Sunday 10 April 2011

Evrensel'in Kosesi-Eski Yazilar-18/01/2010-03/09/2010

evrensel-insan
18-01-2010, 06:33
Saygideger arkadaslar;

Insanoglu ta ilk soru-cevap ile neyin ne oldugunu sorgulamaya ve ortaya koymaya basladigindan beri, bunu hep varlik ve olmak temelinde yapmistir.

Bilimin felsefenin bu varligi irdeleyen ve ortaya koyan metafizik dalinin ideolojilerinden yesermesine de sasmamak gerekir.

Bu ayni, tarihteki ilk dine ters ve karsi cikislarin din adamlarindan geldigine benzer.

Simdi metafizik temeldeki tum ideolojilerin, bilim ve bilimsellik acisindan, bilim ve bilimselligin bunyesindeki potansiyel ideolojik inancsal ve spekulatif teori "tehlikesini" ve bilim ve bilimselligi, nasil ve ne yolla inancsalliga ve spekulasyona tasidigini gorelim.

Materyalizm, ortaya ciktigindan beri, bilimin temelini teskil etmektedir. Buradaki en buyuk sorun; materyalizmin kesinlik ve ispatsal temelli bilimi sabitlestirmeye ve bu sabitligin yaninda bazi bilimsel disiplin degerlerini hem sorgulanmaz hem de degismez kilmadir.

Idealizm, genelde tum soyutlarin temeli sayilan dusunceyi one cikarir. Buradaki tehlike de dusuncenin teorik bir icerige donmesi gerekirken, bu dusuncenin inanc temelli ideolojik icerik kazanmasi ve bilimi doga ustu, dunya otesi, mistisizm, mitoloji v.s. temelli bilimsel kurguya tasimasi ve bilim ile felsefeyi dusunce ve inanc olarak ayirt edememesidir.

Hem materyalizmin, hem de idealizmin birbirine karsit yapisini ortaya koyan; ideolojik inancsal dogrusallar ve bu dogrusallarin evrensel bir icerik tasimamasi ve cogunun da, yanlislanabilir olamamasidir.

Materyalizm bilimi teori ve pratikte ortaya koysa bile ispat ve sabitlige ve de dogruya yonelir.

Subjektivizm, yani oznelcilik ise; bilimin ve bilimselligin temeline bilim adaminin kendi inancsal ideolojik dogrularini monte etmesinin sorunudur.

Pozitivizm ise; bilime hep pozitif yanasarak, hep dogrudan yana bir mentalite yurutur, ne cikarsama, ne de yanlislama pozitivizm de yer almaz.

Nominalizm, yani isimcilik ise; spekulatif teorilere sanki bilimsel olarak kanitlanmis gibi isim vermek ve bir cesit onu mesrulastirmaktir. Evren'in yok olmasi konusundaki big crunch, buyuk catlama gibi.

Halbuki bil kokeninin epistemolojisi, tamamen bilim ve bilimselligi icerir. Hem dusunce/inanc farkini, hem bilimsellik/inancsallik farkini; hem ideoloji/teori farkini hem de epistemolojik bilme siniri ile spekulatif fikir one surme farkini ortaya koyar.

Teori soyutundan, pratik somutuna gitme yerine; pratik, deney, gozlem, bulus somutundan, teori soyutuna yonelir.

Iste bilimin ve bilimselligin bunyesindeki epistemolojik temele adapte olmus metafizik var ve olmak tehlikesi ve onun ideolojik inancsal dogrularinin tehlikesi budur.

Bilim ve bilimsellik bunyesindeki bu metafizik unsuru kokten ve temelden yok etmedikce de dusunce ile inancin ic iceligi bilim ile ogretinin ic iceligi ideoloji ile teorinin ic iceligi ve bilimsellik ile inancsalligin iciceligi epistemolojik sinirin spekulatif asimi ile ic iceligi her zaman mumkun olacak bir olanak dahilindedir.

O yuzden bilimi ve bilimselligi savunuyorsak; bu metafizik unsurlari iyi algilamali ve farkina varmaliyiz.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Bir Konunun Uc Farkli Butunu

evrensel-insan
05-02-2010, 02:28
Saygideger arkadaslar;

Ben, bir konu uzerine bilinc, bilgi, birikim, gozlem ve tecrubelerimi yaziya dokerken; uc farkli butunu ya bir arada, ya ayri ayri, yaziya dokuyorum.

Her hangibir konu uzerindeki bu uc farkli yanasim butununun farklarini asagida bir ozet olarak veriyorum.

Evrensel-insan dusuncesi; Birey bilincinin evrensel/insansal/kavramsal/bilissel koklerini temel alan yanasim.

Evrensel-insan dusuncesinin, dogal dusunceyi ortaya koyusu;bireysel, epistemolojik gerceklik, notr algi, disaridan bakis acisi, bireysel hak ve ozgurlukler, insansal vicdan ve evrensel saygi, cikarsamasal, curutmesel, yanlislamasal, yalanlamasal, tum resim, dusunsel, farkindalik, farklarin esitligi, antiayrimci, sorgulamali, irdelemeli, cizimsel, sekilsel, yanlamasal

Evrensel-insan dusuncesinin algiladigi dogal dusunce; insandisi, insanlikdisi, yaratilissal (tanrisal,Allahsal, ilahsal, putsal, kutsal v.s.), metafizik, ideolojik, inancsal, dogrusal, determinist, tartismasal, cikmaz, varliksal, varsal, olsal, bireyci akilcilik, ayrimci, cikarci, bencil, etiksel (milli, dini, toresel, ahlaki, geleneksel, tabusal, verisel, degersel, dogaustu, dunya otesi, spekulatif, toplumsal, sosyal, siyasal, otoriter, gucsel, iktidarsal, totoliter, ikna olma/etme, mudaheleci, psikolojik, karsitli, celiskili, kulaktan dolma, sabit, sahiplenici, kisilik/ kimlik degerli, kesismeli, noktasal, ozdeslestirmeli,tikanik, tekduze,

Eger yaziya katki veya soru gelirse, hem bahsedilen kavramlar aciklanabilir, hem de yeni kavramlar eklenebilir.

Bir ornek; Tanri

Evrensel-insan dusuncesi; tanri insanoglu beyninin fonksiyonu dusuncesinin yarattigi bir kavramdir ve bu kavrama evrensel-insan dusuncesinde bir yer yoktur, ihtiyac yoktur, gereksinim yoktur.

Konu bilimsel degildir. Insan ozunu yok sayar ve insani ve insanligini geri plana iter ve verilen degerler temelinde de; insani kul eder, korku verir, dusunce ve davranis bagimsizligini kisitlar, olum korkusu isler, hatta insan ozellikleri verilirse de; insana her turlu rahatsizligi ve eziyeti mazur kilar. Bakis acisi serbest dusunurluktur.

Evrensel-insan dusuncesinin, dogal dusunceyi ortaya koyusu; dogal dusuncenin temelini teskil eden; en ust duzey bir guc, otorite ve teslim alan bir icerige sahiptir. Inancsal olarak olumlu ve olumsuz sahiplenilme ve sabitlenme temelinde cikmaz bir ikna olma/etme tartismasi rekabeti dogurur.

En ust tabu ve veridir. Kisinin yerine gore kimlik ve kisilik kutsalidir kisi bu konuda kisisel hak ve ozgurlugune sahip olmalidir, tanrisal olumlu ya da olumsuz yanasan herkes biribirinin degerine saygi duymalidir. Kimse kimsenin tanrisal yasam ve iliskilerine mudahele etmemelidir.

Evrensel-insan dusuncesinin, algiladigi dogal dusunce; maalesef; tanri konusu ve her turlu tanrisal yanasim, hem bilimi alet etmekte, emperyalist zihniyetin bir kullanim araci olmakta ve insanoglunu kutuplastirmada en buyuk rolu oynamakta, insanoglu tanrisi icin, terorizm uygulamakta, savasmakta ve her turlu insanlikdisi uygulamalara sahne olmaktadir.

Bu arada kendi kisiligini olusturamamakta, emir kulu olmakta, yasami yerine yasam sonrasini dusunmekte ve tanrisal yanasimi olumlu olumsuz ve tum dallari, budaklariyla, hem insanoglunu suru psikolojisine sokma olarak kullanmakta hem de tanri ugruna insanlikdisi kurallar, kaideler yasalar v.s. koymaktadir.

Tanrisal yanasim; mutlaka bir dini orgutlemeyi getirmektedir. Tanrisal dusunen bir beyin; hic bir zaman dusunce ozgurlugune erisemez.

Bu uc farkli yanasimin tanri kavrami uzerindeki kisa bir ozetidir, eger konuya deginilirse; konu detaylandirilabilir ve iceriklendirilebilir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

 
evrensel-insan
09-02-2010, 22:22

Epistemoloji zaten bilimin su anki siniri demektir. Bilimde negatif yoktur. Ya bir sey bilinir kilinir, ya da henuz bilinmemektedir. Ama; bilinemez negatif determinizmi ve kesinligi bilimde yoktur. Cunku bilimin seyi bilinemez kilmasi, o konuda dusunmemesini getirir. Halbuki bilim icin sadece bilinen ve bilinecek olan/henuz bilinmiyen vardir.

Sonucta yok gibi, bir seyi bilinemez olarak negatif kilma determinizmi de inancsallara girer. Cunku yanlislanamaz.

Eger bilimsel olacaksak; bilimsellikte bilinemez yoktur, henuz bilinmeyen ve bilinecek olan vardir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

 

evrensel-insan
09-02-2010, 22:36
Saygideger Ivan Karamazov;

sizce bir elektronun aynı anda hem hızı hem de yeri bilinecek mi yani ileride?
-I.K.

Bilgi, dusunce, teori, tez, hipotez, sentez, analiz, antitez, deney, gozlem, bulus v.s. dir. Yanlislanabilirliginin temelinde bu turev; surekli suregelen bir surectir.

Bu temelde bilinemez temelli bir kesinlestirmenin ve determinizm inancinin olmasini gerektiren bir neden var mi?

Saygilarimla;
evrensel-insan

şimdi bu cümlede bir inanç yok mu? epistemolojik mi bu cümle?

evrensel-insan
09-02-2010, 22:59
Saygideger Ivan Karamazov;

Epistemoloji bilgi ve onun su an ki siniri demektir, yani bilginin degiskenligi demektir. Bilgi de iki turlu degisir, bilimsel olarak ya yanlislanarak degisir, ya da yeni bilgi eklenerek. Eklenti demek; bilimin su an bilinmeyeni bilinir kilmasi, yanlislanma demek te; su an bilinilen bir bilginin gozlem, deney, bulus yoluyla yanlislanmasi demektir.

Bilimsellik budur. O yuzden bilimsellikte negatif olmaz. Negatif felsefededir. Yani inancsallarda ve ideolojilerdedir. Cunku inancsallar ve ideolojiler, determininist ve sabitleyicidir. Bu sabitleme, ya pozitif, ya da negatif olarak uygulanir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Bilimselligin Iki Yonu

evrensel-insan
17-02-2010, 02:21
Saygideger arkadaslar;

Bilimselligin iki yonu vardir. Bunlardan birincisi, neyin bilimin ve bilimselligin kapsamina girip girmedigi, ikincisi ise; epistemoloji (Bilimsel Felsefe) sayesinde, bu bilimin kapsamina girmeyenlerin, ne oldugu, nasil olustugu v.s. temelli sentezini/analizini/sorgulamasini v.s. tum resmi ile hem konusunun iceriginde hem de genelde ortaya koymaktir.

Bilim ve bilimselligin tek bir icerigi vardir. ORTAYA KOYMAK. Bu ortaya koyus, ya bilimin ve bilimselligin ne oldugu, neleri icerip icermedigi v.s. ve de bilimsel olmayanin nasil olustugu, ne anlama geldigi v.s. dir.

Herseyden once; bilimsellik, dogal dusuncenin metafizik ideolojik inancsal dogrularindan ve konusundan hic birini icermez. Yani; yaratilis ve her turlu yaratici, varolusun ve varligin tartismasal insandisi ogeleri, madde ve dusunce.
Tum etiksel ayrimci ideolojik inancsal dogrularin dile getirdigi, ahlak, milli, dini degerler, politik, sosyal, siyasal one surulenler, tum epistemoloji ustu, spekulatif, dogaustu, dunya otesi, mistik, ideolojiler teoriler, ve de bilimin konusu olupta, epistemoloji ustu inancsallik iceren teorik ama somut olarak deneyde, gozlemde kanitlanmayan soyutlar ve yanlislanamayan tum ayrimci ve sadece, ideolojik inancsalligi temelinde ve sadece dogrulayani baglayan evrensel/insansal olmayan oneriler, ideolojiler, teoriler ve varsayimlar.

Epistemoloji temelinde ise; insanoglunun neden bu insandisi ve insanlikdisi oge ve soyutlara baglikaldiklari, tarihler boyu icinde bulundugu cografya ve tarihten gelen aktarmali dusunce ve davranis temelinde kendi kisilik ve kimlikleriyle ve de toplumsal olarak ozdeslestirdikleri degerler, veriler ve tabular, yaratici zihniyeti, ve yaratilis cikmazi; madde zihniyeti ve ilk cikmazi, sistemlesen, kaliplasan, alisilagelmis sistemlesme ve duzen kurmanin temeli ve gelisimi v.s. ise; BILIMSEL OLARAK tum resmi ile ortaya konabilir.

Yalniz bunun icin; notr algi, tum bu bilimsel olmayan olgulara disaridan bakis acisi ve epistemolojik grceklik sarttir.

Sonucta, bir seyin ortaya konumu; ancak o seyin disina cikarak ve icinde dusunce olarak yer almayarak mumkundur. Aksi yani icinden bakis, zaten evrensel/insansal olmayan bu insandisi ve insanlikdisi olgulardan birinin tarafi olup, diger tarafla yapilacak olan cikmaz ve kisir dongu icerikli tartismadir. Bunun da tum verdigi, taraf ustunlugunun ikna olma/etme mucadelesi, ispat, kesinlik, sahiplik ve sabitlik cekismesi, gerektiginde kisiye ve kisisel degerlere yonelme, mudahele, zorlama basik v.s. temelli kabul ettirme, kisaca TESLIM ALMA mucadelesidir.

Bu da ne bir bilgi alisverisi, bilinc ve farkindalik ortaya koyumu, ne de degerlerin sorgulanmasi ve irdelenmesi degildir.

Bir cesit "Benim ideolojim/inancim/dogrum v.s. senin ideolojini/inancini/dogrunu yener/dover v.s." mucadelesidir.

Bu temelde hem bilimin bilimsel sinirini, hem de bilimsel felsefenin bilim disiligi ortaya koyumunu cok iyi algilamak ve farkina varmak gerekir.

Aksi; bilimsel oldugunu zannedip, inancsalliga sapma; ya da inancsalligini bilimsel aciklama gaflet ve yanlisina dusmektir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

evrensel-insan
20-02-2010, 23:53
Saygideger arkadaslar;

Bu bakımdan ben; sabitlerden, inançsal bilimsellikten beslenen bir ateist ile din sahibi insan arasında fark olduğunu düşünmüyorum.-

Evet, evrensel-insan dusuncesi acisindan boyle bir fark yok. Cunku evrensel-insan dusuncesinin inancsallari, ideolojileri, metafiziksel yanasimi, yaratilissal, varliksal, olsal yanasimi ve yaraticinin yaratilis sorunu ile maddenin ilk sorunu yoktur.

Sadece epistemolojinin ya dogal dusuncenin konusal ya da evrensel sorununu ortaya koyar, ya da tamamen bilimsel yanasarak bilimin epistemolojik sinirinin ustune cikmaz.

Ama dogal dusunce bunyesinde teizm ile non teizm arasinda duzey farki vardir. Teizm tamamen inancsal bir yapi, ya da dinsiz teizm, inancsal yapisini bilimsellik ile avuturken; non teizm, ki ateizm de dahil; ilimsellige inancsalligi katma gafletindedir.

Tum bunlarin sebebi de; felsefenin varlik ile ilgilenen metafizik dalinin temel olarak bilhassa materyalizm eliyle bilimi ele almasindan kaynaklanir.

Ama bilimselligin yanlislanabilme ozelligini goz ardi eder ve sadece ispata yonelir.

Ateizm ise, metafizik olarak pozitivisttir, yani tanriyi yaraticiyi yok sayar.

Bahsettiğiniz evrensel/insansal duzey, benim kanaatimce biimselliğin bilimselliğini sürekli sorgulayarak besleyen bir düşünce yapısıyla mümkün olabilir. Bu da epistemolojinin tarifidir sanıyorum.-Shibumi-

Evet. Birey bilincinin evrensel/insansal duzeyi; ne maddeyi ne dusunceyi biribirine rakip alip, ustelik sadece birini otekine karsi savunmaz. Insanoglunu temel alarak; bilginin bir uclem oldugunu, yani madde dusunce ve kavram ortaya koyar. Insanoglu dahil herseyin bir insanoglu ortaya koyumu oldugunu ve seyin kendisinin ne sey tarafindan ne de insanoglu olmadan ortaya konamayacagini dile getirir. Seyi bir turev ve bilgi olarak ele alir.

Aslinda bu konular cok derindir ve bilhassa sitenin felsefe-psikoloji bolumunde basliklarda islenmektedir.

Epistemolojinin de birkac ozelligi vardir. Birincisi bilginin ve bil kokeninin ve de bilincin felsefesidir. Ikincisi bilimselligi yanlisanana kadar gecerli sayar. Bu gecerlilik metafizigin ideolojileri gibi, tartismasal degil; evrenseldir.

Epistemolojinin siniri; hem bunyesinde inancsal bir dogru icermez, hem de epistemolojinin ustune cikan teorileri, varsayimlari bilimsel olarak algilamaz.

Ucuncusu diyalektik yontem ve mantigin kendi icindeki teke indirgemesi tartismasinda yer almaz ve diyalektigi veren ucuncu ve degismez ogeyi ortaya koyar. Dogal dusuncenin sinirlari disina, bu uclemin disina cikarak ulasir.

Dorduncu ozelligide tartismanin disinda kaldigindan tartisan partileri; oldugu gibi algilar ve onlari sadece tanimaya yonelir.

Bu temelde de epistemolojik gerceklik, notr algi ve disaridan bakis acisi uygular.

Insanoglunun bir urunu olan dogal dusuncenin yapisini, isleyisini, islevini evrensel bir sabitlik, sahiplik ve de bunun getirdigi ayrimcilik, cikar, bencillik ve de bunlarin elde edilebilmesi icin basvurulan guc otorite olarak evrensel sorununu ortaya koyar.

Insanoglunu dusunce ve davranista insanlastirmak icin de; tum dogumdan itibaren verilen verilerin, degerlerin tabularin insandisi ve insanlikdisi oldugunu ortaya koyar ve yasamin nasil bu tabulara ya da olume tercihinin kisinin yasamini kontrol altina olmak oldugunu gosterir ve yasamin bir birey icin elindeki tek olgu oldugunu ve yasam bilincini ortaya koyar.

Cunku dogal dusunce de insanoglu ve yasamone cikmaz. Ya insandisi madde ve tanri ya da insanlikdisi dogumdan itibaren verilen dini, milli, ahlaki v.s. temelli etiksel degerler ve bunlarin sahiplenilme ve sabitlenilme mucadelesi one cikar.

Neyse, simdilik burada keseyim. Sen basliklari bir dolas, ilgini ceken bir konu oldugunda o basliktan da devam edebiliriz.

Saygilarimla;
evrensel-insan

"Bikkinlik Nedir? ve Nezaman Gelir?

evrensel-insan
21-02-2010, 00:20
Saygideger arkadaslar;

"Bikkinlik" terimi, insanoglunun zaman zaman dusuncesinde yasadigi ve elinden gelen yontem ne ise onu kullanarak "bertaraf ettigini" dusundugu bir terimdir.

Isin ilginci genelde bikkinlik, birey bilincine ulasamamis kisilerin baskalari dusunceleri uzerine hissettikleri bir duyumdur.

Eger bir kisi, kendi algisiyla bazi konu ve bilgileri kafasina takar ve bu konu ve bilgilerle yasamda karsilastiginda da bu takinti one cikarsa, bikkinlik yasar.

Halbuki dogal dusuncenin dogumdan itibaren verdigi herturlu ideolojik inancsal tabu ve degerleri, bir kisi; ya omur boyu bilincine ve farkina varmadan dusuncesinde tasir ve bu tabu veya ideolojik inancsal temelinde mucadele verir ve bunun farkina ve bilincine varamadigi ve bunun sabitliginin ve sahipliginin de bilincine ve farkina varamadigi icin, bu tasidigi tabu ve ideolojik inancsaldan bikmaz.

Buradaki sabitlik ve sahiplik, hem kisiyi kendi dusunce degerlerini sorgulamaktan ali koyar, hem de bikkinlik sadece bu tabu ve ideolojik inanca karsi bir dusunce belirirse ona gore gelir.

Bu bir cesit caresizliktir ve caresizlik iki yonludur. Birincisi kendi sabitledigi ve sahiplendigi tabu veya ideolojik inancsalin farkinda ve bilincinde degildir, bunun yanlislanabilecegini ve kendisinin caga uyarak bu tabu ve inancsali degistirebilecegini goremez, hem de kendisine bikkinlik veren ve kendi ideolojik inancsal veya tabusuna ters gelen ve caga uyumlu dusunceye, kendi dusuncesi ile karsilik verecek bilgi ve birikime sahip olmadigindan da, onunla mucadele yerine onu yasamindan kendince silmeye calisir.

Bu hem dusunceden hem de kendi degerlerinisorgulamaktan bir kacistir. Cunku kisi istese de istemesede yasam ve gercekleri onundedir. Bundan bikmak veya kacmak, sadece duyumsal bir caresizligin tezahurudur. Ayni icki veya bir uyusturucu da aranan gecici rahatlik gibi.

Oyuzden baskasinin dusunce ve davranislarini degerlendirip, onlarla ugrasmak ve onlara karsi bikkinlik duymak yerine; once herkes kendi dusuncesini sorgulamali ve sabitledigi ve sahiplendigi tabu ve ideolojik inancsallarini gozden gecirmeli ve bunlarin ne kadar evrensel/insansal oldugunu olcup, bicmelidir.

Bir kisi eger bunun bilinci ya da farkinda degilse; o kisinin ne ilerlemesi, ne de degisen dunya ve dusunce sartlarina ayak uydurmasi mumkun degildir.

O yuzden baskalarinin dusuncesinden bikmak yerine, once kendi dusuncemizikendi akil sagligimiz, mantigimiz ve insanligimizin dusunce ve davranisa ne kadar yansidigini sorgulayarak degerlendirelim.

Bakarsiniz, bu degerlendirme, size; once kendi dusunce ve davranislarinizdan bikkinlik vererek, caga ve insanin insanligina uygun bir degistirmeye zorlar, tabi once butun bunlar icin birey bilinci ve farkindaligi gerekir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Bir Kisiyi, Bireysellestirmeyen "Fren" "Korku"

evrensel-insan
07-03-2010, 02:14
Saygideger arkadaslar;

Insanoglunun duyumu ile algilayip, kavramlastirarak yansittigi, bir soyut ta korkudur.

Korkunun bir kisinin dusuncsine cikmasinin bir kac nedeni vardir. Bu konuya deginmeden once, korkunun nerden kaynaklandigina bakmak gerekir. Korkunun en buyuk kaynagi bilgisizlik, caresizlik, ne yapacagini bilmeme, ve savunuya gecmektir. Bunu giderecek olanda her turlu koruma ve korunma altinda oldugunu hissetmektir.

Bilgisizlikden gelen korkunun iki turlu cozum secimi vardir. Ya bilgilenirsin, ya da inanirsin. Cunku bu ikiside cevapsiz kalan sorularin cevaplanmasini saglayan eylemlerdir.

Korkunun insanogluna yansiyan iki farkli ucu; birincisi, kendisini fiziksel koruma, ikincisi ise korunmadir.

Fiziksel koruma; olumden baslayarak, yasam ve iliskilerdeki her turlu fiziki mudaheleye karsi kendini korumadir.

Korunma ise; kisinin kendi disindaki dunya da kendini emin hissetmesidir. Bunun cesitli yollari vardir. Aile, devlet ve kurumlari, kurallar ve hukuk v.s.

Insanoglu SOSYAL bir HAYVANDIR. Bu temelde; kendisini emin hissedecegi tek yer; yasam ve iliskisini surdugu toplumudur.

Buradaki ilk korku, yalnizlik, distalanma, yabancilasma, onemsenmeme v.s. temelli TOPLUM DISINA ITILME" korkusudur.

Bu korkunun duzeyi, icerigi, derecesi v.s. her kisinin kendine ait bilgi, bilinc, birikim temelinde degiskenlik gosterir.

Yalniz bu korku, kisinin direk degil; dolayli korkusudur ve psikolojiktir. En onemli sorunu da, diger korkulara nazaran; kisinin BIREY BILINCI ALMASINI, ILERLEMESINI, GELISMESINI v.s. engelleyen korku olmasidir.

Bir kisi; kendine ozel dusunce ve davranisi temelinde, toplumda "sivrilir", ya da topluma "ters duser" ya da toplumu "karsisina alir" v.s. duzeye gelince, bu korku baslar.

Soyle dusunelim. Bir yerde yasiyorsunuz ve herkes monoton, alisilagelmis, yerlesmis tabulariyla bir yasam suruyor ve siz bir konuda dusunce ve davranisiyla, toplumun bu monotonluguna "ters dusmeye" basliyorsunuz ve toplum bunu size hissettirmeye ve kendine gore uygulamalariyla sizi bir cesit "uyarmaya" basliyor. Ne yaparsiniz? Bu dusunce ve davranisiniza devam mi edersiniz, yoksa toplumun bu uyarisini dikkate alip, dusunce ve davranisiniza toplumun istedigi yonde "ceki duzen mi verirsiniz?

Iste bir kisinin boyle bir ikileme herhangi bir konuda dusmesi ve bu ikilemden kendine gore nasil "cikacagi" tamamen onun bir karari olacaktir.

Iste burada iki farkli bilinc farkli yol cizer. Eger ksi, hala toplumsal bir kisilik ve totoliter bir yasam ve iliski suruyorsa; mutlaka kendi dusunce ve davranislarini "frenleyecek" onlara "ceki/duzen" verecek ve boylece cikisi arayacaktir. Iste ilk psikolojik sorun da burda baslar. Cunku kisi, bu yaptiginin gerekcesini kendine kabul ettiremez ve yaptigindan bir cesit rahatsizlik duyarsa; iste bu psikolojik bir sorundur. Cunku kisi artik, kendi dusunce ve davranislarini degil de; sadece toplumun ondan istedigi sekilde bir yasam surmektedir. Bu kisi bu psikolojik sorununu cozene kadar da, bu ikircimli dusunce ve davranisi yasar. Ya bunu kendine kabul ettirebilir, ya da kabul ettiremeyip, normal kisilik ozelliklerine zarar verir ve konu zihinsel bir psikolojik icerik kazanir.

Ote yandan bir kisi eger birey bilincini almis ve kendini toplum icinde kendi dusunce ve davranisiyla oldugu gibi kabul ettirebilecek; bilgi, bilinc, birikim, gozlem, deneyim ve oz guven, ozsaygi oz direnc v.s. temelli oz karakterini guclendirmis ve ne yaptiginin ne dediginin bilincinde ve bunu savunabilecek bilgi ve birikimde ise; iste o zaman o kisinin yaptigi veya yapacagi; TOPLUMUN ISTEDIGI GIBI BIRI OLMAK DEGIL; TOPLUMA KENDISINI OLDUGU GIBI KABUL ETTIRMEKTIR.

