişinizi engelleyebilirsiniz.

Siz birisine şapşal dediniz diye o kişi şapşal olmak zorunda değildir, siz ise ben ne demişsem her şey öyledir öyle olacaktır deme cüretini dahi göstermekten bunuda aleni söylemekten, her başkıkda yapmakdan geri durmuyor ve bunun ne kadar incitici, sakat ve yanlı bir anlayış olduğunu anlamama gayretinden de geri durmuyorsunuz. tüm bunlar sizin çıkmazlarınızdır.

Siz, felsefe alanında en azından hakkında konuşup, onca savurmayı kendinize meşru gördükleriniz hakkında hiç bir bilince sahip olmayan ama olmadığı halde tanımlar üretip, sözde bilgilerle insanlarıda kendinide yanıltmaktan, Ben bilirim, ben her şeyi bilirim, her şey herkes bana göredir ve benim ölçütümde benim-kendimim diye bir meşruiyet oluşturup kendine dayanmak adına yanılır ve yanıltırsınız ve gidişatınızda bunu yapmaya devam edeceğinizi göstermektedir. Bu kişisel değildir, tespittir.

Evet ortada bir çıkmaz var doğru, bu sizin çıkmazınız, ister aşarsınız isterse uydurma dayanklarla çıkmazlar üretmeye devam edersiniz, siz devam ettikçe ben uydurma tanımlarınızı ve bunlara dayanarak türettiğiniz çıkmazlarında tanımlarınız(dayanağınızın) gibi uydurma olduğunu, alıntılayıp altına gerçeğini koymaya devam ederim.

Burada garip bir şey yok. bastığınız tahtalar çürük ise inat etmenin anlamı yoktur, düşeceksiniz, bastığınız toprak(çıkmaz) ayaklarınızın altından kayıp gidiyorsa(uydurma tanımlarınız) yapacak bir şey yok...

diamat
04-11-2010, 14:10
bir yanda,
''düşünce maddeyi yarattı'' önermesi, ki asla gözlemlenemedi, gözlemlenemiyor.
tamamen kurgusal bir önkabul ve gerçekdışı, somuta da taban tabana zıt.

diğer tarafta 'madde düşünceyi varetti' tespiti ki, sürekli gözlemlenen bir olgu.

diğer yanda ise; sözde bir düalite varsayımıyla, birisi savsata ve diğeri de gerçek olan bu iki iddiayı eşitlemeye kalkan, bunu yapabilmek için de somutu tamamen bir tarafa koyup, kelimelerin sanal dünyasında bu sözde eşitliğin altını çizen evrensel-insan.


ALINTI:'Materyalizm-Maddeyi one cikarir, Dusunceyi maddeye baglar, fakat insanoglunun algi yonunu ve kendisini gale almaz, gozlem, yanlislanabilirlik ve test edilebilirlik yerine, aklin doyurucu, tatmin edici, dogrulayici yanini one cikararak ispatci, kesinlikci, mutlak v.s. yanasir. Gercek varlik paraleli nesneldir. '


yahu şimdi bu paragrafa bakıp düşünüyorum.
aslında belkide en iyisi hiç cevap vermemek.

ama ortada bu kadar fahiş bir hata varsa cevap vermeden de olmaz.

materyalizm maddeyi öne çıkarırmış.
pardon yani, neyin önüne çıkarır.
bas bas bağırıyoruz.
maddeden başka ne var diye.
bu defa sıkışınca oynaşacak yeni kelimeler icad edip fenemone sarılıyor .
sanki aynı sorun aynen devam etmiyormuş gibi.
o halde yeniden sorayım.
maddi olmayan bir tane fenomen koy ortaya.
sanki maddi olmayan başka şeyler de varmış da, materyalizm onları görmezden gelip maddeyi öne çıkarıyormuş.
boş gevezelikden başka bir içeriği var mı bu cümlenin.

materyalizm insanı kaale almazmış.
yahu materyalizm taşa toprağa mı kendisini öneriyor.
materyalizm madde düşünceyi üretti derken,ideler alemini mi kastediyor insanımı.
düşünce maddenin ulaştığı en üst formun ürünüdür derken kastettiği form insan değilmi, bilgisyarmı.
bu nasıl bir saçma sapan bir söz böyle.

materyalizm gözlem , yanlışlanabilirlik test edilebilirlik yerine kesinlikçi mutlakçı falanci feşmekancıymış.
artık ne diyeyim ben bu cümleye ya.
bir adamın felesefe biliyorum iddiasını kendi eliyle dümdüz ettiğinin resmi olan bu cümleyi eleştirmiyorum.
yorumunu size bıraktım.

boşuna değil.
materyalizmin dışında bir tane mümkün felsefe var oda en geniş anlamıyla idealizmdir.
o nedenle evrensel-insanın özgün idealizmini son tahlilde bir idealizm olduğu gerçeğini gözardı etmeden ele almak gerekir.

müstakil var olan varlık diye bir kelimenin varsayılan sihirli gücü üzerinden materyalizmin burnunu yakalayabileceğini zannedebilecek kadar boş inançlı bir idealist.

sevgili evrensel.

şu evrende evrenden bağımsız bir müstakil varlık olduğunu size hangi materyalist söyledi ise onu bana gönderin de bir göreyim, var mı böyle biri ya.

müstakil olarak varolan, ancak bir bütün olarak evrenin kendisidir.

bunları bir kenara bırakınız artık.

bana somutu izah edin.
düşünce maddeye aitt değilmidir.
algı maddeye ait değilmidir.
fenomen maddeye ait değilmidir.
bana maddeden başka bir tane varoluş örneği verebilirmisin.

hayır.

peki o halde ne yaparsın.

yeni kelimeler icad edersin.

yada edemez, bu defa uslubum yüzünden beni tartışılmayacak adam ilan edersin.

sana daha önce sorduğum ve asla etrafınan bile dolaşmadan doğrudan görmezden geldiğin cümleyi yineleyeyim.

hangi hakla, evreni ontolojik ve epistemolojik iki indirgenmiş soyut alana ayırabiliyorsun.
sonra hangi hakla bu iki alanı birbirinden bağımsızlaştırabiliyorsun.
sonra hangi hakla bu alanlardan birini metafizk ilan edebiliyorsun.
sonra hangi hakla bu alanlardan birini rededebiliyosun.
ve sonra hangi hakla bu alanlardan epistemolojiyi diğerinden bağımsızlaştırabiliyorsun.

bütün bu yaptıklarından sonra bile, epistemolojik olarak şu gerçeği yine de inakr edemiyorsun.

neyin bilgisine sahibiz.
sadece maddenin.
bilim ne diyor.
benim konum madde diyor.

ne olur bana fenomen falan filan yapma.
fenomen dediğin maddeye ait algımızdan başka bir şey değildir.

materyalizm bilim, bilim materyalizmdir.

üstelik onca hatalı çıkarımın sonunda gerçekliğin indirgenmiş biçimi haline hetirdiğin epistemolojik açıdan dahi durum sadece budur.

sevgiler ve saygılar.

kaba olduğumu düşünme.
kızgınlığım sana değil.
ortaya koyduğun düşüncenin içerdiği zayıflığadır.

evrensel-insan
04-11-2010, 18:14
Saygideger spartacus;

Madem rehber yok, sizin de bir taniminiz yok. Bu tartismanin da bir anlami yok.

neyin ne oldugu belirlenemiyen bir muamma icin tartismak mantiksal degildir. Sen istedigin gibi, uyarlayarak materyalizmine sahip cikabilirsin.

Cunku tartismak icin tartismak gibi bir dusuncem yoktur.

Saygilarimla;
evrensel-insan

evrensel-insan
04-11-2010, 18:21
Saygideger diamat;

Sende bir keresinde hayatinda bir yenilik yap, hem algilayamadigin hem Turkcesini degerlendiremedigin basasini elestirmek yerine, Kendi dusunceni ortaya koy.

Evet ontoloji nedir?

Metafizik nedir?

Materyalizm nedir?

Varlik nedir?

Okadar alismissinizki, ortaya bir sey koymadan, ortaya konani elestirmeyi, bir de sizler birsey ortaya koyun da biz gorelim bakalim. Cunku hem ortaya konulan algilanmiyor hem elestirinin ne oldugu belli degil. Aslinda bu son mesajim temeli tabani olmayan bir tartisma olmaz. TARTISMAK ICIN DE TARTISMA DUSUNCEM YOK.

Saygilarimla;
evrensel-insan

evrensel-insan
04-11-2010, 18:47
Saygideger spartacus ve diamat;

Biz neyi tartisiyoruz? Biz bir seyi tartismiyoruz. Sizler sadece hazira konup, benim dile getirdiklerimi ELESTIRIYORSUNUZ, KARSI CIKIYORSUNUZ?

NEYE GORE karsi cikiyorsunuz?

Elinizdeki verileriniz nedir?

Karsi cikis tabaniniz nedir?

Siz neyi savunuyorsunuz?

Tartisma demek ortaya bir konu konur, bu konu uzerinde IKI FARKLI GORUS KARSILIKLI DUSUNCELERINI DILE GETIRIR.

Nedir sizin dusunceleriniz, var mi bir dusunceniz, taniminiz, tarifiniz?

Varsa belirtin de bende sizin neyi savundugunuzu bilerek ona gore tartisayim.

Birincisi, tartismak icin tartismak ikincisi, sizin elestirilerinize cevap vermek zorunda degilim.

Koyun goruslerinizi ortaya ben de en azindan ne dediginizi bileyim.

Bunu yapacak bir durumda degilseniz, sizin benim dile getirdigim dusuncelere yaptiginiz elestirilere, anlamsiz, tabansiz, temelsiz karsi cikislara verecegim yanitlar burada benim icin bitmistir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

evrensel-insan
04-11-2010, 19:04
Saygideger spartacus ve diamat;

Bundan sonra, benim SORUN OLARAK dile getirdiklerimi elestirmek, karsi cikmak yerine, savundugunuz materyalizmi, ontolojiyi ve metafizigi, ideolojiyi ve SIZCE OLAN DOGRUNUZU dile getirmedikce, sizinle yazismayacagim. Ben, sizin elestirilerinize ve karsi cikislariniza cevap vermek zorunda degilim.

Koyarsiniz goruslerinizi ortaya, bende o ortaya koyan gorusun temel olarak insanoglu turu ve biri olmadigini ve insansal bir zihniyet icermedigini, aksine insandisi oldugunu ve insanoglunu gale almadigini ve bunun da insanoglu turu ve biri icin nasil bir sorun oldugunu dile getiririm.

Buyrun savunun neyi savunuyorsaniz, neden savundugunuzu ve neyi savundugunuzu da dile getirerek, yeter artik.

En azindan savundugunuz materyalizmin ne oldugunu ortaya koyun, bu kadarini da yapabilirsiniz herhalde. NEDIR, MATERYALIZM?

Bir dahaki mesajiniz materyalizmin ne oldugunun tarifini, tanimini icermiyorsa; benim sizin ile dile getirdiklerime getirdiginiz, tabansiz, temelsiz, iceriksiz, anlamsiz ne idigu belirsiz elestiri ve karsi cikislariniza artik cevap vermeyecegim. Once kendi tarafinizi ortaya koyun ki, neyi tartisacak oldugumu bileyim.

Baslik ontoloji uzerine, NEDIR ONTOLOJI? ya da, siz ONTOLOJI DEYINCE NE ANLIYORSUNUZ?

Saygilarimla;
evrensel-insan

evrensel-insan
04-11-2010, 19:21
Saygideger spartacus ve diamat;

Bakin size bir ipucu vereyim.

Cocugunuz, kardesiniz, arkadasiniz v.s. yaniniza geldi ve "bugun felsefe dersinde sordular; Metafizik, ontoloji, teoloji, varlik, ideoloji, bilim, bilimsellik ve bilimsel method nedir diye, bunlari bana tanimlarmisin, nedir bunlar?"

Evet kardesinize, arkadasiniza, cocugunuza v.s. ne cevap verirdiniz? nedir cevabiniz?

Simdi size soyluyorum, bu sorularin cevaplari nedir? siz once bu sorularin cevaplarini kendi dusuncenizde kendinize aciklayin, sonra da burda, bu baslikta aciklayin. Iste TARTISMA ONDAN SONRA BASLIYACAK. Cunku ben size bunlarin birer sorun oldugunu dile getirecegim, sizde oturup o zaman yeni tanimlar arayacaksiniz.

Yani, birisinin dile getirdiklerini elestirmeden, karsi cikmadan once, dile gelenlerin ne oldugunu once kendi dusuncenizde berraklastirin ve dile getirin.

Eger bunu yapamayacaksanizda, ne temelde icerikte oldugu belirsiz elestiri ve karsi cikislarinizi, kendinize saklayin.

Hala benim dile getirdiklerimi elestirecek ve karsi cikacaksaniz da, benden bir yanit beklemeyin.

Sonra da bilimin ontolojik cikmazinin olup olmadigini aciklayin.

Saygilarimla;
evrensel-insan

spartacus
04-11-2010, 19:58
Sevgili Evrensel

Hiç uzatmaya gerek yok o halde. Sorun hazıra falan konmak değil, bu başlıkda sizden daha fazla emek haracayan birisi var ise o da benim, hiç emek harcamadan hazır bilgi ve bir kez zahmet edipde bu güne kadar haklarında söylevler verdiğiniz felsefeleri araştırma zahmetine bile girme lütfunu göstermeden cevaplar ve hazır ithamlarla yola düşen, ve sürekli savmacı yollarla baştan savan cevaplarla hazırcılığa ve kolaya kaçan ise baştan sona tekrar, tekrar okursanız kendiniz olduğunu göreceksiniz. Sizin yargılarınızı, vargılarınızı dayanaklamak bizim görevimiz değil ki, o sorumluluk size ait, kimseden beklememeniz gerekiyor. madem tanımlar yaptınız ve madem bunlar uydurma oldu, ya ben yeterince vakıf değilmişim der haliyle eksik bilgiye dayalı yargılarınızında eksikliğini, çürüklüğünü, yanılgısını(ki en önemlisi yanılgı, yanlışlanabilirlik) anlamaya çalışırsınız yada kendi eksiklerinizi de başkalarının düzeltmesini böyle bekleyemezsiniz.

Siz ne demiştiniz, materyalizm gözleme, deneye dayanmaz. materyalizm ne diyor gözlem, deney benim ilkemdir. Sizin dayanmaz dedikleriniz eğer bir felsefenin ilkesi ise sizce tanımını düzeltecek olan materyalizm mi yoksa siz misiniz? Bir evrensel-insan için, onun materyalizm budur demeye dayalı yanlış, gerçekle bire bir zıt tanımı için, nasıl oluyorda siz materyalizmin kendisini terk edip, sizin tanımınıza uymasını bekliyorusnuz, materyalizm mi sizin tanımınıza uyacak yoksa sizin tanımınız mı materyalizme uyacak hangisi? uzatmanızın anlamı var mı?

materyalizmin ne olduğu bakın bu konuda zaten özetlendi, siz ne dediniz, onlar beni bağlamaz! Nasıl böyle bir mantıkla bir olguyu, bir düşünceyi, bir felsefeyi, bir görüşü ve dahi bir çıkmazı ele alabalirsiniz, bu mümkün mü? değil.

materyalizm dediniz, gözleme, deneye, bilgiye dayanmaz, akıla, aklın tatminkarlığına, mutlağa dayanır dediniz, materyalizm ne peki tam tersi! yani, gözleme, deneye, algıya, bilgiye dayanır ve bunlar materyalizmin dayanmasını bırakın o'nun ilkeleridir! Sırf sizi mutlu etmek adına materyalizmin bu ilkelerinden vazgeçmesini bekliyor iseniz, böyle bir şey mümkün değildir, ama sizin eksik ve yanlış tanımınızı değiştirmeniz mümkündür! İşte sizin ihtiyaç duyduğunuz tanımınızın cevabı bu kadar basit ve sadedir, nedir? diye sormanıza artık gerek var mı? sizin tanımınızın tam tersidir materyalizm zaten 10 kez de söylendi, ifade edildi, yerli yerine kondu...

Size ne diyorum, idealizm bilimin çıkmazı olamaz, yapısı buna müsait değil! Bu bir
İkincisi materyalizm diye tanımladığınız şey materyalizmle ne uzak ne de yakından alakalı değildir, haliyle böyle bir materyalizm dünyada yoktur ve dolayısıyla olmayan bir materyalizm, olmayan yönleriyle çıkmaz oluşturma şansına sahip değil.

geriye epistemoloji dediğiniz şeyler kalır ki, orada ifade ettiklerinizde materyalizmin ilkeleridir, tüm idelaizm ve materyalizm dışındaki söylemleriniz yöntemdir, ilkedir vs.

şimdi bu çıkmazlar::: diye adlarını verdikleriniz, adres gösterdikleriniz yok iseler, çıkmazın varlığının anlamı var mı? zaten bu çıkmazlar diye onları kastettiniz, onlarıda onlara ait olmayan tanımla, uydurma diyebileceğimiz biçimde ifade edip, betimlediniğinize göre böyle bir çıkmazda uydurma olmak durumunda kalır, hatim indirmeye, uzatmaya gerek var mı?

evrensel-insan
04-11-2010, 20:07
Saygideger spartacus;

Aferin size, benden fazla emek harcadiginizi soyleyerek egonuzu tatmin etmissiniz. En azindan yazilan mesajlar, sizi bir ego tatminine zorlamis.

Ikincisi hala benim dile getirdiklerimi elestiriyorsunuz.

Bu da zaten benim dile getirdiklerimi kanitliyor. Cunku siz yoksunuz dolayisiyla, gorusunuz, savundugunuz v.s. de yok. Sizin icin baskalari var, baskalarinin dusunceleri var ve sizde ancak ya onlari kabullenirsiniz, ya da karsi cikarsiniz.

Varliginizi ve kendi dusuncelerinizin varligini algilamaniz umuduyla. Ya da en azindan, bir sonraki mesajinin, yeni bir ego tatmininizi dile getirebilir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

evrensel-insan
04-11-2010, 20:15
Saygideger spartacus;

Beni ve dile getirdiklerimi katmadan, bu basliga, metafizik, ontoloji, teoloji ve bilimsellik, bilimsel method ile ilgili sirf kendi dusunce dile getiriminizi yazmaninizi, sizden rica ediyorum. Emin olun bunu basaramayacaksiniz, hadi basarin da beni yaniltin.

Saygilarimla;
evrensel-insan

spartacus
04-11-2010, 21:28
sevgili Evrensel

Sizin kendinize göre tanımlayıp oluşturduğunuz, size ait çıkmazları oartaya koymak ne benim işim olabilir nede bunu yapmam mümkün olabilir. çıkmaz sizin, yanlış tanımlarınızdan kaynaklı ortaya çıkmış kendi çıkmazınız ne diyebilirim ki? Bir yazıya başlık atmak değil, önemli ve anlamlı olan içeriğe neyi koyduğunuzdur.

Bu başlığa bilimin ontolojik çıkmazı deyip(demişsiniz), içinde yemek tarifide verebiliriz, şimdi böyle yapsam sırf ortaya bir başlık atılmış diye bir anlam taşır mı?

Bilimin ontolojik çıkmazı -> bu çıkmazlar->materyalizm, idealizm dediğinize göre, bilimin böyle çıkmazı olduğunu kim iddia ediyor ki, ben mi?

Bilimin ontolojik çıkmazları diye oluşturduğunuz yargınızın dayanaklarının anlamsız, gerçeğe dayanmıyor olmasının dahi sonuçlarını hem bana yıkmaya çalışıyorsunuz ama hemde sadeleştirmemi, yargınızdaki anlamsızlığa anlam vermemi yine benden bekliyorsunuz. Yinede bunu zaten önceki cevaplarım da yapmıştım.

Bilimin ontolojik çıkmazı (evrensel insan)

Bu çıkmazlar(evrensel insan)
İdealizm. (Evrensel insan)

Daha önce yazdım ama bir daha yazayım, idealizm bilim için çıkmaz oluşturabilme şansına sahip değil, bir engel teşkili oluşturabilir ki buda bilimin çıkmazı olmaz.

materyalizm, bilimin ontolojik(!) çıkmazı olamaz çünkü bilim materyalizmden ayrı, bambaşka bir alan ve dünyada değildir, bilim materyalizmin eli, gözü, kulağıdır. başka bir başlıkda sorduğunuz soruları yine size yanıtladığım halde okumadınız, yine de ben tekrar edeyim, felsefeyi, yoldan ayıramazsınız, bilim, materyalizmin bilgiye giden yoludur, bu yolda ilerleyende insandır, bu ilerleme çabası ise felsefesidir(yani materyalizm). dolayısıyla bilimin çıkmazı ile, materyalizmin çıkmazı aynı şey olur, bilim bir çıkmaza girdiği anda o yolda ilerleyende çıkmaza girer(yani materyalizm). Buda demektir ki bilim ile materyalizm karşıt, birbirinden kopuk ifade edilerek tanımlanamazlar, aksine birbirini tamamlayan iki şeydirler.

geriye ne kadar ilke, yöntem vs tüm ilkeler, yöntemler, metodlar heleki temel esasınız ontoloji ise, idealizm ve materyalimzin kapsamındadır, alt başlıklarla teker teker, bu felsefelere ait metodları, ilkeleri, görüşleri, yolları vs sanki bu felsefelerden ayrı başka felsefeler gibi sunmamızın hem anlamı hemde artık gereği yoktur.

o halde ya idealizmin ontolojik çıkmazı denebilir, ya materyalizmin,,, yada bilimin mi dediniz, illa demek istediniz, bilimin bu çıkmazları işte şu felefelerdir(bilimide kapsayan şey) derseniz, anlamsız olur. benimde böyle bir iddiam olamaz, böyle bir iddia olursa da elbetde fikrimi yazmam gerekir, bunda bir kötülük yok ki...

evrensel-insan
04-11-2010, 21:36
Saygideger spartacus;

Beni ve dile getirdiklerimi katmadan, bu basliga, metafizik, ontoloji, teoloji ve bilimsellik, bilimsel method ile ilgili sirf kendi dusunce dile getiriminizi yazmaninizi, sizden rica ediyorum. Emin olun bunu basaramayacaksiniz, hadi basarin da beni yaniltin.-e.i.-

Bak yukarida yazani basaramamis ve beni yaniltamamissin, kusura bakma.

Saygilarimla;
evrensel-insan

diamat
04-11-2010, 21:55
sayın evrensel

'çamaşır makinesi kullanma klavuzu' tadında bir felsefeyle işim olmadığını sanırım size izah etmeyi başaramamışım.

sözde sorunsallara sözde cevaplar vermek ve terminoloji üretmekten ibaret olan ve adına klasik felsefe dediğim şeyi ısrarla getirip getirip öne sürüyorsunuz.

ben bunlarla uzun zaman önce ilgilenmeyi bıraktım.
klişe gelecek ama buna burjuva felsefesi diyorum.

benim için felsefe; jargonlardan ve terminolojiden bilinçli bir şekilde arındırılmış bir şeydir.
siz ise ısrarla tam tersini dayatıyorsunuz.

her bir felsefi düşünce sistemi dayattığınız o kavramları zaten yeniden kendi adına tanımlamıştır.
dolayısıyla hangi tanımı üzerinden tartışacağımız bile bir muammadır.

o süreç evreni açıklamayı başaramıştır.
tam tersine açıklanabilir ve anlaşılabilir olanı , anlaşılmaz kılmıştır.verili sömürü düzenlerini olumlulamak işlevine koşulmuş bir şeye ve onun sahte terminolojisine mi felsefe diyorsunuz.

eski usul felsefe ve onun sözde sorunsal ve kavramsallaştırmaları ve kategorileri üzerinden konuşmadım, konuşmam.

benim kendi sorularım var.
onları sorarım.
basit sorular.

varoluşu özne-nesne sahte sorunsalına indirgemeden, tartışırım.
dolayısıyla ontoloji-epistemoloji türünden sahte soyutlamalarla da işim olmaz.

felsefe evreni açıklama işidir.
evren fizikseldir.
fiziksel olmadığı ve özgün varoluşu olduğu düşünülen tüm ontolojik kategorilerin de aslında fiziksel olduğunu ise bilim bize öğretiyor.dolayısıyla bilim sizin ontoloji-metafizik bağınızın tam tersini ortaya koyuyor.
ontoloji-fizik bağını.üstelik bunun bilgisini ve bu bilginin mümkün olduğunu da ortaya koyuyor.

artık idealizm mi materyalizm mi diye bir şey yok.
bilim zaten bu düaliteyi tartışmıyor.
bitti, bilim safını seçti.
sadece materyalist felsefeden bahsedilebilir artık.

sorun artık hangi felsefe sorunu değildir, hangi metod sorunudur.

evrensel-insan
04-11-2010, 22:19
Saygideger diamat;

Ayni seyler sizin icin de gecerli. Beni ve dile getirdigim dusunceleri mesajiniza katmadan, sirf kendi dusuncelerinizi dile getiren bir mesaj bekliyorum sizden.

Bu mesajinizda, metafizik, ontoloji, teoloji, ideoloji den ne algiladiginizi dile sizin; baskasinin goruslerini elestirmek ve karsi getirecek, nasil bir materyalizm taniminiz oldugunu ve neden materyalist oldugunuzu dile getireceksiniz.

Ben de sizin kendiniz ile ilgili kendi dusuncelerinizi algilayacak ve degerlendirecegim.

Eger bunu basarabilirseniz, en azindan kendi dusuncelerinizin sizin icin ne ifade ettigini dile getireceksiniz.

Boylece bende sizin, size ait olan dusuncelerinizden, sizin goruslerinizi algilamis olacagim.

Yoksa benim icin, sizin benim dile getirdigim hakkindaki elestiri ve karsi cikislariniza verecegim bir yanitim yotur.

Ama, sizlerin kendi ifadelerinizle ne dusundugunuz dile gelirse, o zaman en azindan benim de cevap verme olanagim dogar.

Saygilarimla;
evrensel-insan

diamat
04-11-2010, 22:22
sayın evrensel

mesajlarda zamanlama hatası mı var.
bir üstte ben cevabımı verdim.

evrensel-insan
04-11-2010, 22:29
Saygideger diamat;

sorun artık hangi felsefe sorunu değildir, hangi metod sorunudur.-diamat-
Metod olarak neyi oneriyorsun, diyalektigi mi, bilimselligi mi? her ikisini de farklari ile birlikte aciklar misin?

Madem oyle, sen; hangi temele dayanarak benim dile getirdiklerimi elestiriyorsun ve idealist damgasi veriyorsun, nedir temelin, tabanin?

Ayrica ontoloji ile epistemolojinin farkini biliyor musun?, biliyorsan nedir? Cunku benim dile getirdiklerimin temeli ontolojik yani varliksal degil; epistemolojik yani bilissel ve her turlu bilginin bir turev oldugudur. Buna seyin ismi de dahil.

Saygilarimla;
evrensel-insan

spartacus
04-11-2010, 22:41
sevgili Evrensel

Bak yukarida yazani basaramamis ve beni yaniltamamissin, kusura bakma.

Umarım neden başaramadığımın sebebi, yemek tarifi vermeyişime yorulmamıştır.(espiri)

kargaşa ve karmaşa ile başlıkları neden evirip çevireceğiz sevgili Evrensel.

Bilimin ontolojik çıkmazı diye bir sorunu yoktur.

Siz varlığa bir anlam yüklüyorsunuz, yüklediğiniz anlam ise belirlemedir(bir belirleyeni var). Konu varlık bilimi oldu mu, size göre varlık ise belirlenendir. ben şimdi bunun ne olduğunu söyleyeceğim siz bana kızacaksınız, yine kızacaksınız ama varlığı belirlenen olarak dile getirmek idealizmdir, bir belirleyeni olduğunu savunmak ise tam idealizmdir.

peki dünya da sadece idealizmin mi tanımları var? hayır, konu heleki bilim oldumu tanımalarımız ideolojik düşüncelere göre değil, bilimin, materyalizmin tanımlarına göre olmalıdır.

nasılki iki felsefeden bahsettik, kavramlarında bu felsefelere göre farklı anlamları, bilimlerine görede farklı kullanım değerleri vardır. peki materyalizme göre varlık nedir?
mavcudiyettir. belirlenmişmidir, hayır herhangi bir iradenin mevcudiyeti, varlığı belirlemesi gerekmez ama her irade mevcudiyeti tarafından belirlenmiştir, yani bir iradeniz var ise bu sizin varlığınızdan kaynaklıdır, bu materyalist yanı. Bilim yanı ise bilim zaten bu mevcudiyetle ilgilidir, bilim varlık için bir belirleyen olduğu gibi varlığında belirlenmiş olduğunu savunmuyor ki, bu idealist bir savdır, haliyle bilimin böyle bir çıkmazı yoktur, bilim mevcudiyetle ilgilenir, o nun belirleyeni, mevcut edeni kimdir gibi sorular bilimin, fiziğin alanı dışındadır. O zaman bilimin sorunu zaten mevcudiyetin sorunudur, bilim varlığı çözmek, bilgi edinmek gibi bir soruna her daim sahiptir bu kadar basittir ve bu sorun bilimin özüdür, hayat kaynağıdır, çıkmaz denemez.

Şimdi siz hala benden bilimin ontolojik sorunu olduğunu önce kabul etmemi, sonrada bu basliga, metafizik, ontoloji, teoloji ve bilimsellik, bilimsel method ile yazmamı bekliyorsunuz? Şu ana kadar zaten yazdım, sevgili Evrensel hala kaç kez yazmam gerekiyor...

katılıp katılmayacağımız şeyler yönler olabilir, ama bir link vermek istiyorum, özellikle felsefenin dili konusunda materyalist Afşar Timuçin*'den bir söyleşi, birde insanları felsefelerine göre şablonlaştırmanın ne kadar yanlış olduğunun canlı örneğidir Afşar Timuçin ve yararlı olacağını düşünüyorum..

Evcilleşmiş felsefe felsefe değildir. (http://narteks.net/index.php?option=com_content&view=article&id=1722:qevcillemi-felsefe-felsefe-deildirq--afar-tmucn&catid=180:atimucin&Itemid=136)

Afşar Timuçin (http://tr.wikipedia.org/wiki/Af%C5%9Far_Timu%C3%A7in)
Filozof, şair, yazar...

diamat
04-11-2010, 22:42
sevgili evrensel

''Cunku benim dile getirdiklerimin temeli ontolojik yani varliksal degil; epistemolojik yani bilissel ve her turlu bilginin bir turev oldugudur. Buna seyin ismi de dahil.'' E.İ.

bu cümleni cımbızlamak için alıntılamadım.burdan başlamak istediğim için alıntıladım.

varlıksal olan ile bilişsel olanı hangi dayanakla birbirinden izole edebildiğini, bağımsızlaştırabildiğini ısrarla sordum.

varolmayanın bilgisi olur mu.
bilgisi olmayanın varoluşu üzerine nasıl konuşabiliriz.
o halde bu soyutlamanın bizzat kendisi hastalıklı değilmidir.

klasik felsefenin bu tanımları ve kategorileri bizim için postulatmıdır.
senin için öyleyse bile benim için de öyle olmasını gerekli kılan nedir.

türev olduğunu söylediğin her türlü bilgi neyin bilgisidir.
somut olarak adını koyarmısın.

evrensel-insan
04-11-2010, 22:58
Saygideger spartacus;

Bakin hala algilanamamis, ben varliga bir anlam yuklemiyorum. Sadece yuklenen tum ontolojik anlamlarin, ki buna materyalizm de dahil; sorun oldugunu dile getiriyorum. O yuzden de varligin anlamiyla degil; senin algilayacagin icerikte, varligin gozlemlenmesi ile, yani epistemoloji ile ilgileniyorum.

Oyuzden dile getirdiklerimi elestirmeden ve karsi cikmadan once, en azindan ne dile getirdigimi algilamaniz gerekiyor. Bu da spekulasyon ile degil; yazarin dile getirdiklerinin ne oldugunu yazarin dile getirdigi gibi algilamak demektir.

En azindan o zaman elestiri de gelse, en azindan algilanilmis bir dile gelise elestiri gelir.

Madem varligin bir tanimi yok, siz hangi temelde kendinizi materyalist olarak dile getiriyorsunuz?

O zaman maddenin tanimini yapin, ya da materyalizm den vazgecin.

Saygilarimla;
evrensel-insan

evrensel-insan
04-11-2010, 23:04
Saygideger diamat;

türev olduğunu söylediğin her türlü bilgi neyin bilgisidir.-diamat-

Gozlemlenen, test edilebilen ve yanlislanabilen fenomenin bilgisidir. Fenomenin ne oldugunu ortaya koymak ise, ontolojinin konusudur, buna materyalizm dahil.

Bu bir soyutlama dan ziyade, soyutlama farkidir. Nasil bilimin dallari biribirinden farki ise, fizik, kimya, biyoloji gibi.

Felsefenin dallari da biribirinden farklidir. Metafizigin, ontolojisi ve teolojisi dallari ve bilginin dali epistemoloji gibi.

Fark ta; ontoloji varligi ortaya koyar, teoloji tanriyi ortaya koyar, epistemoloji de bilgiyi ortaya koyar.

Sen materyalizm ile bagli olarak ancak, varligi ortaya koyabilirsin, epistemoloji ise varligi ortaya koymaz, ismi dahil varliktan bilgi turetir.

Eger bu yazilanlara bir itirazin var ise, o zaman sen bir aciklama getireceksin, varlik ve bilgi farki konusunda.

Saygilarimla;
evrensel-insan

diamat
04-11-2010, 23:05
sevgili evrensel-insan
ontolojiyi varlığa anlam yüklemek olarak tanımlamnın kendisi bile idealizmin bir davranışıdır.
bir de sizi idealist ilan ettiğim için beni kınamaya kalkıyorsunuz.

materyalizm varlığa hangi anlamı yükler sayın evrensel.

bu arada bilgi neyin bilgisidir sorusu güme gitmesin.

diamat
04-11-2010, 23:11
madde evrendir sayın evrensel

diamat
04-11-2010, 23:13
neyi gözlemliyoruz neyi test ediyoruz neyi yanlışlıyoruz, somut örnek verirmisin.

evrensel-insan
04-11-2010, 23:15
Saygideger diamat;

ontolojiyi varlığa anlam yüklemek olarak tanımlamnın kendisi bile idealizmin bir davranışıdır.

Ontolojnin ne oldugunu sizden alalim o zaman. Ontoloji, metafizigin varlik felsefesidir. Bu felsefenin de bilinen ideolojileri, materyalizm, idealizm ve pozitivizmdir.

materyalizm varlığa hangi anlamı yükler sayın evrensel.

Madde anlamini Madde fenomene verilen bir addir, turevdir..

bu arada bilgi neyin bilgisidir sorusu güme gitmesin.

Eklemeyi sonradan yaptim, yeniden mesaji okursan, cevabini gorursun.

Saygilarimla;
evrensel-insan

evrensel-insan
04-11-2010, 23:20
Saygideger diamat;

neyi gözlemliyoruz neyi test ediyoruz neyi yanlışlıyoruz, somut örnek verirmisin.-diamat-

Fenomeni. Fenomene dil olarak verilen ad temelinde, madde olur, tas olur, insan olur, hayvan olur, bitki olur, evren olur, davranis olur, olgular, olaylar olur, gen olur, organ olur v.s. Bilim ne olduguyla degil; turetecegi bilgi ile ilgilenir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

diamat
04-11-2010, 23:31
yani şunu mu diyorsunuz,

madde; yansıdığına göre insandan bağımsız olan nesnel gerçekliğin, insan eliyle ortaya konulması için üretilmiş/türetilmiş bir kategorimidir.

evrensel-insan
04-11-2010, 23:50
Saygideger diamat;

Epistemolojiye gore, madde; gozlemlenebilen bir fenomendir. Ne oldugu degil; gozleminden cikacak bilgi turetimidir konu.
Ontolojiye ve onun ideolojisi materyalizme gore de, algilanabilen tek varliktir.

Yani ontoloji, maddeye bir icerik verir. Epistemoloji ise, maddeyi fenomen olarak gozlemler, deneye tabi tutar ve gozlem, deney sonuclarini teori olarak dile getirir, bu teoriyi test eder ve yeni bir gozlemiyle de dile gelenleri yanlislayabilir.

Oyuzden her ad verilen fenomen cesidinin, bir ontolojik icerigi, bir de epistemolojik gozlemi vardir. Ontoloji, ideolojik bir iddia ve ispat iken, epistemoloji gozlemsel bir bilgidir.

Bu basliktaki 4. mesaji okursan, daha net algilarsin.

Saygilarimla;
evrensel-insan

diamat
05-11-2010, 00:03
yine aynı yere mi döndük yani.

madde elbetteki bir soyuttur.
her soyut gibi varolandan çıkarılmıştır.
madde nesnel gerçeğin , onu algılayan özneden bağımsız varoluşunu izah edebilmek için geliştirilmiş bir kategoridir.

fenomen de son tahlilde bundan farklı değildir.

materyalizmin ontolojik bağlamda maddeye verip de , epistemolojinin fenomene vermediği içerik nedir.

evrensel eğer bir dil problemi etrafında dönüp dolaşmıyorsak sanırım sorun bu içerik verme kavramında düğümleniyor.

materyalizmi ideoloji olarak tanımlamana yol açan, ve maddeye verdiğini varsaydığın içerik nedir.

amacım seni ne sorgulamak, ne yönlendirmek.
samimi olarak anlamaya çalışıyorum.

spartacus
05-11-2010, 00:24
sevgili Evrensel

ben varlığın bir tanımı yok demedim ki?

Ontolojik olarak bakıp ardından başka temelde ve açıda tanımlar diye daldan dala konacaksak yazışmanın ne anlamı kalır, varlık bir mevcudiyettir, belirlenmiş bir şey değildir dedim, işte bu tanımıdır zaten.

Sizin söyleminizide bir biçimde olumladım ama hangi yönüyle materyalist yönüyle. Sizin çıkmaz olarak gördüğünüz şey bilimin kaynağıdır, özüdür. O halde hangi açıdan bakıpda çıkmaz diyebildik, varlığı bir belirlenen, birde belirleyen ölçütüyle görürsek ortaya bir çıkmaz çıkar, kim? çıkmazı, ne zaman, hangi irade bu irade kim vs çıkmazı. bilim varlığın dışında icra edilen bir şey olmadığı gibi maddeden başka da materyali yoktur, varlık ötesi bilimin kapsamı dışındadır ve çıkmazı olamaz.

Madde yi tanımlamam bu konuyla ne uzak nede yakın alakalı değildir, yani bilimin ontolojik çıkmazı demenize ne bir parmak fazla katkı sunar nede bir anlam verir, zaten mevcudiyet ile maddeyi de varlığı da yeterince ifade etmiş oluyorum. Siz eminim şlimdide tüm kavramları hadi bunuda tanımla o zaman diye devam edeceksiniz, önceki verdiğim cevap hala neden yeterli gelmiyor işte anlamak gerekiyor.

Antikçağ filozofları doğanın, evrenin kısaca şey'lerin tümünün ortak bir şeyden(öz) türediğini ileri sürmüşlerdir. O dönemler antik çağ ise bize göre ilkel dediğimiz bir dönemdir ve felsefeciler doğanın, evrenin kısaca gözlemledikleri ve algıladıkları her şeyin, mevcut olanın, olanların hepsinin özünün ortak bir şey olduğunu düşünmüşler ve filozoflar arasında ki temel ayrışma da işte ortak olan öz noktasında ortaya çıkmıştır. materyalistler tüm her şeyin(nesnel şey, cisim) özünün yapıtaşının madde olduğunu, idealistler ise her şeyin özünün idea(fikir, düşünce) olduğunu dolayısıyla gözlemlenip algılanan her şeyin(varlık, madde) özünün, düşünce, tanrı, zihin vs olduğunu ileri sürmüşler ve bunun maddi değil ruhani olduğunu, maddi evrenin de, maddenin de olmadığını ifade etmişlerdir. Filozofları ve felsefeleri temel de ayıran temel görüş işte bu olmuştur.

Madde duyumlarımızla, algılarımızla, gördüğümüz her şeydir. Antik çağda materyalizmin de kurucusu, kaynağı diyebileceğimiz Demokritos, günümüzden 2.400 yıl öncesinde dahi "yaratılmayan, yok edilemeyecek olanın madde olduğunu ve bu özle her türlü nesnenin meydana gelebileceğini" öne sürmüştür. maddenin halleri, hacmi, kütlesi vardır ifadelerimiz ise, maddeye dönük gözlemlerimizle ulaştığımız sonuçlardır.

evrensel-insan
05-11-2010, 00:37
Sygideger diamat;

materyalizmi ideoloji olarak tanımlamana yol açan, ve maddeye verdiğini varsaydığın içerik nedir.-diamat-

Benim verdigim bir icerik yok. Ben sadece rehber iceriginde verileni sorun olarak dile getiriyorum. Benim yaptigim, maddeyi bir fenomen olarak gozlemlemek ve gozlemimi insanoglu turu ve biri kokenli ve insansal/evrensel temelli sorun olarak dile getirmek. Bilimin ve bilimselligin bilgisini de surekli suregelen bir surec olarak takip etmek.

Saygilarimla;
evrensel-insan

evrensel-insan
05-11-2010, 00:41
Saygideger spartacus;

Sizin çıkmaz olarak gördüğünüz şey bilimin kaynağıdır, özüdür.-spartacus-

Materyalizmin, bilimin nasil ve neye gore ozu oldugunu aciklarmisiniz. Birincisi, bilim ve bilimselligin alani ontoloji, metafizik ve varligin sadece madde oldugu degildir. Materyalizmi, epistemoloji olarak aciklar misiniz?

Saygilarimla;
evrensel-insan

diamat
05-11-2010, 00:53
Sygideger diamat;

materyalizmi ideoloji olarak tanımlamana yol açan, ve maddeye verdiğini varsaydığın içerik nedir.-diamat-

Benim verdigim bir icerik yok. Ben sadece rehber iceriginde verileni sorun olarak dile getiriyorum. Benim yaptigim, maddeyi bir fenomen olarak gozlemlemek ve gozlemimi insanoglu turu ve biri kokenli ve insansal/evrensel temelli sorun olarak dile getirmek. Bilimin ve bilimselligin bilgisini de surekli suregelen bir surec olarak takip etmek.

Saygilarimla;
evrensel-insan

sevgili evrensel

senin maddeye verdiğin bir içerik var mı varsa nedir diye sormuyorum.

materyalizmin ontolojik bağlamda maddeye verip de , epistemolojinin fenomene vermediği içerik nedir, diye soruyorum.

aslında bir soru daha sormak istiyorum.
umarım konu karışmaz.
maddeyi bir fenomen olarak gözlemleyebildiğiniz biçimde, bir fenomen olarak gözlemleyebildiğiniz ancak madde olmayan bir şey söylermisiniz.

yine tekrar ediyorum.

somut örnekler istiyorum, çünkü iyiden iyiye dil problemli bir konuya dönüşmeden sizi anlamak için.

ozgur_beyin
05-11-2010, 01:11
sevgili evrensel o çok sevdiğin epistomoloji adlı bilgi alanıyla hangi üniversitede kürsü var . eğr yoksa senmi kuracaksın. ayrıca merak ediyorum son okuduğun felsefik kitap hangisi

evrensel-insan
05-11-2010, 01:16
Saygideger ozgur beyin;

Benim cok genis bir kitapligim var. Ayrica internetten de yararlaniyorum.

http://tr.wikipedia.org/wiki/Epistemoloji

Saygilarimla;
evrensel-insan

spartacus
05-11-2010, 01:22
sevgili Evrensel

Ne demiştim;
Siz eminim şimdide tüm kavramları hadi bunuda tanımla o zaman diye devam edeceksiniz, önceki verdiğim cevap hala neden yeterli gelmiyor işte anlamak gerekiyor.

ve bunu her yazımda dile getirdim, eğer amacımız üzüm yemek ise, kavramları, söylemleri, kelimeleri bir o yana bir bu yana çekip oynatmamızın ne anlamı var. değilse zaten, tekerleme şeklinde devam eder gider sorularınız.

Epistemolojiye gore, madde; gozlemlenebilen bir fenomendir. Ne oldugu degil; gozleminden cikacak bilgi turetimidir konu.
Ontolojiye ve onun ideolojisi materyalizme gore de, algilanabilen tek varliktir.

Yani ontoloji, maddeye bir icerik verir. Epistemoloji ise, maddeyi fenomen olarak gozlemler, deneye tabi tutar ve gozlem, deney sonuclarini teori olarak dile getirir, bu teoriyi test eder ve yeni bir gozlemiyle de dile gelenleri yanlislayabilir.

Şimdi bakın sizin karma karışık dile getidiğinizi ben biraz aydınlatayım,



epistemoloji neyi gözlemler?

fenomen'i.


neyi deneye tutar

fenomen'i


neyi gözlemlemiştir fenomeni, ne çıkartır

teori


neyi teste tabi tutar

teorisini


yeni gözlemi ile de dile gelenleri yanlışlayabilir.

Ontolojiye ve onun ideolojisi materyalizme gore de, algilanabilen tek varliktir.

Şu sözünüz ne kadar mantıksız değil mi? Eğer kavramları, açıları birbiri ile bu kadar boca edip, hamur edip yoğurmaz iseniz, anlamsız tanımlar ve indirgemeler yapma durumundan az biraz olsun kurtulacaksınız, ama kurtulamıyor ve sürekli kendi kendinize çıkmazlar üretiyorsunuz.Materyalizme göre madde algılanabilen tek varlıkmış, yani materyalist bunu der ise size göre(!) şunu da demiş oluyor, madde algılanabilen tek varlıktır ama gözleme, teste, bilgisine dayanmaz. Yine sabitleyip şablonladınız ardından da paragrafı yapıştırdınız ya, her şeyi halledip, gümlettiğinizi düşünüyorsunuz zaten bunun için özel çaba sarfediyorsunuz gözlerden kaçmıyor. bakın yer değiştiriyorum;


materyalizm neyi gözlemler?

maddeyi.


neyi deneye tutar

maddeyi


neyi gözlemlemiştir maddeyi, ne çıkartır

teori


neyi teste tabi tutar

teorisini(deney demek sınama demektir siz Evrensel İnsan hala öğrenemediniz mi, bir deney yapılınca neyin sınandığını ?!?)


yeni gözlemi ile de dile gelenleri-yani teoriyi- yanlışlayabilir.(bu materyalizmin ilkesidir)

"İlkelerimiz geçmiş deneylerin genellemeleridir ve gelecekteki gözlemlerimize, deneylerimize ve uygulamalarımıza rehberlik ederler. Uygulamalarımız ise, karşılığında yine deneylere ve yeni uygulamalara ilişkin olan teorilerimizin daha ileri bir nitelik kazanmasını ya da gelişmesini sağlar." Howard SELSAM Din, Bilim, Felsefe syf:115

garip değil mi? 1938 de bile materyalist Filozof Selsam size indirgeyen dayatımlarınızada cevap niteliği taşıyan sözleri üstelikde ilke oldukarıyla da bir güzel ifade etmiş. Bu inadınız nedir diye bana sorarsanız ister kızın ama ister kızmayın ciddi anlamda irade ve niyet katmadan söylüyorum ki, bilgilerinizin, ve elde ettiklerinizin çok yüzeyde ve sığlıkda olduğu, bilhassa internetden edinilmiş karma karışık bir görüntü oluşturan, haliyle rüzgardan, nemden çok kolay etkilenip kargaşaya düşebilirliğinizden kaynaklıdır. yüzeydedir ve aşırı dalgalanmalara maruz kalmaktadır.

fenomen'in kaynağı nedir? Şablonlaştırıp, indirgemeden, kavramlarla boğmadan bir cümle ile özetleyebilir misiniz?

evrensel-insan
05-11-2010, 01:37
Saygideger diamat;

materyalizmin ontolojik bağlamda maddeye verip de , epistemolojinin fenomene vermediği içerik nedir, diye soruyorum.

Materyalizm, maddeyi ortaya koyar. Epistemoloji ise fenomeni ortaya koymaz, sadece gozleminin bilgisini iletir.

maddeyi bir fenomen olarak gözlemleyebildiğiniz biçimde, bir fenomen olarak gözlemleyebildiğiniz ancak madde olmayan bir şey söylermisiniz.

http://en.wikipedia.org/wiki/Social_phenomenon

http://en.wikipedia.org/wiki/Phenomenon

http://en.wikipedia.org/wiki/Phenomenology_(science)

http://en.wikipedia.org/wiki/Phenomenology

Saygilarimla;
evrensel-insan

evrensel-insan
05-11-2010, 01:45
Saygideger spartacus;

Materyalizmin de gozlem yaptigini ilk sizden duydum, siz cok yasayin emi.

http://tr.wikipedia.org/wiki/Ontoloji

http://en.wikipedia.org/wiki/Postmaterialism

Saygilarimla;
evrensel-insan

spartacus
05-11-2010, 02:27
:):) sörfçü, linkçi, sanal kaynaklarla tanımlamacı, cici sevgili Evrensel İnsan, acaba okuyup da yeni yeni kelimeler edindiğiniz forum yazarları, neyi ne düzeyde kavramış insanlar, belkide dincilerden ediniyorsunuz bilgilerinizi : )

verdiğiniz linkler ne ola ki, neyi anlata ki? :) başlıklarını okudunuzdamı yazdınız yoksa şablonlar üretip yine bir şeyleri tepe taklak yapma peşinde misiniz?

materyalizmin gözleme dayandağını ilk defa benden duymanız çok normal çünkü siz materyalizm hakkında ilk defa bir bilgiye sahip olmaya başladınız, yada duymaya diyeyim. :)

Hatta felsenin bilgiyi aramak, biliminde yolu olduğunu da benden duymuş olmalısınız.

varlık nedir dendimi herhalde burada açıklama getirmek öne çıkacaktır, Elma nedir desem siz oturup gözlem, deney, testin ne olduğunu mu anlatırsınız.

Okudunuz mu Afşar Timuçin'den verdiğim linki? Evcilleşmiş felsefe felsefe değildir. (http://narteks.net/index.php?option=com_content&view=article&id=1722:qevcillemi-felsefe-felsefe-deildirq--afar-tmucn&catid=180:atimucin&Itemid=136)

"İlkelerimiz geçmiş deneylerin genellemeleridir ve gelecekteki gözlemlerimize, deneylerimize ve uygulamalarımıza rehberlik ederler. Uygulamalarımız ise, karşılığında yine deneylere ve yeni uygulamalara ilişkin olan teorilerimizin daha ileri bir nitelik kazanmasını ya da gelişmesini sağlar." Howard SELSAM Din, Bilim, Felsefe-sarmal Yayınevi syf:115

neyse ki, 1938 yılı size çok uzak değildir, hala duyabilirsiniz, gözlemi, deneyi, sevgili evrensel İnsan, ve anlarsınız ki felsefede dizgi, konu başlıkları ve bölüm gibi kategorilendirilmiş alanlar vardır, yeri gelir maddeden yeride gelir bilgisini edinmenin yollarını dile getirmekten(gözlem, deney vs) bahseder, örneğin bilgi edinimi söz konusu oldu mu gözlemi ilk ilke olarak kor.

Materyalizmin de gozlem yaptigini ilk sizden duydum, siz cok yasayin emi. (evrensel İnsan)

yıl 1938 Howard Selsam ne demiş;

"materyalist, dünyamızdaki tüm olayların, bilinen yada deney(test) veya deneme aracılığıyla bilinebilen başka olaylarla veya süreçlerle açıklanabildiğini ileri sürer. Bilinmeyen veya bilinemez bir şeyin var olduğu varsayımınabaşvurmamız gereksizdir. Örneğin c(örneğin bir doğa olayı) olayını ve a ve b olayları ile açıklayabilirsek, açıklama için bilinmeyen bir x(örneğin tanrı) kullanmamız gerekmez ve kullanmamalıyız." sayfa: 52 Howard SELSAM, Din Bilim ve Felsefe - (alıntıdaki parantezler benim notum(b.n), renkli vurgulamalar bana ait, renksiz vurgulamalar ise kitaba aittir Spartacus)

ne diyeyim, linklerinizle siz de çok yaşayın emi... : )

Siz bu başlıkda önce materyalizmi, bildiğiniz kadarıyla-yani pek bilmediğiniz ölçüyle- uydurma ve düzmece bir tanıma soktunuz.
Sonra buradan yapamayacağınızı anlayınca, tuttunuz ideoloji yaptınız.

Buradan da olmayacağı ortadadır ve siz bilimide kendi kendinize tanımlar üretip çarpıtıp ontolojik çıkmaz diye kendinizce yanlış formüllerinize oturtmaya çalışacaksınız, yani diyeceksiniz bilim maddeyi inceliyor oysa ben yuvarlatmadan söylüyorum, düşünceyi bilgiyi, incelemelidir diyeceksiniz, şimdi sıra buna geldi ve bunu siz kişisel anlamda yapmıyorsunuz, ben kişisel yaklaşmıyorum, haklarında yargılar ürettiğiniz şeyler için, yargı üretebilecek kadar dahi olsa bilince sahip olmadığınız için yapıyorsunuz yani elinizde başka malzemeniz yok.

ilk defa nedir diye bir soru sordum, fenomenin kaynağı nedir?

evrensel-insan
05-11-2010, 02:30
Saygideger spartacus;

Neyi tartisiyorsunuz, sormasi ayip!

Bakin bilimsel yontem metod ne imis. Burada bir materyalizm ideolojisi, bir ontoloji ve bir madde bulursaniz, bana da haber verin.

http://tr.wikipedia.org/wiki/Bilimsel_y%C3%B6ntem

Baakin burada da bilginin ne oldugu yaziyor.

http://tr.wikipedia.org/wiki/Bilgi

Aslinda siz simdi bunlara hemen "idealist" damgasini vurursunuz, yoksa yaniliyormuyum. Hani sizin akilci dogrunuza uymazsa diye soyledim.

Saygilarimla;
evrensel-insan

evrensel-insan
05-11-2010, 02:37
Saygideger ozgur beyin;

Bak epistemoloji ne imis.

Felsefenin bilginin doğası, kökenleri ve boyutları ile ilgilenen dalına epistemoloji adı verilir.-Alinti-

http://tr.wikipedia.org/wiki/Bilgi

Saygilarimla;
evrensel-insan

evrensel-insan
05-11-2010, 02:52
Saygideger spartacus;

Bak burdan basliyalim. Madde, M.O. 4000 yilinda insanoglu tarafindan verilmis bir isimdir. Madde bir turevdir ve bir bilgidir.

Bak bu da "idealist" wikiden.

Madde, boşlukta yer kaplayan (hacim), kütlesi olan tanecikli yapılara denir. 5 duyu organımızla algılıyabildiğimi (hissedebildiğimiz) canlı ve cansız varlıklara denir.-Alinti-

Koyulastirdigim ilk yerde, maddenin madde yapilmasindaki insanoglu turu ve birinin rolu, yeri, ikincisi de ontolojinin konusu olusu.

http://tr.wikipedia.org/wiki/Madde

Bak burada da ontolojinin metafizigin bir dali oldugundan bahsediyor, o "idealist" wiki.

Metafizik üç bölüme ayrılmıştır: (1)ontoloji, (2)teoloji ve (3) evrensel bilim

http://tr.wikipedia.org/wiki/Metafizik



Evet, ne diyorsun?

Saygilarimla;
evrensel-insan

spartacus
05-11-2010, 03:08
Sevgili evrensel

materyalizmin gözleme dayandığını ilk defa duymaktan bahsedip, gidip ontoloji, yok fişmekanaloji gibi envai çeşit alanları vs çorba etmenize gerek yok, bakın kitapdan yaptığım alıntı size cevap niteliğindedir üstelikde yıl 1938. materyalizm gözleme dayanmazmış, bu sizin savınız, altında da bir materyalsit filozofun materyalist ilkeleri dile getirdiği bölümden alıntı var, bu bir kaynak, daldan dala atlamıyor, materyalizm diyor, materyalist diyor, şimdi gözleme dayanır mı dayanmaz mı bu anlaşıldığına göre ordan oraya daldan dala atlamalarınıza da sonra geliriz, siz sörf mortorlarında daha ne yaparda kavram kargaşasına boğarım diye devam edip, her cevabınızda kendinizi batırmak için didinip durun, oluşturduğunuz kavram kargaşası denizinde beni boğduğunuzu sanıyorsunuz ama bu tür şeylere pabuç bırakmaycağımı zaten daha önceki yazılarımda belrtmiş olmamla bilincinde olduğumu da dile getirmiş oldum, haliyle bu oyunda kendinizi boğuyorsunuz ne dediğinizi anlamak için bile 40 hatim getirsek ezberletip size günde 40 kere okutsak siz bile anlayamazsınız, çünkü birbiri ile alakasız, anlamsız, farklı dallardan ve alanlardan mütevvellit çorbadan başka bir şey yapmıyorsunuz ve iyi aşçı olduğunuz da, çorba yapmayı zerre kadar olsun bildiğiniz de söylenemez.

ne demişti özgür-beyin ki net ve öz ifade ile :)

yahu spartacus başına belayı almışsın hayırlı olsun.
evrensele ne söylesen kar etmez . o bildiğini okur.senin lafların kar etmez çünkü evrenselde takıntılı bir felsefeyi iyi bilen adam kompleksi var ve bu konuda kendini üstad sanıyor.ben bir hakkı bulut'un şarkılarındaki melodi farklılığını anlamadım birde evrenselin yazdıklarının arasındaki farkı

materyalizmin gözleme dayanmazlığı savınızın gerçeğe dayanmadığı kısmını aştık, geçelim bu bahsi

soru soruldu mu, ordan, burdan şurdan başka başka alan ve dalların, kafanıza ve aklınıza esen kelimelerin linklerini sırf boğmak, savuşturmak adına verseniz de soru net, şimdi linklere kurban edilmeye çalışılan ve size sorduğum soruma geri dönelim,

fenomenin kaynağı nedir?

evrensel-insan
05-11-2010, 03:12
Saygideger spartacus;

Bak o "idealist" wiki, buradada materyalizmi anlatmis.

http://tr.wikipedia.org/wiki/Maddecilik

Bu da ingilizcesi.

http://en.wikipedia.org/wiki/Materialism

Eyvah eyvah neler yazmiyor ki!

Eger aklinin dogrusuna uyarsa.

Ne diyorsun?

Saygilarimla;
evrensel-insan

evrensel-insan
05-11-2010, 03:19
Saygideger spartacus;

fenomenin kaynağı nedir?-spartacus-

Ben sana metafizigin, ideolojisi fenomolojiden degil; epistemolojinin bilimselliginden cevap verecegim.

Gozlemlenebilir, yani bes duyu ile algilanabilir olmasi.

Aslinda o ozgur beyinden yaptigin alintinin, senin icinde ne kadar bir gecerlilik tasidiginin farkinda misin?

Saygilarimla;
evrensel-insan

evrensel-insan
05-11-2010, 03:37
Saygideger spartacus;

Bu arada hala benim hakkimda yazdiklarin, ekrana oynama politikasidir, bunun da farkina varman icin hatirlatirim.

