Sunday 10 April 2011

Karsilikli Yazisma--28/07/2010-24/08/2010


 
evrensel-insan
28-07-2010, 22:38

Bilim ve bilimsellik ile, felsefenin metafizik ideolojik inancsallarindan, materyalizmi biribirine karistirmayalim. Cunku bilim, ve bilimselligi; epistemolojiktir. Ustelik, bilimin; varlik temelli ideoloji ortaya atan materyalizm gibi, bir varlik icerikli gorusu yoktur. Cunku bilimsellik demek, evrensel onay ve yanlislanabilirlik bakiligi demektir. Senin de dedigin gibi, varlik ideolojileri vardir ve aralarinda "benim ideolojik inancim dogru" tartisma ve mucadelesi yaparlar.

Madde ve materyalizm ile ilgili, site de bayagi bir baslik var, soyle bir goz at, istersen.

Saygilarimla;
evrensel-insan

 
evrensel-insan
29-07-2010, 18:20

Insanoglu turunun bir biri olarak, kendini kendi dusuncelerinle ifade etmek ile, tartismak, kendini baskasina kabul ettirmek, kendi dogrularina cekmek v.s. arasindaki farkin farkini algilayabilecek, bilinc farkindalikli bilinctir.

Sence bunun farki nerede ve nasil algilanir? En basta birey bilinc ve farkindaligini getirir. Birin, yonlendirildiginin, yonetildiginin ve kendi ve de turu icin degilde; baska seyler icin, ustelik turu ile savastirildiginin farkina ve bilincine varmasi, bilinc ve farkindaliktir.

Ego, kendi dusunce ve vucudunu; insandisi ve insanlikdisi dogal zihniyet icin harcayan, ustelik kendisi de bir sey kazanamayan, bunun bilincinde ve farkinda olmayan dusunce ve davranistir. Bencillik anlamina gelmez., ben anlamina da gelmez. "Ben, baskasi/baskasey, icin yasarim" anlamina gelir.

Self ise "ben kendim ve turum icin yasarim" diyen farkindalik ve bilinctir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

 
evrensel-insan
30-07-2010, 17:42

Saka bir yana; benim bir tezim vardir. Eger kendini gelistirmek istiyorsan, sence, sana en karsi gelen ne ise, onu onu savunandan daha net ve acik kavramis olman gerekir.

Bunu yazmamin sebebi, buradaki ornekten yola cikarsak; kendini materyalis olarak tanitan arkadaslarin, kendi dusuncelerine tam ters gelen ve gunden gune kendi bunyesinde "yeniliklere" burunen idealizmin, ortaya koyduklariyla, cok guzel "bas edebilmek" adina, daha net ve anlasilir bir sekilde kendi dusuncelerini dile getirebilir olmalari.

Bu dediklerimi, soyle de ozetleyebiliriz "Rakibini, rakibinin kendini ortaya koymasindan daha iyi taniyacaksin", iste bu da, bilhassa rakibi oldugun konuyu, olguyu, dusunceyi, gorusu daha iyi etud etmek ve sorgulamak ile mumkundur. Ustelik bu sorgulama, senin kendi dusuncelerini de sorgulamayi dogurur. Yeterki hic bir dusunce, sabitlenmesin, kesinlesmesin, mutlaklasmasin ve "degismiyen tek sey degisimdir" oldugu hatirlansin.

Iste o yuzden, bir seyi dogrulamak, onu sahiplenip, sabitlemekle esdegerdir. Cunku yanasim olarak dogrulamak demek, noktalamak, nokta koymak, sonlamak ve o defteri kapatmak demektir. Halbuki, dogrularin goreceliligi ve degiskenligi, zaten dogrunun, dogru inadina ters duser.

Neyse, daha fazla "kaptirmdan" burada keseyim.

Umarim, her yazar arkadasim, bir yerde "tahrik" olup, kendini gelistirir ve umarim bunu yaparkende ne kendine, ne baskasina rahatsizlik ve zarar vermez. Cunku zararsiz ve rahatsiz etmeyen tahrik, her zaman acabalarin, sorgulamanin hem kendi dusuncelerin, hem de baskasinin dusuncelerinin degerlendirilmesi acisindan, harekete gecirici bir rol oynar. Ustelik hic dile getirilmesi dusunulmeyen dusuncelerin dile gelmesini saglar.