Bu kisi, basta saydigimiz "yalnizlik, distalanma, onemsenmeme, kendini ortaya koyamama, algilanamama, yaancilasma" v.s. temelli duyumlarin birini ya da birkacinida yasayabilir ve yasamasi da buyuk olasidir.

Iste her turlu oz saglam ve guclulugu de bu duyumlari aldiginda lazimdir. KENDI KENDINE YETEBILECEK BIR BILINCE ULASMIS OLMASI buradaki kilit duzeydir.

Iste boyle bir duzeye gelmis bir birey bilincinin, kendini topluma kabul ettirme korkusu kalmaz cunku, bilirki; toplum onu kabul etmeyecek; o topluma kendini kabul ettirecektir.

Sonucta bir kisi, hem birdir hemde turunun bir parcasidir. Ama sonucta, bir bir olarak "korkusuz/endisesiz" bir yasami yoksa; iliskilerinde de bu korkusuzluk/endisesizligi yansitamaz.

Sonucta "boyle dersem anlamazlar, karsi cikarlar, kizarlar, terslerler" v.s. temelli bir dusunce; belki kisiyi topumunda rahat yasatir ama; bu fren kisinin kendi kendine zarar verir.

Oyuzden bir kisi once birey bilincinin birey ozgurlugunun bilgi, bilinc, birikimini saglamali ki; kendi saglamliginin topluma da bir faydasi olsun.

Eger bir kisinin kendisi boyle direk degil de; dolayli korkudan dolayi, kendi dusunce ve davranis ozgurlugune bir fren bir kisitlama getiriyorsa; bilmelidir ki, kendine zarar verenin; sonucta baskasina da bir faydasi olmaz. Belki tek kari toplumun icinde tutunmaktir ama; ne toplumda bir yeri olur, ne de kendine oz bir dusunce ve davranisi.

O yuzden secim sizin. Korkulariniz ve endiseleriniz yuzunden dusunce ve davranis ozgurlugunuzu topluma uygun frenleyecek ve kisitlayacakmisiniz?, yoksa birey bilinci ile; tum dusunce ve davranis ozgurlugunuz ve onun topluma ters dusen duzeyiyle kendinizi topluma kabul mu ettireceksiniz?

Unutmayin ki, sadece ikinci yol; sizin surekli bir sekilde, bilgilenmeniz, bilinclenmeniz, yenilenmeniz, ilerlemeniz ve gelismenizin yoludur.

Birinci yol ise; basta kendinizi psikolojik rahatsizliga sokma ve bu rahatsizligi baskalarina da empoze etme yoludur. Yani siin icin topluma ters gelenlerin dusunulup, davranilmasi; yapilmamasi gereken seyler olacak ve siz iliskide olduklariniza ayni kendinizi farenlediginiz ve kisitladiginiz gibi ve de bunun farkinda ve bilincinde olmadan; frenleme ve kisitlama getirecek, ustelik bu yaptiginizinda yararli bir sey oldugu dusunccesini kendinize bahane edeceksiniz.

"Bu dusunce/davranisi, toplum kaldirmaz; o yuzden uygulamamaliyim ve kimsenin de uygulamasina musade etmemeliyim, uygulamak isteyenleri de uyarmaliyim" Iste bu icerikteki korku/endise dusuncei, hem sizin gelisim ve bilinclenim freniniz, hem de iliskide olduklariniza "iyi niyetli" verdiginiz zarardir.

Zaten boyle bir mudahele, genelde birey bilincini almis kisilerden de karsilik gorur.

Tabi bu karsiligi onleyen geleneksel dusuncelerde yok degildir "buyugume karsi gelmeyeyim, o bu konuda benim iyiligimi istiyor, o benden daha bilgili/tecrubeli, dedigi dogru, hakli," v.s. temelli gelisimi frenleyici yerlesmis dusuncelerdir.

Oyuzden korku ve endiselerimizi sorgulayalim, kaynagini bulalim ve hem kendi hem de iliskide olduklarimizin sagligi ve selameti icin; bu "yersiz" korku ve endiselerimizden kurtulmaya, birey ozgurlugumuzu bilincli olarak yasamaya gayret edelim. Tabi ki bilinclenmek, gelismek, ilerlemek ve gelisen dunya ve dusunceye ayak uydurmak istiyorsak; yok tutucu ve muhafazakar ve geleneklerimize s1k1 s1k1 bagliysak, o zaman isimiz imkansiz ve bu imkansizi zora cevirmek icinde "kendini kendin yapma" bilinci dusunceye cikmali.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Birey Birimli, Evrensel-Insan Dusuncesinin 7'li Temeli

evrensel-insan
12-03-2010, 19:54
Saygideger arkadaslar;

Insanoglunun en kucuk birimi mustakil var olan varlik, bireyin; evrensel-insan dusuncesi bilinc ve farkindaligina ulasabilmesi icin, dogal dusunce de bulunmayan 7'li temeli vardir. Bunlar;

EVRENSEL; bireyin yasam ve iliskisini surdugu bilinen en genis mekan, bosluk, habitat.

INSANSAL;Bunun iki yonu vardir. Birincisi; evrensel mekandaki bir parca olan insanoglu turunun butunu; ikincisi de, bu turun insan oz ve birey gorunusunun dogal dusunceden arinip, tur temelli birliginin, butunlugunun ve beraberliginin dusunce ve davranista insanlasmis bilinci.

BILISSEL; Bu da iki turludur. Insanoglunun, soyut metafizik ve etiksel inancsal ideolojik, dogrusal temelli tabu, veri ve degerlerinin ogretisinin ne oldugunu ve nasil olusturuldugunun bilincinde ve farkinda olmak. Insanoglunun, somut bilimsel ve teknolojik verilerinin epistemolojik gercekliginin bilincinde ve farkinda olmak.

BILIMSEL; Insanoglunun her turlu inancsal ve ideolojik soyutlardan arinmis, evrensel ve yanlislanabilir, bil kokenli bilgisi ve epistemolojik birikimi.

KAVRAMSAL; Insanoglunun, sorusunu var olarak isaretledigi ve yansisini algilayarak kavramlastirip, yansittigi ilkesi. Yani insanoglunun kendi dahil, herseyi ortaya koyumunun ogesi.

INSANMERKEZCILIK; Herseyi ortaya koyanin insanoglu oldugu, seyin kendisini ortaya koyamayacagi ve insanoglu olmadan seyin ortaya konamayacagi, ortaya konanin; somut ya da soyut kavram oldugu, turev oldugu ve donuserek ortaya kondugu.

Ayrica; insandisi temeller olan; madde ve dusuncenin de hem insanoglunun bir ozelligi, hem de ortaya konan bir kavram oldugu; adi gecenlerin, ortaya konan kavramla ozdeslestigi.

EPISTEMOLOJIK; Felsefi konularin, nasil olustugunu, dogal dusunceyi; notr algi ve disaridan bakis acisi ile tum resmini, icinde yer almadan ortaya koyabilme, bilimin anlik siniri, degiskenlik ve surekli suregelen surec, yontemi ve mantigi.

Tum bunlar, cok kisa izah edilmistir. Herbiri, istenirse kendi icinde ve bunyesinde detaylandirilabilir ve icerik verilebilir.

Goruldugu gibi, evrensel-insan dusuncesinde; insanoglu temelli, yaratilissal ve her turlu yaraticisal, inancsal, ideolojik, dogrusal yanasim ve ayrimci, cikarci, bencil icerik yoktur. Cunku bunlar insanoglu dogal dusuncesinin, insandisi ve insanlikdisi ogelerine aittir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Benlik-Bilinc, Farki, Iliskisi

evrensel-insan
28-03-2010, 00:58
Saygideger arkadaslar;

Benlik ve bilinc kavramlari birbirlerinden farkli degerlendirilseler de, aslinda birbirlerini tamamlayan bir butundur.

Insanoglunu ele alalim. Insanoglu benligi, yani, dogal dusuncesinin bilincin ortaya koyabilecegi benlik; Anima temelli, yani HAYVANSAL bir benliktir.

Iste aslinda bilinci olmayan hayvan turunun, dogal yasam ve iliskisinin ortaya koydugu; insanoglunun ayni ortaya konulan benligi, dile getirmesi ve dogal dusuncesi ile sekillendirmesidir.

Cunku hayvan ve yasaminin ve de iliskilerinin sorgulanarak, olusturulan insanoglu dogal dusuncesi, tum bu ozellikleri tasir. Bencillik, ayrimcilik, cikar, gucun getirdigi otorite ve hakimiyet, ve kendi turu icindeki ust/alt temelli yonetim ve yonlendirim.

Buradan da zaten, insanoglu benliginin dogal dusunce bilincinin, insan ve insanlikdisi oldugu, ustelik inancsal bir icerige sahip oldugu, insanoglunu somutu ile degil de; soyutu ile yasatip, iliski kurdurdugunu ve tum sistemlesmenin de bu icerikte bir orgutlenmeye dayandigini ve soyut temelli tabu, veri ve degerlerin, insanoglunun yasaminin onune gectigi v.s. algilanmis olur.

Herkesin, ozunden gelen ve cogu zaman bilince cikan, bu insan ve insanlikdisi durum, kimsenin icinde bulundugu durumdan hosnut olmadigini ortaya koyar. Herkes, kendi ideolojik inancsal dogrusu temelinde de; baskalarini kendi dogrularina ikna etme mucadelesi gosterir.

Eger benligimiz, insan ozumuzu yansitamiyorsa, demekki; bu benlik insana ait bir benlik degildir. Iste bu bilincin baslangici, insanogluna yeni bir benlik aramasinin ve bu benligi sorgulamasinin baslangicini getirir.

Evrensel insan bilinci ve farkindaligi, iste insan oz ve birey gorunumlu, bireyin bilinc, farkindalik ve ozgurluk temelli bilincini, insanin ozunu ortaya koyan ve insanoglunun dogal dusunce bilinc temelli benliginden farkli kilan INSAN BENLIGI boyle ortaya cikar. Sonucta bir kisinin, dogal dusuncenin bu benlik sorununu algilamasi, her seyden once onun birey bilincine ve birey oldugunu farkindaligina varmasiyla mumkundur. Iste bu farkindalik ve bilinc, bireyin kendisinin her turlu insanligini sorgulamasi temelinde gelisir.

Bu da INSAN BENLIGININ, BIREY BILINCI demektir.

Sonucta insanoglu benliginin dogal dusunce bilincinin siniri, bireyci akilciliktir ve burada iflas eder.

Iste bundan sonrasi olan cikis noktasi, yepyeni bir bilincin ve benligin aydinligidir. Bu da insanoglunun dogal dusunce bilincinin sorunsal yapilanis ve isleyisinin farkindaligi ve bilinci ile mumkundur. Cunku birey bilinci, bireyci akilcilik gibi, bireysel degil; INSANSAL dir.

Insansal bilinc, bir bireyin benliginin bilincidir.
Hayvansal bilinc ise, insanoglunun bireyci akilciligidir.

Iste bu yuzden, insanoglu hayvan ile insan arasi ara gecis formudur. Cunku ne dogal benligi, ne de dusunce bilinci; INSANSAL degildir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Monizm'in Inancsal, Ideolojik Ve Dogrusal "Sorunu"
 
evrensel-insan
11-04-2010, 03:23
Saygideger arkadaslar;

Dogal dusuncenin en buyuk sorunu, kokeninin yapilanisini, islerliginin ortaya koydugu sekilde, mono, yani tek ile sonuclandirmasidir.

Felsefe de dogal dusuncenin kokeninde bulunan tum veriler, bu eke indirgeme tartismalarinin tarihsel aynasi olmustur.

Once monizmi veren uclemi ortaya koyalim.

Herhangibir monist yaklasimin, uc ozelligi vardir. Birincisi, SAYISAL, yani NICELIK ozelligi olan Birdir.

Ikincisi, kalite, deger olarak verilen ozellik, yani NITELIK olan POZITIFTIR.

Ucuncusu de, dogal dusunce dilinin kulaga hitabeden ve boyutsuz olarak dile getirdigi NOKTA dir.

Tum monist degerler, bu uc ozellige sahiptir. Yani her monist ortaya konum, BIR POZITIF NOKTA dir.

Iste burada monist ortaya koyumun, o ve karakterine bakacak olursak; Bir, ikilem'in indirgenmisi, pozitif, karsitligin indirgenmisi, nokta da bir ve pozitifin indirgenmisidir.

Iste dogal dusuncenin, bu dilsel yapilanisinin zorunlulugundan gelen NOKTALAMA zorunlulugu, dogal dusuncenin koklerinin hem gorunus, hem de karakter olarak TEK bir noktada noktalama sorunuyla sonuclanir.

Iste bu noktalananin, gecerliligini de saglamak icin; kisinin kendisini inandiracagi ve ideolojisini savunabilecegi DOGRU Gereklidir.

Demekki, her monizmin bir ideolojik inancsal dogrusu vardir. Ama sorun; bu dogrularin, dogrulanana duyulan inanc ve ideoloji cesitliligi temelindeki COKLUGUDUR.

Materyalizmin; ideolojik inancsal dogrusu madde iken
Idealizmin; ideolojik inancsal dogrusu dusunce,
Pozitivizmin de ideolojik inancsal dogrusu pozitiftir.

Bunlar taban bularak; realizmin, nesnelligi; subjektivizmin oznelligi ve isimciligin pozitivizmi ile ozdeslesirler.

Iste buradan dogal dusuncenin yapilanis ve isleyisinin ortaya koyumu da cikmaktadir. COKLUGUN TEKLIGI.

Yani materyalist, kendi ideolojik inancsal dogrusuna gore, madde de; idealist dusunce de ve pozitivist te pozitif te karar kilmistir.

Sonucta dogal dusuncenin yapilanis ve isleyis mimarinin insanoglu oldugu hatirlanirsa; zaten bu temeller, insanoglunda mevcuttur. Yani hem fiziksel yapisi, hem dusunsel yapisi hem de dil yapisi bu yukaridaki ideolojik inancsal teklemeleri, KOKEN olarak kapsar. Bu kokende, yine bir uclem olan, madde, dusunce ve kavramdir.

Demekki sorun; dogal dusunce kokeninde yer alanlardan sadece birini ideolojik inancsal dogru olarak kabullenmek ve digerlerini kabullenmemektir.

Iste bunun nedeni de; dilin yapilanis ve isleyisinden kaynaklanir. Halbuki GORSELLIK VE BOYUTLU YANASIM, bu sorunu cozecek ve monist teklemenin, neleri icerdigini ortaya koyacaktir.

Sonucta diyalektik, dualizmi ortaya atabilmis ama, bunu tartismasal olarak ta teke indirgemistir. Cunku diyalektik ve dualizm de, neyin ilk olacagi, neyin neyi ortaya koydugu sorunu vardir. Cunku gorselligin yanyanaligi dilin noktasal islerliginden dolayi mumkun degildir.

Oyuzden de; herkes kendi ideolojik inancsal dogrusu ile DOGRULARARASI bir tek secim yapmak durumunda kalmaktadir.

Halbuki bu noktalama dilini, gorsellik ve boyuta tasiyabilen bilinc, uclemi rahatca gorur ve teke indirgemenin zamansal ilkleme sorununu yasamaz.

Oyuzden de; metafizigin bu tekleme tartismasi, ne bir bilim icerir, ne de bilimseldir. Nedeni de; bu tekler arasinda; hangisinin ILK oldugu evrensel bir kabul gormez, yanlislanamaz ve hangisinin dogru oldugu, sadece ideolojik inancsal bir ortaya koyumdur.

Butun yapilmasi gereken, bu temelleri veren, kokenin uclemini algilayabilmek ve bu kokenin uclemini tek bir temele indirgeme tartismasindan arinmaktir.

Yoksa monizm, hangi temelin indirgenmesi olarak bir tartisma kisir dongusu olarak devam edecektir.

Sorun, dogal dusunce kokenini degil; sadece bu kokene ait temellerden tekini secme sorunudur.

Oyuzden de; her turlu ideolojik inancsal dogru; COKLU TEKLIKTIR. Iste tekligin, coklu temeli; teke indirgeyecek olanin ideolojik inancsal dogrusu ile paraleldir.

Yasamda da bu tekli indirgeme; hep pozitif alginin ideolojisi, inanci ve etigi temelindedir. Iste buradaki "YANLIS" dogru olmayan anlamindadir. Yani, bir seyi yanlislayan ve de tamamen negatifleyen kendi POZITIFI temelinde negatifler. Yani anlamin disinda NEGATIFLIK dogal dusunce de mevcut degildir. Herkes, kendi ideolojik inancsal dogrusu ile; kendisinin dogrulamadigi ideolojik inancsal dogrulari, yanlislar.

Bu temelde de yanlis "bana gore, benim dogrum olmayan" demektir. Cunku bana gore benim dogrum olmayani ortaya koyanda; kendine gore onu dogru olarak ortaya koyar. Iste burada uyusmayan DOGRULARIN sebebi; Dogru coklugu, goreceliligi ve degiskenligidir.

Cunku sonucta negatif anlam verme de; aslinda POZITIF yanasimdir. Cunku ne duygu, ne de duyum alim olarak negatif degil, pozitiftir.

Iste COKLU DOGRULARIN TEK DOGRULUGUNUN sorunu budur.

Buradaki cokluluk ve teklik, her konuya, tabuya, veriye, degere, ideolojiye, inanca hem etiksel hem de metafizik temelde uygulanabilir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Etik Nedir?
 
evrensel-insan
20-04-2010, 23:54
Saygideger arkadaslar;

Etik; tamamen bir insanoglu urunu ve ortaya koyumu olup, sadece insanoglu mono dialogunun kendi turu icin/adina/eliyle/ait soyut degerler butunudur.

Felsefenin, metafizigi ile etigi, insanoglunun "birarada yasam" degerlerini, verilerini, tabularini, kanun ve kurallarini; icinde bulundugu cografyanin ve o cografyada yasayan toplumlarin tarihi sureci icinde nesillerden nesillere aktarilan bir yonlendirim ve yaptirim degerleridir.

Insanoglu yasam ve iliskilerinde kendisini yoneten ve yonlendiren bu verilerle, sistemini ve duzenini kurar. Sosyal, siyasal, toplumsal, dini, milli, ahlaki, geleneksel, toresel tum soyut degerler etigin konusudur.

Etik, ayni metafizik gibi; ne bilimin konusudur, ne de bilimseldir. evrensel ortak bir onayi olmadigi gibi, yanlislanamaz da. Sadece icinde bulundugu toplumun ideolojik inancsal dogrusu olarak o toplumu baglar.

Ayni cografyanin ayni toplumunda bile, kisilerin; bilgi, bilinc, birikim, v.s. deneyleri temelinde; hem etiksel degerler, hem de bu degerlere verilen icerik ve baglar farklilik gosterir.

Etigin bu degiskenligi ve goreceliliginden dolayi, evrenselligi soz konusu degildir. Etiksel olarak bilhassa ideolojik inancsal dogrular kavram ve izm olarak evrensel olsa bile, bu izm ve inancsal dogrulara verilen icerik ve kurulan baglar; sadece parcasaldir. Yani insanoglu turunun butununu kapsayan herhangibir etik algisi yoktur.

Herhangibir insanoglu dusunce ve davranisinin, etiksel bir icerik alabilmesi icin, toplumu yonlendiren ve yapilandiran bir icerigi olmasi gerekir.

Bu da tarihler boyu, insanoglunun icinde bulundugu duzen ve sistemini yonetmek ve yonlendirmeye paralel olarak; hem icerik degistirir, hem de bag kurumu farklilasir.

Her bilinc duzeyinin kendi bunyesinde bir etiksel algisi vardir ve bu etiksel algilari; dogumdan itibaren kisiye ve topluma verilen degerler, tabular belirler.

Oyuzden etiksel yanasimda, onemli olan herhangibir soyut degere bir icerik verirken; negatif ya da pozitif bir icerikten ziyade notr algi temelli bir icerik vermektir.

Etiksel degerlerin mimari insanoglu oldugunu dusunur ve bu insanoglunun hem yonlendiren hem de yonlenen hem etiksel degerleri veren, hem de uzerine etiksel degerler verilen olan oldugunu algilarsak; etigin tek gordugu islev, toplumlari biribirinden ayirmaktan ve en onemlisi kisinin yasaminin onune bu degerleri koymasindan baska bir icerik tasimaz.

Oyuzden herkes kendi bilinc v.s. yuzeyinde bu etiksel degerleri uygularken, kendisine ters dusebilecek ayni etiksel degerlerin farkli uygulamalarini da notr algilamalidir.

Sonucta "bu konuda boyle dusunmeli/davranmalidir" icerikli bir mudahelenin kimseye bir yarari olmaz. Sonucta zaten boyle bir mudahele, bir ideolojik inancsal dogru gucu ve otoritesi anlamini tasir. Bu da farkli algiya sahip kisilerin, birbirleriyle "IDEOLOJIK INANCSAL ETIKSEL DOGRU" mucadelesine iter ki, bunun da bir sonucu yoktur ve kisir dongudur.

Toplumlarin cografi ve tarihsel yapilanisindan dolayi, kisinin ideolojik inancsal dogrusu ne olursa olsun, yani farkli dogrular tasisa bile; toplumda yerlesmis ve otomatiklesmis ortak etiksel algilarin dusunce ve davranislari mevcuttur.

Oyuzden metafizik ile birlikte, insanoglunun soyut yonlendiricisi, yaptirimcisi bu etiksel degerleri, iyi algilamali ve ONLARIN BIZLERI DEGIL; BIZLERIN ONLARI KONTROL EDEBILMESINI SAGLAMALIYIZ.

Sonucta insanoglunun en buyuk sorunu; kendi yarattigi soyutlari, kendisinin somutlastirmasi, sistemlestirmesi ve inancsal ideolojik dogrular eliyle ayristirmasi ve ustelik bu soyutlara yasam ve iliskisini teslim etmesi ve bunlara sahiplenip, sabitliyerek; insanoglu butunu bunyesinde ideolojik inancsal dogru ayrimciligi yapmasidir.

Ayrica bir kisinin kendi ideolojik inancsal etiksel dogrusunu baska birine empoze etmesi ve mudahelesi; bireysel hak ve ozgurluklerle de celisir. Insan haklarina da yapilmis bir mudaheledir.

Evet, etiksel degerlerimizle yasayip, iliski kuralim, ama; hic bir zaman bu soyutlarin bizleri idare etmesine ve bu soyutlara teslim olmamiza izin vermeyelim.

Madem bu soyutlari biz yarattik, o zaman onlarin kontrolunun de, bizlerin insiyatifinde olmasi gerekir.

Aksi; bir bakarsiniz, yasaminiz ve iliskileriniz size ait degil; deger verdiginiz etiksel verilere ait olur.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Ateizmin Felsefe Temeli Varlik Metafiziginin Pozitivizmidir

evrensel-insan
21-04-2010, 18:41
Saygideger arkadaslar;

Nihilizm ile, insanoglu ilk defa kendi disindaki algilayipta, kavramla ozdeslestirdigi insandisi ogeleri (madde, nesne, dusunce, ozne) degil; Tm da insanoglunun en kucuk bolunmez butunu bireyi temel almistir.

Bu felsefi gorus eliyle, tum insandisi mustakil var olan varlik ve gercek varlik temelli metafizigin madde-dusunce ve nesne-ozne tartismasi; hem pozitivizmin, mustakil var olan varligi, bu temelde "hicleyerek/yokluyarak" hemde gercek varligi, bu temelde "hicleyerek/yoklayarak" isimcilik ideolojik inancsal dogrusunu ortaya atmistir.

Iste nihilizmin, insandisini metafizigin ve etigin bilhassa ahlak konusunda "hiclemesi/yoklamasi" bugunku emperyalist zihniyetin, onun felsefesi amerikan idealizminin e ideolojisi sorosun temelini teskil eder. Nihilizm sonrasi ortaya cikan, tum ideolojik inancsal izm dogrulari da; bu temeldedir ve iktidar cikari pesindedir.

Iste bu temelde, ateizmin temelinin metafizigin varlik ideolojik inancsal dogrusu olan materyalizm oldugunu soylyenler "yanilmaktadirlar.

Ateizm tanri dahil her turlu yaraticiyi "yok" lar, "Yok" lamak, mustakil var olan varlikta; pozitivist, gercek varlikta da isimcilik, nominalizmin ideolojik inancsal dogrusudur.

Simdi ateizme bakalim. Materyalist bir temelde herhangibir yaraticiya, somut bir taban bulamaz. Iste bu somut tabanin olmayisi, ateizmin; herhangibir yaraticiyi, hem mustakil var olan varlik, hem de gercek varlik temelinde "yok"lamasini getirir.

Iste ateizm; herhangibir yaraticiya materyalist bir somut taban ve temel bulamayan alginin, mustakil var olan varlik temelinde pozitivizmi; gercek varlik temelinde ise isimciligin, "yok" unu alan, ideolojik inancsal dogrusudur.

Gerci sadece materyalist temelinde ateizmi secen kisi, en azindan isim olarak bile tanri ya da ortaya atilan herhangibir yaraticinin varliginin bilincinde ve farkinda degildir. Cunku pozitivizm de tanri; maddesel, ya da dusuncesel degil; pozitif, isimcilikte de nesne, ya da ozne degil, sadece insanoglunun verdigi bir isimdir.

ISIMCILIK POZITIVIZMDIR.

Buradaki pozitivizmin ve isimciligin sorunu da, neyi pozitif kildiginin neye isim verdiginin bilincinde ve farkinda olunmamasidir.

Dogal dusuncenin teke indirgeme ve noktalama isleyisinden dolayi, pozitivizm kendi indirgemesini pozitivizme yaptigindan, madde ve dusunceyi de yok saymak zorundadir.

Halbuki tum bunlar, birer insanoglu ortaya koyumu olarak algilandigi, farkina varildigi zaman ve dusuncenin, beynin bir fonksiyonu kavraminda dusuncenin bir yaratimi oldugu algilanir ve; temelin SADECEBIRI YA DA OTEKI DEGIL; bir uclu oldugu algilanir. Bu uclu,madde/dusunce ve kavramdir. Bunlar biribirini tamamlar ve insanoglu bunlardan birini algilayamazsa, diger ikisini ortaya koyamaz ve o yuzden de madde-dusunce ideolojik inancsal dogrular olarak aralarinda tartisir, pozitivizm de bu ikisini "yok"lar.

Sonucta; yansinin anlami "var" dir ve bu varin algisi, kavramlastirilarak ve kavramla ozdeslestirilerek, somut ve soyut kavramlar ortaya atilir. Bu da madde ve dusuncenin de birer kavram oldugu anlamini tasir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Deizm/Panteizm/Panenteizm'in Felsefi/Metafizik Temeli, Dualizm'dir

evrensel-insan
21-04-2010, 19:26
Saygideger arkadaslar;

Mustakil var olan varlik ve gercek varligin, metafizigin ideolojik inancsal dogru tartismasinda; deizmin, panteizmin, panenteizmin ortak noktasi dualizmdir.

Gerci bu uc dini olmayan, ideolojik inancsal dogrusal; sadece herhangibir yaraticiya verdikleri icerik ve kurduklari bag olarak farklilasirlar.