Bak en azindan benim boyle bir politikam yok.

Ama dedim ya, "sen yoksun sadece karsi cikacagin ve elestirecegin, ya da kabul edecegin dile gelimler var" diye.

Saygilarimla;
evrensel-insan

evrensel-insan
05-11-2010, 03:51
Saygideger spartacus;

Ben sana sahis ile ilgil linkler vermiyorum. Cunku sahislarin bir ideolojisi ve subjektif bakis acisi vardir. Bana verecegin linkler, rehber icerikli olsun. Yoksa verilen sahsi linklere girersek, " Siracinin sahidi, bozaci" durumu dogar.

Saygilarimla;
evrensel-insan

rakıbalık
05-11-2010, 10:21
Epistemolojiye gore, madde; gozlemlenebilen bir fenomendir. Ne oldugu degil; gozleminden cikacak bilgi turetimidir konu.
Ontolojiye ve onun ideolojisi materyalizme gore de, algilanabilen tek varliktir.

Yani ontoloji, maddeye bir icerik verir. Epistemoloji ise, maddeyi fenomen olarak gozlemler, deneye tabi tutar ve gozlem, deney sonuclarini teori olarak dile getirir, bu teoriyi test eder ve yeni bir gozlemiyle de dile gelenleri yanlislayabilir.

Oyuzden her ad verilen fenomen cesidinin, bir ontolojik icerigi, bir de epistemolojik gozlemi vardir. Ontoloji, ideolojik bir iddia ve ispat iken, epistemoloji gozlemsel bir bilgidir.


evrensel-insan

sayın evrensel insan, bu iki tanımlamayı kavramamızı sağlayacak bir kaç örnek verebilirmisiniz?

spartacus
05-11-2010, 11:38
Saygideger spartacus;

Bu arada hala benim hakkimda yazdiklarin, ekrana oynama politikasidir, bunun da farkina varman icin hatirlatirim.

Bak en azindan benim boyle bir politikam yok.

Ama dedim ya, "sen yoksun sadece karsi cikacagin ve elestirecegin, ya da kabul edecegin dile gelimler var" diye.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Sevgili Laf laf

lafa şükürler olsun ki, kendimi ifade edebilecek kadar araştırma deneyimine, kendimi ifade edebilecek kadar birikime, verilmiş bir emeğe, kendimi ifade edebilecek kadar bir dağarcığa, kendimi ifade edebilecek kadar aslı ile faslı ayırt edebilecek bir görüye, kendimi ifade edebilecek kadar her şeyi dirli, durlu şablonlaştırıp ardından da bir şey söylediğimi-anlattığımı sanmayacak kadar bir açık görüşe sahibim. hele ki beni kelimeler değil, ben ifade ederim ve kelimeler beni ifade etmek şöyle dursun, kelime benim kullandığım bir araçtır, aslı dururken faslı(lafz) ile işim yok.

Her şey laftır ve laf ola beriden evvel yoktur diye herkesle oynayabileceğinizi sanıyor, sonra da ben oyun oynamıyorum diyebiliyorsunuz, zahmetsiz, internetde lise çocuklarının az çok okulda duyduğu ve özelde felsefelere girilmeyen genellemelerden, din kalemşörlerinin az çok işine göre yazıp çizdiği, herkesin girip bu yazıyı düzenle diyebileceği yerlerden, her önüne gelenden bir şeyler edinip, karmakarışık çorba edip, zahmetsizce al-koyculuğunuzun temelindeki oyuna, her şey laftır diyen kritiğinize geleceğimi, kendinizin tek ölçütü olan bu ilkenizi, ilke olarak görebileceğimi, etrafında oynatabileceğinizi sanıyorsunuz.

Tespitlerim gözlemlerim ve dahi sizin koyduğunuz kurallara dayanıyor, siz lafazanlık(lafa dayalılırlık, ısrarla zaten kendiniz bunu diyorsunuz (http://www.turandursun.com/forumlar/showpost.php?p=321128&postcount=21)) felsefesini bir şey bilmek sanıyorsunuz. Öyle görülüyor ki sonra da ebe ortaya çıkıyor, lafebeliği. Sonrada bilime, felsefeye kızıyor, hayatın, her şeyin tek bir anlamı var oda laf olmasıdır, lafzdan öte bir şey yoktur diyor, bunlar(bilim ve felsefe) bunu göremeyecek kadar körler diyorsunuz ve madem körler o halde bunlarla körebe oynayalim diyorsunuz, temeli basit bir kelimecilik yani lafazanlık olan ve boşlukda bir yer kaplamayan kritiğinizi ortaya atıp, hadi laf denizinde boğulun şimdi diyorsunuz.



Lafazanlık neyi görmezden gelir.

Aslını.


lafazanlığın temel kritiği nedir?

faslıdır(uydurma, üretme, türetme, türev).


Lafazanlığın tutarlılığı var mıdır?

Yoktur


neden Tutarlılığı yoktur?

Kulaç attığı yine faslıdır. Objektife yansıtılamaz, Ele, algıya, gözleme vurulamaz, maddi değil zihnidir ve kolaylıkla sıyrılır, her an her şey olaiblir, omurga taşımaz.


Temel ölçütü nedir?

Şeyler nesneler, olgular değil, lafız dır. yani söylemdir, zihindir, düşünce öbekleridir(kelimelerdir), öznel kaba idealizmdir.



Hiç bir yazdığında detay, derinlik, anlam yok, anlam konusunda sıkışınca konulardan bağımsız 3-5 link bulup aha al diyorsunuz, iyice karmakarışıklaştırıp kenara geçip izliyorsunuz, yazıştığınız insanlara kişi olarak kastetmiyorum(bu sorun değil), fikir, düşünce olarak, ortaya konmuş konulara da, emeğe de, çabaya da saygınız yok, buda lafazanlık felsefesine uygun bir davranış netekim, sonuçda insan da bir laf değil mi?

Sizin felsefe hakkında hiç bir şey bilmediğinizi ve felsefenizin de ne olduğunu yine kendiniz ve oyununuzunda ne olduğunu yine kendiniz gösteriyorsunuz, bana sadece adını koymak kalıyor ve koyuyorum, Lafazanlığın Felsefesi. örnek mi vereyim;

Madde dendimi, Madde insanoğlunun 4000 yıl önce kendisiyle tanıştırdığı bir kavramdır, bir kelimedir(LAF), ondan önce madde diye bir şey yoktur diyen kuralınız, ilkeleriniz değil mi?

Madde dendimi madde bir kelimedir(lafzdır), türevdir o zaman kelime-lafzın- dışında madde diye bir şey yoktur, diyen yine sizsiniz. peki bu lafazanlık felsefesinin külliyatı ne kadar yer kaplar, söyleyeyim en fazla bir paragraf. kaç kez tekrar edilebilir, bir nakaratıır, sürekli kendini tekrarın bir ölçütü, sınırı yoktur, zihnidir ve bu bakımdan sonsuzdur. ne anlam taşır, söyleyeyim hiç bir anlam taşımaz, çünkü kelimelerin hepsi birer laf(insan tarafından çıkartılan anlamlı sesler, ses öbekleri) olmakla birlikde, kritiği laf olanın lafızla izahından öte bir anlamı yoktur. örneklersem işte bir tane;

laf, laf, laf, laf, laf, laf, laf, laf, laf, laf lafız laflaf laflaf laf...

ne anladınız, hiç bir şey neden çünkü bir şeyin ve her şeyin salt kelime, kaynağında lafz olduğunu ileri sürmek o şeyin asıl kaynağını, yani kelimenin asıla dayanırlığını bilmemek, bir görmezden gelmek demektir, heleki bu anlayış lafı söylenleride görmezden gelmeye, laflaştırmaya dönüşmüş ise vay halimize. Vayki ne vay..

Peki bu sadece madde için mi hayır, her şey için, örneğin "Ama dedim ya, sen yoksun sadece karsi cikacagin ve elestirecegin, ya da kabul edecegin dile kelimeler var" diye (evrensel insan=türev türev). yazabilirsin... kısaca lafzı...

İnsan için dilide, felsefeyide, bilimide bir lafazanlık(lafa dayanılırlık) kritiğine bağlamaktır ki, bu andan sonra dilde, insan da, bilimde asılda, birer lafız olmakdan öteye gitmeyen, her yanı(laflanmış) yolunmuş bir kuşa çevirmekten ibarettir. haliyle bilimin ontolojik çıkmazı, o nun lafzanlığı kritik almayışından kaynaklıdır, denmektedir -ki zaten bakın bir önceki yazımda buraya gelineceğini zaten söylemiştim-


peki hem bunu söyleyip hem ne diyebiliyorsunuz?

Ben sana sahis ile ilgil linkler vermiyorum. Cunku sahislarin bir ideolojisi ve subjektif bakis acisi vardir. Bana verecegin linkler, rehber icerikli olsun. Yoksa verilen sahsi linklere girersek, " Siracinin sahidi, bozaci" durumu dogar.

Hani şahıs da yok sadece dile gelen kelimeler vardı? İnternet sitelerinden aklına estikçe, işine geldikçe çoluk çocukdan cımbızlayıp, kendince kurallar koyarken acaba o yazılarıda yazanların şahıs oldukları aklının(lafzının), ucundan geçmiyor mu?

hadi bunlar bir yana şahıs dediğiniz kişinin şahıslığı O'nun adına ele alınmış bir konuda geçerlidir, hem materyalsit şöyledir, böyledir diyeceksiniz, hem her konuda ben bilirim diye ahkam keseceksiniz hemde bir materyalist felsefecinin, felsefeyi sizin gibi arama motorlarında sörf yaparken aklına takılmış bir paragraflık bir çıkmazını aramanın zahmetsiz yollarında, ordan, burdan linklerle C/P yaparak değil, bizzat yıllarını, emeğini, akademik gelişimini vererek öğrenmiş birisinin, kendinden bahseden değil, felsefe nedir diye sorgulayan bir yazısını bana şahıslardan bir şey yazma diyeceksiniz? İşte anlayış kritiğiniz, lafz.

Siz şahısları hiç bir şey bilmediğiniz fikirleri, görüşleri, felsefeleri hakkında lafzına nasıl takılır ise öyle kategorize edip, savıp, savlayıp savuracaksınız(uyduracaksınız), ama savurduklarınıza hedef olan insanların kendileri hakkında konuşmalarını aman sende, onlar kim, ben evrensel insanım ya, benden büyük, benden başka kriter, ölçütmü var ki deyip tu kaka edeceksiniz, kendilerini ifade etme hakkı tanımayacak ama oturduğunuz yerden her şeye herkese, anıştırmalar, yakıştırmalar, atıştırmalar yapacaksınız ve bu saygın bir şey olacak öyle mi?

materyalsit A dır diyeceksiniz, bir materyalist çıkıp ben A değilim dedimi de, hahahahahaha sen ne bilirsin ki ben ne demişsem öyledir diyeceksiniz. Çok saygın, hem de çok.

"Parmak Ay'ı gösterdiğinde, parmağa değil Ay'a bakmalı. Çünkü parmağa sadece aptallar bakar"

Bu özdeyişden de yola çıkarak, ve başlığında temeline bir cevap olarak diyorum ki;

ben aslı ile ilgiliyim, faslı ile değil. peki ya bilim? bilim aslı ile ilgilidir faslı ile değil, felsefe aslı ile ilgilidir faslı ile değil, lafzı temel kritik yapmanın tek bir açıklaması olabilir, o da kritiği lafz olanın bir paragarfdan fazla yer kaplayamayacağı, hacimsizliği, şekilsizliği gerçeğidir. Bilimin lafz gibi, kritiği lafazanlık etmemek gibi bir çıkmazı olamaz, aksine aslı dururken, lafzı, faslı, türevi temel almak ve bunuda kritik temel ilke olarak görmek bilim için çıkmaz değil, aymaz olmaktan öte bir anlam taşımaz ki lafa şükür ki bilim böyle bir aymazlığa hiç düşmemiştir. lafla peynir gemisi yürütmek ne bilimin, ne materyalistlerin nede bizim işimiz değildir, o işi kaba idealistler yani lafazanlığın felsefesi üstlenmiştir.

yazık olacak klavyenize, parmaklarınız nasıl basacak şimdi lafa. Hecelersek, K-lav-ye. harflerse K-l-a-v-y-e, kelime ise klavye. nasıl basacak parmaklarınız şimdi klavyeye, kelimeye, nasılda hiddetlendiniz ve benden şikayetçi oldunuz, kelimeler tarif edemez belki ama, dönüp şunu diyeceğinizden de emin gibiyim, hehehe iyide klavyeye basan parmağım değilki, oda bir kelime, parmak bir türevdir, bir kelimedir ve aslında yoktur, faslında(lafzında) vardır ve o lafz her şeyin temelidir. -diyeceksiniz-

Aslı olmayan bir şeyin nasıl, ama nasıl faslı, türevi olur, işte bu yaman çelişkinizle, kaçıştığınız laf denizinde küreklerinizi tutan kolunuza bol kuvvet, geminize bol dayanıklılık, yelkenlerinize de bol rüzgar diliyorum, ne bilimin nede en azından kendi adıma benim böyle hayal denizinde yüzdürecek gemim olmadı, olamaz.

ozgur_beyin
05-11-2010, 16:39
sevgili spartacus, kuş kadar beyninle sen evrenseli anlamıyorsun, türümüz aynı olmalıki bende anlamıyorrum. evrensel elezherde sadece kuranı kullanarak dizel jeneratör üreten
bilim ekibinin başkanı. o yüzden bırak ne yerse yesin.kendini filozof zannetsin. ve kendini oyalsın. evrensel tam bir efruz beydir. felsefe kitabı okumayan filozoftur. şurda anlatmaya çalıştım(http://www.turandursun.com/forumlar/showthread.php?t=8271

onun için yorulma derlerki o koskocaman deve kuşunun beyni gözünden küçüktür. ne yapalım yüce tanrı yarattıklarına her şeyi göreceli vermiyor:frusty:

evrensel-insan
05-11-2010, 17:45
Saygideger spartacus;

Bu ne guzel ic dokme, yaw. Amma dolmussun. Bir dahaki sefere bu kadar dolma, alimallah patlayabilirsin.

Saygilarimla;
evrensel-insan

evrensel-insan
05-11-2010, 17:48
Saygideger ozgur beyin;

Senin su tek tarafli sabitligin yokmu, aslinda sana hic yakismiyor, ama ne yaparsin, sabitlik boyle bir seydir iste, kisiye ne dusundugunu, dile getirdigini fark ettirmez.

Bu arada link acilmiyor. Herhalde sen o linki D.O.G. de actin.

Saygilarimla;
evrensel-insan

evrensel-insan
05-11-2010, 17:57
Saygideger rakibalik;

Sorunun bu baslik altinda cevaplanmasinin bir anlami kalmadi. Cunku baslik, egosunu tatmin edenler ve bilgi uretemeyenlerle kendi kargalarindan baska kus tanimayanlarla, cigrindan cikti.

Akilcilik oyle mene bir seydir ki, sadece kendi dogrusunda diretir. Beyazi, aciklayarak gosterirsin, olmaz; link vererek gosterirsin, olmaz. Neden olmaz. Cunku beyazin siyah oldugu kabullenilmis, sartlandirilmis, degismez bir duvar olmustur.

Boyle bir durumda da, artik beyazi anlatmak bir zaman kaybidir. Cunku ego kendini yavas yavas hazirlar, once hafiften baslar,sonra hizini alamaz ve kisilere hic istemedikleri mesajlar yazdirir.

Oyuzden sen soruyu baska bir baslikta sorabilirsin.

Umarim, bu mesaj algilanir. Cunku senin lakabina yonelik bir durum yok. Su andan sonra kim bu basliga girerse girsin, sadece bir traji-komedi izleyecektir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

spartacus
05-11-2010, 20:15
Sevgili Evrensel, kızmıyorsun değil mi, sana Türev dediğimde...

yok dolmuş falan değilim, patlamam da, neden dolayım ki, tespitler ve tahliller yaptım, Lafazanlığın Felsefesi için, yeterince de ciddi ve dayanaklıdır, iş benim dinamitliğim ise gülüp geçelim... mi acaba ....

Lafazanlığın Felsefesi ile binlerce sayfa yazılabilir, yeterki alanımız lafız, işde lafazanlık olsun....

-Elma bisiklettir. o budur, şu şudur, dir, dur, dır, dür, dır dır, dır dır, dır dır felsefesi......

-Elma bisiklet değil ki?
-nasıl değil, ben elmaya bisiklet dediysem bisiklettir, konuşacaksak bu üzre konuşmyacaksak başka konuya geçelim hatta her konu benim için tek konudur, nasılsa her şey bir kelimedir, konudur.

-tamam geçelim, şey geçmek derken biz mi geçeceğiz, kelimemi geçecek, hani geçelim dediniz ya
-geçelim bir kelimedir, haliyle bir türevdir, ben geçelim diye bir kelime üretmezden önce geçmek diye bir şey yoktur.
-Anladım hocam, yani şimdi geçelim mi yoksa geçmeyelim mi ne diyorsunuz?
-Anlamak bir kelimedir, haliyle bir türevdir, anlama ben anlamak diye bir anlam vermezden önce anlamak yoktur.
-Hocam tamam da ne yapacağız o nu söyle, konu ne?
-konu bir kelimedir, kelimede bir türevdir ben konuya konu demezden önce konu diye bir şey yoktur, konuda bir kelime olduğuna göre ona ne diye soramazsın?

-Hocam sıkıldıysan bir çay içelim, 2 dk.
-Çay mı? öyle bir şey var mıydı? nasıl içecem çayı çay bir türev, bir kelime ben ona çay demezden önce çay olmadığına göre, içmek de kelime, bende kelime olduğuma göre, çay-> kelime, içmek-> kelime, ben-> kelime, haliyle kelime->kelime->kelime, ya git çekirge, kelime kelimeyi nasıl içsin, sen iyimisin yoksa içtin mi?

- Anladım hocam, hocam bana biraz müsade, şöyle bir 10 dakka, derin bilgilerinizle öyle bilgiler ediniyorum ki, sizi 1 gün daha dinlesem alim olur çıkarım...

-Git git, 10 dk sonra gel, ben seni 10 dakka değil 10 saniye de kendim gibi alim yaparım, dur 10 saniye bak gör. zaten alim de bir kelime, biz alime, alim demezden önce alimdi diye bir şey yoktu, haliyle alim diye bir şey yoktur, anladın mı?
-Tamam anladım hocam.
-İşte şimdi alim oldun, yani kelime oldun...

-Peki hocam biz böyle bir felsefe yaparsak, kitap olur mu?
-Kitap ne kelime okyanusları doldururuz, bu sığ tecrübemizle, nasılsa yüzeyde ilerliyoruz..
Çok sevinçliyim hocam, düşünsene fikirlerimizle okyanusları dolduracak, yüzbinlerce sayfa kitap yazacağız..
-Aynen öyle, okyanusların bile bir sınırı, sonu vardır ama şunu bil ki lafazanlığın felsefenin sonu yoktur, işte şimdi tam alim oldun. Dır dır lığın felsefesi gır gır dır bunu asla unutma çekirge.

-Unutmam hocam.

diamat
05-11-2010, 20:33
Saygideger diamat;

materyalizmin ontolojik bağlamda maddeye verip de , epistemolojinin fenomene vermediği içerik nedir, diye soruyorum.

Materyalizm, maddeyi ortaya koyar. Epistemoloji ise fenomeni ortaya koymaz, sadece gozleminin bilgisini iletir.

maddeyi bir fenomen olarak gözlemleyebildiğiniz biçimde, bir fenomen olarak gözlemleyebildiğiniz ancak madde olmayan bir şey söylermisiniz.

http://en.wikipedia.org/wiki/Social_phenomenon

http://en.wikipedia.org/wiki/Phenomenon

http://en.wikipedia.org/wiki/Phenomenology_(science)

http://en.wikipedia.org/wiki/Phenomenology

Saygilarimla;
evrensel-insan

sevgili evrensel

görüyorum ki, benim sizi algılayabilmek adına ortaya koyduğum çabayı siz ortaya koymuyorsunuz.
alıntıladığım bu cevap fazlasıyla anı kurtarma tadında bir cevap.

kendimi yeterince açık izah edemediğim varsayımıyla hareket edeyim nezaketen, ben yine de.

benim adına klasik felsefi yanaşım diyebileceğim bir durumu önce ortaya koyayım.

herhanhi bir felsefe kitabı alırsanız şununla karşılaşırsınız.

antik yunan felsefesinden başlayıp günümüze gelen bir tür kronoloji,
bir kaç bildik felsefi okulun temel argümanları,
bir kaç tanıdık filozof üzerine bir kaç tumturaklı laf,
felsefi sorun bağlamında oluşturulmuş ve sizin adına rehber dediğin kategorileştirmeler.

nedir bunlar; ontoloji (varlık problemi) ve epistemoloji (bilgi problemi).

peki benim şu ana kadar felsefe yapıyorum iddiasıyla ortaya kçıkmama rağmen bulara vurgu yaptığımı hiç gördünüz mü!!
hayır.
peki sebebini hiç düşündünüz mü.

izah edeyim.

benim açımdan felsefe, felsefe tarihini öğrenmek değildir.
o işi zaten daha önce yapmıştım.
anca yaşadığım hayatı açıklamak adına hiç bir katykısı olmadığına karar vererek bilinçli olarak terketmiştim.

kendi felsefi yanaşımımı bir tek şeyin üzerine kurdum.
felsefe açıklamalıdır.
örtbas edip karıştırıyor anlaşılmaz kılıyorsa orda bir üçkağıt var demektir.

neyi açıklayacak.
hayatı.

o halde klasik yanaşımın yüklediği ve adına bilgi denen tüm şüpheli vargıları bir yana koydum.

kendime şunu sordum.

hayat nedir.

cevap; değişip dönüşen ve değişip dönüştüğü için nitelikleri ortaya koyan bir şey.
aslında bu benim değil zaten bilimin cevabıdır.

o halde benim için hayatı açıklamak zorunda olan felsefenin birincil kalkış noktası ya da temeli budur.

işte tam bu noktadsa diyalektiğin hayatın açıklama gücünü gördüm.
somuttan bahsediyorum.

şimdi size söyleme zamanı.

sizin sorduğunuz sorular benim yanaşımıma göre sahte sorunsallardır.

hayatı açıklama gücüne sahip olmayan cevapları peşinen pazarlayabilmek için oluştırulmuş sahte sorunsallar.

o nedenle soyutta boğulur ve o nedenle felsefenin felsefesine dönüşür.

sizin açmazınızın bu olduğunu söylemek zorundayım.

ancak çabanızı tadir etmediğimi de sakın düşünmeyin.

insanı merkeze alabilmek adına felsefe üretiyorsunuz.

aşmaya çalıştığınız klasik felsefi yanaşımdır.
önce bunu farketmeli ve o yanaşımı bir kenara bırakarak, felsefenin öncelikle hayatı ve evreni açıklama yeteneğinin neden olamadığını görmelisiniz.

o zaman yeni bir yanaşımla bilgilerinizi değerli kılabilirsiniz.

açıklama gücü.

işte sadece bu.

görüneni açıklamaktan aciz bir felsefenin kendini felsefe diye sunma hakkı yoktur.

formel mantığın 2500 yıldır dışına çıkmayı başaramamış bir geleneğin son temsilcisi olmayı artık reddedip ,
maddenin davranış biçimini gözlemleyip madde üzerinden evreni açıklayacak olan diyalektiği felsefenizde merkeze alamadığınız sürece, tek yapacağınız

ontoloji nedir, şudur, o halde şu ve şu ekoller ontoljiktir,
epistemoloji budur falandır filandır tadında kalacak.

ben o sorulara cevap vermek yerine (ki bunun için google da arama yapma ihtiyacım olmadığını şimdiye kadar anlamış olmanız gerektiğini varsayıyorum)
size şunu öneriyorum.

hayatı yani şu olan biteni açıklama gücü olan bir şey ortaya koyun.
öyle bir şey ki, diyalektik onun yanında yetersiz kalsın.
işte bunu başarana kadar , benim karşıma geçip, her soyutlama gibi gerçeği indirgeyen ve indirgediği içinde bir bakıma onu çarpıtan soyutlamalardan ontolojiden epistemolojiden dem vurarak, hayatı açıklamak yerine felsefenin felsefesini yapan adam olmayı tercih eden biri olmayın.

evrensel-insan
05-11-2010, 22:17
Saygideger diamat;

işte bunu başarana kadar , benim karşıma geçip, her soyutlama gibi gerçeği indirgeyen ve indirgediği içinde bir bakıma onu çarpıtan soyutlamalardan ontolojiden epistemolojiden dem vurarak, hayatı açıklamak yerine felsefenin felsefesini yapan adam olmayı tercih eden biri olmayın.-diamat-

O dediginden de var, yani felsefenin felsefesi; adi da meta philosophy.

Bak cok dakisa olsa wiki de var.

http://tr.wikipedia.org/wiki/Meta-felsefe

Bu da ingilizcesi. Burada felsefeyi algilayan yokki, felsefenin felsefesi algilansin.

http://en.wikipedia.org/wiki/Metaphilosophy

Saygilarimla;
evrensel-insan

evrensel-insan
05-11-2010, 22:20
Saygideger spartacus;

Cevherlerini dokmeye devam. Belki sana yeni bir beceri kazandirir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

spartacus
06-11-2010, 01:03
Saygideger spartacus;

Cevherlerini dokmeye devam. Belki sana yeni bir beceri kazandirir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

teşekkrür ederim sevgili Evrensel

Bir cevher olmadığını emin olun sizden biliyorum, beceride kazandırmıyor, bir adım ilerleme kaydemediğinizle sabit... o cevher size ait, duyarsızlığınıza farkındalık oluşturabildi isem ne mutlu bana, oluşturamadı isem ve yine madde bir kelimedir, kelime de kelimedir, hiç bir şey yoktur, her şey konudur diye tekerleme tadında devam edecekseniz, artık cevherde bırakmayacağınız için üzülmüş olacağım.... tabi lafazanlık felsefesi de sanıyorum ki, artık önünde durulmaz sel gibi, dokunduğunu yıkmaya devam edecek, ve bir bakmışız ne anlam, ne tanım kalmış, talan edilmemiş...

Doğruya ne demiştiniz, "sen yoksun sadece karsi cikacagin ve elestirecegin, ya da kabul edecegin dile gelimler var" diye.
ardından da verilmiş bir linkdeki filozof için de o bir "şahıs" diyebilmiştiniz, hani dilem gelimler vardı? hafızanız balık hafızası değilse, bu kadar kolay tutarsız olaibliyorsanız, düştüğünüz durumların benim güzelce dialogladığım felsefenizden, durumdan farksız ve de mana katarak söylemeye çalıştığınız beceri konusunda da size ayna olur umarım....

hadi yaz sen bir kelimesin ve aslında yoksun de bana...

diamat
06-11-2010, 01:27
sevgili evrensel

bu durumda , artık;
diyalektik materyalizm ile materyalizm farkını algıladığınızı varsayıyorum.

materyalizm, klasik felsefenin açmazlarını bünyesinde taşıyordu.
çünkü formal mantığı geliştiremiyordu.
idealizm karşısında haklıydı, ancak, evreni açıklamak ta acizdi.
haklı olmak evreni açıklamaya yetmediği için, klasik felsefenin sahte sorunsalları ve düaliteleri bağlamında idealizm karşısındaki haklılığını göstermeye çalışıyordu.

bilim; formal mantığın, insanın evrene ilişkin zayıf bir soyutlaması olduğunu, oysa maddenin formal mantığa göre değil diyalektik bir davranışa sahip olduğunu ortaya koydu.

klasik felsefenin dayattığı açıklama yapabilme yeteneğinden yoksun olma durumunu, marks ve engels, bilimin evrende tespit ettiği diyalektiği felsefeye dahil ederek aşmayı başardılar.bu süreçtede leninin de katkıları küçümsenemez.

diyalektik materyalizm, diyalektiğin verdiği güçle materyalizminden gelen haklılığına evreni açıklayabilme yeteneği de eklemeyi başardı.
bilimle ortak bir kesişim kümesine sahip olmasının sebebi de işte tam olarak burdadır.

diyalektik materyalizm hem haklı hem de açıklayıcıdır.

gelinen bu süreçte klasik felsefenin soyut ve sanal dünyasına girme gereği dahi duymadan , doğrudan evreni açıklama işine girerek, somutta idealizmi ve türevlerini yaya bırakmanın gücüyle, artık kendi koyduğu sorulara kendi cevaplarını verir.

diyalektik materyalizm klasik felsefenin soyutlarına ve sahte düalitelerine cevap vermez.

evrenin yoğunlaşmış enerji olarak; ilk hareket ettiriciye ihtiyacı olmadığını, çünkü kendisinin hareket edebilme yeteneğinde olduğunu, çünkü hareketin enerjıde içkin olduğunu ortaya koyar.

hareketin değişimi getirdiğini ortaya koyar.

değişimin ise nitelikleri oluşturduğunu ortaya koyar.

böylece evrenin tek bir bütün olarak anlaşılmasını sağlar.

diyalektik materyalizm klasik felsefenin dışında ve üzerindedir.

evrensel-insan
06-11-2010, 01:29
Saygideger spartacus;

Anlasildi. "Yakami birakmamaya" heveslisin. Iyi guzelde, benden ne istiyorsun?

Ben metafizik dusunceyi, onun her hangi bir varliksal gorusunu savunmayali en az bir 20 yil oldu.

Ben de eskiden, ateist, materyalist, komunist, diyalektik materyalist temelli bir dile getirim uyguluyordum.

Su an sadece olanlari gozlemliyor, cikariyor, analiz ediyor ve kritik dusunce temelinde de resmini veriyorum.

Ben senden bir sey istemiyorum ki. Ama sen hala "benim gibi dusun" de diretirsen, kusura bakma ama en az 20 sene gec kaldin.

Ben dusuncemi dile gtirdim ve seninle de bildigim her yolu denedim. Acikladim, soru sordum link verdim. Baska da bildigim bir yol yok.

Sen istersen "yakamdan tutmaya" devam et, ama dedim ya 20 sene gec kaldin.

Oyuzden benden sana, gozlemimin disinda, teolojiden, metafizikten ve ontolojiden ekmek yok.

Sende istedigin gibi, neyi savunuyorsan savun. Ama benden senin savunduklarini savunmami bekleme. Ama, benden baska bir sey istiyorsan, dile getir, o zaman dusunuruz.

Eger dusuncelerim seni "rahatsiz ediyor/etti" ise de, ozur dilerim. Burasi bir site ve yazilanlar sadece bir kisiye yonelik degil; her site okuruna ve yazarina acik.

Bu anlamda tekrar soruyorum. Benden ne istiyorsun?

Saygilarimla;
evrensel-insan

evrensel-insan
06-11-2010, 01:32
Saygideger diamat;

Sen oyle diyorsan, senin icin oyledir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

evrensel-insan
06-11-2010, 01:40
Saygideger diamat;

Bak, bilimin metafizikten nasil farklilastigini ve yeni bilimin metafizikten ve ontolojiden bagimsiz nasil dogdugunu bu link acikliyor.

Senin anlattiklarin bilimin "dogal felsefe" caginda ve henuz felsefeden farklilasmadigi doneme ait.

http://en.wikipedia.org/wiki/Metaphysics

Saygilarimla;
evrensel-insan

diamat
06-11-2010, 01:43
sevgili evrensel

teşekkür ederim.

bir kez daha diyalektik materyalizmin gücü test edilmiş ve benim için doğrulanmıştır.

evreni daha iyi açıklayabilen yeni bir felsefe ortaya konulana kadar da felsefem olarak kalmaya devam edecektir.

sizleri başbaşa bırakıyorum.

evreni daha iyi açıklayan bir felsefeniz olmadığına göre ben izninizle, falcon 4 alied force
takılmayı düşünüyorum.

daha keyifli.

boş didişmelerle can sıkıcı muhabbete dönüşen bu başlıktan çekiliyorum

evrensel-insan
06-11-2010, 01:55
Saygideger diamat;

Konu felsefe degil. Sen yine felsefende kal. Konu bilimin felsefen farklilasmasi ve bunun temelinin de felsefenin gozleme dayanmamasi. Cunku bilim gozleme dayaniyor. Yani "hersey maddedir" diye bir kesinlik tasimiyor. Sadece gozlemliyor ve bildiriyor, bildirdigini test ediyor ve gozlemi test ettigini yanlislarsa da yanlisliyor. Felsefe de boyle bir yanasim ve zihniyet yok. Cunku felsefe, inancsal, ideolojik, dogrusal ve kesinlikci.

Bilim ise, bildirici, test edici, degistirici. Fark da bu.

Verdigim linkin Turkce'sini vermedim. Cunku tercume eden kimse, kendine gore etmis.

Saygilarimla;
evrensel-insan

spartacus
06-11-2010, 03:00
sevgili Evrensel

ben senden bir şey istemiyorum, asıl sen ne istiyorsun bunu net koy, bağcının etrafında dolaşıp durma.

Şimdi hem suçlusun hemde güçlü diye bir söz var bilirsin, yakan epey iplik sökmüş...

Görüşlerimi paylaşıyorum ve bu paylaşımımda Evrensel İnsan'ın uydurma tanımlarına görüş belirtemezsin diye bir kural yok sanırım.

Siz kendinizce her şeye, dir, dur, dür deyip şablonluyor, benim temel ölçütüm ve tek kriterim kelimedir diyebiliyor ve garip olarakda bunu felsefe yapmak sanıyorsunuz. Felsefenin tek işi gücü bu düzeyde tanımcılık olamaz, filozof bu kadar tepeden ve objektifliğe, alçakgönüllü olmaya savaş açmış birisi olamaz!
A budur, c şudur, D budur, Z öyledir, Z şöyledir, X şunladır, H şöyledir demeye, sanki hakem kurulu gibi hem kendi yanılgınızı sabitlemiş olun hemde hitap ettiğiniz insanları yanıltma yolunu seçin.

Anlamlı tek bir cümle bile kuramıyorsunuz çünkü okuyan, felsefe hakkında çok üst mertebede olduğumu sansın diye, ne kadar sosyetik kelime var birbirinden bağımsız birbiri ardına dizip, öbekleyip şekilsiz bir yığın yapıp söz üretiyorsunuz, tabi biçime, görüntüye, gösterişe kayan sözde, öz, anlam kalmıyor birde buna felsefe yapmak diyorsunuz...

konusu olmayan felsefe, astarı olmayan felsefe, aslı olmayan felsefe, olgusu olmayan bir felsefe mi olur? olur ama söylem felsefesi olur ki bunun adıda Lafazanlık felsefesidir, olguya, astara, aslına, kaynağa sahip olmayan tek felsefe budur, çünkü kelimeciliğin, lafızcılığın başka tanımı yok malesef.

Bir diğer sorun, insanları yoruyorsunuz, size güzelce yazıp, bakın bu verdiğiniz bilgiler hem gerçeği yansıtmıyor hemde temelden yanlış deyip sayfalarca açıklamalara cevabınız şu kadarcık oluyor,
o senin düşüncen, buda benim! yani ben eleştirilemezim-dokunulmazım! diyorsunuz, bende yiyorum, o kadar safım öyle mi??

o senin, buda benim düşüncem demek için, ya soru sormayın yada soruyorsanız da bilinçsizliğinizi bu kadar belli edecek, basitliğe girmeyin. Sormadan önce bilmiyor musunuz, zaten sorduğunuz kişinin görüşü olacağını?! Ne soruyorsunuz o halde o senin düşüncen diyecekseniz, zaten ne dese O'nun düşüncesi olacak değil mi? öyle ya, cevap işinize gelmez ise, söylemlerinizin eksikliği ortaya çıkarsa, çelme takamaz veya kündeye getiremezseniz, başka kaçarınız kalmıyor, buda yönteminiz nitekim, ümükten tutacak bir cevap bulsanız affetmiyorsunuz, bıktırana kadar yükleniyorsunuz.. soruları soruş şekliniz dahi, köşeye sıkıştırma amaçlı.

Başka ne var, ne yok ki? Siz bir soru sordunuz, size cevap veriliyor, cevabın için de herhangi bir B kelimesi geçse, hemen cımbızlayıp, B nedir? diyorsunuz, konu ile ilgili değil, köşeye sıkıştırma ile ilgilisiniz çünkü, rahatlıkla daldan dala atlayabiliyorsunuz, bir olgu ele alınırken başka olguya atlıyorsunuz, soru sorup köşeye sıkıştırma telaşına sahip olmaktan geri durmuyorsunuz, açığa veriyorsunuz...

Sen oyle diyorsan, senin icin oyledir. (evrensel insan, işte her şey bu kadar basit : )

soru sorup, sayfalarca cevaplatıp, hadi materyalizmin gözleme dayandığını kaynağı ile göstersene diyip, ardından sizin gibi net ortamından dinci sitelerden araklanmamış, kütüphanemden kağıt kokusuyla çıkarttığım kitapla 1938 yılından gösterdiğimde, hehehehe ilk defada senden duydum materyalizmin gözleme dayandığını diyebildiniz. sanki ben yazdım 1938 de o kitabı ve koskaca yazdığım bir sayfa yazıya sanki kaynak gerekir gibi illa dayatıp, kaynak verilince de aldığım cevap budur!? işte algılarınızın, doğrusal-inançsallığınızın, duyarlılık ve saygınlığınızın ufku.

Sonra aynı kaynakla kendi tanımınızı karşılaştırınca ve sizin bilgi namına hiç bir şey bilmediğiniz ortaya çıkınca, teistçe, ideolojik biçimde senin dinin sana, benim dinim bana, o senin görüşün, buda benim deyip kendinizi DOKUNULMAZ kılıp çıktınız, evet haklısınız o sizin dininiz ama, siz yanlış biliyorsunuz diye tanımlar size uymak zorunda değil ki, siz gerçeğe uymak zorundasınız, uymuyorsanız bilgi adına konuşmanız da, bu tutarsızlık da ve en basit tanımlar da dahi bu durumunuzu aleni sergilemeniz de bir bahtsızlıktır.

neyse
mesnetsiz düşüncelerle, herkesi ve herşeyi tanımlayıp şablonlayacaksınız, sırf kendi kendinize kendinize biçtiğiniz dokunumazlığınızla, yanılgalara düşürmeyi dayatacaksanız, görüşlerimi belirtme anlamında benle her zaman muhatap olacaksınız...

çünkü gördük elinden ne kadar iş ne kadar da laf geldiğini, dur ki horon teptireceksin...

spartacus
06-11-2010, 03:00
sevgili Evrensel

ben senden bir şey istemiyorum, asıl sen ne istiyorsun bunu net koy, bağcının etrafında dolaşıp durma.

Şimdi hem suçlusun hemde güçlü diye bir söz var bilirsin, yakan epey iplik sökmüş...

Görüşlerimi paylaşıyorum ve bu paylaşımımda Evrensel İnsan'ın uydurma tanımlarına görüş belirtemezsin diye bir kural yok sanırım.

Siz kendinizce her şeye, dir, dur, dür deyip şablonluyor, benim temel ölçütüm ve tek kriterim kelimedir diyebiliyor ve garip olarakda bunu felsefe yapmak sanıyorsunuz. Felsefenin tek işi gücü bu düzeyde tanımcılık olamaz, filozof bu kadar tepeden ve objektifliğe, alçakgönüllü olmaya savaş açmış birisi olamaz!
A budur, c şudur, D budur, Z öyledir, Z şöyledir, X şunladır, H şöyledir demeye, sanki hakem kurulu gibi hem kendi yanılgınızı sabitlemiş olun hemde hitap ettiğiniz insanları yanıltma yolunu seçin.

Anlamlı tek bir cümle bile kuramıyorsunuz çünkü okuyan, felsefe hakkında çok üst mertebede olduğumu sansın diye, ne kadar sosyetik kelime var birbirinden bağımsız birbiri ardına dizip, öbekleyip şekilsiz bir yığın yapıp söz üretiyorsunuz, tabi biçime, görüntüye, gösterişe kayan sözde, öz, anlam kalmıyor birde buna felsefe yapmak diyorsunuz...

konusu olmayan felsefe, astarı olmayan felsefe, aslı olmayan felsefe, olgusu olmayan bir felsefe mi olur? olur ama söylem felsefesi olur ki bunun adıda Lafazanlık felsefesidir, olguya, astara, aslına, kaynağa sahip olmayan tek felsefe budur, çünkü kelimeciliğin, lafızcılığın başka tanımı yok malesef.

Bir diğer sorun, insanları yoruyorsunuz, size güzelce yazıp, bakın bu verdiğiniz bilgiler hem gerçeği yansıtmıyor hemde temelden yanlış deyip sayfalarca açıklamalara cevabınız şu kadarcık oluyor,
o senin düşüncen, buda benim! yani ben eleştirilemezim-dokunulmazım! diyorsunuz, bende yiyorum, o kadar safım öyle mi??

o senin, buda benim düşüncem demek için, ya soru sormayın yada soruyorsanız da bilinçsizliğinizi bu kadar belli edecek, basitliğe girmeyin. Sormadan önce bilmiyor musunuz, zaten sorduğunuz kişinin görüşü olacağını?! Ne soruyorsunuz o halde o senin düşüncen diyecekseniz, zaten ne dese O'nun düşüncesi olacak değil mi? öyle ya, cevap işinize gelmez ise, söylemlerinizin eksikliği ortaya çıkarsa, çelme takamaz veya kündeye getiremezseniz, başka kaçarınız kalmıyor, buda yönteminiz nitekim, ümükten tutacak bir cevap bulsanız affetmiyorsunuz, bıktırana kadar yükleniyorsunuz.. soruları soruş şekliniz dahi, köşeye sıkıştırma amaçlı.

Başka ne var, ne yok ki? Siz bir soru sordunuz, size cevap veriliyor, cevabın için de herhangi bir B kelimesi geçse, hemen cımbızlayıp, B nedir? diyorsunuz, konu ile ilgili değil, köşeye sıkıştırma ile ilgilisiniz çünkü, rahatlıkla daldan dala atlayabiliyorsunuz, bir olgu ele alınırken başka olguya atlıyorsunuz, soru sorup köşeye sıkıştırma telaşına sahip olmaktan geri durmuyorsunuz, açığa veriyorsunuz...

Sen oyle diyorsan, senin icin oyledir. (evrensel insan, işte her şey bu kadar basit : )

soru sorup, sayfalarca cevaplatıp, hadi materyalizmin gözleme dayandığını kaynağı ile göstersene diyip, ardından sizin gibi net ortamından dinci sitelerden araklanmamış, kütüphanemden kağıt kokusuyla çıkarttığım kitapla 1938 yılından gösterdiğimde, hehehehe ilk defada senden duydum materyalizmin gözleme dayandığını diyebildiniz. sanki ben yazdım 1938 de o kitabı ve koskaca yazdığım bir sayfa yazıya sanki kaynak gerekir gibi illa dayatıp, kaynak verilince de aldığım cevap budur!? işte algılarınızın, doğrusal-inançsallığınızın, duyarlılık ve saygınlığınızın ufku.

Sonra aynı kaynakla kendi tanımınızı karşılaştırınca ve sizin bilgi namına hiç bir şey bilmediğiniz ortaya çıkınca, teistçe, ideolojik biçimde senin dinin sana, benim dinim bana, o senin görüşün, buda benim deyip kendinizi DOKUNULMAZ kılıp çıktınız, evet haklısınız o sizin dininiz ama, siz yanlış biliyorsunuz diye tanımlar size uymak zorunda değil ki, siz gerçeğe uymak zorundasınız, uymuyorsanız bilgi adına konuşmanız da, bu tutarsızlık da ve en basit tanımlar da dahi bu durumunuzu aleni sergilemeniz de bir bahtsızlıktır.

neyse
mesnetsiz düşüncelerle, herkesi ve herşeyi tanımlayıp şablonlayacaksınız, sırf kendi kendinize kendinize biçtiğiniz dokunumazlığınızla, yanılgalara düşürmeyi dayatacaksanız, görüşlerimi belirtme anlamında benle her zaman muhatap olacaksınız...

çünkü gördük elinden ne kadar iş ne kadar da laf geldiğini, dur ki horon teptireceksin...

evrensel-insan
06-11-2010, 03:53
Saygideger spartacus;

Bak ben ve mesajlarim olmasaydi. Butun bunlari yazamayacaktin. Sen simdi ben yokmusum farzederek ne yaziyorsan yaz. Daha ONCE BUNU BASARAMADIN, BAKALIM BU SEFER BASARABILECEKMISIN.

Unutma, ben yokum ve baslik ortada. Yaz simdi ne yazacaksan, bu sefer basar da beni yanilt.

Saygilarimla;
evrensel-insan

diamat
06-11-2010, 04:11
Saygideger diamat;

Konu felsefe degil. Sen yine felsefende kal. Konu bilimin felsefen farklilasmasi ve bunun temelinin de felsefenin gozleme dayanmamasi. Cunku bilim gozleme dayaniyor. Yani "hersey maddedir" diye bir kesinlik tasimiyor. Sadece gozlemliyor ve bildiriyor, bildirdigini test ediyor ve gozlemi test ettigini yanlislarsa da yanlisliyor. Felsefe de boyle bir yanasim ve zihniyet yok. Cunku felsefe, inancsal, ideolojik, dogrusal ve kesinlikci.

Bilim ise, bildirici, test edici, degistirici. Fark da bu.

Verdigim linkin Turkce'sini vermedim. Cunku tercume eden kimse, kendine gore etmis.

Saygilarimla;
evrensel-insan

tam bu mesajınızla diyalektik materyalizmin aslında , neden feksefeden daha çok bilimlerin evren hakkındaki gözlemlerinin bütünü ışığında evrenin bir açıklaması olduğu, klasik felsefenin açıklayamama kabızlığına karşın, açıklayabilme yeteneğiyle nasıl da felsefeden çok bilime yakın düştüğünü sizde söylemiş oluyrsunuz.

diyalektik materyalizmin dilindeki 'herşey maddedir 'cümlesi, bilimle aynı yöntemin yani gözlemin sonucu.

ne klasi felsefedeki bir takım zihinsel tümellemelein ne de zihinsel inançların.

şey kavramını kantın kategorileştirdiğini hatırlatsam şimdi sana, bu mu felsefe üzerine konuşuyor olmak olurdu.
ben bunun yerine başka bir şey yapıyorum.

hareketi değişimi ve niteliğin kökenini açıklıyorum.

bilim açıklar.
diyalektik materyalizm de açıklar.

ama klasik felsefe açıklamaz.

soyutun soyutunu üretir.

evrensel-insan
06-11-2010, 04:15
Saygideger diamat;

"Hersey maddedir" bir KESINLIK ICERIR ve bu temelde bilimden farklilasir. Cunku BILIMDE KESINLIK YOKTUR.

Saygilarimla;
evrensel-insan

diamat
06-11-2010, 04:33
sevgili evrensel

şey arapça bir kelimedir ve eşyanın tekilidir.

nesne anlamındadır.

dolayısıyla her şey maddedir sözü bu bağlamda totolojiktir.

çünkü şey zaten maddenin bir soyutudur.

totlojiler çelişik olmaz.
sadece yeni bir bilgi içermiyordur.

her şey maddedir demeye gerek yok, zaten her şey maddedir.
çünkü şey maddenin niteliğidir..

bilimin konusunu oluşturan her bir fenomen, maddeye ait bit görüntü olduğu için bilimin materyalist bir önkabulu vardır.
fenomenin 'MADDİ' açıklamasını arar.

bu zaten temel.

ben burayı geçtim, diyalektiğe geldim.

bünyem şu anda bu seviyenin oksijen düzeyine alıştı.

müsaadenle artık aşağıya inmeyeyim.

istersen sen buraya çık.

artık hangi felsefe evreni açıklayabilir ve neden bağlamında takılalım.

bir daha klasik felsefenin kategorilerine inmenin ne alemi var.

evrensel-insan
06-11-2010, 04:36
Saygideger diamat;

Fark sudur. Felsefe, kesinlik olarak seyi ortaya koyar.

Bilim ise, seyi ortaya koymak yerine onu gozlemler ve bilgi turetir.

Bu fark anlasiliyor mu? Cunku bilim ile felsefe arasindaki temel fark, bu farktir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

evrensel-insan
06-11-2010, 04:59
Saygideger diamat;

Bak sana bir ornek vereyim. Mesela

Ben; kavram ve dusunce madde degildir.
Sen; bunlarin temeli maddedir.
Ben; hayir, insanogludur.
Sen; insanoglunun da temeli maddedir.
Ben; ourmu, madde cansizdir, insanoglu canlidir.
Sen; canlinin da temeli maddedir. v.s.

diye bu tartisma uzar gider. Iste bu tartisma, felsefenin, metafiziginin ontolojik tartismasidir.

Bilim bu tartismaya girmez. O yuzden tabani hem soyut hem de somut olan ve gozlemlenebilen fenomeni temel alir ve fenomenin ne oldugu tartismasina girmez. Cunku fenomenin ne oldugu tartismasi da felsefi, metafizik ve ontolojiktir.

Bilim sadece fenomeni, gozlemler, bilgi turetir, bu bilgiyi test eder ve gozlemiyle gerekirse de yanlislar.

Cunku yukaridaki tartisma, hem bilimi, hem bilimselligi baltalar, o yuzden de bilim boyle bir tartismaya girerse, bu tartisma bilimin ontolojik cikmazi olur.

Umarim ne dedigim anlasilmistir.

Cunku, ben de bu tartismaya girmem. Sadece bilimsel felsefe olarak metafizigi ve ontolojiyi su an tum resmi ile gozlemler ve SORUNUNUN RESMINI VERIRIM.

Iste yukaridaki tartismanin temeli, idealizm/materyalizmin ontolojik tartismasidir ve teolojik tartismada da idealist, tanrisini, materyalist te maddesini kesinlestirmistir ve biribirlerini tartisarak kendi ideolojik dogrularina cekmeye calisirlar. Oyuzden de biri digerinin kesinligini yoklamaya calisir.

Iste bu tartismaya da bilim katilmaz. Cunku yukaridaki tartisma ne bilimseldir ne de bilimsel metoda uygundur.

Saygilarimla;
evrensel-insan

diamat
06-11-2010, 05:00
diyalektik materyalizm bilimdir diyebilmek için bir sürü örnek getirerek ben mi doğrulamaya çalışıyorsunuz sevgili evrensel.

gözlemlenebilen üzerine konuşalım çünkü gerisi hikaye diyoruz zaten bizde.

gözlemlenenleri gözlemlediğimizde adına diyalektik dediğimiz bir davranış modeline ulaşıyoruz.

artık açıklayabiliyoruz.

artık felsefeye ihtiyacımız yok.

diyalektik materyalizm var çünkü.

ve bundan sonra diyalektik materyalizmin yetersizliğini felsefe ortaya koyamaz, ancak bilim ortaya koyar.

maddenin gözleminden diyalektikten farklı ve başka davranış modeline sahip olduğunu tespit ederek ortaya koyabilir bunu da.

evrensel-insan
06-11-2010, 05:04
Saygideger diamat;

diyalektik materyalizm bilimdir diyebilmek için bir sürü örnek getirerek ben mi doğrulamaya çalışıyorsunuz sevgili evrensel.-diamat-

Aksine, eger son mesajimdaki tartismayi okuduysan; DIYALEKTIK MONIZMIN, MADDE MI-MATERYALIZM/DUSUNCE MI-IDEALIZM TARTISMASINI SUNUYORUM SANA.

Iste bu felsefi, metafizik ve ontolojik tartisma da bilim, bilimsellik ve bilimsel method yoktur.

Saygilarimla;
evrensel-insan

diamat
06-11-2010, 05:08
Saygideger diamat;

Bak sana bir ornek vereyim. Mesela

Ben; kavram ve dusunce madde degildir.
Sen; bunlarin temeli maddedir.
Ben; hayir, insanogludur.
Sen; insanoglunun da temeli maddedir.
Ben; ourmu, madde cansizdir, insanoglu canlidir.
Sen; canlinin da temeli maddedir. v.s.

diye bu tartisma uzar gider. Iste bu tartisma, felsefenin, metafiziginin ontolojik tartismasidir.

Bilim bu tartismaya girmez. O yuzden tabani hem soyut hem de somut olan ve gozlemlenebilen fenomeni temel alir ve fenomenin ne oldugu tartismasina girmez. Cunku fenomenin ne oldugu tartismasi da felsefi, metafizik ve ontolojiktir.

Bilim sadece fenomeni, gozlemler, bilgi turetir, bu bilgiyi test eder ve gozlemiyle gerekirse de yanlislar.

Cunku yukaridaki tartisma, hem bilimi, hem bilimselligi baltalar, o yuzden de bilim boyle bir tartismaya girerse, bu tartisma bilimin ontolojik cikmazi olur.

Umarim ne dedigim anlasilmistir.

Cunku, ben de bu tartismaya girmem. Sadece bilimsel felsefe olarak metafizigi ve ontolojiyi su an tum resmi ile gozlemler ve SORUNUNUN RESMINI VERIRIM.

Iste yukaridaki tartismanin temeli, idealizm/materyalizmin ontolojik tartismasidir ve teolojik tartismada da idealist, tanrisini, materyalist te maddesini kesinlestirmistir ve biribirlerini tartisarak kendi ideolojik dogrularina cekmeye calisirlar. Oyuzden de biri digerinin kesinligini yoklamaya calisir.

Iste bu tartismaya da bilim katilmaz. Cunku yukaridaki tartisma ne bilimseldir ne de bilimsel metoda uygundur.

Saygilarimla;
evrensel-insan


maddenin bir formunun düşünce ve bilinç üretecek bir maddi organ olan beyine sahip olarak, endi bütünlüğünden soyutladığı ben kavramı tamamen maddeye aittir.

sevgili evrensel maddeden bağımsız bir ben gösterebilirmisiniz.

korkarım benim karşımda iyiden iyiye ruhçuluğa doğru yelken açtınız.

bırakın artık.

bana açıklayan bir felsefe üreten.

siz açıklamıyor, bulandırıyorsunuz.

siz , ne zamanı, ne hareketi, ne değişimi, ne evrimi açıklayamazsınız.

siz niteliği açıklayamazsınız.siz 'ben'i açıklayamazsınız.

o nedenle sizin felsefenizde nitelik, idealar alemindeki bir tümelin yansımasıdır.

bu ise tumturaklı bir savsatadan başka bir şey değildir.

seninle iki bağlamda birden tartıştığımı hala algılayamadın değil mi.

klasik felsefe ve formal mantık düzleminde materyalizmin salt haklılık iddiasını ortaya koyarken,

evrenin açıklanabilmesi düzelminde de diyalektik materyalizmin hem haklılık hem de açıklayabilirliğini ortaya koydum.

benden buraya kadar.

her şey için teşekkürler.

hoşçakalın

evrensel-insan
06-11-2010, 05:20
Saygideger diamat;

Dedim ya, sen bu yazdiklarin ile, beni ontolojik tartismanin icine cekmeye calisiyorsun. Bunu bilincli ve farkinda olarak yapmiyor olabilirsin.

Ama ben bir epistemolojik gercekci olarak bu tartismaya girmiyor ve bu tartismanin bilimin ontolojik cikmazi oldugunu dile getiriyorum.

Bak ayni tartisma teoloji de de yani "Tanrinin varligi" nda da var. Var diyen teist oluyor, yok diyen ateist oluyor, belirsiz diyen agnostik oluyor.

Ya da materyalist maddesini tanri yapiyor (hyloteizm), teist, tanrisini madde yapiyor (panteist) ya da dualist ikisini ic ice sokuyor (panenteist)

Ben bu teolojik tartismayada girmiyorum ve epistemoloik gercekci olarak bu tartismanin da bilimsel cikmazini gozlem ile ortaya koyuyorum.

Cunku FELSEFENIN METAFIZIGININ ONTOLOJIK VE TEOLOJIK IDEOLOJILERI TARTISMADIR.

Iste bilim ve bilimsellik bu tartismalarda yer almaz. Bilimsel felsefe olarak sadece gozlemler ve sorununu ortaya koyar.

Saygilarimla;
evrensel-insan

diamat
06-11-2010, 05:34
sevgili evrensel

artık tartışmıyorum.

artık açıklıyorum.

siz de açıklayabiliyorsanız açıklayın.

ben diyalektik materyalizmle açıklıyorum.

siz de epistemolojik gerçekçiliğinizle açıklayın.

bakalım kim neyi ne kadar açıklayabilecek.

zaman nedir, hareket nedir, değişim nedir, nitelik nedir, bilinç nedir, ben nedir.
buyrun açıklayın.

evrensel-insan
06-11-2010, 05:43
Saygideger diamat;

zaman nedir, hareket nedir, değişim nedir, nitelik nedir, bilinç nedir, ben nedir.
-diamat-

Ben bunlari yeri geldikce basliklarda ve msajlarda bolca ve detayli olarak acikladim. Acikladim derken, tartisma disi ve notr algi ile gozlemimi dile getirdim.

Butun bunlari aciklamadan once, asil soru neye gore aciklanacagidir.

Benim aciklamamin fenomen kokeni, kendi kendini adlandirmasi olarak, insanoglu turu ve biridir.

Aciklamamin temeli de, insansal, evrensel, kavramsal, bilissel dir.

Acikladigim da su an ortada olan epistemolojik gerceklik ve bunun insansal, evrensel, kavramsal ve bilissel sorunudur. Yani aciklamam, negatif, cikarsama ve curutmeye, yani GOZLEMSEL YANLISLAMAYA DAYANIR.

Bu da hic bir metafizik, ontolojik ve teolojik ideoloji dogru ve inancsallik icermez. Gozlemimin temeli, bilgi, birikim, bilinc ve farkindaliktir.

Yani, OLMASI GEREKENI DEGIL; OLAN SORUNU OLDUGUNUN GOZLEMI ILE ACIKLARIM.

Istersen bu dile getirdigim mesajimda, senin acindan bir anlasilmayan yer yoksa, bir mesaj sonra kisa ve oz aciklama yapabilirim.

Saygilarimla;
evrensel-insan

diamat
06-11-2010, 05:49
sevgili dostum

izninle yarın devam edelim.

biraz yoruldum.

şimdilik hoşçakal.

evrensel-insan
06-11-2010, 06:11
Saygideger diamat;

zaman nedir, hareket nedir, değişim nedir, nitelik nedir, bilinç nedir, ben nedir.
-diamat-

Tabi, sen nasil istersen. Ben gene de kisa bir mesaj yazayim.

Butun bu yukarida adi gecenlerin tanim ve tarifinin ne oldugunun evrensel bir onayi yoktur. Bugun cesitli sozluklere baksan farkli tarifler bulursun.

Tariflerin farkliligi, yukaridaki bu kavramlari her tarif edenin, her birine kendi duzeyinin bilgisi, birikimi, algisi, bilinci, farkindaligi ve ve kendince kendi icin dogruladigi ideolojisi ve inancsallari temelinde farklilik kazanir.