Bu da karsilikli, bilgi, bilinc, birikim v.s. alis verisinin onemini ve karsilikli dialog kuranlarin, biribirini daha net kendilerini ortaya koydugu haliyle ve oldugu gibi, algilamayi getirir. yeterki kimse kimsenin kisilik ve kimlik kisisel degerlerine dokunmadan sadece dusunceyi dile getirebilsin. Bu da, ancak dusuncenin, bir sahiplik degil, bir kullanim ve paylasim araci odugu algilanirsa, mumkundur. Dusunce sadecenesneyi kullanarak kendisini baska nesnelere acar. Isteyen nesne de, ozne olarak o dusunceyi kullanir paylasir. Iste bu anlamda ortaya konan dusunceler, olumsuzdur(olmek) ve kaliciligida, ortaya konmasina baglidir. Dusuncenin, bu temelde kullanim ve paylasiminin tarihi yoktur. Insanoglunun bilenen ortaya koydugu tarih, dusuncenin tarihidir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

 
evrensel-insan
03-08-2010, 18:04

çünkü zihin ve onun yöneticisi egonun beyinde somut bir yeri vardır.. orayı kazımanız neşteri vurmanız gerekmektedir.. işte o işlemin o ameliyatın adı da meditasyondur..-deran-

Maalesef, sadece meditasyon degildir. Kisinin once birey bilincii almasi ve bu bilinci tursel ve mekansal butunluge ve birliktelige tasimasi, kendi kendisiyle verecegi ego/self savasimiyla da mumkundur. Yeterki, sorunlarin ustune korkusuzca gidebilsin, dogumdan itibaren kendisine verilen ego elbisesini, insanligi ve zarar gormeme rahatsiz olmama adina algiya, bilgiye, bilince ve farkindaliga tasiyabilsin ve en onemlisi 20. yuzyilin yanlisina, yani egonun her turlu etik ve metafizik yukumsuzlugunu, sadece kendi biri ve cikari adina tum insanoglunu alet ederek ve kullanarak kendini TEK ilan etmesin, yani ne bilincsiz ve dogumdan verilen ego, ne de bilincli ve bencil ego; alinmasi gereken birin tursel self algisi.

Sonucta meditasyon, insanoglu birinin kendi zihnini sifirladigi bir nihilizmdir. Halbuki yapilmasi gereken, insanin birey gorunus ve insan ozunu ortaya cikaracak olan ve dogal zihniyetin, elbiseli ve bilincli egolarini asan (ki meditasyon bilincli bencil egoyu asamaz, cunku dogal zihniyeti sifirlasa da, yerine insansal zihniyeti koyamaz), yerine zihniyet yerine, VAROLUS NOROKIMYASAL YAPI V.S. GIBI, INSAN TEMELI OLMAYAN VE INSANOGLU OZNELLIGIYLE ICERIKLENDIRILMIS NESNELERI KOYAR.

Olmasi gereken ise, INSANSAL ZIHNIYETTIR.

Saygilarimla;
evrensel-insan

 
evrensel-insan
04-08-2010, 01:22

Ne zaman "sevginin gücü güce olan sevgiyi yenerse" insanoğlu o zaman gerçek anlamda kardeşce yaşayabilir. Gelelim öküzün kuyruğunun koptuğu yere, burası önemli; Yukarıdaki altı çizilmiş, yan yatırılmış, koyulaştırılmış yerde yazan yenme işinde insanoğluna bencil genlerinin biçimlendirdiği beyninden başka kim yardım edecek. Sorunlar onları yaratan beyinlerle nasıl çözülecek-Dusungen-

Bir zamanlar, Turkceye uydurularak aktarilan ve Philosophy, birlesik kelimesinin, Philo-sevgi ve sophy-irfan kokenlerini, hep "neden sevginin irfani olarak belirlemisler de, IRFAN'IN SEVGISI olarak belirlememisler?" diye cok uzerinde dusundum. Aslinda cevap cok basitti. Cunku FELSEFE IRFAN UZERINE DEGIL; SEVGI UZERINE KURULMUS VE GELISMISTI. Burdan da felsefenin temelinin bil kokenli bilim, bilgi v.s. degil de; soyut temelli ve her zaman duygu somurusune ve su istismare acik sevgi uzerine, yani bir yerde inanc temelli gercek (truth, real/actual/fact degil) uzerine kuruldugu ortaya cikiyordu.

Iste ben bu temelde baslayarak IRFAN'IN EVGISI" yani, bil kokenli bilimin ,m bilginin ve bilimselligin sevgisi seklinde felsefeyi ters yuz ettim.

Oyuzden de iste o beyin dedigin organin, diger farkli organlarla sagladigi insan turu bolunmez bir butunlugudur aslinda guc. Yenilecek olanda, iste bu bir butunlugunun dogal zihniyetli ve dogal egolu yasam ve iliskileridir. Yenecek olanda, ayni butunun kendi dogalligini sorgulayarak, dusunceye tasimasi ve egosunun OLUSTURULMUSLUGUNDAN kendi tur ozune yani selfinin, ego sinirlarinin getirdigi teslimiyet disina cikacak olan birey bilincine ihtiyaci vardir.

Ortada yaratilan beyinden ziyade; Dogalligin zihniyeti ve egosuyla OLUSTURULMUS ve TESLIM EDILMIS/ALINMIS bilinc altili ve bilincsizlik vardir.