Ama ucu de dualisttir. Bunun nedeni Herhangibir yaraticiyi "yok" sayamamaktan kaynaklanir. Yani ateizmden farklari budur.

Her biri bir herhangibir yaraticinin olduguna inanc duyarlar ve bu inanclarini da dogrulamak icin, ya materyalizmin maddesini, "Madde tanridir/tanri maddedir", idealizmin dusuncesi ile birlestirirler, ya da, dogumdan itibaren bulunduklari cografyanin ve toplumunun onlara verdigi veri ve degerler temelinde; duygulari, tabulari, "mutlaka bir cesit tanrinin var oldugu" dusuncesini getirir. Iste buradaki tanrinin var olma" dusuncesi, ister istemez; onlara tanri soyutu disinda, bu tanriyi onlara algilatan bir TABAN getirmektedir.

Iste bu taban, tabani veren icin ya da bu tabanin ne oldugunu "bilmeyen" icin, dusunceye baska bir ogeyi ekletmektedir. Bu da onlari dualist yapar.

Mono teizm, ise; genelde algiladigi taban ile, metafizigin, ideolojik inancsal varliklari, madde veya dusunceyi bu tabana indirgerler. Mono teistlerin, bir dini inancinin olup olmamasi da, kisinin bu mono herhangibir yaraticisiyla kuracagi bag ve iliskiye baglidir. Ya bir dine bagimli olarak bu bagi kurar, ya da bagimsiz olarak.

Burada mono teistlerle, dualistlerin farki da; mono teistlerin, bagsal ve iliskisel TESLIMIYETI, dualistlerin ise "var ama, bana bir yaptirimi yok" dusuncesi ve davranisidir.

Yani, dualistler; inancsal olarak dogruladiklari yaraticilarina karsi bir yukumluluk, sorumluluk, gorev v.s. duymazlar, ama; mono teistler duyarlar.

Oyuzden monoteistler ve teistler; TESLIMIYETCI, dualistler, boyunduruk tutsagidir.

Aslinda teizmin algisinin da, dini bir teslimiyet mi tasidigi, yoksa yaraticiya yonelik mi kavramlastirildigi, tartisma konusudur. Cunku, religion, yani din ve tanri-god-lord, yani herturlu yaratici, farkli algilanan ve ortaya konan konulardir.

Agnostisizmin ise; gnostisizm ile, yani yaratici veya dini inanc temelli metafizigin ideolojik inancsal dogrusu ile bagi yoktur. O yuzden de tanri ya da herhangibir yaraticiyi, hem inancsal temelde hem de varlik temelinde, olumlu (var/inan), ya da olumsuz (yok/inanma) sahiplenmez ve sabitlemez.

Oyuzden inancsalliga karsit olan bilimsellige en uygunu agnostisizmdir. Gerci bu da kendi icinde (yumusak/guclu) diye farklilasir.

Butun bu aciklamalar ise, bir serbest dusunurun, yorumsuz ve notr algisidir

Saygilarimla;
evrensel-insan

Notrluk Nedir?
 
evrensel-insan
29-04-2010, 23:58
Saygideger arkadaslar;

Dogal dusuncenin evrensel yapilanisi ve isleyisi, notrlugu algilayamaz.

Dogal dusunce de notrluk, ya nihilizmin "hic" ligi, ya pozitivizmin, "yok" lugu, ya "belirsiz" ya da "0" olarak algilanir. Bunlarin hic biri notrunun algisini vermez. Cunku hepsi bir POZITIF anlam, icerik, ifade ve ortaya konus tasir.

Notrluk; NEGATIVITENIN TOPLAMININ, ALGI VE DISARIDAN BAKIS ACISI ILE, YANI ANLAM, ICERIK, IFADE V.S. NIN ICINDE YER ALMADAN VE POZITIVITEYE DONUSTURULMEDEN KAVRAMLA OZDESLESEN, SOYUT VEYA SOMUTUN OLDUGU GIBI ORTAYA KONMASIDIR.

Noturluk; pozitivite eklentilerinin soyut yada somutla ozdeslesen kavram uzerinden, hic bir anlam, ifade, icerik icermeyene kadar suregelen cikarsamasi ve tum negativitenin, pozitive donusmeden ortaya konmasidir.

Notrluge ulasabilmek icin, somutu veren; soyutu ve onun soyutlamasini ve soyutu veren, somutun soyutlardan hem soyut hemde soyutlama olarak cikarilmasidir. SOMUT VE SOYUTUN BIRBIRINI ELIMINE EDECEK SEKILDE ORTAYA KONMASIDIR. Iste tabulu rasa ve onun elde edilmesi, bu notrlestirme islemidir.

Bir cesit, AYNILIGI AYIRAN FARKLARIN CIKARIMI VE AYNILIGIN TUM AYRIMLARIN VE FARKLARIN ORTAK BILESKESI OLDUGUNU ORTAYA KONMASIDIR.

Buda ancak notrlestirmeyi gerceklestirecek olanin, uzerinde notrleme gerceklesecek olana disaridan bakabilmesi ve uzerinde notrlesme gerceklesecek olanin anlam ifade, icerik olarak pozitivizminin dogrulugunun veya dogrulanan pozitivizmin, yanlisla karsi dogrulanmasinin icinde yer almamak demektir.

Notrlestirme ve notrleme; dogal dusuncenin temellerini veren evrensel aynilik kokenine ulasmak icin ve sorunun ayniliginin bilincine ve farkina varabilmek icin gerekli olan cikarsama islemidir. Bunun uygulanmasinin sebebide tamamen dogal dusunce isleyisini isleyiste degilde; yapilanistan curutme ve elimine etme, yani yapilanisinin ortaya koydugu isleyisten arinma ve kurtulmadir.

Tum bunlar, anlam, icerik, ifade verilerek bag kurulan soyutlarin, soyut bir deger, ya da genel bazinda ortaya konmasinin verdigi sorunun algilanmasi ve bu sorunun verdigi "rahatsizligin" ortadan kaldirilmasi bilinc ve farkindaligi oldugunda mumkundur.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Soyutlama Nedir?

evrensel-insan
02-05-2010, 01:50
Saygideger arkadaslar;

Yeryuzunde ve evrende insanogu algisinin ortaya koydugu tum varliklar temelinde, soyut ozelligi olan tek tur, turumuz insanogludur. Soyutlama, insanoglunun monologuyla, hem kendi turunu, hem de algiladigi herseyi, soyutuyla ortaya koymasidir.

Burada ilk dikkat edilmesi gereken konu; insanoglunun ortaya koydugu, sey her ne ise; bunun kendi kendine insanoglu algisinin monologu disinda, insanoglu ile bir dialog kurarak ortaya koyamamasidir. Seyin kendisini kendi adinaortaya koymasinin, insanoglu monologunca mumkun olmamasi ve seyin ortaya konumunun insanoglu, eliyle/adina/ait/icin olmasinin bir anlamida, ortaya konanin, insanoglu monologuyla ortaya konumunda, bu ortaya konumda, bir rol ve yer almamasidir.

Insanoglu soyutlamasi, soyutuyla mumkundur. Eger insanoglu, bu soyutunu bes duyusu ile ortaya koyuyorsa, ortaya konan somut; eger bu ortaya koyum, duygu, sezi ye dayaniyorsa, ortaya koyum soyuttur.

Insanoglu soyutlamasini yerine getiren, insanoglunun yapilandirdigi ve sekillendirdigi dogal dusuncesidir. Nasil insanoglu, her seyi ortaya soyutuyla koyuyorsa, kendini de soyutuyla ortaya koymustur. Burada insanoglunun, kendini ortaya koyarken, daha once ortaya koydugu soyutlar, temel alinmistir.

Yani insanoglu kendisini ortaya, kendi disindaki yine algisiyla dile getirdigi, metafizik ve etik degerlerle ortaya koymustur. O yuzden de, insanoglunun ortaya koydugu dogal dusuncenin bu soyutlarinda, insanoglunun kendisi yer almaz ve sadece ortaya koydugu, degerler, tabular ve veriler yer alir. Iste tum bu degerler, insanoglunu degil; onu yoneten ve yonlendiren, insanoglunu toplumsallastiran ve insanoglunun birarada yasamasini "saglayan" ve insanogluna yon, yontem, yaptirim getiren; ideolojik inancsal dogru tabularidir.

Bunun evrensel bir onayi olmamasi, bilimsel olmamasi ve sadece dogrulayanin ideolojisi ve inanci temelinde dogrulanmasi, dogrularin inanc ve ideolojik farkliliklari temelinde, ayrimci, cikarci, guce ve otoriteye dayanan bir iceriktedir.

Iste insanoglu, bu kendi ortaya attigi soyutlarina, yine kendisi teslim olmus ve bu soyutlara verdigi iceriklerle ve kurdugu baglarla, kisilik ve kimligini olusturmustur. Bu tabulari, sahiplenen ve sabitleyen insanoglu, yine bunlarin dogrular arasi tartismasini surdurmektedir.

Soyutlamanin, bu temelden baska; iki farkli anlami daha vardir. Birincisi tecrit etme, yani ayirma, digeri de, azat etme, yani ozgurluge kavusturmadir.

Dogal dusuncenin yapilanis ve isleyis koken ve temelleri, soyutlamayi, ancak bir ayristirma olarak algilar.

Evrensel insanda ise, bu soyutlamanin icerik ve anlami, ozgurlestirme, yani tabulu rasadir. Iste bu seyin soyut veya somut, tabulu rasa haline getirilmesi ve tabulu rasanin tekrar ve yeniden insan ozu ve birey gorunusu koken ve temelinde ortaya konmasi, en azindan bugune kadar ortadaolmayan, ama kendi dahil, herseyi ortaya koyan, insanoglunun kendi kendini ortaya koyumuna, kendi ozu olan insan ve insanligi bilincli ve farkinda olarak evrensel tur butunlugu temelinde kazandirmak olacaktir.

Bu da ancak, insanoglunun ortaya attigi soyutlarin, kendi ortaya attiginin farkina ve bilincine varmak, onlara icerik vererek teslim olmak ve onlar tarafindan yonetilip, yonlendirilmek yerine; onlari sadece kullanip, paylasmak ve bunu yaparken de insaanoglu olarak, kontrolu, yonlendirme ve yonetimi kendi ustune almaktir.

Cunku, INSANOGLUNU, INSANOGLU YAPAN ONUN SOYUTLAMASININ SOYUT VE SOMUT ORTAYA KOYUMUDUR.

Iste onemli olan bu soyutlamanin ve ortaya koydugu somut ve soyutlarin, insan ozu icerikli olmasi ve insanoglunu insandisi ve insanlikdisi bir yasam ve iliski sunacagina, onu insanlastiracak icerik kazanmasidir.

Cunku bunun bilinc ve farkindaligi, insanoglunu yaratilissal, ideolojik, inancsal, metafizik ve etiksel tum ayrimcilik, cikar, ve de ayrimci yonlendirim ve yaptirimlardan kurtaracaktir.

Insanoglu o zaman, herseyin bilincinde ve farkinda olarak, bu soyutlamasinin yararini hem kendi turu adina, hem de monologu ile ortaya koydugu algiladigi herbirsey ve hersey adina tadabilecektir.

Bunun icin insanoglunun tek yapmasi gereken, KENDISINI BIR VE TUR OLARAK ORTAYA KOYABILMESIDIR.

Buradaki birin onemli olan kismi, bu birin bireyci akilci olmamasi ve sadece kendi birini one cikarmamasi, aksine bir olarak evrensellik ve insansalligini one cikarmasidir.

Bu birin bir onemide; ortaya attigi madde, tanri, dusunce, nesne, ozne ve bunlarin mentalitesini veren metafizik ve etik ideolojik inancsal dogrularla hareket degil; bu dogrulari ortaya atan kendi turunun temelinin bilinci ve farkindaligiyla harekettir.

Kisaca, insanoglunun soyutlamasi; insandisi ve insanlik disi degil, soyutlarina teslim olucu degil, bu soyutlarla turu icinde ayrimcilik, cikar, bencillik v.s. mucadelesi degil; tamamen kendi turunun ozu olan insan olma ve insanlik sunmayi icermelidir. Bu da soyutlamanin koken ve temellerini ortaya koyan, dogal dusunceden arinmak ve kurtulmak ve turunun adina yakisir insan oz ve gorunusunu ortaya koymak demektir.

Evet soyutlayacagiz, ama bunun bilincinde ve farkinda olarak ve soyutlayanin BIZLER VE TURUMUZ OLDUGUNU ALGILAYARAK.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Soyutlamanin Tanimi

evrensel-insan
02-05-2010, 02:33
Saygideger arkadaslar;

Soyutlama, insanoglu (somut ve soyut birlikteligi, bolunmez ve ayrilmaz butunlugu) nun, soyutuyla (dili, kavrami, felsefesi, bilimi, inanci, ogretisi, bilgisi, ve bilimum dile getirdikleri) hem somutu (bes duyu ile algilanan ve algisina kavramla ozdeslestirilerek, bir isim, verilen-madde, nesne, varolus, evren, dunya v.s.), hem de soyutu (sezgi, duyum ile algilanan ve algilanisina kavramla ozdeslestirilerek, bir isim, karakter, oz ve icerik verilen-yaratici,m tanri, sevgi, demokrasi, butun izmler, butun etik ve metafizik veriler), kendi turu adina/icin/ait/eliyle monolog olarak ortaya koymasidir. Eger bu mono ortaya koyum, insanoglunun kendi turu arasinda bir soru&cevap temelli, tartismaya, kabule, redde acilirsa; bu da mono-dialogdur.

Soyutlama eger, somuttan, soyuta dogru ise ve somut taban tasiyorsa, bilimsel; soyuttan, somuta dogru ise ve somut taban tasiyorsa, inancsaldir.

Buradaki soyuta, somut taban bulma konusu, ideolojik inancsal dogrusallar temelindeki kisinin kendisi icin sahiplendigi ve sabitledigi dogrusudur.

Dolayisi ile, bir soyuta verilen icerik ve onunla kurulan bag temelindeki somut tabanlar, bu tabanin verenin dogrusuna gore degisken ve gorecelidir. Yani bir kisinin ayni soyuta verdigi somut taban ile,baska bir kisinin ayni soyuta verdigi, somut taban farklilik gosterebilir.

Bu da zaten, soyutlarin; somut taban temelindeki ideolojik inancsal dogrusal temelli dogrulari tartismasidir. Metafizik ve etigin tum ideolojik inancsal dogrulari bu temeldedir.

Ayrica, hic bir soyuta, somut tabani olmadan, inanimaz. Yani inancsallik, mutlaka soyutun bir somut taban bulmasi le mumkundur. Bu somut tabanin, dusuncede, ideolojide ve inancta olmasi bile yeterlidir. Cunku bu yaratilan ideolojik inancsal sout taban ugruna insanoglu, biribiriyle savasmakta ve mucadele etmektedir.

Butemelde de; hangi soyutlamanin soyutunun somut tabani oldugunu, ancak buna ideolojik inancsal dogru olarak sahip cikan ve sabitleyen kendine kanitlar.

Sonucta insanoglunun, soyutlamasinin ve soyut ve de somut tabaninin, mutlakligi, degismezligi, kesinligi, ispati v.s. bundandir. Yalniz, soyutun bu iceriginin "kesinligini" sadece kesinlestiren ortaya koyar ve sadece onun ideolojik inancsal dogrusudur.

Iste burada, bilimselligin; inancsal ogeler tasimasi ve inancsalligin "bilimsel" ogeler tasimasi ise; herseyi bir ezogelin corbasina donusturur.

Oyuzden ne inancsal, ne bilimseldir. Bunun tam kesin farkini ortaya koymak, metafizigin ve etigin ideolojik inancsal dogrulari ile ve var ve ol temelli soyutlamalar ile degil; bil kokenli, epistemoloji ve onun somutun (uzerinde deney, bulus, gozlem yapilabilen) somutu ortaya koyucu ve yanlislanabilir, soyutlarla (formul, tez, teori, antitez, hipotez, sentez, analiz v.s.) ve de evrensel onay kazanmis olmasi ile mumkundur. Buradaki tehlikede, bilimsel soyutun; ayaklarinin yere basmayacak duzeyde, yani epistemoloji ustu bir inancsal teori haline donusturulmesidir. Yani spekulatif, somuta dayanmayan bir teori haline.

Soyutlama; beynin, soyutu dusuncenin, yarattigi kavram ve kavramla algilananin ozdeslesmesidir.

Bu algilamanin temeli duyum, sezgi v.s. ise; soyutlama soyut; alglamanin temeli, bes duyuya dayaniyor ise, soyutlama somuttur.

Buradaki soyutlamanin, bir baska ifade edis sekli de; ortaya koymaktir. Burada da, dogal dusuncenin sessel/kulaksal yapilanisi ve noktasal isleyisinden dolayi, ortaya koyan, ortaya koyulan ve ortaya koyum tek bir nokta haline getirilmistir.

Nitekim soyutlama denince, akla; ne soyutluyan, ne de soyutlanan gelir. Sadece soyutlamanin bu iki ogeyide iceren kesismisligi gelir.

Oyuzden, ortada bir soyutlama var ise; mutlaka bir soyutlayan ve soyutlananin olmasi gerekir. Soyutlayan, her zaman insanogludur, soyutlanan insanoglu da dahil, algilanan ve kavram ile ozdeslesendir. Soyutlama ise, bir yon ve yontemdir, bu da dogal dusuncenin yapilanis ve isleyisinin insanoglu eliyle/adina/ait/icin hem kendine hem de, algilayarak kavramiyla ozdeslestirdigi herbir seye ve herseye uyguladigi, onu dile getirisidir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Ben'in "Ic Celiskisi-Disa Yansisi"

evrensel-insan
06-05-2010, 09:34
Saygideger arkadaslar;

Ben nedir?, bir parca mi/butun mu/ayrim mi/fark mi/ayni mi/farkli mi? aslinda bu sorular daha da cogaltilabilir, yalniz onemli olan bu ana sorularin ne oldugunu algilamak, bunlarin birbiri ile olan iliski/celiskilerinin bilincinde ve farkinda olmak.

En basta, en onemli ve farkina ve de bilincine bugune kadar varilmamis olan bir noktayi acikliga kavusturalim.

Hangi benden bahsediyoruz?, madde mi/ dusunce mi/ varlik mi/ varolus mu/evren mi/doga mi/ dunya mi/ hayvanlar ve de herhangibir turu mu/bitki mi/en kucuk canli mi/DNA mi/Gen mi/Atom mu/Atom parcacigi mi/ v.s. goruldugu gibi bu soru da uzar gider.

Peki bu sorulari, soran ben neyim? BIR INSANOGLU TURU.
Peki benim bu sorularimi okuyacak olan kim? BIR INSANOGLU TURU
Peki bu sorulari ve cevaplari ve de yukarida yazilan, yazilari yazan kim? BIR INSANOGLU TURU.

Demekki farkina varilmayan ve bilince cikmayan, benin ne oldugu degil; BEN'IN NE OLDUGUNU ORTAYA ATAN, ONUN NE OLDUGUNU ACIKLAYAN, ONUNLA ILGILI SORULAR SORAN VE CEVAPLAR VEREN INSANOGLU TURUNUN OLDUGUDUR.

Iste herseyden once neyin ne oldugu degil; neyi ne olarak ortaya koyanin kim/ne oldugunun algilanmasi, bilince cikmasi ve farkindaligina erisilmsi gerekir.

Eger bir kisi, bunun bilincine ve farkina varirsa; ve neyi ne olarak ortaya koyanin, temelinin bir insanoglu turu oldugunu algilarsa; herseyin ne oldugunu algilamak cok daha berraklasir ve acikliga kavusur.

Iste insanoglu; ne butunu, ne farki ortaya koyarken, ne ayirir, ne birlestirirken, ne de neyin ne oldugunu ortaya koyarken, HEP KENDISINI DISARIDA TUTAR ve SANKI BUTUN BUNLARI YAPANLARIN KENDI TURU OLMADIGINA KENDISINI INANDIRIR.

Insanoglunun bugunku geldigi nokta, ne seyin ne oldugunu ortaya koyabilmis olmak, ne seyin en kucugunu ortaya koyabilms olmak, ne seyin en buyugunu ortaya koyabilmis olmak, ne neyin zamansal; ilk/son/once/sonra v.s. oldugunu ortaya koyabilmis olmaktir.

Sadece ortaya koyduklarinin kendi turu icindeki farkliligindan tartisir, ve kendi turu icinde her bir kendi ideolojik inancsal dogrusuyla, hem kendini sabitler ve bu dogruyu kendine sahiplenir, hem de diger ideolojik inancsal dogrulara karsi cikar, onlari kendi dogrusuna uydurma mucadelesi verir ve tum bunlari da yaparken, bunlari yapanin kendisi ve kendi turu oldugunun farkinda ve bilincinde degildir. Saki kendi turu disinda, kendisinin dialog kurdugu baska turler varmis gibi, onlarin adina ve onlara kendi turunun ozelliklerini vererek ahkam keser. Bir de ustelik, butun bunlari, kesinlik, ispat, sabitlik, kanit v.s. temelli NOKTALAMA VE SONLANDIRMA ILE YAPAR.

Kendi ortaya attigi halde, kendi yoktur. Ya madde/dusunce/tanri/evren/dunya/doga/ v.s. vardir, ya da kendi icin kendi adina ortaya attigi; isim, soyad, cinsiyet, toplum, ulke, ahlak, din, milliyet, anane, gelenek, v.s. vardir.

Iste tum bu varlari adina, mucadele ederken, KENDISI YOKTUR.

Bu tamda Nasrettin Hoca'nin essek hikayesidir. Hoca essegine binipte, essekleri saydiginda, farkli; esseginden inipte essekleri saydiginda farkli sayi ortaya cikar. Iste insanoglu da "bu, budur/degildir" derken bunu diyenin kendisi oldugunun yani, Hoca'nin kendi essegini uzerindeyken saymayi unuttugu gibi, bilmediginin ve farkinda olmadiginin bilincinde degildir.

Iste bu temelde benin, butun mu/parcami/ayrim mi/fark mi/birlestirim mi/ v.s. oldugu degil; bu benin sadece insanoglu turunun beni oldugunun farkina ve bilincine varmak onemlidir.

Yani, insanoglu HEM KENDI TURU, HEM KENDI BIRI, HEM BASKA ALGILADIGI DIGER HERSEY VE HERBIRSEY, TUM SOYUT VE SOMUTLARIN KENDI KENDILERINI DEGIL; INSANOGLU ALGISI VE TURU TEMSILCILIGIYLE ORTAYA KONDUGUNUN BILINCINDE VE FARKINDA DEGILDIR.

Oyuzden ne dusunursek, nasil davranirsak davranalim bunun tek bir temeli vardir, bu ne madde/dusunce/tanri/yaratici/ozne/nesne/soyut/somut/izm/felsefe/bilim/bilgi/ogreti/tabular/degerler/veriler/kanunlar/ v.s. degil; bunlari dile getiren insanogludur.

Demekki, herseyden once ve hersey adina insanoglu turu vardir. "Bu budur/degildir-ben ...im/degilim, bu dogru/yanlis" v.s. temelli dusunce ve davranis uretirken; bu uretimin tek canlisinin insanoglu turu oldugunu asla unutmamak gerekir.

Yani "bu, budur/degildir" yerine "buna bu/degil diyen insanogludur" cumlesi bize temelin ne olarak alinmasi gerektigini hatirlatir.

Iste bu temelde hersey, insanoglu ben'inin bu uc celiskisinin disa, yani kendi turune yansisidir. Bu temelde de, tum mucadele, insandisi ve insanlikdisidir. Cunku mucadeleyi yapan, mucadele icinde kendini gorememekte ve degerlendirememektedir. Izm savasi verirke, bu savasi kendi verdiginin farkinda ve bilincinde degildir. Cunku onun icin, kendi degil; verdigi izm savasi ondedir. Butun bunlarda, insanoglu turu birinin yasam ve iliskisinin hic bir zaman en on planda olmamasini getirir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Evrensellesmek Nedir?

evrensel-insan
17-05-2010, 19:59
Saygideger arkadaslar;

Evrensel insan hipotez ve doktrininin, en onemli kokenlerinden biri de, insanlasmaktan sonra, insanoglunun evrensellesmesidir. Herseyi soyutlamasiyla ortaya koyan insanoglunun, bu da bir soyutlamasidir. Her soyutlasmada oldugu gibi, ne anlama geldigi, ona verilen icerik ve kurulan bag ile paraleldir.

Evrensel insan'in evrensellesmeye verdigi icerigi burada aciklayacagim. Kurulacak bag ise, her bir birin; kendi duzey bilgi, bilinc, birikim, gozlem v.s. temelli yasam ve iliskisindeki algisina ve evrensellesmeyi bu yasam ve iliskisinde ne kadar onemsedigine, ilgilendigine, etkilendiginde ve gerekli gordugune baglidir.

Kavramimiz evrendir, neden evren; evren, gunumuzde insanoglunun epistemolojik temelde en genis olarak ortaya koydugu, mekan, habitat, yasanacak yer v.s. dir.

Eskiden, en genis mekan olarak kullanilan terimler; dunya, doga temelli kavramlar ile ortaya konuyordu. Yine eskiden, bazi okurlar hatirlayacaktir "dunya vatandasi" temelli bir kavram turemisti, bu bugun de gecerlidir.

Gerci komunizm, ya da diyalektik materyalist, marxizm "Tum dunya proleterleri birlesin" temelli bir acilim getirmis olsa da, bunun tum insanoglu turunu iceren bir cagri oldugu soylenemez. Ayrimciligi ise, ideolojik inancsal bir dogru olmasi, sistemlesmeye yonelik olmasi ve siyasi bir icerik tasimasidir.

O zaman; insanlasmanin, mekansal ayrimciliginin tum turunu icermeyisi ortadadir. Cunku insanlasmak, sadece insanoglunun o veya bu ideolojik inancsal dogrusu temelli ayrimci bir kismina degil; tum insanoglu turunun birligi, butunlugu ve beraberligine yoneliktir.

Iste dogal dusunce koken ve temelleriyle dogumundan sonra yetisen ve buyuyen insanoglu, sadece dogdugu cografyanin tarihsel ve etiksel deger ve tabularini alarak ve onlara sahiplenerek ve de onlari sabitleyerek buyur ve bolgesel, ayrimci bir savasim verir.

Hem insanoglunun tarihini, hem de farkli cografi yerlesmisligini goz onune getirirsek ve bu gunun yetistirilen insanoglu birini dikkate alirsak, neredeyse her bir kendi kisilik ve kimlik degerlerini savunacak kadar, turu butunlugunde ve bunyesinde ayrilmistir.

Insanoglu sosyal bir varliktir ve tek degil, turun bir tek biridir. Yani mekan olarak nerede yasarsa yasasin, yasam ve iliskilerini kendi turunun diger birleri ile birlikte kurmak ve sistemlestirmek, yani turu ile birlikte yasamak zorundadir.

Iste insanoglunun boyle bir yasami, bir olarak gerceklestirebilmesi icin, hem dogal dusuncenin koksel ve temelsel, dogumdan itibaren verdigi, her turlu ayrimci, cikarci ve bolgesel, toplumsal deger veri ve tabularin ne oldugunu, neden verildigini ve bunlarin karsisinda kendinden ne istendigini algilamak ve bilincine varmak durumundadir.