Eminim senin de,kendine gore bunlara verdigin bir anlam ve icerik temelinde bir tanimin ve tariifin vardir.

Sorun tanim ve tariflerde degil, TARTISMADADIR. Cunku bir tanesinin uzerine felsefe yurutulmus ve tartisma, "benim verdigim anlam ve icerik temelindeki tanim ve tarif dogru" iceriginde kisir dongu olabilmistir.

Ya da tanim ve tarifsiz, ortak bir anlam ve icerik saglanamadan tartisma baslamis ve tartismanin taraflari, kendi duzeylerinin dogrularinca, kendi dogrularini karsi tarafa kabul ettirme mucadelesine girmisler ve belki de bu mucadele kisisel atisma ve satasmaya donusmustur.

Site de bunun bolca ornegini bilhassa tanri ve din konularinda gorebilmek mumkundur.

O yuzden ben, senin verecegin icerik ve anlam ile yapacagin her turlu tanim ve tarife senin adina saygi duyarim ve tartismam.

Ben de bir tanim ve tarif yaparken verecegim icerik ve anlami tartisma acilsin diye yapmam.

Cunku yapacagim tarif ve anlama verecegim icerik, ya algimin ya da gozlemimin bir icerigi olacak ve epistemolojik olarak ta yerine durumuna ve sartina gore degisebilecektir.

Cunku, bu kavramlari hangi contexte ve texte dile getirdigin bile farklilasir. Yani her kavramin kendi bunyesindeki mukayese farkindan da tarif ve tanim icerik ve anlam olarak degisebilir.

Mesela "ben nedir?" contexinin, benlik, birey, bireyci, bireysel, bencil, v.s. temelli tanim ve tarifleri olacagi gibi, dilbilgisi ve gramatik tanim ve tarifleri de vardir.

Buraya da kadar tamamsa ve anlasilmayan bir sey yoksa, kisa ve oz tanim veya tarifleri yapabilirim.

Ya da TDK'dan tanim ve tarif alir, uzerine gozlem yapabilirim.

Saygilarimla;
evrensel-insan

spartacus
06-11-2010, 13:56
Saygideger spartacus;

Bak ben ve mesajlarim olmasaydi. Butun bunlari yazamayacaktin. Sen simdi ben yokmusum farzederek ne yaziyorsan yaz. Daha ONCE BUNU BASARAMADIN, BAKALIM BU SEFER BASARABILECEKMISIN.

Unutma, ben yokum ve baslik ortada. Yaz simdi ne yazacaksan, bu sefer basar da beni yanilt.

Saygilarimla;
evrensel-insan

sevgili Evrensel

Sizin gibi yazı yazma kültürüm olsun emin olun, sizin şu başkıkda sırf duyarsız kalabilmek için girdiğiniz çabaya harcadığım vakitde, iki katınız yazı yazarım.

Her başlığa her konuya, kendinizce dir, dur deyip geçmeyi siz yazı yazmak mı sanıyorsunuz? hepsi anket havasında, önemli olan indirgeyip, budur, şudur demek değil açıklık getirebilmekdir...

Ben başlığa göre yazdım, kimin açtığı önem arzetmiyor, ve siz bilinçli biçimde saptırma, görmezden gelebilme üzerine kurulu yazın anlayışınızı bulaştırmadan hiç olmazsa bu başlıkda yazsa idiniz, belkide bilinçli olarak yaptığınız ama inatlada dayattığınız idirgemelerinizle uğraşmak zorunda kalmazdınız..

Hem demek istediğini kendince başkalarına vurmadan hemde işine nasıl gelirse öyle tanımlayıp vurmadan ifade edemeyeceksin, hemde dile geldimide şikayet edeceksin, bana göre yazma diyeceksin, zeytinyağı nasıl duruyor zihniniz de??.

bak yazımda ne diyorum, ben lafı derya dünyasında yelken açmış her gemiye binmem, siz öyle sanıyorsunuz o kadar saf değilim.

"Unutma, ben yokum ve baslik ortada. Yaz simdi ne yazacaksan, bu sefer basar da beni yanilt." mı dediniz

Bunu daha ilk sayfa da yaptım, hala yanılmadınız mı? Duyarsızlığınız granitden bir duvar gibi aşamıyorsunuz.

Bilimselliğin böyle bir ontolojik çıkmazı yoktur dedim, üstelik dir, dur yapmadım, açıklığa kavuşturdum. Yoksa sizin gibi basit bir şekilde tek satırda, bilimselliğin ontolojik çıkmazı yok-tur(dir, dur,, dır dır) da denebilir ve bir şey söylediğimi sanabilirdim. dönün o halde okuyun, sürekli her şeyin merkezine şu ilahi "ben" inizi koymak ve bir türlü "ben" faktörü üzerine aşkın olamamak, ve etrafınızda tavaf ettirme oyununuzdan, sabit fikirliliğinizi bırakın da kurtulun-okuyun ya da şikayet etmeyin.

Siz ne demiştiniz, 2 satır anket havasındaki başlığınızda;

Saygideger arkadaslar;

Bilinen, algilanan ve kabullenilen temelinde, notr algi ve disaridan bakis acisinin, epistemolojik gercekliginin gozlemi temelinde, ontolojinin altili ideolojisinin de bilimsel "cikmazi" vardir.

Bu cikmazlar.

Mustakil var olan varlik temelinde;

Idealizm-Dusunceyi one cikarir, fakat dusunceyi gozlem, yanlislanabilirlik, test edilebilirlik ve degiskenlik yerine akila, algiya tasir, insanoglunu gale almaz ve sabit, kalici, degismez inanca yonelir. Gercek varlik paraleli ozneldir.

Materyalizm-Maddeyi one cikarir, Dusunceyi maddeye baglar, fakat insanoglunun algi yonunu ve kendisini gale almaz, gozlem, yanlislanabilirlik ve test edilebilirlik yerine, aklin doyurucu, tatmin edici, dogrulayici yanini one cikararak ispatci, kesinlikci, mutlak v.s. yanasir. Gercek varlik paraleli nesneldir.

Pozitivizm-soyutlamayi one cikarir, maddeyi de dusunceyi de gale almaz, algiyi pozitif olarak ele alir, insanoglunu bir arac olarak gorur, gozlem, yanlislanabilirlik ve test edilebilirligi gale almaz. Gercek varlik paraleli isimciliktir.

Halbuki epistemoloji, bilimsel olarak fenomeni, yani gozlemlenebileni one cikarir ve bunun test edilebilirligini ve yanlislanabilirligini ortaya koyar. Ne sabit, kalici, degismez, ne kesinlikci, mutlak tir. Seyin ontoloji gibi ne oldugunu ortaya koymaz, sadece ortada olani gozlemler ve bilgi turetir. Soyutlamasi, bilimdir, soyutu teori, formul, tez, hipotez v.s. dir ve somutu da, gozlemdir. Metodu ise, test edilebilirlik ve yanlislanabilirliktir. Bu temelde de, surekli suregelen bir surec olarak bilgi turetir. Fenomen olarak, madde gozlemi, dusunce olarak teorisi, pozitiflik olarak ta soyutlamasi vardir. Ayrica, ontolojinin akilci temeli yerine, epistemolojinin deneyci temelini kullanir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Bilimselliğin Ontolojik Çıkmazı.

Bu çıkmazlar

İdealizm, materyalizm, pozitivzm... demiştiniz, yani yine vurmadan, başkalarını kaka yapmadan kendini ifade edememe, onandıramama hastalığı.....

1. idealizm bilimsellik için çıkmaz oluşturabilme kaabiliyetine sahip değil. yazımda açıkladım..

2. Materyalizm diye tanımladığınız haliyle dünyada böyle bir materyalizm yok. o tanımınız idealizmin tanımıdır zaten, yazımda açıkladım

3. Pozitivzm tanımınız, geçiniz, bilimselliğe çıkmaz oluşturabilme kaabiliyetine sahip değildir, o tanımınız idealizmin tanımıdır zaten, 1 nolu madde ile aynıdır, çıkmaz olma olasılığı yoktur. Alt başlıklara da yöntemleride yazmaya gerk yoktur, felsefeleri yazma zaten yeterliydi...

4. Epistemoloji olarak yazdıklarınızdaki (gözlem, deney, algı, sınama( yanlışlanabilir-doğruanaiblirlik) vs), materyalizmin, bilimin ilkeleridir.

Bilimin bünyesinde olmayan bir şey bilim açısından çıkmaz oluşturmaz, dışında olanlar ise set, engel oluşturabilir ve bu temelde ifade edilirler! Daha sınamanın dahi anlamını çözmeden, gelişi güzel kelimeleri biribirine dizip, tanım yaptığınızı mı sanıyorsunuz? neymiş bilim sınamazmış, neymiş madde temeliden sınama olmazmış? Sınama ne için ve neye göre yapılır, çok mu meraklı insan gözlemlediği bir şeyi bir de sınamaya yoksa amacı edindiği bilgiyi sınamak, gözden geçirmek olarak yaptığı halt ontolojik bir şeymidir? her şeyi kategorize et, şablonla, sonra da oluşturduğun şablonlarla üret ha üret, ne ala... istiyorsunuz ki herkes sizin şablonlarınızla görüş belirtsin, sanki böyle bir kural olmak zorunda?!

şimdi bunları tekrar-tekrar yazmama ne gerek var ya, aklımdan zorum mu var benim, sayfalarca yazdığım şeyi tekrar tekrar yazıyorum, yoksa hala horon mu teptiriliyoruz? Evet, aynen öyle işte kanıtı;

"Unutma, ben yokum ve baslik ortada. Yaz simdi ne yazacaksan, bu sefer basar da beni yanilt."

söylemlerinizin olumlanmasını başka insanların yada başka görüşlerin cehaleti üzerinden yapma, yükselme tavrını, böyle fayda sağlama pragmatizmini, böyle bir kritiğe vursanız bile dediğim gibi o denizlere yelken açmış her gemiye binecek kadar saf değilim. o yüzden beni çözümsüz bırakma ve böylelikle söylediklerinizi olumlama anlayışından hele bir vazgeçin... Yoksa zaten başlığa ve sakatça kurgulanmış spekülatif(subjektif) omurgaya göre yazdım beni kimin ne dediği değil oratda olanın ne olduğu ilgilendiriyor ve nasıl servis edildiğide, yukarıda ki 4 maddeyi nakarat haline getirteceksiniz.

diamat
06-11-2010, 16:54
sevgili evrensel

bu tariflerin evrensel bir onayı olmadığı doğrudur.

tarifler bir yana, bir çok olgunun bile evrensel onayı yoktur.

canlı örneği evrim olgusudur.
evrim teorisini bir yana koyup, evrim olgusunu ortaya koyarken bile evrensel onay alamazsınız.

çünkü , felsefe bir çıkar çelişkisinin, bir mücadelenin alanlarından biridir.

somut olarak tarih boyunca hep şunu gördük;
sümerlerden mısıra, çine, antik yunana, romaya, irana, bizansa , osmanlıya, ortaçağ avrupasına bakalım.

üretim ilişkilerine bakalım.

verili sömürü düzenlerinin idealist ayağına bakalım.

idealizm, tarih boyunca verili sömürü düzenini koşullayabilmenin mücadelesine koşulmuş bir şey.
insanlığın ortak bilincine darbe vurmuş bir şey.

her tanım bir paradigmayı olumlulamak için dejenere edilirse ve salt sömürüyü sürgüt devam ettirebilmenin paradigmasının unsuru haline getirilirse elbette orda evrensel onay diye bir şey kalmaz.

insan türü verili sömürü biçimlerini ortadan kaldıramadığı sürece de bırakın tanımları apaçık olgularda bile evrensel onay beklenemz.

materyalizm tarih boyunca sömürü ilişkilerine dayanan üretim biçimlerinin ve o üretim biçimlerinin destekçisi olan idealizmin dejeneresyonlarıyla uğraşmak zorunda kaldı.
bu gün de değişen bir şey yok.

elbetteki yukardaki kavramların TDK sözlüğündeki karşılıklarını getirebilirsiniz.
buyrun getirin , o tarifler ya tanımlayıcı ya da açıklayıcı olmak zorunda.

ama göreceksiniz,

diyalektik materyalizmin açıklayıcı gücünün karşısında, idealizmin ancak tanımlayıcı ve soyutlayıcı olabilmekten başka şansı yok.

zaten meselenin özü burda.

bir olguyu bilim ortya koyup açıkladığı anda,aslında tamamen yaptığı diyalektik materyalist düşünce sistematiğini belli bir özel alana uygulamaktadır.hepsi bu.

DM de aynı şekilde çeşitli bilim alanlarının kendi alanlarındaki olgulara ilişkin açıklamalarını birleştirmektedir.

diyalektik bir icad değildir ki.

hegel ustanın dehasının ürünü de değildir.

diyalektik , bilimin bilimsel bulgularının felsefeye uyarlanması, felsefenin bilimsel bulgulara göre kendine çekidüzen vermesidir.

hegelin büyüklüğü , bilimin açıklayıcı gücünü felsefeye uyarlamayı başarabilmesidir.

aristo bunu istesede yapamazdı.
çünkü o kendi çağının bilimini felsfeye taşıyabilirdi.
öyle de yaptı.
o çağın bilimi ancak formel mantığı destekleyebileceği için felsefe klasik dönemi boyunca, tam bir durgunluk yaşadı.
keza aynı durgunluk aslında bilimdeki durgunlukla karşılıklı olarak birbirini koşullayagelmiştir.

aydınlanma dönemi bilimi yavaş yavaş maddeyi daha yakından tanıyınca (siz buna fenomenleri de diyebilirsiniz, durum değişmez) , ortaya koyduğu sonuçlar felsfenin geriliğini de deşifre etti.

ve hegel 2000 yıllık iç boş kütüğü bir tekmede devirdi.

diyalektiği ortaya koydu.

diyalektik açıklayıcılığı felsfeye taşıdıysada, hegel haklılığı ortaya koymayı başaramadı.
idealizmin haklılığı yoktur.
hegel bunu zaten asla başaramazdı.

diyalektik açıklama gücünü haklılıkla destekleyebilmeyi marksla kazanmıştır.

haklı ve açıklama gücüne sahip olan bir felsefe evrensel onay alacakmıdır.

bunu beklemenin kendisi diyalektiğe aykırıdır.
bu mümkün değil.
ortada çıkar çatışması var.

egemenler haklı ve açıklayıcı olan DM min evrensel onay alamaması için bütün güçleriyle eski klasik felsefeyi diriltmeye çalışıyorlar.

adına modern felsefe denen şey, aslında modern falan değildir.

eski formel mantığın yeni açılımlarıdır.
ancak hala daha ne haklılığını ne açıklayacılığını ortaya koyamamıştır.

ve klasik felsefenin ayak izlerinden giderek soyutun soyutunu yapmaya devam ediyor adına modern felsefe denen şey.

işte tam da bu nedenle, lenin ısrarla diyalektik materyalizmi modern felsefeden ayırmış ve ona bilimsel felsefe demeyi tercih etmiştir.

sorun benim açıklama yeteneğimin evrensel onay alması değildir.
eğer evrensel onay alıyorsa bu demektir ki bütün dünyada devrimler olmuş, kapiatlist sömürü ortadan kaldırılmış, insanlık yeni bir üretim biçimine ulaşmış demektir.

aksi halde DM ya da bilimin evrensel onayı olamaz.

o halde şunu görmek gerekir.

adına ister madde deyin ister fenomen deyin , bilimin konusunu oluşturan olgulardan belli bir davranış modeli çıkıyormu.

evet.

bu model diyalektikle mi yoksa formal mantıkla mı uyumlu.

açıklama gücü veren bir metodolojik dayanak bulmalıyız.
elimizdekinin en iyisi diyalektik.

materyalizmin haklılığını ise tartışmaya gerek bile görmüyorum.

evrensel-insan
06-11-2010, 18:21
Saygideger spartacus

Gorusleriniz icin, tesekkurler.

Saygilarimla;
evrensel-insan

evrensel-insan
06-11-2010, 18:23
Saygideger diamat;

Gorusleriniz icin, tesekkurler.

Saygilarimla;
evrensel-insan

diamat
06-11-2010, 18:28
ben de teşekkür ederim sevgili dostum.

bir tek ekleme yapmak isterim izninle.

aynı anda bir çok başlıkta yazışmalara katılmak zorunda kalıyoruz.

her başlığın kendi psikolojisi var.

senle tartışmalarımda zaman zaman sana karşı uslup sorunu yaşamamın sebebi aslında doğrudan sen olmadın hiç bir zaman.

bunu algılayabildiğini tahmin ediyorum.

yine de sana karşı kırıcı olduysam kusura bakma.

keşke böyle şeyler hiç olmasa, ama oluyor.

hoşçakal, kendine iyi bak.

evrensel-insan
06-11-2010, 18:31
Saygideger diamat;

bunu algılayabildiğini tahmin ediyorum.-diamat-

Rica ederim. Oyle bir durum dogdugunda, hatirlatma yapiyorum, zaten. En azindan kisinin bunun farkina varmasi arzu edilendir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

evrensel-insan
06-11-2010, 20:32
Saygideger arkadaslar;

Basligi kisaca ozetlemek gerekirse; felsefenin , metafiziginin ontolojisi, yani varligi ortaya koyusu, bilinen sekliyle, ozetle soyle.

Materyalizm-varlik maddedir.
Idealizm-varlik dusuncedir
Pozitivizm-varlik pozitiftir
Realizm-gercek nesneldir
Subjektivizm-gercek ozneldir
Isimcilik-gercek isimdir.

Felsefenin, metafiziginin teoloji, yani tanriyi ortaya koyusu, bilinen sekliyle soyle.

Teizm-tanri vardir.
Ateizm-tanri yoktur
Hyloteizm-madde tanridir
Panteizm-tanri evrendir
Panenteizm-tanri ve madde ic icedir.
Agnostisizm-Tanrinin varligi/yoklugu bilinemez.

Bilim ise, "ben; fenomenin ne oldugunu ne ontolojik, ne de teolojik bir kesinlikle ortaya koyamam. Ben fenomeni gozlemler (bes duyu ile algilar), sonuclarini teorilestirir ve teorileri test eder ve test sonucu dogrulanmayan teorileri bilimsel kabul etmez, ayrica gozlem sonucu eski bilimsel teorileri de yanlislayabilirim ve degistirebilirim." iceriklidir.

Bilimin her dalinda ve her konudaki fenomeni, gozlemlemesi, teorisini test etmesi ve tekrar gozlemiyle yanlislayabilmesi, surekli suregelen bir epistemolojik bilgi, bildirimi, degistirimi, yenilenimi anlamini tasir.

Bu da bilgini temelinin, fenomenin gozlemlemesinden ortaya cikacak olan veriler oldugu anlamini tasir. Bu temelde de, bilgi fenomenin bir turevidir.

Buradaki bilim ve bilimselligin soz konusu "cikmazi" fenomenin, ne oldugunun, metafizigin; gerek ontolojik, gerekse teolojik ortaya koyum olarak kesinlik kazanmasidir. Boyle bir kesinlik, bilimin; gozlemsel yanlislanabilirligine (empiric falsification), ters duser.

Saygilarimla;
evrensel-insan

spartacus
06-11-2010, 23:21
Öncelikle çıkmaz neyin çıkmazı denmiş? Bilimin.
O halde çıkmaz ortaya konmadan menşei ifade edilebilir mi?
Edilemez.
Soru basit çıkmaz ne? önce bilim temelli çıkmaz ortaya konmalıdır ki-açıklık getirilmeli-, çıkmazın mahiyetide ortaya çıksın...

sevgili evrensel

Bu da bilgini temelinin, fenomenin gozlemlemesinden ortaya cikacak olan veriler oldugu anlamini tasir. Bu temelde de, bilgi fenomenin bir turevidir.

Bilginin temeli fenomen ise, bir fenomen gösterebilir misin?

evrensel-insan
06-11-2010, 23:26
Saygideger spartacus;

Buradaki bilim ve bilimselligin soz konusu "cikmazi" fenomenin, ne oldugunun, metafizigin; gerek ontolojik, gerekse teolojik ortaya koyum olarak kesinlik kazanmasidir. Boyle bir kesinlik, bilimin; gozlemsel yanlislanabilirligine (empiric falsification), ters duser.-e.i.-

"Cikmaz" yukaridaki alintida.

Gozlemlenebilen (bes duyu ile algilanabilen) hersey bir fenomendir. Insanoglunun kendisi dahil.

Saygilarimla;
evrensel-insan

spartacus
07-11-2010, 00:03
sevgili Evrensel

metafizik oluşmuş genel kanıda(idealizm oluyor bu) düşünce olarak algılanır.

Bizim dilimizde metafizik, öz anlamıyla da kelime anlamıyla da fizik ötesidir, oysa zihin, düşünce fizik ötesi-ondan bağımsız- değildir, örneğin materyalizm metafizik alanı kabul etmez, ve idealizmin kafa karışıklığıyla şartladığı gibi metafizik başlığında değildir materyalizm, ama genel kanı olarak egemen ve kurulu düzenlerin idealist felsefeyle barışıklığı ve kurulu düzenlerin idealist felsefelerce onanmışlık taşımasıdan dolayı, eğtim de, şırınga edilen tanımlarda idealist kanılarla aşılanır, oysa materyalizme göre metafizik fizik dışı ruhlar alemidir, gerçeklik olarak görülmez... Bunu dile getireyim dedim..

sevgili evrensel Felsefe içermeyen tek bir şey gösterme şansımız varmıdır? İnsan için, felsefe bilimsiz, bilim de felsefesiz hiç bir anlam taşımaz, bilim 5 duyu organı, felsefede beyin, irade, zihin, hangisini uygun görürsen öyle düşünebiliriz, birbirinden ayırmak pek anlamlı bir şey değildir diye düşünüyorum, bunuda geçerken belirteyim.

Fenomene bir örnek verdiğine göre, örneğin Taş fenomendir, peki yapısı nedir fenomenin?

evrensel-insan
07-11-2010, 00:12
Saygideger spartacus;

Ben materyalizmin felsefenin varlik konusunu isleyen dali metafizigin bir ideolojisi oldugunu defalarca, hem alintilarla hem de aciklamalarlaizah ettim.

Bu konuda sen neyi istiyorsan onu dogru bilirsin, bu senin bilecegin is.

Hatta bu baslikta bile bunu ortaya koydum.

Eger bu konuda tartisacaksan, hic benden seninle tartisacagimi bekleme.

Sonucta sen kedince neyin dogru oldugunu dusunuyorsan onu dogru kabul edersin. Bu da senin bilecegin bir istir.

Cunku temcit pilavi gibi ayni seyleri tekrar etmek istemiyorum.

Ama yazilanlari daha once sabotaj ettigin gibi etmek istersen buyur. Herkes yazilanlarla kimi neyi, nasil dile getirdigini algiliyor.

Ben senin yuzunden rakibaliga cevap veremedim ve ozel mesajla izah ettim, basligi ne hale getirdigini.

O yuzden bu basligi okuyan herkes herseyin farkinda. Ama tekrar basligi sabotaja yonelirsen de, buyur. Yalniz benden bir cevap alamazsin. Bu basligida ettigin sabotajla kalirsin.

FENOMENIN YAPISININ NE OLDUGUNU BILIM GOZLEMIYLE ORTAYA KOYAR, AMA KESINLESTIREMEZ. Bu kesinlestirmeyi, bilim degil; ontoloji yapar.

Saygilarimla;
evrensel-insan

evrensel-insan
07-11-2010, 00:32
Saygideger ozgur beyin;

Benim ne yazdiklarimdan sana ne?, okumazsin olur biter. Seni okumaya zorlayan mi var. Ustelik tuzuk kurallarini cigniyorsun, bu baslik fikra anlatma basligi degil.

Soru cok basit. Benim dile getirdigim dusunceler seni neden rahatsiz ediyor?, once sen bu soruyu kendine sor ve cevap ara. Ikincisi benim dile getirdiklerimi okumak zorundamisin?

Sanane birader, ben ne istersem onu yazarim. Sizler once birer kalici yoneticiler olarak mesajlarinizin uslubuna ve diline dikkat edin. Yeter artik.

Saygilarimla;
evrensel-insan

spartacus
07-11-2010, 01:08
Sevgili Evrensel

Sabotaj olarak değerlendirmen gereksiz. Öyle düşünürsek başlığın kendisi başlı başına bir sabatoj olurdu, o giriş metnindeki tanımlarda gördük bunu ve o bahisleri geçtik.

Metafizik konusunda defalarca hemde defalarca tanımladınız, zamanında kime, neye göre metafizik kavramı size açıklandı tarafımca, konu kendi kanılarınız oldu mu başka görüşleri dikkate almamak gibi bir tutumunuz var malesef.

Adı üstünde meta fizik. Fizik ötesi. İdealizmle hem barışık olmayıp hemde idealist tanımlarla dünyaya bakarak ne düzeyde alternatif bir felsefe üretebilirsiniz. bence bu dediğimi bir yerlere çekme olarak algılamayın, ama idealizmin tanımlarıyla giderseniz, idealizm sizi yönlendirmeye başlar, çünkü tercihlerinizi, yönünüzü bu tanımlarla belirleyeceksiniz ki unutmamanız gerekir.

Tamam illa bu konuyuda aydınlatalım dersen materyalizmin kaynaklı tanımlarıyla metafiziği nasıl tanımladığını kaynak kaynak gösterebilirim, materyalist filozoflar hayatlarını metafizikle mücadele üzerine de yaşamak zorunda kalmıştır. Ama böyle dağılmasın, sonraya bırakalım. Antik çağdan dizinleyeceksiniz madem materyalizm dendimi Aristo ya Platon a değil, Demokritos'a, Heraklitos'a bakmanız gerekir...

ben görüş belirteceğim her konuda tabiki kendi tanımlarımı dile getireceğim, uyuşmayanıda eleştirirm bunda bir behis yok, çünkü benim de algılayışımı, kavrayışımı, tercihlerimi oluşuturuyor o tanımlar ve bu şekilde idealist tanımların benim görüşüme monte edilmesi beni rahatsız ediyor, bu rahatsızlık kişisel değil yanlış bilgilendirmeden kaynaklı, bu şekilde şartlanılırsa ben düşüncelerimi nasıl ifade edebilirim, bu bana konmuş bir kısıtlama olmuyor mu? beni benim tanımlarımdan daha iyi kim tanımlayabilir yada bu hakkı kime kim verdi, ben vermiyorum, buradayım çünkü, o yüzden bence bunları bir kez dile getirdiysem ya benim tanımlarımı dikkate almalısınız yada benim tanımlarımı almadığınızda benim adıma tanım yapmamalısınız, kabul etmiyormusunuz o zaman materyalistlere göre dersiniz... ben tutup epistemoloji hakkında şu ana kadar sizin tanımınız dışında tanım yaptım mı? yapmadım ve tanımınıza göre de soruyorum...
-----------------------------------
Epistemeoloji en sonunda bilimin kendisi ilan edildi, hayırlı uğurlu olsun, sözüm yok, anlamak için sorularım var ve merakımdan, öğrenmek istiyorum ve eger alanımız felsefe ise sanırım size de cevaplamak vazifesi düşüyor.

"FENOMENIN YAPISININ NE OLDUGUNU BILIM GOZLEMIYLE ORTAYA KOYAR, AMA KESINLESTIREMEZ. Bu kesinlestirmeyi, bilim degil; ontoloji yapar."(Evrensel İnsan)

sevgili Evrensel hayat kısa, şu ana kadar ki gözlemleriyle ortaya ne koyduğunu soruyorum, ben kesin bir bilgi istemedim, bilmezsem nasıl test edebilirim?

Fenomen dedikleriniz nesnemidirler... 5 duyu organlarımızla algılıyorsak neyi algılıyoruz, yapısı ne diyorum cevap vermiyorsunuz, o zaman algı için, nesnemidirler, değil midirler?

bu iki soruya cevap arıyorum...

evrensel-insan
07-11-2010, 01:24
Saygideger spartacus;

ben kesin bir bilgi istemedim, bilmezsem nasıl test edebilirim?

Felsefi ismi genel olarak verilmis zaten, fenomen. Ne oldugunun da ismi insanoglunca verilmistir. "Yani ben tasi gozlemliyorum" desin, ama tasin bir fenomen oldugunu ve ontolojik olarak ne olduguna dair bir kesinlik icermedigini bilirsin. Ayrica test ettigin fenomen degil; fenomenin gozlemiyle ortaya konan teorisidir.


Fenomen dedikleriniz nesnemidirler... 5 duyu organlarımızla algılıyorsak neyi algılıyoruz, yapısı ne diyorum cevap vermiyorsunuz, o zaman algı için, nesnemidirler, değil midirler?

Materyalizm-varlik maddedir.
Idealizm-varlik dusuncedir
Pozitivizm-varlik pozitiftir
Realizm-gercek nesneldir
Subjektivizm-gercek ozneldir
Isimcilik-gercek isimdir.

Bes duyu organi ile algi konusunu da seninle daha onceleri, uzun olarak mesajlasmistik. Dolayisi ile neyi algiladigimiz, biz onu hangi kavram ile ozdeslestiriyorsak o oluyor. Algilayabilmemizin sebebi de, bes duyumuza yansimasi. Duyumumuza yansiyorsa, yani soyutsa da yine fenomen. Yani tas da, sevgi de, dogru da bir fenomen.

Saygilarimla;
evrensel-insan

ozgur_beyin
07-11-2010, 01:52
yahu evrensel neden lafları anlamıyorsun? merak ediyorum gerçekten anlamıyormusun aptalımı oynuyorsun. senin bütün derdin ilgi çekmek değilmi? 6000 mesaj yazana onur üyesi verildiğini anladığın an. çala kalem yazmaya başladın. allahtan yt.k bu saçmalığı kaldırdıda sana onur ödülü vermek zorunda kalmadılar. biz seni tanıyoruzda sen kendini tanımıyorsun.
işte bilimsel felsefedende bu laf anlamamazlığından ve vara yoğa yazmandan dolayı şutlamışlar.
hiç bir yazını doğru dürüst okumadım çünkü anlaşılmıyor saprtacus anlıyorsa şu belliki benden daha zeki

evrensel-insan
07-11-2010, 02:13
Saygideger ozgur beyin;

Birincisi yazilanlarve hakaretlerin benim degil, senin duzeyini ortaya koyuyor.

Ikincisi, SEN BENI NIYE ANLAMIYORSUN?, Sor bakalim kendine ne cevap alacaksin?

Bak ben en azindan senin yaptigin saygisizligi yapmiyorum. Senin tarikat, tasavvuf, gizem temelli yazilarinda hic sana yanit veriyor muyum?

Sen de en azindan saygini koru ve yzadigim mesajlara cevap verebilecek bir dusuncen varsa, yaz. Yoksa da yazma. Madem bir seyler ogrenmeye de niyetin yok, o zaman da okuma.

Sen benim yazilarim sayesinde, hayatinda duymadigin kelimeleri duydun. Bunlari ya otur ogren ya da onemseme.

Sana benim dusunceme mudahele hakkini ustelik terbiyesiz saygisiz ve uygunsuz bir dil ve uslup kullanim hakkini kim veriyor?

Ya benim le usturuplu dusuncen varsa dile getir, ya da benim "yakami" birak.

Sanane arkadas, benim ne yazdigimdan.

Sen tasavvuf, tarikat v.s. yazilarinla ilgilen,ne de olsa uzmanlik alanin.

Saygilarimla;
evrensel-insan

spartacus
07-11-2010, 02:19
Sevgili Evrensel

ben kesin bir şey istemiyorum ki, mutlak ile olan ilişkim açık ve nettir, bu sözüm bile çelişkilidir ama anlaşılması için etkilidir, mutlak olan tek şey mutlaksızlıktır..

ben yapısını soruyorum.. neden soruyorum, ilişkiyi çözebilmek için soruyorum?

örneğin düşünce diyorsun nasıl iletilir düşünce, ne ile alınır, nerede üretilir-alınır-etkileşir, nasıl gözlemlerim? düşünce fenomenden alınır, fenomende üretilir, fenomene verilir sözü bir bilgi içerir mi? İşte yapıyı bu sebeple soruyorum. Düşünceyi bir yerde üretiyorsam(beyin nesnemidir oda şimdilik malum) duyu organlarımla algılıyorsam, düşünceyi duyu organlarımla iletiyorsam bunun zemini nesnel mi, değil mi? yoksa idealist anlamıyla metafizik bir şeymi bu düşünce, yani ruh mu?

örneğin mars da bir fenomen dir ama yüzey incelemesi yapılıyor, çünkü insan, bilmek istiyor(buda felsefe oluyor). Fenomenin yapısında ne var diye sorduğumda, mars fenomeninin yapısında fenomen bulundu bir anlam ifade etmiyor... demir fenomeninin yapısında fenomen var demekle eşdeğer bu... oysa bir alüminyum alaşımlı çelik için bile fenomenin yapısını bilmem gerekiyor, yani iletişimi, etkileşimi, hangi koşulda ne tür davranış sergileyeceğini vs gözlemlemem, çözmem gerekiyor ve tabi bilgilerimi de ancak böyle test edebilirim...

http://tr.wikipedia.org/wiki/Fenomen
felsefi anlamda hatalı ifade mi var?

evrensel-insan
07-11-2010, 02:21
Saygideger spartacus;

Sana bu konuda cok link verdim ve daha cok ta veririm. Son bir link veriyorum ve bu konuyu tartismak istemiyorum. Cunku benim tartisacak metafizik varlik temelli bir ideolojim yok.

Ayrica metafizik ile, idealizm farkini aciklarmisin?, Cunku sen metafizigin bir ideolojisi olan idealizmi, felsefenin bir dali olan metafizik ile ozdes tutuyorsun.

Linkten alinti

[−] Metafizik kuramları (6)
[×] Atomculuk Okulu (0)
[+] Düalizm (1)
[+] Maddecilik (2)
[+] Natüralizm (2)
[×] Zihin kuramları (0)
[+] İdealizm (1)

Felsefe konuları

Genel Doğu felsefesi · Batı felsefesi · Felsefe tarihi: Antik · Orta Çağ · Aydınlanma · Rönesans felsefesi · 17. yüzyıl felsefesi · 18. yüzyıl felsefesi · 19. yüzyıl felsefesi · 20. yüzyıl felsefesi

Dallar Estetik · Etik · Epistemoloji · Mantık · Metafizik · Felsefe tarihi · Eğitim felsefesi · Coğrafya felsefesi · Tarih felsefesi · Felsefi antropoloji · Dil felsefesi · Hukuk felsefesi · Matematik felsefesi · Zihin felsefesi · Meta-Felsefe · Fizik felsefesi · Siyaset felsefesi · Din felsefesi · Bilim felsefesi · Postmodern felsefe · Teknoloji felsefesi · Savaş felsefesi

Ekoller Analitik felsefe · Kıta felsefesi · Batı felsefesi · Eleştirel teori · Yapısöküm · Determinizm · Diyalektik Materyalizm · Deneycilik · Rasyonalizm · Varoluşçuluk · Hegelcilik · Hermeneutik · Hümanizm · İdealizm · Mantıksal pozitivizm · Materyalizm · Yeniplatonculuk · Nihilizm · Fenomenoloji · Platonizm · Pozitivizm · Postmodernizm · Postyapısalcı felsefe · Pragmatizm · Görecilik · Skolastisizm · Septisizm · Stoisizm · Yapısalcılık · Feminist eleştiri

http://tr.wikipedia.org/wiki/Kategori:Felsefenin_dallar%C4%B1

Saygilarimla;
evrensel-insan

evrensel-insan
07-11-2010, 03:08
Saygideger spartacus;

Bunun icin, Kant'in fenomenin tersi olan ve bes duyu ile algilanamayan numen konusuna girmek gerekiyor.

Yani algilanmadan ve kavramla ozdeslesmeden, yani insanoglu faktoru devreye girmeden, ortada olan seye Kant numen (thing-in-itself), diyor ve bunu idealizm tanri ve mistik temelde degerlendiriyor.

Yani bir cesit, madde algilanip kavramlasmadan once ve de insanoglu algi ve kavrami ortada yok iken, numen oluyor.

Ben ise numeni, insanoglu fenomeninin evrensel ayniliktaki yapilanis ve isleyisini veren, evrensel kullanim isaretleri olan x ve y ile acikliyorum.

Bu konuya girmek istersen gireriz, ama; bu tamamen bilim ve bilimsellikten gozlemlenebilme, yanlislanabilme acisindan uzak.

Ama ben, x ve y yi test edebiliyorum.

http://en.wikipedia.org/wiki/Noumenon

http://en.wiktionary.org/wiki/noumenon

Turkcesi ise cok kisa.

http://tr.wiktionary.org/wiki/numen

Saygilarimla;
evrensel-insan

evrensel-insan
07-11-2010, 03:38
Saygideger spartacus;

Fenomene, istersen "sey-thing" de diyebilirsin, ondan sonra eger onu duyun ile algiladiysan somut, eger onu duyumun ile algiladiysan soyut bir kavram verirsin ve ondan sonra da gozleme tabi tutar, teorisini ortaya atar ve test edersin. Ama, HIC BIR SEKILDE ONTOLOJIK BIR KESINLIK VERMEZSIN. Sonra da, eger gozlemin ortaya attigin teoriyi yanlisliyorsa da yeni teoriyi gozleme uygun olarak ortaya koyarsin ve bu surec surekli bir sekilde EPISTEMOLOJIK GERCEKLIK olarak devam eder.

Iste felsefe, ontolojik ve/veya teolojik olumlu/olumsuz bu seye verilen kavramin "bu budur" diye kesinlesmesi ve bu kesinlik ideolojilerinin farkliligindan dolayi da bilimsel aynilik degil; ideolojik farklilik yaratmasi ve tartisma dogurmasidir.

Hem numenin algilanmasi, hem de bilimsel bir yanlislanabilirliginin olmamasi adina, sana numeni "immateryalizm" temelli idealist ideolojinin degerlendirmesinin de linkini veriyorum.

Ikinci paragrafi oku.

http://en.wikipedia.org/wiki/Immaterialism


Bu arada "uncertainty" konusuna da deginmek gerekecek. Cunku bu kavram,hem felsefeyi, hem de bilimi yakindan ilgilendiriyor.

http://en.wikipedia.org/wiki/Uncertainty

Saygilarimla;
evrensel-insan

spartacus
07-11-2010, 03:50
Sevgili Evrensel o bahsi geçtim, ama sanırım düşüncemi, bilgimi açıklamam gerekiyor.

felsefenin de bir disiplin olduğunu biliyorsun zaten. haliyle değil idealizm, evrensel insan ve wiki baba bile materyalist felsefenin disiplini dışından-ki idealizmden başka bir malzemen yok elinde o alan da- disiplin oluşturamaz.

istersen şimdi gireyim wiki'ye değiştireyim maddeyi ne anlamı kaldı?

eleştirmeye, tanımlamaya, sabitlemeye kalktığınız felsefeler için bizzat o felsefenin filozflarının kaynaklarını, düşüncelerini yani kitap okumanız lazım...

Antikçağ da ve evvel çağlarda insanlık, ruh düzeyi dışından düşünce ve fikir geliştiremediğine inanıyordu. Eğer düşünüyorsan, konuşuyorsan, duyuyorsan bu sadece ama sadece RUH olarak ifade edilibliyordu. çünkü insan bırak düşünce üstüne fikir yürütmeyi, beyinden bile habersiz kalbiyle uğraşıyordu, bu gün hala öyle inananlarla dolu değil mi dünya????

Dönüpde böyle gerçek anlamda, kul bilinciyle koşullandırılmış dizgilenmiş metafizik(RUH) alanından tanım yapma şansımız yok.

Bilgi, düşünce, istenç, duygu, irade bunlar ama bunların tümü, RUH olarak görülüyor ve bu kabuller üzerinden ifade ediliyordu. Şimdi insan nesnel dünyayı çözümledikçe, fizik alanını çözümledikçe, materyalist filozoflar ve fikirler geliştikçe, yönünü metafizik dediğimiz fizik ötesi alandan-dünyadan (ruhlar aleminden), nesneler dünyasına(DOĞA) çevirebildi. materyalizmin miladını kavramak istiyorsan Demokritos'a bakacaksın, Heraklitos'a bakacaksın, girip değiştirebileceğim Wiki'ye değil... Ben hiç diyalektik materyalizm de demiyorum, önceli haliyle, embriyon haliyle henüz bir yığın gelişme yaşamamış haliyle diyorum.

felsefenin işi düşünmektir diyen idealizmle, felsenin işi bilgiyi aramaktır diyen herhangi filozof aynı kefeye konamaz.

Siz söyleyin o halde, fenomen olarak RUH var mıdır? bakalım ne diyebileceksiniz?

Aynı kelimeyi yok başka anlamıyla gibi anlam içermeyen kategorilendirmelerle koymak kurnazlıktır, materyalizme göre düşünce doğadan bağımsız değildir ki metafizik olsun, tarihin her döneminde metafiziğin anlamı fizik ötesidir(düşünceyle özdeşleştirilmiştir, sorun sadece burada)

Konu düşünce olunca uzun bir dönem insanlığın elinde ruhlar aleminden öte bir malzeme olmamıştır, hala ruhsal durum diyoruz değil mi? kaldı ki idealizmin bu terimleri ile hiç alakası olmayan materyalizmi tanımlayacaksın . idealist tanıma gösterdiğiniz sadakatle(düşünce doğa üstüdür, ötesidir) ve aynı kaynak aldığın Wiki eğer tutarlı ve açıklığı olmuş bir felsefeye sahip olsa idin sevgili Evrensel oraya girecektin, ne yazık ki aslında oradasınız taa antik çağdan bu güne ama bunun farkında değilsiniz, hadi diyelim kabul etmiyorsun, zaten düşünce(ruh), kavram(ruhsal), bilgi(ruhsal) üreterek metafiziğin alanına girmiş oluyorsun, başka bir şey değil, eh birazda Kartezyen(17. yüzyıl)...

Bir ara orayı(wiki) değiştirelim : )

Siz daha demir fenomeni ile alüminyum fenomeninin yapısını söylemeye çekiniyorsunuz, bilim, alüminyum çelik alaşımı üretiyor. Siz hala duyguları, düşünceyi, iletişimi neyin, nasıl hangi zeminde hayat bulduğunu söylemeye çekiniyorsunuz bilim uzayda ki uydusu ile haberleşiyor.

Yine de sevindirici bir şeyler var en azından 2 yıl önce sadece ama sadece hiç bir şey yok her şey sadece kelimeden ibarettir derdiniz, ölçüt edinebileceğiniz ben''liğinizden başka tek bir şeyiniz yoktu, neyseki epistemoloji ve ardından fenomen sahibi oldunuz, umarım ilerleyiş devam eder, fenomeniniz hayırlı olsun, o bir kelimedir aslında yoktur demek yerine duyularla algılanabilir demeniz adına : )

Sorumu bir daha sorayım,

demir in yapısını, alüminyumun yapısını bilmek istiyorum, duyguyu, düşünceyi, iletişiminin zeminini bilmek istiyorum. Bu fenomenlerin yapısı ve zemini nedir epistolojik Bilim de?

nesneler dünyasına ait metodları yokmu epistemolojik felsefenin. Örneğin fenomenler hareket ederler mi? fenomenler değişir mi? fenomenler birbiriyle ilişki halindemidirler?

evrensel-insan
07-11-2010, 04:07
Saygideger spartacus;

Siz söyleyin o halde, fenomen olarak RUH var mıdır? bakalım ne diyebileceksiniz?-spartacus-

Ruh birileri tarafindan bir yerde duygu olarak algilanmis ve soyut kavram olarak dile girmistir. Eger sen benden ruh ile ilgili bir aciklama istiyorsan,bana bir ruh tanimi tarifi ve icerik anlami sunmalisin ki, ben de ona gore sana cevap vereyim.

Ama benim acimdan, ayni tanri gibi ruh ta sadece soyut bir kavramdir ve bir anlam icerik yuklemem.

demir in yapısını, alüminyumun yapısını bilmek istiyorum, duyguyu, düşünceyi, iletişiminin zeminini bilmek istiyorum. Bu fenomenlerin yapısı ve zemini nedir epistolojik Bilim de?

Bu konuyu passlicivi ile uzun uzun yazismistik. Bir seyi bilmek istemek ile, onun epistemolojik gerceklik olarak bilinebilirligi ayni seyler degildir. Eger bilmek istedigini, bilim bildirmisse sorun yoktur. Eer bildirmemisse iki yol var. Yamerakina yenilir, metafizigin "bu budur" larindan birini ideolojik inancsal dogru olarak kendine secer, merakini giderirsin; ya da epistemolojik gerceklik olarak, bilimin acikladigi, bildirdigi ile yetinirsin ve bilirsin ki, bilim hangi donemde nekadar bildirirse bildirsin, her zaman epistemolojik olarak bildiremeyecegi bir sey olacaktir. Iste bu da bilimin, kesinlesmeyen, test edilebilen ve yanlislanabilen sinirsizligi ve ozgurlugu demektir. Cunku bilim, gunumuzde artik ilk prensipleri, yani sorgulanmadan kabullenilen, axiomlari, belgitleri, postulatlari,maximleri v.s. bile yanlislanabilir kilabilmektedir. Bilimin yaptigi, epistemolojik gerceklik olarak gozlemlemek, teorisini bilmek, bildirmek,
test etmek ve gozlem ile gerekirse yanlislayabilmektir.

nesneler dünyasına ait metodları yokmu epistemolojik felsefenin. Örneğin fenomenler hareket ederler mi? fenomenler değişir mi? fenomenler birbiriyle ilişki halindemidirler?

Tabiki fenomenler, algilayan fenomen insanoglunun gozlemiyle, harekette ederler, degisirlerde, birbiriyle deiliskidedirler. Buna en guzel ornek insanoglu fenomenidir, ya da diger canlilar, ya da cansiz bunyesindeki atomik hareket v.s.

Saygilarimla;
evrensel-insan

evrensel-insan
07-11-2010, 04:54
Saygideger spartacus;

Benim algimda fenomen, beyine duyu ya da duyum olarak yansimis, dusunce ile algilanmis, kavram ile ozdeslesmis ve yansitilmis; gozlemlenebilen, test edilebilen ve yanlislanabilen epistemolojik gercekliktir.

Yukaridaki ozellige ve yetiye sahip, epistemolojik olarak bilinen tek gerceklik, insanoglu turu ve biri fenomenidir. Iste bu fenomen, hem kendi turu ve birini, hem de kndi disinda algilayip, kavram ile ozdeslestirerek yansittigi her fenomeni gozlemler, test eder ve gerekirse de gozlemiyle yanlislar.

Iste bu temelde fenomen olgu (adlandirilan ne ise o), kurgu ( Dil, felsefe, bilim teoriler, formuller, ilk prensipler, kanunlar, yasalar, kurallar v.s.) ve bulgu; degisim, donusum baskalasim ve olusumdur. Bu da surekli suregelen bir surectir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

spartacus
07-11-2010, 06:08
sevgili Evrensel

İşte epistemoloji bizi buraya kadar getirdi. Nasılki felsefe bir disiplindir, bilimde bir disiplindir. Hiç bir alanını tüme indirgeyemeyiz yada tümü hiç bir alana indirgeyemeyiz. Felsefeyi tek bir alana örneğin epistemeolojiye indirger isek, buradan bir felsefe çıkacağını umabiliriz ve tarihde bunların bilhassa Rönesans dönemi filozofların ve o günün koşullarında ki kargaşadan doğan aynı bu şekilde tek bir alanı tüme, ve ya tümü tek bir alana indirgeyen bir yığın akımlar çıktı. Bu akımlar akım olmakdan öte gidemediği gibi, akım özelliklerinden dolayıda kendilerine has bir durum, kapılma ve takiplilirlik oluştuğu için bir dönem süreğenleşti ve hala günümüzde örneklerini görebiliyoruz. yalnız tüm bu tür, yani felsefenin tümünden ayrışan, felsefenin disiplininden ayrışan bu akımlar, felsefe alanında birer sapma halini de aldı, sapma o haldedir ki, bu tür akımlar ya idealizme yada materyalizme dayanmak, yaslanmak zorunda kalmıştır, hatta pratikde materyalist, düşünce de idealist bile olabilecek kadar savrulma görülmüştür.
Bir örnek vermem gerekirse vereyim, tabi akılcılık, deneycilik-deneyimcilik, öznelcilik, mekanik vb akım olarak demiyorum, felsefe adı kullanılmış bir sapma olarak diyorum; Kartezyen Felsefesi.

örneğin siz herşeyi kozmoloji ile açıklayabilirim, bana başkası gerekmez der iseniz, bende size yer küre ile ilgili bir şey sorduğumda kozmoloji bu konuda bana bir bilgi sunmadı, istersen sunmasını beklersin istersende Jeolojinin kısaca kendne göre metafiziğin herhangi bir bilgisini kabul edersin, senin sorunun ama benim alanıma girmez benim için her şeyin bilgisini sunacak olan kozmoloji yeterlidir diyebilirsiniz.

yani epistemoloji ile açıklayamayacan bir şey sizin eksikliğiniz değildir de(hiç ihtimal vermedin : ) metafiziktir, hayat bu kadar doğrusal ve kolaydır işte..

Epistemoloji gördüğüm kadarıyla sizin anlatımlarınız da bir düşünme biçimi dolayısıyla yöntemi olmaktan öteye gidemiyor. Ben henüz bu durumu sorun olarak görmüyorum, külliyatı yoktur belki der geçebilirim, ancak sorun şu ki

Eer bildirmemisse iki yol var. Yamerakina yenilir, metafizigin "bu budur" larindan birini ideolojik inancsal dogru olarak kendine secer, merakini giderirsin; ya da epistemolojik gerceklik olarak, bilimin acikladigi, bildirdigi ile yetinirsin ve bilirsin ki, bilim hangi donemde nekadar bildirirse bildirsin, her zaman epistemolojik olarak bildiremeyecegi bir sey olacaktir.

benim uzaya gönderilmiş bir uydu ile haberleşiliyor olmamın açıklaması inançsal-doğru temelli vs metafizik olamaz, burada fizik yasalarıyla tamamen materyalist(materyale dayalı) bir iş görüyorum, zeminini soruyor olmamın, demir ile alüminyumun yapısını soruyor olmamın yanıtı bu değil. Böyle bir yanıtla yetiniyor olsa idim, ne işi olurdu uzayda ki uydunun ne işi olurdu iletişimin zeminini soran bir sorumun. Yada ne işi olurdu alüminyum alaşımlı çeliğin yapısı ile ilgili bir sorumun, iner ağaç toplar, mağaramda ısınmak için odunları sürte sürte ateş yakar, geçer giderdim, ne de şu an burada iletişimin nesnel zemininde klavye kullanmamış olurduk.

Bir tane bile olsa nesnel dayanağı olmayan, gözlemden mahrum düşünce demiyorum, inanç demiyorum, bilgi koyabilir misiniz ortaya? nasıl yaparsanız yapın ister gözlemlediğiniz nesnel olmasın ister gözlemleyende nesnel zemin olmasın. işte tamda metafiziği ve bilimi anladığımız yere geldik....

Epistemolojide sıkıştığınızda topu bilime atmanız ironik. Düşünsel alanda her şeyi epistemolojiye bağlamak bir ilah gibi, ama adı ve 4 satırlık yöntemliğiyle, her şeye kadir görülen bir yöntem olarak kabullenilmesi-inançsallaştırılması ne kadar doğru? "hele inanç temelinde bilgide zora giren bir inanırın "En iyisini tanrım bilir" demesi gibi, en iyisini epistemoloji bilir, çok da merak ediyorsan bir inançsal doğruya inanır merakını giderirsin demek arasında bir iğne ucu kadar dahi fark var mıdır? yani dünya da 2 şey vardır
1. Epistemeolojiyi tek gerçek görenler, inançsal-doğrucular
2. epsitemeolojiyi tek gerçek görmeyenler - bunlarda oldu inançsal-doğrucular

Epistemeoloji bir yöntem, bir biçim olarak sunulupda, bilginin kaynağı ve ya edinim süreçlerin de biricik ve tek temel belirleyeni olarak görülmesinin, daha bilimin kullandığı iletişimde nesnel-maddi zemini kabullenemeyecek kadar inançsal olmanın başka bir izahı olamaz.

uzaydaki uydu ile haberleşiyor olmamın zemini tam da işte burada nesnel değil mi? yapıları çözülmeden mi gerçekleşti bunlar?!

Peki varlık demek sakıncalı Piyade ise, müstakil var olan varlık (http://www.google.com.tr/#hl=tr&biw=1024&bih=586&q=site%3Aturandursun.com+var+olan+m%C3%BCstakil+va rl%C4%B1k+evrensel+insan&aq=f&aqi=&aql=&oq=&gs_rfai=&fp=e814dbde802bb8ee) demek neden sakıncalı piyade değildir? Google amcada külliyat olmuş neredeyse.

Örneğin müstakil var olan varlık, dediğinizde, dünya kendi ölçeğinde müstakil varlık, evren kendi ölçeğinde müstakil varlık olmuyor mu? Neden varlığa illa bir fikri görecelik ekleyerek ifade etme durumuna düşüyoruz, bizi iten sebep ne? 2 sebeple ve tek sonuçla: ideolojik. Büyük ihtimal, ne ondan görüneyim ne bundan, ne tam o olayım nede bu anlayışı, nötr durumu için bir zorlama yani. sanki insan illa taraflara göre konumlanınca gerçeğin üzerinde olduğu düşüncesi-inancı, oysa aydınlık ile karanlıkda ikisinin de arasında nötr kalmak, sırf akşam gün batımı ve birde gün doğumunda yaşamayı seçmek demektir..

Müstakil varlık desek ne olur, müstakil var olan varlık desek ne olur, var olan demenin espirisi ne? varlık desek ne olur. tek sebebi var! öznellik katabilmek. Müstakil kelimesi bir şeye öznellik katar. Öznellik katabilmek ise, hali hazır bilgiye GÖRECELİK katarak onu bilgi den çıkarmak, kişilere -birey'e indirgenmiş-e- göre değişen ve kati suretde bilgi olamayacak olan düşünceye-kabulcülüğe, yani ideolojiye dönüştürmektir, inançsaldır. öznelciliğin mihenk taşı diyebileceğimiz anlayışlarımız ise, öznelciliği yanında empirizme, epistemoloji'yede kaşığını daldırmış piskopos George Berkeley'den bize mirasdır. (http://tr.wikipedia.org/wiki/George_Berkeley) Müstakil var olan varlık ve salt epistemoloji ancak madde yoktur, nesnel dünya yoktur diyen berkeley de çelişmez, her şey fenomen olabilir ama asla nesnel değil, salt düşünce...
Örneğin epistemolojik bir bilgi örneği vereyim.

halk içinde bir yığın söylem inanç vardır. Örneğin bunlardan bir tanesi makasla oynama kavga çıkabilir. Şimdi burada makas gibi makasla oynanmaması gerektiğini dile getiren kişide fenomendir. yani böyle bir düşüncenin kaynağı makas ile bu düşünceye sahip kişi ve düşüncesi fenomendir. Makasla oynandığı anlarda kavgayı gözlemler isek artık bu bilgi onanmıştır ve epistemolojik bilimseldir. Çünkü orada ki kavga da-olay da fenomendir ve gözlemlenmiş, test edilmiştir...
Yada falcıları düşünün, aaa her şeyi bildi dememiz fenomendir, her şeyi bilen fenomendir, fincan fenomen ve kahve fenomendir ve bizimde inancımız fenomendir ve böylesi bir olumlama ile bilgiciğe dönüşür.

Türkiye de bir anket yapsak fenomen olmakla epistemolojik olarak gözlemlenen bu tür olay, sırf kahve falı, burç vs gerçeği ile karşılaşırız?

Çünkü epitemolojide inanç da fenomendir ve gözlemlenebilir her türlü batıl uygulama da fenomendir, olumlanabilir hatta epistemolojide fenomendir ve bağıl düşünce yer çekimsizdir, nesnel zemini olmayan ruh konusunda dahi onay verebilir. metafiziğin gücü....

evrensel-insan
07-11-2010, 19:26
Saygideger spartacus;

Epistemolojinin bir kac anlami vardir. Birincisi, her turlu temelde bilginin felsfesidir.

Ikincisi,bilginin SU AN oldugu siniri belirler.

Iste epistemolojik gerceklik bu sinir ile ilgilidir. Yani gozlemin, test edilebilir teorisi, zaten epistemolojik gercekliktir. Inanc, akilcilik ve ideoloji ise, epistemoloji ustu olandir. Yani TEST EDILEMEYEN TEORILER, spekulasyonlar, bilim kurgular, doga ustu, dunya otesi teoriler, ideolojiler.

Iste epistemolojik gercekligin, epistemolojinin ustune cikmamasidir bilimin epistemolojik siniri.

Bu da yine iki yonu verir. Sen ortaya test edilemeyen bir teori koyabilirsin, ama bilirsin ki, bu teori test edilebilene kadar, epistemolojik gerceklik degil; spekulatif, akilci ve inancsaldir.

Bugun bu temelde baktigimizda, hem evren, hem de evrim ile ilgili olarak hem epistemolojik gercekci, hem de epistemoloji ustu teoriler var ve bu iki teori katagorisini biribirinden BILGI OLARAK farkli kilan teorinin test edilebilirligi, sinanabilirligidir.

Bu temelde de epistemolojik gerceklik ve onun deneyciligi ile; epistemoloji ustuluk ve onun akilciligi farklilasmaktadir. Sonucta akilcilik, bilim disina cikarak egosal tatmin ile, bireycilige ve tasarimciliga yonelebilir.

O yuzden, herhangi bir teorinin test edilebilirligi ve teoriyi veren fenomen temelinin gozlemlenebilirligi, yanlislanabilirlik baki kalarak, akilcilik ile deeycilik, gercek ile dogruculuk, epistemoloji ile epistemoloji ustu, bilgi ile ogreti, bilim ile inanc, bilimsellik ile inancsallik, arasindaki temel farktir.

Sonucta epistemolojinin gercekligi, zaten yanlislanabilirlik ile degisime acik iken; teorisi test edilebilirlige ve fenomeni de gozlemlenebilirlige ve de dedigim, donusum, baskalasim ve olusuma aciktir. Iste bilimin ve bilimselligin ozgurlugu de bu acikliktir.

Bu ozgurluk ve aciklik, akilci inancsal da yoktur. Cunku INANC ZATEN INANILANIN SINIRIDIR. Epistemolojinin bilim siniri ise anlik ve degisime hem insanoglu turu ve biri, hem de fenomenin kendi ic dinamigi olarak aciktir ve bu acikliga gececek ozgurlugu de baltalayacak bir 1/sonsuz akilci inanc yoktur.

Saygilarimla;
evrensel-insan

evrensel-insan
07-11-2010, 19:45
Saygideger spartacus;

Sana daha once uncertainty ile ilgili bir link vermistim, o linkteki asagidaki grafigi buraya oglumun bilgisayar bilgisi sayesinde alintiliyorum. Cunku gunumuzde akilcilik ve deneycilik hem felsenin inancsal yonunu, bilimin epistemolojik yonunden hem de gozlemsel dusunceyi teori olarak inancsal akilciliktan farkli kilmakta; birini deneyci, digerini akilci yapmaktadir.