Iste onemli olan insan turune ve birine uyum saglamayan bu ORTUNUN KALDIRILMASI ve insan ozlu zihniyet ve selfin zihin acikligi temelinde yerini almasidir.

Cunku dogalligin zihniyet ve ego teslimiyetinde, olusturulan her dusunce ve davranis insandisiligaa ve insanlikdisiliga mahkumdur. O yuzden ZIHIN ACIK DEGIL; SINIRLI VE KAPALIDIR Ustelik bu siniri veren ve kapaklari kapatan da, beyin degil; onun fonksiyonu dusunce ve yaratimi kavramdir. Iste bu temelde de, ortada NESNEL DEGIL, OZNEL ENGEL SOZ KONUSUDUR. Bu da insanoglu birinin asilabilirlik yetisi bunyesindedir. Yeterki insanoglu birinin beyni zihninin tikanikligini acsin ve kapaklarini kaldirsin. Bu da insanoglu birinin kendine ait olan tikaniklik ve kapaktir, kaldiracak ve acacak olan da kendisidir. Iste aranan bilinc ve farkindalikta tam bu merkezdedir. Aksi, boyunduruk tutsakliginin, belki tutsakligini kaldirmak ama, boyundurugu boyunda birakmaktir.

Bu da ancak, boyuna rahatsizlik verdigi ve zarar verdigi algilanir, farkina varilir sa; mumkun olur. Cunku boyunduruk aslinda boyundan cikarilmayi beklemektedir, cikmiyorsa, cikarmayn o boyundurugu tasiyanin kendisidir ve boyundurugunun farkinda degildir, ya da onemsememektedir, ya da BOYUNDURUGU KENDINDEN BASKA BIR GUCE (YA SOMUTU SOYUTLUYARAK, SOYUTU SOMUTLAYARAK; YA DA NESNEYI OZNEL ICERIKLE TANRILASTIRARAK), KENDI ELIYLE TESLIM ETMISTIR.

Saygilarimla;
evrensel-insan

evrensel-insan
04-08-2010, 01:27

INSANSAL ZIHNIYET i açarmısınız nedir insansal zihniyet?-Deran-

Isterseniz once asagidaki linki okuyun, eger cevap algilanmaz veya yeterli gelmezse, sorunuza sizin verdiginiz yanit temelinde bir izahat getirebilirim.

http://www.turandursun.com/forumlar/showthread.php?t=5958&page=89

Mesaj 887

Saygilarimla;
evrensel-insan

evrensel-insan
04-08-2010, 01:49

Insansal zihniyet; dogal zihniyet ve onun dogal egosunun getirdigi her turlu yine insanoglu eliyle gelen sinirlari ve teslimiyeti, boyunduru; insanoglu turu biri olarak, birey bilincinizi, tur butunlugunuzun zihin acikligi ile gelistirip, insanoglunun getirdigi her turlu dogal zihniyet ve egosunun sinirlarini ve boyundurugunu sorgulayarak, dogal zihniyet ve dogal egonun, dusunce ve davranislarindan arinmak ve kurtulmak adina, birey bilincinin, insan ve insanligi disinda hic bir guc ve temel icermeyen tursel butunluk bilinci.

Saygilarimla;
evrensel-insan

 
evrensel-insan
04-08-2010, 20:12

Daha once de soyledigim gibi, dusuncenin oznesi yoktur. Sadece dile gelmek icin, bir ozne kullanir ve dile geldikten sonra da, o dusunceyi dile getirmek isteyen her oznenin kullanim ve paylasimina aciktir.

Iste bu temelde, fiziksel gounum, dile getirebilme ozelligini kaybetse, yani olse bile; onun yasaminda dile getirdiklerini dile getirecek baska ozneler devreye girer.

Eger boyle olmasaydi, bugun hala Sokrates'i gunumuzun yasayanlari, dile getirebilir miydi?

Zaten, dusunce olarak yasamda dile gelenlerin orani insan ve insanlik tur ve biri olarak ne kadar cogalirsa, ve bugun bunu kullananlar, ne kadar cok paylasirsa, sonra gelen nesillerin, zihniyeti de o duzeyde acik olur.

Iste bu temelde, dusuncenin oznesi yoktur ve dile geldikten sonrada, onu dile getirecek olan yeni ozneler eliyle, suregelen surekli bir surec halini alir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

 
evrensel-insan
05-08-2010, 03:02

Herkesin, hem kendinde, hem de baskasinda dogrulari goreceli ve degiskendir. Kisi bugun dogru kabul ettigini yarin yanlislayabilir ve bir kisiye dogru gelen, baskasina yanlis gelebilir. O yuzden dogrular, sadece ideolojik ve inancsal temeldebir seyi dogrulayan icin gecerlidir. Evrensel onayi yoktur ve yanlislanamaz.