Bunlarin yasam ve iliskilerinde, tek alaninin kendi yasaminin onunde bir savasim olarak kullanma oldugunun bilincinde ve farkinda olmak durumundadir.

O zaman diyecegi sudur " Ben bir birey olarak A cografyasinda dogdum, bu cografya da bana bir suru etiksel ideolojik inancsal deger veri ve tabular dogru olarak verildi ve benden bunlara kisiligim ve kimligim temelinde sahip cikmam, bunlar icin mucadele etmem ve bunlari yasamimin onune koymam isteniyor.

Neye karsi, ya benimle ayni cografyada dogupta, farkli; ya da baska bir cografya da dogupta farkli etiksel ideolojik inancsal deger, veri ve tabulari dogru olarak sahip cikan, benim gibi; onlari yasaminin onune bir kimlik ve kisilik degeri olarak koyan ve onlar ugruna mucadele verip, yasamlarinin onune koyan kisilere karsi.

Peki yapilan ne, ideolojik inancsal bir dogru farkinin, "hangisi dogru?, benim ki dogru/seninki yanlis" temelli ve dogrulugu hic bir zaman bilimsel olarak kanitlanamayan bir ne icin mucadele edildigi izah edilemeyen bir mucadele.

Bu mucadele, ne bana ne de mucadele eden baskasina, bir insansal deger vermedigi, kazandirmadigi gibi, tum insansal degerleri de alip goturuyor. O zaman ben neden boyle bir mucadeleye gireyim.

Peki ne yapayim, birincisi, herkesin, kendi kisilik ve kimligi icin olusturdugu farkli degerleri algilayayim, kendi kisilik ve kimlik degerlerimin farkini algilayayim ve kendi degerlerime sahip cikarken, baskalarinin da degerlerine saygi gostereyim ki, onlarda benim degerime saygi gostersinler.

Yani, degerler icin mucadele etmeyeyim. Herkesin farkli degerini, notr ve disaridan bakis acisi ile algilayayim. Ustelik basarabilirsem de, tum bu hem bana verilen ve insanoglu turunu bolen, ayiran, cikarci v.s. degerleri sorgulayarak onlardan kurtulayim/arinayim, hem de kurtulamayanlari notr algilayayim.

Yani insanoglunun en genis mekaninda her farkli cografyasinda, her farkli tarihinde verilen tum bu etiksel, ideolojik inancsal ve dogru ile sahiplenilen, sabitlenen ve dogru mucadelesi verilen tum bu degerlerin, insanoglunun hem insansal, hemde tursel butunluk olarak yasamasinin onunde bir engel oldugunu algilayayim.

Iste mekanin, neresinde dogulursa dogulsun, verilen bu tabularin kendi aralarinda icerik farki olsa da, insanligin onunde bir engel olma farki yoktur.

Demekki, bu etiksel, ideolojik inancsal tabular, mekanin her cografyasinda, her tarihinde veriliyormus. O zaman benim mekan olarak hangi cografyada yasarsa yasasin, bir insanoglu turu ile birlikte, beraber ve butunluk icinde yasayabilmem, bu degerlerin ortadan kalkmasina, ya da en azindan, disaridan bakilarak notr algilanmasina baglidir.

Ozaman evrensellesmek; mekanin hangi cografyasi ve tarihi olursa olsun, hangi icerikte bir etiksel ideolojik inancsal dogru savunursa savunsun, bunlarin hepsi, insanoglunu ayiran, cikarci tabulardir ve bunlardan arinmak gerekir oldugunu algilamaktir.

Ayni zamanda da sahiplenen ve sabitleyen insanoglunu bu konuda notr algilamak ve hic bir sekilde, hic bir kimseyle, etiksel ideolojik inancsal dogru savasimina girmemek gerekir. Hic bir ideolojik inancsal etiksel dogruyu da sahiplenmemek ve sabitlememek gerekir.

Iste insanoglu birinin, insansal icerik olarak, mekansal anlamda kendi turunun baska bir biri ile birlikte ve butunluk icinde yasam ve iliski surebilmesinin icerigi ve kurulan bagi bu EVRENSELLIK algisi, bilgisi, bilinci, farkindaligidir."

Saygilarimla;
evrensel-insan

Sayilarin Dili

evrensel-insan
19-05-2010, 01:24
Saygideger arkadaslar;

Daha once harflerin, dilini cizimsel olarak aciklamistim.

Simdi de harflerin dilini aciklayacagim.

Mono-M'in yuvarlanmis uste konanlari: Matter, madde, mesele; Mind, dusunce; mean, anlam; means, arac/gerec; main,ana/esas/asil v.s.
One-yuvarlanmisin disari cikarimi
two-twist, burkulmus, ic ice gecmis
Duo-bolunmus kullanimin yuvarlanmisi
Tri-toplam, yukseltim
Four; fonksiyonun karakteri
five- Fonksiyonun egilimi
six-kendisi(y) x
seven-se (kendisi) nin maximum sinirlanisi
eight-disari cikanin, yerlesmis toplami
nine-doganin/dogalligin disari vurumu
ten-elde tutulabilir maximum toplam.

Bunlarin algilanabilmesi, harflerin dilinin algilanabilmesi ile paraleldir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Teslimiyet-Teslim Olma/Alma/Etme Nedir?

evrensel-insan
21-05-2010, 02:07
Saygideger arkadaslar;

Insanoglunun, kendi adina/eliyle/ait/icin ortaya koydugu, dogal dusuncesinin en buyuk sorun ve cikmazlarindan biri teslimiyet kavrami/olgusu/konusudur.

Teslimiyet, kendi bunyesinde; teslim olmayi/almayi ve etmeyi; teslimiyeti uygulayani/uzerine uygulanani/teslim olus yon ve yontemini icerir.

Eger ortada bir teslimiyet var ise; bir guc/otorite/iktidar/insandisi bir deger (her turlu yaratici, madde, varolus, metafizik ideolojik ve etiksel inancsal dogrular) vardir.

Tarih sureci icinde, inasanoglunu tarihler boyu kendi turu icinde birbirine teslim etmis ve teslim alanlar ile, teslim olanlar arasi bir mucadele vermistir.

Bu mucadele, genelde insanoglu turunu kendi icinde ikiye bolmus; teslim alma zihniyetini ortaya atanlar ve uygulayanlar (kanunlar, yasalar, yaptirimlar, yonlendirmeler, kurulan etiksel sistemler ve pesinde kosulan ve ugruna mucadele verilen ideolojik inancsal izmler, kisaca insanoglunun bir arada, cografi ve tarihler ayrimci yasam ve iliskisini saglayan soyut ve somutlasan olgular, degerler, veriler ve tabular) ile, uzerine teslim olmasi uygulananlar( kendilerinden ortaya tarihsel olarak konulan, yasalar, kanunlar cercevesinde dusunup, davranilmasi istenenler)

Burada teslim alma/olmayi saglayanda, teslimiyetin yon ve yontem olarak sistemlesmesi ve duzen haline getirilmesidir.

Insanoglu, 1430 lar sonrasi, bilhassa bilim ve bilimsellige yonelmesi ve bilim ve bilimsellige tarihsel olarak hiz ve ivme kazandirmasi, bu felsefeden gelen ve genellikle nancsalliga dayanan teslimiyete bir alternatif olmustur.

Yalniz, bu alternatifle de teslimiyetci zihniyet devam ederek, teslimiyeti; kendi tur bunyesinden disariya, yani insandisina tasimistir. Bunlar, onceleri madde ve doga olarak deger almis ve sonralari evrim ve evren olarak devam etmistir.

Butun bu teslimiyet zihniyeti, nihilizm ile yeni bir boyut kazanarak; tamamen insanoglu eliyle/adina/ait/icin ortaya konumunun "hiclenmesi" temelinde (bu hiclenmeye, her turlu soyut ve somut ideolojik inancsal metafizik ve etiksel degerler dahildir, yok temelli izmler, nihilizmin; pozitivizm, ateizm, isimcilik temelli metafizikleri ve yukumsuzluk temelli ahlaksal etigidir), yeni bir teslimiyet yon ve yontemini getirmistir.

Iste dogal dusuncenin bu akilci teslimiyet olan son duraginin da insandisi teslimiyeti, akilli tasarimci temelli, madde, her turlu yaratici, evrim, varolus v.s. dir. ya da akilli tasarimci olan insanoglunun en kucuk bolunmez biri bireydir.

Bunlarin her ikisi de, kendi cikar ve bencillikleri temelinde verdikleri insaoglu ozellikli icerik ve kurduklari baglarla, ya teslim almakta, ya da teslim olmaktadir.

Bu teslimiyetin isleyisi de iki turludur. Ya bireyci akilcilik cikisli, sirf kendi cikar ve bencilligini dusunen ve her seyi bu yolda kullanim araci haline getiren ve her turlu insan ve insanlikdisi dusunce ve davranisi kendi cikar ve bencilligi icin sahiplenen ve sabitleyen, amerikan idealizmi, emperyalist zihniyet, soros ideolojisi ve evengalist orgutlenmedir.

Bunun butun amaci, biryerde insanoglunu ortacagin karanlik donemine cekmek ve teslim almayi, uzerinde teslimiyet uygulananlar temelinde, bilim ve bilimselligi de buna alet ederek, kalicilastirmak ve dogalsallastirmaktir.

Birey ayagi ise iki turludur. Ya bireyci aktif cikisin hem kendi turu hemde herseyi sirf kendi cikari icin var saymak ve bu bencil cikar temelinde dusunce ve davranis ureterek kendine teslim almaktir.

Pasif cikis ise, ikna olma/etme temelli "gonulluluktur", "Banane, ben kendi hayatimi yasarim, baskasi beni ilgilendirmez" temelli, bananecilik, ya da kendisini tamamen benligi ile yok ederek, tamamen insandisi bir degere ona icerik vererek ve onunla bag kurarak teslim etmektir. Bu da genellikle mono temelli bir deger icerigini tasir. Felsefenin varolusculuk akiminin varolusu ve monoteizm en bilinen ve belirgin olanlardir.

Butun bu aciklamalardan sonra insanoglu bir tur ve turunun biri olarak neden bu teslimiyeti kendine ve turune ayrimci temelde layik gormekte, ustelik teslim oldugu ne ise, ya da teslim almak istedigi ne ise, onun icin hemde yasamini feda ederek bir mucadele vermektedir?

Iste butun bu ve buna benzer sorularin cevabida; insanoglunun kendi eliyle/adina/ait/icin ortaya koydugu ve hic sorgulama geregi duymadigi veya sorgulamayi sadece yapilandiris ve isleyis bunyesinde yaptigi dogal dusuncesidir.

Iste insanoglu DOGAL DUSUNCESINDEN ARINAMADIKCA/KURTULAMADIKCA NE TESLIMIYETTEN, NE DE ONUN ZIHNIYETI, SOYUTLAMASI SOYUTU VE SOMUTUNDAN DISARI CIKAMAZ.

Kendi kendini de bir tur olarak, herzaman bir mucadeleye, savasima, ayrima ve ayristirima, bencillige, cikara, guce, otoriteye, iktidara ve bunlari saglamak adina da, her turlu insandisi ve insanlikdisi, ustelik kendi ortaya attigi her turlu; metafizik ve etiksel; ideolojik inancsal veri, deger ve tabularinin dogruluguna ihtiyac duyacak ve bunlari sabitleyip, sahiplenecek ve bu ugurda canini verecek ve verdirecektir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Birin Y-Uclem Bilinci/Farkindaligi
 
evrensel-insan
24-05-2010, 08:47
Saygideger arkadaslar;

Birin, turumuz adina ifadesi, bireydir. Bir bireyin yasam ve iliskisinde bir uclem vardir. Bu uclem, birin kendisi, birin turu ve bir ve turunun ortaya koyduklaridir.

Birin kendi adina dusunce ve davranisi: BIREYSEL
Birin turu adina dusunce ve davranisi: INSANSAL
Birin kendisinin ve turunun ortaya attiklari adina dusunce ve davranisi:KAVRAMSAL

Demekki, bir ne hakkinda dusunup, davranirsa; bu bir uclemdir.

Birin, "ben" olarak dusunup davranmasi, "benim dusunce ve davranisim" demesi, bu uclemi icerir.

Biri cogullastirir ve birler olarak algilarsak; Iste BIRIN YASAM VE ILISKISI BU UCLEMDIR.

Birlerin BIREYSEL dusunce ve davranislari, sadece o biri ilgilendirir ve her bir BIREYSEL duzeyde aralarinda olan her farkli dusunce ve davranisi saygi ile karsilamalidirlar. Buna birin, adi, milliyeti, cinsiyeti, tum etiksel (dini, ahlaki, geleneksel, tarihsel olarak kendisiyle ozdeslestirdigi, kisilik ve kimligini olusturan degerler v.s.) degerleri, tum Dusunce sistemi (metafiziksel olarak kendisine inancsal dogruladigi ideolojisi), BIREYSEL yasam ve iliski tarzi, hoslandiklari, kisaca kendi adina sectigi ve yasadigi yasam ve iliskisi.

Iste basta her bir, biribiriyle olan iliskisinde BIREYSEL her turlu onun kisilik ve kimligini olusturan ve kendi icin sectigi ve uyguladigi yasami; tum farklariyla birlikte algilamali, saygi duymali, mudahele etmemeli, karismamalidir. Yani, her bir kendi BIREYSEL YASAM SECIMINI, baska bire mal etmemeli, kendi bireysel yasam bicimini, nasil yasamak istiyorsa, baskalarinin da kendinden farkli yasam bicimini saygi ile karsilamalidir ve mudahele etmemelidir.

Iste birlerin, olusturdugu bireylerin BIREY TOPLUMU BUDUR.

Birin Turu adina olan dusunce ve davranisina gelince, bu rada her bir kendi birinin sectigini ortaya koymaya hakki vardir, yalniz, eger turumuz insan ise; o zaman bu konudaki saygi ve ortaklik, INSANI ONE CIKARMAK olmalidir. Yani hic bir birin turu adina dusunce ve davranisinda, bencillik, cikar, ayrimcilik olmamali ve tum birler, turu adina birligi, beraberligi, butunlugu; tum bireysel yasam bicimi farklariyla, bir ahenk halinde yasamalidir. Yani tartismanin ortak karari, her bir birin bireysel yasam biciminin, insan turu butunlugu, birligi ve beraberligine yakisir, uygun temel ve icerikte olmalidir.

Iste birlerin olusturdugu bireylerin bu toplumu INSANSAL TOPLUM dur.

Simdi gelelim en onemli konuya; bireyler, bir arada yasarken, hem kendilerini, hem turlerini, hemde algi ile dile getirdigi herseyi, KAVRAMSAL ifade ederler. Iste bu da birlerin, ve de birler tur butunu insanin ortaya koydugu, dili, felsefesi, inanci, tum bilim dallari, teknigi, birlikte yasam kosullari, ustunde yasadigi dunya, algiladigi evren, dogasi, diger canli ve cansiz varliklar ve de bunlarin, ne oldugu, nasil olustugu v.s. temelli ortaya koyumlar.

Burada da onemli olan, herseyden once insansal yapi ve isleyisinin birlikteligi ve butunlugunun korunmasi ve bunu bozan her tur, ayrimci, cikarci, bencil, yasami geri plana iten soyutun ve somut sekillenmenin eliminesi, insansalliga yakisir uygun, diger canlilari ve dunyayi, dogayi, evreni, koruyup, kollayacak, teknik ve bilimsel gelisimi saglayacak, dusunceler, oneriler, tartismalar uretebilmek.

Simdi, bu yaziyi okuyacak olan her yazar arkadas dusunsun; bir mesaji dile getirmeden once, o mesajin iceriginin ne oldugunu ortaya koyabiliyor mu?, yani dile getirmek istedigi mesaj, BIREYSEL MI?, INSANSAL MI?, yoksa KAVRAMSAL MI?

Yani, dile getirecegi mesajinda, sadece kendi ile ilgili dusuncelerimi dile getiriyor?, Turu ile ilgili, onlarin yasam ve iliskilerinin duzeni, sistemi, her turlu etiksel degerleriyle ilgili goruslerini mi dile getiriyor?, yoksa; turunun ortaya koydugu, herhangi bir soyut degeri, ya da somut bir veriyi mi dile getiriyor?, mesela, bilim, inanc, izm, evren, evrim, yaratici, varolus, madde v.s. ile bunlarin ne oldugu, nasil olmasi gerektigi v.s.

Iste buradaki sorun, birin mesajinda bu uclemin hangisinin yada hangilerinin dile geldiginin algilanmamasi, hatta dile getiren birin, bunubilincinde olmamasidir. Cunku, birinci tekil sahis veya karsiti 2. tekil sahis dil ve usluplu mesajlarda, hitap edilenin, ne oldugu sorunu vardir. Yani, hem dile getiren, BIREYSEL, TURSEL, KAVRAMSAL farkini verememekte ve algilatamamaktadir, hem de okuyan, dile gelen mesajin BIREYSEL MI, TURSEL MI, KAVRAMSAL MI? oldugunu algilayamamaktadir. Zaten bu uclem hem ortaya konabilip, hem farklariyla algilanabilse, neye saygi gosterilecegi, neyin tartisilacagi, neyin ortaya konacagi, neyin gorus, neyin yorum oldugu, neyin kabul, neyin red oldugu, neyin bilgi, birikim, bilinc v.s. paylasimi oldugu, neyin suclama, satasma, elestiri v.s. oldugu iste o zaman daha net ve acik algilanir.

En son bunu bir ornekle belirtelim. Ben diye baslayan bir cumlede, anlatilmak istenen, BIREYSEL MI/TURSEL MI/KAVRAMSAL MIDIR?

Yani "benim ahlakim" ornegindeki verilmek istenen mesaj, bireysel mi, tursel mi, kavramsal midir.

Iste bu baglamda, benim hem bireysel, hem de evrensel-insan olarak tursel ve kavramsal mesajlarimin farkinin algilanmasi veya ortaya konan mesajda verilmek istenenin bireysel mi, yoksa tursel veya kavramsal mi oldugunun algilanmasi, en azindan o mesaja cevap verirken, neye cevap verildiginin bilincinde ve farkinda olmasini getirir.

Eger mesajlarimizdaki, birin bu ucleminin mesaj olarak hangisinin verildigi farkini ortaya koyabilirsek, mesajlar, hem yazari, hem de okuru adina daha bir netlik ve algilama kolayligi kazanir ve belkide boylece, satasmalar, atismalar ve kisilik kimlik degerlerine yoneltilen ithamlar, elestiriler v.s. ortadan kalkar. Cunku tartisma hakkimiz, sadece tursel ve kavramsal konularda vardir, bireysel konuda yoktur, bireysel konudaki bir tartisma, sadece mudaheledir, zorlamadir, iknadir kisaca saygisizliktir. Hak ve ozgurluk ihlalidir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Nihilizm nedir? Sorunu/Celiskisi/Actigi yol

evrensel-insan
30-05-2010, 23:14
Saygideger arkadaslar;

Ben evrensel insan algisiyla, nihilizmi; hem bu baslikta, hem de diger basliklarda ve de actigim grupta v.s. ara ara ve yer yer dile getirdim.

Bu mesajimda nihilizmin insanoglu tarihindeki yer alisinin ne oldugunu ve neler getirip/goturdugunu isleyecegim.

Herseyden once nihilizm, insanoglu tarihinde bir ilke imza atmistir. Bu ilk insanoglu dogal dusuncesinin, hem hicligini, hem de bu dusunceye teslimiyeti, yani dogal dusuncenin insanoglu eliyle ortaya konan en temel celiski/sorununu ortaya koymus ve CIKISI, INSANOGLUNUN KENDI KENDINI, KENDI MAHKUMUYETINE BIRAKMISTIR.

Nihilizm oncesi, insanoglu hem kendi turu bazinda, hem de insandisi bazindaki temel sorun ve celiskiyi ortaya koymustu. Bunlardan insanoglu eliyle yaratilani (emek-sermaye, ezen-ezilen, uretim celiskisi, uretim-tuketim v.s.), yani insanoglunu enternasyonel icerikte tam bir kutuplamayi ve yine insanoglunun insandisi celiskisi (madde-dusunce, evrim-yaratim, var-yok ) ni varlik ve olusumu (varolus) temelinde de ortaya koymustu.

Yalniz bir seyi ortaya koyamamisti, o da insandisi (kah insanoglu eliyle ortaya konan etiksel tabular, kah insanoglu eliyle ortaya koyan metafizik ideolojiler) dogrunun karsitini.

Iste nihilizmin, hiclemesi; aslinda ortaya konan seyin, tamamen bir insanoglu urunu oldugu ve insandisinin hicligiydi. Buradan da yeni bir karsitlik ortaya cikiyordu, insanoglunun en kucuk, bolunmez butunu birey ile, bu bolunmez butunlerin geldigi yer yani insanoglu turu. Iste insandisi sey temelli herseyi hicbir seye donusturen nihilizm, insanoglunuda turu ve biri olarak karsi karsiya getiriyordu.

Eger dogal dusuncenin, kokenini olusturan temellerini hatirlarsak, nihilizmin yaptigi, bu temelleri insanoglu turu ile biri arasinda birbirine karsit kilmakti. Yani, nihilizm bir yerde insanoglunun insandisiligini hiclerken, insanoglunu kendi bunyesinde biri ve turu olarak INSANLIKDISILIGA MAHKUM EDIYORDU.

Iste nihilizmin basaramadigi, INSANOGLU BIRI ILE TURUNU BIRLESTIREMEMESI, ARALARINDAKI ILISKIYI KURAMAMASI VE BIRINI DIGERINE "DUSMAN KILMASIYDI" Bu da zaten nihilizm eliyle iflas etmis, dogal dusuncenin son duragiydi.

Insanoglu yeni bir dusunce sistemi, yolu, yontemi, yapilanisi ve isleyisi arayip, bulacagi yerde; tarihinde gorulmemis bir IC CELISKI VE SORUNUN ICINE DUSTU.

Nihilizm, insandisiligin hem etiksel hem de metafizik ideolojilerini, inanclarini ve dogrularini hicleyerek, insanoglu turune degil; aksine onun biri olan bireye tam da dogal dusuncenin insanlikdisi temelleriyle kapi aciyordu.

Iste bireyci akilcilik olan ve dogal dusunce aklinin son duragi olan bu dusunce ve davranis tarzi, dunya ve insanoglunu herseyiyle birlikte yeni bir kaosun kucagina atiyordu. Birey bilincini, turu ile birlestiremeyen bireyci akilcilik, insanoglu tarihinde gorulmemis yeni bir insanlikdisi doneme giriyordu.

Bunun en belirgin uzantisi, nihilizmin yarattigi ideolojik inancsal dogru temelli izmlerin, bireyler eliyle, insanoglu turune getirdigi, baski, siddet, savas, zulum, iskence, diktatorluk, katliam, yani "benim dogrum icin ben herseyi yaparim, bana hersey mubah" anlayisinin, cikari, bencilligi, iktidari, gucu ve otritesiydi. Bu birey duzeyden, toplumsal, kitlesel ve dunya duzeyine eristi. Egitim olarak, bireyler biribiriyle yaristiriliyor, herkes "en dogru benim, benim dusuncem, izmim, yasamim, dusunduklerim" v.s. savasina tutusuyordu.

Insansal/evrensel bilinci alamamis ve bilincsiz birey, insandisi etiksel ve metafizik tabu, veri ve degerlerin hiclenmesiyle, yukumluluk ve sorumluluk olarak kendi kendini buyuk bir boslukta, ozgurlukte, sinirsizlikta v.s. gormeye basladi. Insanoglu tarihinde, insanoglunun bu en kucuk birimi, deyim yerindeyse, canavarlasti, toplumsallasti, kitlesellesti, sistemlesti ve buyuk bir guc ve otorite haline geldi.

Bunun yansisi, ana olarak iki turluydu, aktiflik ve pasiflik. Kisi eger bulundugu cografyanin sartlarindan ve dusunce yapisindan dolayi, birey olamamis ve birey olarak yetismemisse, genellikle, insandisi bir tabu, Ideoloji, inanca dogru olarak sarilarak ve kendi kisiligini bu ugurda hicleyerek, dogrusuna teslim oldu ve bu ugurda savasim verdi ve veriyor. Buna tum etiksel ideolojik inancsal dogrulari katabiliriz. Siyasal, dini ve milli konu etigin bunyesindedir.

Aktifligin, birey yonu ise, birey olarak yetisen fakat birey bilinci alamayan toplumlarda, bireylerin ceteler kurmasi, saga sola saldirmasi ve kendi bireyci cikari icin, topluma her turlu insanlik disi dusunce ve davranisla zarar vermesiydi, serial katiller, kovboylar, eline silah alip, okul, hastane v.s. basanlar, yolda kisilere silah zoruyla her turlu zarari verenler v.s.

Bunun disindaki aktif cikis, amerikan idealizminin, soros ideolojisinin evengalist orgutlenmesi, adalet, hak hukuk v.s. hice sayilarak ulke isgalleri, olum kamplari v.s.

Nihilizmin pasif yansisi da ulkelerin gelismisligine gore degisiyordu. Genelde birey yetisen ulkelerde bir bananecilik ve robotsallik hakim olurken, birey yetismiyen ulkelerde, kisiler ya "ben kendi hayatima bakarim, gerisi beni ilgilendirmez" temelli, ya da bosluga dusulmuslukten kaynaklanan bir psikolojik bunalim ve ne yaptigini bilmemezlik, ya da insandisi metafizik ve etiksel ideolojik inancsallara yeni bir icerik vermek suretiyle, pasif olarak bu verilen iceriklere teslim oluyordu. Bu da genellikle, dini ya da inancsal iceriklibir yeni tanricilik anlayisiydi. Cunku bu tanri ve inanc, kisiye bir gorev yukumluluk ve sorumluluk yuklemiyordu. Sadece kisiyi, pasif kiliyor ve kisi bu pasifligini, kendini inandirdigi bu insandisi tabu ile besliyor ve onu bahane ediyordu.

Aslinda butun bu gecmis zaman olarak ifade ettigim cumleler, gecmiste baslamasina ragmen bugunde ayni temelde ve geliserek devam ediyor.

Nihilizm, insanoglunun kendi kendine yapilandirdigi, sekillendirdigi ve isleme koydugu ve de "dogal" olarak kendi kendine algilattigi, dogal dusuncenin; hem aktif, hem de pasif icerigi olarak son duragidir. Yani akil bencilliginin, cikarinin son duragidir.

Ya nihilizm oyle veya boyle bireyin insanoglu turu yani kendi turu ile olan cikarci, bencil v.s. dusunce ve davranisini, herhangibir insandisi tabuya, ya da kendi egosuna, aktif veya pasif TESLIM ALARAK/OLARAK, yasamini surdurecek, ya da yepyeni bir ufukla; kendi birey bilincini, kendi turu ile butunluyerek ve birlestirerek, evrensel/insansal bilinc duzeyine eristirme/ulastirma savasini, kendi adina ve kendi icin, kendi devrimini yaparak kazanacaktir.

Oyuzden her bir kisinin, kendisine dogumdan itibaren verilen ve onu yasatan tum etiksel, metafizik ideolojik inancsal tabu, veri ve degerlerin dogrularini sahiplenip, sabitleyip onlar ugruna yasamini da hice sayarak, bir savasim vermek yerine; insan olmak ve insanlik sunmak adina, bu insandisi ve insanlikdisi degerleri sorgulamali v.s. ve de insan olmak ve insanlik sunmak ile mukayese etmeli ve insan olmak ve de insanlik sunmak adina ihtiyac temelinde degerlendirmelidir. Insan olmaya ve insanlik sunmaya engel olanlari da, kendi adina elemeli, onlardan kurtulmali/arinmalidir.