Bugun benim daha once degindigim, nihilizmin bireyci akilciligi ve teolojinin akilli tasarimciligi deneyciligin, epistemolojinin degil; akilciligin felsefenin urunleridir.

Bir yerde 2000 yillik materyalizm/idealizm farklilasmasi ve celiskisi, gunumuzde gozlem, dusunce, bilgi, epistemolojisi, digeri akil, inancsal, ogreti, felsefesi halini almistir.

http://img146.imageshack.us/img146/5098/uncertainty.png

Ayrica bu konuyu aciklayan bir baslik ta var.

http://www.turandursun.com/forumlar/showthread.php?t=21413

Iste akilciligin metafizigi ile deneyciligin epistemolojisini farkli kilan da budur. Bu farki algilamak bilim ile felsefe farkini ve dusunce ile inanc farkini algilamaktir.

Saygilarimla;
evrensel-isan

evrensel-insan
07-11-2010, 20:16
Saygideger ozgur beyin;

6000 mesaj yazana onur üyesi verildiğini anladığın an. çala kalem yazmaya başladın.

Gordunmu egosal amaclar nasil cikiyor ortaya, uzulme yukaridaki verdigin rakami yakalamana az kalmis. Aslinda bir kisinin, baskalari hakkinda dile getirdikleri, aslinda kendileri icin dile getirdikleridir.

işte bilimsel felsefedende bu laf anlamamazlığından ve vara yoğa yazmandan dolayı şutlamışlar.

Edit

hiç bir yazını doğru dürüst okumadım çünkü anlaşılmıyor saprtacus anlıyorsa şu belliki benden daha zeki

Benim yazilarimi okumak, bir seyler ogrenmek, algilamak istemek, sabitlenmis ve sahiplenmisliklerden arinmak, dusunce uretmek ve kendini sorgulamak ve dusunce ve davranis olasrak yenilemek gerektirir. Bunlari olmayanlarin, zaten yazilarimi okumalarina gerek yok. Kendi alisilagelmis, otomatiklesmis ve orumceklesmis dusunce ve davranislarinda demir atmalarinda da sasilacak bir sey yoktur.

Saygilarimla;
evrensel-insan

spartacus
07-11-2010, 23:55
Sevgili Evrensel

verdiğin bilgiler için teşekkürler..

Yine de ben fenomen'i değil, nesnel gerçeği baz almam gerektiğini düşünüyorum. Bir kaç nedenle;



Gözlem konusunda
Madde konusunda yetersizliği ve aşamaması
Nesneyi-somutu fenomen görmesi
Düşünce ile türetilmiş her şeyi -soyut- fenomen görmesi
Nesneler dünyasını da özneler dünyasını da fenomen görmesi...
ölçütü belirginsizleştirmesi ve kaynaksızlığı.

örneğin Zeus da bir fenomendir, penceremden baktığımda gördüğüm ağaçda... Gözlem? Deney? test- neyi test edeceğim belirsizdir, neye dayanarak test edebileceğim muammadır.. nesnel gerçeği olmayan Zeus bir fenomen ise ya ben önsel kabul geliştirecem Zeus bir safsatadır diyecem, bu durumda önsel kabul oluşturmuş olurum yada Zeus bir fenomendir diyerek diğer türlü kabul edecem... neyse, Ben yine nesnel Alan, öznel alan, Objektif alan, subjektif alan, somut, soyut, madde, nesne, özne temelinden devam etmek ve disiplinimi sürdürmek istiyorum... nesnel zemine, nesnel bir gerçekliğe sahip olmayan hiç bir şeyin insan için bilgiye vurulamayacağı gerçeği ile...

evrensel-insan
08-11-2010, 00:05
Saygideger spartacus;

Nasil istersen, hangi taban sana dogru gelirse onu kabul et. Yalniz unutma, onemli olan kabullenilen tabani kesinlestirmemek ve sabitlestirmemektir. Tehlike budur. Cunku akilciligin bu kesinlestirme ve sabitlestirme ve de sahiplenme aliskanligi, bilimi de, bilimselligi de her taman bu tehlike ile bas basa birakir.

Sonucta onemli olan varlik/yokluk degi; zaten dil olarak varlanmisa akil ile verilecek olan anlam ve iceriktir, iste inanc da budur.

Bu temelde de, ontolojik ideolojilerden herhangibiri teolojik olarak ta, din felsefelerinden herhangibirini, ve de teolojik ideolojilerden herhangibirinin tutulmasi ve savunulmasi akilcilik olur.

Buradaki gozlem dini ve teolojik olanlari gozlemlemek ve insan ve insanligi icin getirdigi sorun ve tehlikeleri resim olarak dile getirmektir.

Bu temelde mesela Allah ya da tanrinin varligini yoklamaktan ziyade, bu dile girmis kavramin insan ve insanligin onunde, ona verilen icerik ve anlam olarak nasil bir engel oldugunu ortaya koymaktir. Iste akilcilik bu ortaya koyum yerine, var yok taraflarindan birini secer. Gozlem ise, secim disi kalarak; sorunun resmini verir, hem tartisma hem de insandisi ve insanlikdisi temelde.

Saygilarimla;
evrensel-insan

evrensel-insan
08-11-2010, 18:28
Saygideger spartacus;

Bak, ben neden temeli insanoglu ve turu olarak algiladigimi sana izah edeyim.

Somut bir fenomeni ele alalim. Birincisi, alginin bes duyusu olarak insanoglu turu ve biri faktoru vardir ve belirleyicidir. Ikincisi, madde bir dile getirimdir, yani yansisi algilanana bir isim, ad verilmistir. Bu adi ve ismi veren de insanoglu turu ve biridir.

Gelelim soyut bir fenomene, mesala zeus; bu ad veya isim, insanoglu turu ve biri tarafindan duyumsal bir algi sonucu verilmistir. Dolayisiyle zeusun yaraticisi da insanoglu turu ve biridir.

Eger soyut, ya da somut bir fenomen algilanip, kavram ile ozdeslestirilerek yansitiliyorsa, kavrami verende, yansitan da insanoglu turu ve biridir.

Simdi gelelim isin en onemli noktasina; Eger insanoglu turu ve biri, dil ile varladigina (soyut, ya da somut) bir icerik ve anlam veriyorsa ve bu icerik ve anlam olarak onun ile bir iliski, bag kuruyorsa; BU AKILCILIGIN INANCSAL DOGRUSUDUR ve felsefenin metafizik, etik, ontolojik ve teolojik temelidir. Ustelik AKIL SOYUTTUR VE AKLIN VERDIGI ICERIK OLARAK SOYUTTAN SOMUTA BIR GIDIS VARDIR.

Eger insanoglu turu ve biri, dili ile varladigini (soyut, ya da somut) aklin verecegi icerik yerine; gozlem ile dusuncesini kullanarak bir teoriye tasir, bu teoriyi test eder ve tekrar gozlem ile yanlislanabilirligini baki kilarsa, bu epistemolojik gercekliktir.

Iste bu temelde akilcilik; ideolojileri, inancsallari, dogrulari, metafizik ve etik kurgulari, ogretileri, ontolojik farkliliklari, teolojik izmleri, spekulatif, doga ustu, dunya otesi, mistik, efsanevi ve mitolojik ogretileri sunarken;

Deneycilik, epistemoloji temelinde bilgiyi, bilginin ne oldugunu, nerden geldigini, sinirini, gozlemin, teorinin, test edilebilirligin ve yanlislanabilirligin ve de bilim ve bilimselligin, hic bir 1/sonsuz tabusuz, verisiz, ve bunlarin teslim alan sinirlarindan yoksun, acik ve ozgur dusunce ve bilgi ufkudur.

Oyuzden algi farki, akilciligin soyutlugu ve sabitligi, sahipligi ile; deneyciligin, somutlugu, degiskenligi, kullanim ve paylasimligi ve sinirsiz acik dusunce ufku ozgurlugu.

Iste epistemolojik gerceklikten bile yola cikilsa, secimin akilci mi, deneyci mi olacagidir. Buradaki deneycilik zaten epistemolojiyi gercekci kilmaktadir. Cunku eger akilciliga yonelinirse, o zaman epistemolojik subjektivizm (oznellik), yani dogruculuk olur.

Oyuzden tabanin metafizik degil; epistemolojik olarak bile algilanmasi, Akilciligin tuzagina dusmemeye yetmez. Cunku zihniyetin evrensel ayniliktaki yapilanis ve isleyisi dogallik ve ego olarak AKILCILIGIN INANCSAL DOGRUCULUGU uzerine kurulmustur. Iste insanoglu turu ve birini zihniyet olarak insanlastirmayan sorun da budur.

Saygilarimla;
evrensel-insan

spartacus
08-11-2010, 18:46
Sevgili Evrensel

Ben ontolojiyi öne çıkarmıyorum zaten, yazdıklarımda düşüncemi zaten sende gördün, benim yöntemim diyalektiktir, epistemolojide bir yöntemdir ve ona da başvurum, ana ne yaparım nerede epistemeolojiye başvuracağım nerede vurmayacam seçim yapabilirim, yani disiplini bozmadan ancak bir şeyler edinebilirim, bilimin dalları gibi felsefenin de dalları vardır ve eğer bu gün bize şırınga edilen tanımları aşarsak görürürzki, bilimin temelinde felsefe yatar, hatta onu geliştiren de felsefedir, dilersek gidelim antik çağa, bu disiplini görürüz, bu gün yapay bir ayrışma görüntüsü yaratılıyor bu sadece görüntüden ibarettir, yaratılmış bir kargaşadır ve bu gün bize düşen sadeleştirmektir, felsefe ile bilimi ayıramayız, tabi her felsefenin de bir bilimi var, çünkü her şeyi kapsayan tek şey felsefedir, bilim yoksa felsefe, felsefe yoksa bilim zaten anlamsız.

Nasil istersen, hangi taban sana dogru gelirse onu kabul et. Yalniz unutma, onemli olan kabullenilen tabani kesinlestirmemek ve sabitlestirmemektir. Tehlike budur. Cunku akilciligin bu kesinlestirme ve sabitlestirme ve de sahiplenme aliskanligi, bilimi de, bilimselligi de her taman bu tehlike ile bas basa birakir.

Dediğine katılıyorum zaten bir kaç mesaj önce dile getirdim bu epistemeolojiyi de biricik yöntem kabul etmek için de geçerli, dile getirdim.

http://turandursun.com/forumlar/showpost.php?p=349813&postcount=610

Bu başlıkda bakış açımı dile getirdim ve o yazıda şu önemlidir, hitabeti kendime varsayıyorum, sizli kısmı spartacus'un kendisine hitabı gibi alın, zihnimle ne yaparsam yapayım, benim ölçütüm nesnel gerçektir haliyle nesnelliğe dayanmayan hiç bir şeyin gerçekliğini öngöremiyorum, çünkü böyle bir şeyi gözlemleyemiyorum, bu bir düşünce-kural bağımlılığı değil, gözlemleme durumudur, bu şekilde ele alınırsa anlamlı oluyor;

Ancak bunu hayal olarak yani zihni olarak dile getirir, fakat doğanızla iç içe o çatışmanın bağrında, gidersiniz bakkala, verirsiniz parayı, bana ekmek ver dersiniz, okula gidersiniz beni eğit dersiniz, o ekmek de o parada, o okuluda toplumuda, insanı da, sizide, statüko yoğurur...

evrensel-insan
08-11-2010, 18:51
Saygideger spartacus;

Etigin bir temelini de, epistemolojik subjektivizm olusturur. Yani temeli maddedir.

Mesela irkcilik, deri rengi farkinin akilciliga tasinmasidir.

Darwin'in "guclu olan kazanir" aciklamasi, sosyal Darwinizmi ve diktatorlukleri dogurmustur.

Dawkins'in "gen bencildir" aciklamasi, bireyci akilciligi dogurmustur.

En son Hawking'in "Bilimin yasalari tanridir" aciklamasi da bir epistemolojik subjektivizmdir.

Yani TEMELLERI NESNEL OLDUGU HALDE, AKILCI INANCSAL IDEOLOJIK aciklamalardir.

Oyuzden bugun bilim ve bilimselligin her konudaki aciklamalarinin epistemolojik gerceklik mi, epistemolojik akilcilik mi icerdigini algilamak, bilim, bilimsellik ve bilimsel metodu algilamaktir.

Bu temelde akilcilik, soyuttan somuta giden yapisiyla, yani once fikir ortaya atilir ve o fikir nesnellestirmeye calisilir. Tasarimciligin da, bireyciligin de, bilime inancsalligi bulastiriciligin da temelidir.

Zaten akilcilik/deneycilik farki algilanirsa; varligi bir taban olarak kesinlestirmenin ve sabitlestirmenin de anlamsizligi ve gereksizligi algilanir. Bu da metafizigin hem ontolojik, hem de teolojik inancsal ideolojilerinden kurtulmak ve arinmak demektir. Cunku AKILCILIK, SOYUTTUR, OZNELDIR, IDEALISTTIR, DOGRUCUDUR, KESINLIKCIDIR, ISPATCIDIR, INATCIDIR, AYRIMCIDIR, CIKARCIDIR ve de GUCE, OTORITEYE MUDAHELEYE, BASKIYA, TESLIM ALMAYA dayanir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

evrensel-insan
08-11-2010, 18:58
Saygideger spartacus;

Her zaman oldugu gibi, ben senin dusuncene yonelik yazmiyorum. Yani "sen boylesin" diye yazmiyorum. Ben bir genel egilimin gozlemini dile getiriyorum. Sonucta senin neyi kendine onaylayacagin, senin secimin. Zaten "sen boylesin" diye yazsam, akilci, mudaheleci olur, kendi dile getirdiklerimle celisirim. Boyle bir algimda, dile getirimim de hic bir mesajim da, eger isin icinde, bir kisisel atifa yonelim yoksa, olmaz zaten.

Ama bazan gelen mesajlar, tamamen sahsima yonelik ve hem benim dile getirmediklerimi dile getiren, hem de benim adima dile getirim yapan mesajlar oluyor. Iste belki ancak o zaman sahisa degil de, sahisin dusuncesine yonelik yazabilirim.

Aksi taktirde, benim dile getirdiklerim; epistemolojik gercekligin gozleminin verdigi sorunlar ve insanoglu turu ve birini zihniyet olarak insanlastirmayan aciklamalardir. Akilcilik ta gunumuzde bu konudaki en bas aktordur.

Saygilarimla;
evrensel-insan

spartacus
08-11-2010, 19:14
Sevgili Evrensel

Darwin konusunda söylediğin içine itildiğimiz bir yanılgıdır.

İnsanlık güçlü olanın kazanacağını darwinden on binlerce yıl önce biliyor zaten. Bu önce ABD Merkezli evrim karşıtı enstütülerin oluşturduğu bir külliyat snradan da diğer C/P cilerin bu külliyatları dinsel, politik alana dahil etmeleriyle ilgildir.

kaldı ki evrim'i milat anlamında darwin ile başlatmak doğru değildir O'nun önceside vardır..

İnsnalık Neolotik çağa geçtiğindne bu güne 10-12.000 yıl geçti, bu süreç zaten oligarkların, diktatörlüklerin iktidarı olmuştur.

Cunku AKILCILIK, SOYUTTUR, OZNELDIR, IDEALISTTIR, DOGRUCUDUR, KESINLIKCIDIR, ISPATCIDIR, INATCIDIR, AYRIMCIDIR, CIKARCIDIR ve de GUCE, OTORITEYE MUDAHELEYE, BASKIYA, TESLIM ALMAYA dayanir.

Evet katılıyorum yazının başından beri bu dediğin düşünceler 10.000 yıldır egemen düşüncelerdir, nasıl ki yenilenlerin tarihini yenenler yazıyor, felsefelerde böyle bir duruma mahrum kalıyor... yani hali hazır sabit tanımlar gerçeği yansıtmıyor, her felsefenin kendine has bir disiplini var.

tabi tarihin bir çok alanında Politik ve ideolojik alanda kullanılmışlardır, bu, bu gün bilim içinde geçerli. Eğer biz bilgi disiplinini bozmaz isek bazı şeyleri görebiliriz. ben felsefeye, bilime başka ne olursa, politik olarak kullananların diliyle, bir kullanım haliyle bakmam, o felsefenin dünya görüşüyle bakarım, kaynaklarını okurum, içine girerim, gözüyle bakmaya çalışırım, neyi savunuyorum, hangi politik tarafdayım gibi ayrımları güderek okumam, okursam zaten bir halt da anlayacağımı sanmıyorum...

O yüzden hiç bir dalı bir diğerine ölçüt koymam, sosyal sorunları sosyal bilimlerden, evreni kozmolojiden, yer bilimi jeolojiden hareketle öğrenmeye çalışırım, felsefeyide bu şekilde. Bunlar alandır, daldır, araçtır, örneğin sosyal bilimler bilimin kendisi değil bir dalıdır, sosyal taraf ise alanıdır. haliyle yöntemlere, dizgiye, kategorilere alan temelli bakıyorum, epistemolojiyi bilgiyi sınamak için kullanabilirim, diyalektiği ise nesnel alanı gözlemlemek için kullanabilirim gibi..

evrensel-insan
08-11-2010, 19:21
Saygideger spartacus;

Benim gozlemim, bilgim, birikimim algim ve farkindaligim bilinc olarak; dunyada diktatorlugu yaratan ve bilimum iktidara zoraki gelmek isteyen akilci rejimlerin, mesela fasizmin; bu soylemden yola ciktigini soyluyor.

Sen buna katilmaya bilirsin, bu bir bakis acisidir. Ama en azindan kendine yukaridaki paragrafin nedenini aciklayacak bir taban bulman gerekir. Tabi senin icin, bu bir sorun ve sorgulama konusu ise.

Oyuzden konu Darwin veya onu tartismak degildir. Sosyal darwinizmin ne oldugunu gozlemlemek ve algilamaktir.

Sonucta, nesnel tabani secenlerin ilk tehlikesi sabitlemek, ikinci tehlikesi bu tabani SOYUT AKILCILIGA TASIMAK VE BU SOYUT AKILCILIGIN NESNEL TEMELINI YARATMAKTIR.

Oyuzden benim algi ve gozlem tabanim insanoglu turu ve biridir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

spartacus
08-11-2010, 19:39
Sevgili Evrensel

Diyorumya, benim açım farklı, ben kullananların kullanışı gözüyle değil-ki ona da kapılmadan, yazarın gözüyle bakıyorum ve doğrusu bence bu.

Yoksa tarih sayısız soykırıma tanıktır, sayısız istila görmüştür.

çarpım tablosu olmazsa, denklemler olmazsa,fizik, matematik, verim hesapları vs olmazsa örneğin bomba yapan yapabilecek mi?

ben Doğa-İnsan-Bilgi-Özgürlük temelinden yaklaşıyorum tabi yaklaşımımı tekrar buraya yazmamın anlamı yok, link verdiğim başlıkda detaylandırdım.

evrensel-insan
08-11-2010, 19:51
Saygideger spartacus;

Neyse bunca mesajdan sonra, "bilimin ontolojik cikmazi" da herhalde algilanmistir. Bilhassa Akilciligin soyutlamasi temelinde.

Zaten sorun insanoglu turu ve birinin akilci soyutlamasi ve bu soyutlamayi ortaya atan evrensel ayniliktaki yapilanis ve isleyistir.

Buradaki soyutlama, her turludur, dil, felsefe, bilim, ve bilimum sinirlayici, yonlendirici ve yaptirimci kurgular.

Yoksa nesnenin ne sorunu olabilirki, ona sorunu yasatan insanoglunun akilci soyutlamasi ve bu soyutlamanin tarihler boyu kurdugu duzen ve sistemlerdir.

Insanoglu akilci soyutlamasina bu yapilanis ve isleyis koken ve temellerinde de devam ettikce, ne insanlasabilecek, ne de inancsalliktan kurtulabilecektir. Ustelik te, sorunu hissetmedigi anda; onun o anki akilciliginin dogruluguna teslim oldugu andir.

Yani sorunun kokeni soyut somut temeller degil; akilci soyutlamanin ta kendisidir. Sorun, Soyutlamanin ne oldugunda, fenomende degil; nasil insanoglu akilciligiyla, olusturuldugunda, yani x ve y numenindedir. Algilanacak olan da gozlemlenecek olan da bu numenin, fenomeni icine soktugu durumdur.

Saygilarimla;
evrensel-insan


Orijinalini görmek için tıklayınız : Cognitive-Bilissel Yanasim

evrensel-insan
22-12-2009, 21:33
Saygideger arkadaslar;

Felsefenin, metaphysics bransinin, varliksal; etik bransinin inancsal, yanasimlari disinda, bir de felsefenin epistemoloji bransinin, bilissel yanasimi vardir.

Bilissel yanasimin, dogal dusuncedeki acilimlari; biliyorum/bilinebilir ve bilmiyorum/bilinemezdir.

Bu konu iki turlu ele alinir. Birincisi, ya kisisel anlamdaki bilginin, bilinebilmesi, ya da bilinmemesidir. Ya da evrensel anlamda, epistemolojinin bilgi olarak bilmesi, ya da HENUZ BILMEMESIDIR.

Bilissel yanasimin en buyuk oz ve temeli; insanoglu yanasimidir. Sonucta hem varliksal, hem de inancsal yanasim; insanoglundan ziyade somut/maddesel, ya da soyut/inancsal yanasimlardir.

Bilissel yanasimin, varliksal ve inancsal bakis acilarina yanasimi, her ikisininde bir epistemolojik gerceklik oldugu, "bil" kokeni yerine "ol" kokenine dayandigini insanoglunun dusunce ve kavramini es gectigini, goz ardi ettigini, dolayisiyle bilimin, dusunsel kismi olan, hipotez, tez, antitez, sentez, analiz gibi pratige acilan ve pratigin dusuncesini teskil eden, ana kismini da gozardi etmektedir. Cunku bunlarin hesaba katilmasi, otomatikman herseyin, ama hilafsiz herseyin bir insanoglu ortaya koyumu, varsayimi, ongorusu oldugunu goz ardi edememek ve hesaba katmaktir.

Soyut ve somut konu ve olgularda, bilisselligin ozelde ne oldugunu da ileri safhaya birakiyorum. Tabi eger, konu ilgi ceker, onemsenirse!

Mesela tanri konusunda, bilissellik ne anlama gelir?

Saygilarimla;
evrensel-insan

evrensel-insan
23-12-2009, 22:12
Saygideger arkadaslar;

Konuya bir acilim daha getireyim.

Insanoglu, vari, bil kilmistir. Yani, vari, bile tureterek, her turlu ogretitiyi ve ogreniyi saglamistir. Sonra da bu bilgileri kendi icinde siniflayarak; dallara ayirmistir. Iste bilisselligin temeli, varin turevi bilgidir. Epistemolojiktir. "Bil" kokenin de, "yok" veya herhangibir negativite mumkun degildir. Sadece, bilginin ortaya konusunun algisinda kabul veya red vardir. Bu da bilginin algi temelli dogru ve yanlisini getirir. Bilgi, sabit degildir, degiskendir ve suregelen bir surecin surekliligidir. Epistemolojik olarak ta, bilinemez, bilinmez yoktur, sadece BILINECEK OLAN veya Henuz BILINMEYEN vardir.

Her turlu var; bil kokeni olmadan ortaya konamaz. VARI ORTAYA KOYAN BIL KOKENIDIR. Ol kokeni ise, konuya insandisi bir bakis acisidir. Buradaki bil kokeninin ortaya koydugu var, ISARET EDILEN vardir. "Bunu bil. Bu nedir? verilen cevap, bil kokenlidir. Ol kokeni ise, tamamen insandisi bir olguyu isaret eder. Bu madde veya yaraticidir. Halbuki yaratici olan, soyut ve kavrami yaratan ve bil kokeninde isleyen ve bildiren insanogludur.

Bilimin de; epistemolojik bakis acisiyla kokeni, vara degil; bile dayanir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

ozgur_beyin
23-12-2009, 22:17
sevgili evrensel, herşeyi anladımda!! varmak istediğin ne onu anlamadım

evrensel-insan
23-12-2009, 22:51
Saygideger Ozgur_beyin;

Metafizigin varsal ve etigin inancsal yanasimi yerine; insanoglunun insanlasabilmesi, ancak kendi urunu bil kokeniyle ve epistemolojiyle mumkundur. Bu da tum izmlerin, inanclarin, yaraticisal, maddesel yanasimlarin sonu ve curumesidir. Insanoglunun evrensel ve insansal sorunlarinin kokten ve yepyeni bir yanasimla cozumu, "ol" kokeninin insandisiliginda degil; bil kokeninin insan ozunde yatmaktadir. Bilimin kokeni de, ol dan bile gectiginde bilimseldir. Cunku ol kokeni yanlislanamaz, cunku dogrulugu bilimsel olarak kanitlanamaz.

Bilmem anlatabildim mi? Acik degilse ve neresi acik degilse, belirtirsen aciklamaya calisirim.

Saygilarimla;
evrensel-insan

ozgur_beyin
24-12-2009, 01:04
sevgili evrensel ,sen bu türkçeyle. türkiyede çok makbul bir entel olursun buna eminim

evrensel-insan
24-12-2009, 01:15
Saygideger ozgur_beyin;

sevgili evrensel ,sen bu türkçeyle. türkiyede çok makbul bir entel olursun buna eminim -O.B.

Sana gore anlasilmayan bir kelime, ya da cumle varsa ve eger anlamak istersen ve de belirtirsen, aciklayabilirim.

Saygilarimla;
evrensel-insan

evrensel-insan
02-09-2010, 05:59
Saygideger arkadaslar;

Bir konuya yanasirken, iki farkli ve biribirine tezat; yanassim vardir. Bilissel (cognitive), yanasim, bilmeyi, bilgiyi, birikimi, bilincliligi ve farkindaligi icerir, inancsal yanasim ise, dogumdan gunumuze kadar verilen degerlerle, verilere, tabulara sahipligi, sabitligi, savunuyu, ortaya koyan ideolojik dogrulari icerir.

Ideolojik dogrularin "kemiklesmis, kesinlesmis, mutlaklasmis,degismez, sorgulanmaz" duzeye kisi tarafindan cikartilmasi, inancin, IMAN ASAMASIDIR.

Dolayisiyle, inanc ve iman; sadece dini ve tanrisal icerik ile sinirli degildir. Milli, etik ve metafizik ideolojilerin dogru inanclari, IMANLASABILIR.

Oyuzden bilissel yaklasim, epistemolojik gercekci qua (olarak, sifatiyla) felsefi ve notr alginin yaninda, tartisma degil; bildirme, bilgilendirme icerir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Neva
02-09-2010, 23:58
Tanri konusunda bilissellik, benzetme sanatidir.

evrensel-insan
03-09-2010, 00:27
Saygideger neva;

Tanri konusunda bilissellik, benzetme sanatidir.-neva-

Yukaridaki cumleni, mumkun ise; "tanrinin varligi (var/yok) ve tanriya inanc (inan/inanma) temelinde, acar misin?

Benim, bir birey olarak bu cumlenden algim. Soyut kavramlar, mutlaka somut kavramin ozdeslestigi ile (madde, nesne, pitoresk, put, ilah, Kuran, Incil v.s.), inac tabani bulur. Hic bir SOYUT VARLIK, SOMUTLA OZDESLESTIRILMEDEN, INANC TASIMAZ.

Burada, konuyu tanrinin disina, yani sevgi, nefret, demokrasi, v.s. temelli kurgulara da tasiyabiliriz.

Yani ve mesela, fasizmin demokrasiyi benzetmesi ve verdigi icerik ve anlam ile, sosyalizmin, demokrasiyi benzetmesi, verdigi anlam ve icerik farklilasir, kavramimiz demokrasi oldugu halde, bu fark; her ideolojik inancsal dogrunun, kendince dogrulandigi bir demokrasi icerik ve anlamidir. Bu yuzden de, mesela, fasizmin demokrasisi, sosyalizmin algisinda diktatorluktur, ya da tersi.

Sizin dusunce olarak, yukaridaki cumlenizden anlatmak istediginiz daha farkli bir sey ise, aciklarsaniz, sevinirim.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Neva
03-09-2010, 01:31
Sayin evrensel-insan;

Evet demek istedigim o'dur. Soyut olan inancin somuta ulasmasi ve dillendirilebilmesi icin, maksimum duzeyde benzetme sanati kullanilir. Dinlerin veya ezoterik metinlerde anlatilan iceriklerin bugune ulasmasindaki en onemli nokta budur. Daha akilda kalicidir, daha fazla ustune eklenti alabilecek yapidadir.

Tanri'ya inanc anlaminda, soyut , somutla eslesmeden ortaya cikmaz. Bu kisinin bir nevi kendi kendisini ikna etme sebebidir. Insan ne denli degisim gecirirse gecirsin, birtakim koklesmis motifler asla yer degistirmez.
Ornek vermek gerekirse; bir muslumanlik, bir yahudilik, bir hristiyanlik, dolayisiyla tanri, kitaba, hadislere veya turevlerine, birtakim objelere ve rituellere bagimli hale getirilmistir.

Gunumuzde semavi dinlerin ortaya koydugu resimdir bu. Fakat, semavi dinlerin gecmis kadim dinlerden ve kulturlerden aldiklari esinlenmelerde, bugun halen varolan dinlerin batillari seklinde varlik gostermektedir.

Tanri'nin varligi temelinde acmak gerekirse; bugun pek cok inanir hayvan kanadinda su yaziyor, inegin bogrunde bu isaret var demekte. Keza hac isareti gene tanrisalligi ifade etmekte. Oyleki artik tanri varligi, hemen her dinde, en onemli olarak para'ya, saygi'ya, insan kimligine,mezheplere, binalara, taslara, turbana, burka'ya, sakal tanesine, fuhusa vs. bircok somuta indirgenmis durumda. Cok tanrili dinlerde bu ozellikler daha da renkli saymakla bitmez.

Bu durumda dogal olarak, aklen sag olup, tanri varliginina inanabilmek, ciddi anlamda neredeyse imkansiz.. Cunku gelinmis olunan asama da, benzetilen tanrinin neredeyse bir arabasi eksik diye dusunuyorum.

Konu bazinda elbette baska kavrama da islenebilir.

evrensel-insan
03-09-2010, 01:47
Saygideger neva;

Aciklamalarin ve onemi algilanmasi acisindan, "buyuk" olan bu basliga yaptigin katkin icin tesekkurler, umarim bu katkilarin, bu ve buna benzer basliklarda surekli olarak devam eder.

Saygilarimla;
evrensel-insan

evrensel-insan
03-10-2010, 08:59
Saygideger arkadaslar;

Akilciligin, bilissel degil de; fikirsel (ideolojik, inancsal dogru) bir yanasim oldugunu belirterek, bu basligi guncelleyelim.

Saygilarimla;
evrensel-insan


Orijinalini görmek için tıklayınız : "Ozgur" Dusunce Ile "Ozgurluk Taniyan" Dusunce Farki

evrensel-insan
24-01-2010, 02:01
Saygideger arkadaslar;

Bugun dunyamizda, birey bilinci almis toplumlarin olusturdugu ulkelerde, genellikle hak ve ozgurlukler taninmaktadir. Bilhassa Avrupa' toplumu genelde Hristiyan dininin Inancina sahip oldugu halde, ne kendi bireylerini, ne de ulkelerindeki etnik gruplari, hem yasam da, hem de egitimde bir inanc zorlamasina tabi tutmazlar.

Ben bunun bizzat, yasadigim ulke Britanya'da sahidiyim. Kisilerin ne dogumdan verilen belgelerinde, ne de passaportlarinda, dini inanc hanesi yer almaz. Cunku dusunce, dini inancin bireysel bir secim oldugunu algilayacak kadar gelismistir.

Sonucta bu "ozgurluk taniyan" dusunce, o kadar yerlesmistir ki; hangi hukumet politik olarak iktidara gelirse gelsin, bu konuda bir ideolojik degisim uygulayamaz. Cunku devletin bu temelde bir ideolojik inancsal tarafi mumkun degildir.

Dini inanclarin bireysel degil de; toplumsal olarak algilandigi ulkelerde ise, boyle bir dusunce mevcut degildir. Ustelik, gelen ideolojik inancsal hukumetler, bu boslugu, kendi ideolojik amaclari icin, arac olarak kullanirlar.

Bir dusuncenin ise, "ozgurluk tanimasi" o dusucenin kendisinin ozgur oldugu anlamini tasimaz. Sonucta ozgurluk taniyan dusuncenin de, kendini icine hapsettigi bir ideolojik inanci vardir.

Ozgur dusunce ise, bir bireye, dogumdan itibaren verilen tum ayrimci dini, milli, toresel, ahlaki v.s. kisaca etiksel ve ideolojik inancsal tabu ve degerlerden arinmasi ve bu degerlerin insan ve insanlik icin, ayrimci bir unsur oldugunun bilincine varmisliktir.

Ama sunu da unutmamak gerekir ki, eger bir ulke dusunce olarak ozgurluk tanima bilincine erismemis se; o ulkede, ozgurluk ve haktan bahsetmek, sadece politikaci agziyla oy toplamak icin yapilan bir propagandadir. Bu da mantiksal olarak, gercek ozgur dusuncenin; ancak, ozgurluk taniyan dusunce toplumlarinda yasayanlardan ve orada yetisenlerden cikacaginin bir delilidir.

Bu da bize, dunyadaki ulkelerin birbiri ile olan duzey farkindaki yerlerinin kolayca algilanmasini saglamaktadir.

Ozgur dusunce icin, dusuncenin ozgurluk tanimasi sarttir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Psiko
24-01-2010, 02:19
Saygideger arkadaslar;

Bugun dunyamizda, birey bilinci almis toplumlarin olusturdugu ulkelerde, genellikle hak ve ozgurlukler taninmaktadir. Bilhassa Avrupa' toplumu genelde Hristiyan dininin Inancina sahip oldugu halde, ne kendi bireylerini, ne de ulkelerindeki etnik gruplari, hem yasam da, hem de egitimde bir inanc zorlamasina tabi tutmazlar.



Sevgili evrensel hocam ;

Şu İsviçre nerede ?
Afrikada mı ?
Minare olayı "İnanç zorlaması" kategorisinde değil galiba.
Hayır birşey değil,
İsviçrenin bulunduğu Afrikadaki bazı ülkelere de bulaşıcı virüs gibi yayılıyor görüntüsünde üstelik.

evrensel-insan
24-01-2010, 02:27
Saygideger arkadaslar;

Ozgur bir dusunceyle dusunen bir beyin; ayni zamanda bulundugu toplumda ve de dunyanin herhangibir cografyasinda da ozgurlugu taniyan ve ozgurluk taniyan bir dusuncedir.

Ozgurluk taniyan bir dusunceyle dusunen beyin ise; eger bu ozgurluk tanimasini, kendi dogrusu temelinde, ayrimci bir ideolojik inancsal temele oturtmussa, ozgur degildir. Ozgurlugunu, inandigi ideolojisinin dogrulariyla sinirlamistir. Ozgurlugu, ideolojik inancsal baska bir dogruya baglanabilir. Ama; bu degisim, dusunceyi ozgur kilmaz.

Hem ozgur dusunce, hem de ozgurluk taniyan dusunce, belirli bir birey bilinci gerektirir. Sonucta her turlu farkli haklarin yasam ve iliskilerde sunumu ve uygulamasi, haklarin ozgurlugu, ancak ozgurluk taniyan dusunce temelinde mumkundur.

Saygilarimla;
evrensel-insan

evrensel-insan
24-01-2010, 02:38
Saygideger psiko;

Şu İsviçre nerede ?
Afrikada mı ?
Minare olayı "İnanç zorlaması" kategorisinde değil galiba.
Hayır birşey değil,
İsviçrenin bulunduğu Afrikadaki bazı ülkelere de bulaşıcı virüs gibi yayılıyor görüntüsünde üstelik.-psiko-

Tum inancsa ve ideolojik yasam ve iliski, bireyseldir ve bireysel hak ve ozgurlukler girer. Eger bir toplumda, bu bireysel hak ve ozgurlukler, toplumsal bir icerige burunur ve bireylerin hak ve ozgurlukleri mudaheleyle ve rahatsizlikla karsilasirsa; zaten bu bireysel hak ve ozgurluklere terstir ve devletin sivil kurum ve kuruluslari, hukuka bagli olarak, boyle bir tehlikeye izin vermezler.

Bireysel hak ve ozgurlukler, hic bir toplumsal inancsal ve ideolojik uygulamalar sayesinde rahatsiz edilemez. Bireyin hak ve ozgurlugu, herseyin ustunde ve onundedir.

Mesela, Britanya'da camiler var, ama; hic bir zaman ezana izin verilmez. Cunku ezan, bireyleri, gurultu temelinde rahatsiz eder. Ama, isteyen camiye gidebilir.

O yuzden bireysel hak ve ozgurlukleri cok iyi algilamak gerekir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

evrensel-insan
11-08-2010, 04:38
Saygideger arkadaslar;

Guncelleme.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Neva
02-10-2010, 05:53
Butun mesele sanirim inanclarla ve tabularla, geleneksel ogretiler ile yuzlesebilmek. Bunlarla yuzlesilebildigi surece, kisi ozgur olabilir, zira rahatca sorgulama yapabilir.

Bu noktadan sonra da ozgur bir birey olarak, dusunceye ozgurluk taniyabilir.

evrensel-insan
02-10-2010, 06:30
Saygideger neva;

Ozgur bir birey, eger ozgurlugunun bilincinde ve farkinda ise; zaten bu ozgurlugunu koruyabilmesi icin, baska bireylere de dusunce ozgurlugu tanimanin farkinda ve bilincindedir. Ozgur dusunce demek "ben ozgurum" demek degildir. Ozgur DUSUNEBILMEK VE DUSUNDUREBILMEKTIR.

Ozgur dusunceyi hem uygulamak, hem de uygulanmasini tesvik etmek ve uygulanmasinin onune engel koymamak demektir.

Oyuzden ozgur dusunceyi, etigin liberal ozgurlugu ile karistirmamak gerekir. Liberal ozgurlukte, ozgurluk liberalin, ayrimci, cikarci algisi ile sinirli iken, ozgur dusunce, kendi disindaki baska bir ozgur dusunceye, mudahele etmemekle sinirlidir.

Liberal ozgurluk ve serbest dusunce icin, asagidaki linke bakabilirsin.

http://www.turandursun.com/forumlar/showthread.php?t=13629

Saygilarimla;
evrensel-insan

Neva
02-10-2010, 10:57
Elbette sayin evrensel-insan, ozgur dusunce "ben ozgurum" demek degildir.

Benim bahsettigim nokta birey adina, ozgur dusunceye ulasabilme.. Insan, sorguladikca yuzlesir zira bilcumle degerleriyle..

O noktadan sonra zaten bunu kavramissa ve oturtmussa, karsisindakini de dusundurebilecek duruma ulasir. Baskalari adina(onlardan gelecek) ozgur dusunceye aciktir mudahale etmez, ama bunu yaparken kendi ozgur dusuncesini de ortaya koyar .


Orijinalini görmek için tıklayınız : Yaratilis Teorisine Karsi, Bir Teori Varmidir?

evrensel-insan
01-07-2009, 00:20
Saygideger arkadaslar;

Hic dusundunuzmu, creation, yani, insanoglunun one surdugu yaradilis teorisine karsi, yine insanoglunun one surdugu bir teori varmidir?

Burada; evrim teorisi bu teoriye karsitlik icermez, cunku; evrim, evrimlesmek demektir. Ama; sonucta sey olursa evrimlesme olur. Iste sey temelindeki yaratilis teorisinin karsiti nedir. Madde de diyemeyiz, bu seferde madde nasil olustu? sorusunun cevabi yoktur veya olsa bile "o nasil olustu? sorusu gelir. Kisaca, sey yaratilmismidir? Diyelim, yaratildi. O zamanda; o yaratan sey yaratilmismidir? temelli sorular devam eder. Bu temelde gidersek; bir seyi baslangic almak gerekir. Inac bunu, tanri olarak; bilim de madde olarak, ki en kucugu de bulunsa, ortaya koyar. Peki burada bir celiski yok mu?

Yani; sorumuz olusmak uzerine mi? olmak zorunda? Ozaman bir olusturan aranmiyormu? Peki bu olusturan; madde veya tanri olsa; sonucta bir olusturan da, karar kilinmis olmuyor mu?

Yoksa, cevabimiz var uzerine mi? var ve olmak? olan mi var?, yoksa var mi olan? Neden var ve olmak ikilemini bir arada kullaniyoruz da; sonra onu teke indirgemeye calisiyoruz. Evren varmiydi, yoksa olustumu? Nerden baslayacagiz. Ya bir yaratici, ki tanri veya madde, ya da SEYIN KENDI IC DINAMIGIYLE KENDINI VE BASKALARINI OLUSTURMASI. Buradaki ilk sey veya baslangic seyi; ister istemez bizi suregelen surekli surekliligin surecinde; bir karara zorluyor. Boyle bir kararsiz karara insanoglunun kendini zorlamasi, ne kadar mantikli?

Evren var mi? var. Peki nasil var? bes duyumuza yansimasiyla var. Peki evren oldu mu?, olusturuldu mu? Bu sorulari insanoglunun cevap olarak herhangibir zaman bilebilmesi mumkun mu? Iste buradaki olmak, YARATILISTIR.

Demekki olmak tan yola cikmak, yaratilisa varmaktir ve ilk yaraticida madde veya tanri karar kilmak demektir ama; "onu kim olusturdu?, ya da o nasil oldu? sorusu her zaman baki kalarak.

Demekki olmak yerine, vardan yola cikmak gerekiyor, ustelik olmak ile birlestirmeyerek. Yani EVREN VAR, VARDI, VARLA BASLADI. EVRIM DE EVRENIN BUNYESINDEKILERININ KENDI ICINDE EVRILMESI.

Demekki; olmak fiili ve olemri, sadece yaratilis kokenli bakis acisidir, ne bilimsel; ne de epistemolojik, ne de gercekcidir. Tamamen insanoglunun; kendi yetisi ile; vari olusturmasi veya oldurmasidir. EVREN VE EVRIM VAR; YARATILIS ISE OLMAKTIR. Cunku olmak icin; bir olduran lazimdir ve bu olduranin da oldurulmadan olani yoktur. Boylece, olmak temelli vara bakis acisi, cikmaza ve cozumsuzluge girer.

Ama, varin; olani insanoglu eliyle verilmistir. isim, cins, tur, bilim, felsefe, dil, algi, ifade, dusunce

Son cumle; VARI OLDURAN INSANOGLUDUR. Oyle oldugu halde, bunun bilincinde olmayip; bir olduran aramaktadir. Vari olduran, insanoglunun kendisidir. Halbuki varin oldurulmaya da; ihtiyaci yoktur. Vara sadece insanoglu verir. Iste varin oldurumundaki insanoglunun rolu gorulmezse; diger tum kapilar yaraticiya cikar. Vari oldurmanin evrensel koken ve temelini olusturan da dusunce ve onun yarattigi kavramdir. VARI KAVRAMLAR OLDURUR. Buradan da; oldurma temelli ve kokenli; dogal dusuncenin; tum insandisi ve insanlikdisi icerigi ortaya cikar.

YARATMAK OLDURMAKTIR VE VARI OLDURAN TEK TURDE INSANOGLUDUR VE KENDI TURU ICIN OLDURMUSTUR. Boylece, vara olmak ilistirilmistir.

Dolayisi ile; " A nasil oldu, olustu? sorusu ve cevabi; hem sorun, hem celiski, hemde yaratilis icin soru ve cevaptir. Cunku A var degilse; zaten oldurulmaz.
Dolayisiyle tanrisal yanasim; olmak temelli yanasimdir. Olmakta tamamen insanoglunun oldurmasidir ki buna, tum soyutlar, tum ideolojik inancsal dogrusallar ve tanri oldurumu da dahildir. TANRIYI VE SOYUTU OLDURAN INSANOGLU VARIDIR.
Saygilarimla;
evrensel-insan

saroz
01-07-2009, 12:41
Bilim adamları yaratılış bilimi. olarak sunulan hipotezleri değerlendirmişler ve
destekleyen hiç bir bulgunun olmaması nedeniyle kabul etmemişlerdir.

Ayrıca, yaratılış bilimcilerin iddiaları doğal nedenlere dayanmamakta, anlamlı sınamalara olanak
tanımamakta, bu nedenle de bilimsel hipotez tanımına uymamaktadır.


yaratılışçıların iddialarını destekleyen, deney ve gözlemlere dayalı hiç bir bulgu yoktur ve yaratılış bilimi iddiaları anlamlı olarak test edilemez.
bu nedenle yaradılış iddiası bir bilim değildir.

evrensel-insan
01-07-2009, 12:46
Saygideger saroz;

Soru, "yaratilis teorisine karsi bir teori var midir?" idi.

Saygilarimla;
evrensel-insan

saroz
01-07-2009, 12:49
Kuram(Teori): Bilimde, doğal evrene ilişkin olarak
bilimsel anlamda gerçekleri, yasaları, çıkarımları ve
sınanmış hipotezleri içeren ve kuvvetle desteklenen
bir açıklama.

Evrimin .bir bilimsel gerçek olarak değil, yalnızca
bir kuram. olarak öğretilmesini isteyenler, gerçekte
bu sözcüklerin genel kullanım anlamlarıyla, bilimsel
anlamlarını karıştırmaktadırlar. Bilimde, bulguların
birikimiyle kuramlar gerçeğe dönüşmezler. Tam
tersine, kuramlar bilimin son noktasıdır.

Kuramlar,
yoğun bir gözlem, deney ve bilimsel yaratıcılık
sonucu geliştirilmiş ileri bir anlayışı gösterirler. Çok
büyük miktarda bilimsel gerçek, sınanmış hipotez ve
mantıksal çıkarım içerirler. Bu anlamda evrim, en
güçlü ve yararlı bilimsel kuramlardan biridir.

* A.B.D. Ulusal Bilimler Akademisi taraf.ndan hazırlanan .Teaching About
Evolution and the Nature of Science. (Washinton, D.C.: National Academy
Press, 1998) adlı kitaptan uyarlanmıştır.

saroz
01-07-2009, 12:50
sevgili evrensel yaratılış teorisi diye birşey yoktur. yaradılış iddiası vardır. bu iddia da bilim bile değildir.

saygılarımla.

evrensel-insan
01-07-2009, 12:54
Saygideger saroz;

Herhangibirseyin; ne dogrulugu, ne yanlisligi ispatlanamazsa; o inanc olur. Tum etiksel, sosyal-siyasal-toplumsal ideolojiler, yani izmler gibi; yaratilis ta bir inanilan teoridir. Ben zaten yazida, bilimsel olup olmadigini acikladim. O yuzden soru hala gecerli.

Saygilarimla;
evrensel-insan

saroz
01-07-2009, 13:08
evrensel dostum bilimsel olmayan hiçbir konu beni ilgilendirmiyor. çünkü sadece kavram oyunları sınırlarında kalınır.
bu nedenle yanıtım yoktur.

evrensel-insan
01-07-2009, 13:17
Saygideger saros;

Herhangibir ideolojin var mi? veya herhangibir izmin, -istimisin?

Saygilarimla;
evrensel-insan

saroz
01-07-2009, 13:40
komünistim.

evrensel-insan
01-07-2009, 14:33
Saygideger saroz;

Komunizmin bana bilimselligini aciklayabilirmisin?, yoksa; ideolojik inancsal dogrusallardan, bir dogrumudur, ki bildigin gibi; komunizm disinda ortaya atilmis dogrular da var.

Bu arada, bilim yaratilis baginin daha iyi algilanabilmesi icin; "evrensel'in kosesi"n deki; son yaziyi okumani oneririm. Yaratilis mentalitesinin daha iyi algilanmasi ve neleri icerdiginin daha net gorulebilmesi ve insanoglunu; dusunce ve davranista insanlastirmayan bu yanasimin, ic yuzunun daha net gorulebilmesi icin.

Saygilarimla;
evrensel-insan

qw19
01-07-2009, 14:46
Evrensel hocamın avatarının altına 40yaşından küçükler cevap yazmasınlar diye ikaz asalım. Saroz da çok gitmez telef olacak, günahtır, insan haklarına da aykırıdır.

Niye 40 diyeceksiniz, 40ına gelen iyi kötü yaşamıştır bırak telef olursa olsun, yoksa 40dan büyüklerin hocama dayanacağından değil.

evrensel-insan
01-07-2009, 15:00
Saygideger qw19;

Bende, merakla girdim. "Bir bakiym, qw19 ne yazmis," diye. Manitu senin iyiligini thorda verisini saglasin, emi. Tercumesi; "manitu ve thor, beraberce senin iyiligini versin," demek.

Saygilarimla;
evrensel-insan

saroz
01-07-2009, 15:53
sayın evrensel, Komünizm toplumbilimin ulaştığı en üst düzeydeki kuramdır. bilimsel olarak çürütülemediği sürece de konumunu sürdürecektir.
tıpkı evrim kuramı gibi.

kuramlara kuramlarla yanıt verilmelidir, kavram kombinezonları ile değil:)

evrensel-insan
01-07-2009, 16:01
Saygideger saroz;

sayın evrensel, Komünizm toplumbilimin ulaştığı en üst düzeydeki kuramdır. bilimsel olarak çürütülemediği sürece de konumunu sürdürecektir.
tıpkı evrim kuramı gibi-saroz-

Ne buyuk bir benzerlik degil mi? Iste yaratilis teorisi de; ayni bu nedenden dolayi konumunu surdurmektedir. Ayni tum ideolojik ve teorik inancsal dogrusallar gibi.

Bu arada; kuramin, kavram olmadigini nasil izah ediyorsunuz? Ya da kavram olmayan herhangibirsey var mi, sizce?

Saygilarimla;
evrensel-insan

evrensel-insan
01-07-2009, 16:28
Saygideger saroz;

Ustelik, yaratilis teorisi; Bilim ve felsefedeki teorik ve ideolojik inancsal dogrusallik yanasimlari ve akimlariyla, tanrisal olumlu olumsuz yanasimiyla, dini ve emperyalist mentalitesiyle; sistemlenmis, alisilagelmis, duzenlenmis v.s.; kisaca OLDURULMUSTUR.

Komunizm ise, henuz oldurulmamis. Evrensel-insan olarak, ben bireysel bilinc temelinde ve onun evrensel-insansal amacinda;komunizm oldurulmamisin pesinden gitmek yerine, oldurulmusu, yani yaratilis teorisini, mentalitesini, dusunce ve davranisini, insandisi ve insanlikdisi icerigiyle, insanozlu curutmeyi ve ondan arinmayi yeglerim.

Ustelik, dikkatli incelerseniz; komunizmin de oldurulma temelinde; yaratilis oge ve ozelliklerinin degerleri yatmaktadir.

Yaratilistan arinmak, kurtulmak onu curutmek demek; tum ideolojileri, inancsallari, dogrusallari, ve insanoglunu insan yapmayan; tum ayrimci, bencil, cikarci, erksel, iktidarvari, guc ve otorite iceren, sistem ve duzen OLUSTURULMASINDAN ve bu olusturumu veren dogal dusunce ve davranisin evrensel ctetolojik koken ve temelinden, arinmasi demektir.

Kisaca; insanoglunun, insandisi-tanri ve madde- ve insanlikdisi yasam ve iliskilerden arinmasi, kendi ozune donmesi demektir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

saroz
01-07-2009, 16:35
sayın evrensel, bir bilim olmayan , deneylerle sınanamayan hatta hipotez bile olamayan yaratılış iddiası nasıl evrim ve komünizm kuramı ile aynı olabilir?

kuram yüzlerce hipotez tarafından desteklenmiş son noktadaki tahlillerdir.

kuram kavrammı kavram kurammı derken tamda benim dediğimi ispatlıyorsunuz. bilimsel bir temele oturmayan düşünce böyle lastik gibi her şeyi her yöne çekmeye çalışır. sonuç alınamaz bu yöntemle.

evrensel-insan
01-07-2009, 17:05
Saygideger saroz;

Birincisi; kuramlar, bilimsel olarak; dogrulugu ve yanlisligi biribirine ispatlanamamis inancsal dogrusallardir. Komunizm de bilimsel degildir, bir suru yonleriyle evrem teorisi de.

Hangi kuramin; desteklenip desteklenmedigi de; o kurama, yanasimdaki bakis acisinin ideolojik ve teorik dogrusalligi temelindedir. Sizin bakis acinizin, size verdigi dogrunun; neden yaratilis bakis acisinin size verdigi dogruyu dogru olarak algilamamasi veya sizin onun dogrusunu dogru olarak algilamamaniz da bu yuzdendir.

Sorunda zaten, bilimsel ve epistemolojik olamamaktan ve gercekleri disaridan ve notr algilayamamaktan ve gercekci olamamaktan kaynaklanmaktadir.

Gercekler, iradeden istemden v.s. bagimsizdir. Ama; dogrular, goreceli, degisken, ozel, oznel ve sadece ideolojik inancsal dogrusallik olarak; dogruyu sahipleneni kapsar. Iste bu yuzden de; GERCEGI ALGILAYAMAYAN VE EPISTEMOLOJIK OLAMAYAN DUSUNCE DE; DOGRULAR ARASI SAVAS VARDIR.

Her dogru da; kendi ideolojik inancsal dogrusunu, dogrusallik temelinde ortaya koyar. Sence, hangi dogrusallik dogru?, ya da senin dogruladigin dogrusallik neden evrensel genislikte dogrulanmiyor?, neden sen senin dogrunla, baskasinin dogrusunu yanlisliyamiyorsun, veya tersi!

Saygilarimla;
evrensel-insan

evrensel-insan
01-07-2009, 17:10
Saygideger saroz;

Kavramin; bilimsel olmadigini bana izah edebilirmisiniz? Kavram olmazsa; teoriler nasil ortaya konacak, merak ettim dogrusu!

Saygilarimla;
evrensel-insan

aydoe
01-07-2009, 18:10
Öncelikle "Yaratılış teorisi" diye bir şey söz konusu değildir. Yaratılış bilimsel bir teori ise deney ve gözlemler ile yanlışlanabilmesi gerekir. Dinsel bir inanışı ise bilimsel yöntemlerle sınamak inancın zedelenmesi anlamına gelmez mi? Bir inancın bilim derslerinde bilimsel bir kurama seçenek olarak öğretilmesi gençlerimizin bilimsel düşünceyi kazanmasına engeldir. Buna karşın Türkiye, biyoloji derslerinde yaratılış görüşünü öğreten Dünya'daki tek laik ülkedir.

http://www.turandursun.com/forumlar/showthread.php?t=5721&highlight=yarat%FDl%FD%FE+teorisi+diye+bir%FEey+yo ktur

evrensel-insan
01-07-2009, 18:14
Saygideger aydoe;

Bir seyin, teori olmasi ile bilimsel olmasi ayni seyler degil; farkli seylerdir. Yaratilis bir teoridir, kuramdir ama; her inancsal teori gibi; bilimsel hele hele hic epistemolojik degildir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

keci
14-07-2009, 15:52
Saygideger arkadaslar;

Hic dusundunuzmu, creation, yani, insanoglunun one surdugu yaradilis teorisine karsi, yine insanoglunun one surdugu bir teori varmidir?

Burada; evrim teorisi bu teoriye karsitlik icermez, cunku; evrim, evrimlesmek demektir. Ama; sonucta sey olursa evrimlesme olur. Iste sey temelindeki yaratilis teorisinin karsiti nedir. Madde de diyemeyiz, bu seferde madde nasil olustu? sorusunun cevabi yoktur veya olsa bile "o nasil olustu? sorusu gelir. Kisaca, sey yaratilmismidir? Diyelim, yaratildi. O zamanda; o yaratan sey yaratilmismidir? temelli sorular devam eder. Bu temelde gidersek; bir seyi baslangic almak gerekir. Inac bunu, tanri olarak; bilim de madde olarak, ki en kucugu de bulunsa, ortaya koyar. Peki burada bir celiski yok mu?

Yani; sorumuz olusmak uzerine mi? olmak zorunda? Ozaman bir olusturan aranmiyormu? Peki bu olusturan; madde veya tanri olsa; sonucta bir olusturan da, karar kilinmis olmuyor mu?

Yoksa, cevabimiz var uzerine mi? var ve olmak? olan mi var?, yoksa var mi olan? Neden var ve olmak ikilemini bir arada kullaniyoruz da; sonra onu teke indirgemeye calisiyoruz. Evren varmiydi, yoksa olustumu? Nerden baslayacagiz. Ya bir yaratici, ki tanri veya madde, ya da SEYIN KENDI IC DINAMIGIYLE KENDINI VE BASKALARINI OLUSTURMASI. Buradaki ilk sey veya baslangic seyi; ister istemez bizi suregelen surekli surekliligin surecinde; bir karara zorluyor. Boyle bir kararsiz karara insanoglunun kendini zorlamasi, ne kadar mantikli?

Evren var mi? var. Peki nasil var? bes duyumuza yansimasiyla var. Peki evren oldu mu?, olusturuldu mu? Bu sorulari insanoglunun cevap olarak herhangibir zaman bilebilmesi mumkun mu? Iste buradaki olmak, YARATILISTIR.

Demekki olmak tan yola cikmak, yaratilisa varmaktir ve ilk yaraticida madde veya tanri karar kilmak demektir ama; "onu kim olusturdu?, ya da o nasil oldu? sorusu her zaman baki kalarak.

Demekki olmak yerine, vardan yola cikmak gerekiyor, ustelik olmak ile birlestirmeyerek. Yani EVREN VAR, VARDI, VARLA BASLADI. EVRIM DE EVRENIN BUNYESINDEKILERININ KENDI ICINDE EVRILMESI.

Demekki; olmak fiili ve olemri, sadece yaratilis kokenli bakis acisidir, ne bilimsel; ne de epistemolojik, ne de gercekcidir. Tamamen insanoglunun; kendi yetisi ile; vari olusturmasi veya oldurmasidir. EVREN VE EVRIM VAR; YARATILIS ISE OLMAKTIR. Cunku olmak icin; bir olduran lazimdir ve bu olduranin da oldurulmadan olani yoktur. Boylece, olmak temelli vara bakis acisi, cikmaza ve cozumsuzluge girer.

Ama, varin; olani insanoglu eliyle verilmistir. isim, cins, tur, bilim, felsefe, dil, algi, ifade, dusunce

Son cumle; VARI OLDURAN INSANOGLUDUR. Oyle oldugu halde, bunun bilincinde olmayip; bir olduran aramaktadir. Vari olduran, insanoglunun kendisidir. Halbuki varin oldurulmaya da; ihtiyaci yoktur. Vara sadece insanoglu verir. Iste varin oldurumundaki insanoglunun rolu gorulmezse; diger tum kapilar yaraticiya cikar. Vari oldurmanin evrensel koken ve temelini olusturan da dusunce ve onun yarattigi kavramdir. VARI KAVRAMLAR OLDURUR. Buradan da; oldurma temelli ve kokenli; dogal dusuncenin; tum insandisi ve insanlikdisi icerigi ortaya cikar.