Oyuzden de herkesin her konudaki dogrusu kendisinedir ve kisiler kendi aralarinda,m konusuna gore kendi dogrularinin dogrular arasi savaslarini, mucadelelerini verirler.

Oyuzden bir dogru yoktur, herkesin, kendine dogruladigi dogrulari vardir ve her kendine dogruladigi dogruyu, baskasinda goremezse, kendi dogrusuyla, onun dogrusunu yanlislar.

Saygilarimla;
evrensel-insan

 
evrensel-insan
05-08-2010, 20:06

nesnel temeli olan doğrular varmıdır .
eğer yoksa bilim nedir. -Diamat-

Birincisi bilim, uzerinde deney, gozlem inceleme, bulus, arastirma v.s. yaparak, ona uygun bir soyutu, daha onceki evrensel onay kazanmis, postulatlara, axiomlara, belgitlere v.s. dayanarak, bu deney, gozlem ve bulusu, yanlislanabilirligi baki kalacak sekilde, evrensel bir onay temelinde bilgiye, bildirime ve belirtime acmaktir ve bu da yeni birdeney, gozlem v.s. ile yanlislanana kadar, evrensel onay temelinde gecerlidir. Iste bu evrensel onayi olan hersey, bir dogru degil; bir gercektir ve epistemolojik gercekliktir. Yani, bu dunyada yasayan herkesin dusuncesi ne olursa olsun, bu gercegin onun dusuncesinin kabulune/reddine acik olmamasidir.

Oyuzden nesnel temeli olanlarin; goreceli bir dogrulugu degil; DEGISKEN BIR GERCEKLIGI VARDIR.

Eger nesnel temeli olanlarin dogrulari varsa; bunlar bilimsel degil; felsefidir ve sadece dogrulayanin dogrusu ve sadece onun ideolojik inancidir.

Bir de bu temelde, bilimselligin, epistemoloji ustune cikarilmasi ve spekulasyon iceren bir teori olmasi da, gercek degil; sadece belirli bir inanca dayanan dogrudur.

Oyuzden bir seyin, gercekligi ve dogrulugu karistirilmamalidir. Bak bu konuda bir link vereyim.

http://www.turandursun.com/forumlar/showthread.php?t=5958&page=51

Mesaj 510 ve

http://www.turandursun.com/forumlar/showthread.php?t=5958&page=48

Mesaj 475

Saygilarimla;
evrensel-insan

evrensel-insan
05-08-2010, 20:36

Gercek ile dogru farkini bir ornek ile aciklayayim.

Iki arabanin carpismasi bir gercektir, ama bu arabalarin nasil carpistigi, niye carpistiginin almatimi, ise sadece anlatana gore dogrudur. Cunku olayi her anlatan kendine gore anlatir ve her anlatanin da anlatimi kendine gore dogrudur. Burada hic kimse iki arabanin carpistigina karsi cikamaz, yani bir evrensel onay vardir. Ama; nasil ve niye carpistigi tartisilir, cunku yorumdur ve her yorum da kendi dogrusunu dile getirir ve tartisan da dile gelen dogru farklaridir.

Bu temelde bir seyin gercek olmasi demek, kimsenin ona karsi cikamamasi demektir.

Gercegin degiskenligi de, mesala bir odaya girdiniz ve o odada siz dahil uc kisi oldunuz, iste buradaki gercek, o odada uc kisi oldugudur, ne zamana kadar; taki odadan biri cikana, ya da biri girene kadar.

Bu temelde bir olmus gercekler vardir (araba kazasi), bir d surekli suregelen surec temelli gercekler vardir (odadaki inan sayisi), iste bu ikinci gercek, degiskendir.

Bilim ve bilimselligin gercegi de, surekli suregelen surec oldugu icin, EPISTEMOLOJIK GERCEKLIKTIR. Yani, gercekliginin gecerliligi, yanlislanana kadardir, ayni odaya baska birinin girme, ya da odadan baska birinin cikma olasaligi gibi. Bu olasilik ya da yanlislama olmadigi surece ortaya konan gercek, gecerlidir.

Buradaki epistemolojiklikte,gercegin sadece o an ve o sart, o ortam ve de kosuldaki gercekligi, yani yanlislanabilirlik temelinde degiskenliginin baki kaldigi anlamina gelir. Sabit gercekler (iki arabanin carpismasi), olmus bitmis, sonuclanmis, sonlanmis v.s. gerceklerdir.

Ingilizce de,kisisel gercekler, yani kisinin kendi yorumuna ideolojik, inancsal dogru olarak acik gercekler "truth" temelli felsefi dogrulardir. "REAL, FACT, ACTUAL" temelli gerceklerde, evrensel onayi olan, kimsenin karsi cikamadigi, ya sabit, ya da yanlislanabilir ve degisken olan gerceklerdir.