Tabi butun bunlar, icinde bulundugu dusunce ve davranis yapi ve isleyisinden insan ve insanligi adina rahatsiz olanlar ve zarar gorenler icindir.

Bu rahatsizligi duyanlar ve zarar gordugunun farkinda ve bilincinde olarak algilayanlar, kendi birlerini turleri ile birlestirebilirler ve butunlestirebilirler, iste birey bilincinin, yasami boyu yol aldigi bu hedef evrensel insandir. BIREYIN EVRENSEL INSANLIGIDIR.

Nihilizm "belasindan ve tikanmis dogal dusuncenin temellerinden ve kokeninden kurtulmanin/arinmanin yolu ve yontemi de budur.

Oyuzden nihilizmin neyi hicleyip, neyi seyledigini cok iyi algilamak gerekir. Cunku nihilizmin hiclediginin yerine koydugu sey,

INSAN VE ONUN INSANLIGI ADINA DEGIL; ONUN SADECE BIRI ADINADIR. BIRIN INSANDISI VE INSANLIKDISI TESLIMIYETI/CANAVARLIGI/BANANECILIGI/ ROBOTLUGU/PSIKOLOJIK BUNALIMIDIR.

Saygilarimla;
evrensel-insan

evrensel-insan
07-06-2010, 18:06
Saygideger arkadaslar;

Nihilizmin actigi kapidan ilk gecen yazarlardan biridir. Buradaki "ben" bencilligin, ya da egoizmin degil; benin ne oldugunu ortaya koymaktir.

Oyuzden ben ile bencilligi lutfen, birinirine karistirmayalim.

Ben'in bencil olup olmamasi ile, benin kendi icin yasamasi farkli konulardir.

Ben, benin kendi icin yasamasi konusuna, birey bilincinde deginmistim. Ben, insanoglu turu birinin kendisini kendi adina kendi degerleriyle ortaya koymasi, yani birey bilincidir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Ben Uzerine

evrensel-insan
07-06-2010, 21:01
Saygideger arkadaslar;


Benin, bir kac yansi sekli vardir. Bu once ikiye ayrilir, bireyci ve bireysel. Bireyci demek, cikarci demektir, bireysel demek, kendi adina demektir.

Bencilligin ne oldugunu algilayabilmek icin; birey bilinci gerekir. Bizim toplumdan ornek verirsek; toplumsal kisilik sahibi birinin, ideolojik inancsal dogru savunusu ve bu dogruya baskasini kazandirma mucadelesi,bencillik degildir. Oyuzden, BIREY EGITIMI ALMAMIS BIR KISI BENCIL OLAMAZ. Yani konu, genin bencilligi degildir. Yani, bir birin kendini beslemesi, yasatmasi, korumasi, kollamasi v.s. bencillik degildir. Bencillik, kendi cikari icin, baskalarini kulanmak ve onlari kendi cikarina alet etmektir. Oyuzden de toplumsal kisilik sahibi, bir kisi; bencil olamaz.

Dolayisiyle, birey bilincli bir kisi, ya sirf kendini ve kendi cikarini dusunur ve bunun icin her turlu dusunce ve davranisi "mubah" sayar; ya da, sadece kendi bireysel kisiligini ortaya koyma mucadelesi verir. Yani, ona dogumdan beri verilen ve onu baskasi olarak yasatan degerleri; kisi kendi bireysel degerlendirmesiyle, kendi oz dusunce ve davranisi yapar. Yani, dogumdn itibaren verilen degerlerle yasamak yerine, bunlari degerlendirerek kendi degerleriyle kendini yasatmaktir.

Toplumsal kisilik; yasaminin onune bir etiksel veya metafizik temelli ideolojik inancsal bir dogru koyabilir ve bunun icin kendini feda edebilir. Birey olan, yasaminin onune baska bir deger koymaz, kendi yasamini kendi yasar. Bireyci ise; kendi yasaminin duzeyi icin, baskasinin yasamini hice sayar.

Iste bu temelde "gen, benseldir" diyebiliriz.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Ben/Birey/Bencillik, Bagi-Farki ve Fark Algisi
 
evrensel-insan
08-06-2010, 21:26
Saygideger arkadaslar;

Genelde birbiri ile, kavram anlam, ifade ve icerik olarak "karistirilan bu uc kelimenin, aciklanmasi; kendi aralarindaki farklarin farkina varilmasi, Tarihte yapilan, Darwin'in "guclu olan ayakta kalir" aciklanmasinin, ters algilanip; sosyal Darwinizmi ve hatta fasizmi yaratmasinin sonucunu, bir yerde onlemek icin; Dawkins'in "Gen bencildir" aciklamasini ve Ayn Rand'in "Ben" aciklamasini ve Nihilizmin Birey aciklamalarini, cok iyi algilamak ve Darwin'de dusulen yanlis algilamasina dusulmemek gerekiyor. Cunku bir insanoglunun yaptigi bir aciklama, hele hele yanlis ve ters algi ile degerlendirilip, kitlesellesince; toplumsal insandisi ve insanlikdisi dusunce ve davranislar kacinilmaz oluyor.

He seyden once, bu uc kelimenin birlestigi ortak bir yapiyi ortaya koymak gerekir. Bu yapi, mustakil var olan varlik olarak DOGAN bir yapidir.

Her bebek, tabulu rasa olarak, yani 0 dusunce ile dogar. Dogan bir bebegin neden agladigi, onun mustakil var olan varlik olarak YASAMINI DEVAM ETTIRMESININ bir isaretidir. Yani, bir mustakil var olan varlik, YASAMAK ICIN DOGAR. Iste dogan bir mustakil var olan varligin, beslenmesi en basta onun yasamasinin geregidir. Yine bir bebek, mustakil var olan varligi bu yasamsal anlamda bir rahatsizlik duyarsa, aglar. Mesela, genirmek istediginde, yani gaz cikariminda, altini kirlettiginde, susadiginda, aciktiginda, bir yerinde agri hissettiginde v.s.. Iste bebegin, mustakil var olan varlik olarak; yasamsal rahatsizligini dile getirmesi ve bunun giderilmesi; BEBEGIN BENCIL, BIREY VE BEN oldugu anlamina gelmez. Istersek, mustakil var olarak dogan bir canlinin, bu yapisini, DOGAL/EVRIMSEL YASAMI olarak telaffuz edebiliriz.

Eger biz bu duruma "bencillik kavrami eklersek, bebegini yasatmak icin, ona karsiliksiz bakan annesinin, ya da baska canlilarin baska bir canliya karsiliksiz YASATMA YARDIMINI aciklayamayiz.

Dolayisi ile, mustakil var olarak dogan bir canlinin yasamini surdurmesi ve yasamini surdurmek icin rahatsizlikarini dile getirmesi, beslenmesi v.s. BIR BENCILLIK DEGIL; DOGUMUN YASAMIDIR.

Yukarida basligi olusturan uc kelime de, insanoglu mustakil var olarak dogan varligi adina, yasamda ogrenilen, anlam ve icerik yuklenen soyutlama eliyle, soyut/somutlastirilan kavramlardir.

Bu uc kelime de, insanoglu tarihi acisindan nihilizm sonrasi, felsefe ve psikoloji de anlam ve icerik kazanmistir.

Peki nihilizm oncesi, ben/birey ve bencillik yok muydu? Bunu soyle aciklayabiliriz.

Birincisi, mustakil var olan varligin dogarak yasamini surdurmesinin bencillik olmadigini belirtmistik.

Soyle bir soru soralim. Eger bir mustakil var olan varlik, dogumuyla birlikte yasamini surdurmek icin yasiyorsa; nasil oluyorda, toplumsal olarak bir etiksel ve metafizik ideolojik inancsal dogru icin canini feda edebiliyor, nasil oluyorda yasaminin onune etiksel, metafizik inancsallari koyabiliyor?

Iste bu sorular bile, mustakil var olan varligin, ne kendi mustakil varliginin bilincinde oldugunu, ne yasamin onemini algiladigini, ne de kendi yasamini kendisinin yasayip, yonlendirdigini acikliyor.

Cunku eger oyle olsaydi, hic bir mustakil var olan varlik; kendi yasamini, kendisine verilen bu etiksel ve metafizik inancsal degerler icin feda etmezdi.

Iste, insanoglunun bu toplumsal yasam olarak ortaya attigi bu etiksel ve metafizik inancsallar eliyle kurulan duzenler, sistemler v.s. olamazdi.

Dolayisi ile, insanoglu nihilizme kadar; sadece kendisini dil olarak ortaya koyabilmek icin, 3. tekil sahis zamiri "ben" i kullanmistir. Tum yaptigi da, kendi turu arasinda, yine kendi yarattigi bu etiksel ve metafizik ideolojik inancsallar ugruna arasinda dogru savasi vermis, kendisini bu degerlerle yonetmis ve yonlendirmistir.

Yani nihilizm oncesi, bilincli ve farkindalikli olarak, ne bir ben, ne bir bencillik, ne de bir birey bilinci yoktur.

Simdi gelelim, bu uc kelimenin, nihilizm sonrasi nasil bir anlam ve icerik farki kazandigina.

Eger, mustakil var olan varligin, dogumu, yasamak ise; bu bencillik degildir.

Peki bencillik nedir? Bencillik, mustakil var olan bir varligin, bilincli olarak BASKA BIR VARLIGIN YASAMINA, MUDAHELESI VE KENDI CIKARI ICIN BASKA BIR VARLIGI KULLANMASIDIR.

Yalniz, buradaki, cikar; etiksel veya metafizigin getirdigi ideolojik inancsal dogrularin, dogrular arasi savasimi degil; direk, BEN'IN KENDI BIREYSEL CIKARIDIR.

Sonucta, etiksel ve metafizik degerler icin dogruluk savasimi veren, zaten bu savasim adina, yasamini ikinci plana almistir ve ne beni, ne de bir birey olmasinin bilincinde ve farkinda degildir. Oyuzden de bencillik soz konusu degildir.

Oyuzden herseyden once, bir kisi, ben ve birey bilinbcini almis olmali ve farkinda olarak bencillik yapmalidir. Yani MUSTAKIL VAR OLAN VARLIGININ HEM BILINCINDE, HEM DE FARKINDADIR. Dolayisiyle, bu mustakil var olan varligi, yani ben'i kendi yasatacak ve kendi yasamina yon verecek bilinc ve farkindaliga sahiptir. Iste bir mustakil var olan varligin, bu bilinc ve farkindaligi, BENIN BIREYSELLIGIDIR.

Bencilllik ise; benin bireyselliginin farkinda ve bilincinde olan bir birin; sirf kendi beni ve bireysel cikari icin, baskasinin ben ve birini kendi beninin bireyselligine alet etmesi, kullanmasi ve kendi beni icin, "herseyi mubah" kilmasidir, yani bireyci akilciliktir.

Iste bu temelde, mustakil olan varligin, ben ve birey bilinci; onun bencil oldugu anlamina degil; sadece kendi benini bireysel olarak kendi yasattigi anlamina gelir. Kendi dusunce ve davranisiyla. Iste bu bilinc ve farkindaligin, sirf bir cikar ugruna, baska benlere mudahelesi, yani onlarin hak ve ozgurluklerini, kendi bireysel beni icin, kullanmasi ve harcamasi, bencilliktir ve bireyci akilciliktir.

Iste bu temelde "genin bencilligi" ve Ayn Rand'in "Ben" i cok iyi algilanmalidir. Tum bunlar, ayrica, ego, super ego, alter ego, v.s. temelli insanoglu algi gelistirimini icerik olarak ta ne oldugunu algilamaya yardimcidir.

Birey bilincinin, iste bu baska benlere mudahele etmeme bilinci ise olmasi gereken evrensel insansalliktir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Ihtiyac ve Giderim

evrensel-insan
12-06-2010, 02:33
Saygideger arkadaslar;

Insanoglunun bilinc, birikim, bilgi, deneyim, egitim, ogretim v.s. duzeyi ne olursa olsun, yasam ve iliskileri; ihtiyac ve giderim uzerinedir.

Yalniz benim bu konuya deginmekteki amacim, bu ihtiyac ve giderimin bilinc, birikim, bilgi, deneyim, egitim, ogretim v.s. farkina gore, yani kendisine dogumdan itibaren verilen, her turlu metafizik ve etiksel ideolojik inancsal deger, veri tabu dogrularini, sorgulaa, degerlendirme, bilmeye yonelme v.s. gore, ters orantilidir.

Bir milliyetci, milli duygulara, bir teist, kendini inandirdigi yaraticiya, bir dinsiz teist, kendini inandirdigi yaraticiya, bir nonteist, kendini inandirdigi, maddeye, evrime, evrene, varliga veya bir demokrat demokrasiye, bir sosyalist sosyalizme v.s. IHTIYAC DUYAR ve bu duydugu ihtiyaci da, dogruluguna inandigi seye kendini yasamini ve iliskilerini vererek giderir.

Ilginc olan, bir milliyetcinin, milli duyguya duydugu ihtiyac ve giderimi, bir enternasyonalin duymamasidir.

Iste ilginc olan, bir milliyetcinin, henuz sorgulamadigi milli duygularina bagimliligindan gelen ihtiyac ve giderimi, bir enternasyonelin, milli duygularini sorgulayip, bu milli duygulara ihtiyac duymamasindan dolayi giderim de gerektirmez. Ama; enternasyonel bilinc duzeyine ulasamamis bir milliyetci de, ayni nedenlerden enternasyonalizme bir ihtiyac duymaz ve giderime yonelmez.

Iste tum tartisma, bu iki bilinc farki arasindaki, ihtiyac ve giderim farkidir. Biribirilerinin ihtiyac ve gereksinimini algilayamadiklarindan da, her biri kendi ihtiyac ve giderimini, birbirine kabul ettirme mucadelesi verirler.

Aslinda, enternasyonelist bilinc duzeyinin, milliyetcilikten "ustun" oldugu dusunulurse, sizce bu tartismada, olgunluk, anlayis, kavrayis, algilama v.s. hangisinden gelmelidir?, ya da neden bu kisir dongu tartismasinin, ikisi de farkinda ve bilincinde degildir.

Buradan iki onemli nokta cikar, insanoglu kendisine dogumdan itibaren verilen tum deger, veri ve tabulari, sorguladikca ONLARA DUYDUGU IHTIYACTAN KURTULUR ve bir giderime yonelmez. Cunku bu ihtiyacini zaten sorgulayarak gidermis ve bilinc asamasini gerceklestirmistir.

Eger bir kisi, IHTIYAC YOKSA GIDERIM DE YOKTUR'u algilar, kavrar bilincine ve farkina varirsa, mesela bir teisti, non teist yapmaya ugrasmaz. Cunku teistin, ihtiyacinin teizm oldugunun bilincine ve farkina varir.

Bir teistin, zaten non teist olabilmesi, teizm ihtiyacini giderirse mumkundur. Cunku o zaman teizme ihtiyac duymaz.

Iste sorun-cozum ikilemi de, bu paraleldedir. Yani, bir kisi sizin sorun olarak gordugunuzu, sorun olarak gormuyorsa; sizin ona gostereceginiz cozumun hic bir anlami yoktur. Cunku o sorunu goremediginden, cozume de yonelmez.

Iste bir teistin, teizmini sorun olarak gormesi, onun teizm ihtiyacini gidermeye basladiginin bir isaretidir ve eger bu giderimi istiyorsa, giderme/cozum paralel gidecektir.

Cunku o durumdaki ihtiyac, teizm degil; teizmin giderilmesi ihtiyacidir. Iste bu durumda olan kisi, bir nonteisti daha net kavramaya, algilamaya baslar, hele hele nonteistin degindigi konular, onun sorguladigi konular ise.

Iste bu temeldeki saglikli bir bilgi, bilinc, birikim, deneyim v.s. alis verisi; birinin sorguladigi, digerinin o sorgulamaya yardimci oldugu durumdur.

Bu durum, her deger, veri tabu, her izm, her ideoloji ve her inancsal icin gecerlidir. Cunku bu durumda, bilinc verenin verdigini algilayabilecek, kavrayabilecek, degerlendirip, sorgulayabilecek, verilen bilince acik bir alan vardir.

Zaten bu durumda, her bir kisinin yasam ve iliskilerinde, kendisine verilen yanitlardan, sorulan sorulardan, konusma ve yazismanin, dil ve uslubundan v.s. algilanir.

Oyuzden, ancak IHTIYAC GIDERIMINE ACIK BIR KISI, IHTIYACINI GIDEREBILIR. Yoksa, sadece IHTIYACINI BESLER VE TATMIN/MEMNUN EDER. Cunku o ihtiyaci gidermek degil; korumak, savunmak, kollamak v.s. durumundadir.

Eger ihtiyac giderimi yoksa, sorun gorumu ve cozum de yoktur, sadce kisinin icinde bulundugu duzeyin ihtiyacinin tatmini, memnuniyeti v.s. vardir.

Buda IHTIYACIN AFYONUDUR.

Saygilarimla;
evrensel-insan

 
evrensel-insan
12-06-2010, 04:57

"İhtiyacın Afyonu" ifadesini biraz daha açarmısınız?

Kisi hangi dogal dusunce bilinc duzeyinde olursa olsun, bu bilincinin benligi olan kisilik ve kimlik degerleri, verileri tabulari eger onun ihtiyaci ise, sadece o ihtiyaca sarilacak, onu sabitlestirecek, sahiplenecek, savunacak ve onun icin yasaminin da onune koyarak mucadele verecektir. Burada bir ihtiyac giderimi olmadigindan, sorunu goremiyecek ve bilinc yukseltimi temelli cozume yonelemeyecek ve kendisine sunulan sorunu algilayamayacak, kavrayamayacak, dolayisiyle sadece karsi cikacak, elestirecek, gerekirse satasacak, alaya alacak, belki de fiziksel kuvvete bas vuracaktir. Cunku bu konudaki ihtiyac, onun boyunduruk tutsakligi ve bu ihtiyacini korumak, kollamak ve kendini bu temelde, mutlu kilmak ve tatmin etmek istemesi de onun afyonudur. Buradaki afyon, dusuncenin bu konudaki dusunmesini, sorgulamasini, arastirmasini onleyen ve onune set ceken anlamindadir, buna kalbi muhurlu, gozleri kor v.s. temelli, bence pekte hos olmayan terimlerde yukleyenler vardir.

Birde geçişler konusuna değinmek gerek diye düşünüyorum...

Gecisi, ben mesajimda ihtiyacin giderimine yonelim, yani diyelim ki milliyetciligi sorgulamaya baslama. Ama bunun ihtiyaci giderecegi garantisi yoktur. Sonucta benlikten birakma ve benlikte tutma, koruma ikilemi, kisilik ve kimlik degerleri acisindan, kisinin her turlu duzey durumuna gore farklilik gosterir. Oyuzden ateizmden teizme, enternasyonelizmden, milliyetcilige (ulusalcilik) donus olmasi mumkundur. Bu aslinda bilincin geri gitmesi degil; benligin kisilik, kimlik sahipliginin galip gelmesidir.

Benim tesbitime göre bir teistin inancını "en ateşli" veya "hiddetli" savunmaya başladığı dönem "Afyonunun patladığı" dönemdir.
Yani artık kendi iç dünyasında sorgulama başlamıştır.
Bu dönemde içeride ki "karmaşa-kaosu" bastırabilmek için daha yüksek hassasiyet söz konusudur.Siz ne dersiniz?

Bence bu jilet gibi iki tarafli keser. Bence ne tarafinin kazanacagi, kisinin baskasi ile degil; kendi ile olan mucadelesine baglidir. Tatmin mi/giderim mi?

Mesela bir Milliyetci Enternasyonalizme geçerken daha sessiz ve sakin bir geçiş yapar.Ancak sürekli ırkcı veya Milliyetci tacizlere maruz kalırsa Milliyetciliğe rucu etme/irtica etme (geri dönme) olasılığı vardır.
Bu çoğu zaman geçici/temporal bir irticadır.O taciz/saldırı karşısında takılınan bir tavır olabilmektedir.

Tabi ki, mumkundur Bu aslinda bilinclenme surecinin, ne kadar bilincli ve farkindalikli yapilmasi ile paraleldir. Bir de kisi bu bilinclenme de tikanmadan yol alabilirse, daha kolay olur..

Örneğin size İngilterede TÜRK olduğunuzu varsayarak Ayrımcılık yapsalar,
sizde zaman içinde evet ben Türküm vurgusunu Tepki olarak gösterirsiniz.

Benim, bilgi, birikim, bilinc, farkindalik ve tecrube duzeyim, buna izin vermez. Cunku ben bu konulari toplumsal degil; bireysel alirim. Bu cok onemli bir farktir, ustelik ne kisilik, ne de kimlik tabu temelli benliklememisimdir. Konu eger, kisisellige indirgenirse, o zaman da bireysel hak ve ozgurlukler devreye girer.

Benzer bir yaklaşım Kürtler için geçerli...Avrupada Kürtler her ne kadar Türklerden ayrı olduklarının altını çizmeye çalışsalarda,Avrupalının dışlayan Algısı bu ayrımı yapma gereği görmemekte ve hepiniz/topunuz aynısınız diyerek Birleştirici rol üstlenmekte.

Benim gozlemlerim pek bunu dogrulamiyor, cunku bir kurt milliyetcisinin, ilk "nefreti" Turk' karsi oluyor. Ayni bir Japon'un Cin'liye, ya da bir K. Korelinin, G.Koreli'ye oldugu gibi. Eskiden, Turk/Kurd degil; Turk/Yunan'di.

Mesela, Turkiye'den kendi tuttugu taki degil de, rakibi bir takim, Avrupa kupasinda ise, milliyetcilik benligi temelinde destekler. Avrupa' da ise, milliyetcilik bile rekabetin onune gecemez.
Bunuda bir gözlem olarak ifade etmek istemiştim.

Saygilarimla;
evrensel-insan

evrensel-insan
12-06-2010, 05:18

Konu daha net algilansindiye, insanoglunun BILINCSIZ YASAYABILECEGINI, AMA BENLIKSIZ YASAYAMAYACAGINI vurgulamakta yarar var.

Iste dogal dusuncenin de en kokensel sorunu bu. Cunku BU BENLIK INANCSALDIR. Birincisi, kendi tur benligi en sonda, birey benligi ondan bir oncedir. Bunlar ustelik dogal dusunce ile algilanamaz.

Kisinin kisilik ve kimligini olusturan benlikler ise, dogumdan verilen ve cografi tarihi, etiksel yapiya gore sekillenir. Once milli veya dini benlik gelir, sonra etiksel (ananevi, kulturel, toresel, ailevi, siyasal, sosyal v.s. ) benlikler gelir.

Bu etiksel benliklere, bir de metafizigin varsal ve olsal izmleri eklenir, materyalizm, benlii maddedir, idealizm, benligi dusuncedir, pozitivizm, benligi pozitivitedir. Marxizm, benligi emektir, panteizm, benligi evrendir, kiminin ki evrimdir, kimininki varolustur, kiminin ki her turlu ve hercesit, yaratici/programlaici/tasarlayici v.s. dir. Yani ortada olmayan iki benlik vardir, biri insanoglu turu, digeri birey. Para, olum, de benlik olabilir, bazan da donem donem psikolojikkavramlar benliklesir, nefret, sevgi, katliam, cinayet, gurur, hirs, intikam v.s.

Bir tek bil kokenini algilayasn ve onun ne oldugunun bilincine ve farkina varan, benlik edinmez. Cunku benligini zaten dogustan alir ve bunu kendinin ve turunun YASAMINA adar, BU BENLIK BILISSELDIR, bil koken ise, bilincin besleyicisidir. Iste sana birey olmuslugun evrensel/insansal/kavramsal/epistemolojik/bilissel/insanmerkezci bilinc ve farkindaligi.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Yaraticinin "Yeni" Oznel Icerigi
 
evrensel-insan
23-06-2010, 02:34
Saygideger arkadaslar;

Insanoglu, tarihin bir doneminde kendince ihtiyac duyarak, dusuncesinde sezgisi ile yarattigi ve TEKLESTIRDIGI, inancsal kavram; yaraticiya, bilimin bilhassa evrim icerikli gelismesi temelinde, yeni bir oznel icerik vermistir.

Eskiden, "ol" deyince olan varlik, icerikli inancsal kavram yaratici; iki yuzyildir, nesnenin, oznel icerigi olan harekete de el atarak, nesnenin oznel hareketini "uslenmistir"

Insanoglunun, "programlayici/tasarlayici" v.s. dedigi bu oznel icerik; evrimsel degisimin, donusumun, baskalasimin ve olusumun, islevini; bir oznel icerik veren Kim, sorusuna cevap olarak cikmistir.

Goruldugu gibi, bilim ve bilimselligin; felsefeye biraktigi, var ve ol kokenli, varlik, madde, v.s. yi "ol" temelli sahiplenen yaratici; insanoglunun vedigi bu yeni oznel icerigiyle, felsefenin, varliginin, maddesinin hareketini de programlayan, tasarlayan v.s. olma cabasi icindedir.

Burada, bilim ve bilimselligi, var ve ol kokenli turetilen kavramlarla ilgilenmese bile, evrenin, evrimin, dunyanin, doganin her turlu hareketinin getirdigi, degisim/donusum/baskalasim/olsum adina, bu yeni oznel icerikli programlayici/tasarlayici yaraticiya, bir cevap vermek durumundadir.

Bu cevapta, su an itibariyle, madde, nesne temelli; evren, doga, dunya ve bunyeside barindirdigi her turlu canli/cansiz parcanin, IC DINAMIGI oldugudur.

Aslinda, evrim, evren, doga, dunya hareket halinde ve durmadan, kendi bunyesindeki, her turlu canli/cansiz parcalarin degisimini, donusumunu, baskalasim ve olusumunu evrimsel hareket olarak aciklarken, gerek dogal secilim, gerekse, mutasyonu bir IC DINAMIK olarak aciklamalidir.

Sonucta, oznel icerigi, ya insandisi bir programlayici, tasarlayici, ya insandisi bir nesnel kavram, madde, varlik, evren, doga, dunya, evrim, ya da INSANOGLU VERECEKTIR.

Iste bu oznelicerigi, kendinin verdiginin bilincinde ve farkinda olmayan insanoglu, bu oznel icerigi veren, kendi disinda bir kaynak arayacaktir. Bu kaynakta, ya bir inacsal kavram olan programlayici/tasarlayici yaratici, ya da nesnel kavram olan; evren, dunya, doga, evrim, madde, nesne, varlik olacaktir.

Gunumuzde, en azindan bu oznel icerigin vereninin, nesnel kavram oldugunu bilimsel olarak ortaya koymak, IC DINAMIGI ortaya koymaktir.

En azindan, bu ortaya koyus; bugun yeni oznel icerik kazandirilan yaraticinin programlayiciligi ve tasarlayiciligina bir rakip durumundadir. Ya inanc/inancsalligi, felsefeyi guclendirecek, ya da bilim/bilimselligi, epistemolojiyi one cikaracaktir.

Taki, tek bir oznel icerik veren parcanin insanoglu turu ve biri oldugu algilanana kadar.