YARATMAK OLDURMAKTIR VE VARI OLDURAN TEK TURDE INSANOGLUDUR VE KENDI TURU ICIN OLDURMUSTUR. Boylece, vara olmak ilistirilmistir.

Dolayisi ile; " A nasil oldu, olustu? sorusu ve cevabi; hem sorun, hem celiski, hemde yaratilis icin soru ve cevaptir. Cunku A var degilse; zaten oldurulmaz.
Dolayisiyle tanrisal yanasim; olmak temelli yanasimdir. Olmakta tamamen insanoglunun oldurmasidir ki buna, tum soyutlar, tum ideolojik inancsal dogrusallar ve tanri oldurumu da dahildir. TANRIYI VE SOYUTU OLDURAN INSANOGLU VARIDIR.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Saygıdeger evrensel-insan

O kadar yazı yazmışsınız ama özü bulamadım bir damla bal için bir çeki odun yedirdinizde o damla hala gelmedi.

Şimdi iki kavramdan söz ediyorsunuz :
VAR : Kendiliğinden zaten var olan şey (töz) Kendinde olan
OLMAK : Kendiliğinden zaten var olan şeyden üretilen şey sonradan olan,

OLMAK için daha önce bir şeyin var olması gerekir. Hammadde gibi yani..
Tamam güzelde birde şu var; bir hammadde olmadan VAR olmak, biz buna YARATMA diyoruz. İşte Yaratıcı bunu yaptığı için ona yaratıcı denir.
Diğer tüm OLMAK 'lar OLDURMA 'dır. Yaratma değil siz bunu kapsam dışına çıkarmışsınız çünkü size göre bu mümkünatsız yani bir şeyin hammaddesi olmadan OLMAZ ya da VAR olmaz.

Evet haklısınız, insan bunu anlayamaz, bu ona göre imkansız ötesidir.

Ama gerçek bunun tam aksidir. Yani YOK'tan var olmak mümkündür.
Şimdi diyorsunuz ki o zaman Yaratıcı yani yok'tan VAR eden nasıl var oldu.
Yukarıda anlattığım şeyler ışığında yani bir yaratıcının YOK'tan herhangi bir şeyi VAR edebilmesinin koşulu onun bu sistemin dışında olması gereklidir.
Yani kendisi YOK'tan var edilmiş olmamalıdır. Yoksa YOK'tan var edemez.

Kendisi YARATILMAMIŞ olmalı yani EZELden ebede VAR olmalıdır Kİ
diğer tüm herşeyi yaratabilsin YOKSA hiçbir şeyi yaratamaz veya bizim gibi
VAR olandan yapar..Bizim herhangi bir şeyi YOK'tan var edememizin sebebi
bizim Yaratılmış olmamız, bir başlangıca ve sona sahip olmamızdır.

İşte bu yüzden Allah (C.C) Ezelden Ebede VAR ve sadece O VAR'dır.

Yaratabilmenin ŞART 'ı budur.. Yani yaratılmamış olmak Aksi durum
Fasid Daire'ye (Kısır döngü) girer ve
Hiç bir zaman bitmez............................................ .........>>

Saygilarimla

evrensel-insan
14-07-2009, 16:40
Saygideger keci;

yaratılmamış olmak -keci-

Yaratilmamis olmak=Var olmamak.

Saygilarimla;
evrensel-insan

keci
14-07-2009, 17:38
Saygideger keci;

yaratılmamış olmak -keci-

Yaratilmamis olmak=Var olmamak.

Saygilarimla;
evrensel-insan


Saygıdeger evrensel-insan

Bu kurmuş olduğunuz denklem % 100 yanlıştır.

Doğrusu bunlar ilişkili değildir. Evren hep vardı diyorsunuz VAR dan
var oldu diyorsunuz ve sonra tutup EVREN veya MADDE yaratılmamıştı zaten VAR'dı diyorsunuz O zaman (yani yaratılmamışsa) nasıl VAR olabildi.?
VAR 'dan VAR olmak nasıl mümkün olabiliyor.. İlk VAR 'ı ne yapacağız şimdi..

Buna bilimde ÇELİŞKİ denmiyor mu ?

Saygilarimla

evrensel-insan
14-07-2009, 18:13
Saygideger keci;

Eger bir seyin kavrami varsa, o vardir. Kavram; seyi var olarak oldurur. Tanri da bir kavramdir ve kavram olarak vardir. Yaratilis ta bir kavramdir, kavram olarak vardir. Ikisi de, bilimsel olarak; hem dogrulanamaz; hem de yanlislanamaz. Dolayisiyle, inanctir. Inanc ta; dogruluguna inanan icin vardir.

Sen inanirsan; senin icin var olur.

Saygilarimla;
evrensel-insan

keci
15-07-2009, 10:15
Saygideger keci;

Eger bir seyin kavrami varsa, o vardir. Kavram; seyi var olarak oldurur. Tanri da bir kavramdir ve kavram olarak vardir. Yaratilis ta bir kavramdir, kavram olarak vardir. Ikisi de, bilimsel olarak; hem dogrulanamaz; hem de yanlislanamaz. Dolayisiyle, inanctir. Inanc ta; dogruluguna inanan icin vardir.

Sen inanirsan; senin icin var olur.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Saygıdeger evrensel-insan

O zaman MADDE 'de bir kavram mı , biz ona inandığımız için mi var?
Eğer öyleyse ben kimin inancıyım...?

Saygilarimla

evrensel-insan
15-07-2009, 11:26
Saygideger keci;

Kavramlar, evrensellerdir ve ana olarak soyut ve somut olarak ikiye ayrilir. Madde somut kavramdir. Yani; bes duyuyla algilanabilir. Inanclar ise; soyut kavramlardir, yani; sadece sezgi veya duyum ile algilanabilirler. Dolayisiyle, madde herkes icin var olurken; inanclar sadece algilayanlar icin var olur. Soyutlara ornek verirsek; sevgi, ask, demokrasi, iyi, guzel, seref, gurur, v.s.

Bak; bu konuda, yani kavram konusunda; "evrensel'in Kosesi" n de, yazilmis detayli yazilar var. Kavrami heryonuyle izah eden, ordan okuyabilirsin.

Saygilarimla;
evrensel-insan

keci
15-07-2009, 12:31
Saygideger keci;

Kavramlar, evrensellerdir ve ana olarak soyut ve somut olarak ikiye ayrilir. Madde somut kavramdir. Yani; bes duyuyla algilanabilir. Inanclar ise; soyut kavramlardir, yani; sadece sezgi veya duyum ile algilanabilirler. Dolayisiyle, madde herkes icin var olurken; inanclar sadece algilayanlar icin var olur. Soyutlara ornek verirsek; sevgi, ask, demokrasi, iyi, guzel, seref, gurur, v.s.

Bak; bu konuda, yani kavram konusunda; "evrensel'in Kosesi" n de, yazilmis detayli yazilar var. Kavrami heryonuyle izah eden, ordan okuyabilirsin.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Saygıdeger evrensel-insan


Kavramlar, evrensellerdir ve ana olarak soyut ve somut olarak ikiye ayrilir. Madde somut kavramdir. Yani; bes duyuyla algilanabilir.


Teşekkür ederim. Okudum yazılarınızı ama siz beni anlamıyorsunuz sanırım.

Kavram var diyorsunuz, somut olanları kastediyorum 5 duyu ile algılanmasının; onun kavramın ötesinde bir şey olduğunu gösterir diyorum.
Algılamanın ötesinde onun var olmasını gerekli kılar. Yani kavramdan önceki durum. Eğer evren sadece ben isem ben öldüğümde tüm madde alemi yok olur. Somut veya soyut her kavram..

Ama evren benim dışımda benden bağımsız olarak varsa somut dediğiniz kavramlar var olabilir ancak.. Kavramı aşalım bir isim koymayalım bu somut varlıklara...

Ya da koyacaksak X diyelim; X olmadan X 'in kavramı var olabilir mi ?
Olmalı Ki bende oluşan kavramla sizde oluşan kavram örtüşsün ve
aynı şeyden söz etmiş olalım..

Şimdi eğer bu somut varlıklar bir başkasının düşüncesinde oluşturduğu
kavramlar ise ve bu sayede somutlaşmışlarsa bu düşünce kime aittir diye
soruyorum. ?

Saygilarimla;

evrensel-insan
15-07-2009, 14:26
Saygideger keci;

Dusunce de, kavramda insanogluna aittir. Eger insanoglu yoksa; kavram da yok, dusuncede yok, bu tartismalarda yok. Madde olsa bile, onu madde diye kavramlayacak yok. Maddeyi ifade edecek yok, maddeyi algilayacak yok.

Saygilarimla;
evrensel-insan

keci
15-07-2009, 15:43
Saygideger keci;

Dusunce de, kavramda insanogluna aittir. Eger insanoglu yoksa; kavram da yok, dusuncede yok, bu tartismalarda yok. Madde olsa bile, onu madde diye kavramlayacak yok. Maddeyi ifade edecek yok, maddeyi algilayacak yok.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Saygıdeger evrensel-insan

Kalın işaretlediğim cümlelerden bir sorum olacak....
"Madde olsa bile " demişsiniz Kavram olmadan o nasıl var olabiliyor.?
Kavram olmadan düşünün.. Kim var etti onu ? O algılanmasa da yine var

Descartes'in "cogito ergo sum" 'u bulmasına benzer bir süreç bu
aynen ona benzedi... Kendi varlığının kanıtını sadece düşünebilmesinde
buluyor üstelik bunun için bir bedene bile ihtiyaç duymuyor.
Var dediği bedeni değil benliği...Belkide benlik ötesi...

Bir tek onu gerçekten var kabul edebiliyor..
Diğerlerinden ise gerçekte hiç bir zaman emin olamıyor..
Yani var olduklarından....

Saygilarimla

evrensel-insan
15-07-2009, 16:03
Saygideger keci;

Insanoglunun; bir seyi kavram olarak ortaya koymasi baskadir, ortaya kavram olarak konan sey baskadir. Yani; insanoglundan once; ortaya kavram olarak konacak sey, var di ki; insanoglu ona "var" dedi ve kavramlastirdi.

Kavram olabilmesi icin; seyin yansimasi ve yansiyanin algilanmasi gerekir. Iste insanogluna, bu sey yansidi, o da algiladi ve kavramlastirdi.

Saygilarimla;
evrensel-insan

evrensel-insan
02-08-2009, 18:34
Saygideger keci;

Kisaca soyle izah edeyim. Insanoglu oncesi veya sonrasi; AYNININ YANSISININ VARININ; YANSITILMASI KAVRAM OLARAK OLDURMADIR.

Iste "var olmak" ikilemi boyle ortaya cikmistir. Insanoglunun burdaki katkisi; vari, kavram olarak oldurmaktir. Ol kokeni, olmak, olusum, v.s. tamamen insanogluna ait dusunce dogumu olan kavram uretimidir.

Dolayisiyle, varin nasil, neden, niye, nezaman, oldugu v.s. ile ilgili tum sorular ve cevaplari insanoglu kokenlidir ve insanogluna aittir.

Insanoglu oncesi sadece; ayninin yansisinin varligidir. Ayniyi, ayiran ve farkli kilan, yansiyi algilayan ve yansitan, varligi da olduran; insanogludur.

Bu ayrim, fark, algi ve yansitma ve de oldurma; kendi icinde gecerlidir. Yani kendi yansisinin varini; ayristirarak, ayri algilayarak insanoglu kavramiyla oldurarak yansitmistir.

Bu islev; kendi dsisindaki hersey icinde gecerlidir. Yani; Ayniyi; ayristirarak; yansisini algilamasi ve algiladigi vari kavram oldurarak, ayirip, yansitmasidir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

evrensel-insan
18-08-2009, 02:46
Saygideger arkadaslar;

Guncelleme

Saygilarimla;
evrensel-insan

al bundy
18-08-2009, 15:23
Yaratılış teorisine gelmeden önce tanrının varlığını ele alalım;

1.Tanrı veya bir yaratıcı vardır.

Bu tanrı

a.Kusursuz bir yaratıcıdır

b.Kusurlu bir yaratıcıdır

a şıkkı semavi dinlerdeki tanrının biçimidir. Bu tanrının gerçek olamayacğaını düşünüyorum. İnsanlık normaller içindeki anormallikleri tanrıya atfetmişlerdir; gündüzken gece olması, yıldırım ve şimşek, güneş ve ay tutulması, deprem... Fakat insanoğlu geliştikçe bunların birer doğa olayı olduğunu ve açıklamasını bulmuşlardır. a şıkkındaki gibi kusursuz mükemmel bir tanrı olamaz çünkü bu mükemmel tanrı, insanoğlunu aşamamıştır. Dünyada ve evrende insanoğlunun açıklayamadığı birşeyi aşamayan tanrı olamaz,bu yüzden de kusursuz bir tanrıdan söz edemeyiz.

b şıkkına gelince; belki dünyayı veya evreni yaratmak için kendini feda eden, ya da gücü sadece insanı yaratabilmek olan fakat daha fazlasına gücü yetmeyen bir yaratıcıdan söz edebiliriz. "tanrı" demiyorum çünkü insanlardaki tanrı algısı kusursuz bir yaratıcıyı çağrıştırmaktadır.

İnsanoğlu geliştikçe kendi yarattığı tanrıyı da geliştirdiği, hatta mükemmelleştirdiği için kusurlu bir tanrıyı kendine yakıştıramamıştır. Kusursuz bir yaratıcı olmadığına göre en fazla kusurlu, sınırları belli bir yaratıcı olabilir. Bunu da şu an için bilemeyiz.



2.Tanrı veya yaratıcı yoktur

İnsanoğlu doğadaki ve evrendeki olayları açıklayabildiği ve doğaüstü bir olay göremediği için bu metafizik tanrının var olmadığı anlamıştır. Fakat varlığımız, başlangıç ve yaratılışın neden ve amacını hala bilmiyoruz. Bunu bulana kadar da kesin birşeyden söz edemeyiz. Şu an için mükemmel bir tanrı yok diyebiliriz.



İnsanoğlu olarak bu geldiğimiz yıl ve noktada somut olarak tanrıyı algılayamadığımız için bilemediğimiz bazı sorulara ancak teorik olarak cevap verebiliriz. Uygulamada ise en fazla şu an için bir tanrı yok diyebiliriz.

evrensel-insan
18-08-2009, 20:21
Saygideger al bundy;

Uygulamada ise en fazla şu an için bir tanrı yok diyebiliriz. -Al bundy-

Bu alintida zaten; yaratilissal/inancsal kulvarin bir ifadesidir. Kisaca; ilersi icin; "bir tanri neden var olmasin?" anlamini tasir. Dedigim gibi; yaratilissal/inancsal kulvar zaten; dusuncenin evrensel koken ve temelinin tek sekillenisidir.

Umarim; buna alternatif olan; insansal/kavramsal kulvarinin algilanmasi cok ileri bir gelecekte degildir.

Cunku sonucta;

insanoglu da; dusunce ve davranista; hayvan ile insan arasi bir ara gecis formudur.

Bu gecisi tamamlamak ise, maalesef evrimci degil; bireyin, bireysel dusunce devrimini kendi icin ve kendi adina ve de kendi oz iradesiyle; evrensel/insansal dusunce ve davranis temele tasimasi ve kendinin, kendi icin, kendine yarattigi rakibi; yaraticiyi; yine kendisinin elimine etmesiyle mumkun olacaktir.

Eger dusuncenin, bu formati almasini; evrime birakirsak; yaniliriz. Bu format, ancak birey eliyle ve dusunce devrimiyle gerceklesir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Lestat
18-08-2009, 20:42
evrensel ben baya okumaya çalıştım ama çok zorlandım.sanırım senin yazılarını uzun süre okumadığım için adapte olamadım..bence ikiside teori olmasa da iki olay var ortada yaradılış ve evrim teorisi.ya topraktan yoğrulduğuna inanacaksın yada evrildiğine..bunun dışında ben bir şey daha okumuştum uzun zaman önce,insanoğlunun dünya dışı varlıklar tarafından getirildiğini ve bir çok mitolojik durumu buna bağlayan bir iddiaydı.türkiye de pek yok ama yurtdışında baya savunucusu olduğunu biliyorum..

evrensel-insan
18-08-2009, 21:16
Saygideger lestat;

Ne evrim, ne de madde; yaratilisin, alternatifi degildir. Cunku; ol kokenli yaratilis (yazinin basini okudun mu, bilmiyorum?) sunu diyecektir "siz ancak, olani evirirsiniz ve olan maddeyi arastirirsiniz" Bu temelde; bilim de; yaratilisin alternatifi degildir.

Dogal dusuncenin, evrensel koken ve temelinin yapilanis ve isleyisi geregi, zaten yaratilis, alternatifsizdir. Tabi; insansal/kavramsal bakilamadigi, surece.

Senin verdigin orneklerde; yaratilisa verilmis orneklerdir. Onemli olan; yaratilisin, disina cikabilip; alternatifini yaratabilmektir. Bu da zaten, son actigim baslikta belirtildigi gibi; insanoglunun kendisidir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

al bundy
19-08-2009, 01:20
Saygideger al bundy;

Uygulamada ise en fazla şu an için bir tanrı yok diyebiliriz. -Al bundy-

Bu alintida zaten; yaratilissal/inancsal kulvarin bir ifadesidir. Kisaca; ilersi icin; "bir tanri neden var olmasin?" anlamini tasir. Dedigim gibi; yaratilissal/inancsal kulvar zaten; dusuncenin evrensel koken ve temelinin tek sekillenisidir.

Umarim; buna alternatif olan; insansal/kavramsal kulvarinin algilanmasi cok ileri bir gelecekte degildir.

Cunku sonucta;

insanoglu da; dusunce ve davranista; hayvan ile insan arasi bir ara gecis formudur.

Bu gecisi tamamlamak ise, maalesef evrimci degil; bireyin, bireysel dusunce devrimini kendi icin ve kendi adina ve de kendi oz iradesiyle; evrensel/insansal dusunce ve davranis temele tasimasi ve kendinin, kendi icin, kendine yarattigi rakibi; yaraticiyi; yine kendisinin elimine etmesiyle mumkun olacaktir.

Eger dusuncenin, bu formati almasini; evrime birakirsak; yaniliriz. Bu format, ancak birey eliyle ve dusunce devrimiyle gerceklesir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Maalesef ben sizin kadar postmodern düşünemiyorum. Hele elimizdeki dünyaya ve onun şartlarına bakınca hedeflediğiniz "üstinsan" çok olası gözükmüyor.

İnsansal/kavramsal kulvarının algılanması dediğiniz ne oluyor acaba?

evrensel-insan
19-08-2009, 01:29
Saygideger albundy;

Insansal; kisaca insanlikdisi, yani; bencil, cikarci, ayrimci, erksel, erkeksel, otorite, guc yanlisi v.s. karsiti oluyor.
Kavramsal da, insandisi, yani tanri (yaradilisin, inanc temelli dusuncesi) ve madde karsiti oluyor.

Kisaca; herseyin baslangici insanoglunun mustakil var olan varligi, birey, hem maddenin, hem de yaraticinin yerini aliyor.

Bu konuda cok yazi var. Eger belirli bir icerige deginirsen; o icerikteki konu ile ilgili link verebilirim.

Saygilarimla;
evrensel-insan

al bundy
19-08-2009, 01:38
İlk yazınızda evrenin her zaman varolduğunu, evreni veya yaratıcıyı olduran insanın kendisidir demişsiniz.

Peki dünya için ne düşünüyorsunuz?

al bundy
19-08-2009, 01:38
Saygideger albundy;

Insansal; kisaca insanlikdisi, yani; bencil, cikarci, ayrimci, erksel, erkeksel, otorite, guc yanlisi v.s. karsiti oluyor.
Kavramsal da, insandisi, yani tanri (yaradilisin, inanc temelli dusuncesi) ve madde karsiti oluyor.

Kisaca; herseyin baslangici insanoglunun mustakil var olan varligi, birey, hem maddenin, hem de yaraticinin yerini aliyor.

Bu konuda cok yazi var. Eger belirli bir icerige deginirsen; o icerikteki konu ile ilgili link verebilirim.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Bu yazılarınız köşenizdeki yazılar mı?

evrensel-insan
19-08-2009, 01:42
Saygideger al bundy;

Sadece kosedekiler degil, diger actigim basliklarda da icerikli ve detayli yazilar var. Tabi ki, bu yazinin konusuna bagli.

Saygilarimla;
evrensel-insan

evrensel-insan
19-08-2009, 01:46
Saygideger al bundy;

Dunya derken neyi kastettiginizi, aciklarmisiniz. Buradaki evren en genis bilinen anlamiya; yer, mekan, habitat, bosluk, v.s. temelindedir. Eskiden yer, mekan zaten; doga ve dunya olarak sinirlandirilirdi. Simdi, bu sinir evrene genisledi.

Saygilarimla;
evrensel-insan

al bundy
19-08-2009, 01:49
Saygideger al bundy;

Dunya derken neyi kastettiginizi, aciklarmisiniz. Buradaki evren en genis bilinen anlamiya; yer, mekan, habitat, bosluk, v.s. temelindedir. Eskiden yer, mekan zaten; doga ve dunya olarak sinirlandirilirdi. Simdi, bu sinir evrene tasindi.

Saygilarimla;
evrensel-insan

İlk yazınızda evrenin her zaman varolduğunu, evreni veya yaratıcıyı olduran insanın kendisidir demişsiniz. Bu konuda hemfikir miyiz?

Eğer öyleysek dünya da mı her zaman varolmuştur, eğer öyle değilse ne şekilde yaratılmıştır? Sizin evren değil de dünya hakkındaki yaratılış veya evrime alternatif olarak fikirlerinizi merak ediyorum.

evrensel-insan
19-08-2009, 02:01
Saygideger al bundy;

Bu konuda da yazilar var. Burada kisaca degineyim. Birincisi; yaratilis temelli evrene, dunyaya veya herhangibir olusuma bakmak. Zamansaldir ve zaman da insanoglunun bir urunudur. Yani, insanoglu yoksa; zamandan bahsedecek veya ortaya atacakta yoktur. Bilimsel veriler durmadan veriliyor. Evrenin yasi, 13.7 milyar, dunyanin yasi 4.5 milyar ilk canlinin yasi v.s.

Fakat var ile olun farkini cok iyi algilamak gerekir. Cunku oldan yola cikis yaratilissal bakis acisidir ve sizi; yaraticinin yaratilis cikmazina, baslangicinda ilk cikmazina goturur.

Ama konu cok basittir aslinda. Insanoglunun kendi dahil hersey VARDI ve insanoglu tarafindan VARSAYILDI. Yani; insanoglu vari; kendi vari ve diger algiladigi somut ve soyut varlari kavram olarak yansitarak OLDURDU.

Bu temelde, zaten kavrami yansisini algiladigiyla ozdeslestiren ve soyut/somut kavram olarak; bu algiladigi yansiyi yansitan, yani VARI OLDURAN INSANOGLUNUN TA KENDISIDIR. Bu da zaten, varin; ol temelli yaraticisinin insanoglu oldugunu ortaya koyar.

Evrim konusuna gelince; hersey, insanoglunun kendiside dahil; degisim-donusum-baskalasim-olusum dur. Buradaki olusum, her degisim-donusum ve baskalasim devresinin kendisidir. Bu da evrim varinin insanoglu eliyle oldurulmasidir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

al bundy
19-08-2009, 02:07
Peki şu anda olmayan fakat yarın üretilecek bir şey hakkında 2 sene sonra da aynı şeyi söyler misiniz? Bu şey yaratılmamış mıdır? Her zaman var mıydı? Bu şey için zaman kavramını yok saymalı mıyız?

Yoksa bunu yine insanoğluna mı havale edersiniz?

evrensel-insan
19-08-2009, 03:02
Saygideger al bundy;

Benim kisisel fikrimi soruyor isen; ben yaratici=insanoglu dedigim icin, zaten bir yaratici aramiyorum. Ayrica ol temelli tum yanasimlarin, insanoglunun vari oldurmasi oldugunu bildigim icin de ve zamansal yanasimin tamamen bir insanoglu urunu oldugunu da bildigimden; ne yaratilisin, yaratan cikmazina; ne de zamansal baslangicin ilk cikmazina dusmem ve dusemem.

Zaten bilimsel felsefe olarak ta; epistemolojik gercekci oldugumdan, yarin bu epistemolojik bilim sinirinin genisleyecegini de bilirim.

Sunu da bilirimki, bu genisleme surekli suregelen bir surectir. Cunku siniri, o gunun ilki olacaktir. Bir zamanlar bu ilk madde idi, sonra atom oldu, bugun atomun parcaciklari, yarin...

Bunun zamansal ilki ve sonu yoktur. Cunku insanoglu zamani; bir butun olarak, sonlamak icin degil; sureklilik icin yaratmistir.

Ne varki; mustakil var olan varlik acisindan, zaman belirleyicidir. Cunku, dogar-yasar-olur(olmek). Iste mustakil var olan varlik icin sadece dogum ile olumun (olmek) araformu olan, yasam ve iliskiler vardir. TEK ONEMLI OLAN DA BUDUR.

Cunku, yaratilissal/inancsal icerikli insandisi ve insanlikdisi dusuncenin sistemini ve duzenini yurutebilmesi icin; mustakil var olan varliklari, yani insanoglunun tek uyelerini, dunyaoteligi, dogaustulugu,mistizm, v.s. ile oyalamalari ve bunun icin; ideolojik inancsal dogrular ortaya atmalari gerekir ki; Mustakil var olan varligin, tek ozelligi olan, yasam ve iliskisini de; yonetip, yonlendirebilsin.

Yani onu bir YASAM KUKLASI, KOLESI, KULU, EMIRERI, v.s. yapabilsin ve ona yasam ve iliskisini unutturacak, verdigi herturlu soyut degerlerle, onu dogrular arasi savasa sokabilsin.

Iste gunumuz savasi; yasam ve iliskinin dusunce ve davranisinda insan olmak, insanlik sunmak isteyenlerle, bireyin bireysel bilinci ile evrensel/insansal; yasam ve iliski surmek isteyenlerle; bu dusunceyi hic ortaya attirmayip ve yasam ve iliskiyi, bireyin ve toplumun elinden alip, insanoglunu herturlu insandisi ve insanlikdisi ideolojik inancsal dogru savaslarina cekmek isteyen insanoglunun savasidir.

Yaratilissal/inancsal/dogrusal temelli sistemi ve duzeni emperyalist zihniyet ve dini orgutlenme ile tutmak isteyenlerle; bireyin kendi oz dusunce devrimini yaparak; insansal/evrensel/kavramsal dusunceyi ve insanozlu yanasimi one cikarmayi alanlar arasi savastir.

Bu savasin ilk ucuda; kisinin once kendi kendiyle, kendi bireyini olusturma savasidir.

Cunku daha once dedigim ve uzerine yazi yazdigim gibi; Insanoglu, dusunce ve davranis olarak; hayvan ile insan arasi bir gecis ara formudur.

Saygilarimla;
evrensel-insan

malul
19-08-2009, 08:37
Evren var mi? var. Peki nasil var? bes duyumuza yansimasiyla var. Peki evren oldu mu?, olusturuldu mu? Bu sorulari insanoglunun cevap olarak herhangibir zaman bilebilmesi mumkun mu?

Beş duyumuzun yansımasıyla var şeklinde ifade etmek sizin yazdıklarınıza göre de yanlış oluyor. Doğrusu (sizin buradaki fikirlerinizden yola çıkarak) şöyle olmalıydı :
Evren, beş duyumuzun yansımasıyla "kavramsal" olarak var. Yoksa somut olarak evren, biz kavramsallaştırmasak hatta olmasak bile vardır. Ayrıca bu soruların (Peki evren oldu mu?, olusturuldu mu? ) cevabını bilmek ya da bilmemek sizin için sorun teşkil edebilir ama inanan biri için sorun olmaz. Zira o, evrenin oluşturulduğuna/yaratıldığına "inanarak" bir cevap bulmuştur.
Tabi ki bu konuyu sadece ateistlere hitaben açmışsanız benim yorumum yersiz olur.

Demekki olmak tan yola cikmak, yaratilisa varmaktir ve ilk yaraticida madde veya tanri karar kilmak demektir ama; "onu kim olusturdu?, ya da o nasil oldu? sorusu her zaman baki kalarak.

Demekki olmak yerine, vardan yola cikmak gerekiyor, ustelik olmak ile birlestirmeyerek. Yani EVREN VAR, VARDI, VARLA BASLADI. EVRIM DE EVRENIN BUNYESINDEKILERININ KENDI ICINDE EVRILMESI.
Bu konudaki fikirlerinizin temeli olan "vardan yola çıkma"nın gerekçesi inanan bir insan olarak bana pek tatmin edici gelmedi. Çünkü, ilk yaratıcının kim tarafından ya da nasıl oluşturulduğu gibi bir açmaz içerisinde oluşunuz sebep olarak gösteriliyor bu cümlelerinizde. Oysa ben o ilk yaratıcının bizatihi kendi başına müstakil olarak var olduğuna zaten inanıyorum. Dolayısı ile vardan yola çıkmam için geçerli bir sebep yok.


Cunku olmak icin; bir olduran lazimdir ve bu olduranin da oldurulmadan olani yoktur. Boylece, olmak temelli vara bakis acisi, cikmaza ve cozumsuzluge girer.

Olduranın oldurulmadan olanının olmaması bilimsel ve gerçekçi olmamakla itham ettiğiniz yaratılış kökenli bakış açısı gibi bir bakış açısından ibarettir ve bir varsayımdır. Üstelik sizin "ol"dan yola çıkmamanıza da gerekçe olarak gösterdiğiniz bir (bilimsel ve gerçekçi olmayan) varsayımdır. Bu yüzden de epistemolojik olmaktan çok inançsal temellidir evrensel değildir. Olduranın oldurulmadan olanı yoktu" iddianızın kabul edilebilir bir dayanağı var mıdır?


Son cumle; VARI OLDURAN INSANOGLUDUR. Oyle oldugu halde, bunun bilincinde olmayip; bir olduran aramaktadir. Vari olduran, insanoglunun kendisidir. Halbuki varin oldurulmaya da; ihtiyaci yoktur. Vara sadece insanoglu verir. Iste varin oldurumundaki insanoglunun rolu gorulmezse; diger tum kapilar yaraticiya cikar.

diğer tüm kapılar yaratıcıya çıkar şeklindeki ifadeniz, sanki yaratıcıya çıkmasına karşı bir önyargınızın olduğunu hatta yaratıcıya çıkarmamak için bilinçli bir çaba sarfettiğinizi düşündürüyor bana. Bir yerde önce inanan biri olduğunuzu sonra ateist olduğunuzu daha sonra bu şekilde düşünmeye başladığınızı okumuştum. Yoksa; gerçeği bulmakan çok sizi tatmin etmeyen izmlere karşı bir mücadele mi amacınız? (Suçlama olarak söylemiyorum)
İnsan öncesi maddeyi insanın oldurmasını ise pek anlayamadım aslına bakarsanız. Anladım ancak şu şekilde: ben (insan) bir şeyi kavramsallaştırdıysam o oluşmuştur ve vardır. Bu olmayı ve varlığı tamamen insana bağlı kılmayı gerektirir ki gerçeklikten son derece uzak gibi geldi bana. İnsan için olmayan şey olmamakta mıdır bunu mu iddia ediyorsunuz? Tanrı'yı da insanın yarattığını (oldurduğu) iddia etmiştiniz başka bir konudaki mesajınızda. Eğer insanın şimdiye kadar tasavvur ettiği tanrı modellerinin hepsi yanlışsa ve gerçek tanrı farklı birşeyse insanın onu oldurmaması onun yaratıcı olup olmamasını engeller mi?

Yaratilmamis olmak=Var olmamak.
Bu sözün hedefi Tanrı'dır ve buna dayanak olarak da şunları söylemişsiniz:
Eger bir seyin kavrami varsa, o vardir. Kavram; seyi var olarak oldurur. Tanri da bir kavramdir ve kavram olarak vardir. Yaratilis ta bir kavramdir, kavram olarak vardir. Ikisi de, bilimsel olarak; hem dogrulanamaz; hem de yanlislanamaz. Dolayisiyle, inanctir. Inanc ta; dogruluguna inanan icin vardir.
Kayramlaştırmayı sizin de söylediğiniz gibi insan yapar. O zaman burdan şöyle bir sonuç çıkarabilir miyiz?
İnsan yoksa hiçbirşey yoktur.
Ben de burdan hareketle size varlığı tamamen insana bağlamanızın ne kadar mantıklı olacağını ve insan var olmadan önce evrenin olmadığını mı iddia ettiğinizi soruyorum. Ya da insan ırkı şu an bir sebeple ortadan kalsa evren yok mu olacak? Bence bu söyledikleriniz savaş içinde olduğunu söylediğiniz doğrulardan başka birşey değil.

Dusunce de, kavramda insanogluna aittir. Eger insanoglu yoksa; kavram da yok, dusuncede yok, bu tartismalarda yok. Madde olsa bile, onu madde diye kavramlayacak yok. Maddeyi ifade edecek yok, maddeyi algilayacak yok.
Bu sözünüzü referans olarak kullanıp "onu tanımlayacak, ifade edecek, algılayacak olmasa da Allah vardır" dersem sizin için "gerçek" olmaz belki ama yanlış da diyemezsiniz sanırım?

Insanoglu oncesi veya sonrasi; AYNININ YANSISININ VARININ; YANSITILMASI KAVRAM OLARAK OLDURMADIR
bu ve bunu içeren mesajı anladığımı söyleyemeyeceğim. :S belki de bundan iki önceki sorumun cevabıydı ama anlamadım gerçekten.


Insansal; kisaca insanlikdisi, yani; bencil, cikarci, ayrimci, erksel, erkeksel, otorite, guc yanlisi v.s. karsiti oluyor.
Kavramsal da, insandisi, yani tanri (yaradilisin, inanc temelli dusuncesi) ve madde karsiti oluyor.
Kisaca; herseyin baslangici insanoglunun mustakil var olan varligi, birey, hem maddenin, hem de yaraticinin yerini aliyor.
Burada da bir çelişki görüyorum farklı bir açıklaması olacağını umuyorum. İnsansal kavramını tanımlarken bencil olmama koşulunu dile getirdiniz. Devamında ise herşeyin başlangıcı olarak insanı gördüğünüzü ve insanoğlunun var olan varlığının maddenin (bunu yanlış anlamış olabilirim ama insan dışı tüm varlıklar olarak algıladım) ve yaratıcının yerini aldığını iddia ettiniz. Bu bencilce bir düşünce değil mi sizce? İnsan mı herşey? Evren çapında düşündüğümde insannın sandığınız kadar bir önemi olduğunu düşünemiyorum. Yok denecek kadar önemsiz insan evrende. Ama gerçeklikten değil de tamamen teorik ve inançsal baktığımızda (ki siz sanırım bu inançlsal bakış aşısına şiddetle karşısınız) gerçekten uzak olduğu kadar insanı rahatlatan ve onurlandıran bir düşünce olduğunu söyleyebilirim.

Ama konu cok basittir aslinda. Insanoglunun kendi dahil hersey VARDI ve insanoglu tarafindan VARSAYILDI. Yani; insanoglu vari; kendi vari ve diger algiladigi somut ve soyut varlari kavram olarak yansitarak OLDURDU.
Diyorsunuz ki; insan dahil herşey vardı, insan bunu kavramsallaştırarak oldurdu. Tanrı da buna dahil desem ben. Yani Tanrı vardı ve insan bunu kavramsallaştırdı ve oldurdu desem sizin sözlerinizle çelişmez sanırım. Ne dersiniz?

Çok uzattığımın farkındayım hocam afedersiniz :)
ama ödevini yapan bir öğrenci edasıyla saatlerdir burda yorumlarınızı okuyorum.

Yorumlarınız ve hatta konuyla bile direkt ilgisi yok belki ama dilimizde bile "var" bir fiil değil sıfattır ve fiil olarak kullanıldığında olmak ya da benzeri başka bir fiille birlikte kullanılır; var etmek, var olmak vb.

Saygı ve sevgiler hocam...

evrensel-insan
19-08-2009, 18:05
Saygideger malul;

Son cumlenden basliyalim. Once vari sana izah edeyim. Var, insanoglunun farkindaligidir. Bir bebek, elini gorur ve onu algilayarak; onunla iletisim kurar bu iletisimde agzindan dokulan seslerdir. Iste var budur. Dolayisi ile; insanoglunun olmadigi bir dunyada, yine insanoglunun, ayristirmassina dayanarak; hersey Aynidir. Ayrica bu ayni olan hersey, yansimaktadir. Iste insanoglu, yukaridaki bebek misali; ayninin yansisini alir, onu o bebek gibi yansitir iste bu yansitma var dir.

Birincisi; varin algilanabilmesi ve yansitilabilmesi icin; yansimasi gerekir. Yansima da sadece somut varliklar icin gecerlidir.

Olmak bir fiildir, yani; bir is, hareket ve olus bildirir. Demekki; fiili uygulayabilmek icin, bir ozne gerekir, bu ozne ayni zamanda yansisi olan insanoglunun kendisidir.

Iste insanoglu; aynisi yansiyani; algilar ve var olarak yansitir. Sonra sorar? Ne var? iste bu sorunun cevabida; insanoglunun fiili, yani olmakdir. Ne var? demekki, vara bir fiil vermek gerekir, iste bu fiilde olmaktir. Boylece; var ve olmak birlesik bir algiyla, kavrama donusur. Ne var? Madde var. Iste buradaki madde kavramdir. Ne var? Sevgi var? iste buradaki sevgi kavramdir.

vari madde ile oldurulan, somut kavram oldugu icin; algisi bes duyu iledir. vari sevgi ile oldurulan, soyut kavram oldugu icin; bu kavrama bir var vermek gerekir. Iste o var da; sevgi soyut kavraminin; sevginin yansisi alindigi somut madde ile ozdeslesmesidir. Bu da bir kisi, cicek, esya, hayvan v.s. olabilir.

Burada cok onemli bir olgu ortaya cikmaktadir. Eger oldurulan somut ise, sorun yoktur. Oldurulan soyut ise, oradaki sorun; sadece o soyut olduran icin vardir. Ne uzerine oldurulan ne de baskasi bunu bes duyuyla algilayamaz. Iste bu sezgi, duyum ile algilanana; inanc denir. Ama onemli olan inancin bile olabilmesi icin; o inancin bir somut vucut bulmasi gerekir.

Buradan da anlasilacagi uzre; somutlar direk; soyutlar indirek olarak somuta acilirlar. Iste o yuzden, soyut bir kavrami; somut bir varlik ile ozdesalestirebilen icin; o soyut vardir. Ozdeslestiremeyen icin yoktur. Butun soyutlarin sorunu da bu farkindalik farkidir ve dogru soyutu da; bu nedenden ortaya cikmistir. Cunku; inananin, kendini inandirmasi icin, bier destege ve yardimciya ihtiyaci vardir. Iste bu destek ve yardimci "dogru" dur. Ama; dogru, sadece algilayan icin oldugundan, algilayamayan onu dogrulamaz ve boylece yanlis ortaya cikar. Yanlislayan; kendi dogrusuna gore; dogrulayan da, kendi dogrusuna gore dogrular. Bu da dogrular tartismasini ve savasini dogurur.

Bu yazi bayagi uzun oldu. O yuzden, diger alintiladiklarina girmeyecegim. Eger bu yazinin ustune sorularin olursa ve bu yazi eski alintiladiklarini cevaplamiyorsa; tekrar sorabilirsin.

Saygilarimla;
evrensel-insan

malul
19-08-2009, 18:58
Hocam eleştiri ve merak duygularını harmanlayarak soruyorum:
1. Ayni, yok mudur?
2. Varlığı insanoğlunun algısının belirlemesi mantığa ters değil midir?
3. Evrende insanoğlunun algılayamadığı dolayısıyla yansısını yapamadığı sayısız madde var değil midir?
Evrenin insanın algısının ulaşamadığı uzak köşelerindeki bir yıldız buna örnek verilebilir.

Diğer başlıklara ben de şimdi gimek istemiyorum :)

Saygı ve sevgiler...

evrensel-insan
19-08-2009, 22:54
Saygideger malul;

Hocam eleştiri ve merak duygularını harmanlayarak soruyorum:
1. Ayni, yok mudur?

Ayni yansisinin algilanmasinin ayri yansitilmasidir.

2. Varlığı insanoğlunun algısının belirlemesi mantığa ters değil midir?

Insanoglu varligi belirlemez, yansisini algiladigi ve yansittigi varligi oldurarak bildirir.

3. Evrende insanoğlunun algılayamadığı dolayısıyla yansısını yapamadığı sayısız madde var değil midir?

Olmazsa; ne epistemolojik gerceklik olurdu, ne de bilim.

Evrenin insanın algısının ulaşamadığı uzak köşelerindeki bir yıldız buna örnek verilebilir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

malul
19-08-2009, 23:42
Var, insanoglunun farkindaligidir. Bir bebek, elini gorur ve onu algilayarak; onunla iletisim kurar bu iletisimde agzindan dokulan seslerdir. Iste var budur.

Ama konu cok basittir aslinda. Insanoglunun kendi dahil hersey VARDI ve insanoglu tarafindan VARSAYILDI. Yani; insanoglu vari; kendi vari ve diger algiladigi somut ve soyut varlari kavram olarak yansitarak OLDURDU.

Hocam bu ikisi arasındaki çelişki dikkatimden nasıl olduysa kaçmış. Birinde bebek algladıktan sonra "var" olan madde, diğerinde zaten "var" olarak tanımlanıyor. Var nedir diye açıklayayım derken çelişiye düşmüş olmuyor musunuz?
Ayrıca, daha önceki mesajlarınızda da insanoğlunun "var" olanı oldurduğunu iddia ediyordunuz.

Olmazsa; ne epistemolojik gerceklik olurdu, ne de bilim.
,Hocam burda da ikinci bir kavram hatası çarpıyor gözüme. Var olanı epistemeoloji ve bilimin bulması oldurmak mıdır, var etmek midir yoksa keşif midir?

saygı ve sevgiler...

evrensel-insan
20-08-2009, 00:05
Saygideger malul;

Soyle dusun. Masa; burda masa nedir. Masa yansi veren ayninin ayristirilmisina verilen addir. Neden bu ad verilir. Cunku, yansir, yansisi algilanir, algilananda masa olarak yansitilir.

Sana bunu daha iyi aciklayabilmem icin; insanoglunun disina cikmam gerekiyor. Oyuzden insanoglu disini konusturacagim.

Ayni; ben ayniyim ve varim, varimida yansitiyorum. Yansimi algilayan beni kendi algisiyla yansitacak ve ben artik ayni olmayacagim.

Insan; surda birsey var. yansiyor. Ben bu yansiyi algiliyorum. Ama yansiyan bana ne oldugunu yansitamiyor, o zaman bende; bu yansiyani, kendi algima gore yansitayim.

Buradaki en buyuk ozellik; yansi verenin; insanoglu algisiyla yansitilmasi. Burada yansi veren, insanogluna gore var. insanoglunun algisiyla vari yansitmasi oldurum.

Eger insanoglu yoksa; ayninin yansisini, yine insanoglu algisiyla algiliyan olmadigindan, yansitan da olmayacak. Belki dinazorlarda kendi algilarina gore yapmislardir. Dolayisiyle; var, yansinin algisi; oldurmak, alginin yansitilmasidir.

Senin yarattigin celiski; yansiyani, da insansiz var yapmandir. Belki, insanoglu yokken, dinazorlar icin olabilir, fakat bu insanoglunun algisi dahilinde degildir.

Dolayisiyle, her halukarde, insanoglu tarafli varlama ve oldurma mevcut. Ama insanoglu eliyle yansi algilanmasi ve algilamanin yansitilmasi sartiyla.

YANSI ALGILAMASI;VAR
ALGI YANSITMASI;OLDURUM ve her ikisi de insanoglu eliyle, algi, yansi ve yansitmada insanoglunun ozelligi sayesinde. Yani hersey tek tarafli.

Yani; yansiyan, algilanan, varlanan,yansitilan, oldurulan,insanoglu eliyle-masa.
Masa vari oldurulandir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

malul
20-08-2009, 00:27
"Ayni; ben ayniyim ve varim, varimida yansitiyorum. Yansimi algilayan beni kendi algisiyla yansitacak ve ben artik ayni olmayacagim." demişsiniz ben bunu şu şekilde değiştiriyorum:
Tanrı; ben ayniyim ve varım, varımı da yansıtıyorum. Yansimi algilayan beni kendi algisiyla yansitacak ve ben artik ayni olmayacagim. Ancak insan beni algılayamıyor. Meleklerim algılıyor.
Bu durumda sizin tanımlarınız içerisine oturan ayni ve var Tanrı, oldurulamadığı için yok mudur?

İkinci olarak;
"yansi veren, insanogluna gore var" demişsiniz.
"Var olmak" ya da olmamak gibi bir konuyu tartışırken "göre" sözcüğü ne kadar uygun olur?
Varlık ya da yokluk da size göre "göreli" oluoyor o zaman. Yanılıyor muyum?

Ayrıca keşif kavaramıyla ilgilli soru da dikkatinizden kaçtı sanırım hocam.

***Bu arada iki ayrı başlıkta benzer hatta aynı konuyu tartışmamızın bir sakıncası varsa, sizin yönlendirmenize tabi olacağımı hatırlatırım.***

Saygı ve sevgiler...

evrensel-insan
20-08-2009, 00:45
Saygideger malul;

Herhangibirseyin ortaya konabilmesi icin; mutlaka insanoglunun varligi gereklidir. Insanoglu, ortaya kendi, icin, kendi adina ve kendi iletisimi icin koyar. Ortaya koyulanin bu iste herhangibir rolu yoktur. Tanri da insanoglu tarafindan ortaya konandir. Dolayisiyla, ortaya konan olarak tanrinin bu iste bir rolu yoktur. Dolayisiyle, insanoglu olmasa, ortaya konum da olmayacaktir.

Yani ara formu yaratanin bir ucu yani yaraticisi, mutlaka insanogludur. Oteki ucta yaratilan, yani ortaya konandir. Algi, yansi, yansitma, somut, soyut, inanc v.s. hepsi ortaya konulandir. Bunlarin varligi; onlari, insanoglunun ortaya koyumuyla paraleldir.

Soyle dusun. Tanri diyen, onu belirten, ona icerik veren, onu yasama geciren kimdir? Insanogludur. Insanoglu olmasa; ne diyen, ne belirten, ne icerik veren, ne de yasama geciren yoktur.

Evet, varlikta; var veya yoka gore gorelidir. Yani varligini algilayan icin var ile ifade edilir, algilayamayan icin; yok ile ifade edilir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

malul
20-08-2009, 00:53
Gözden kaçan "keşif" kavramının yanına "görelilik" de eklendi bunu yarın konuşuruz inşallah.

Sevgi ve saygılar...
Kerem

evrensel-insan
20-08-2009, 00:57
Saygideger malul;

Obur baslikta dedigim gibi; once konu secimi ve o konunun sindirimi. Konularin birlikte islenmesi, kafa karisikligina yol acar.

Hocam burda da ikinci bir kavram hatası çarpıyor gözüme. Var olanı epistemeoloji ve bilimin bulması oldurmak mıdır, var etmek midir yoksa keşif midir?

Var olani degil; Vari oldurmaktir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

malul
23-08-2009, 05:06
Hocam öncelikle gecikme için özür diliyorum.

Diğer konuda okumam için bana verdiğiniz linklerin ufak bir kısmına göz atabildim. Onları okuyup da o başlıklar üzerinden de tartışmaya devam edeceğiz diye düşünüyorum ancak benim anlamadığım birşeyi öğrenmek istiyorum.
Varı oldurmak var etmek değilse
insanın varı oldurması yoktan var etmek anlamına gelmiyorsa bu édinin anladığı tanrı" nın olmadığı anlamına gelmez sadece insanın onu var ettiği analmına gelir ki bu da yukarıda cevaplamadığınız göreli "var"lık sorunununu ortaya çıkarır.

Bu anlamadığım noktaydı.
Bir de şunu sormak isterim size:
İlk iletinizde "evrim teorisi bu teoriye karsitlik icermez, cunku; evrim, evrimlesmek demektir. Ama; sonucta sey olursa evrimlesme olur." diyorsunuz.
Sizin teoriniz de sonuçta "şey" olan varlığa yani insana dayanmıyor mu?
Tamamen teorik bir bilgiden bahsediyorsunuz, insan oğlunun yaptığı şey (siz buna varı oldurma diyorsunuz) var olanı var kabul etmekten başka nedir ki?

Sizin de iletilerinizde belirttiğiniz gibi bu insana göre var olmaktan başka birşey değildir. Yani bahsettiğiniz şey mutlak bir "var"lık değil izafi birşeydir.

Saygı ve seviler...
Kerem

evrensel-insan
23-08-2009, 18:23
Saygideger malul;

Varı oldurmak var etmek değilse

Vari oldurmak demek=var olmak demektir. Var etmek ise; var olani, baska bir sekle sokmaktir. Mesela masa var edilmistir. Ama, tahta ve masayi olusturan her turlu var, var oldurulmustur.

insanın varı oldurması yoktan var etmek anlamına gelmiyorsa bu édinin anladığı tanrı" nın olmadığı anlamına gelmez sadece insanın onu var ettiği analmına gelir ki bu da yukarıda cevaplamadığınız göreli "var"lık sorunununu ortaya çıkarır.

Tanrinin vari yoktur, tanri sadece oldurulmustur. "ol" emri. Oldurulduktan sonra;inanca tasinabilmek icin; varlar yaratilmistir, putlar gibi, kuran, incil, tevrat gibi v.s. Soyutlar, Tanri, sevgi v.s. gibi; once oldurulmustur, sonra bir varla ozdeslestirilmistir.

Bu anlamadığım noktaydı.
Bir de şunu sormak isterim size:
İlk iletinizde "evrim teorisi bu teoriye karsitlik icermez, cunku; evrim, evrimlesmek demektir. Ama; sonucta sey olursa evrimlesme olur." diyorsunuz.
Sizin teoriniz de sonuçta "şey" olan varlığa yani insana dayanmıyor mu?

Tamamen insana dayaniyor. Baska hic bir seyi icermiyor. Yani, tamamen biz, insanoglundan baska, seyin ne oldugunu ortaya atan ve ne oldurulan hakkindaki, nicin, niye, nasil, ne zaman sorularini da; insanoglundan baska cevaplayan yok.

http://www.turandursun.com/forumlar/showthread.php?t=5958&page=51

Mesaj 509

http://www.turandursun.com/forumlar/showthread.php?t=5958&page=56

Mesaj 560

Tamamen teorik bir bilgiden bahsediyorsunuz, insan oğlunun yaptığı şey (siz buna varı oldurma diyorsunuz) var olanı var kabul etmekten başka nedir ki?

Insanoglu zaten, vari oldurarak; var olmak temelinde; oldurdugunu, var-yok tartismasina acmis.

Sizin de iletilerinizde belirttiğiniz gibi bu insana göre var olmaktan başka birşey değildir. Yani bahsettiğiniz şey mutlak bir "var"lık değil izafi birşeydir.

Mutlak, zaten sorundur. Cunku mutlagin; ortak bir evrensel tanimi ve oldurumu yoktur. Sitede, "mutlak nedir?" konusu tartisilmisti. Ben orada bunu yazmistim, tabi izah ederek.

Saygilarimla;
evrensel-insan

malul
24-08-2009, 03:58
...
Insanoglu zaten, vari oldurarak; var olmak temelinde; oldurdugunu, var-yok tartismasina acmis.
...


Hocam düşüncelerinizi ciddiye almadığım gibi bir sonuç çıkarmayın lütfen ama sizinle aynı dili konuştuğumu düşünmüyorum. Ya da sizi anlamıyorum diyeyim :)
Bunun için çaba ve zaman sarfetmem gerekiyor biliyorum ancak onları başka yönlerde kullanmak düşüncesindeyim müsadenizle.

Söylediklerinize son olarak;
alıntıladığım cümle hakkında bir yorum yaparak cevap vermek istiyorum. İnsanoğlu açısından olaya bakıyorsunuz ama ben de insan öncesi varlıkların insan tarafından adına her ne denilirse denilsin (var etmek, oldurmak vs.) hiçbirşey yapamayacağına, tıpkı insanoğlunun kendisi için söylediğiniz gibi onların da müstakil bir varlığa sahip olduğunu düşünüyor.
Saygılarımı sunuyorum.

evrensel-insan
24-08-2009, 04:11
Saygideger malul;

Verdigim linkleri okudunmu bilmiyorum. Insanoglu oncesi veya insanoglunun oldugu donemde; herhangibir canlinin; kendi algisiyla dunyaya nasil baktigini; ancak insanoglunun kendi yetisiyle ortaya koyabilirsin. Bu da zaten tek insanoglu tarafli bir ileti olur ve hakkinda konustugun insanoglu olmayan canliyi baglamaz. Cunku, insanoglunun baska bir canli ile iletisim kurmasi iki tarafli mumkun degildir. Sebebi aralarinda ortak bir dil yoktur.

Bunun disinda, ayni kulvarlardan olaya bakilmazsa; algilama saglanamaz. Benim kulvarim; insansal/kavramsal kulvardir ve yaratilissal/inancsal kulvarin disindan bakar. Senin de denilenleri algilayabilmen icin; insansal/kavramsal kulvardan bakman gerekir. Cunku; icinde bulundugun yaradilissal/inancsal kulvardan bakarak; bu kulvari anlayamazsin. Sadece bu kulvarin icinde; kendi ideolojik inancsal dogrunu getirirsin. Benim, bu kulvarin disindan ve bu kulvara notr bakisim; bu kulvarin icindeki ve kulvari olusturan; tum inacsal ideolojik dogrusallari ve de hicbirini sahiplenmeden ve sabitlemeden oldugu gibi ortaya koyar.

Saygilarimla;
evrensel-insan

evrensel-insan
24-08-2009, 04:48
Saygideger malul;

Ya sen, bir birey olarak ve birey bilincine varmis olarak-ki varsayiyorum- kavraminla tanriyi yarattin ve ifadenle, ya ideolojik inancsal dogrun temelinde, bir cesit vara tasiyorsun, yani; deist, panteist, ya da panenteistsin; ya ifadenle bilinmez kiliyorsun, yani agnostiksin; ya da ifadenle yok kiliyorsun, yani ateistsin.

Ya da tanrinin seni yarattigini dusunuyorsun ve icinde bulundugun, inandigin dinin temelinde teistsin. Tum bunlardan yola cikis; teolojiktir ve yaratilissal/inancsal bakis acisidir.

Benim kulvarim; bireyin kavramsal yarattigi tanriyi; yine bireyin kavramsal olarak, gecersiz kilmasini, kullanimdan kaldirmasini yok etmesini onerir.

Ya tanri, ya ben; seceneginde beni secer ve tanriyi gale almaz. Cunku bu secenek cok aciktir. Tanri varsa;sen yoksun; sen varsan tanri yok.

Iste insansal/kavramsal kulvar, tanri, yaradilis, inanc, ideoloji disi bir kulvardir. Serbest dusunce kulvaridir. Ayrica; insandisi olan, tanri ve maddeden ve insanlikdisi olan, ayrimcilik, bencillik, cikar, otorite, iktidar, erk, erkeksellik ve guc ten de arinmis; insanozlu bir kulvardir.

Bu kulvar; insanOGLU nun degil; insanlasmanin ve insanliksunmanin, insanozunun kulvaridir. Birey bilincini almis, bireyin; evrensel/insansal dusunup, davrandigi kulvardir.

Ayrica bu kulvar; birey bilincini almamis ve hala yaratilissal/inancsal/ideolojik dogrusallarla; kisilik ve kimligini olusturan kisilerin soyut/somut degerlerine ve bu degerlerin olusturdugu farklara, saygi gosteren ve onlari antiayrimci, farklarin farkindaliginin esitligi temelli yanasan bir kulvardir.

Onlara; kendi kulvarini, empoze etmeyen baskilamayan ve onlarla kulvar ici; dogruluk tartismasina girmeyen kulvardir.

Tum yaptigi; onlara; icinde bulunduklari kulvarin; dogal dusunce evrensel koken ve yapisinin sekillenisini ve isleyisini gostermek ve sorunun tum resmini vermektir.

En azindan; onlari, alternatif bir kulvarin varligindan haberdar etmektir. Ama; onlari bu kulvara cekme gibi bir amac gutmez. Cunku bu zaten empoze olur.

Onlarin birey olabilme ve bireysel bilince erebilme duzeyiyle, kendi kararlarini kendilerinin vermesini ve kendi oz iradelerini kullanmalarini saglar. Sonucta da; tum karari ve secilecek yolu onlara birakir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

mertsonay
24-08-2009, 14:21
ABD - ONE NEWS - EKİM 2008 - AMERİKAN HALKININ CEVABI: OKULLARDA YARATILIŞ OKUTULMALI

http://api.fmanager.net/files/article/resimler/one_news_now.jpg



American Family News Network (AFN) isimli Amerikan haber ajansı, internet sitesi One News'da yer verdiği ankette, okuyucularına "Evrim teorisiyle beraber Yaratılışçılık ve Akıllı Tasarım gibi konular da halk okullarında öğretilmeli mi?" sorusunu yöneltti. Ayda 1 milyonun üzerinde ziyaretçisi olan sitedeki ankete katılan yarım milyonun üzerinde kişi, %93 oranıyla "Evet" cevabı verdi.

Pek çok Avrupa ülkesindeki anket sonuçlarında görüldüğü gibi, Amerikan halkı da okullarda Yaratılış'ın okutulmasını istiyor. Bu ve benzeri anket sonuçları, 21. yüzyılda dünya çapında gerçekleşen ilmi aydınlanmayı yansıtmaktadır. Çok yakın bir dönemde ise, evrim teorisi bilim literatüründe tarihinin en büyük bilim sahtekarlığı olarak yerini alacaktır.





http://api.fmanager.net/files/article/resimler/one_news_now_poll.jpg

milomanara
24-08-2009, 14:34
Ayda 1 milyondan fazla kişinin ziyaret ettiği site... ÇALIŞMIYOR! :D

Yahu nereden buluyorsunuz böyle, abidik gubidik yerleri...


Google Chrome:
http://img200.imageshack.us/img200/3302/onenewsnow1.th.jpg (http://img200.imageshack.us/i/onenewsnow1.jpg/)

Internet Explorer:
http://img29.imageshack.us/img29/2581/onenewsnow2.th.jpg (http://img29.imageshack.us/i/onenewsnow2.jpg/)

Firefox:
http://img25.imageshack.us/img25/9466/onenewsnow3.th.jpg (http://img25.imageshack.us/i/onenewsnow3.jpg/)

konserve
28-08-2009, 22:09
Diyalektik materyalizm.

evrensel-insan
28-08-2009, 23:24
Saygideger konserve;

Su dialektik materyalizmi, acarak; Yaratilis teorisine nasil karsi oldugunu izah edermisin?