Eger herhangi bir sy, karsi cikima aciksa ve basta da evrensel onayi yoksa (metafizik ve tik varlik ve toplumsal yasam ideolojik inancsal dogrulari gibi), o gercek degil; sadece onu oyle ortaya koyanin ideolojik inancsal dogrusudur ve sadece onu ortaya koyani baglar, cunku dogrusu tartismasaldir ve baska ideolojik inancsal dogrularla tartisir, her dogru kendine dogrudur ve kendi dogrusunu dogrulamayan diger kendine ait dogrulari, kendi dogrusuna gore yanlislar. Cunku her ideolojik inancsal kendini dogru olarak ortaya koyar.

Iste burada bilim ve bilimselligin, real, fact, actual temelli, epistemolojik gercegi ile, inanc ve inancsalligin, truth, right temelli ideolojik dogrusunun farki ortaya cikar. Bu dogrulara, epistemoloji ustu bilim adina ortaya atilan ve karsi cikilabilen teoriler, tezler, antitezler v.s. de dahildir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

 
evrensel-insan
05-08-2010, 21:15

gerçekliği ; analitik gerekçelerle epistemolojik ve ontolojik diye ikiye ayırmak, bu parçalanmışlığı bütünden ayrı ondan bağımsız ele alabilmek mümkün mü.

Konu bagimsizlik degil, farkin farkina ve bilincine vararak algilamak. Butunun tum farkli parcalarinin vakfina varmak ve her bir parcanin ne oldugunu, nasil olustugunu, neden o oldugunu v.s. ortaya koymak. Sonucta ayni farklardan olusur. Onemli olan ise, farklari biribirinden ayirmak, birini digerine ustun kilmak veya gale almamak degil; her farki kendi farkiyla algilayabilmek ve farklarin esitligini ve antiayrimciligini ortaya koyabilmektir

varolanın kendisini ortaya koyması ile insanın varolanın bilgisini ortaya koyması koşut değil mi.

Sorun zaten varolanin, kendisini kendi adina v.s. ortaya koyamamasi, buna insanoglu da dahil. Oyuzden epistemolojik gereklik, insanoglunu bir butun olarak, varolanin bilgisini/ogretisini ortaya koyan TEK faktor olmasi vasfiyla (ortaya attiklarinin ayrimciliginda degil) temel almaktadir. Ustelik insanoglunun kendi insanligini kendi adina ortaya koyabilecegini gostermektedir.

ideolojik/inançsallar diye bir kavramsallaştırma yapıp, alabildiğine genelleştirmeleri içeriği belirsiz bir kavramın arkasına saklamaya kalkmak ne kadar tutarlı.

Aksine bir sey saklanmiyor, hersey tum resmiyle ve her turlu farkiyla farklarin farkinda olarak ortaya konuyor.

son zamanlarda sözde bilinemezci retoriklerle konuşan ve sizinle aynı kavram ve söylemleri paylaşan, ancak son tahlilde new age eğilimlerini açık etmeye başlayan bazı arkadaşların düşünceleri ile sizin düşüncelerinizin ortak ve farklı yönlerini ortaya koyabilmeniz için pas olarak bu soruları soruyorum.

Burayi daha net aciklaman gerekiyor. New age'de dogal zihniyet ve egosuna teslim olmus bir akimdir.

daha açık ifade ile; materyalizm hangi bağlamda ideolojik/inançsal diye bir genellemeye dahil edilebilir.

Materyalizm dogrusunun, rakipleri vardir ve o yuzden evrensel onayi yoktur. Ustelik insanoglu butununu degil, sadece onun ortaya attigi bir metafizik varlik gorusunu dile getirir. Yani resmin tumu degil, resmin icinde bir karedir. Hem resmin tumunu disaridan goremez hem resmi notr algilayamaz. Cunku resmin tamamini degil, sadecekendi karsinden gorunum dogrusunu verir.

Hem epistemolojik hem de gercek degil; ideolojik ve dogrudur.

Saygilarimla;
evrensel-insan

 
evrensel-insan
05-08-2010, 21:54

insanın ortaya koyabildiği varolanın varlığı değil , varolanın yansımasına ilişkin bilgisidir.-diamat-

Iste sorun bunun bilgi den ve bilimsellikten ziyade; inanc, ideoloji, dogru ve epistemoloji ustu, tanrisallik, ayrimcilik, ve her turlu insandisi ve insanlik disi, degerler, tabular ve bunlarin getirdigi, dogal ego ve dogal zihniyetin, insan turu ve birini ve onun zihniyet aciligini ve selfini degil; zihniyet sinirlarini ve teslimiyeti ve gunumuz dunyasinin guce, otoriteye ve iktidara yonelik sistemlerini veduzenini icermektedir.

Sonucta bil kokeni de zaten turev, donusumdur. o yuzden de su an itibari ve yanlislanabilirlik temelinde de epistemolojik gercekliktir.