Saygilarimla;
evrensel-insan

 Nesnenin Oznel Icerikle Tanrilastirilmasi ve Tanrisal Zihniyet

evrensel-insan
09/07/2010, 04:07
Saygideger arkadaslar;

Daha once dogal dusuncnin evrensel icerikteki ctetolojik yapilanis ve isleyisinin kokeninin, inanca ve cinsiyete dayandigini, aciklamistim.

Bu mesajimda da, insanoglunun Tanrisal zihniyetinin, soyut uzerinde degil de; bir somut (evren, dunya, doga, madde v.s.), nesne uzerinde nasil gerceklestigini ve teizmin, soyut tanrilastirmasina paralel olarak, non teizmin, ya da antiteizmin, hem metafizik, hem de etik ideolojik inancsal temelde, nesneyi nasil tanrilastirdigini isleyecegim.

Aslinda ilginctir. Insanoglu tarihinin baslarinda, daha tek tanrili ve soyut tanrilastirmaya gecmeden once ve hatta disisini tanricalastirmadan once, yani tanri figurleri, pitoreskleri cizmeden ve ortaya atmadan once, algilayipta, hakkinda sordugu sorulara cevap alamadigi nesneleri tanrilastirmisti. Bunlarin baslicalari, gunes, ay ve yeryuzundeki dogal olusumlardi.

Aslinda insanoglu o zaman belki daha bilincsizdi, ama en azindan samimi, acik ve netti. "Ben bunu tanrilastiriyorum" diyordu.

Bilhassa nihilizm sonrasi, herseyin bir insanoglu ortaya konumu oldugu ve seylerin kendi adina hiclendigi, insanoglu tarafindan ortaya atildiktan sonra; insanoglu bu bilincsizce gelen zihniyete once karsi koyamadi ve bosluga dustu. Daha sonra da tanrilastirma, zihniyetini tekrardan "hortlatti"

Daha onceki yazinin, yani yaraticinin, programlayiciya "terfisi" temelinde aciklanan sekilde, nesne tanriliga terfi etti. Bunu ilk ortaya atan, panteizm/panenteizmin biribirini tamamlayan zihniyetidir.

Aslinda bu normaldi. Dogal dusunce yapilanis ve isleyisinin inancsal kokeni temelinde, insanoglu ne yapacakti? Tabi ki kendisine kendisinin savunacagi, sahiplenip, sabitleyecegi ve kendisini teslim edecegi yeni tanrilari, tanrilastirdiginin farkina ve bilincine varmadan ortaya atacakti. Tabi ki bu ortaya atimlarin caga uygunlugu bakimindan, gunes, ay veya doganin uzerindeki herhangibir nesnel olusum olmayacagi kesindi.

Iste bu noktada insanoglu, tanrisini farkinda olmadan ve bilincine varmadan; oznel icerikleriyle besledigi nesneyi tanrilastiriyordu.

Nesnelere gecmeden once, insanoglunun kutsallik ve putlastirma temelinde, tarihi karakterleri kullandigini ve onlara sahiplendigini ve sahiplendiklerini de sorgulamaktan kacindiklarini unutmayalim.

Gerci bu tarihi karakterler, genelde metafizik ve etik ideolojik inancsallar ortaya atan her turlu konuda soyut/somut toplumsallasan, kitlesellesen, duzen ve sistem haline gelen ideolojilerin yaraticilariydi.

Iste bu temelde, nesneye verilen oznel icerik temelinde tanrilastirdigini, acik ve samimi olarak ortaya koyabilen izm; panteizm ve panenteizmdir. Diger metafizik ve etik izmler, henuz bunun bilincinde ve farkinda degildir.

Bilhassa bilimsel ve inancsal temelde, nesneye (evren, doga, dunya, evrim, madde v.s.) verilen her turlu oznel icerik; bir yerde o nesnenin, yine insanoglu eliyle tanrilasmasini getirdi.

Tabi butun bunlar, tanrilastirma zihniyetine ihtiyac duyanlar icindir. Cunku bu ihtiyac, giderilme acisindan bir doyuma ulasmak zorundadir. Bu da bilincsiz ve farkina varlmadan (panteizm/panenteizm, bunun farkinda ve bilincindedir), madde, evren, doga, evrim v.s. gibi uzerinde denmey, bulus, gozlem, arastirma yapilabilenlerin; soyutlama eliyle tanrilastirilmasi ve insanoglunun soyut tanrisina verdigi ozellikleri, bu nesnelere vermeye baslamasidir.

Buradaki ilk tehlike, bu oznel icerik verilen nesne ile (madde, evren, evrim, dunya, doga v.s.) insanoglunun kuracagi sahiplenme, sabitleme ve en nihayetinde teslim olma bagidir. Belki tek farki, cezasi, kotulugu, yani kisaca, her insanoglunun dini temelli teizmin rehberligini yapan kitaplarindaki elestirilen konulara sahip olmamasidir.

Kisaca "orada bir tanri var uzakta, bu tanri bizim tanrimizdir" zihniyetinin bilince ve farkindaliga cikmamis halidir.

Isin en aci tarafi da, her zaman oldugu gibi, yine bu oznelligin insanoglu eliyle/adina/icin/ait verilen bir monologu oldugudur.

Bu temelde de, uzerine oznel icerik verilen nesnenin (madde, evren, evrim, dunya, doga v.s.) her zaman oldugu gibi, bundan haberi yoktur. Cunku NESNE KENDI KENDISINI KENDI ADINA ORTAYA KOYAMAZ, INSANOGLU MONOLOGUYLA, INSANOGLU NESNEYI ORTAYA KOYAR.

Aslinda, belki de bu tanrilastirma ve tanrisal zihniyet, insanoglunun ilk tanrilastirma zihniyetine paraleldir. Cunku oncesi de yoktur. Eger insan bu noktaya, geliserek geri geldiyse ve otesi yoksa, demekki bu acidan da, dogal dusunce iflas etmistir.

Yani bireyci akilcilik acisindan iiflas eden dogal dusunce, demekki inancsal dayanagi olan tanrisal/tanrilastirma oznelligi ve icerigi adina da iflas etmistir. Demekki tek yapilacak olan, bunun farkindaligi ve bilince cikmasidir. Yeterki insanoglu turu ve biri, kendi disinda insandisi ve insanlikdisi baska bir guce oznel icerik verirken, bilincinde ve farkinda olsun.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Tanrisal Zihniyet/Yanasimdan Ozgurluk (Kurtulmak/Arinmak) Nedir?

evrensel-insan
10-07-2010, 03:46
Saygideger arkadaslar;

Bir onceki mesajda, dogal dusuncenin son duragi olan, nesnenin oznel icerik verilerek tanrilastirilmasinin, panenteizm oldugunu belirtmistim.

Nihilizm, bilindigi gibi Tanriyi "oldurmustur (oldurmek)" Burada cok ince bir algilama ve farkina varma noktasi vardir. O da Nihilizmin Tnriyi, oldurmesi, fakat TANRISAL ZIHNIYET/YANASIMI OLDUREMEMIS OLMASIDIR. Peki o zaman olen tanri nedir/kimdir?, nihilizm, herseyi ortaya koyanin insanoglu oldugunu acikladiktan sonra, hersey gibi INSANOGLU ELIYLE/ADINA/AIT/ICIN ORTAYA KONAN, TANRIYI OLDURMUSTUR(OLDURMEK), YANI HICLEMISTIR.

Peki o zaman olmeyen, tanrisal zihniyet/yanasim nedir?, Iste burada, INSANOGLUSUNUN BIZZAT KENDISINI VE BIRINI TANRILASTIRMA, YANI, INSA NOGLUNU NESNEL BIR VARLIK OLARAK OZNEL ICERIKLE BESLEYIP, INSANOGLUNU TANRILASTIRMAKTIR.

Ite bu panenteizmin, herseyi iceren tanrilastirmasinin, icinde barinan insanoglu faktorunun en one cikmasi ve ustelik evreni de ortaya koyan olma vasfiyla, onun da kavramsal yaraticisi, programlayicisi insanoglunun kendi kendini tanrisallastirmasidir.

Bu en basta bireyci akilciligin, "herseyi mubah" sayan ve ne etik ne de metafizikherhangi bir disiplini, tamamen yukumsuz kilarak, kendisini kendi ustunde baska bir guc tanimayan duzeye cikarmasi ve tanrilastirmasidir.

Bu zihniyet, epistemolojik amerikan idealizminin emperyalizmin zihniyeti, soros ideolojisi ve evengalist orgutlenmesiyle oyle guzel ortuserek, insanoglunu ortacag karanliginin, bir yerde yaratan ve yaratilan algi temelli hem bilimsel, hem de inancsal kalici ayrimina yonelmektedir.

Bunun boyle oldugunun gozlemi hem su anki dunya ve insanliginin durumu, hem de Birinci Dunya Savasi ile baslayan surectir.

Iste dogal dusunceyi, her turlu "avucuna alan" bu tanrilasma/tanrilastirma zihniyeti, dogal dusunce temelindeki tum izmleri de, hem herbirini destekleyerek, hem de biribirine vurdurarak, su an cok guzel parsesini toplamaktadir. Yani bu oyle bir zihniyettir ki; dven de odur, seven de; olduren deodur, yasatan da, hapseden de odur, af edende, kirdiran da dur, koruyan da, barisi isteyen de odur, savastiran da, sakinligi saglayan da odur, firtinayi cikaran da, kurtlara teslim eden de odur, kurttan koruyan da, terorizmi destekleyen de odur, terorizm den koruyan da , yakan da odur, isitan da, sulayan da odur, suda bogan da, v.s. yani oyle bir zihniyettir ki, insanoglunun her turluihtiyacinin giderimini, dunyevi ve beseri saglar. Hani fiziksel yasi eskiler hatirlayacaktir, bir terim vardir "eti senin, kemigi benim" Iste bu terim "Tum varligin benim" e donusmustur. Kisaca diyalektigin tartismasal ve karsilikli iki ucunu birlestiren zihniyettir. Yani TANRILILIGI VE TANRISIZLIGI, EMPERYALIZMI VE ANTI EMPERYALIZMI, SOLCULUGU VE SAGCILIGI, BIRBIRINE TAM ZIT IKI IZMI VE IDEOLOJIK INANCSAL DOGRUYU v.s. BUNYESINDE TASIR.

Iste dogal dusuncenin insanoglu turu ve birini iflasa, felakete, hayvani oze, canavarliga v.s. donduren bu son durak zihniiyetinin, farkindaligi ve bilince cikmasi, insanoglu turunun biri adina elzemdir ve insanoglu turunun ve birinin insansal ve evrensel gelecegi de buna baglidir.

Iste dogal dusuncenin bu resmini, resmin herhangibir terinde yer almadan ve disaridan gorebilen ve de icindeki tum kaosun kozmotik, yani uyumlu iliskisini notr algilayabilen, ancak dogal dusuncenin, temellerini veren tanrisal/inancsal ve cinsel iceriginin, insanoglunun, dusunce ve davranista insanlasmasinin onundeki en tehlikeli ve asilmasi gereken engel oldugunu algilar ve bu engelin asiliminin ancak, diyalektigi veren temeli algilamak ve sey dahil onun iki karsit uclarinin ikisinden birden, arinmak ve kurtulmak, ve de insanoglu turunun bir biri olarak, zaten bu tip bir kaotic kosmosa ihtiyac duyulmasinin kendi varligiyla celiskiye dustugunu gorebilmektir.

Iste bu arinma/kurtulmanin basinda tanri degil; tanrisal zihiyet ve yanasimin, hem olumlu, hem olumsu sabitlenilen, sahiplenilen, savunulan ideolojik inancsal ve metafizik etik temelli dogrulari gelir. Bu DOGRULAR ARASI, KENDI DOGRUNUN DIGER DOGRULARA KARSI, SAVASIMINI VERMEK DEGIL; DOGRUNUN TANRISALLIGI VE INANCSALLIGI YASATAN, AYAKTA TUTAN BIR SOYUT OLGU OLDUGUNUN FARKINA VE BILINCINE VARMAK DEMEKTIR.

Iste tanrisal zihniyet ve yanasimin tum resminden ozgurluk ve disinda kalkmak, ve bu zihniyet ve yanasimin en son tanrilasani kendi turu ve biri olabileceginin bilincine ve farkina varmak, sonra da tanrisal yanasim ve zihniyetin, insanoglunu insanlastirmayan en tehlikeli engel oldugunu algilamak ve yasam ve de iliski de herhangibir sekilde yer vermemek ve gelecek nesillere, insanoglunun bugune kadar herturlu kanini emen, bu canavar zihniyetin vampirligini yasatmamak demek; tanrisal zihniyet ve yanasimdan ozgur olmak ve o zihniyet ve yanasimdan arinmak, kurtulmak demektir.

Yoksa, insanoglu kendini bildi bileli kendi yarattigi bu canavara, kendini parcalatmakta devam edecektir. Onemli olan canavari oldurmek degil; canavar yetistiren yanasim ve zihniyeti ortadan kaldirmaktir.

Iste o yuzden nihilizmin tanriyi oldurmesi bu temelde, tanrisal zihniyeti insanoglu turu ve birine bizzat teslim etmesi ve eskiden dista kalan canavar ve kan emici vampiri, icine ve bunyesine almasi demektir.

O yuzden tanri ve tanrisal yanasim ve zihniyet, nesne ve ozne olarak, somut ve soyut olarak kendi ve icerik olarak v.s. farki cok iyi algilanmali ve bilince cikarilmalidir. Yoksa, hic bir oznel icerigi olmayan, panenteizmin, evren-tanri ic iceligi; en tehlikeli asamasi olan insanoglu ve biri-tanri ic iceligine donusecektir ve donusmeye de baslamistir.

Ne tanrilastiralim, ne de tanrilasalim.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Empati Nedir?, Nasil Saglanir?

evrensel-insan
17-07-2010, 02:34
Saygideger arkadaslar;

Hic dusundunuzmu, empati nedir?, Aslindaempati, kisaca karsitlari, biribirine rakip kilmadan ve birini digerine tercih etmeden, iki karsitinda, birbirine olan zitligini algilamak ve bu zitligi veren em pozitifin, ve dusunce ve de davranis disi kalisinin, bilincine ve farkina varmaktir.

En genis anlamiyla, empati, konuya karsi tarafin yerinden bakmak anlamina gelse de, bu verilen anlam yeterli degildir. Cunku, genelde bu durum, duygusal bir hissin dogurdugudur. Mesela, bir dogal felaket oldugunda, bu felakete ugruyanlara karsi duyulan duygusal "acima, yardim" v.s. hissi, aslinda bir empatiden ziyade, kendin ile ve kendini o duruma koyarak, yasanacaklarin, yasanmamis olmasina karsi duyulan, bencil bir sevinctir.

Mesela, bir muslumanin, ateiste; veya bir ateistin, muslumana empati duymasini nasil aciklarsiniz? Maalesef, burada bir empatiden ziyade, karsitligin iki ucu mevzu bahistir. Oyuzden, empati mumkun degildir. Ortada empati olabilmesi icin, empati duyacak dusuncenin, iki karsit uca da esit mesafe de, olabilmesi gerekir. Iste buradaki empati, tanrisal zihniyettir. Yani, tanrisal zihniyetin ne oldugunun bilincine ve de farkina varan bir kisi, bu zihniyeti kullananin, ya tanri lehine, ya da tanri aleyhine olacaginin ve bu karsitligi yaratanin da, hem muslumanlik, hem de ateizm degil; tanrisal zihniyet oldugunun bilincinde ve farkindadir.

Ayni durum, milliyetcilikte de gecerlidir. Bir Turk milliyetcisinin, bir Kurd milliyetcisine veya tersi, empati duymasini nasil aciklarsiniz?, maalesef burada da, empatiden ziyade, iki milliyetci kokenin karsitligi mevzubahistir. Oyuzden, ortada bir empati olabilmesi icin, bu iki birbirine karsit kilan, em pozitifi algilamak gerekir. Bu da milliyetci zihniyettir. Ayni tanrisal zihniyet gibi, milliyetci zihniyetin de bilincine ve farkina varan kisi, bir milliyetin lehine olanin, baska milliyetin aleyhine oldugunun bilincinde ve farkindadir.

Oyuzden, empatik zihniyet, hem tanrisal zihniyet, hem de milliyetci zihniyet bazinda, ateist, teist ve Turk/Kurd cekismesinin, sadece karsitlari yaratan bir zihniyetten dogdugunun bilincinde ve farkindadir. Iste buradaki, empati; kutuplarin tanrisal, ya da milliyetci; uclarinda yasayanlarin, neden bu durumda oldugunun algisina sahiptir. Buradaki empatik zihniyet, zaten bilincli ve farkindalikli ise; empatiyi kuran kisinin, hem milliyetcilik, hem de tanrisal zihniyetlerden arindiginin ve, onun sorununun, ateist veya teist degil; Turk veya Kurd milliyetciligi degil; tanrisal ve milliyetci zihniyet oldugunu ve bu sorunu isledigini algilarsiniz.

Son bir ornegide, hak icerikli zihniyetten verelim. Eger hak icerikli bir zihniyete sahipseniz, o zaman; bir dusunce ve davranisi, ya hakli, ya da haksiz bulursunuz, ayni baskasinin, ayni hak zihniyetiyle, sizin hakli buldugunuzu, haksiz; haksiz buldugunuzu hakli bulabilecegi gibi. Iste burada da, sorun ve empati hakli/haksiz bulunma degil; hak zihniyetinden yola cikmaktir.

Demekki, hem karsitlara, disaridan ve notr algilayabilmek icin, once empatiyi veren zihniyete ulasmak gerekir. Bu, zihniyetin taraflarinin birinde yer almadan olayi ortaya koyabilmek icin gereklidir. Ama, asil onemli olan sorunun kaynaginin bu zihniyet oldugunu algilayabilmek ve taraflarin bu zihniyetten dogdugunu gorebilmektir. Iste bu da bize, taraflari yaratan zihniyetten zihniyet ve iki karsit ucunun toplam uclusunden arinmayi, kurtulmayi getirir.

Demekki konu, hem empati de, hem, zihniyet algisinda, hem de zihniyetten kurtulma, arinma bilincinde, bir tarafa sempati/antipati duymak ve sempatik/antipatik dusunmek degil; sempati ve antipatiyi doguran empatiye vakif olmaktir. Bu da dusunce ve davranis degil; o dusunce ve davranisi veren, zihniyettir. Sorun da zihniyetin, karsitlari verdigi, zihniyet sahibinin, karsitlardan birini dusunce ve davranis olarak benimseyip, digerini karsisina alacagini ve ayni zihniyet sahibi, fakat kendisine karsit dusunce ve davranis sunan ile, devamli tartisip, atisip; empatiyi algilayamayacagini gorememektir. Cunku, SEMPATI/ANTIPATI DOGRU, IYI GUZEL V.S. TEMELLI POZITIF VE TEK, MUCADELESI KARSITLI VE TEKIN DOGRUSUDUR.

Empati ise, bu karsitligin temeli ve dogrular arasi mucadeleyi doguran zihniyetidir.

Iste bu yuzden de, emperyalist zihniyet; hem emperyalizmi, hem de antiemperyalizmi icerir. Konunun antiligi, zihniyetin getirdigi dogrularin, biribirine rakip ve karsi cikmasindan kaynaklanir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Inancsal Zihniyetin, Somut (Dini yasam) ve Soyut (Tanrisal dusence/davranis), Yonu

evrensel-insan
21-07-2010, 04:06
Saygideger arkadaslar;

Daha onceleri, inancsalligin, bilhassa Tanrisal yonunu islemistik. Bu mesajda da, bilhassa teizm temelinde, birbirine karistirilan, dini yasam ve iliski ile, tanrisal dusunce farkina deginecegim.

Din, bir yerde insanoglunun, tanri dusuncesini; kavramdan somuta tasayarak, insanoglunun etik bir yonlendirim yaptirim temelindeki duzen/sistem ve ve icinde bulundugu cografyanin tarihsel gelisimine yonelik, dini yasam ve iliski cesididir. Insanoglunun, toplumsal olarak, dini yasam ve iliski surmesi icin, kendi dininin getirdigi duzen ve sistemde yasamasi da gerekmez, onemli olan nesillerden aldigi ogretim ve egitim temelinde, sahiplenip, sabitledigi dini degerlerini yasam ve iliskilerinde uygulayip, dini bir yasam surmesidir.

Bu temelde ki; yanasim genelde yasam toplumsal olsa da, kisiseldir. "Bir dinin var mi/bir dine mensup musun?" temelli sorunun cevabi, "evet, bir dinim var, ....dinine mensubum ve ....im" cevabi olmaktadir.

Iste bu temelde teizm, bir dine mensupluk, bir dini olmasi ve bir dine mensup olmamak, bir dini olmamasi temelinde, ingilizce de "religion" olarak kullanilir ve bir kisi, toplumsal yasam ve iliski olarak, ya "religios", yani dini ve din icerikli, ya da "non-religious" dinsiz ve dini icerigi olmayan, dn disi bir yasam ve iliskiye sahiptir.

Etik temeldeki ideolojilere bakarsak. Ateizm, deizm, panteizm, panenteizm ve non-religious agnostisizm ve de "zayif/guclu" cesitleri, "non-religious" katagorisine girer. Yani, bu etik ideolojilerin, kendi ideolojik inanclari temelinde, dini bir icerigi, anlami, yasam ve iliskisi yoktur. Bir yerde, TANRIYI, DUNYAYA DUZEN/SISTEM VE ETIK YONLENDIRIM VE YAPTIRIM OLARAK INDIRGEMEMISLERDIR.

Tum bu, dinsiz, dini olmayan ve din disi ideolojik inancsallar; eger, ya kendi cografya ve toplumlarindan gelen, ya da genel anlamiyla,kisinin dini yasam ve iliskisine mudahele, karsi cikma, tartisma v.s. uygulamiyorlar ve ugrasmiyorlarsa, antiteist degil, non teisttirler. Yani, "benim bir dini uygulamam, dini yasam ve iliskim yok; ben din disiyim, dini degilim ve bir dinim yok; ama bu bir kisisel konudur, dini yasam ve iliskisi olana da saygi gostermek ve onun her turlu etik hak ve ozgurluklerini tanimak gerekir" dusuncesinde ise; NONTEISTTIR.

Aksine, kendi din disi oldugu halde, dini yasam ve iliski surenin yasam ve iliskilerine mudahele ediyorsa, onlarin hak ve ozgurluklerini oyle, ya da boyle kisitlamak istiyor ve karsi cikarak tanimiyorsa ve onlari, kendi dinsiz dusunce ve davranis yapisina cekmek icin, ikna etme mucadelesi veriyorsa, ANTITEISTTIR.

Gelelim Tanri, yani soyut yonune. Genelde, "belief", yani inanc temelli ele alinan tanrisal dusunce ve davranis; tanrinin, bir yerde dini bir dunyalasan sistem/duzeni olmamasi ve tanriya ulasmak icin, dunyevi bir yasam ve iliskisi olmama halidir. Bu temelde de belief, yani inanc ikiye ayrilir. Believer, yani inancli ve non-believer, yani inancsiz.

Bu acidan da;

Deist, ve deizm bir "believer, inanir" katagorisindedir, inandigi bir tanrisi vardir, fakat buna oznel bir icerik verip, onu kaliba sokmak, isimlendirmek, sekillendirmek istemez.

Panteist ve panenteist de, "believer, yani inancli katagorisindedir ve bu inancin tanrisi, baska bir nesne ile ozdeslesmistir, ya tanri tarafli, ya da iki tarafli. Genelde, evren temelli en genis mekani tanrisi ile ozdeslestiren, bu inanc, aslinda, herhangibir nesneyi de ona oznel icerik vererek ve on unla tanrisal, teslimiyetci, bir bag kurarak, bu inancin cesitliligini saglar. Oznel icerik vererek, tanrilastirilan nesne, madde, doga, doganin bir nesnesi, evren, evrim, put, ilah, pitoresk, tarihi bir yasamis/yasamamis karakter ve bir mitolojik, mistik sekilli/sekilsiz, belirli/belirsiz ama; ortaya konabilen bir maddesel/dusuncesel olgu, veri, deger olabilir. Hatta bu nesneye, insanoglunun kendi turu ve/veya kendi biri de dahildir.

Agnostisizmin ise, bu tanrisal dusunce de iki ana farki vardir. Birincisi, tanrinin varliginin var veya yok oldugunun bilinemezligi, ikincisi, herhangibir nesnenin tanrilastirildigi ve ona teslim olunuldugu halde, bu nesnenin de, varlik sinirlarinin, tanim, tarifinin, icerik ve anlaminin bilinemeyecegi konusudur.

Ateizm ise; kendine ait olmayan bir tanrisal dusunceye sahiptir. Yani, baskalarinin ortaya koydugu soyut/somut tanrilarin, ortaya kondugu icerikte, bir tanrinin var olamayacagini savunur. Ateizm, ozel ve cografi bolgesel, kendi yetistigi toplumsal dini ve o dinin oznel icerik vererek tanrilastirdigi tanriyi yok saymaktan, genel temelde her turlu oznel icerik verilelek, soyut/somut tanrilastirilan herhangibir neneyi, degeri, olguyu v.s. varlik olarak yoklamaya kadar uzanir. Yani ateizmin "Tanri yoktur" cumlesi, "hangi ortaya konan oznel icerik ile beslenmis tanri yoktur?" sorusunun cevabidir.

Eger bir ateist, tanrisal dusunce olarak, kendisi bir nesneye, ya da dini temele oznel icerik verirse, o zaman negativeden, pozitiviteye gecer ve deizm den tutunda panenteizmin, he turlu oznel icerikli nesnesine kadar bir tanri kabul dusuncesine gecebilir. Bunun tek olasiligi, ateist olan kisinin tanrisal dusunce de, kendi tanrisini yaratip istemek/istememek ile paraleldir.

Zaten, deist, panteist ve panenteistin; ateist olmamasinin sebebi de; bu tanrisal dusuncedeki, kendi oznel icerik verdigi tanrisini kendine gore bir cerceveye koymasindan kaynaklanir.

O yuzden bir ateistin, belki din temelli degisimi mumkun olmasa da, tanrisal dusunce temelli degisiminin mumkunlugunu, tarih bize her zaman gostermistir ve gostermektedir.

O yuzden bir kisinin dusunce/davranis olarak nasil bir tanrisinin olup, olmadigini ortaya koyabilmesi ve bunu tanriyi duzen/sistem haline getiren dini yasam ve iliskiden farkli olarak algilamasi ve degerlendirmesi; hem kendini ifade edebilmesi acisindan, hem de ogrendiklerini, bilerek sahiplenme, sabitleme ve savunu acisindan onemlidir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Inancsal Zihniyetin (Soyut/Somut Yonunun), Sekulerizm Ile Bagi

evrensel-insan
21-07-2010, 04:38
Saygideger arkadaslar;

Sekulerlik konusunun da, iki farkli yon ve yanasimi vardir. Herseyden once sekulerlik, dunyevilik, beserilik ve aklilik demektir. Bu temelde dusunce ve davranis sahibi kisilerden olusan devlet yapisi ve etik (siyasi, sosyal, toplumsal) bakis acisi, genelde "Gelismis" toplumlarda, yani bireyi icin var olan duzen ve sistemlerde mumkundur. O yuzden laiklik ile, sekulerligi biribirine karistirmamak gerekir. Sonucta, sekuler dusunce/davranis yapili devlet ve siyasi iktidarlar, bu temelde zaten laiklik konusunu cozmustur. Yani dini inanc ve onun, toplumsal/kisisel egitim, ogretim,uygulama yasam ve iliski yonu; ne devletin gorevidir, ne de devletin destegindedir. Ustelik, antiayrimci hak ve ozgurlukler temelinde dini yasam ve iliskinin uygulamalari hukuk guvencesindedir bu hukuk guvencesi, dini yasam ve iliskisi olmayan "non-religious, yani dindisi yasam ve iliski suren" leri de kapsar. Iste DEVLETIN YAPILANIS VE ISLEYISININ ANTIAYRIMCILIGI DA, BURADADIR.