Saygilarimla;
evrensel-insan

evrensel-insan
02-10-2009, 19:48
Saygideger arkadaslar;

Dogal dusuncenin; yaratilis iddiasina karsi, dogal dusunce baska bir alternatif uretememistir ve uretemez. Bunun temel nedenlerinden biri; dogal dusuncenin yanasimini insandisi, yani madde ve tanri olmasidir.

Evrensel-insan dusuncesinin; yaratilis iddiasina karsi, dogal dusunce disi getirdigi alternatif ise; OLDURUS alternatifidir.

Oldurus; ol kokenli,olmak fiilinin edilgeni olan oldurmak fiilinin kokudur. Oldurus alternatifi; hem verdigi cevaplarda; tanriya yer vermez, cunku tantiya veya yaraticiya bu alternatifte yer yoktur. Oldurus, tezi; hem epistemolojik, hem de gercekcidir.

Simdi, oldurus hipotezini; soru-cevap dialoguyla, ortaya koyalim.

Oldurulan nedir? Oldurulan var dir. VAR OLMADAN OLDURUM MUMKUN DEGILDIR.

Vari ne oldurur? Vari olduran KAVRAM DIR. Yani;

Var=Oldurum Kavrami
Kavram=Var oldurumu
Oldurum=Var Kavrami

Iste yaraticiya gerek duymayan ve yaraticinin yaratilisini da curuten soru.

Kim Oldurur? INSANOGLU. Bundan sonraki sorular-cevaplar da tamamen Insanoglu iceriklidir.
Nasil Oldurur? Evrensel pragmatiks sembolleri Xve Y 'yi kullanarak.
Ne ile Oldurur?
Fizigi-vucudu, yani; maddesi, dusuncesi, algisi
Neyi oldurur? Yansisini, yani madde; ve sezgisini yani duyum algiladigini
Ne ile oldurur? Yansittigi dili ile
Yansittigi nedir? Kavramdir. Sezgi algisiysa, duyum; yansi algisiysa;duyu. Duyu ile algiladigini, somut olarak; duyum ile algiladigini soyut olarak, yansitir.

Yansitilan ayni zamanda; somut/nesnel/dissal/gorunussel; soyut/oznel/icsel/ozsel; mustakil/evrensel; ozel/genel

Oldurus Hipotezi;Varin, insanoglu dahil; kavramidir.

"Yok" burada; varin karsiti degil; varin kavramsal oldurulusunun, yer, zaman, algi v.s. temelinde negatif, ya da olumsuz ifadesidir.

Yaraticilardan, bir ifade sekli olan, Tanri kavramini, incelersek; INSANOGLU DUYUM ILE ALGILADIGI VARI TANRI OLARAK OLDURMUSTUR.

Tanri "yok" demek. diyenin oznelliginde; "Ben bu insanoglunun duyum ile algiladigi varin tanri oldurumunu "inkar ediyorum, kabul etmiyorum v.s."anlamini tasir.

Nasil vari kavram olarak oldurmak icin, insanoglu gerekliyse; kavram olarak oldurulan herhangibir varin kavramini, varlamak yerine yok'lamak icinde insanoglu gereklidir.

Vari oldurum=Tanri kavrami
Tanri kavramini ifade; Tanri var-olumlu
Tanri kavramini ifade; Tanri yok-olumsuz
Var veya yok ifadesi; Tanri kavrami, yani sezgi ile vari algilanip oldurulmus olanin ifade seklidir. Dolayisiyle; gunumuzde, Tanri Kavrami oldurulmustur. Bu oldurulmus Tanri Kavrami; ancak ifadenin, dogal dusunce sekillenisi, yapisi ve isleyisi temelinde var veya yok ile ifade edilebilir. Bu ifade oldurulan tanri kavramini degistirmez.

Zaten konuda oldurulan tanri kavraminin, ifade cikmazi degil; bu oldurulan tanri kavramini; kisinin kendi ile bir yukumluluk, gorev, teslimiyet, otorite, korku, guc v.s. ile baglayip- iliskilendirip, baglamamasi-iliskilendirmemesidir. Dolayisi ile; kisi ile, oldurulan tanri kavrami arasinda bir bag yoksa; ya da bu bag tamamen koparilmissa, tanri kavrami o kisi icin; hic bir anlam ifade etmez. Yani, "tanri var- tanri yok" yerine;" benim icin,oldurulan tanri kavrami, anlamsizdir, gereksizdir, gecersizdir,ici bostur" Ya da "Oldurulan tanri kavraminin, benim icin;yasam ve iliskilerimde; bir degeri, icerigi,yeri, anlami yoktur." cumlesi ile ortaya konabilir.

Oldurus hipotezi; yaratilis/varolus iddiasinin tam karsiti, elimine edeni, curuteni ve alternatifidir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

ugorur
03-10-2009, 04:52
ABD - ONE NEWS - EKİM 2008 - AMERİKAN HALKININ CEVABI: OKULLARDA YARATILIŞ OKUTULMALI

http://api.fmanager.net/files/article/resimler/one_news_now.jpg



American Family News Network (AFN) isimli Amerikan haber ajansı, internet sitesi One News'da yer verdiği ankette, okuyucularına "Evrim teorisiyle beraber Yaratılışçılık ve Akıllı Tasarım gibi konular da halk okullarında öğretilmeli mi?" sorusunu yöneltti. Ayda 1 milyonun üzerinde ziyaretçisi olan sitedeki ankete katılan yarım milyonun üzerinde kişi, %93 oranıyla "Evet" cevabı verdi.

Pek çok Avrupa ülkesindeki anket sonuçlarında görüldüğü gibi, Amerikan halkı da okullarda Yaratılış'ın okutulmasını istiyor. Bu ve benzeri anket sonuçları, 21. yüzyılda dünya çapında gerçekleşen ilmi aydınlanmayı yansıtmaktadır. Çok yakın bir dönemde ise, evrim teorisi bilim literatüründe tarihinin en büyük bilim sahtekarlığı olarak yerini alacaktır.





http://api.fmanager.net/files/article/resimler/one_news_now_poll.jpg
Gerçekten iyi bir noktadan yaklaşmıssın. Bir teoriyi bilim adamları desteklerken, üniversitelerde böyle departmanlar varken, 1M kişinin girdiği ama açılmayan bir site ile ve 500K oy ile ölçülen-ki ne kadar tarafsız onu bilemem-, dünyanın %60'ı, burda oy kullananların %93ü bir dine inanırken bunu bilimsel bir veri gibi önümüze sunmuşsun.

Gerçekten çok mükemmel bir nokta bu. Aynı anketi Türkiye'de yapsan %99 çıkar ve bunun sayesinde -olaki- -tamamen ıspatlamış- "Evrim Teorisi" bilimsel kabul edilmezse sen daha bu Dünya'da gelişmiş ve bağımsız bir Türkiye bekleme.

Pardon! Özür dilerim. Sana göre bağımsızlık burdan geçiyodu unutmuşum.

cyctec3
03-10-2009, 19:12
Saygideger malul;

Herhangibirseyin ortaya konabilmesi icin; mutlaka insanoglunun varligi gereklidir. Insanoglu, ortaya kendi, icin, kendi adina ve kendi iletisimi icin koyar. Ortaya koyulanin bu iste herhangibir rolu yoktur. Tanri da insanoglu tarafindan ortaya konandir. Dolayisiyla, ortaya konan olarak tanrinin bu iste bir rolu yoktur. Dolayisiyle, insanoglu olmasa, ortaya konum da olmayacaktir.

Yani ara formu yaratanin bir ucu yani yaraticisi, mutlaka insanogludur. Oteki ucta yaratilan, yani ortaya konandir. Algi, yansi, yansitma, somut, soyut, inanc v.s. hepsi ortaya konulandir. Bunlarin varligi; onlari, insanoglunun ortaya koyumuyla paraleldir.

Soyle dusun. Tanri diyen, onu belirten, ona icerik veren, onu yasama geciren kimdir? Insanogludur. Insanoglu olmasa; ne diyen, ne belirten, ne icerik veren, ne de yasama geciren yoktur.

Evet, varlikta; var veya yoka gore gorelidir. Yani varligini algilayan icin var ile ifade edilir, algilayamayan icin; yok ile ifade edilir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

evet sayin evrensel izahiniz tek degiskeni doga olan biz akilli varlikik olarak tanimlanan insanlar icin gecerlidir.

ama sayine evrensel siz neden sadece etkilenen uzerinden konuyu aciklamaya calisiyorsunuz. etkiyeni etkilenenden oturu var demek sanki biraz sizin variniz.

etkiyen evren ise etkilenen insandir. etkiye maruz kalan insanin algilari ve tanimlamalari degildir sadece gercek, anlam yuklemek diyorsaniz ama var olmak ve var olan bir gercektir , uzerine algi yuklenen degildir.

Allahin varliginin insana etkiyenlerin insan tarafindan yapilan yorumundan ote insana etkiyen gercekgin taa kendisidir.

insianda farki budur zater , bu bilince sahip olabilmedir.


bence yaratilis teorisine verdiginiz izahat gercekti olmaktan ote ban gore tamamen mantik disi. etkilenenden etkiyenin varligini curutemezsiniz sayin evrensel

algilarin gercekliginden algiyi olusturan bizlerin sorumlu olmasi onlarin dogrulugunda bizi yari yolda birakir. o baglamda dogru kavraminin zaman icinde goreceli olmasi dinsel yaklasimlarin mantiksizligi uzerine veya zamana uymamasi uzerine yapilan sorgulamalrida gecersiz birakir. bu baglamda gercek dogrudan bahsetmek icab ederse oda tek bir dogru vardir Allah c.c

evrensel-insan
03-10-2009, 19:23
Saygideger cyctec3;

Etki tek taraflidir. Cunku insanoglunun varini oldurdugu her ne ise; kendi disinda bu etkiden etkilenmez. Bu etkiyi veren de; etkilenen de; bizzat insanoglunun kendisidir. Etkinin; etkilemesi ve etkilenmesi farkindan dolayidir ki, zaten; biri ortaya birinin uzerine koyar; o ortaya uzerine konulanida biri uzerine alinir. Yani; insanoglu, "kendi pisirir; kendi yer ve kendi kendine gelin-guvey olur."

Oyuzden; insanoglunun ortaya koydugu/oldurdugu var; ister evren, ister tanri, ister madde v.s. ne olursa olsun; bu ortaya koyulanlari; uzaktan, yakindan ilgilendirmez. Cunku, bu TEK TARAFLI BIR ORTAYA KOYUMDUR. VARIN TEK TARAFLI OLDURUMUDUR.

Saygilarimla;
evrensel-insan

cyctec3
03-10-2009, 19:29
Saygideger cyctec3;

Etki tek taraflidir. Cunku insanoglunun varini oldurdugu her ne ise; kendi disinda bu etkiden etkilenmez. Bu etkiyi veren de; etkilenen de; bizzat insanoglunun kendisidir. Etkinin; etkilemesi ve etkilenmesi farkindan dolayidir ki, zaten; biri ortaya birinin uzerine koyar; o ortaya uzerine konulanida biri uzerine alinir. Yani; insanoglu, "kendi pisirir; kendi yer ve kendi kendine gelin-guvey olur."

Oyuzden; insanoglunun ortaya koydugu/oldurdugu var; ister evren, ister tanri, ister madde v.s. ne olursa olsun; bu ortaya koyulanlari; uzaktan, yakindan ilgilendirmez. Cunku, bu TEK TARAFLI BIR ORTAYA KOYUMDUR. VARIN TEK TARAFLI OLDURUMUDUR.

Saygilarimla;
evrensel-insan

etkilerin etkiyene etkilerinin farkliligindan dogrularin farkliligi ve olu;turmalrin farkliligi gercektir ama etkilenen varsa etkiyen mutlaka vardir. bunun reel veya soyut izahatlari veya etkiyenleri her daim var olabilir. farkli sistemlerin etkiyenlerinin farkli olmasi farkli dogrular ortaya cikarir ama unutmayin etkilenen varsa mutlaka bir etken vardir. bu baglamda etkenin soyutlugundan veya olmadigindan bahsedemez hatta bunu bir etkilenen olarak ispatlayamazsiniz. su gercektir etkiyen etkilenenden daha gercektir.

bu sizin yaklasiminizi gecersiz kilar.

evrensel-insan
03-10-2009, 20:25
Saygideger cyctec23;

Bir seyi anlamamakta israr ederseniz, benim yapabilecegim bir sey yoktur. Son defa; etki, etkileme ve etkilenme; hepsi insanoglunun oldurmasi ve sadece kendi icin ve kendi adina oldurmasidir. Uzerine oldurulan var; ister baska bir canli olsun; isterse ne olursa olsun, bu olduruma dahil degildir. Cunku; bu varin tek tarafli oldurulmasidir. Vari; algilayanda; olduranda insanoglunun ta kendisidir ve ne baska bir canli-cansiz v.s. degildir.

Tanri da insanoglunun bir oldurumudur.

evet sayin evrensel izahiniz tek degiskeni doga olan biz akilli varlikik olarak tanimlanan insanlar icin gecerlidir.
cyctec23-

Sen baska bir turun canlisimisin? Baska bir tur adina dialogun varmi?

Saygilarimla;
evrensel-insan

cyctec3
03-10-2009, 20:34
Saygideger cyctec23;

Bir seyi anlamamakta israr ederseniz, benim yapabilecegim bir sey yoktur. Son defa; etki, etkileme ve etkilenme; hepsi insanoglunun oldurmasi ve sadece kendi icin ve kendi adina oldurmasidir. Uzerine oldurulan var; ister baska bir canli olsun; isterse ne olursa olsun, bu olduruma dahil degildir. Cunku; bu varin tek tarafli oldurulmasidir. Vari; algilayanda; olduranda insanoglunun ta kendisidir ve ne baska bir canli-cansiz v.s. degildir.

Tanri da insanoglunun bir oldurumudur.

evet sayin evrensel izahiniz tek degiskeni doga olan biz akilli varlikik olarak tanimlanan insanlar icin gecerlidir.
cyctec23-

Sen baska bir turun canlisimisin? Baska bir tur adina dialogun varmi?

Saygilarimla;
evrensel-insan


evrensel kizmayin espiri yapicam.

ben dedikelrinzden matrix i cikardim!

sayin evrensel sizde beni anlamiyorsunuz. ben oldurulanlardan bahsetmiyorum . diyorumki eger oldurulan bir sey varsa buna etken olan bir olan vardir. bu olgu ile biz oldururuz. madde vardir ama ben onun varligina karar verirken zaten o var ben var dememle var olmuyor ben ona var demekle onun varlgini ispatliyorum. olmayan bir seyi olduramamamiz gibi.

sizde beni anlamiyorsunuz.

olmayan bir seyi olduramayacagimiz icin k' olduramama sarti materyalisler icin sudur| etkeni dunya olan etkilenen dunya yani doga disinda bir etkene olamayacagi icin sizinde var olan her kavrami dogal olarak gormeniz gerekmekte yani gercek.

etkensiz hic bir sey oldurulamaz sayin evrensel.

evrensel-insan
03-10-2009, 20:43
Saygideger cyctec23;

madde vardir ama ben onun varligina karar verirken zaten o var ben var dememle var olmuyor ben ona var demekle onun varlgini ispatliyorum. olmayan bir seyi olduramamamiz gibi.-cyctec23;

Sana soyle izah edeyim. Insanoglu yeryuzunde yoksa; ne olduran var, ne de oldurulan. Soyle dusun. Senin eline hic bilmedigin bir cisim veriyorum. Ilk tepkin onun varini algilaman ve; dusuncende bir soru ve de unlem isareti dogurmandir. Iste bu soru ve unlem isareti; senin algiladigin vari oldurmadir. Sonra, bu varin algisini yansitmak icin; ona bir kavram verirsin ve madde dersin. Iste madde; vari oldurulan ve kavram ile ozdeslestirilendir.

Ama insanoglu yoksa; vari ne algilayan, ne olduran, ne de onu kavramla ozdeslestiren yoktur. Dolayisiyle; maddenin varini ortaya koyan yoktur.

Oyuzden oldurum hipotezini, algilayarak okursan; o zaman anlarsin. Yok, bastan karsi cikmak ve kendi dogrularinla uyum saglamak icin okursan, hic ugrasma. Cunku senin dogrularina uymaz.

Saygilarimla;
evrensel-insan

cyctec3
03-10-2009, 20:54
Saygideger cyctec23;

madde vardir ama ben onun varligina karar verirken zaten o var ben var dememle var olmuyor ben ona var demekle onun varlgini ispatliyorum. olmayan bir seyi olduramamamiz gibi.-cyctec23;

Sana soyle izah edeyim. Insanoglu yeryuzunde yoksa; ne olduran var, ne de oldurulan. Soyle dusun. Senin eline hic bilmedigin bir cisim veriyorum. Ilk tepkin onun varini algilaman ve; dusuncende bir soru ve de unlem isareti dogurmandir. Iste bu soru ve unlem isareti; senin algiladigin vari oldurmadir. Sonra, bu varin algisini yansitmak icin; ona bir kavram verirsin ve madde dersin. Iste madde; vari oldurulan ve kavram ile ozdeslestirilendir.

Ama insanoglu yoksa; vari ne algilayan, ne olduran, ne de onu kavramla ozdeslestiren yoktur. Dolayisiyle; maddenin varini ortaya koyan yoktur.

Oyuzden oldurum hipotezini, algilayarak okursan; o zaman anlarsin. Yok, bastan karsi cikmak ve kendi dogrularinla uyum saglamak icin okursan, hic ugrasma. Cunku senin dogrularina uymaz.

Saygilarimla;
evrensel-insan


bakin sayin evrensel.

bebeklerin nasil gormeyi ogrendigini bilirmisiniz. bebekler gormeyi ogrenielr sayinevrensel bunu cok iyi bilir ve teknik izahinida iyi bilriim. uzun uzun yazmaya gerek yok ama sizi anlamadigimi dusunmeyin sizi cok iyi anliyorum ve ne anlatmak isteginizi.

oldurmak derken sizin ona anlam yuklemenizi kast ettiginizi dusunerek ebn ona anlam yuklemenin benim acimdan onun var oldugunu onu var etmek anlaminda olmadigini belirtmek isterim.

hatta size guzel bir orenek vermek isterim.

bir keresinde ruyamda munker ve menkir meleklerini bir adamin hayatini sorgularken gordum. burda meleklerden ote ilginc olan benim onlara bu dunyaya ait anlamlar yukleyememdi. zaten beni gerende oydu. onlari gordum, gercekti ama bebekken ve hayatta iken gordugum fiziki dunyada bir nesne ile eslesmediginden onlari var olmalrina ragmen goremedim.

simdi kavramlarda anlasgti isek ki size dogru konusunda sunu soylemek istiyorum. dogrular etkilerin herkese yani her etkiyene farkli gelmesi sebebi ile aslinda dogru olmayip gorecelidir.

iste sizin aslinda yok dediginiz bizim var dedgimiz milyonlarca dogru. o acidan bana dogruyu gidin ogrenin demeniz beni uzmedi.

cyctec3
03-10-2009, 21:21
Saygideger cyctec23;

madde vardir ama ben onun varligina karar verirken zaten o var ben var dememle var olmuyor ben ona var demekle onun varlgini ispatliyorum. olmayan bir seyi olduramamamiz gibi.-cyctec23;

Sana soyle izah edeyim. Insanoglu yeryuzunde yoksa; ne olduran var, ne de oldurulan. Soyle dusun. Senin eline hic bilmedigin bir cisim veriyorum. Ilk tepkin onun varini algilaman ve; dusuncende bir soru ve de unlem isareti dogurmandir. Iste bu soru ve unlem isareti; senin algiladigin vari oldurmadir. Sonra, bu varin algisini yansitmak icin; ona bir kavram verirsin ve madde dersin. Iste madde; vari oldurulan ve kavram ile ozdeslestirilendir.

Ama insanoglu yoksa; vari ne algilayan, ne olduran, ne de onu kavramla ozdeslestiren yoktur. Dolayisiyle; maddenin varini ortaya koyan yoktur.

Oyuzden oldurum hipotezini, algilayarak okursan; o zaman anlarsin. Yok, bastan karsi cikmak ve kendi dogrularinla uyum saglamak icin okursan, hic ugrasma. Cunku senin dogrularina uymaz.

Saygilarimla;
evrensel-insan

sayin evrensel yas kac acaba? yazarken sizin yasinizida bir etken olarak kullanmak istiyorum. hali hazirda sizin maruz kaldiginiz etkileri azda olsa tahmin edebilip algi dunyanizin daha paraleleinde yazabilirim.:biggrin1:

evrensel-insan
03-10-2009, 22:03
Saygideger cyctec23;

sayin evrensel yas kac acaba? yazarken sizin yasinizida bir etken olarak kullanmak istiyorum. hali hazirda sizin maruz kaldiginiz etkileri azda olsa tahmin edebilip algi dunyanizin daha paraleleinde yazabilirim-cyctec23-

Yasim, 53. Yalniz, bu fiziksel yastir, ona gore.

Saygilarimla;
evrensel-insan

cyctec3
03-10-2009, 22:09
Saygideger cyctec23;

sayin evrensel yas kac acaba? yazarken sizin yasinizida bir etken olarak kullanmak istiyorum. hali hazirda sizin maruz kaldiginiz etkileri azda olsa tahmin edebilip algi dunyanizin daha paraleleinde yazabilirim-cyctec23-

Yasim, 53. Yalniz, bu fiziksel yastir, ona gore.

Saygilarimla;
evrensel-insan
benim iki katim:nerd: ama fizksel olarak:bowl:

her neyse sayin evrensel Allah omur versin diyim size. akilli adamsiniz veselam.

evrensel-insan
27-11-2009, 01:32
Saygideger arkadaslar;

Bakin, bakalim; yaraticilik, teorimiymis/degilmiymis?

http://www.wisegeek.com/what-is-creation-theory.htm

Since the beginning of time, humans have questioned their existence and many different theories concerning the physical world have been popularized. One such theory is the creation theory.

Bu da genel baslik linki.

http://www.google.co.uk/#hl=en&safe=off&ei=hwEPS_KMJIad4QaF2KGRBA&sa=X&oi=spell&resnum=0&ct=result&cd=1&ved=0CBAQBSgA&q=creation+theories&spell=1&fp=d45e652ab32f50f3

Bu link sizi tatmin etmezse, baska linklerde var.

Saygilarimla;
evrensel-insan

kafiristanlı
01-12-2009, 22:24
evrensel gzel argümanlar sergilemişiniz teprik edrim, bu argümanlar karşında insanlık tarihinde olduğugibi bu günde beyinsel açıdan çıkmazda. doğanın çözülemeyen şifresi karşısında insanlık aciz kalıyor zavallı kalıyor acizliğin ve zavallılığı kabül etme cüretini gösterememenin sonucunda öncü ler belli kavramlar ı önce ikna yoluyla kabül ettirme savaşı aksine imha etme yi tercih ederek belli doğmatik düşünceler kaçınılmaz oluyor

evrensel-insan
06-01-2010, 23:09
Saygideger kafiristanli;

Cikmaz beyinsel degil; dusunsel acidan. Sonucta, hic bir fiziksel/nesnel/maddesel olusum, kendisini dusunce olmadan ortaya koyamaz.

Bu temeldeki tek senin cikmaz dedigin sorun da; dusuncenin, bilissel mi, yoksa inancsal mi cikmazidir?

Sonucta cikmaz ol temelli inancsaldadir. Cunku bil temelli bilissel sadece bildigini, bilgi olarak ve bilimsel ortaya koyar. Tabi epistemolojik olarak. Iste cikmaz, bu epistemolojik sinirla yetinmeyip; bilimi, bilgiyi ve bilisselligi inancsal, spekulatif, dogaustu ve dunya otesine tasima aliskanligidir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Balkocha
11-01-2010, 00:37
Yaratilis tarzi herhangi bir teorinin ortaya atilabilmesi icin,bu tarz bir teorinin atilis gerekcesinin olmasi gerekir.Zira uzerine yazilan bir kitabe sutunu gibi algiliyorum.Ortaya atiyorsun,uzerine tum onca yonergeyi yerlestirip insanliga hukmediyorsun.Kimin kalem gucu kuvvetliyse hikayeye o devam ediyor.
Yok yok...Daha eski hikayenin sonu gelmedi.Olanlara bakilacak olursa insanligin daha uzanca bir sure daha bu hikayenin sonunu getirecegi yok.Cunku hala ise yariyor.Hala kalem yaziyor.Eski hikayeden astronomiden biyolojiye kadar her tur maharet fiskirtilabiliyor.

evrensel-insan
11-01-2010, 01:38
Saygideger Balkoca;

Yok yok...Daha eski hikayenin sonu gelmedi.Olanlara bakilacak olursa insanligin daha uzanca bir sure daha bu hikayenin sonunu getirecegi yok.Cunku hala ise yariyor.Hala kalem yaziyor.Eski hikayeden astronomiden biyolojiye kadar her tur maharet fiskirtilabiliyor. -Balkoca-

Eger insanoglu bunu basarabiliyorsa hala, nasil ve neye gore bu basarisini guncel ve gundemde tutabiliyor? Neden "eskimiyor" ya da gundemden" kalkmiyor/dusmuyor?"

Saygilarimla;
evrensel-insan

Balkocha
16-01-2010, 04:32
Insanlik mutluluga ac,umutlara hasret.Sevgi, bir cocugun basinin oksandigi,bir gecenin sehvetlendigi noktada yoruluyor.Daha hala edinim canavarlari doyurulamadi-doymaz vs.vs.Ama insanligin elinde tum bunlara care olacak ve onaracak guc yok.Gucsuzun alcaklastigi, guclununse bir o kadar guclendigine tanik olunurken, yeni bir kurami aramak hangi gucle olanaklidir.
Guclu kaderi dayatir,ac komsuyu doyurur,yetim kizlari, dul kadinlari sirf korumak icin nikahina alir,bayramlarda sadakalar sunlar,bunlar.Onun yeni bir kurama ihtiyaci olmadigi gibi, bu tur arayislar icinde olacak olanlara da bir dahaki bayramda yarim kilo eti de gondermez.
Evet bir yaratilis kurami dile getirilebilir.Zaten var olan.Ne diyorlar. Ol deriz, olur.Insanlik ol demeyi ogrendiginde,var olmak icin bir yaraticinin pesine dusmek yerine kendisine ol demeyi akil edebildiginde,neden insan olmak ne demek? sorusunun sorulmasi gerekliligini yanitlayabildiginde,bir seyler yeseriyor demektir.Buradan varilabilecek olan devinim noktasi acik sanirim.Artik yaratilmis olan insan,konulacak kurallari da koyar.Tipki gercek demokrasi(ki dunya da yoktur) gibi.Hatalar da yapar,duzeltir de.Yaratilan oldugu icin hata yapabilir cunku..Ol der olur.Hem de hep bir agizdan.Birileri bu kurami deler mi bilmem ama: Ol !. demesini bilen bir yaraticinin duzeni O yaraticinin olma dedigine kadar gider.

Saygilarimla.

evrensel-insan
16-01-2010, 04:36
Saygideger Balkocha;

Yaraticisi yaratilamayan bir yaratici dile getirilemez. Cunku yaraticinin yaratilis sorunu vardir ve bu bir kisir dongudur. Sonra insanoglu olmaz, dogar.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Balkocha
16-01-2010, 05:05
Sevgili evrensel-insan:

" Yaratani yaratan insan" yabancilastirmasini kendime dayanak yaptigim acidan, tutarli kavramlama uyguladigimi dusunuyorum.Yoksa insanin insan oldugu noktada (benim insanligimin varmaya calistigi anlamiyla) yaratandan sozetme olanagim yok.
Burada ol demesi beklenen aslinda olma diyebilme yetisine ulasmasi ozlenendir.Benim ozlemimin bir yaratilis teorisi olarak algilanmasini kurdum.Yoksa benim acimdan gercekten bir yaratilis teorisi(dinler benzeri anlamda) ortaya atmak dayanaklarina ulasilamaz.Basarabilenler de ancak birinci ornekte oldugu gibi dogmatik olmak zorunda kalirlar.
Saygiylar.

evrensel-insan
16-01-2010, 05:18
Saygideger Balkocha;

" Yaratani yaratan insan" -Balkocha-

Aynen. Sorun da zaten felsefenin varlik konusuna bakan metafizigin ideolojik inanclarindan kaynaklaniyor. Materyalizm, idealizm ve pozitivizm/ Realizm, subjektivizm ve nominalizm.

Iste o yuzden bilim ve bilimsellik var ve ol ile degil de; bil kokeninden yola cikiyor. Cunku insanoglu kendi dahil herseyi bilmeye tasimis, iliski kurabilmek icin.

Soyutun tek bir yaraticisi vardir, o da; insanogludur ve bu da beyninin fonksiyonu dusuncesinin kavramlastirilmasidir ve bir bilgidir.

Eger son yazdigim cumle algilansa, zaten insanoglu bir yaratici arama ve var yok tartismasina kisir dongu olarak girme geregi duymaz.

Ustelik epistemoloji, bilim ve bilimsellik olarak inancsallarla ilgilenmez ve konusu degildir. Ama; metafizigin var ve varlik kokeninin yarattigi ateizm inanci kendini bilimsel sanir. Diger butun ideolojik inancsal izmler gibi.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Balkocha
17-01-2010, 17:20
Sayin evrensel-insan,
Neredeyse butun dinsel inanclarin cikis noktasi bir yaratici olmadan var olmak nasil mumkun olurdu yaklasimidir.Ve ana slogan ol deriz olur.Fakat oysa insanlik ol diyenin sadece kendisinin oldugunu anladiginda ogrenmeyi,sorgulamayi ve yorumlamayi becerme yoluna girecek.Bana gore Yaratilis teorisinin karsiligi kendi sloganindan yola cikmak olmali.Bu aslinda bir seye inanmak degil, inanilmasi isteneninsorma dedigini ogrenmektir.Ogrenmenin onundeki engellemeler kalkmadan bu karanliklar asilamaz.Dinlerin asilamamasindaki en buyuk guc belletilenlere koydugu sorgulama yasagidir.
Konuya bakis acimin bilgi temelli oldugunu dusunuyorum.Ana sorun bilginin yolunu kapatan dayatmalardir.Aksi halde gerisi 2-3 kusakta ozgur algilama surecine girer.

Saygilarimla...

evrensel-insan
17-01-2010, 19:14
Saygideger Balkocha;

Fakat oysa insanlik ol diyenin sadece kendisinin oldugunu anladiginda ogrenmeyi,sorgulamayi ve yorumlamayi becerme yoluna girecek.-Balkocha-

Eger konuyu oldan once vardan alirsaniz, konu daha da cok acikliga kavusur. Cunku insanoglunun kendi dahil hersey icin yaptigi VARI KAVRAM OLARAK OLDURMASIDIR.

Sonucta insanoglunun dusunmesi ve soru-cevap temelli neyin ne oldugunu ortaya koyabilmesi icin; Isaret anlamina gelen vari ve isaretleyerek soru haline getirdigi "ne var?" yansisini, algilamasi ile mumkundur. Iste bu ne var algisi, kavramlastirilarak yansitilmis ve A var a donusmustur. Iste buradaki A da varligi temsil etmektedir.

Burada yaratilisa ve yaraticiya en buyuk darbe, yaratici ve yaratanin kavram yaratimiyla insanoglunun kendisi olmasidir. Bu yanasim, otomatikman yaratici/yaratilis temelli dusunceleri insanoglu turu disindan ve soyuttan alir, somuta direk insanoglunun kendisine indirger.

Saygilarimla;
evrensel-insan

evrensel-insan
25-05-2010, 04:19
Saygideger arkadaslar;

Guncelleme

Saygilarimla;
evensel-insan

Natan
25-05-2010, 14:55
Saygideger Balkocha;

Yaraticisi yaratilamayan bir yaratici dile getirilemez. Cunku yaraticinin yaratilis sorunu vardir ve bu bir kisir dongudur. Sonra insanoglu olmaz, dogar.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Başlıkta sorduğun soruya kendimce bir yanıt üretemiyorum şuan :)

Ancak alıntıladığım şu cümlene kesinlikle katılıp ,bir şey eklemek istiyorum ;

Yaratıcı denilen şey belki de tanımlanamaz. Yani teistlerin bakış açısıyla bakarsak bir kısır döngüye ve karanlığa gireriz. Tanımlabilen bir "şey" aynı zamanda "sınırlı " olmuş olur. Sınırlı olan bir şey de tanrı olmaz. Bilindik tanrı tanımlamasına girersek.

O halde onu hem üretiyoruz hem de üretiğimiz kavrama ideoloji yükleyip ,Onu dayatmacı bir tarzda sunuyor ,tanımlıyor, biçimlendiriyoruz.

evrensel-insan
25-05-2010, 19:50
Saygideger Natan;

O halde onu hem üretiyoruz-Natan-

Buradaki "onu" dan, neyi kastettigini, aciklar misin?

Eger "onu" ile, herhangibir ve herturlu yaraticiyi kasdediyorsan, bu bellidir zaten, insanogludur. Eger insanoglu disinda bir yaratici ariyorsan, zaten o aradigin yaratici, tanimlayabildigin, icerik verdigin ve bag/iliski kurdugun yaraticidir ve bu kavramin inancsalligi da somut bir taban bulmustur. Bu madde olur, evren olur, evrim olur, kuran/incil/tevrat olur, budha, krishna, olur, bir put/ilah olur, tarihi bir karakter olur, a da etiksel ve metafizik ideolojik inancsalin dogruladigi ve somuta indirgedigi, bir tabu/veri/deger olur v.s. farketmez. Onemli olan ne soyut kavram, ne de somut kavramdir, onemli olan kisinin o kavrama VERDIGI ICERIK VE O KAVRAM ILE KURDUGU BAG/ILISKIDIR. Bu da kisinin, onu ifadesine yansir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Natan
25-05-2010, 23:00
Ondan kastım elbette insanların kafasında ürettiği tanrı kavramıdır. Bunun ilkel biçimleri ve şimdiki görünmeyen ruh da dahil. Tanrı fikrinin, dinsel duyguların ve dinin varlığı bir olgudur ve bu olgu bir açıklama gerektirir.

Hem doğal hem doğaüstü, hem ölümlü hem ölümsüz, hem bu dünyada hem de ötekinde yaşayan bir "tanrısal" varlık olması şöyle dursun, "tanrı" da, din de, insanlara ilişkin bir olaydır ; tanrısal olan, insanın yarattığı bir şeydir, ve insan, tanrısal olanın yarattığı bir şey değildir ; tam tersi insan tanrıyı kendi benzerliğinde yaratmıştır. . .

ateizm ( tanrı tanımazlık ) ; tanrı vardır inancını redddetmek. Yani böyle bir inanç "yok" demek .
İnancın reddi inanç olamaz.Olmaması gerekir. Sizin de tanrıyı kabul etmediğinizi yada tanrı tanımaz olduğunuzu biliyorum. :)


"Ben tanrıya inanmıyorum" cümlesini dün çok düşündüm. Böyle bir cümle kuran ateistle karşılaşmak isterdim. Ateistler böyle söyler gibi bir genelleme yapmak yanlış olmaz mı sevgili evrensel. Zaten inancın reddini söylüyorsun. Tanrıyı tanımıyorum diyorsun . Bunu sosyolojiyle yada felsefi duruşla ifade ediyorsun. İnanca dayalı bir şey mi var ? Ben anlayamadım.Onu yoıkluyorum ama inanç yüklemiyorum.

evrensel-insan
25-05-2010, 23:04
Saygideger Natan;

Tanri, ya da her turlu yaratici nedir?

Bak sana tum metafizigin varlik ideolojileri ile soruyorum.

Madde mi/dusunce mi/pozitivite mi/ozne mi/nesne mi/isim mi?

Saygilarimla;
evrensel-insan

Natan
25-05-2010, 23:28
İki defadır uzunca yazdım ve Pc de bir sorundan dolayı dondu ,düştüm.

Sorunuz çok geniş. İnsanlık tarihi boyunca bilgi birikimine göre değişen açıklamalarını burada tekrar mı edeceğiz ?

İnsanların doğayı açıklamak için başvurduğu bir yada bir kaç ruhun kontrolündeki yaratıcı güçleri tekrar etmek istemiyorum.Sosyolojinin alanı içerisine girmemiz gerekli olacaktır. Bu kavramların insanın bilgisizliğinde ortaya attığını ve kendi beyinlerinde yarattığı bir fikir / düşünce olduğu gerçeğinden hareket etmeliyiz.

evrensel-insan
25-05-2010, 23:39
Saygideger Natan;

ateizm ( tanrı tanımazlık ) ; tanrı vardır inancını redddetmek. Yani böyle bir inanç "yok" demek .
İnancın reddi inanç olamaz.Olmaması gerekir. Sizin de tanrıyı kabul etmediğinizi yada tanrı tanımaz olduğunuzu biliyorum.-Natan-

Bak, sen de soylemissin, ateizmin inancsal oldugunu. Inancsal demek; inanc temeline dayanan demek. Yani tanrinin temeli inanctir, bilim degildir.

Ben, serbest dusunurum ve benim tanri nin ne olduguna dair, ortaya koyumum, metafizigin varlik ideolojileri temelinde degil; etimolojinin bilmesi, bildirmesi, belirtmesi temelinde. Bu temelde de, tanri bir kavramdir, kavramin da yaraticisi insanogludur. Ustelik, tanriyi, tanrisal temelde; varlik iceriginde vara veya yoka tasirsan, ateizmi bulursun. Cunku ateizm, tanriya inanc degil, varlik temelinde yok lamaktadir, o yuzden de pozitivisttir. Yok lamasinin, temeli de materyalizmin, maddesine dayanabilir. Yani "Ben tanriyi, varlik olarak yok luyorum. Cunku varligin temeli maddedir ve tanrida madde olarak yoktur, o yuzden de yok olan bir seye inanmiyorum" icerikli, Yani temeli metafiziktir. Yok ladigi icinde, inancsal temelde inanmaz. Benim bakis acim ise, ne varliksal, ne de inancsal temeldedir, sadece kavramsal temeldedir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Natan
25-05-2010, 23:45
Tamam kavramsal temelde tanrı da din de birer olgudur. Bunu reddetmiyorum. Kavram olarak var olabilirler ancak bir geçerliliği yoktur.

İnançsal olduğunu söylemedim. Algılayışımda bir problem mi var ?

İnancın reddi negatif bir inancı mı ifade ediyor ? Varlık temelinde bilimsel olmayan şeylerdir bunlar. İnancın mentalitesinde değerlendirmemeliyiz.

evrensel-insan
25-05-2010, 23:57
Saygideger Natan;

Tanri kavraminin tanrisal yanasimda iki temeli vardir, birincisi varliksal/olsal, ikinciside dinsel/inancsal bunun disinda tanrisal yanasim epistemolojik olarak yoktur. Tanrisal yanasim derken, tanriya verilen icerik ve bu icerik ile kurulan bag. Tanrinin yok kilinmasi da tanriya tanrisal olarak verilen bir iceriktir. Yani kavramsal olarak varini algiladigin tanriyi, baska bir temelde yok kilamazsin.

Oyuzden konuya ya tanrisal-varsal/olsal-dinsel/inancsal yanasirsin, ya da insansal/kavramsal/evrensel yanasirsin, secim senin.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Natan
27-05-2010, 15:56
Sevgili evrensel hocam ;

Doğa olaylarını maddi olmayan bir yada birden fazla ruhsal güçlerin etkisiyle açıklamak ve doğayı "ruhlar" tarafından canlandırılmış olarak kabul etmek ne bizim felsefemize uygundur ne de bilimlere uygundur .Doğru mu ?

Bilim ve tekniğin gelişiminden önce yani çok önceleri halklar, sihirle, büyüyle açıklayan gizemli güçlere başvurarak bu temelde bilginin yokluğundan hareket ederek İdealizmin ilkelliğini ortaya koyuyorlardı.Bilimsel ilerleme sağlandı ve bunların bir gçerliliğinin olmadığı gösterildi. Masal olarak kaldı.

Kavramsal olarak varlığını yadsımıyorum .Tanrı fikrinin, dinsel duyguların ve dinin varlığı bir olgudur. "Tanrı" da, din , insanlara ilişkin bir olaydır. Tanrısal olan, insanın yarattığı bir şeydir, ve insan, tanrısal olanın yarattığı bir şey değildir.

Umarım açıklayıcı olmuştur ve uzlaşı yakalarız.

evrensel-insan
27-05-2010, 21:37
Saygideger natan;

Kavramsal olarak varligini yadsimiyorsan, ateist olamazsin. Cunku ateizm; tum diger ideolojik inancsal dogrular gibi, tanriyi tanrisal olarak ya vara, ya da yoka tasimak zorundadir ve kavramin varligini algilayamaz. Iste o yuzden pozitivizm, sadece kavramin varligini algilar ve dusunce ile maddenin varligini algilayamaz, idealizm, sadece dusuncenin (inancin) varligini algilar, dusunceyi inancla ozdeslestirir ve madde ile kavramin varligini algilayamaz. Materyalizm ise, sadece maddeyi algilar, dusunce ve kavramin varligini algilayamaz.

Eger bir kavramdan bahsediyorsak, once onun var oldugundan bahsetmek zorundayiz. Bu var olan kavrami, tekrar var ve yoka tasimak ise; kavrama verilen icerik ve kurulan bagin bir sonucudur. Ateist, bu kavrami yoka tasir, teist ise vara tasir ve bu temelde ifade ederler.

Epistemolojik olarakta, tanri ya da her turlu yaratici kavrami; bilimsel degildir, yanlislanamaz, icerik ve kurulan bag olarak ta evrensel onayi yoktur. Bu temelde de, non effable, yani soylenemez, ortaya konamaz olarak aciklanir. Bu aciklama da, tanri kavrami ile bag kuracaklar ve ona icerik verecekler icindir.

Onemli olan ise, kavramin insanoglu beyininin fonksiyonu dusuncesinin bir yaratimi oldugunu algilamaktir. Bu temelde de insanoglu beyninin fonksiyonu dusuncesinin tanri yaratimi vardir ve kavram olarak ortaya konmustur. Bunu tanrisal icerikte ve bag kurarak ifade etmenin bir urunudur, teizm, ateizm ve diger tanrisal ideolojik inancsal dogrular.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Natan
27-05-2010, 21:58
Materyalizm ise, sadece maddeyi algilar, dusunce ve kavramin varligini algilayamaz - Evrensel

Evrensel hocam, kendi algınıza göre birşeyler belirleyip bunu sabitliyorsunuz.Böyle bir şeyi ifade etmediğim gibi bu yaklaşıma sahip olmadığımı da iyi biliyorsunuz. Siz Materyalizimi sadece mekanik,kaba şekliyle algılıyorsunuz. Böyle bir şey yok. Bu gun hangi materyalistler söylediğiniz şeyi ifade ediyor ?

evrensel-insan
27-05-2010, 22:14
Saygideger natan;

Ben senin, kisisel algilamani degil; bilinen materyalizm algilamasini ortaya koyuyorum. Sonucta insanoglu soyutlamasi ile, ortaya konan kavramlarin, ortaya koyan kisi tarafindan algilari degisebilir. Bu algi degisimi de, bilinen alginin disina cikabilir, cikarsa da ona bilinen algi ile yanasilmaz.

O zaman kendi dusunceni materyalist dusunce olarak sunmamalisin.

Sen materyalizmi birak ta, kendi dusuncen de neden ne algiladigini, bir izm adi telaffuz etmeden ver. O zaman mesajlasmamizin icerigi ve bilgi alis verisi degisir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Natan
28-05-2010, 21:09
Materyalizm ise, sadece maddeyi algilar, dusunce ve kavramin varligini algilayamaz - Evrensel

Çıkış noktanız yanılgı içermektedir, dolayısıyla yanlış bir yere gidiyoruz.

Materyalizm düşünceyi yadsımaz. Bunu nereden çıkardınız ? 18. y.y. Kaba materyalizminden bahsediyorsanız doğrudur . Ancak Bilimlerin ilerlemesiyle materyalizm de ilerlemiş gelişmiştir. Kaba materyalizm İdealizme hizmetr etmektedir. Madde ve düşünce ayrılamaz. Fikirlerin bütün gücünü reddeden tez, diyalektiğe de aykırıdır: Biliyoruz ki, gerçek, karşılıklı bağımlılıktır, gerçeğin çeşitli yönleri aralarında bağıntılıdır, biri diğeri üzerinde etki yapar .

Diyalektik materyalizm, madde ile düşünceyi, birbirinden ayrılmış, bağsız iki ilke haline getirmez. Madde ve düşünce, biri de öteki kadar gerçek olan aynı doğanın ya da aynı toplumun iki yönüdürler: Biri olmadan ötekini kavrayamazsınız; bunlar birlikte vardır, birlikte gelişirler , ve dolayısıyla birbirlerini yadsıdıklarını düşünmemiz için bir neden yoktur .

Maddi ve düşüncel -iki farklı biçimde ifade edilen tek ve bölünmez bir doğa; maddi ve düşüncel- iki farklı biçimde ifade edilen tek ve bölünmez bir toplumsal yaşam .

Madde ve düşünceyi ayıran görüldüğü gibi materyalizm değil İdealizmdir.

evrensel-insan
28-05-2010, 21:20
Saygideger Natan;

Materyalizm düşünceyi yadsımaz.-Natan-

Ben "yadsir" demedim, dogal dusuncenin, kulaksal/sessel ve noktalama yapilanis ve isleyisinden dolayi, temellerden birini teke indirgemesinden bahsettim. Diger tekler de idealizmin dusuncesi ve pozitivizmin isimciligi.

Diyalektige gelince, ayni sorun orda da gecerlidir. Diyalektiktir, ama indirgenen monizmdir ve bu baglamda da materyalizmdir, yani diyalektik idealizme terstir. Oyuzden diyalektik, bir cozum degil; sadece hangi teke indirgeme tartismasi ve dogrulugu mucadelesidir.

Sonucta, insanoglu soyutlamasinin ortaya koydugu, sadece somut veya soyut degil; her ikisini de ortaya koyan kavramdir. Yani, madde/dusunce/kavram. Bunun biri olmadi mi, ortaya koyum mumkun degildir.

Iste epistemolojik mantik ve yontem, diyalektik mantik ve yontemin, tartismasal teke indirgemesi yerine, tum temelleri kokeni ile birlikte ortaya koyar.

Bilimde sadece maddeden degil, bes duyu ile algilanan, herseyden yola cikarak; uzerinde deney, bulus, gozlem ve arastirma yaparak, dusunce soyutuyla, teoriye, teze, antiteze, senteze, analize, hipoteze varir.

Materyalizmin sonucu, koku degil; kokun temellerinden sadece biri olan maddeyi one cikarmasidir. Diyalektigin monizmi de aynisini yapar. Bu da idealizm ve pozitivizm rakipleriyle dogruluk mucadelesi demektir.

Ama; bilim ve bilimsellik tartisma ve dogruluk mucadelesi degil; evrensel kabul olarak ve yanlislanmaya acik olarak ortaya koyar, indirgemez.

Oyuzden de ideolojik inancsal, ya da inancsal ideolojik olarak dogrulanan izmlerle bilim ve bilimsellik olmaz.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Natan
28-05-2010, 21:30
Dünya maddi midir ?

Bu maddi dünya bilinebilir mi ?

evrensel-insan
28-05-2010, 21:48
Saygideger Natan;

Dünya maddi midir ?

Dunya hem somut hem de soyut bir kavramdir. Insanoglu soyutlamasidir. Soyutu, insanogluna aittir. Bes duyuya yansiyani da kendine aittir.

Bu maddi dünya bilinebilir mi ?

Somut kavramlar bes duyu ile, soyut kavramlar duyum ile algilanir, yani somut var duyuya, soyut var duyuma yansir. Yansiyan da, kavram ile ozdeslestirilerek yansitilir, iste bu bil kokenidir ve bildirim, belirtimdir. Bil kokeni epistemolojiktir, yani bildirimin siniri su andir, bu da bil kokeninin yeni bildirimlere acik oldugu anlamina gelir.

Bilinebilecek olan sadece bildirilendir ve belirtilendir. Sey kendisini kendi adina ortaya koyamaz, insanoglu olmadan insanoglu icin sey ortaya konamaz, insanoglu ortaya koyumu da, insanoglu monologunun insanoglu eliyle/adina/icin/aittir. Yani ortaya koyulan seyi, ne parca nede butun olarak ilgilendirmez.

Insanoglunun maddeyi ortaya koyumu, maddeyi ilgilendirmez, bu tek tarafli, insanoglu tarafli bir ortaya koyumdur ve madde kendi kendisini ortaya koyamaz, maddenin ortaya koyulabilmesi icin, insanoglu gereklidir.

Lutfen, ortaya koyum ile, var/yok u karistirma. Ben madde yok veya var demiyorum. Insanoglu ile, varinin yansidiginin algisinin kavramlastirarak ortaya koydugu madde bagini sana acikliyorum. Vari yansiyanin, bes duyu ile algilanarak kavramla ozdeslestirilerek yansitilmasi, madde/varlik/somut/nesne dir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

yucemanitu
28-06-2010, 22:52
Yaratılış teorisi mi???? Masalla teoriyi karıştırıyorsunuz.

evrensel-insan
28-06-2010, 23:29
Saygideger yucemanitu;

Bu baslik ne "Satasma kosesi", ne de "sacmalama kosesi" bu ikisi icin de baslik var sitede.

Ama; fikir belirtmek istiyorsan ve yazilanlari bastan sona okuduysan, amenna!

Saygilarimla;
evrensel-insan

yucemanitu
29-06-2010, 01:50
İyi de Evrensel hocam asıl sen saçmalamışsın. Yaradılış kutsal(?) kitaplarda geçen bir mitolojik şey yani masal ona "teori" adını vermek saçmalamanın dik alası. Ayrıca fikir belirttim. Masal ayrı teori ayrı şey.

evrensel-insan
29-06-2010, 02:55
Saygideger manitu;

Ben bu baslikta, neden teori oldugunu, linklerle verdim. Istersen once oraya bak, sonra da teorinin ne oldugunun, bir tarifini yap, olur mu?

Mesaj 78'e bakabilirsin.

teori Fr.théorie
Kuram, nazariye:

teori
Bir olay, bir yapı ya da düzenin nedenlerini açıklamak isteyen genel düşünce, görüş; kuram.-TDK-

Saygilarimla;
evrensel-insan

yucemanitu
29-06-2010, 21:26
Kuram veya teori, sistemli bir biçimde düzenlenmiş birçok olayı açıklayan ve bir bilime (http://www.turandursun.com/wiki/Bilim) temel olan kurallar, yasalar bütünüdür. -wikipedia-


Mitoloji bir din (http://www.turandursun.com/wiki/Din) veya bir halkın kültüründe tanrılar (http://www.turandursun.com/wiki/Tanr%C4%B1), kahramanlar (http://www.turandursun.com/wiki/Kahraman), evren (http://www.turandursun.com/wiki/Evren) ve insanın yaratılışına (http://www.turandursun.com/w/index.php?title=%C4%B0nsan%C4%B1n_yarat%C4%B1l%C4% B1%C5%9F%C4%B1&action=edit&redlink=1) dair tüm sözlü ve yazılı efsane birikiminin ve bu efsanelerin doğuşlarını, anlamlarını yorumlayıp, inceleyen ve sınıflandıran bilim dalının adıdır. -wikipedia-

Yaradılışın bilimle ne alakası var? Yaratılış mitolojiye mi giriyor teoriye mi? Elbette mitoloji.

evrensel-insan
29-06-2010, 21:29
Saygideger yucemanitu;

Dilin ve dilde neyin gecerliligini, Ulpian arkadasa soracaksin. O kargadan baska bir kus, pardon TDK'dan baska bir sozluk tanimiyor.

Hem bu basligi, bastan oku.

http://www.turandursun.com/forumlar/showthread.php?t=18035

Hemde benim mesajlarimin iceriginden, ben neden teori demisim, onu algilamaya calis. Benim bilim ve bilimsellikten bahsetmedigimi de, algilamis olursun.

Saygilarimla;
evrensel-insan

yucemanitu
29-06-2010, 21:48
Tamam hocam onu da okuruz ama teori bilimsel bir şey yani TDK'nin tanımı eksik wikideki tanım daha sağlıklı. Hem bak mitolojinin tanımına yaradılış mitolojik bir şey değil mi?

evrensel-insan
29-06-2010, 22:23
Saygideger yucemanitu;

Insanoglunun teoriden anladigi, onun ya bir hipotez (tez/antitez), ya da bir inancsal oldugudur. Zaten, bilim ve bilimsel olarak; evrensel onay kazanir ve yanlislanabilirligi, epistemolojik olarak baki kalirsa; o zaman teori degil; fact, actuality, reality, yani gercek ve uygulanir olur. Yani, evrensel bir uygulama soz konusu olur, egitimde, ogretimde ve yasamda.

Bugun evrimin hala teori olmasinin ve dunyanin bir cok ulkesinde, bilimin bir kolu ve bilimsel olarak algilanamamasinin ve egitim/ogretimde yer almamasinin sebebi budur. Konu bir evrensel onay konusudur. Teori de, evrensel onay almisligi icermez, o yuzden de; fact, actuality degil; teoridir.

Iste bu temelde zaten, masal midir, tarihi bir gercek midir?, algilayamazsin. Tarih, bu tip; mitolojiler, efsaneler, mistisizmler le doludur. Ama; iste butun bunlarin da kendine gore teorileri vardir. Ustelik yaradilis teorisi, bugun dunyanin bir suru cografyasind gecerli idi ve Darwin oncesi 19. yuzyila kadar da tum dunyada gecerliydi. Tek farki; her toplumsal inanisin, baskalari ile ortak, ya da kendi, cografya ve toplumuna mahsus bir yaradilis teorisi olduguydu.

Ama; bu yaradilis mentalitesine ve dusuncesine ters degildi ve teori de buydu.Yani, yaratim. O yuzden bugun insanoglu dini ve tanrisal temelde, yaraticiya oznel icerik vererek, tasarimci/yapimci v.s. yi getirdi. Cunku bugun evrim teorisi var ve yaraticilik, akilli tasarimsiz tek basina yeterli degil.

Bak ben bunu, burda acikladim. Yani tanrisal/inancsal yanasim ve mentalitenin, bilim ve bilimsellige paralel gelismeye ayak uydurmak icin, kendini nasil "yeniledigini."

http://www.turandursun.com/forumlar/showthread.php?t=5958&page=85

Mesaj 850

Saygilarimla;
evrensel-insan

evrensel-insan
08-09-2010, 05:15
Saygideger arkadaslar;

Ne dersiniz?, S.Hawking'in yaptigi son "bilimsel aciklamalar" (Bilimin yasalarina tanri diyebiliriz/Evren kendi kendine yaratilmistir), bu basligi "dogruluyor mu, gercekliyor mu?

Sonucta emperyalist zihniyetin dogal zihniyet ve egosu, mutlaka kisiye, kisisel bazda ve tanrisal zihniyetinin dusunce uretimi temelinde, bir tanri bulduracak ve tanrisal "acligini/merakini doyuracaktir"

Konunun tek "aci tarafi" bunun bilim ve bilimsellik adina yapilmasidir.

Ne demisler, "arayan tanrisini da bulur, ....da"
Ya da "Butun dogal zihniyetin yollari, KISISEL/TOPLUMSAL tanriya cikar"

Dinli/dinsiz cesitleri yetmiyormus gibi; simdide "nur topu gibi "Tanrisiz (Tanri, evrende gizli) teizmimiz oldu.

Yalniz bir aciklama getirelim.

Panenteizm; duality olarak tanri=evren iciceligidir.
Panteizm monizm olarak, EVRENI TANRILASTIRMISTIR.-oznel tanrilastirma
S. Hawking' de "bilimsel olarak, TANRIYI EVRENLESTIRMISTIR-Nesnel tanrilastirma

Yalniz Hawking'in "gizli yaptigi" bir sey daha var. O da bilimin yasalarini, ortaya koyanin BILIMIN KENDISI DEGIL; INSANOGLU TURU VE BIRI OLMASI.

Bu da, zincirimizin son halkasi olan, INSANOGLUNUN TANRILASTIRILMASIDIR.

TANRININ INSANOGLU OLMASINI ise, zaten emperyalist zihniyet, tanriyi oynayarak; gostermektedir.

Saygilarimla;
evrensel-insan


Orijinalini görmek için tıklayınız : Madde/Nesne Farki Nedir?

evrensel-insan
19-09-2010, 20:02
Saygideger arkadaslar;

Nedense, sitemizdeki cogu arkadas, materyalizmi, varlik temeli madde oldugu icin, dusunce olarak sahipleniyorlar.

Halbuki, felsefenin varlik ile ilgilenen metafizik dalinda, varlik gorusu iki farkli katagoride incelenir.

Bunlardan biri; MUSTAKIL VAR OLAN VARLIK, katagorisi ve ideolojileri; materyalizm (madde), idealizm (dusunce) ve pozitivizm (mustakil var olan varlik yoktur), temelidir.

Ikincisi ise, GERCEK VARLIK, katagorisi ve ideolojileri;
Realizm (nesne), subjektivizm (ozne) ve nominalizm-isimcilik (gercek varlik yoktur) dir.

Bu temelde bakildiginda ve mustakil var olan varlik ile, gercek varlik arasinda bir paralellik kurmak gerekirse;

Materyalizm-Realizm ile
Idealizm-Subjektivizm ile
Pozitivizm-Isimcilik ile

Ortak ve benzerlikler icermektedir.

Mesela, madde olarak algilanan bir sey, ayni zamanda nesne omakta
Dusunce olarak algilanan birsey, ayni zamanda ozne olmakta
Ne madde/nesne, ne de dusunce/ozne olarak algilanan sey ise, pozitif e isim olmakta.

Aslinda ilginc olan konu, sitemizdeki yazar arkadaslarin, realizm yerine materyalizmi one cikarmalari, karsit olarak,ne pozitivizmi ne de isimciligi gale almamalari ve idealizmi savunusuna sahip yazarlarin olmamasi.

Bunun yerine, materyalizmi savunanlarin, tum inanclilari idealist olarak degerlendirmeleri, ya da materyalist olmayanlari idealist olarak degerlendirmeleri.

Tum bu degerlendirmeler, cagimizin degil; 18-19. yuzyilin degerlendirmeleridir.

Bu temelde sitede,m pozitivizmi savunan yazar arkadaslarin da olmamasi ilginctir.

Bu temelde, soruyorum;

Madde-nesne farki, bagi/iliskisi nedir?

Oznel icerigi olan nesne var midir?, varsa nedir?
Dusunce icerigi olan madde var midir?, varsa nedir?
Isimsiz bir madde/nesne, dusunce/ozne varmidir?, varsa nedir?
Pozitivizm, "mustakil var olan varlik yoktur." Derken, ne demek istemektedir?
Isimcilik, "gercek varlik yoktur." Derken, ne demek istemektedir?
Gercek varlik ile mustakil var olan varlik arasindaki fark nedir?
Gercek varligin, gercekligi; mustakil varligin, mustakilligi; nasil ortaya konabilir?