Evet, ortaya konan; yansisi var olarak algilananin kavramla ozdesleserek yansitima donusmesidir. Iste bunu insanoglu monologuyla yaparken, kendi donusumunu insanlastirmamistir, ustelik bu donusumu sabitlenmis, sahiplenmis, sinirlamis, noktalamis, mutlak kilmis ve kendini bu sinirlara oyle ya da boyle teslim etmistir. Yani, kendisi bir tur ve bir olarak kendi monologuna kendisini teslim etmistir, ustelik insandisi ve insanlikdisi olgulari kurgusuyla oznelik icerigiyle besleyip, kendi turunun ozelliklerini vererek.

Saygilarimla;
evrensel-insan

evrensel-insan
05-08-2010, 22:54

insan denen tür ve onun zekası ortaya çıkmadan önce varolan kendini ortaya koyamıyormuydu.
o halde varolan zaten var olduğuna göre zaten kendisini de varolmakla ortaya koymuş olmaz mı. -diamat-

Kimin/neyin algisina gore? Bir seyi ortaya koyan, insanoglu turu disinda ve insanoglu ile dialog kurabilen baska bir olgu (nesne/madde), kurgu (ozne, dusunce), bulgu (kavramlasmis ifade) var midir? Olsa bile, bunu kim/ne ortaya kime/neye gore ve nasil koymustur?

Eger farkinda isen, senin yukaridaki sorun, Kuran'i Allah'in yazdigina inanmak ile ya da bir nesneye oznel icerik vererek ve ona insanoglu ozellikleri vererek onu dile getirmekle ve hatta Tanrilastirmak ve ona teslim olmak ile esdegerdir.

Bu konuda biliyorsun, benim site de basligim var.

Saygilarimla;
evrensel-insan

 
evrensel-insan
06-08-2010, 00:11
Saygideger diamat;

Ortaya koymak, bir harekettir, yani bir oznenin yapacagidir. Dolayisiyle, ozne olmadan, zaten nesne ortaya konamaz. Iste bu temelde, maddeyi, ortaya koyan ozne insanogludur ve oznesinin olgusu da kavramdir. Cunku maddenin kend kendini ortaya koyabilecek bir oznelligi yoktur. Maddeye/nesneye oznelligi veren tek tur o da kendi adina ve kendi monologuyla, insanogludur.

Iste bu temelde, nesne/madde kendi kendini ustelik kendi adina ortaya koyamaz. Onlari, ustelik onlarin adina degil de; kendi adina ortaya koyan da insanogludur.

Burada; ortaya koyan-insanoglu
ortaya koyulan-madde
Ortaya konan-kavramdir.

Dolayisiyle ortaya koyum bir uclem olarak; madde, dusunce ve kavram; bir pozitif ve nokta, olgu, bulgu ve kurgudur. Iste bu temelde, ortaya koyanin, temeli insanoglu oldugu algilanir. Cunku ortaya koyan yok ise, ne ortaya koyulan, ne ortaya konan, ne de ortaya koyum; monolog, ya da insanogludisi bir insanoglu tarafindan algilanan dialog olarak mumkun degildir.

Zaten, bu mumkun olsa, Allah'in Kuran'i yazdirirken, Muhammed ile olan dialogu mumkun olurdu. Ustelik bu Muhammed'e ucuncu bir anlatim ozelligi taniyacaktir. Bu da Allah ile Insanoglu arasindaki elciligidir, yani hem Allah'in dilini hem de insanoglunun dilini algilayan UCUNCU BIR TUR OLUR.

Iste bu nasil mumkun degilse, insanoglunun disindaki herhangibir seyin, kendisini kendi adina ortaya koymasi da en azindan bugun, yani epistemolojik olarak mumkun degildir. Bakarsin, yarin baboon ya da baska bir maymun turu de soyutlamaya baslar ve boylece ilk defa, insanoglu monologuna bir rakip cikar.:fencing::ohwell:

Saygilarimla;
evrensel-insan

 
evrensel-insan
06-08-2010, 17:26

sevgili e.i. bu iki paragraf arasındaki bağlantıyı inan hiç algılayamadım..-paslicivi-


Senin teslimiyetinden ornek vereyim. Mutlak mutluluk ile, mutlak Allah arasinda ne gibi ayniliklar vardir.

Ikiside inanctir
Ikiside soyuttur
Ikiside degismezdir
Ikiside sahiplenilir, sabitlenilir
ikiside zihnin ufkunun sonudur
Ikiside bilimsel degildir
Ikisinin de evrensel onayi yoktur
Ikisi de yanlislanamaz
Ikisi de insanoglu faktoru icerir
Ikiside oznel iceriklidir
Ikiside nesneli oznellestirmistir
Birisi Kurani, digeri kendini(paslicivi)
Birisi (paslicivi), nesnelden oznele (mutluluk)
Digeri (Allah), oznelden nesnele(kuran) gecerek.