Bir kisinin, sekulerligin bilinc ve farkindaligini algilamis olmasi demek, o kisinin "non-religious, yani, toplumsal/bireysel dini bir yasam ve iliskisi, bir dini ugulamasi ve dini bir etik yonlendirim ve yaptirimi olmamasi demektir.

Bu temelde sekuler dusunce ve davranis bilincinde olan bir kisi, deist, ateist, panteist ve panteist, agnostik olabilir. Hangisini sececegi, ya da secime ihtiyac duyup duymamasi kisinin kendi icinde bulundugu durumdur, ya da kendini sorgulayarak geldigi noktadir. Hak ve ozgurluk konusunda da, ya nonteist, ya da antiteisttir.

Sekulerligin, en onemlikonusu, tanrisal dusunce konusudur. Bu temelde bir sekuler dusunce ve davranisa sahip kisi, yine ya icinde bulundugu durumdan, ya da kendisini sorgulayarak; "believer, yani inancli (bu inanc non religious, yani din disi inanc), ya da "non believer, yani tanri dusuncesi tasimayan, tanrinin gene kendi algisi temelinde ya verilen bir icerikte, ya da verilmeyen bir icerikte, var olduguna inanmamaktir.

Iste bu temelde, sekuler bilinc ve farkindalik, kesinlikle non religious, yani dindisi olmak ile beraber, Tanrisal dusunce temelinde, believer, yani inancli, ya da non believer, yani inancsiz olabilir.

O yuzden sekulerlik, dinsizlik demek olsa bile, kesinlikle kisi belirtmedikce, tanrisizlik anlamina gelmez.

Bu temelde TC ne sekuler bir duzene, ne de dini icerikte bir duzene sahip degildir. Kuruldugundan beri de, ikisi arasinda "bocalamaktadir" bu bocalamanin, yerine oturmasi da; toplumun alacagi birey bilinci, antiayrimci, hask ve ozgurluklerin hukuk guvencesi ve sivillesme, normallesme temelinde su anda epistemolojik bir surec yasamaktadir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Kendi (Self), Ego(Verilen/Alinan Kendi)'nin, Bilinc ve Farkindalik, Farki

evrensel-insan
23-07-2010, 00:28
Saygideger arkadaslar;

Kymatica, eski yunanca da, koken olarak "dalga" kelime kokeninden gelme ve onunla ilgili olarak, asagida linkini verdigim, Turkce alt yazili video; Self ile Ego arasindaki, bagi/iliskiyi/sorunu ve celiskiyi, insanoglu turunun, kendi olmayan kisisi ile, kendi olan birey farkini, dolayisi ile, insanoglunu dusunce ve davranista insanlastirmayan ego sorun ve engelini, gayet acik ve net anlatiyor.

http://vimeo.com/8175208

Orijinalini, ingilizce olarak (daha uzun), okumak isteyenler, Profil/Album den linkine ulasabilirler.

Siradan beynin (yonlendirme ile, bilincsiz ve farkinda olmadan dusunen ve davranan), dogal dusuncesini (yonlendiren) ve insanoglunu, dusunce ve davranista insanlastirmayan, yani egodan, selfe gecirmeyen kokeni ve temellerini cok guzel izah ediyor.

Evrensel insan antitezi (Dogal dusunce tezine karsi), ile de temelde ayni noktadan hareket eden, video; bizlere insanoglu tarihinin nasil yonlendirim ve yaptirimlarla bu gune geldigini ve birey bilincini insanlasmak ve evrensellesmenin, insanoglu tur butunlugu temelinde ve birey bilinci eliyle nasil saglanailecegini de, acikliyor.

Unconscious- bilincsiz ve farkinda olmadan dusunen ve davranan bilinc
Subconscious- Unconscious'u yonlendiren, bilinc
Conscious-Bilincli, farkindalikli bilinc

Unconscious ve subconscious, ego; conscious, selftir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Dogal Zihniyet/Insansal Zihniyet Farki

evrensel-insan
26-07-2010, 16:53
Saygideger arkadaslar;

Herzaman ve her konuda, hem ozel, hem de genel bir sorun olarak ortaya koydugum dogal dusuncenin, yazilanlarin algilanmasinaparalel olarak, bir ust asamasi, yani dogal dusunce cesitlerini hem dusunce, hem de davranis olarak veren, DOGAL ZIHNIYETi ortaya koyacagim.

Dogal zihniyet, insanoglunun hayvandan gozlemliyerek ve esinleyerek onu kendi dusuncesi ile algiladigi sekliyle dile getirmesi, uygulamasi ve sistemlestirmesidir.

Burada onemli bir fark, insanoglunun hayvandan farkli olarak, soyutlama ozelligidir. Iste, insanoglu malesef, bu soyutlamasini kendi turu ve birinden degil; kendi disindan esinlenerek gerceklestirmis ve o yuzden de ne kendi turunu ve birini ne de esinlendigi seyi onun adina ortaya koyabilmistir.

Aslinda sorun, insanoglunun kendi dahil ortaya koydugu herseyi, sanki onlar ortaya koyuyormus gibi dile getirmesi ve hem kendi bu ortaya koymadaki rolunu gormemesini, hem de kendi eliyle oznel icerik verdigi bu kendi turu disi, olgu, kurgu ve bulgulara ideolojisi, inanci, felsefesi ve dogrusu temelinde turunu ve birini kendi elleriyle teslim etmesidir.

Kisaca hatirlarsak, bu dogal zihniyetin, ortaya attigi her turlu oznel/nesnel, soyut/somut, ozel/genel deger, tabu ve veriler; hem insanoglunun ne algiladigini hem varlik ve olmak temelinde, metafizik ortaya koymasi, hemde "sosyal yasamin" birlikteligini veren etik dogrular, yonlendirim ve yaptirimlar temelindfe ortaya koymasi; hem de bu ortaya koyduklarini, ogreti yada bilmek temelinde islemesi.

Iste insanoglunun tarihler boyu suren bu turlesememe, tur butunlugune, birligine, beraberligine erisememe savasinin ana nedenleridir.

Zaten, dilinin her turlu noktalama ve monolog yapilanis ve isleyisi, ister istemez farklarin guce, otoriteye ve iktidara dayanan ayrimciligini getirmis ve bu ayrimcilik, indsanoglunu kendi butunlugu icinde her turlu konu ve temelde ayrimciliga, bolunmusluge tasimistir.

Orneklersek, bu ilk isim, soyisim, cinsiyet, irk dan baslar; cografi ve tarihsel olarak ta milliyet, din, gelenek, tore, kultur, ahlak v.s. diye devam eder.

Aslinda dunya cografya ve tarih farklarinin bu farkli mozayigi, insanogluna bir cesitlilik vermek yerine, ustunluk savasi ve biribirini kendi altina alma savasi getirmistir. Bilhassa kurgusal (kuram, kural, ideoloji, inanc, kaide, yasa ve her turlu insanoglu bir parcasinin, diger parca uzerine uyguladigi, uyari, yasaklama, ceza v.s.) degerlerin, insanoglu biri ve turu uzerindeki dusunme ve dusunce gelistirmesini kisitlamis ve engellemistir. Cunku HER KURAL BIR SINIRDIR ve dusunce dusunurken, bilmeden ve farkinda olmadan, bu yonlendirilen ve yaptirimi olan sinira sadik kalir. Zaten teslimiyette burda baslar. Ama, bu BILINCLI VE FARKINA VARILAN BIR TESLIMIYET DEGILDIR. Cunku insanoglu bilhassa bu tip getirilen yasaklari, kurallari dogal olarak algilar.

Iste bu temelde insanoglunun olgusal, kurgusal ve bulgusal her degeri, tabusu; insanoglunun dusunce sinirini belirler.

Iste INSANSAL ZIHNIYET, bu sinirin ister inancsal, ister bilimsel olarak, kendi koydugunun farkina varirsa, o zaman bu sinirlari asmak icin, dusunce uretmeye baslar. Iste bu dusunce uretiminin insan temelli ve insanin turu ve biri adina olmasi ve hic bir insandisi ve insanlikdisi degere yonelmemesi, zaten insanoglu turunun kendi bunyesinde, tur butunlugu saglayamamasinin da cevabi olacaktir. Iste bu cevap, insanoglunu, hem kendinden koparan, hem de tur arasi savaslara sebep olan, her turlu deger, tabudan arinmaya ve kurtulmaya yonlendirecektir.

Kisaca, AYNININ FARKLARDAN OLUSTUGUNU VE AYNININ BU FARKLARIN ANTIAYRIMCI BIR TEMELDE BIR ARADA YASAMIYLA SAGLANABILECEGINI ALGILAR.

Yani, AYNININ FARKLARINI AYIRMAK YERINE, FARKLARI FARKLARINI KORUYARAK BIRLESTIRIR.

Cunku ayninin, herhangibir farki kendini ayirirsa, hem diger farklara mudahele eder, hem de kendi ayrimina farkli bir icerik vererek, kendi ayrimini, diger farklarin ustune koyar. Iste sorunun da temeli buradadir.

Yani, ayninin farklarinin, bir farkin AYRIMI USTUNLUGUNDE AYRISTIRILMASI DEGIL; AYNININ FARKLARININ, HER BIR FARKIN FARKINI ORTAYA KOYARAK, ANTIAYRIMCI FARKLAR ESITLIGINI SAGLAMAKTIR. Iste farklarin, antiayrimci butunlugu budur. Bu da insanoglunun tur butunlugudur, birlikteligi ve beraberligi, her farkin farkina vararak ve her farkin farkini algilayarak ve hic bir farka ayrimci bir fark ustunlugu tanimiyarak.

En basitinden, kendinize ve vucudunuza bakin. Her biri farkli islem goren organlariniz, bir butunluk ahengi icinde sizi olusturuyor. Eger organlar aralarinda, "benim farkim, seninkinden ustun" temelli bir ayristirmaya girerlerse, siz olabilir misiniz?

Isteinsan turu butunu de aynisidir. Ama, maalesef, bir vucut organlarinin sagladigi birlikteligi ve butunlugu saglayamamaktadir. Bunun tek sebebi, insanoglunun insandisi ve insanlikdisi dogal zihniyeti ve onun her turlu her konudaki dusunceleri ve davranislaridir.

Kendinizde ve dogadaki her canli turunde gorulen, bu farklarin butunlugu ahengi ve islerligi, maalesef insanoglu turu ve birinde zihniyet olarak yoktur. Iste bu eger dogalliksa, dogaya bile ters bir durumdur.

Yani insansal zihniyet, aslinda hem kendi turunu, hem de birini ve de kendi turu disindaki herseyi oldugu gibi algilayabilecek bir zihniyettir. Cunku ayninin mumkunlugu, farklarinin antiayrimciligi ve farkinin farkina varilmasi ve her farkin farkini ortaya koymasinin saglanmasidir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Ego ve Self Farkinin, Insanoglu/Insan Temeli

evrensel-insan
29-07-2010, 19:12
Saygideger arkadaslar;

Basta ego terimi, insanoglunun nihilist felsefesi sonucu, psikoloji, psikiyatri, ve toplumsal yasami, dile getiren etigin konusu olmustur.

Etigin amaci nedir?, etik; insanoglu turunu bir arada tur biri farkinin da farkinda olarak her bir birin tursel butunlugunu saglamak demektir.

Once egoyu inceleyelim. Egonun temeli "KAYBETME KORKUSU" na dayanir. Bu ne demektir. Insanoglu, dogal zihniyetinden dolayi, tum yasami boyunca, sadece ve sadece verilerle, degerlerle, tabularla yasar ve olur (olmek)

Peki ego, NEYI KAYBETME KORKUSU dur?, ego; mustakil var olarak dogan insanoglu turunun birinin, tum yasami boyunca kendisine verilen ve SAHIPLENDIGI, SABITLEDIGI, SAVUNDUGU, UGRUNA CANINI VERDIGI, ve dogumdan itibaren aldigi her turlu AYRIMCI, CIKARCI, SAVASTIRAN, MUCADELE ETTIREN ve INSANDISI, INSANLIKDISI OZNEL/NESNEL, SOYUT/SOMUT ve insanoglu turunun yonlendirerek ve yaptirama koyarak sistemlestirdigi ve etik ve metafizik, ideolojik inancsal, dogrusal, tanrisal , OLGUSAL, KURGUSAL,duzen haline getirdigi olumlu, ya da olumsuz degerleri, verileri, tabulari kaybetme korkusudur.

Nihilizmin, bilhassa tum bu insanoglu faktoru disindaki hderseyi hiclemesiyle, insanogu turu buyuk bir bosluga dusmustur. Iste bu ego,nun kaybetme korkusu, insanoglu BIRINI BIREYCI AKILCI YAPMIS ve tum egonun bu insandisi ve insanlikdisi degerlerini, verilerini, tabularini BIREYE, BIREYCI AKILCI CIKARI ICIN KULLANIM KOZU OLARAK vermistir.

Iste bu temelde, ego, ayni dogal zihniyetin, iki farki dusuncesine, acilmistir. Birisi "ben, bana verilen degerler, tabular, veriler adina ve baskasi adina yasarim ve yasamimi harcarim" , digeri de "ben, baskalarini ve herseyi, kendi adima yasatirim, kullanirim, harcarim" temelli dusuncedir.

Iste dunya; ikinci dusuncenin otoritesi, gucu ve iktidari altindadir, bu gucu, otoriteyi, iktidarida ona, ilk dusunce de olanlar saglar.

Cunku burada bir uyum vardir. "kaybetme korkusu" ile yasayanlara, ikinci dusunce "kaybetme, benim cikarim icin kullan" emrini vermistir.

Su an insanoglunun geldigi duzey, tur butulugundeki IKINCI EGOSUNUN, BIRINCI EGOYU KULLANMA, HARCAMA, HER TURLU INSANDISI, INSANLIKDISI DUSUNCE VE DAVRANISA MUBAH KILMASIDIR.

Iste bu BENCIL EGO ILE, ONUN KULLANDIGI KAYBETME KORKULU EGO, bugun insanoglunu ve dunyasini icinde bulundugumuz duruma getirmis ve ikinci ego, bunu kalicilastirmak icin de, elindeki bilim ve bilimsellik dahil, her turlu kozu ve bilhassa DOGALLIK MASALI KOZUNU cok iyi kullanmaya gayret etmektedir.

Self ise, insanoglu turu birinin kendisinin insan oldugunu algilamasi, bilincine cikarmasi ve farkina varmasiyla baslar. Bu farkindaligi ve bilinci tur birlik, beraberlik ve butunlugune tasimakla devam eder.

Yani, egonun; her turlu insandisi, insanlikdisi veri, deger ve tabularinin, kendi olmadigi, kendini yok ettigi ve bunu da tur bunyesindeki savaslarla sagladiginin bilinci ve farkindaligidir. Hic bir degerin, verinin, tabunun; insanoglu yasamindan daha degerli olmadiginin farkina ve bilincine varmaktir. Kendi icin olan yasamin, tur butunlugu icin oldugunun bilincine ve farkina varmaktir. Kendine verecegi herhangibir rahatsizlik ve zararin, tur butunlugune verileceginin bilincine ve farkina varmaktir. Kendi biri ile, tur butunlugunun iliskisinin, kendi birinin, tur butunlugun bir parcasi oldugunun farkina ve bilincine varmaktir. Kaybetmekten korktugu ve sahiplenip, sabitledigi her turlu somut/soyut, oznel/nesnel degerin, kendisini ve turunu insanlasmaktan alikoydugunun bilincine ve farkina varmaktir. Onlari kaybetmekten korkmak yerine, kaybetmek onlardan arinmak ve kurtulmak icin, sorgulamasi gerektiginin farkina ve bilincine varmaktir.

Bu liste uzargider. Ozetle, egosunun, ne kendi turu, ne de kendi biri olmadiginin, kendi biri ve turunu, yok saydiginin, kendi turunu bunyesinde birler eliyle birbiriyle savastirdiginin, EGOSUNUN KENDISINI ZIHNIYET OLARAK INSANLASTIRAMAYACAGININ farkina ve bilincine varmaktir.

Iste egonun her turlu bilincine ve farkina varmak, selfin baslangici ve egonun her turlu degerinden kurtulma mucadelesi ise, selfin yasama gecisidir.

Her insanoglu turunun biri; kendi biri bunyesindeki selfini ortaya cikararak, egosu ile mucadeleye cagirmalidir. Tabi, egosundan rahatsiz ve zarar gorme bilinci ve farkindaligina erismisse.

Self mi/ego mu?, karar, secim; her insanoglu turu birinin.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Ego'dan Self'e Gecis

evrensel-insan
29-07-2010, 19:43
Saygideger arkadaslar;

Karsitlik acisindan, SELF EGONUN KARSITI DEGILDIR. Egonun karsiti TABULU RASA'dir. Yani; yeni dogan bir bebek gibi, 0 zihniyet ile dogmaktir. Iste, egonun kisi adina tarihe gomulusu de, zihniyetindeki tum ego dusunce ve davranislarini olusturan verileri, degerleri, tabulari; ayni yeni dogan bebek gibi sifirlamak, YENIDEN DOGMAKTIR. Iste insanoglunun selfbilinc ve farkindaligi, onun zihniyet ve zihniyete bagli her turlu dusunce ve davranis olarak, yeniden dogumu, yani KENDINDE OLDURDUGU(OLDURRMEK), INSANOGLUNU, INSAN OLARAK YENIDEN DOGURMAKTIR. Iste bu yeni dogan insan, artik her turlu insandisi, insanlikdisi deger, tabu veriden muaf olarak bir evrensel/insansal yasam surer. Onun icin atrik hic bir ayrimcilik, cikar, bencillik vs. veren DOGAL ZIHNIYET ve ona ait EGOSAL DUSUNCE VE DAVRANIS YOKTUR, YESERMEZ.

Sadece bilinc ve farkindalik olarak kendi biri ve bu birinin, bir insanoglu turu biri oldugu vardir. Onun icin, turu bunyesindeki her turlu "yaris" bitmistir.

Onun yarisi, artik; kendini ve turunu bir butun olarak, bilimin ve bilimselligin, her turlu gelisim, kullanim ve paylasimini saglamak ve icinde bulundugu evrenin kendi turu dahil; her turu olgusal, bulgusal algisini, yasamak ve yasatmaktir. Uzerinde yasadigi dunyasini, her sart ve durumda, insanca yasanir oznel/nesnel hale getirmektir. Artik, sabitleme, sahiplenme, teslim olma v.s. yoktur; bunun yerine, kullanma, paylasma, herkesin her farkinin ozelligini, bir mozaik icinde yasatmak ve bir bir olarak, kendi farki disindaki her turlu insansal/evrensel zihniyetin, dusunce ve davranis farkini kendi kullanim ve paylasimina acmak vardir.

Belki boyle bir yasam, cogu okura utopik ve hayal urunu gelebilir. Unutmamak gerekirki, hayallerin gerceklesmesi icin, onlarin uygulanabilirligini yasama gecirimini aglamak gerekir. Imagine, parcasinin sozleri bu icerigi gayet net vermektedir.

Ama, once egodaki yasamin farkina ve bilincine varmak, bu yasamin zarar ve rahatsizligini hem kendinde, hem turunde algilamak ve egonun her turlu degerinin sahipligini, sabitligini kaybetmekten korkmak yerine ve bunun bir bosluk yaratacagi dusuncesi yerine, aksine; onlardan kurtulmak ve arinmak icin cabalamak ve her tabulu rasaya dogru yol alirken de, bosalan yerlere selfin insan ve birey faktorunun zihniyetinin dusunce ve davranisini oturtmak gerekir.

Aksi egonun, super egonun, alter egonun, subconscious ve unconscious veriminde YASATILMAK demektir. Eger baskalari ve baska seyler tarafindan yasatilmak istemiyorsak, kendi yasamimizi kendi turumuz ve birimiz adina kendimiz yasamak istiyorsak, tek cikar yol; egodan, tabulu rasaya dogru yol almak ve bu yolculukta, bosalan yerlere kendimizi ve turumuzun insansal ozelliklerini evrensel kullanmak ve paylasmak ve de omur yeterse, yolculugun sonunda, bir bebek gibi yeniden ve insanoglunun dogal zihniyeti ile degilde, insanin insansal zihniyeti ile dogmak ve de en azindan bu yasami tadabilecek yasam sansini yakalamak gerekir. Cunku, bunu tadmadan olmek, bir insanoglu turunun biri icin, telaffisi olmayan bir kayip olacaktir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Insanoglunun Kurgu/Olgu/Bulgu Uclemi

evrensel-insan
30-07-2010, 16:36
Saygideger arkadaslar;

Insanoglu turunu, diger tum turlerden farkli kilan, yine insanoglunun epistemolojik olarak ortaya koydugu farki, kurgu/olgu/bulgu uclemidir.

Insanoglu, "!?" olarak, yansisini hem duyumsal, hem de duyusal olarak algiladigi kendi dahil herseyi, kurgusuyla, olgular ve bulgular.

Kurgusu onun soyutlama sistemi olan dili ve dilinin, etimolojik, linquistik ve language (konusulan/yazilan dil) dillee temelleridir. Bu temellerin dilledigi, felsefe ve bilim; inancsal ogreti ve bilimsel bilgi olarak farklilasir.

Insanoglu tarihte hangi donemolursa olsun, tum yasamini ve sistemini olgulandirdigi kurgular, ya da kurgulandirdigi olgular uzerine kurmustur.

Buradaki bulgu, insanoglunun olguladiklarini kurgulamasi, ya da kurguladiklarini olgulamasidir.

Bilim; bulguya, olgudan kurguya yonelerek, inancsal da kurgudan olguya yonelerek ulasir.

Iste bu temeldeki bulgu, ya bir ogreti, ya da bir bilgi icerigindedir.

Kurgulari, kural, kuram, ideoloji, kaide, hukuk, hak, adalet, yasa, kanun v.s. temelli; toplumlarin sistemlesmesinin ve bu sistemin duzeninin getirdigi sinirlar, yonlendirim ve yaptirimlar olarak algilayabiliriz. Kurgular, soyuttur, ozneldir, KURUMLASARAK/KURUMSALLASARAK OLGULASMIS/NESNELLESMISTIR (SISTEM/DUZEN)

Olgular ise, insanoglunun algisina yansiyan ve bes duyu ile algilanan nesnelerdir(madde, varlik, dunya, doga, evren, evrim v.s.), bunun disinda Kurgu ile olgulananlar (demokrasi, oligarsi, monarsi, krallik, cumhuriyet, diktatorluk, iktidar, muhalefet v.s.) temelli, metafizigin ideolojik ve etigin dogrusal olarak yonlendirdigi, yaptirim uyguladigi inancsallardir. Bu da, BULGUSAL OLGU ile OLGUSAL OLGU farkini dogurur.

Burada en onemli olan konu, kurgu/bulgu/olgu ucleminin, tamamen bir insanoglu ortaya koyumu oldugunu, insanoglu icin, adina, eliyle, ait ortaya koyum oldugunu, insanoglu monologu oldugunu ve insanoglunun yansisini algilayarak ortaya kavramlastirarak yansittigi ne olursa olsun, bir turev, bir donusum oldugunu ve yansiyan ne olarak yansitilirsa yansitilsin, hic bir zaman yansiyanin kendisi olamayacagini, ve insanoglunun disinda, baska kendini ortaya koyabilen herhangibir sey olmadigini, boyle birsey olsa bile, bunun insanoglu monologuyla algilanamayacagini ve insanoglunun monologuyla ortaya koyduguyla dialogu olmadigini unutmamak lazim.

Oyuzden insanoglu, kendi disinda bir nesnel/oznel guc ortaya atiyor ve bununla vergigi icerikle bir bag kuruyor ve ona kendini teslim ediyorsa, oturup, bir daha dusunmelidir.

Sonucta insanoglu dahil; hic bir sey, kendi kendini kendi adina bugune kadar ortaya koyamamistir. Madem ortaya koyum insanoglu monologudur, o zaman insanoglu tarihinde ilk kez, kendini kendi adiyla ortaya koymali ve bunu yaparkende kendinin INSANSAL ZIHNIYETE malik oldugunu algilamasi gerekir. Aksi, insanoglunun dogal zihniyetiyle bugune kadar yaptigi ve kendi turune ve birine verdigi zarar ve rahatsizliktir.

Isin acisi, bunu kendine yapan da, yine kendisidir. Simdiye kadar bunu kendi disina insandisina yuklemeye calismis ve basarmistir. Ama, artik, kendi ozune zihniyetine donmesinin zamani gelmis ve gecmektedir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Dogal Ego' nun Sinirlari ve Cesitleri

evrensel-insan
03-08-2010, 19:02
Saygideger arkadaslar;

Evrensel insan zihniyetinin, disaridan bakis acisi ve notr algi ile, yani mudahele etmeden ve elestirmeden ortaya koydugu ego cesitleri sunlardir.

Birincisi, egonun bilinc alti kalis ve bilince ciks temelli iki farkli tarihi vardir.

Bu tarih farkini ayiran, insanoglu tarihinde ilk defa, insanoglunu temel alarak ortaya attigi nihilist bakis acisi ile Nietzche'dir. Nietzche' insanoglu tarihinin asama kaydetmesinde buyuk payi olan bir felsefi dusunurdur.

Nietzche'nin nihilizm oncesi, daha oncedebu baslikta acikladigim gibi, insanoglunun tek bir egosu vardi. Bu ego, toplumsal kisilik dedigim, kisiye dogumdan itibaren verilen etik ve metafizik yonlendirim ve yaptirimlarin temelinde, kisinin icinde, bulundugu, tarih ve cografya sartlarinin olusturdugu toplumun bir kisisinin egosuydu. Bu ego, birey ve ben bilincinden ziyade, verilen degerler temelinde AYRIMCI BIZ icerigindeydi. Yani kisi, kendisine verilen her turlu degerin dogrulugunun inanciyla, bu degerlerin yasam boyu savasimini vermekteydi. Kendisi birey olarak ortada olmasa bile, onun bir bir olarak aldigi tatmin, aldigi degerleri ugruna verdigi savasim yasam ve caniydi.

Nihilizm sonrasi, yani insanoglu temel olarak kendisini alma vasfiyla, daha onceki nesnel/oznel degersel ve genelde insandisi, insanlikdisi ve tatmin edici ego; zihniyeti korumakla birlikte, dusunce olarak ve Nietzche'nin insanoglu turu degilde, biri uzerine (overman) yogunlasan dusuncesi olarak, turden ziyade, insanoglu birinin egosuydu.

Bu ego, insanoglu birinin turu bunyesinde kendisini konu ne olursa olsun, dusunce ve davranis ne olursa olsun "Ben tekim/ustunum/baskayim/gucluyum v.s.) temelli bir icerigin yaninda "ben bir hicim, kulum, koleyim, emir kuluyum v.s." icerigi de tasiyordu.