Sorulari daha fazla detaylandirmadan, burda nokta koyuyorum. Sorulara verilecek yanitlarim, gelecek yanitlar paralelinde olacaktir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

AerA
19-09-2010, 23:05
Sayın evrensel-insan ;

İşin açıkçası bu konu bana lazım bir konu idi. Neden mi? Bir çok zaman (yalana yer yok, her zaman) realizm yerine materyalizm demişimdir. Felsefe terminolojisi hakkında fazlaca bilgim olmadığından, hatta bu alanın terminolojisine kısır kaldığımdan, olsa gerek herhalde.

Konuya verilen cevapları yakından takip edeceğim. Ben cevap verebilecek kadar terminolojiye hakim değilim ne yazıkki. Verdiğim cevaplarda ki terminolojik hatalarla, kimsenin saçını başını yoldurtmak istemem.:hug: O yüzden lütfen kusuruma bakmayınız.:ohwell: Lakin bana, hızlandırılmış ders niteliğinde bir konu olmuş.

Ne demişler, eğitimin yaşı yok:high5:. Hadi şimdi de Fiziko Kimya laboratuarına.:party:

Saygılar.

evrensel-insan
19-09-2010, 23:16
Saygideger AerA;

Sen bir POZITIF bilim adami olarak; neden felsefenin varlik ile ilgili ideolojilerinden, birine yoneliyorsun?

Bilim adami, deneyini, gozlemini, arastirmasini v.s. yapar ve bunu bir soyutlama olarak aciklar.

Senin materyalizme (maddeye degil), ilgi duyman nerden kaynaklaniyor. Ustelik, maddenin varlik olarak; mustakillik sinirlari ortaya konamazken.

Yoksa materyalizm, madde temeli olmayan tanrisal ideoloji olan ateizmden mi kaynaklaniyor?

Saygilarimla;
evrensel-insan

AerA
19-09-2010, 23:42
Sayın evrensel-insan ;

Dilim döndükçe açıklamaya çalışayım.

Materyalizme olan ilgim, varlık felsefesine bakış açımdan, varlığın, nesnel bir varlığı olduğunu düşünmemden kaynaklanmakta. Varlığın gerçekliği bakımından Realizme yakın olmamın sebebi ise, nesnenin varlığı ve neye benzediğini bana veya üzerinde yürüttüğüm çalışmaya bağlı olmamasından. Fakat bu adı geçen nesne fiziksel dünyanın gerçeklerine dayalı bir nesnedir ki bu bakımdan pozitivizme de yakınımdır.

Bu noktaya kadar metodolojik bir hata yapmadım herhalde?

saygılar.

evrensel-insan
19-09-2010, 23:47
Saygideger aera;

Ne bir materyalist, ne bir idealist, ne de bir poizitivist olarak dusunupte "hangisi, ilk/once?" sorusu bir temelli zaman takintisi yapmadin ve insanoglu soyutlama yetisinin ozelliklerini, biribirine tercih etmeden kullandin ve aferimi hak ettin.

Bu arada oznelligi de "es gectin", yani bilimin soyutlamasi olan, formul, teori v.s. temelli kurgularini (kurallar, yasalar, kaideler, sorgulanmazlar, on kabuller v.s.)

Saygilarimla;
evrensel-insan

AerA
19-09-2010, 23:58
Sayın evrensel-insan ;

Bilimin soyutlaması olarak belirttiğiniz formül, teori, yasa, ön kabul v.b. hususunda ise; ben/biz kabul etsekte etmesekte, zaten var-bulunmuş-kurgulanmış-formüle edilmiş yada var olacak-bulunacak-kurgulanacak ve formüle edilecek şeylerin Bana/bize bağlı olamdıklarını düşünmekteyim.

Saygılar.

evrensel-insan
20-09-2010, 00:36
Saygideger AerA;

Aynen. Yalniz, bu kurgular, ne sabittir, ne mutlaktir, ne kesindir, ne de sorgulanmazdir. Tum bilimin ve her dalini olusturan temel disiplinlerin, yani axiom, maxim, belgit, postulat v.s. nin artik, deney, gozlem, bulus v.s. ile yanlislanabilecegi ve degisebilecegi dusuncesi ve uygulamasi bilimin temelidir.

Iste bu temel bile kendi basina, metafizigin, her turlu varlik ile ilgili herbir ideolojik inancsal dogrusunu (sabitini, ispatini, mutlakligini, sahiplenisini, determinizmini, kuralini, ilkesini v.s.) bilim ve bilimsellikten uzak tutar.

Saygilarimla;
evrensel-insan

AerA
20-09-2010, 00:45
Iste bu temel bile kendi basina, metafizigin, her turlu varlik ile ilgili herbir ideolojik inancsal dogrusunu (sabitini, ispatini, mutlakligini, sahiplenisini, determinizmini, kuralini, ilkesini v.s.) bilim ve bilimsellikten uzak tutar.

Sayın evrensel-insan ;

Bunun farkında bir kimse olmama rağmen, felsefenin terminolojisi içerisinde bunu ifade edememekteyim. Sebebini belirtmiştim, felsefe terminolojisine uzağım ve kısırıyım.

Demekki ne imiş. öğrenmenin cidden yaşı yokmuş.
Demekki bir daha ne imiş, beni tanımlayan herbir şeye materyalizm ismini vermemem gerekmekte imiş.

Teşekkürü bir borç bilir saygılar sunarım.:hug:

evrensel-insan
20-09-2010, 00:54
Saygideger AerA;

Epistemolojiye hosgeldin. Eger izmlerin, ister metafizik, ister etik icerikli ideolojik inanc olsun; Akilciligin, deneye, gozleme v.s. degil de; dogrucu, cikarci, bencil, guce, otoriye v.s. dayanan bir icerik ve anlam tasidigini da algilarsan, epistemolojik gerceklige hosgeldin diyecegim.

Bu konuda,yeni actigim yeni basligi "empirizm/rationalizm"-felsefe/psikoloji bolumunde- okursan, ne demek istedigimi algilayacaksin.

Saygilarimla;
evrensel-insan

diamat
20-09-2010, 11:23
sayın evrensel

madde/nesne sözde sorunsalı yerine, daha sahici sorunları tartışmaya neden açmıyorsunuz.

somut/soyut ilişkisi ve bağı çözümlenmeden madde/nesne bağı üzerine konuşmaya kalkmak laga luga yapmaktan öteye gidebilecekmidir.

insan denen türün de ait olduğu memeli sınıfı düşünebiliyor.
hatta insana çok yakın bazı türlerin çok ilkel de olsa soyutlama yeteneğine sahip olduğu iddia ediliyor.


insan düşüncesini diğer düşüncelerden ayırt eden kategorik fark ise soyutlama yeteneği denen şeyde yatıyor.

ancak soyutlama aynı zamanda insan yanılsamasının da temelini oluşturuyor.

insanların faydalanması için yazıyor olmalısınız.
siz de diğerlerinin yazdıklarından faydalanıyormusunuz.

sanmıyorum.
sizle daha önce soyutun ve soyutlamanın somutla olan ilişkisine dair bazı düşüncelerimi paylaştım.
ancak pek faydalanmamışsınız.

sizin somuttan kopuk, gerçeğin indirgenmiş bir biçiminin felsefesini (epistemoloji) bütünün felsefesi diye sunma hakkınızın olmadığını da defalarca deşifre ettim.
ontoloji ve epistemoloji gerçeğin soyutlamalarıdır.birbirinden koparılamazlar ve gerçeği ancak indirgenmiş olarak yansıtırlar.
ancak hala aynı yerdesiniz.
bir karış ilerlemeye niyetiniz yok.

evrensel-insan
20-09-2010, 19:42
Saygideger diamat;

Sen istersen benim dile getirdigim dusunceleri bir yana birak, 21. yuzyilda metafizigin, sadece materyalizm degil; idealizm AKILCILIGININ dunyayi, bilimi ve insanligi bugun ne hale getirdigini bir arastir.

18. ve 19. yuzyilin metafizigiyle, bugun dunyayi, bilimi ve insanoglunun geldigi noktayi degerlendirmek, hem saglikli, hem tutarli, hem de yararli degil, ama AKILCI.

Saygilarimla;
evrensel-insan

diamat
20-09-2010, 21:23
sevgili evrensel

sen onu bunu boşver.
bana somuttan türemeyen bir tane soyut göster.
öyle bir soyut bul ki; şu evrene ait olmasın.
ondan sonra materyalizmi eleştirmeye kalk.

evrensel-insan
20-09-2010, 21:36
Saygideger diamat;

bana somuttan türemeyen bir tane soyut göster.-Diamat-

Sende bana INSANOGLU TURU VE BIRI SOYUTLAMASI (kavrami, ifadesi, dili, felsefesi, inanci, bilimi, yasasi, kanunu, kurali, nesneli, ozneli, soyutu, somutu, maddesi, evreni, dunyasi, dogasi v.s.) OLMAYAN, bir sey goster.

Saygilarimla;
evrensel-insan

diamat
20-09-2010, 21:39
sevgili evrensel

bak etrafına, ne görüyorsun.
ne görüyorsan o.

evrensel-insan
20-09-2010, 21:51
Saygideger diamat;

Iste o gorduklerin, sana yansiyandir. insanoglunun var olarak kendine algilattigi ve kavramla ozdeslestirdigi, somutlardir. Kilit kelime de, senin dile getirdigin sekilde "GORMEK" tir. Goren de insanoglu turu ve biridir ve onun beyninin fonksiyonu dusuncesinin, bir ifadesidir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

diamat
20-09-2010, 21:56
sevgili dostum

gören de görülen de burda işte.
hala kelimelerden medet umuyorsun.
boşver kelimeleri.

şu gördüğünden gayrı ne varsa yalan.

artık soyutlama.
soyutlamaktan somutu farketmeyi unutuyorsun.

soyut somutu anlamak için bir araçtır hepsi bu.
soyutun soyutuna girenler, işin başını yani somutu unutur.
sana olan bu.

ister sözlerimi kaale alırsın isterse almazsın, sen bilirsin.

evrensel-insan
20-09-2010, 22:01
Saygideger diamat;

Benim neyi unuttugum degil, konu olan; senin asil kendini ve turunu unutman.

Iste akilcilik, boyle bir sey iste. Insanogluna etrafi gozlemletir de, kendini gozlemletmez. Ya, kendini, kendi ortaya koyduklarindan madde ile ozdeslestirir, ya da kendini ol diye olduran bir yaraticiya teslim eder. Iste akilciligin, tasarimci ve bireyci bulustugu nokta, bu akilciligi yurutenin, ne kendini ne de turunu gorememesi ve insandisi ogelere yonelerek, kendini ve turunu ona teslim etmesidir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

diamat
20-09-2010, 22:10
sevgili evrensel

yahu ne çok seviyorsun bana kulp takmayı.
şimdi de akılcı ilan ediverdin.

ben kendimi de türümü de etrafıma bakarken görebiliyorum.

etrafına bak derken taşa toprağa bak mı dedim ki sana.

uzun lafın kısası dostum.
etrafına baktığında havada uçuşan soyutlar göremezsin.

gördüklerin sadece somuttur.

onlara isimler takarsın.

boşver isimlerini; kendilerini gör, duy, hisset.

evrensel-insan
20-09-2010, 22:15
Saygideger diamat;

Ben seni bir sey ilan etmiyorum, materyalizmin akilci oldugunu soyluyorum. Bak bu konuda yeni baslik actim "Empirizm/rasyonalizm, bagi/farki nedir?" diye.

Tum ideolojik inancsal dogrular, akilciligin urunudur; bilim ve bilimselligin urunu ise, gozlemdir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

diamat
20-09-2010, 23:50
sayın evrensel

boşver bu kategorileri.
nedir materyalist adamın derdi.
adına madde de, nesne de, somut de, evren de.ne dersen de.
işte her şey şu evrene aittir.şimdi ben evren deyince sen soyut beş harfli evren kelimesinde takılıyorsun galiba.
ben o kelimenin işaret ettiği varlığı işaret ediyorum.senin de benim de dahil olduğumuz ve çevremizde olan her şeyi.şu gördüğün andromedea nebulasını.
birilerinin uydurduğu doğaüstü idealar ve soyutlar alemi yoktur.
o soyutlar da işte şu evrene aittir.o soyutlar somutun insan eliyle indirgenmiş biçimleridir.

bu kadar.
senin insan türü ve biri soyutu ortaya koyar tespitin materyalimle aynı bağlamda bile değil.
ona erişemez bile.
çünkü bu tespit zaten materyalizmde hem içkindir, hem de zaten materyalizmin söylediği kapıya çıkar.çünkü soyutu ortaya koyan insandır demek, soyut ortaya sonradan koyulmuştur demek.koyan insan da somut, soyutlanan da somut.
o yüzden boşuna soyuta takla attırma.

sana soruyorum.
somuttan türemeyen, şu evrende varolan herhangi bir şeyi işaret etmeyen bir soyut mu keşfettin de materyalizmi kafaya taktın.
yok.
ee daha ne.
bırak materyalizmi elli türlü kategorilere sokma çabasını bir tarafa.
bunlar senin kategorilerin.
yani beni bağlamaz.

ben diyorum ki.
madde ya da nesne ya da evren kelimesinin işaret ettiği şey her ne ise, insan da, düşünce de, soyutlama da, soyutta hepsi birden onda içkindir.
bunun nesini anlamak sana zor geliyor.
derdin beni delirtmek mi.

hala aklın karşısına gözlemi koyuyorsun.
ben evren derken aklettiğim bir evreni mi yoksa gözlemlediğim bir evreni mi konu yapıyorum.
sen ne dersin bu konuda.

gözlemlediğin evrende havada uçuşan soyutlar da gözlemledin mi.

evrensel-insan
21-09-2010, 00:00
Saygideger diamat;

Algilayamadigin su. Benim hem bir birey, hem de evrensel-insan zihniyeti olarak; bir ideolojik inancsal dogruya ihtiyacim yok. Cunku tum ideolojik inancsal dogrular, zaten insanoglunun bir urunudur.

Benim aldigim temel, bilim ve bilimselligin epistemolojik gerceklik temelidir. Bu da insanoglunun bugune kadar, kendi turu ve birine ne bildirdigini, ne belirttigini konu alir. Bu bildirimin, iki yonu vardir, birincisi felsefi, inancsal ogreti; digeri bilimsel bilgidir.

Sonucta bilgiyi de, ogretiyi de, ortaya koyan ve kendi turune, kendi monologuyla bildiren insanoglu turu ve biridir.

Oyuzden benim temelim, insanoglu turu ve biri, ben de zihniyet olarak serbest dusunur ve dusunce ve davranis olarak ta, epistemolojik gercekciyim.

Dolayisiyle, benim felsefenin metafizik ve tartismali ideolojik inancsal dogrularina ihtiyacim yok.

Insanoglu turu ve biri de, soyutlama yetisine sahiptir ve kendisi de, madde/nesne, dusunce/ozne ve kavram/ifadeden olusur.

Insanoglu turu ve biri, temel olarak, bunlardan birine, ya da ikisine indirgenemez, indirgenirse de, temel indirgenenlerdn biri, ikisi; yani metafizik ideolojik inancsal dogru/lar olur ve insanoglu turu ve biri olmaz.

Saygilarimla;
evrensel-insan

diamat
21-09-2010, 00:20
sayın evrensel

evren somuttur.
soyutlanır.
yegane doğru soyutlamasını materyalizm ortaya koymuştur.

evet.materyalizm insanoğlu ürünüdür.
ama senin temel aldığın şey de aynen materyalizm gibi insanoğlu ürünüdür.

şunun farkına varmalısın.
senin bilim dediğin , bütünsel açıdan materyalizmin epistemolojik açıdan indirgenmiş biçiminden başka bir şey değildir.

ısrarla söylediğim şey:
evreni indirgeme.
varolan evren ve onun insan tarafından ortaya konan bilgisidir.
bu bütünsellik senin indirgemeciliğinden daha tutarlı şekilde evreni yansıtır.
işte tam da bu bağlamda materyalizm=bilim diyebilirim işte.
bunun ideolojik/inançsal doğru olarak kategorize edilebilir bir tarafı falan var mı.
yok.

evrensel-insan
21-09-2010, 00:23
Saygideger diamat;

Eger bir ideoloji, inanc temelinden; iman temeline cikmissa, o ideolojiyi sorgulamak mumkun olmaz, cunku sabitlenilmis ve sahiplenilmistir.

O yuzden konuyu uzatmaya gerek yok. Sen ihtiyac duydugun, materyalizmine devam et.

Saygilarimla;
evrensel-insan

diamat
21-09-2010, 00:38
sevgili evrensel

benim materyalizme ihtiyacım yok.
o sadece bir bilgi.
evreni doğru anlamama yardım eden bir alet.

her fırsatta takmaya çalıştığınız kulpların benzerlerini size takmak benim içinde oldukça kolay.
farkettiniz mi, ben bunu hiç yapmadım.
ideoloji, iman, sahiplenip sabitlemek falan filan.

bunlar sizin sözlerinizin bittiği yerde devreye giren retorikler olmaktan daha fazlasını ifade etmiyor benim için.

iyi geceler.

evrensel-insan
21-09-2010, 00:51
Saygideger diamat

Benim dile getirdiklerim, hic bir ideolojiye, inanca, dogruya dayanmayan; epistemolojik gozlemdir. Sizin sahsinizla da bir ilgisi yoktur.

Saygilarimla;
evrensel-insan

rakıbalık
21-09-2010, 01:39
sayın evrensel insan, doğa kanunlarının insanoğlu biri ve türü için özel bir ayrıcalığı varmı?

evrensel-insan
21-09-2010, 01:52
Saygideger rakibalik;

doğa kanunlarının insanoğlu biri ve türü için özel bir ayrıcalığı varmı? -rakibalik-

Herseyden once, doga kanunlari denilen sey/ler; insanoglunun bir KURGUSUDUR. Insanoglu monologudur ve sadece insanoglu turu ve biri icin/eliyle/adina/aittir.

Iste bu temelde, dogaya; insanoglu oznelligi ve ozelligi ile eklenen bu kurallardan, doganin bir haberi yoktur.

Ayrica, dogallik ve bilimsellik kisvesi, kurgu (dil, felsefe, bilim, inanc, yasa, kanun, kural, formul v.s.), dogal zihniyetin elinde, insanoglu turu ve birini, kendi emperyalist cikarina teslim etmek icin, kullandigi bir kozdur.

Yani "insanoglunun dogal yapisi budur" temelli ortaya atilan, her turlu veriler, tabular, degerler; dusunce olarak insanoglu turu ve birinin "elini kolunu baglar/teslim alir." Yani "bu benim dogam ise, yapacak bir sey yok" mantigi isler.

Iste bu temelde, su anda emperyalist zihniyetin tekelinde olan bilimsellik ve dogallik, sirf kendi cikar ve yararina; insanoglu turu ve birini, teslim almak, caresiz birakmak, birbiriyle savastirmak ve de amac olarak; insanoglu turu ve birini her turlu etik ve metafizik kurgular eliyle, ve bunlara sahiplik ve sabitlik mucadelesiyle, kendi biri ve turu varligini unutturmak. Yasamlarini, cikar yonunde olume kanalize etmek ve bu yaratilan her turlu deger, tabu veri ile onlari kendi tur ve birinden koparmak.

Iste dogal zihniyetin, yapilanis ve isleyisinin; insandisi kurgulari ve insanlikdisi, tur ici savaslarinin temeli budur.

Saygilarimla;
evrensel-insan

AerA
21-09-2010, 01:55
sayın evrensel insan, doğa kanunlarının insanoğlu biri ve türü için özel bir ayrıcalığı varmı?

Sayın rakıbalık ;

Doğa kanunlarının, ne insanoğlu biri ve türü, ne diğer canlıların birleri ve türleri için bir ayrıcalığı yoktur. Doğa kanunları yaşamdan bağımsız işler. Bizim farkında olmamız veya bilmemiz işleyişlerini değiştirmediği gibi bizim farkında olmamamız ve bilmememizde işlemelerine mani değildir. Doğanın bizden/onlardan haberi yoktur.

Saygılar.

evrensel-insan
21-09-2010, 02:02
Saygideger AerA;

Dediklerin, sadece ve sadece doga; insanoglu sifatlariyla dogallik kisvesi altinda ve bilim gosterilen temeli altinda olursa, teslim alicidir. Genin BENCILLIGI, GUCLU OLANIN AYAKTA KALACAGI, BILIM YASALARININ TANRI OLABILECEGI; son yuzyilin eserleridir. Eskiden, deri rengi farki, kanin asilligi, kafatasi ayrimciligi v.s. ile insanoglu savastiriliyordu.

O yuzden, insanoglunun doga kanunlari, bilimin kanunlari ile, ne gibi bir cikar guttugunu, hangi icerikte bir teslimiyete yonelttigini,m v.s. cok iyi algilamak gerekiyor. Tabi ki, insanoglunun tur birligini, butunlugunu ve beraberligini, butun farklarinin rengiyle birlikte saglayacak isek. Aksi zaten, emperyalist zihniyetin; dogal zihniyeti ve dogal egosudur.

Sonucta dogalin ne oldugunu ortaya koyan, insanoglu soyutlamasinin belirtmesi ve bildirmesidir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

rakıbalık
21-09-2010, 02:08
hayır yanlış anladınız insanoğlunun birbiriyle olan yıkıcı savaşının sebeplerini sormadım. bir insanın isterse her yerinden bilinç fışkırsın bir hayvandan yada bitkiden farklı olarak doğa onun varlığı üzerinde bir ayrıcalık tanıyormu

evrensel-insan
21-09-2010, 02:14
Saygideger rakibalik;

farklı olarak doğa onun varlığı üzerinde bir ayrıcalık tanıyormu-rakibalik-

Eger dogaya, boyle bir icerik ve ozellik verirsek, bu TELEOLOJI, AKILLI TASARIMCILIK olur.

Sonucta doganin, boyle bir oznelligi ve ozelligi, insanoglu ona vermedikce yoktur.

Cunku doga icin; ozellik, oznellik v.s. gecerli degildir. Doga, insanoglu nasil ortaya koyarsa, odur.

Saygilarimla;
evrensel-insan

rakıbalık
21-09-2010, 02:20
sayın evrensel insan insanoğlunu doğadaki diğer varlıkların üstüne çıkarmanızdan dolayı bunu sordum ne farkı var sureç insan içinde geçerliyken. birey bilinci bireyler arası ilişkide amenna, fakat varlık olarak insanın doğadaki diğer canlılardan ayrıcalığı yok sizin insana tanrısallık veriyorsunuz oysa insanoğlu kendi turu arasındaki iletişimde bu farkındalık yada bilinçli olmanın ihtiyacında insanca yaşamak için. üstelik diğer canlılardan daha vahşi olduğu için siz hiç elma dağdaki ayıların şavşattaki ayıları protesto etmek için şavşata gidip inlerini yaktığını gördünüzmü insanoğlunun birbiriyle olan yıkıcı yok edici istekleri ve bunu farkında olanların insanca yaşam için düzenlemelere gitmeleri insanı yüceleştirmiyor doğada yada üstünleştirmiyor materyalizme iman dediniz bir an muhyiddin arabinin tanrısız olanını dinliyormuşum gibi geldi siz insanoğlu üzerine bu kadar ayrıcalık yukleyince.

evrensel-insan
21-09-2010, 02:28
Saygideger rakibalik;

Yukaridaki mesaj, size; yani insanoglu turu ve birine ait degil mi?, yoksa baska bir tur ve birin dile gelisi mi?

Insanoglunun tanrilastirilmasi, zaten emperyalist zihniyetin kendisidir.

Ben ise, tanrisal zihniyeti degil; insansal zihniyeti ortaya koyuyorum. Cunku insanoglu turu ve birinin, yaratms oldugu tanri; ancak tanrisal zihniyet tasidikca ve olumlu/olumsuz tanri kavrami hakkinda, ideolojik inancsal dogrular ortaya attikca, gundemdedir.

Insansal zihniyetin; tanri degil, tanrisl dusunce degil, tanrilastirma degil; tum bunlari doguran tanrisal zihniyete ihtiyaci yoktur. Tanrisal zihniyet, insanoglunun kendi turu ve birinin farkina ve bilincine varamamasinin ve kendini teslim etmek icin ortaya attigi bir kavramdir. Teslimiyette, bu kavrama verilen oznel ve ozel icerik ve anlam ile gelir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

rakıbalık
21-09-2010, 02:37
sayın Aera evet doğa kendi işini biliyor .evrensel insanın her konuda insanoğluna ayrıcalığı onun düşüncesi ve ifadesiyle bunlar anlam kazanıyor demesi buda bir çeşit iman olabilirmi bunu sorguluyordum

evrensel-insan
21-09-2010, 02:39
Saygideger rakibalik;

Soyle dusun, kendi turu ve birine bir yarari olmayan ve devamli bir tur ici savasim veren bir varligin, kendi turu ve birinin farkina ve bilincine varmadan, yasam ve iliskilerinin onemini, kontrolunu, yonlendirimini v.s. algilamadan; kendi disinda kalan, diger turlere, canli/cansiz algiladigi her seye bir yarari olur mu?

Bilinc ve farkindalik, once kendinden ve turunden baslar, zaten bu farkindaligi alan da, kendi gibi evrende yasam suren baska turlere ve uzerinde yasam surdugu,, dunyaya, dogaya,m evrene zarar vermez.

Bil kokeni ile yanasir ve deney, gozlem bulus, arastirma v.s. si ile bildirir, belirtir. Hem kendi turu ve birini gozleme, deneye v.s. tabi tutar, hem de algiladigi herseyi. Onlari algilamanin yaninda, onlara ne kadar ihtiyaci oldugunun bilincine ve farkina varir. Yani, YASAR VE YASATIR.

Saygilarimla;
evrensl-insan

evrensel-insan
21-09-2010, 02:47
Saygideger rakibalik;

evrensel insanın her konuda insanoğluna ayrıcalığı onun düşüncesi ve ifadesiyle bunlar anlam kazanıyor demesi buda bir çeşit iman olabilirmi bunu sorguluyordum -rakibalik-

Neyin imani olacak?

Ben bir insanoglu turu ve biriyim. O yuzden baska turler ve birler ve de doga, evren v.s. nin dilini bilmiyorum, onlarla dialog kuramam ve ancak, algim ile onlari kendi monologumla bildiririm.

Eger bir gercek varsa, o da budur.

Yoksa, ha doganin kendi kanunu oldugunu soylemissin, ha Kuran'i Allah yazdi, demissin; bir farki yok.

Benim tum algim, ancak turumun ve kendi bunyemdedir. Ben ancak, baska tur ve butunu kendi algimla algilarim, bu da benim monologumdur.

Yarin, baska bir tur soyutlama yetisi ile, turum ve benim ile bir dialog kurmak isterse, o zaman bakariz. Ama, su a turum ve ben algi konusunda alternatifsiziz ve biz calip, biz oynuyoruz. Taki bir altenatifortaya cikana kadar.

Bu epistemolojik gercekligi, curutebilecek insanoglu turu ve biri disi, herhangibir tur, varlik v.s. varsa, su an ortaya ciksin, ya da ciktiginda bakariz.

Saygilarimla;
evrensel-insan

rakıbalık
21-09-2010, 02:59
sayın evrensel insan insanlar olmasada bu yağmur yağarmı, türün devamı doğum ölüm hayvanda bitkilerde bu dejavu devam edermi? insanoğlunun kendi türüyle olan iletişim ve paylaşım sorunu ve bunun çözümü için gereken farkındalık yada evrensel zihniyet insanın insani yönü ile alakalı nedir zarar vermeden saygılı yaşayabilmek, bu insanoğlunu doğada üstün kılmıyorki. demek istediğim materyalizm evet bunu söylerken kendimden nefret ediyorum ama ismi lazım olmayan şahsın bu konuda dediklerine katılmak gerekmezmi olanı görmek doğaya bakmak yeterli diilmi.

evrensel-insan
21-09-2010, 03:03
Saygideger rakibalik;

sayın evrensel insan insanlar olmasada bu yağmur yağarmı,-rakibalik-

Bu soruyu, kim soracak/kim cevaplayacak?, kim yagmur, yagmak v.s. dil ve kelimelerini kullanacak?

Eger bunu basaran olsa da, o kendi turu icin basarir ve bu da onun monologu olur, yoksa, "ben yagmurum ve yagiyorum" diye, kendikendine bir dile gelis ve algi yoktur.

Saygilarimla;
evrensel-insan

rakıbalık
21-09-2010, 03:08
ayhhh yakamı bağrımı yolasım geliyor :) soracak birisi olmadığındada bu düzen var olabilirmi şu üzerinde yaşadığınız yer yüzünde, bütün insanların öldüğünü farzedelim devran yine dönmezmi illa bir insanın bunu ifade etmesimi gerekli

evrensel-insan
21-09-2010, 03:11
Saygideger rakibalik;

devran yine dönmezmi -rakibalik-

Kimin icin, kime/neye gore?

Eger vardan yola cikiyorsan, var; insanogluna yansiyanin, isaretlenmesinin, algilanarak kavram olarak yansitilmasidir.

Bildigin gibi, ol da tanrinin dedigidir, tabi inananlar, adina.

Dinazorlar devrinde, ne olup olmadigini insanoglu nasil ortaya koyar, sence?

Cunku, tur ve bir olarak, dinazorlar devrinde, insanoglu yok.

Saygilarimla;
evrensel-insan

rakıbalık
21-09-2010, 03:27
sayın evrensel insan insanoğlu için yaşamın anlamı geçirdiği sureçle alakalı ama doğadaki diğer turlerde de aynı evreler (doğma büyüme yaşlanma ölme) geçerli iken insanoğlunun kendi türüne bunu anlamlı kılması adına ifade etme yöntemi insana, insanın yapısına dair bir yaşam formu . bu anlam bir ağaç için yada bir hayvan için birşey ifade etmez. insan istediği kadar anlamlar eklesin sadece kendi türü bunu anlar kendi türü ile olan yaşam mücadelesi aslında farkında olmayı gerektiriyor, sayın aeranın dediği gibi doğanın umurunda diil ve insanın doğada insanca yaşaması yıkımlardan savaşlardan uzaklaşması doğaya diil kendine yararındandır. materyalizm bu gerçeği ifade ediyor insanca duygusallıkla diilde manzarayı göstererek.

evrensel-insan
21-09-2010, 03:36
Saygideger rakibalik;

materyalizm bu gerçeği ifade ediyor insanca duygusallıkla diilde manzarayı göstererek. -Rakibalik-

Materyalizm konusu, bu baslikta yeteri kadar aciklandi. Istersen once onlari oku ve benim bu konudaki dusuncelerimi algila ve gerekirse, onu da masaya yatiririz.

Cunku gercegi ifade eden materyalizm degildir, materyalizm; felsefenin, metafizik dalinin, mustakil var olan varliga yonelik getirilmis, bir ideolojik inancsal dogrudur. Hem bilimin konusu degildir, hem de bilimsel degildir. Ustelik, tartistigi rakip ideolojik inancsal dogrular vardir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

rakıbalık
21-09-2010, 04:37
Bilim adami, deneyini, gozlemini, arastirmasini v.s. yapar ve bunu bir soyutlama olarak aciklar.

Senin materyalizme (maddeye degil), ilgi duyman nerden kaynaklaniyor. Ustelik, maddenin varlik olarak; mustakillik sinirlari ortaya konamazken.


Saygilarimla;
evrensel-insan


sayın evrensel insan, başlığınızı ve yazdıklarınızı okuduğum için konuya dahil oldum. bilim adamı deneyim, gözlem ve araştırmasını kim için yapar insan, araç nedir madde maddenin kendisini dile getirmiyor olması onun yokluğunu gösterirmi, siz insan ve türü için ele alıyorsunuz. bu insana ayrıcalık üstünlük verdiğinizi göstermezmi evrenin umurunda olmayan düşüncenizi?

evrensel-insan
21-09-2010, 22:04
Saygideger rakibalik;

maddenin kendisini dile getirmiyor olması onun yokluğunu gösterirmi,-rakibalik-

Gostermez tabi ki. Sonucta yansisi var, algilaniyor ve "madde" kavramiyla, insanoglu monologu olarak ozdeslestiriyor. Yani, "madde" insanoglunun, yansisini algiladigina, kavram vererek yansittigidir, bilgidir ve turevdir.

Yansimasi-algiya, kavrama ve yansitmaya donusmustur.

Iste bu temelde, yansiyan ne olursa olsun, onu algilayan, kavramlastiran ve yansitan olmasa, yansimasinin bir anlami/icerigi v.s. yoktur.

Saygilarimla;
evrensel-insan

rakıbalık
24-09-2010, 14:04
sayın evrensel insan,

kavramlaştıran olmasa anlamı içeriği yoktur dediğiniz zaman bu insanı tanrılaştırmak olmuyormu. fırtına için toplanan bulutlar bir araya geldiğinde, arkadaşlar bulunduğumuz koordinatlara göre tam altımızda yaptığımız işi kavramlaştırıp anlamlı kılan insanoğlu türü bulunuyor ufak ufak dağılalım yada adam gibi yağıp gurleyelim mi der, yerin bilmem kaç km altında bir fay hattında enerji boşalması olacakken çıkacak olan enerji hmm tam üstümde bilimsel araştırma merkezi ve bunyesindede elitis entellektüel akademik kariyerli seçkinler var bu zeki varlıklara dokunmayım en iyisi gidip başka yerde silkeleneyim demez yada deniz kenarında oturan biri akdemik kariyerli, diğeri benim gibi fabrika ayarları bozuk iki insan manzara seyreylerken okyansta oluşan tsunami dur şu akademik kariyerli, dalgayı ikiye ayırıp ona dokunmayım diğerini suyumda boğayım demiyor seçmiyor. hatta senden çıkarılan keresteyle yapılan sandalyede kıçım daha kaliteli dinleniyor diye kayın ormanına dalan insana seninde karaciğerin benim yapraklarımı daha olgun ve dolgun gösteriyor diyerek dallarıyla insanoğlunun ümüğünü sıkmayacak kadar naif olan kayın ağacı doğa evren diğer varlıklar, insanla anlamlı oluyorum şeklinde bir tapınmaya gitmiyor
insanoğlu, evrendeki her nebatı bitkiyi hayvanı suyu taşı toprağı toplayıp ey doğa bakın ben farkındayım insanoğlu olarak nasıl yaşamak gerektiğinin bilincindeyim size herşeye anlam veren benim dediğinde orada bulunan orangutanlar yada çam ağaçları aa çok haklı nekadar şuursuzmuşuz diye hayıflanmaz havadaki turna denizdeki dalga siz onları ifade etmediğinizde yok olmaz eylem devam eder

siz kabın içinde somutu soyutlaştırıyorsunuz ve kalkıp ben yoksam bu kabın anlamı yok diyorsunuz resmin tamamına baktığınızda sizin anlamınızın kap için birşey ifade etmediğini kapta sizden başka nesnelerinde olduğunu ama siz resme resmin sahibi gibi baktığınızdan kabın sahibi hakimi gibi davranıp kendinizi ve türünüzü kutsallaştırdığınızı görmüyorsunuz.üstelik türler arasında bulunduğu kabın içine eden kendi türünü sınıflara ayırma bölme yok etme konusunda başrol oynayan tek türken. artı kavramlaştıran olmanın türünüzden başka kime ne yararı var,malum son belliyken.

insanoğlu kendi türü içinde doğaya ve insanlığa uygun yaşaması, farkındalıklı olması, yaşam kalitesini artırması iki ayda bir d vitamini appulleri ve b12 takviyesiyle yaşlanmayı geciktirmesi ne evrenin ne doğanın nede doğadakilerin umurunda yansıtan olsa ne olur olmasa ne olur en basiti bizim burda iletişmemiz siz ve benden başka kimin umurunda oda konu işine gelen yazdığı sürece geçerli bir akış ve insana dair yazı dili

insanın kendi türü ve çevresine saygılı barış içinde eşit insanca yaşamı, bilincini ve sınırsız hayalgücünü yıkıcı diilde yapıcı kullanmasıyla sağlar(imkansız) ama bu ona evrende bir ayrıcalık üstünlük vermez bence

biliyorum şimdi siz yine bu yazıyı yazan kim diceksiniz. imdaaatt ciyakk

aslında forumda bu konuları donanımlı,akademik uslupla mantıklı ve tek bir cumleyle bütün olaya açıklık getiren bir üye vardı, rumuzu bi sn başka sayfa açıp bulmam gerek evt buldum spartacus dağıttığım ve debelendiğim konuyu daha anlaşılır ifade eden aydın bir insan.çünki ben ilerizekamla size ifade edemiyorum.

evrensel-insan
24-09-2010, 17:58
Saygideger rakibalik;

kavramlaştıran olmasa anlamı içeriği yoktur dediğiniz zaman bu insanı tanrılaştırmak olmuyormu.-Rakibalik-

Birincisi, ben hic bir sey demiyorum. Sadece olanin, epistemolojik gerceklik resmini veriyorum. Tanrilastirmadan algiladiginiz nedir?, ortada bir guce tapma, bir gucu yucelestirme, bir guce teslimiyet ve bir guce itaat, ibadet, iman ve inanc yoksa; ortada tanrilastirma yoktur. Tanrilastirma olmasi icin, tanri yani; INSANOGLU TURU VE BIRINDEN USTUN BIR ALGI OLMASI GEREKIR. Insansal zihniyette, insanoglu turu biri eliyle, insanoglu butunlugunu,birligini ve beraberligini saglayandir. Cunku insansal zihniyette, yaradilissal, tanrisal, inancsal, ideolojik, dogrusal bir dusunce temeli yoktur.

Epistemolojik gerceklik ise; Epistemolojik olarak bilinen ve kendi dahil, algiladigi herseyi, bildiren, anlamlayan, icerik veren, isim veren v.s. Kisaca, SOYUTLAMA YETISI OLAN TEK VARLIK INSANOGLU TURU VE BIRIDIR.

Dolayisiyle, kendi dahil; algiladigi ve var saydigi herseyi, kendi turu ve biri adina/ait/icin/eliyle ve de MONOLOGUYLA ortaya koyan insanogludur.

Sey kendi kendini kendi adina, eliyle, ait, icin ortaya koyamaz. Insanoglu turunun seyi ortaya koymasi da, seyi baglamaz. Cunku bu ortaya koyus, monologa dayanir.

Iste insanoglu turu ve biri, seyi ortayakoymayip, bir de o ortaya koydugu seye, kendi oznel ve ozelligini icerik ve anlam olarak yuklerse, boylece, kendi disinda baska bir oznel ve ozelligi olan, ustelik insanoglu turu ve biri oznel ve ozelligi tasiyan, BIR GUC/OTORITE v.s. yaratmis olur. Bu da tanrilastirmadir.

Cunku, insanoglu turu ve biri, sadece boyle bir kendi disi guc yaratmakla kalmaz, ona kendini teslim eder ve ona karsi, yukumluluk, sorumluluk yuklenir, kendi yarattigina karsi, kendi elini kolunu baglar.

Iste insanoglu turu ve birinin, bir soyutu somutlastirarak, ya da bir somutu soyutlastirarak, soyutlamasi ile tanrilastirmasi budur.

Insanoglu turu ve birinin kendisini tanrilastirmasina gelince, bugun bun u zaten emperyalist zihniyet, dogal zihniyet ve egoyu dogal ve bilimsellik kisvesi altinda koruyarak ve turu ve de birini bu kisveye teslim ve mahkum ederek ve de karsitlari, ideolojik inancsal dogrular olarak birbiriyle carpistirarak ve nemayi toplayarak, ustelik bir de koruyucu, kollayici izlenimi vererek; Tanriyi oynamaktadir, zaten.

Bak, konu derin. Hangi konunun daha detayli aciklanmasini istersen, sana link verebilirim. Cunku ben bu konulari detayli olarak, sitede acikladim.

Saygilarimla;
evrensel-insan


Orijinalini görmek için tıklayınız : İç Ses

evrensel-insan
13-04-2010, 19:54
Saygideger arkadaslar;

Bu basliga "ic ses" adini vermemin sebebi; UlulEbsar yazar arkadasimizin, kullandigi bir tamlamadir. Almis oldugum bir om mesajida bu konunun onemini ortaya koymaktadir.

Eger, ben bu konunun acimini, UlulEbsar arkadasa biraksaydim, ya "cikmaz ayin son carsambasi" n da, acilacakti.:pray2::boink:

Oyuzden UlulEbsar arkadasin "affina siginarak, basligi ben aciyorum.

Once gelen mesaji ve ceabimi alintilayayim.

sevgili E-i

Öz ego (kişiyi oluşturan bileşenler) ile İdeal ego (öz egonun belirleyici gücüyle oluşturulanlar) arasında nasıl bir ilşki vardır. bunların arasında bir muhabbet var mıdır ? Yani İçten kendiyle konuşmak söz konusu mudur yoksa deli mi derler adama

beni bu ego konusunda aydınlatır mısınız , vaktiniz varsa ?
teşekür ederim

sevgiler

Saygideger arkadas;

Bence bu konu hakkinda baslik at. Cunku, birey bilincinin evrensel insan duzeyi, tam da bu konuya bagli. Kimilerinin icses dedigi bu konu, bir kisinin kendi kendini sorgulamasi ve bu sorgulama temelinde de kendini hem birey bilinci alma yolunda, hem de bu bilinci mekan butunu evrenin evrenselligine ve tur butunu insanoglunun insansalligina tasiyacak en onemli konudur.

Yani baskalarina kendi dogrularini kabul ettitmek yerine, kendi kendine kendi oz iraden ile kendi dogrularini sorgulamak ve bu dogrulara ihtiyac duyup duymadigini kendine algilatmak ve de dogumdan beri alinan veri, deger ve tabulari kendini kendin sorgulamanla; hem ogreni den bilmeye tasimak, hem de ihtiyac temelinde sorun olanlari elimine edip, o konuda serbest dusunur bilincine cikmak.

Bu ayni zamanda kendi bilincinin farkindaligi ve bu bilincin duzeyinin algilanmasidir. Sonrasi icinde bulundugun bilinc duzeyini insansal/evrensel tabanda sorununu alglayip, bu sorunu sorgulamaktir.

Iste boylece tum sorunlarin kaynagi olan dogal dusuncenin kokenine inilebilir ve bu kokenin temellerinden birini kullanmak yerine, bu kokenin kokensel sorunu algilanip, alternatife yonelinebilinir, benim evrensel/insansal alternatifim gibi.

Izin ver, ben senin bu om ini siteye alayim, yeni bir baslik acarak. Konu katkilarla daha da detaylanir. Cunku ego sorunu, dogal dusuncenin teslim oldugu ve son duragi olan sorundur.

Saygilarimla;
evrensel-insan

evrensel-insan
13-04-2010, 20:08
Saygideger arkadaslar;

Icses, ego, super ego, benlik, ozbenlik, sahtebenlik, bilinc, safbilinc, ozbilinc cesit ve duzeyleri; soyut oldugundan, evrensel bir ortak onayi olmadigindan sadece kisilerin kendi duzeyleri(ideoloji, inancsallik, etiksel degerler, bilgi, bilinc, birikim, deneyim v.s.) temelinde verecekleri icerik ile ortaya konabilen kavramlardir.

Bu kavramlar "psychologism" in konusu olmakla birlikte, verilen iceriklerin anlam ve algisi, felsefenin; epistemolojisinin, ve de metafizik ve etiksel dallarinin kendi ideolojik inancsal dogrusu temelinde ortaya koydugu kavramlardir.

Epistemoloji, bu konuyu; etiksel bilimler temelinde ortaya koyar.

Bu konuda bir dogru ortaya koymaktan, ya da dogrular arasi bir mucadele vermekten ziyade, herkesin biribirinin verdigi cerigi algilama acisindan, bu konuyu isleyelim.

Bu konuda, tarih surecinde, felsefi olarak, tarihi karakterlerin ortaya atilmis tezleri debulunmaktadir.

Evet buyrun, bu konuyu masaya yatiralim. Herkes isterse, bu soyut, fakat somutlastirilan kavramlara; ya tarihi karakterleri referans gostererek, onlara atifta bulunarak ya da kendi verdigi icerik temelinde basliga katkida bulunabilirler.

Saygilarimla;
evrensel-insan

UlulElbab
13-04-2010, 20:49
Değerli Evrensel-insan,

Başlığı yen gördüm.
Öncelikle böyle bir başlık açma zahmetinden beni kurtardığın için teşekkür ederim...
Elbette konuştuğumuz gibi benim bu konuda söyleyeceklerim var;
Öncelikle insan BEN derken hangi BEN? sorusunu sormalı kendine...
İç Sesin keşfi böyle başlar...
Ancak burada iç ses den bahsederken ve monologları ele alırken,
Bipolarize olmuş bir kişilik ve Şizoid -paranoid kişilik bozukluklarını ayrı tutmak gerekiyor.
Her monolog/içses bir kişilik bozukluğunun göstergesi değildir.

Ayrıca yine bu başlık altında BİLİNÇ DÜZEYİ yükselişleri esnasında ne gibi değişiklikler hissederiz? sorusunu da ele almakta fayda görüyorum.
Farkındalığın arttığı geçiş dönemlerinde insanlar ne tür bir İç sarsıntılar yaşarlar?
Teist düzlemden nonteist düzleme geçişte yaşanan monologlar ve içe doğru yapılan yolculukta ÖZ Benlik ve Sahte benliğin dialogları nasıldır? sorularına cevap arayabiliriz.
Bu dialoglar kişiden kişiye değişiklik gösterecektir elbet...Bizler ancak yaklaşık birşeyler ortaya koyabiliriz.
Ancak şimdi oğlumun uyku saati ve ben ona zaman ayırmam gerekiyor:)
Bu akşam başlamak dileğiyle...
Saygılarımla...
UlU

evrensel-insan
13-04-2010, 21:03
Saygideger arkadaslar;

Bu arada "ic ses-inner voice" yani "Conscience", Turkce de "vicdan" olarak ta degerlendirilir.

Buradaki vicdan algisinin sorunu da, sadece dini, mistik ve idealist duzeyde bir icerik verilerek algilanmasidir.

Hem vicdan, soyutunun; sinirlari idealizm ile sinirli degildir, hem de buradaki vicdan, ne suurun (conscious), ne de bilincin (acknowledgement), es anlamlisidir.

Yine bu temelde de; Turkce de bilinc ile suur birbirine karistirilip, esanlamli kilinmaktadir.

Farkindalik ise, bilince paralel olan (cognition, awareness) icerigindedir.

Bilhassa 20. yuzyildan baslayarak gelisen, bu kavramlar 21. yuzyilda cok farkli iceriklere burunmuslerdir.

Bu temelde kendilerini bu gelisime uyarlayamayan diller ve bu dilllerin 20. yuzyil oncesi ve yapisi kavram icerik ve farklarini ortaya koyma bakimindan yetersiz kalmaktadir.

Maalesef, dilimiz Turkce de, bu dillerden biridir. Ustelik kavramlarin soyut temeli, konuyu iyice "cikmaz" a sokmaktadir.

Oyuzden bu konuda mesaj yazacak arkadaslarin, sadece kavramlari kullanmalari degil; ayni zamanda o kullandiklari kavramlara verdikleri icerik ve anlamlari da belirtmeleri, mesajlarin algilanabilmesi acisindan, rica olunur.

Cunku ne vicdanin kokeni sadece dini ve idealisttir, ne de suur ile bilinc ayni icerige sahiptir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

evrensel-insan
13-04-2010, 21:09
Saygideger UlulEbsar;

Bipolarize olmuş bir kişilik ve Şizoid -paranoid kişilik bozukluklarını ayrı tutmak gerekiyor.-UE-

Bu mesajina sadece ufak bir esprili ve ironik yanitla cevap vereyim. Ustelik senin cevabinin "evet olacagini bile bile.:peace:

Buradaki, senin kisiligin; bipolarize olmus kisilik oluyor, degilmi? Ya da olma yolunda olusmakta mi?:lock1::sad:

Birde, bende olan bipolarize disilik kisiligi var. Bilhassa dusunce uretiminde, yani, bipolariteye notr algi ve disaridan bakis ve de bipolaritenin kokenini veren ile birlikteki UCLEMI, ki evrensel insan bu uclemin de disaridan goruntusunu ortaya koyabiiyor.

Tabi bunlar, temellerin algilanmasindan sonra gelen, ilerki konular. Bence onemli olan, once dogal dusuncenin temelsel dusunme yapi ve isleyisini veren kokenini ve sorununu ortaya koymak. (Son iki paragrafi, simdilik "gale alma")

Saygilarimla;
evrensel-insan

evrensel-insan
13-04-2010, 21:31
Saygideger UlulEbsar;

"Pole" ingilizcede "kutup" temelli anlam tasir ve pol- kokeni coculculugu ifade eder, "bi" ise, basina geldigi kelime temelinde ya karsitliktir, ya da ikilemdir (yani ikiside ayni karakterdedir, karsitlikta ise, ikisinin karakteri biribirine zittir)

Bu temelde, polarite, politics, policy, polizm, polimer v.s. hep ayni icerikte algilanmalidir. Basina gelen bi, onun cogullugunu degil; ikililigini (ikilem ya da karsitlik) belirtmek icindir. Yani ya ikilem, ya karsitlik, ya da cokluk. Duality de ki du ikilemi verir, karsitligi degil.

Oyuzden, daha onceki mesajimda da belirttigim gibi, dilin yetersizliginden, kelimeleri sadece kulklanmakla kalma, ayni zamanda verdigin icerigi acikla ki; daha net algilansin.:playball::faint2:

Senin yerine bipolariteyi ben acikladim, sonucta hic bir kismi Turkce degil, ama her zaman aciklamam ona gore:croc:

Saygilarimla;
evrensel-insan

UlulElbab
13-04-2010, 23:13
Saygıdeğer E.İ,

Öncelikle sağlıklı bir tartışma için asgari saygıyı hitabda değil içerikte sağlamalıyız diye düşünüyorum.
Açıkcası o konuda bazı endişeler taşıdığımı belirtmek zorundayım.
"Bipolar" yada diğer bir deyişle bölünmüş kişilikler konumuzun dışında çünkü bir hastalık olarak tanımlanıyor diye belirtmeme rağmen şahsıma bu yönde "Latife" yapmanızı hoş karşılıyorum ancak tartışmanın devamı açısından kaygı uyandırıcı buluyorum.
Bu tür nükteleri Sayın Paslıçivi'ye de yapmaya başladığınızı Teke-Tek tartışmalarınızı takip ettiğim kadarı ile görüyorum ve "Ego-centric" bu tür yaklaşımları onaylamıyorum.
Katkıdan ziyade tartışmalara zarar verdiği açık.
Tekrarkonuya dönmek adına konuya "SEZGİ" (intuition)yi de eklemek istiyorum ve bu Terim hakkında ki görüşleriniz ile konuya son günlerin moda kelimesi ile bir "açılım" getireceğini düşünüyorum.
Saygılarımla...
UlU

evrensel-insan
13-04-2010, 23:27
Saygideger UlulEbsar;

Eger mesajimin dil ve uslubu senin algin olarak, sana rahatsizlik verdiyse, ozur dilerim. Mumkunse bunun hangi cumlemden kaynaklandigini da gosterirsen, sevinirim. Zaten ben ironi ve espri oldugunu belirttim.

Ben ciddi oldugum kadar, pratik zekali bir nuktedanimdir da. Bunun benim algimda ego ile bir iliskisi yoktur. Bu kisioye duyulan, "yakinlik/samimiyet" ten kaynaklanir. Ama bu tabi ki tek tarafli ve "zorla" olmaz.

Oyuzden hangi cumlemin sana boyle bir algi verdigini buraya izah edersen, bende bir dahaki sefere daha dikkatli dil ve uslup kullanirim.

Umarim, bunun bir amac tasidigini dusunmuyorsundur, eger boyle bir dusuncen varsa da, bu beni uzer.

Paslicivi arkadastan, boyle bir algi almadim. O yuzden onun adina bu alginin sadece senin algin oldugunu soyleyebilirim.

Saygilarimla;
evrensel-insan

evrensel-insan
13-04-2010, 23:37
Saygideger UlulEbsar;

son günlerin moda kelimesi ile bir "açılım" getireceğini düşünüyorum.-UE-

Nedir, bu atifta bulundugun, son gunlerin "moda" kelimesi.

"Intuition" kelimesi, literaturde; genelde inancsal duzeyde ve tamamen bilim disi gecer. Bilim, bu konuda "Imagination", yani "hayal gucu" kelimesini, bilim ve bilimselligin soyutu olarak degerlendirmeyi daha yegler.

Cunku intuition, ayni zamanda; 6. his, parapsikoloji, medyumluk, gelecegi gorme v.s. temelli bilim kurgu ve epistemoloji ustu, doga ve dunya otesi guclere ya da bilimin henuz epistemolojik olarak aciklayamadigi, spekulatif teorilere dayanir.

Hem sezgi, hem de hayal gucu; beynin bir fonksiyonudur. Fakat, bilim ve bilimsellige acilan soyutu; hayal gucudur.

Sonucta, inanclar duyum olarak; mutlaka bir somut tabandan esinlenmek, ya da soyutlarina bir somut taban bulmak zorundadir. Hayal gucu'nde bu bilimselligin epistemolojik siniri olarak belirgindir. Ama; bilimselligin temeli, somuta yani deney, bulus, gozleme dayandigindan, sezginin boyle bir tabani yoktur. Var denilen taban, sadece varlayani baglar. Evrensel bir onayi ve yanlislanabilirligi yoktur.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Natan
13-04-2010, 23:43
Bu akşam sadece başlık için sevindiğimi belirterek başlamak istiyorum.

UlulElbab
14-04-2010, 00:01
Saygideger UlulEbsar;

Eger mesajimin dil ve uslubu senin algin olarak, sana rahatsizlik verdiyse, ozur dilerim. Mumkunse bunun hangi cumlemden kaynaklandigini da gosterirsen, sevinirim. Zaten ben ironi ve espri oldugunu belirttim.

Ben ciddi oldugum kadar, pratik zekali bir nuktedanimdir da. Bunun benim algimda ego ile bir iliskisi yoktur. Bu kisioye duyulan, "yakinlik/samimiyet" ten kaynaklanir. Ama bu tabi ki tek tarafli ve "zorla" olmaz.
evrensel-insan

Rica ederim Değerli evrensel-insan,
Beni rahatsız eden birşey yok:)üstelik Yakınlık/samimyet karşılıksız da değil ...
Ayrıca onur duyarım:pray2:

UlulElbab
14-04-2010, 00:05
Değerli Evrensel-insan,

Siz sezginin Bilimsel olarak olmadığını ancak "hayalgücü" olarak adlandırılabileceğini yazmışsınız...
Haklılık payı olmakla beraber,"İÇ SES" konusu ile dolaylı yoldan ilgili olduğu için Ansiklopedik kısa bir Bilgi ile geçmeyi öneriyorum;

'''Sezgi''' (intuition) felsefede, mistisizmde, ezoterizmde ve farklı öğreti sistemlerinde farklı anlamlarda kullanılmış bir terimdir.


Sezgi hakkında ansiklopedik bilgi


Sezgi (intuition) felsefede, mistisizmde, ezoterizmde ve farklı öğreti sistemlerinde farklı anlamlarda kullanılmış bir terimdir.
Kimi felsefi akımlarda akıl yoluyla kavranamayacak gerçeklerin derin düşünme (tefekkür) yoluyla aranışı sezgi kapsamında değerlendirilir.
Ruhçulukta sezginin, insanın kendi düşüncesi olmaktan ziyade çeşitli etkenlerden kaynaklanan tesirlerle belirdiği kabul edilir ki, bu etken genellikle bedensiz bir ruhtur. Bu yüzden ruhçular yüksek bilgileri içeren tebliğlerin alındığı ruhsal irtibatlara "sezgisel (intuitif) irtibat" derler.

Gnostiklere ve antikçağ inisiyelerine göre spiritüel aydınlanma yolunda üç tür bilgi mevcuttur ki, bunlardan öğretim yoluyla öğrenilebilir bilgi mathesis, his ya da ıstırap yoluyla edinilebilen bilgi pathesis, sezgi yoluyla öğrenilebilir bilgi de gnosis olarak adlandırılmıştır. İnisiyasyonlarda en yüksek aşamaya ulaşanların, yani inisiye oluş aşamasına erişenlerin sezgi yoluyla aldıklarını çevresine aktararak aydınlatması sözkonusu olur. İnisiye adayının bu hale gelişi kimi inisiyasyonlarda tohumun bitki haline gelmesi sembolizm'iyle, kimi inisiyasyonlarda ise meşale sembolüyle temsil edilmiştir.

İlham (inspiration) adı verilen sezgi söz veya yazı tarzında dışarı yansıdığında vahiy (revelation) adını alır. Vahiy sözcüğü yalnızca peygamberler için kullanılan bir terim değildir. Terim Araplar'da İslamiyet gelmeden önce de bilinen ve kullanılan bir terimdi.



Felsefi bir bakış açısıyla sezgi


En genel anlamıyla, gerçekliği dolaysız olarak içten ya da içeriden kavrayabilme, tanıyıp bilme yetisi. Adım adım ilerleyen gidimli düşünmenin ya da birtakım uğrakdardan geçerek yol alan usavurmanın tersine, bir şeyi doğrudan doğruya algılayıp kavrama; bilinçli bir düşünme ve yargıya varma süreci olmaksızın doğrudan, aracısız gerçekleşen anlama ya da bilme; hiçbir çıkarıma dayanmaksızın, dolaysız bir biçimde bilgiye ulaşma yordamı. Başka bir deyişle, önermelerden başka önermelere yönelerek, mantıksal yolla çıkarımlar yaparak ilkelerden sonuca ulaşan, tek tek parçalardan bütünlüğü olan bir düşünce oluşturan gidimli düşünme yoluna karşı, doğrudan ya da aracı kullanmaksızın düşünce kuran, bütünü bir kerede, bir bakışta tümüyle ele geçiren, şeylerin özüne dolaysız bir biçimde, doğrudan doğruya ulaşan, şeyleri tüm bir devingenliği içinde bütünlüklü kavrayan içten duyma yolu.

kaynak:
Turkcebilgi.com: Sezgi hakkında ansiklopedik bilgi
Genel Başvuru ve Bilgi Sitesi
Under Creative Commons License: Attribution Non-Commercial

evrensel-insan
14-04-2010, 00:27
Saygideger UlulEbsar;

"Felsefi bir bakış açısıyla sezgi" alt basligiyla belirttigin seyler, gercek v.s. gibi bazi kavramlarin ortak algi saglanabilmesi temelinde aciklanmasi baki kalarak, benim gozlemsel yalanlama dedigim konunun pozitifidir.

Yani bunu ortaya koymanin amaci, SORUNU ORTAYA KOYMAKTIR.