Simdi bakalim. Eger insanoglunun disinda dile gelen, kendini ortaya koyan, ve insanoglu ile dialog kuran ve de insanoglu ozellikleri tasiyan ve de insanoglunu zihin olarak tatmin eden bir kurgu (Allah, mutluluk) varsa, ve insanoglu bunun ile bir bag kuruyorsa (kuran, meditasyon), birisi mutluluga, digeri Allah'ina oznel icerik vererek ona teslim oluyor demektir.

Bu konu ne bilimin konusudur, ne de bilimseldir. Cunku epistemolojik olarak, tek soyutlama yetisine sahip canli turu insanoglunun kendisidir ve kendi soyutlamasiyla, kendi adina, kendi icin ve kendine ait monologuyla, kendi turu dahil, her algiladigina sadece kendi algilayacagi bir monolog ile, icerik, anlam, tanim, tarif, kavram, ifade vermektedir.

Dolayisiyle, neye bu veriyi uygularsa uygulasin, bu bir dialog degil; tek tarafli, yani insanoglu tarafli bir monologdur. Ustune monolog uygulanan ne olursa olsun, kendi turu ve biri haric; bu ustune uygulanan monologdan bihaberdir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

evrensel-insan
06-08-2010, 17:38

bir şeyin varlığı onun bilgisinden öncedir.-diamat-

Varlik zaten bir bilgidir, turevdir, donusumdur ve yansitmadir. Zamansal (zaman da insanoglunun bir soyutlamasidir), oncelik/sonralik yoktur. Uclu birliktelik vardir.

Cunku varlik, insanoglunun, kendine !? yansisinin, var algisini varlik kavrami ile ozdeslestirerek yansitmasidir.

Sizin dusuncenizin "sorunu" hem illa bir zamansal oncelik takintisi, hem de insanoglu faktorunun uclu ozelligini "gorememek"

Sizin ontoloji dediginiz, insanoglunun uzerinde epistemolojik olarak calistigi bilimsel gercekliktir. Ama, ontolojinin ne oldugu, konusu felsefenin metafizik dalinin varlik gorusleri arasi ideolojik tartismasidir.

Bilim ontolojinin ne oldugu ile ilgilenmez, sadece onun uzerinde bilimsel calisma yapar.

Saygilarimla;
evrensel-insan

 
evrensel-insan
06-08-2010, 17:59
şeyin, kendisini ontolojik olarak ortaya koyarken insana ihtiyacı olmamasına rağmen,-diamat-

Iste sorun da tam burda. Cunku bu cumle sadece bir insanoglu turu birine aittir ve baska bir tur veya bire degil. Yani, sey, ancak insanoglu eliyle, adina ait, icin ve monologu ile ortaya konabilir. Sey kendini, kendi adina ortaya koyamaz ve bugune kadar da insanoglu insan icerigini hic bir sekilde ortaya koyamamis.

Saygilarimla;
evrensel-insan

 
evrensel-insan
06-08-2010, 18:54

aksi durumda varlanmak ve varolmak aynı şey olurdu.-diamat-

Var etmek, insanoglunun tanrisina verdigi icerik. (ol dedi oldu)
Var olmak, ise insanoglunun kendini var kilmasi.

!? isaretinin yansisi var algisidir. Varlik, bu yansinin, kavramla ozdeslesmis halidir. Var olmak ise yansitmaktir.

Var ve olmak. Var bir isaret, olmak bir harekettir. Var olmak, isaretin hareketidir.

Bu temelde; varlayan; insanoglu
varlanan; yansisi, yansitmaya donusen (buraya insanoglunun kendisi de dahildir)
varlama; kavram oluyor.

Dolayisiyle, var kilinan (varlik), zaten bir pozitif noktadir ve var/yok ifadesi de karsitligi, var olmasi da ikilemidir.

Sanki var olmayi, insanoglunun monologu ve dile getirdigi degilmis gibi lanse ediyorsun. Eger insanoglu bunu dile getirmediyse kim getirdi?, bir yaratici, ya da akilli tasarimci mi?, kim?

Bence, oncelikle kim sorusuna kesin cevap bulman lazim. Cunku bu kim cevaplanmadan, nenin cevaplanmasinin bir anlami yoktur. Iste bu kim dir, yaratici, akilli tasarimci zihniyetinin, urettigi dusunce.

Kim sorusunun cevabi nedir? Kim var oldu/oldurdu?

Saygilarimla;
evrensel-insan

evrensel-insan
06-08-2010, 19:25

Sana felsefe diliyle izah edeyim.

Qua, yani sey (her ne olarak ortaya konursa o), qui, yani kimin bir fonksiyonudur. Iste burada, qua; kendi karakterine/ozune sahip degildir (gorunusu zaten yansisidir), o yuzden, ortaya konan qua, yani sey, ne olursa olsun, qui yani kim karakteri gosterir. Kim de, yani qui, bir kendi, yani sui ve bir de qua dan olusur. Quanin, quidditysi, yani ,"ne ise o" su (something that is, what it is) quality, yani nitelik ve quantity yani, nicelikten olusur. Niteligi em pozitifin kendisi pozitif ve karsiti negatiftir. Niceligi de, ikilem dir (causa sui ve sui generis), yani kendinin nedeni ve kendinin kokeni, cesidi v.s.) Tum buna Q faktor ve/veya q usage, yani q kullanimi denir.

Iste qui, qua, sui, quality, quantity, sui generis ve causa sui 7 li olusumdur. ne yani WHAT bundan sonraki noktalanan kavramdir, isimir, turevdir, yansitmadir, bilgi, ya da ogretidir.

Oyuzden temel ne degil; kim ve onun ortaya KOYUM sekli olan 7'li olusumdur. What yani, ne sekizinci olarak ortaya konandir ve bu ortaya konana, insanoglunun kendi de dahildir.

Iste buradaki, kendinin ne oldugu cok iyi algilanmalidir. Karsiti ve karsitlik ongorumu (self contradiction) ancak boyle algilanir. Cunku kim ve kendinin ne oldugu ortaya konamazsa, diger ortaya konan seylerin nasil ortaya kondugu algilanamaz.

Iste dogal zihniyet ve dogal ego, bu 7'liyi algilayamaz. Cunku neden baslar. Halbuki ne 7'li olusumun ortaya koydugu sekizincidir.

Bu 7'li olusum ayni zamanda; ikilem, karsitlik, kendisi, karsiti, bir, pozitif ve noktadir. NOKTALANAN NE (SEY OLARAK NOKTALANAN NE), SEKIZINCIDIR.

Iste bu 7'li olusum dogal zihniyet ve egonun mutlaklasmis, sorgulanmayan, sabit, sahipli v.s. koken ve temelleridir, yani x ve y sidir. Iste bu 7'li olusum algilanmadan, bu temelle dogal kilinan ve sey olarak ortaya konan ne nin ne oldugu tartismasi, felsefe de surer gider. Tum yapilanda, bu 7'li koksel olusumun tum temellerinden "hangi temel; ilk, once, dogru v.s." tartismasinin ideolojik inancsal ortaya konmus metafizik veri ve tabularidir. Yani dogal zihniyetin ve egosunun kendini teslim ettigi noktadir.

Ben bunlari evrensel'in kosesi'nde ustelik cizimsel/sekilsel detayli anlattim, istersen linkini veririm.

Saygilarimla;
evrensel-insan

evrensel-insan
06-08-2010, 20:09

Bir iki aciklama;

Quiddity (what makes a thing, what it is/something that is, what it is), yani ne olmussa o, ne ise o; Bu 7'li ozelligini tasidigindan; hem somut/soyut, hem nesnel/oznel, hem ozsel/gorunussel, hem dissal/icsel, hem ozel/genel dir. Yani kavram evrenselidir.

Nihilizm, qua yi sifirlar ve quiyi, insanoglu turunun birine indirger vebireyci akilciligin TEK guc oldugunu getirir. Causa siyi' yani kendinin nedenini sifirlar. Cunku causa sui, felsefenin metafiziginde her turlu/herbir yaratici, akilli tasarimci, yani tanridir. Maalesef materyalizm hala causa sui yi aciklamamistir ve aciklayamaz. Cunku atomun en kucuk atomcugunun epistemolojik olarak bilineni de ilk degildir ve hic bir zaman bir ilk olamayacaktir. Burada idealizmin felsefedeki tanri mutlakina, materyalizm cevap veremez.

Materyalizm sadece sui generis temelli maddeyi ortaya atar, burada da idealizmin cevabi ruhtur.

Halbuki quiddity, 7'li olusumun ortaya attigi sekizincidir. Bu sekizinciye insanoglnun kendisi de dahildir.

Iste bir seyi algilayabilmek, neyin sey olarak ortaya koyumunun nasilinin vasfina varabilmek ve farkina varmak, selfin onunu acan zihniyettir ve self te sadece ve sadece insanoglu turudur. Causa sui sini de, diger herseyi de soyutlamasiyla kendi ortaya koyar. Iste o yuzde,bir quiddity olan ve temeli causa sui ye dayandirilan, idealizm de tanri olarak aciklanan ve materyalizmin bir cevabi olmayan seyi de, ortaya koyan insanoglu turu ve biridir. Nietzche o yuzden "Tanri oldu (olmek)" demistir. Cunku, nietzche'ye gore; Tanri, bir QUI DEGIL; QUADIR , yani bir NICELIGI VE NITELIGI VARDIR. NICELIK VE NITELIGI DE SADECE INSANOGLU TURU VE BIRI (QUI) VERIR.

Saygilarimla;
evrensel-insan

 
 

No comments:

Post a Comment