Su an paslicivi ile de yazismamizin odaklastigi nokta bu.

Yani, ben; disaridan bakis acisini, notr algiyi, bir cesit ayna gibi yansitabilmeyi; dogal dusuncenin SORUNU icin kullanmaktayim.

Yani burada bakis acisi olarak; bilinc duzeyi ile, bilincinde olmak farki var. Cunku bilinc duzeyi SORUNUN FARKINDA DEGILDIR, FARKINDA OLAN BILINCINDE OLMAKTIR.

Soyle bir ornek vereyim, bir milliyetci veya inanir; milli ve dini bilinc duzeyindedir, ama ne milli ne de dini icerigin SORUNUN bilincinde degildir.

Ya da bir non teist; bir teistin bilinc duzeyinin bilincindedir. Yani Teist duzeyin sorunun bilincindedir.

Oyuzden bilinc duzeyine gore bilincinde olmak, bir duzey ileridedir.

Iste bu felsefi acilimdaki bilinc duzeyinin ben BILINC OLARAK SORUN OLDUGUNUN FARKINDAYIM, o yuzden de pozitif degil; yani one surme degil, onerme degil; CIKARSAMA VE CURUTME amacini tasir, benim mesajlarim.

Yani Dogal dusuncenin ONERDIGINI, evrensel-insan CURUTUR. Dogal dusuncenin one cikardigini, evrensel insan cikarsamayla eler.

Cunku, oneri bilinc duzeyi, o onerinin sorunsal algisi ve curutulmesi, bilincinde olmaktir.

Iste benim bunyemdeki mucadele, tam da bu dogal dusunce cekirdek ortaya koyumu ile, bundan arinma, bunun sorununu dile getirme ve evrensel insan alternatifini sunma mucadelesidir.

Yani mucadele, bilinc duzeyi ile bilincinde olmak arasindadir. Buradaki one surme, bilincinde olmak, onun bir ust duzeyi de bu ne surumu sorun olarak farkedebilip, algilayabilecek bilince ulasmaktir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

UlulElbab
14-04-2010, 01:06
Sayın E.İ,

Bir teistin bir nonteisti anlaması ancak kendisinin dinden çıkması ile mümkündür.
Bir nonteist ise teisti daha iyi anlar eğer teizm düzleminden geliyorsa...
Oysa anladığım kadarı ile sen hiçbir zaman teist düzlemi deneyimlemedin?
Bu bir eksiklik mi bilmiyorum ama Empati yapabilmek açısından bu çok önemlidir.
Evrensel-insan düşüncesini anlatırken empati yapamamandan dolayı yeterince etkili olamadığını düşünmekteyim.
Ancak E.İ düşüncesi ve onun felsefesi konusuna bu başlıkta belki ilerleyen bölümlerinde gireriz diye düşünüyorum...
Ondan önce Teist düzlemde insanların algılarını irdeleyelim istiyorum;
Teist düzlemde düşünce ile Futbol takımı tutmak pek de farklı şeyler değildir aslında..
İnsanlar ebeveynlerinden (ana-baba) aldıkları Tanrı/Allah inancı ile bir din üzerinde doğarlar...
Bu bizim ülkemizde "müslüman doğmak" olarak algılanır...Başka ülkelerde Hristiyanlık veya Budistlik olabilir...
İşte benim iddiam odur ki müslüman doğmak diye birşey yoktur...Çünkü müslümanlık asıl itibarı ile bir EYLEMdir...Etimolojisini başka bir başlıkta incelemiştik...TESLİM olmakla ilgilidir diye...Bir insan Teslim olmuş vaziyette nasıl doğar...
Dinde istenen AKLIN Teslim olmasıdır...
Yeni doğmuş bir bebeğin Aklının teslim alınması söz konusu bile değildir...
Burada size bir sorum olacak;
İnsan yavrusu doğdu sizce Agnostikmidir?

sonra dilerseniz devam ederiz...

Saygı ile...

evrensel-insan
14-04-2010, 01:21
Saygideger UlulEbsar;

Burada size bir sorum olacak;
İnsan yavrusu doğdu sizce Agnostikmidir?-UE-

Insanoglu yavrusu, TABULU RASA dogar. Yani dusunme, soyut ve kavram yetisi ile, ama 0 dusunce, soyut ve kavramla. Tum bunlari yasam ve iliskilerinde ogrenir. Dogumdaki fiziksel yapisi, soyut uretimine hazirdir.

Evrensel insan bilinci; tum soyut curutumu ve cikarsamasi ile, tekrar tabulu rasaya donup; ordan dogal dusunce yerine, evrensel insan'a yonelimdir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

evrensel-insan
14-04-2010, 02:12
Saygideger Ulul Ebsar;

Bebek konusuna daha da aciklik getirecegini dusundugum bir link vereyim sana;

http://www.turandursun.com/forumlar/showthread.php?t=5958&page=57

Mesaj 570

Sygilarimla;
evrensel-insan

UlulElbab
14-04-2010, 02:49
Saygıdeğer E-İnsan,

Link için teşekkürler...
Hepimiz bir amaç peşindeyiz...nedir o? İnsanlığı bir adım ileri taşımak..Belki de onu düzeltmek...Peki ama insanlık nasıl düzelir?
İnsanlık önce bireyde düzelir, sonra toplumlar sonra dünya düzelir. Önce kendimizi düzelterek ancak dünyayı düzeltebiliriz.

Ben beyni iyi kullanmanın en iyi yönteminin, düşünen kısmını iyi takip etmek ve onu kontrol altına almak olduğuna inanıyorum. Düşünüşü izleyen bir bilincimiz olduğunu asla unutmamamız gerektiğini ve gözlemleyen olarak daima orada olmamız gerektiğini savunuyorum.

Eğer kendimizi, psikolojide "otomatik düşünce" diye yer alan düşünen zihnin ellerine bırakırsak, kendimizi ondan ibaret zannetme hatasına düşebiliriz.. oysa biz sadece zihinden ibaret değiliz! Öz benliğimiz yani derin bilincimiz evrendeki "bir" olan o büyük varoluşun bir parçasıdır. Öz benliğimiz doğasına aykırı bir davranış, tutum sergilemez.. ancak, kontrolü zihnimize bırakmış isek doğamıza ve bilince aykırı tutumlar sergilemeye başlarız.

Zihnimiz doğası gereği olumsuzu üretmekle görevlidir, bizi hayvandan ayıran, insan yapan bu yararlı mekanizma, kendimizi ona teslim ettiğimizde maalesef hayatımızı karartan, savaşlara neden olan karanlık bir dünya yaratmamıza neden olabiliyor.

Bir bebek ilk yürümeye başladığında yolda rastladığı bir taşa takılıp düşeceğini bilmediği için takılıp düşüyor, ama ikincisinde zihin onu depolamış ve bir daha aynı hatayı yapmaması için olumsuzu üretmiş ve ona ikinci taşı gördüğünde "bu taş kötü dikkat et ayağına takılacak" önermesi ile sentezlediği kurguyu sunuyor insana. Bu olumsuz doğaya sahip zihin, bizi aslında tüm kötü tecrübelerimizden uzak tutması gerekirken bazen de çok büyük yanlışlar yapmamıza neden oluyor.

Düşünün ki; çocukken size daima şiddet uygulayan adama benzer bir adamla karşılaştınız ,işte o an eğer kontrol bilincinizde değil de zihninizde olursa, o yine olumsuz doğası gereği ama sizi koruma amaçlı, başlayacak kurgulamaya "Bak bu adam o adama benziyor hem de galiba o, şimdi sana saldıracak, o saldırmadan sen ona saldırmalı ve ona engel olmalısın" önermesiyle o kişi ile benzerliğe sahip bu zavallı hiç bir şeyden habersiz adama saldırmanızı önerecek ve siz bu ilizyonla zavallı masum birine saldırmış olacaksınız.

Evet en basit örnekten yola çıkarak beynimizin işlevini düşünüşe teslim etmememiz gerektiğini asla unutmayalım.. onu, düşüneni izleyen büyük iradeye yani derin bilincimize teslim edelim.
Düşüneni izlediğinizde göreceksiniz öyle anlamsız önermeler sunuyor ki bize.. bunlar, durmadan geçmişle geleceğe projekte eden ama asla gerçeğe dayalı olmayan kurgulardan ibaret oluyorlar. Zihin, anı değerlendirirken olumsuz önermeleriyle aslında sadece bizi koruyor.. ama ne yazık ki, kendisini sadece zihinden ibaret sanan derin bilinçten yoksun zavallı varlıklar durmadan kaos, savaş ve kavga üretebiliyorlar. Ya da durmadan illüzyon içerisinde herkesi rakip görüp kardeşçe yaşanması gereken bu güzel dünyada hayatı kocaman bir yarış parkuruna çeviriyorlar.

İzleyin düşüneni, daima izleyin.. bazen onu öyle komik anlarda yakalayacaksınız ki, gülümseme ihtiyacı hissedeceksiniz.

Eğer düşünen mekanizma olmasaydı ne olurdu?... Hayvanlar gibi yaşar, tecrübelerimizden ders alamaz, hatalarımızı göremez, daha iyi bir yaşam kalitesine asla ulaşamazdık. Düşüneni takip eden bilincimiz, düşünüşün önermelerini iyi gözlemleyip yerinde değerlendirdiğinde hayat kalitemiz artar ve biz düşünceyi kullanmış oluruz, o bizi kullanmış olmaz!

Bu değerli mekanizmanın daima farkında olalım ve kendimizi ona kaptırmayalım.. sadece onu iyi gözlemleyip, onun analizlerini iyi değerlendirip, onu kendimiz ve çevremizin yaşam kalitesini arttırmak için kullanalım. Düşüneni kullananlardan olalım kendisini düşünenden ibaret zannedenlerden değil.. ki, içimizdeki o büyük ve tüm evrenle "BİR" olan Varoluşla buluşalım.

Saygılarımla...
UlUL

evrensel-insan
14-04-2010, 03:02
Saygideger UlulEbsar;

İnsanlık önce bireyde düzelir-UE-

Aynen, zaten o yuzden de; evrensel insan bilinci birey bilinc duzeyinin en genis mekansal ve tur olarak ta en butunsel bilinci.

Varolus, konusunu su an zaten "haril, haril", "hara,gure" paslicivi ile bire bir de yazisiyoruz.:playball:

Oyuzden o konuya burda girmeyecegim.

Yalniz senden bir ricam var. Yazi engini lutfen mavi secme, okurken gozlerim rahatsiz oldu. Ne yaparsin, fiziksel "yaslilik iste.:humble:

Bu basligi ben senin icin actim. Sen hangi konuya yogunlasmak istersen, ona yogunlasiriz.

Becerebilirsek "daldan dala atlamadan" bir takip izliyelim, derim ben.

Istersen once, benligi, istersen bilinci masaya yatiririz.

Ya da su, dogal dusuncenin son duragi olan ve herkesi "teslim alip, elini ayagini baglayan" "gen bencildir", konusunu, ya da egonun icerigini v.s. Secimi sana birakiyorum.

Bu arada evrensel'in kosesi'nin "icindekiler" linkini vereyim, konu basliklarina bakarak; ilgini ceken konuyu kolayca bulur ve okursun.

http://www.turandursun.com/forumlar/showpost.php?p=280176&postcount=743

Saygilarimla;
evrensel-insan

UlulElbab
14-04-2010, 03:29
Değerli E-insan gözlerine verdiğim rahatsızlıktan dolayı özürdilerim.
Yaızıyı buraya Siyah olarak tekrarlıyorum:) maksat mesaj sayım artsın:)
UlulElbab olarak yazdığım 1000'e yakın mesaj güme gitti..şimdide hodri meydana çıkacak mesaj sayısına ulaşamıyorum.
Bu arada nazik yaklaşımından dolayı teşekkür ederim.
Konu seçimini bana bırakman büyük incelik..Lakin ben biraz dağınık ilerlerim...
Toparlamak maalesef sana düşecek...Ancak Bilinç ve zeka ile devam edelim diyorum...

Saygıdeğer E-İnsan,

Link için teşekkürler...
Hepimiz bir amaç peşindeyiz...nedir o? İnsanlığı bir adım ileri taşımak..Belki de onu düzeltmek...Peki ama insanlık nasıl düzelir?
İnsanlık önce bireyde düzelir, sonra toplumlar sonra dünya düzelir. Önce kendimizi düzelterek ancak dünyayı düzeltebiliriz.

Ben beyni iyi kullanmanın en iyi yönteminin, düşünen kısmını iyi takip etmek ve onu kontrol altına almak olduğuna inanıyorum. Düşünüşü izleyen bir bilincimiz olduğunu asla unutmamamız gerektiğini ve gözlemleyen olarak daima orada olmamız gerektiğini savunuyorum.

Eğer kendimizi, psikolojide "otomatik düşünce" diye yer alan düşünen zihnin ellerine bırakırsak, kendimizi ondan ibaret zannetme hatasına düşebiliriz.. oysa biz sadece zihinden ibaret değiliz! Öz benliğimiz yani derin bilincimiz evrendeki "bir" olan o büyük varoluşun bir parçasıdır. Öz benliğimiz doğasına aykırı bir davranış, tutum sergilemez.. ancak, kontrolü zihnimize bırakmış isek doğamıza ve bilince aykırı tutumlar sergilemeye başlarız.

Zihnimiz doğası gereği olumsuzu üretmekle görevlidir, bizi hayvandan ayıran, insan yapan bu yararlı mekanizma, kendimizi ona teslim ettiğimizde maalesef hayatımızı karartan, savaşlara neden olan karanlık bir dünya yaratmamıza neden olabiliyor.

Bir bebek ilk yürümeye başladığında yolda rastladığı bir taşa takılıp düşeceğini bilmediği için takılıp düşüyor, ama ikincisinde zihin onu depolamış ve bir daha aynı hatayı yapmaması için olumsuzu üretmiş ve ona ikinci taşı gördüğünde "bu taş kötü dikkat et ayağına takılacak" önermesi ile sentezlediği kurguyu sunuyor insana. Bu olumsuz doğaya sahip zihin, bizi aslında tüm kötü tecrübelerimizden uzak tutması gerekirken bazen de çok büyük yanlışlar yapmamıza neden oluyor.

Düşünün ki; çocukken size daima şiddet uygulayan adama benzer bir adamla karşılaştınız ,işte o an eğer kontrol bilincinizde değil de zihninizde olursa, o yine olumsuz doğası gereği ama sizi koruma amaçlı, başlayacak kurgulamaya "Bak bu adam o adama benziyor hem de galiba o, şimdi sana saldıracak, o saldırmadan sen ona saldırmalı ve ona engel olmalısın" önermesiyle o kişi ile benzerliğe sahip bu zavallı hiç bir şeyden habersiz adama saldırmanızı önerecek ve siz bu ilizyonla zavallı masum birine saldırmış olacaksınız.

Evet en basit örnekten yola çıkarak beynimizin işlevini düşünüşe teslim etmememiz gerektiğini asla unutmayalım.. onu, düşüneni izleyen büyük iradeye yani derin bilincimize teslim edelim.
Düşüneni izlediğinizde göreceksiniz öyle anlamsız önermeler sunuyor ki bize.. bunlar, durmadan geçmişle geleceğe projekte eden ama asla gerçeğe dayalı olmayan kurgulardan ibaret oluyorlar. Zihin, anı değerlendirirken olumsuz önermeleriyle aslında sadece bizi koruyor.. ama ne yazık ki, kendisini sadece zihinden ibaret sanan derin bilinçten yoksun zavallı varlıklar durmadan kaos, savaş ve kavga üretebiliyorlar. Ya da durmadan illüzyon içerisinde herkesi rakip görüp kardeşçe yaşanması gereken bu güzel dünyada hayatı kocaman bir yarış parkuruna çeviriyorlar.

İzleyin düşüneni, daima izleyin.. bazen onu öyle komik anlarda yakalayacaksınız ki, gülümseme ihtiyacı hissedeceksiniz.

Eğer düşünen mekanizma olmasaydı ne olurdu?... Hayvanlar gibi yaşar, tecrübelerimizden ders alamaz, hatalarımızı göremez, daha iyi bir yaşam kalitesine asla ulaşamazdık. Düşüneni takip eden bilincimiz, düşünüşün önermelerini iyi gözlemleyip yerinde değerlendirdiğinde hayat kalitemiz artar ve biz düşünceyi kullanmış oluruz, o bizi kullanmış olmaz!

Bu değerli mekanizmanın daima farkında olalım ve kendimizi ona kaptırmayalım.. sadece onu iyi gözlemleyip, onun analizlerini iyi değerlendirip, onu kendimiz ve çevremizin yaşam kalitesini arttırmak için kullanalım. Düşüneni kullananlardan olalım kendisini düşünenden ibaret zannedenlerden değil.. ki, içimizdeki o büyük ve tüm evrenle "BİR" olan Varoluşla buluşalım.

Saygılarımla...
UlUL

____

UlulElbab
14-04-2010, 03:33
Evet, işte böyle; insanlığın sorunu derin bir biçimde zihinden kaynaklanıp gidiyor.

Ya da daha doğrusu bizim zihinle yanlış özdeşleşmemizden, bizim onu kullanacağımız yerde onun otomatik işleyişine teslim olmamızdan kaynaklanıyor.

Yani aslında kadim dinlerin dikkat çektikleri “nefis” tabiri ile anlatılmaya çalışılan, zihnin ta kendisidir.

Amma ve lakin kadim dinlere inananlar da günümüzde, bunun özdeşleştikleri zihinlerinden farklı bir şey olduğunu sanmaktadırlar ve dışarıda bir şeytan aramaktadırlar.

Akıntıya kapılıp sürüklenen farkındalığımız, içinde bulunduğumuz anda tam uyanık ve mevcut olmama eğilimimiz bir boşluk yaratıyor.

Ve yararlı bir hizmetkar olarak tasarlanmış zamana bağlı zihin bu boşluğu kendisini efendi ilan ederek dolduruyor.

Bir çiçekten diğerine uçan bir kelebek gibi, zihin geçmiş deneyimlerle meşgul olup, ya da kendi ürettiği filmi projekte ederek bizi illüzyoni bir yaşam skalası içerisinde gelecek olanı bekler hale getiriyor .

Biz yüzyıllardır süregelen bu kaybolmuşluğumuzda nadiren anda gerçek yaşamın içinde burada bulunuyoruz.

Oysaki fiziksel bedenimizin, değişen duygularımızın ve geveze zihnimizin ardında yatan gerçek benliğimizi ancak ve ancak andaki gerçek hayatın içerisinde tam ve bütün olarak, zihinsel perdelerimizi aralayıp hatta yırtıp ortadan kaldırarak, yüksek farkındalıkla bulabiliriz.

Zihnimiz bizim için tecrübelerinden faydalanmamızı sağlayan dolayısıyla bizi bir bölümüyle hayvandan ayıran mükemmel bir mekanizmadır aslında.

Ancak, insan tekamülünün en önemli ve en değerli kazanımı asırlardır güdümlendiği gibi düşünme yeteneğimiz değildir.

Düşünenin altında izleyen doğal zeka, tıpkı içgüdü gibi, yol boyunca sadece tek bir noktadadır, ne geçmişte, ne gelecekte, ne de başkalarının sorumluğunda ve etkisinde değildir.

Bizim etki altında kalan kısmımız o asli realitemizi perdeleyen ve onu bize fark ettirmeyen zihinsel kimliğimizdir.

Bizlerin nihai kaderi, asli Var’lığımız ile yeniden birleşmek ve olağan fiziksel dünyadan anbean, katbekat olağanüstü değerli realitemizi ifade etmekdir.
Saygıdeğer Evrensel-insan biliyorum şimdi diyeceksiniz ki “bunu söylemek çok kolay ama biraz da uygulama konusuna gel
” evet haklısınız sadede geleliM;

Çünkü gerçekten de bunu söylemek kolaydır, ancak uygulama konusunda henüz insan tekamülünün daha ileri erimlerine erişmiş olan insanların sayısı yeterince çok değildir.

Elbette bizlere rehberlik edecek yol boyunca farkındalıkla yaşamak için yardım edebilecek kaynaklar ve öğretmenler ve bilgeler vardır.

Bizler eğer bu farkındalıklarımızı kazanmak adına birer adım atarsak, kuşkusuz bildiğimiz haliyle dünya değişip çok daha iyiye doğru gidecek ve o değerli bilgeler daima rehberimiz olarak bizlerden bir adım önce sevgi varlığımıza yolculuğumuzu aydınlatan feneri tutacaklardır.

Önemli olan seçimimizin sorumluluğumuzu almak kararında olmasıdır.

Böylece öz-varlığımızın, farkındalığıyla ve gücüyle korkular ortadan kalkacak, tüm değerler olumlu yönde değişip ve yepyeni bir uygarlık doğacaktır.

Bizler artık zihnimizin esaretinden kurtulmuş, onun sadece harika bir mekanizma olup sınırsız hizmetimizde olduğunun bilinciyle ve onu kullanarak (o bizi değil) gerçek insan olmanın doyumsuz huzurunu yaşayacağız.

Saygılarımla...
UluL

evrensel-insan
14-04-2010, 03:45
Saygideger UlulEbsar;

Ancak Bilinç ve zeka ile devam edelim diyorum-UE-

UlulElbab olarak yazdığım 1000'e yakın mesaj güme gitti..-UE-

Neden, iki niki birlestirebilirsen, eski yazilarina kavusursun. Bu teknik olarak, mumkun. Yoneticilere ya om ile ya da mesajla bir danis bu konuda.

Aslinda yazini okumustum. Guzel bir ikili secmissin. Zekanin, geri planda, vicdani mi (benim vicdan algim; hem kendine, hem de baskasina hem fiziksel, hem dusunsel zarar vermemek), yoksa akli mi, one cikaracagi; hangisi one cikinca da; aklin mantiginin mi, yoksa vicdanin duygusunun mu one cikacagi soz konusu.

Burada cok ilginc bir ters oranti var. Aklin one cikmasi, tamda "gen bencildir" in kaniti yani EGOIST BEN,

Vicdanin one cikmasi, tamda bireyin, cogulcu yonunun, paylasiminin, birliginin, beraberliginin, v.s. one cikmasi, yani COGUL BEN

Mantik ve duyguda ise, ters durum var. Cunku, mantigi one cikaran akil, duyguyu one cikaran vicdan.

Eger aklin yonlendirdigi vicdanin duygusu one cikarsa, tam anlamiyla yandin.

Eger vicdanin yonlendirdigi duygun one cikarsa, ic celiski.

Eger vicdanin yonlendirdigi, mantik one cikarsa bingo.

Iste burada zkanin; geri plandaki, pratikligi, planlama ve projesi v.s. one cikiyor.

Aslinda su an hatirlamiyorum ama; zeka konusunun sitede islendigini biliyorum.

Vicdan akil onderligini de, burdan

http://www.turandursun.com/forumlar/showthread.php?t=9740

bulabilirsin.

Bilinc ise; once duzey ve sonra bilincinde olmak temelli farkindalik olarak iki duzeye ayriliyor, tabi cesitleri de var.

Saygilarimla;
evrensel-insan

evrensel-insan
14-04-2010, 03:59
Saygideger UlulEbsar;

20 nolu mesajini okudum. Sadece yorumsuz okuyorum. Fark ettigim bir konu, paslicivi ile konulari aciklamaniz, benzerlik tasiyor.

Oyuzden once senin ondan farkini algilamam gerekiyor ki; teslimiyet, sahiplik, sabitlik, caresizlik v.s. konulari ve kavramlara verilen icerik, mesela tanri veya her turlu yaratici ve onunla kurulan bag ve iliski.

Bu aynen, varlik/varolus icin de gecerli.

Neyin sorun olarak ve neden algilandigi ve sorunun mu, yoksaalgilanan farkindaligin mi one suruldugunu algilamak v.s.

Bu ve buna benzer konulari algilayabilmem icin; neleri kendine sabitliyerek ve sahiplenerek rehber yaptigini ve bu rehberin senin dogruladigin ideolojik inancsal icerigini algilamam gerekiyor. tabi bu da zaman isi.

Yeterki sen, dusuncelerini ortaya koy.

Saygilarimla;
evrensel-insan

UlulElbab
14-04-2010, 04:01
Saygıdeğer E.İ,

Paylaşımıniçin teşekkür ederim...TR saati ile oldukcageç bir saat..O nedenle ben iznini isteyeceğim...
Yarın devam etmeyi umuyorum:)
Gider ayak sana konumuzla kısmen ilgili bir fıkra aktarmak istiyorum;
Yüzünde gülümseme eksik olmasın. İyi Geceler....


Adam işi sebebiyle Ankara’ya uçacakmış, tam uçağa bineceği sırada bir ses duymuş; "Uçağa binme uçak düşecek".

Adam korkmuş, binmemiş. Öbür uçağı beklerken haber ulaşmış; – Ankara uçağı düştü kurtulan yok.

Haydarpaşa garına gidip tren bileti almış , trene bineceği sırada yine aynı ses; "Binme bu trene, raydan çıkacak " Adam iyice korkmuş, binmemiş trene, evine dönmüş sabah gazeteyi açınca şok olmuş : Ankara treni raydan çıktı 234 ölü,

adam şükretmiş ama Ankara’ya gitmesi lazım, bari otobüs ile gideyim demiş, bilet almış.Yine o ses; "Otobüs kaza yapacak binme" adam dayanamamış bağırmış;
-Kimsin sen yahu?
-Ben senin iyilik meleğinim.
Adam iyice kızmış ;
-Ulan o zaman evlenirken niye sesini çıkarmadın? :D:D

evrensel-insan
14-04-2010, 04:09
Saygideger UlulEbsar;

Dusuncelerini daha yakindan ve net tanimak adina; su an icsesinin (yani kendi oz iraden ile kendinle verdigin mucadele), varmak istedigi bir nokta, amac var mi? var ise, bunun yol ve yontemini belirledin mi?

Bu soruyu istersen genel algila ve oyle cevap ver. Yani icsesin bir amaci olmali mi?, olsa bu amac nedir? ve bu amaca ulasmak icin cizilecek yol ve yontem ne olmalidir?

Biliyorsun "aciklanmayan yasami, yasamanin anlami yoktur"

Guzel bir fikraydi.

Saygilarimla;
evrensel-insan

UlulElbab
14-04-2010, 21:53
Saygideger UlulEbsar;

Dusuncelerini daha yakindan ve net tanimak adina; su an icsesinin (yani kendi oz iraden ile kendinle verdigin mucadele), varmak istedigi bir nokta, amac var mi? var ise, bunun yol ve yontemini belirledin mi?

Bu soruyu istersen genel algila ve oyle cevap ver. Yani icsesin bir amaci olmali mi?, olsa bu amac nedir? ve bu amaca ulasmak icin cizilecek yol ve yontem ne olmalidir?

Biliyorsun "aciklanmayan yasami, yasamanin anlami yoktur"

Saygilarimla;
evrensel-insan

""aciklanmayan yasami, yasamanin anlami yoktur""
E.İ.

Saygıdeğer E.İnsan,

Çok güzel bir o kadar da isabetli bir söz bu...Ancak yaşamın anlamı öyle bir kaç sayfaya yazarak..veya kitablar yazarak açıklanancak bir fenomen gibi görünmüyor...

ve işin en ilginç yanı "Biliyorum" diyenin defalarca yanıldığı,bilmeyenin bilmeye zorlandığı bir dünyada yaşıyoruz...

Varoluş/Hayat bizi KARARLAR almaya-vermeye zorluyor...

İnsan hiçbir karar almadan-vermeden bir Gün geçiremez...Mutlaka karar almak zorundadır...Aldığı kararlarıda kısmen veya tamamen-duruma göre uygulamak zorundadır...
Küçük veya büyük,mutlaka bir çok kararlar....
İşte bunları Determizm ile açıklamak mümükün görünmüyor...
Küçük Nedenler ve onların sebep olduğu Sonuçlar ...
Bir zincir olup uzayıp gidiyor...

Bizler bu söz konusu, kendimizin ürettiği/üretmek zorunda kaldığımız
"Sebep-Sonuç" zincirlerinin tamamına HAYAT diyoruz...

Bu Sebep ve Sonuçların sorumluluğu bize ait...ve bizler bunların Nihai sonuçlarına da katlanmak veya keyfini çıkarmak Zorundayız...

Positif veya Negatif...Olumlu yada Olumsuz ne üretirsek onunla ve ona rağmen yaşıyoruz...

Bir örnek verecek olursak; Okula gidiyoruz...Öğrendiklerimizi ve kavradıklarımızı bir Sınav ile ispatlıyoruz...Çalıştıysak iy sonuçlar aksi takdirde kötü sonuçlar...Sonra iş hayatına atılırız...başarı veya başarısızlık...
Kazanç veya Kayıp..Refah yahut Sefalet...
Herşey Ellerimizde.

Peki bu Tablonun neresinde Tanrı? Allah? Varoluş?

Tanrı bu sahnenin Heryerinde ve aynı zamanda Tablo Tanrının duvarında :)

Bu kısma tekrar döneceğiz...

"Bu Dünyada ne işimiz var ?" sorusuna devam edelim...

Biz istedik mi bu Dünyaya gelmeyi? Anne Babamızı ve Doğacağımız Ülkeyi ve Zamanı? Hayır.
Bunları biz seçmedik...
Ne zaman nerede ve nasıl öleceğimizi BİLebiliyormuyuz? Hayır...
En azından şimdilik:)

Demek ki Denklemin çok bilinmeyenli karmaşık bir denklem olduğunu kabul ediyoruz.

Aslında Anahtar kelimemiz DEĞİŞİM...Çünkü Klasik İslam felsefesine göre SINAV anlamsız...
Sınav anlamsız çünkü 3 ve daha fazla bilinmeyenli bir denklemle karşı karşıyayız...

İnsan hayata başladığı ve bitirdiği nokta arasında ki nicelik ve nitelik farkı açısından değer kazanır.

Yukarıda ki cümlemi biraz daha açmam gerekirse;
Her insan bazı özellikler ve yine bazı "eksikler" ile doğar...
Genleri vasıtası ile taşıdığı ve barındırdığı özellikler vardır...
Her yeni doğan Muhteşem bir Sanat esedir...Unique'dur

Babasında aldığı 23 kromozom ve annesinden aldıkları birleşir...
ama Hayat Enerjisini Anasından alır..Tıpkı Bitkilerin Toprkatan aldıkları gibi...
Mitokondrisi yani Nüklear Raktörleri Anadandır...

Dolaysı ile Babanın farklı bir Versiyonudur...

Konuyu toplamak gerekirse; Bazı özellikleri kendisinde açığa çıkar..Bazılarını da bir sonraki nesil için taşır.

Açığa çıkanları Aktive etmek zorundadır ve MÜMKÜNSE yeni Anahtarlar eklemelidir...
Böylece -Genelde- Mükemmlelliğe doğru uzuuun bir yolculuğa çıkmış "mankind" evrimleşerek OLGUNLAŞIR.
Özelde ise herbir insan İÇE Doğru bir yolculuğa çıkar...
İşte bizde tamda bu yolculuktan bahsediyoruz...

Devam etmek üzere...

Saygılarımla...

evrensel-insan
14-04-2010, 22:13
Saygideger UlulEbsar;

Peki bu Tablonun neresinde Tanrı? Allah? Varoluş?

Tanrı bu sahnenin Heryerinde ve aynı zamanda Tablo Tanrının duvarında

Bu kısma tekrar döneceğiz...-UE-

Bekliyorum. Ayrica aciklamalarin icin, tesekkurler.

Yalniz; benim evrensel insan bilinci; herseyi ortaya koyanin insanoglu oldugunu, ortaya konanin kendi kendini ortaya koyamayacagini, insanoglu olmadan insanoglunun algisininda olmayacagini ve ortaya koyumun algilanamayacagini, ne ortaya koyanin ne ortaya konanin ortada olmadigini ve sadece ortaya koymun oldugunu, insanoglunun kendi dahil; bu ortaya koyumu sadece kendi eliyle/adina/ait/icin bir monolog ile gerceklestirdigini ve bu ortaya koyum da, ortaya konanin bir rol ve fonksiyonu olmadigini, insanoglunun ortaya koyduguyla ortak bir dialogunun bulunmadigini ve bu ortaya koyumun bir SORUN oldugunu v.s. ORTAYA KOYUYOR.

Saygilarimla;
evrensel-insan

UlulElbab
14-04-2010, 22:50
Saygıdeğer E-insan,

Umarım yanılıyorumdur ve yine umarım sana haksızlık etmiyorumdur;

Ama içimden geçeni dürüstce söylemek zorundayım...Bu Dialoğu kesmek istemem seninle zira sen okumuyor/anlamıyorsan bile bir okuyan-anlayan olur...Aynısı senin tarafından bakınca da geçerli...
Açıkcası ben senin ilk birkaç paragrafı yüzeysel okuyup geçtiğini düşünüyorum.
Bu bir zandan ibaret..Belki de yanılıyorum ama düşüncem o ki sen şu an "karşıdan almaya" müsaid değilsin.
Yanılıyorsam düzelt ama sen "vermenin" derdindesin...
Bana anlat diyorsun ama nihai hedefin evrensel-insan düşüncesinin propagandasını yapmak:) Bence mahsur yok ama senin karşıdan Alışa kendini kapatman bir Ego yansıması gibi görünüyor? Bir anlamda sanki karşımda bir Teist varmış gibi ve beni kendi inancına ters birşeyler anlatan tebliğci veya misyoner gibi görüyor..sen anlat..diyor:)
Yanılıyormuyum?
Belki de daha açık fikirli olmalıyız? Belki ön yargılaımızdan arınmalıyız?
Benim amacım kesinlikle seni birşeylere ikna etmek değil...
Belki biraz dağınık bir anlatımım var..Ama sende asgari beklentim..yazdıklarımı Lütfen anlamak için oku.

Yalniz; benim evrensel insan bilinci; herseyi ortaya koyanin insanoglu oldugunu, ortaya konanin kendi kendini ortaya koyamayacagini, insanoglu olmadan insanoglunun algisininda olmayacagini ve ortaya koyumun algilanamayacagini, ne ortaya koyanin ne ortaya konanin ortada olmadigini ve sadece ortaya koymun oldugunu, insanoglunun kendi dahil; bu ortaya koyumu sadece kendi eliyle/adina/ait/icin bir monolog ile gerceklestirdigini ve bu ortaya koyum da, ortaya konanin bir rol ve fonksiyonu olmadigini, insanoglunun ortaya koyduguyla ortak bir dialogunun bulunmadigini ve bu ortaya koyumun bir SORUN oldugunu v.s. ORTAYA KOYUYOR.


Ben katılmadığım noktaların altını çizdim.Değerligörüşlerini tartışmaya değer buluyorum.
İlerleyen mesajlarda benim ortaya koyduklarımla senin ortaya konulmasını SORUN olarak gördüklerinle karşılaştırabilir diye umid ediyorum.
Ayrıca mavi kısma katıldığımıda belirtmek isterim.Kısacası ben makul ve mantıklı olan herşeye açığım...Bir ön yargım yok...Sanırım imzam ve imajım sende klasik bir müslüman hissi ve ön yargısı uyandırıyor:)
Saygılarımla....

evrensel-insan
14-04-2010, 23:52
Saygideger UlulEbsar;

Ama içimden geçeni dürüstce söylemek zorundayım...Bu Dialoğu kesmek istemem seninle zira sen okumuyor/anlamıyorsan bile bir okuyan-anlayan olur...Aynısı senin tarafından bakınca da geçerli...

Benim bilincimin algisinda; anlamak ile algilamak farklidir. Anlamak, ya baskasinin dedigini dogrulamak, ya da yanlislamaktir. Yani baskasinin dedigini kendi dogru yorumunla degerlendirmektir. Algilamak ise "UlulEbsar, bu konuda boyle diyor", temelli UE'i kendi tanittigi gibi, tanimaya calismak ve dediklerini kendi dogrunla yorumlamamak notr algilamaktir.

Açıkcası ben senin ilk birkaç paragrafı yüzeysel okuyup geçtiğini düşünüyorum.
Bu bir zandan ibaret..Belki de yanılıyorum ama düşüncem o ki sen şu an "karşıdan almaya" müsaid değilsin.

Konu almak veya vermek degildir. Hem kendi dusunceni dile getirmek, hem de baskalarinin dile getirdigi dusuncelerden, bilgi alis verisi yapmak, dusunce paylasmak , dusunceyi getireni daha yakindan tanimak, bu karsilikli dusunce alis verisi temelinde de bilgi, birikim, gozlem v.s. yi ilerletmek, gelistirmektir. Sonucta butun bu alis verisin yarari kisinin kendi kendisini sorgularken kullanacagi bilgi ve birikimdir.

Yanılıyorsam düzelt ama sen "vermenin" derdindesin...

Dedigim gibi, bu konudaki yanilip yanilmama kararini verecek olan sensin.

Bana anlat diyorsun ama nihai hedefin evrensel-insan düşüncesinin propagandasını yapmak Bence mahsur yok ama senin karşıdan Alışa kendini kapatman bir Ego yansıması gibi görünüyor? Bir anlamda sanki karşımda bir Teist varmış gibi ve beni kendi inancına ters birşeyler anlatan tebliğci veya misyoner gibi görüyor..sen anlat..diyor
Yanılıyormuyum?

Buradaki "bana anlat" in anlami, "bu konudaki dusuncelerini dile getir" demektir. Sebebi de bu konuda ne dusundugunu bilmek ve dusuncenden seni daha detayli tanimaktir. Ben henuz evrensel insan 'in dusuncesinin nelere dayandigini bu sitede aciklayamadim ki, propagandasini yapayim. Ustelik bir orgut, kitlesellik cikar, v.s. yokki propagandasini yapayim. Ben ancak dogal dusuncenin her onudaki sorununu ortaya koyabilmekle mesgulum. Sorun algilanmadan zaten evrensel insan ortaya cikamaz. Bu temelde belki de benim ilettigim her dusunce her konuda diger her dusunceye terstir. Cunku, dogal dusunceye her yonuyle kokten terstir. Bu konuda "delalet" mesajim var kosede.

Belki de daha açık fikirli olmalıyız? Belki ön yargılaımızdan arınmalıyız?

Ben zaten boyle bir kaygi tasimiyorum. Cunku benim algima gore herse epistemolojiktir. Yani senin sadece su an dile getirdigin dusuncelerin vardir. Daha sonra ayni konuda bile farkli hatta ters dusunceler dile getirebilecegin bakidir. Cunku hersey degisimdir. Oyuzden ben, bana gore her zaman acik fikirli ve hic on yargi ile hic bir dusunceye yanasmayan bir bilince sahibim.

Benim amacım kesinlikle seni birşeylere ikna etmek değil...

Ayni amac bende de gecerli.

Belki biraz dağınık bir anlatımım var..Ama sende asgari beklentim..yazdıklarımı Lütfen anlamak için oku.

Anlamak icin degil; bilgi alis verisi yapmak senin dusuncelerini duymak ve seni tanimak icin okuyor ve "UE, bu konuda bunlari soyluyor" olarak yorumsuz ve notr algiliyorum.

Ben katılmadığım noktaların altını çizdim.Değerligörüşlerini tartışmaya değer buluyorum.

Ne guzel iste, bilgi alisverisi yapmak istersen, devam ederiz. Cunku altini cizdigin cumleler, dogal dusunce bunyesinde degerlendirilebilecek ve olabilecek cumleler degil.

İlerleyen mesajlarda benim ortaya koyduklarımla senin ortaya konulmasını SORUN olarak gördüklerinle karşılaştırabilir diye umid ediyorum.

Bende.

Ayrıca mavi kısma katıldığımıda belirtmek isterim.Kısacası ben makul ve mantıklı olan herşeye açığım...Bir ön yargım yok...Sanırım imzam ve imajım sende klasik bir müslüman hissi ve ön yargısı uyandırıyor

Hic bir seye katilmak mecburiyeti veya istemi yokki, ben de, sende herkeste sadece dusuncelerimizi dile getiriyoruz, ben de her turlu dusunce dile getirimine ustelik onyargisiz olarak hazirim. Sirf seninle yazisirken degil; bir kendini musluman olarak ortaya koyanla bile yazisirken on yargim ve etiketlemem yoktur. Kisinin yazisini okurken, "o budur" gibi bir dusunceyle okumam, sadece yazdiklarindan "ne demek istemis, neye deginmis, bu konuda ne dusunuyormus v.s." diye okurum. Hem bilgi alis verisi icin, hem de dusuncesinden yazari tanimak icin. Aslinda, uzerinde dusunce yurutmeden ve kendi oz iraden ile sorgulamadan, bana katilman beni uzer. Cunku sonucta kendi kararlarini kendin verirsin. Benim imzamda dusuncemi ortaya koyuyor.


Saygılarımla....

Saygilarimla;
evrensel-insan

evrensel-insan
16-05-2010, 16:43
Saygideger arkadaslar;

Bir birey olarak, icsesimi dile getiriyorum.

"Bre gafil, bilmezmisin ve hala ogrenemedin mi, bazi basliklar dokunulmaz ve hasmetmaab basliklaridir, sen hangi curetle, oralara mesaj yazmaya cesaret ediyorsun. Ustelik mesajinin icerigi, ne kadar sana gore onemli ve algi gerektiren oldugunu bile bile, harcanmasina neden oluyorsun? Eeee, kendi dusen aglamaz, ondan sonra da oturup, neden bu mesajim "kirler" bolumune tasindi diye "hayiflanma."

Bir daha da bilhassa, boyle "onemli" basliklara mesaj atmamayi ogren. Yoksa mesajinin sonu, kirler bolumu olur."

Bu mesaj kimseye yonelik degil; sadece bir ic sesin dile gelmesidir. Yani bir cesit, bireyin kendi dusunce ve davranisinin sonucunu sorgulayarak, bir sonuca varmasi. Herkese kendi kendini sorgulamasi ve ic sesine, kulak vermesi, onun gelismesi, ilerlemesi v.s. adina tavsiye edilir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Dr. Neo
16-05-2010, 17:23
Saygideger arkadaslar;

Bir birey olarak, icsesimi dile getiriyorum.

"Bre gafil, bilmezmisin ve hala ogrenemedin mi, bazi basliklar dokunulmaz ve hasmetmaab basliklaridir, sen hangi curetle, oralara mesaj yazmaya cesaret ediyorsun. Ustelik mesajinin icerigi, ne kadar sana gore onemli ve algi gerektiren oldugunu bile bile, harcanmasina neden oluyorsun? Eeee, kendi dusen aglamaz, ondan sonra da oturup, neden bu mesajim "kirler" bolumune tasindi diye "hayiflanma."

Bir daha da bilhassa, boyle "onemli" basliklara mesaj atmamayi ogren. Yoksa mesajinin sonu, kirler bolumu olur."

Bu mesaj kimseye yonelik degil; sadece bir ic sesin dile gelmesidir. Yani bir cesit, bireyin kendi dusunce ve davranisinin sonucunu sorgulayarak, bir sonuca varmasi. Herkese kendi kendini sorgulamasi ve ic sesine, kulak vermesi, onun gelismesi, ilerlemesi v.s. adina tavsiye edilir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Vicdan, Hakk'ın seslenişidir. Liyakatsız kalmıyanlarca değerlendirilir.

evrensel-insan
17-05-2010, 22:21
Saygideger Dr. Neo;

Vicdan, Hakk'ın seslenişidir. Liyakatsız kalmıyanlarca değerlendirilir.-Dr. Neo-

Buradaki vicdan'in hak ile bir ilgisi yoktur, tamamen bir insanoglu urunudur. Icerigi de, hem kendine hem de baskasina dusunsel ve fiziksel zarar vermemektir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

agnostik_25
21-02-2011, 05:36
Ben korku duygusu ve hislerle alakalı bir baslık acmak istiyorum ama olmuyor...

Astur
21-02-2011, 07:01
10 mesajdan önce başlık açılamıyor sevgili agnostik 25, bazı yeni üyeler başlık açma özelliğini istismar ettiğinden böyle bir önlem almak gerekmişti.


Orijinalini görmek için tıklayınız : Nonteizm/Antiteizmin Teizm'deki "Yeri" Nedir?

evrensel-insan
21-12-2010, 23:23
Saygideger arkadaslar;

Teizm dusunce temeline sahip bir parti, kurum,kurulusunun v.s. olusturmak istedigi bir sistemde antiteizme ve non teizme demokratik ve insan haklari olarak hak ve ozgurluk vermesi, olasi midir?

Teist dusuncedeki bir yapilanma icinde, nonteist ve antiteist dusunce barinabilir mi?

Teist dusuncedeki bir yapilanmanin, cagdas icerikteki bir demokratik hak ve ozgurlugu saglamasi mumkun mudur?

Daha acik yazalim, antiteizmin ve nonteizmin, AKP ve F.Gulen cemaatinde bir yeri var midir?, varsa bu yer nedir?

Nonteist ve antiteist dusuncesi olanlarin, AKP ve F.Gulen'e "olumlu" yanasmalarinin mantigi nedir?

Antiteist ve nonteist bir dusunceye sahip olanlar, AKP ve F.Gulen cemaatlerine "olumlu" bakarken, kendi bu din karsiti ve dini olmayan dusuncelerine nasil bir hak ve ozgurluk bekliyorlar ve bu nasil saglanacak?

AKP ve F.Gulen cemaatini, AB kriteri temelinde ve de yaptiklari acisindan?! "demokratik/ozgurlukcu" olarak degerlendirenler, teist temelli bir yapilanmadaki bu demokratik anlayisi hangi temele oturtuyorlar?

Tarihte, teist bir yapilanmanin, demokratik hak ve ozgurluk tanidigina ve antiteizme ve de nonteizme de bu hak ve ozgurlugu tanidigina rastlanmis midir?

Hangi tarihte ve hangi ulkede?

Din birlikteligini saglamak, milli birlikteligi saglamak adina, daha genis toplumlari ve halklari icerebilir.

Ama; milliyetci bir yapilanmada antiteistin ve nonteistin hak ve ozgurluk sansi varken, teist bir yapilanma da bu hak ve ozgurlugu alabilir mi?

Turkiye de, cendere her ikisindedir. Hem Turk milliyeti, hem de sunnilesme teklemesi temelinde, demokratik olarak, zaten ne bir baska din ya da din karsiti, dini olmayan hak ve hurriyeti, ne bir baska etnik koken hurriyeti, TC tarihinde verilmemistir.

Peki, hangi akila kulluk; AKP gibi temeli Islam zihniyetine dayanan bir partiden ve ayni zihniyete dayanan cemaati kurum ve kuruluslardan, cagdas anlamda yukarida adi gecen hak ve hurriyetlerin demokratik saglanimi beklenmektedir?

Bu sorulara cevap verebilen mantigi bekliyorum.

Saygilarimla;
evrensel-insan

evrensel-insan
26-01-2011, 11:33
Saygideger arkadaslar;

Sosyallesme ile siyasallasmanin farkini algilayamayanlar ve siyasi yararcilik adina, dini kendi icinde bolerek ona gore bir mucadele onerenler, ve de dini temelli bir dusunce ile uzlasabilirligi bile savunanlar, ateizmi savunduklari halde, din temelli kurum ve kuruluslardan "demokrasi/ozgurluk bekleyenler" bu basligi "gormedi" galiba.

Bu yazi bir guncelleme olsun.

Saygilarimla;
evrensel-insan

naper
26-01-2011, 13:19
Son derece isabetli bir başlık, teşekkür ederim.

Demokrasiden başlamak lazım gelir söze.Çünkü demokrasiyi, diğer tüm yönetim şekillerinden tam ve net ayıran bir durum vardır.
Başka hiç bir rejim, kendi sonunu getirecek oluşumlara izin vermez!
Demokrasi kendi sonunu getirecek oluşumlara izin verir...Ve hatta bazen demokrasinin sonunu getirecek faliyet demokrasi adına desteklenir.
R.T. Erdoğan bu nuansı iyi görmüş olacak ki;
"Demokrasi bizim için belirli bir durakta inilecek trendir" beyanatını vermişti."

Yine aynı çizgideki Adnan Menderes;
"Siz isterseniz, " diye başlayan bir cümle kurmuştu...Bunun sonuna saltanat, hilafet ve hatta şeriat bile getirilebilir.

Peki ya demokrasi çoğunluğun dediğinin olması mıdır?Yoksa, azınlığın haklarının savunulması mıdır?

Benim bu konuda şahsi bir son noktam yok...İki söylem de doğru gibi...
İşte şu an ülkece içinde bulunduğumuz açmaz, demokrasinin bu zaafından kaynaklanıyor.
Dünyadaki tüm demokrasi ile yönetilen ülkelerde, aslında demokrasi yoktur.Çoğunda krallık, asil meclisi vesaire gibi, politika üstü kurumlar olup, yoldan çıkmalara engel olurlar.
Oysa ülkemiz, fransız tipi demokrasiyi uygulamaya çalışmış, saltanat ile demokrasi arasında çok keskin bir geçiş yapmıştır.Tam da bu sebepten, halkımız; bırakın başbakanları, futbol takımı hocaları ve şarkıcılara bile imparator diye seslenmekten geri durmamıştır.
Cemaatler özellikle 80 askeri darbesinden sonra inanılmaz bir gelişim göstermektedir.Biat ve kulluk kavramlarının demokrasi ile taban tabana zıt olduğu göz önüne alınırsa, cemaatlerin, hele ki siyaset ile iç içe geçmiş şekilde demokrasilerde yeri yoktur diyebiliriz.
Özünde bireyselleşme olması gereken demokrasi, ülkemizde tarikat, cemaat, aşiret üçgenine sıkışmış haldedir ve çatırdamaktadır.

Hepimizin bildiği gibi, x vilayetinin 25 köyü bir aşirete bağlı olmakta, ve bu köylerin hepsinden tek tip oy çıkabilmektedir!
Aynı olay cemaatler için de geçerlidir.Menderesin koluna takıp gezdirdiği sahte peygamber said bunun en net örneğidir.Yine anayasa referandumu sırasında fettullah gülen'in telkinleri, demokrasi tarihimize kara leke olarak düşmüştür!

Tüm bu olup bitene bir de liberal desteği eklenmiştir ki, nedenleri önemlidir.
1-Dinler karlıdır, kitle yönetmek bir liberal için kaçınılmaz bir istektir.
2-Aşiret ile şirket arasında, özünde çok büyük farklar yoktur.Çağımız da işçiyi belki somut bir şekilde zincire vuramazsınız.Lakin her ay belli bir borcun altına sokup, bu borcun devamlılığını da sağlarsanız, söz konusu işçinin itiraz hakkını elinden almak bir yana biat bile ettirirsiniz!


Şimdi bunların ışığında "teizm" in samimiyetine gelelim.
Teistler bana göre kabaca 3 sınıfta ayrılır.
1-Çok küçük yaşlardan beri inanmıştır.Artık şüphesi yoktur.Ancak kara cahil de olmayıp okumuştur.Çelişkileri görmezden gelir.Çağa uyumsuzlukları önemsemez.Zaten aklına yatmayanı yapmaz, lakin reddetmez de...Bu tip dini inancı asla hayatının merkezine oturtmaz.Bu sebepten fanatik değildir.Her hangi bir cemaate ne kin ne de sempati besler.Ancak emaatin yaptığı işler temiz dinini kötüler boyuta gelirse rahatsız olur.Genellikle inancı konusunda aracı istemez...
Çoğunlukla ibadeti eksiktir ve yaptığı kadarını da bireysel yapmak eyilimindedir. İnancını tartışmayı sevmez!Tartışmaları kati hükümlerle bitirerek bu sinyali verir.
2-Son derece radikadir, öyleki sıklıkla çağa uymayı reddeder.Bir yandan böylesine tutucuyken, diğer yandan ona inancını açıklayaak yaşayan bir önder kişilik arayışındadır.İbadetine dikkat eder ve toplu yapmaya gayret gösterir.Dini konularda tartışmayı sever.Ancak karşıt görüşün tatlı sert donelerine bile şiddetle karşılık verir.
İnancını hayatının merkezine oturtmakla kalmayıp, yakınlarının hayatı ile de doğrudan ilişiklendirmiştir.

Bu ilk iki gurup arasında geçiş yumuşak olup, her ikisinin ortalaması gibi davrananlar da vardır.
Ayrıca ölüm, boşanma, aldatılma gibi gündelik hayatın travmaları kişiyi 1. guruptan 2.ye terfi ettirebilmektedir.Ve sıklıkla geçiş bu yöndedir.
Diğer yönlü geçiş ancak kuşaklarla ya da ciddi eğitimlerle sağlanır.Çoğu ateistin ebeveynleri 1.guruptan olabilir.

3-Bu gurup en enteresanıdır ve benim de son zamanlar sıkça rastladığım bir guruptur.
Aslında inancı yoktur ya da eser miktardadır.Her hangi bir kazanımı için "mış" gibi görünür.
Ülkemizde muhafazakar yönetim geldiğinden beri bu cenah anormal şekilde sayısını artırmıştır.
Bir ihale kapmak, tayin, terfii, makam, mevkii...
Amaçlar çok başka olabiliyor.Sevdiği kızı koparabilmek için camiiye giden, kızın babasıyla şadırvanda muhabbet kuran tanıdığım oldu...

Bu guruplar arasında en tehlikelisi 2. gurup olup, katiyen non-teizme tahammülleri yoktur.Bunun sonucu ortadadır.
Güç ellerine geçtiğinde, demokrasinin sonu olabilir.Sözcük olarak demokrasinin devam etmesi önemli değildir.Önemli olanı anlam olarak devam edip etmediği ve hatta gelişip, gelişmediğidir!

Böyle bir karşı atakta, 3.gurubun tamamına yakını ve 1.gurubun da önemli bir kısmından destek bulacaklardır.
Ve şu günlerde, fettullah gülen cemaati yanında AK partisi demokrasinin içini boşaltmak anlamında ilerlemektedirler.Yetmez ama evetçiler sayesinde hukuka da el atmış olup, adalet sistemini de ciddi oranda siyasallaştırmışlardır.

AK partisinin geneli itibarı ile(yöneticileri) yukarıdaki teist sınıflardan hangisine girdiği ortadadır ve yazmaya luzum yoktur.

Burada asıl önemlisi FG cemaatidir.Yumuşak bir söylemle ortadadırlar.Kamu oyunda ciddi tepki çekecek eylemleri yoktur.(Silahlı vesaire)
Ama herkesin bildiği bir gerçek vardır ki;
(En azından cemaat üyesi yakını olan, bir dönem okullarında öğrenim görmüş olan)
FG cemaati oldukça örgütlüdür.Bir müftü emeklisi için ancak rüyada görülebilecek düzeyde para, eğitim kurumu, taşınmaza sahiptirler.Oldukça güçlenene kadar renk vermemeleri konusunda ısrarla uyarılırlar.
Buna rağmen rusya tehlikeyi görmüş ve ülkesinde faliyet gösteren gülen okullarına çeşitli yaptırım ve kapatmalar getirmiştir.
Bunun üzerine FG okulları kuzey afrikaya doğru atak yapmıştır..Eylem ve söylemleri popilisttir.(Genişletilmiş orta doğu ve kuzey afrika projesi.-bak şindi, ne fesatım, nereden geldi aklıma-)
Örneğin türkçe olimpiyatlarında şarkı söylenmesi olayı enteresandır.Tek kelime türkçe bilmeyen çocuklara türkçe şarkı ezberletilip söyletmek, ulvi bir görev, vatani hizmet gibi lanse edilmektedir.

Cemaat kendi içindeki çatlak ses ve eleştirilere oldukça tahammülsüzdür.Ancak cezalandırmaları ustaca yapmaktadır.ÖR:Hanefi AVCI.

Cemaate katılmak için ateist olmadığın ve fetullah hocaya bağlı olduğun ifadesi yeterlidir.Cemaat içi statün, söyleminin samimiyeti ve zamana bağlıdır.Koministim desen, CHP liyim desen sorun olmaz.(Şu anda)
Cemaat, muhafazakarları zaten kurtarılmışlar olarak görüyor ve son 3 yıldır özellikle karşıt görüştenleri saflarına katmayı büyük kazanım ilan ediyor.Zira halkın %42 si önemli bir karşıt duruştur.Hele ki bu %42 nin büyük çoğunluğunun, üst düzey eğitim almış, okuyan, yazan, üreten, vergi verenlerden oluştuğu göz önüne alınır ise!
%58 vergi vermiyor mu?Çalışmıyor mu? Diye atlayacak sazanlara karşı;(mutlaka %58 de de çok önemli insanlar var lakin oranlar çok abuk)
Araştırmada, oy dağılımı hane geliri ve eğitim seviyesine göre değerlendirildiğinde gelir seviyesi ve eğitim düzeyi yükseldikçe AKP’nin oy oranı düşerken, gelir seviyesi ve eğitim düzeyi yükseldikçe CHP’nin oy oranının yükseldiği belirlendi. CHP’nin oyu diplomasızlar içinde yüzde 6.5 iken üniversite mezunları arasında yüzde 23.1’e çıkarken, AKP’nin oyu diplomasızlar içinde yüzde 45.2 iken, üniversite mezunları arasında yüzde 22.7 olarak gerçekleşti. Araştırmaya göre MHP, en yüksek oyu ilk ve orta öğretim mezunlarından alırken, yarın bir seçim olduğu takdirde ev hanımlarının yüzde 42.5’i AKP’ye, işsizlerin yüzde 25.5’i CHP’ye, emeklilerin ise yüzde 6.3’ü DYP’ye oyunu vereceğini söyledi.ANKA

Şimdi aslolan bu %42 nin en azından yarısının tavlanmasıdır.Çünkü bu ülkede gerçek anlamda 1 kişi çalışıp 4 kişi yemektedir.
%42 den gerekli hisseyi almak adına, en mülayim, en ilerici numaraları yapacaktırlar ki bu doğal.
En mazlumu oynayacaklardır.(Ağlamak uzmanlık alanı)
https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg_M4w1UNbiHVqWzwFWWkoiTr0l_RdpR-CTRc_Zfi9t3638xoxhFlmiep2xARxQkT2LfqRiWFZuC5pnzTiz5vXimGHjjroaoXPa12o6ct7g4X1P2ODohgrgfBehPoKafPVIXC61XsyWcfU/s320/FETOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOO.jpg
http://www.kazete.com.tr/images_haber/2009/08/12/ERDOGAN_MILLETVEKILLERINI_AGLATTI.jpg
http://www.gercekgundem.com/img/news/tayyiperdoganaglama1908.jpg

Bu göz yaşları şartlar olgunlaştığı anda değişebilir ki, zaman zaman tayyip'in bunun sinyallerini verdiği olmuştur.
"Taraf olmayan, bertaraf olur!"

İnananlar bir toplumda mutlaka olacaktır ve olmalıdır.Burada demokrat bir toplum için aslolan, inançların bireysel hak ve özgürlük anlamında değerlendirilmesidir.
Cemaat, tarikat, dergah gibi kavramlar demokrasi ile bağdaşmaması bir yana, uzun dönemde demokrasi için en büyük risktir.

No comments:

Post a Comment