Bu iki cesit ego, iki farkli elbise giyiyordu, bunlardan birincisi "ben herkesi ve herseyi, kendi cikarim ve yararim adina, kullanirim, harcarim v.s.), digeri de kendi icinde ikiye ayriliyordu, birincisi " insanlardan banane, ben sadece kendimi dusunur ve kendim icin yasarim v.s." temelli bananecilik, digeri de "madem ben bir hicim, o zaman beni teslim alacak baska bir guc var" temelli dusunce ile, bilhassa nesnel temelli olgulara oznel icerik vererek kendini ona teslim ediyordu, panenteizm ve ve varolusculuk bunlara ornektir. Yani, insanoglu biri temelini, ayni Nietzche'nin insanoglu disini sifirladigi gibi, sifirliyor ve kendisine kendisini teslim edecek baska gucler ve degerler buluyordu. Burada bilimin bu ego temelinde algilanan, gen bencildir ve guclu olan kazanir ifadelerini de mihenk tasi olarak alalim.

Ozetlersek;

Bagimli ego cesidi; dogumdan verilen, toplumsal kisilik/kimlik

Etik yukumsuz ego cesidi, enternasyonelizm ve komunizm

Tanrisal temelli en ust ego cesidi, panenteizm

Madde temelli en ust ego cesidi, madde, evrim, evren, varolus v.s. ve onlara teslimiyet/tanrilastirma

Bencil ego cesidi, pasif, bananecilik ve psikolojik bunalim, bireysel cozum (meditasyon, v.s. temelli zihni bosaltici kontrol) robotlasmak

Bencil ego cesidi, aktif; bireyci akilcilik, guc otorite, iktidar temelli fakat "ben" ve iceren ayrimciligi, cikarli, her turlu insanlikdisi su istismari, duygu somurusunu, dusunce ve davranisi vicdan sinirlari disinda mubah kilan

Gunumuzde ve su anda; dogal egonun aktif kesimi, diger egolari yonlendirmekte ve yonetmektedir, onlari birbiriyle carpistirir, kullanir, elimine eder, pasiflestirir, teknik ve bilim ile uyutur, oyalar, izmleri birbiriyle savastirir ve ayrimciligi toplumsalliktan, kisisel duzeye indirger, her turlu ikiligi biribirine kirdirtir, dusurur, savastirir kendisini koruyucu/kollayici v.s. temelli gosterir.

Iste kisaca, dogal zihniyetin dogal egosunun resmi boyledir ve bu resim, evrensel insan zihniyetinin insan ozlu selfin zihniyet acikligi, bireysel hak ve ozgurlukleri, antiayrimcilik ve farklar birligi ve esitligi, insanoglu turu ve birine, hem kendi biri, hem de diger birler olarak zarar vermeme ve rahatsiz etmeme ve de notr algi ve disaridan bakis acisinin epistemolojik gercekligi temellidir. Insanoglu turu birinin, bireysel bilincli tursel selfidir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Evrensel Olmak ve Evrensel Onay Kazanmak Farki

evrensel-insan
04-08-2010, 22:10
Saygideger arkadaslar;

Herhangibir, olgu, bulgu ve Kurgunun evrensel olmasi ile evrensel onayi olmasi arasinda; bilim ile inanc, bilgi ile ogreti, bilimsel ile inancsal, epistemolojik ile ideolojik gercek ile dogru, epistemolojik gerceklik ile, doga ustuluk, dunya otelik, mistik, mitolojik, efsanevi v.s. farki vardir.

Herseyden once, insanoglunun, yansisini algiladigi !? 'yu isaretledigi "var" a verdigi kavram; ister bilimsel, ister inancsal olsun EVRENSELDIR. Cunku KAVRAMLAR, OZNE/NESNE, SOMUT/SOYUT, MADDE/DUSUNCE, OZ/GORUNUS, OZEL/GENEL EVRENSELDIR.

Mesela, tanri kavrami evrensel bir kavramdir. Fakat bir kavramin hangi cesidi olursa olsun, evrensel olmasi onun EVRENSEL ONAYI OLMASI ANLAMINA GELMEZ.

Cunku evrensel onay demek, uzerindedeney, gozlem, bulus, inceleme, arastirma v.s. ile ortaya atilan ve belirli bir bilim dalinin disiplini haline gelen, formuller, postulatlar,maximler, axiomlar, yani; o bilim dalinin ilerlemesi icin, temel alacagi ve ustune bilimini bilgi olarak genisletecegi, temellerdir.

Mesela F=ma, E=mc2, ya da "bir ucgenin ic acilari toplami, 180 derecedir" v.s. temelli ortaya koyumlar, EVRENSEL ONAYI OLAN SOYUTLARDIR.

Iste bu temelde, bir seyin evrensel onay kazanmis olmasi demek, onun biliminin dalina gore, bilimsel olarak ta ki yanlislanana kadar, gecerliligi, yani kabul/red karsitliginin gecersizligi demektir. Yanlislanabilirligi de, yine gozlem, deney v.s. ile, ortaya konacak yeni formulun v.s. evrensel onay alarak gecerliligi, eski halinin gecerliligini gecersiz kilmak demektir.

Oyuzden ne felsefenin, ne de etigin ister varlik uzerine, ister "toplumsal yasam" yonlendirimi/yaptirimi uzerine, getirilen hangi ideolojik inancsal dogru olursa olsun, bunun EVRENSEL ONAY KAZANAMAYACAGI, YANLISLANAMAYACAGI cunku, hic bir inancsal temelin bil kokeninin bilgi, bilim degilde; sadece ogreti olarak, ustelik dunyanin cesitli cografyalarinda ve toplumlarinda farkli olarak yonlendirildigi temelde INANCSAL/IDEOLOJIK DOGRULUGUNUN, evrensel onayi yoktur. Bunun anlami, inancsal/ideolojik olarak dogrulananin, dogrusu sadece kendini baglar, ayni baska ideolojinin inancsal dogrusuyla, dogrulananin, sadece dogrulayani bagladigi gibi.

Sonucta, bilim ve bilimsellikte, tartisma, yaris, v.s. temelli bir dogruluk savasi yoktur. Cunku bilim ve bilimsellik, epistemolojik gercekliktir.

Ama felsefe ve tigin dogrulari,kendi aralarinda "hangimiz/biz dogru/dogruyuz" savasi ve mucadelesi verirler. Cunku, onlar ideolojik/inancsal dogrulardir.

Iste bu temelde felsefenin, metafiziginin tum ve herbir varlik ideolojik dogrulari ve etigin her konusunun (sosyal, siyasal, toplumsal, ahlaki, toresel, geleneksel, tarihi, kulturel v.s.) inancsal dogrusu, EVRENSELDIR, FAKAT EVRENSEL ONAYA SAHIP DEGILDIR.

Iste bu temelde her turlu dini inanis, milli/etnik kimlik, tanrisal tum izmler, ideolojik tum izmler, doga ustu, bilim kurgu, dunya otesi, spekulatif v.s. tum inanclar EVRENSELDIR, FAKAT EVRENSEL ONAYA SAHIP DEGILDIR.

Tanri, herturlu ve herbir yaratici, her turlu akilli tasarimci, ister Allah, ister Ucan Spagetti Canavari olsun, kim/ne olursa olsun, ister milyarlari,m ister bir kac kisi ile olculebilir olsun, evrenseldir ve kavram olarak vardir. Ama, evrensel onayi yoktur. Cunku, HERHANGIBIR SEYIN EVRENSEL ONAY KAZANMASI DEMEK; ONUN BILGI, BILDIRIM,BELIRTIM, BILIM VEBILIMSELLIK OLARAK INSANOGLU BILINCINDE VE BILGISINDE YERINI ALMASI DEMEKTIR. KARSI CIKISA/KABULE ACILIMI OLMAYAN BIR GERCEK OLMASI DEMEKTIR. Bu gercekligin epistemolojik, yani yanlislanabilene kadar gecerliliginin olmasi demektir.

Oyuzden lutfen, seyin evrenselligi ile, evrensel onay kazanmasi farkini cok iyi algilayalim ve bil kokeni ile, var ve ol kokenlerini biri birine karistirmasyalim ve farkin farkina varalim.

Sonucta evrensel onay, bu dunyada yasam suren herbir bireyi onun kisisel dusuncesine ve davranisina bakmaksizin onu baglar. Bir seyin evrenselligi ise, bu dunyada yasayan herkes tarafindan ogrenilebilecegi, ve o ogretinin sadece dogruluguna inanani baglayabilecegi anlamini tasir.

Son olarak, sitemizin icerigine paralel olarak bir ornek verirsek, Allah, Kuran, Islam dini ve muslumanlik Evrensel olarak herkesin ogrenimine aciktir, ama; EVRENEL ONAY KAZANAMAZ VE BU MUMKUN DEGILDIR. Cunku hic bir kavrami evrensel onaya acilacak bilgi, bilim ve bilimselligin alanina girmez ve onlarin konusu degilir. Felsefenin, metafiziginin ve etiginin konusudur.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Data Nedir?

evrensel-insan
06-08-2010, 21:29
Saygideger arkadaslar;

"Data, aryan kokeni "da" vermek fiilinin, "toplam, ilk verilen" anlamini tasir.

Simdi bu datanin bir tumunun analizini yapalim.

Eger ortada bir data varsa, o zaman bir veren vardir-QUI
Eger ortada bir data varsa, uzerine data verilen vardir-QUA
Eger ortada bir data varsa, bunun bir ortaya koyumu vardir-QUIDDITY
Eger ortada bir datayi veren varsa (QUI), bunun bir kendisi vardir-SUI
Eger bir kendisi varsa, bunun bir nedeni vardir-CAUSA SUI
Eger bir kendisi varsa, bunun kendisinin bir cesidi vardir-SUI GENERIS
Eger ortada olan bir sey varsa (QUIDDITY), Bunun bir karakteri, ozu, niteligi vardir-QUALITY
Eger ortada bir sey varsa (QUIDDITY), bunun bir gorunumu, niceligi vardir-QUANTITY

Iste eger ortada QUIDDITY olarak adlanan bir data varsa, bunun kimi (QUI), Kiminin ne si (QUA), nesinin niteligi (QUALITY) ve niceligi (QUANTITY) kiminin kendisi (SUI), kendisinin nedeni (CAUSA SUI) ve kendisinin cinsi, cesidi (SUI GENERIS) vardir.

(QUA) yani ne; kendi karakterine/ozune sahip degildir. Ona (QUI) tarafindan verilen ozellige/oze/karaktere sahiptir. Dolayisiyle, qua'nin sui'si qui karakteri/ozu icerir.

Iste bu temelde, ne madde, ne de tanri (herturlusu/herbiri ve hangisi ise, onun akilli tasarimciligi) KENDI (SUI) OLARAK KIM (QUI) DEGIL, SEY/NE (QUA) DIR.

Iste bu da bize, bir datanin, quiddity olarak qui'sinin yani kiminin SADECE VE SADECE epistemolojik olarak INSANOGLU TURU ve BIRI oldugunu gosterir.

Cunku ne (madde, tanri v.s.), kimin (insanoglu turu ve biri) kendi de dahil, ortaya koydugu bir datadir. Bu dataya, kimin kime verdigi data da dahildir.

Iste bu yuzden, her datanin, bir qua olarak, data ne olarak ortaya konarsa konsun (quiddity), qui, yani kim tarafindan verilen, bir NICELIK ve NITELIGI
vardir. Burada kim, kendisine de insanoglu olarak bir nicelik ve nitelik vermistir.

Iste, hem bir data, hem de qui, kim ozelligini tasiyan, ve epistemolojik gerceklik olarak bilinen, SADECE ve SADECE INSANOGLU TURU ve BIRIDIR.

Iste bu temelde, insanoglu turu ve biri; hem bir data, hem bir kendi(sui ve sui generis/causa sui)) hem bir kim (qui), hem bir ne(qua ve quality/quantity) , hem de, ne ise o (quiddity), icerigi, butunu yetisi v.s. olarak TEK VE ALTERNATIFSIZDIR.

Iste sorun a, bu alternatifsizligin zihniyet ve ego olarak ortaya konan, dogalligindadir.

Demekki, insansal zihniyet ve insanin selfi, yine bu tek ve alternatifsizden, bir alternatif olarak tureyecektir.

En azindan, epistemolojik olarak, tum bu ozellikleri, yeti ve icerigi tasiyan, baska bir canli turu, insanoglu turu ve birine alternatif olabilene kadar.

Bunun da kim ve ne olabilecegini, bugunden ortaya koymak inanc ve spekulasyondan baska bir sey olmaz.

Ama, surasi da kesindir ki; bu alternatif ne bir tanri, ne de bir madde/nesne temelli qua degildir, cunku qua yi ortaya koyan quidir.

Eger boyle bir iddiasi olan varsa, madde veya tanrinin, insanoglu ozellikleri icermeyen bir icerige sahip oldugunu ve kendi kendilerini ortaya koyacak bir qui ve sui olduklarini ve insanoglunun ortaya koydugu qua, quality/quantity ile verilenmediklerini kendi lerine ait datalari oldugunu, bilimsel olarak, gozlem, deney v.s. ile gostermesi gerekir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Inanc ve Anlam/Icerik Cesitleri

evrensel-insan
08-08-2010, 20:43
Saygideger arkadaslar;

Once inancin tarifleri

Dogru olarak kabullenilen, prensip, fikir, oneri v.s.
Mahkumiyet, gorus
Dini baglilik
Kisiye, ya da kisinin kabiliyetine,dusuncesine, degerlerine (durustluk, namusluluk, dogruluk, dakiklik v.s.), itimat etmek ve/veya guven duymak
Dogruya duyulan guven, ya da henuz kesinlesmemis delilin varligina duyulan yatkinlik.

http://dictionary.reference.com/browse/belief?fromRef=true&__utma=1.190715777.1267746167.1280165078.128128050 6.4&__utmb=1.7.9.1281281489772&__utmc=1&__utmx=-&__utmz=1.1281280506.4.4.utmcsr=google|utmccn=(orga nic)|utmcmd=organic|utmctr=dictionary&__utmv=-&__utmk=186359721

Gelelim inancin cesitlerine; Buna tam gecmeden once, inancin olabilmesi icin, dogruya guvenin/itimadin ve/veya imanin, olmasi gerekir.

Yani inanc dogru ve iman ile paraleldir.

Dogru olarak one surmek; (Tezi, teoriyi, hipotezi, axiomu, kesinligi, imani, anlayisi, fikiri v.s.)
Karsiti; Inancsizlik

Birsey ile ilgili dogru (birseyi dogrulamak);(Prensip, teori, kanun, ilke, doktrin, fikir, hipotez,iman v.s.)
Karsiti; Inancsizlik/dogrulanana karsi inanc beslememe/tasimama

Birseyi onceden kabullenmek, onyargi/onsezi;
Karsiti; suphe/beklenen bir sey olmadigi

Bakis acisi;felsefe, karakter, haleti ruhiye, zihnin yansisi, dusuncenin sekillenisi v.s. temelli dogruluguna inanilan.

Kesinlik, pozitif garanti;
Karsiti; Suphe, cekingenlik, sorgulanabilirlik, kararsizlik, belirsizlik, kesinsizlik, ereddut, kusku, degiskenlik, cok anlamlilik, anlam bulanikligi, iki manalilik, muglaklik, ikircim, anlasmazlik, kavram kargasasi v.s.

Cekisme, iddia, rekabet,yarisma, mucadele, munakasa, sav, tez, kani

Itimat, guven, kabul
Karsiti;guvensizlik, imansizlik

Tanima, taninma, dogrulama;
Karsiti;kabul etmeme, onaylamama, tasdik etmeme, inancsizlik, onemsememe, begenmeme, kinama v.s.

Doktrin, prensip, gorus
Karsiti;inancsizlik, skeptiklik,imansizlik, inansizlik, aykirilik

Bagimlilik, guven
Karsiti; serbestlik, bagimsizlik

Asagi/yukarilik, tahmin yurutme

Etik, degerler
Karsiti; Curume, moralsizlik, yukumsuzluk

Beklenti

Yargi

Bir seye guven duymak, iman
Karsiti;Inancsizlik, guvensizlik, suphe, kusku, korku, endise, kuruntu, evham v.s.

His
Karsiti;bes duyu, kati, saglam,cisimsel

Dini dogma;
Karsiti;hipotez, teori

Ozlem, ruya,
Karsiti;Umutsuzluk, pasiflik, inancsizlik, umitsizlik, cesaretsizlik, hevessizlik

Hipotez, teori;
Karsiti;Hesaplama, olcu, delil, evrensel onay

Mitoloji, geleneksellik
Karsiti;Tarihsel gerceklik

Maxim, axiom, postulat,
Karsiti;yanlislanabilirlik

Spekulasyon
Karsiti;gercek, bilgi, enformasyon

Evet, iste bu temelde inancin, ve kasitlari inancsizlik, imansizlik, inanc tasimama degerlendirilebilir.

Bu arada, (beliving there is no God) herhangibir yaraticinin olmadigina inanmak ve/veya herhangibir yaraticinin olduguna inanmamak ile, (having no belief in a god), herhangibir yaraticiya karsi inanc tasimamak/beslemek arasinda ateizm ile (disbelief,unbelief) serbest dusunurlugun, "having no belief" inanc tasimamak/inanc beslememek yanasimi arasinda da cok fark var.

Biri sozkonusu olan hangi yaratici ise (Allah, Tanri v.s.), onu yok saymak, ya da varligina inanmamak; digeri ise, sozkonusu hangi yaratici ise, o yaraticiya karsi bir inanc tasimamak/beslememek farkidir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Katkilar

evrensel-insan
09-08-2010, 21:27
Saygideger arkadaslar;

Ben insansal zihniyet (dogal zihniyeti ortaya koyan ve ufkunun teslimiyet ve sinirlarinin disina cikan, insanoglunu zihniyet, dusunce ve davranis olarak insanlastiran zihniyet) ve bireyin tursel selfinin ( dogal egoyu ortaya koyan ve ufkunun ve sinirlarinin disina cikan benlik/insanlik) 1994 lerde "temelini atmaya basladigimdan buyana; tarihteki uc karakterin sonradan da ogrenmis olsam, insanliga kattigi katkilarin rolu buyuktur.

Bunlardan, Karl Popper, "empric falsification" gozlemsel yanlislama, metodu ile, kisa ve oz aciklamak gerekirse, bilimselligin inancsallik yapisina buyuk bir isik tutmus ve bilimselligin, inancsalligi icermeden, ortaya konabilecegini gostermistir.

Bu konuda, kendisi ile yazisirken, karsilikli mesajlasmalarimizda, bana; boyle bir tarihi karekterin oldugunu kendi adima, arastirmalarim sonucu ortaya cikarmamda yardimci olan, Aydoe arkadasa bir tesekkur borcluyum.

Ikinci tarihi karakter "Eupraxsophy" bakis acisini ve qua yanasimini (qua philosophy) ortaya atan, Paul Kurtz" dur.

http://www.turandursun.com/forumlar/showthread.php?t=5958&page=7

Mesaj 61

Bilhassa Ateizm ile ilgili yaptigim arastirmalar sonucu, kendi adima ortaya cikardigim bu tarihi karakter ikinci kisidir. Disaridan bakis acisi ve notr alginin benim adima ortaya konusunun, mentalitesi qua yanasimi ile ozdestir.

Ucuncu olarak, insanoglu tarihinde ilk defa, insanoglu faktorunun onemini ve herseyin onun ortaya koyumu oldugunu gostererek, seyleri hicleyen Nietzche'nin rolu buyuktur.

Iste evrensel insan zihniyetinin ortaya attigi zihniyet ve uygulamanin, kendi adina ortaya koydugu ve daha sonra varliklarinin bilincine vardigi, bu uc tarihi ismi, algilamak, evrensel-insan muhakemesini algilamakta cok buyuk algi yardimi vardir.

Ayrica x ve y konusunda, onun bir evrensel kullanim sembolleri oldugunun aciklanmasinin da arastirmalarim sonucu farkina varmam

http://www.turandursun.com/forumlar/showthread.php?t=5958&page=50

Mesaj 494 buyuk bir oneme sahiptir.

Tum bu yukarida bahsettigim tarihsel karakterlerin varliklarindan sonradan haberdar olmam, benim evrensel insan muhakeme ve zihniyetini gelistirmemde, bilerek ya da bilmeyerek esinlendigim kisiler oldugunun gercegini degistirmez.

Cunku, evrensel insan muhakemesini ve insansal zihniyet ile, bireyin tursel selfinin algisi, bu tarihi karakterlerin, insanogluna kattigi katkilarin ne oldugunu algilamakta yardimcidir.

Yalniz, nihilizm konusuna ozel bir dikkat ve onem verilmelidir. Cunku hem dogal zihniyetin, hem de dogal egonun insanoglu bireyci akilciligi acisindan son duraktir. Iste bu son duraktan ileisinde artik insansal zihniyet ve bireyin tursel selfi yoktur.

Bilhassa nihilizmin, bu "canavarligini, cabalarini" ve insanliga getirdigi her turlu insanlikdisi dusunce ve davranisi, insanoglunu kendisinin, ya da bir nesnenin insanoglu eliyle ve insanoglu icerikli oznelligiyle tanrilastirilmasi tehlikesini de cok iyi algilamak gerekir.

Her konudaki gereken detaylar, baslik ya da mesaj olarak, evrensel-insan profil sayfasindan ve evrensel'in kosesi basligindan istendiginde elde edilebilir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Teleoloji Nedir?

evrensel-insan
11-08-2010, 01:17
Saygideger arkadaslar;

Teleology; tabi fenomendeki akilcilik ve amacin oldugunu savunan FELSEFI bir gorustur.

Turkce'de, erek olarak bilinen ve "gerçekleştirmek için tasarlanan ve erişmek istenilen şey, amaç, gaye, maksat, hedef" olarak tanimlanan gorustur.

Iste daha onceki mesajlarda deginilen her turlu "bes duyu ile algilanan" ve nesne, madde, somut olarak ifade edilen (evren, doga, dunya, tabiat, varolus, madde) olgularda, bir "tasarim, plan, amac v.s.) oldugunu one suren bu gorus; yine daha onceki mesajlarda aciklanan ,yaratilisin, tasarimcilik/plan/programlamasina v.s. "terfi etmis" halidir.

Bugun maddeden, tutunda evrene kadar (panenteizm), insanoglunun kendisi, de dahil yaratilis gorusune yeni bir icerik getirir.

Herseyin, insanozelligi olan ve insan ozelliginin oznelligi ile verilmis iceriginin, nesnel temelin bunyesinde oldugunu iddia eder.

Henuz bilimin bilimselliginden farki acik olarak ortaya konamamis bu gorus, aslinda dogal zihniyetin dogal egosunun son duragidir. Bu son durakta, kisinin teleolojik degerlendirmesine gore, kendisini ve insanoglu turunu teslim edecegi bir nesne ereksel beslenir ve dogallik kisvesine burundurulur.

Daha once detayli acikladigim bu tanrilastirmaya, bu mesajda fazla girmeyecegim. Yalniz, bilhassa materyalizmi savunan ve evrimi savunan evreni savunan v.s. arkadaslara, ufak bir hatirlatmam olacak. Sakin ha, savundugunuz nesnel olgulara, teleolojik bir icerik vermeyiniz. Verdiginiz an, o icerik verdiginiz nesne, sizin tanriniz ve de mutlaklastirdiginiz, sabitlediginiz, sahiplendiginiz ve sizi ve de insanoglu turunu teslim ettiginiz, dogal zihniyet ve dogal egonun son duragi olur.

Oyuzden nesnel temel olarak savundugunuz, herhangibir ideolojik inancsal dogrunuzu tanrilastirmayiniz, sabitlemeyiniz ve kendinizi ona teslim etmeyiniz. Tanrisini arayanlara ve bulamayanlara duyurulur.

Buradaki en buyuk dikkat edilecek nokta, bu nesnelere/olgulara (madde, doga, dunya, evren, evrim v.s.) insanoglunun soyutlamasi ile bilimsel, ya da inancsal ekledikleri ve epistemolojik gerceklik olarak evrensel onaya ulasmamis ve yanlislanabilmesi mumkun olmayan kurgular (kanun, yasa, kaide, kural, teori, tez, hipotez, sistem, duzen, amac, gaye, tasarim, v.s.) dir.

Oyuzden evreni/evrimi v.s. bilimsel ortaya koymak baska, inancsal ortaya koymak baska, evrene/evrime teleolojik ozellik katmak baskadir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Kim/Ne Bagi/Iliskisi

evrensel-insan
19-08-2010, 03:38
Saygideger arkadaslar;

Bir onceki mesajda dile gelen, data; insanoglunun kendi dahil, algiladigi herseye verdigi bir EKLENTIDIR. Genel algi olarak fenomen olarak bilinen ve epistemolojik olarak (su an) en genisinin evren ve yine epistemolojik olarak en kucugunun, hem atomun en kucuk parcacigi, hem de canlinin en kucuk parcacigi olan DNA'yi ortaya koyabilmek icin "bes duyu ile algilanan" icerigi kullanilir.

Felsefe de varlik iki katagoridedir. Mustakil varlik katagorisi ve gercek varlik katagorisi, konumuz fenomen olmak vasfiyla, ben sadece "bes duyu ile algilanan" varliga deginecegim. Bu varligin mustakilligi madde ve materyalizm; gercekligi nesne ve realizm ideolojik inancsal dogrulariyla ortaya konur.

Buradaki en buyuk "gozden kacan" konu, bu varliklari ortaya koyarken "bes duyu ile algilanan" icerigidir. Yani, FENOMENIN HERTURLUSUNUN/HERBIRININ ORTAYA KONABILMESI ICIN BES DUYU ILE ALGILANABILMESI GEREKIR.

Bu zaten kendi basina, fenomenin kendi kendini yani bes duyu ile algilama olmadan, ortaya koyamayacaginin anlamini tasir.

Peki o zaman "bes duyu ile algilanan" icerigindeki bu "bes duyu" ve "algi" KIME AITTIR?

Eger fenomen icin kullaniliyorsa, demekki FENOMENE AIT DEGILDIR. Ustelik fenomen zaten KIM DEGILDIR.

O zaman demekki bu "bes duyu" ve "Algiyi" fenomene EKLEYEN BIR KIM VARDIR.

Eger bu kim, idealizmin ortaya attigi gibi, yaratici ise ve fenomen "ol" dedigi icin oldu ise, idealizm savunucusu acisindan konu kapanir.

Ama burada idealizmin, de algilayamadigi bir durum vardir. O da YUKARIDAKI CUMLENIN DE BIR KIMI OLDUGUDUR.

Yukaridaki cumlenin, kimi; cok acikki, en basit algiyla, bu mesajin yazarina, yani insanoglu turunun birine aittir.

Bu arada konunun daha net algilanmasi ve fenomene rakip olarak ortaya konan neomenin ne oldugunun da algilanmasi icin, asagidaki linke bakiniz.

http://www.turandursun.com/forumlar/showthread.php?t=5958&page=65

Mesaj 643.

Simdi buradan cok net bir sekilde, fenomeni ortaya "bes duyusu" ve "algisi" ile ortaya koyan, bir KIM VARDIR.

Iste bu fenomeni (NEYI, SEYI) ortaya koyan kimin uc olanakli cevabi vardir.

Ya, tanri ve herturlu/herbir yaraticidir,
Ya, fenomenin kendisidir,
Ya da; insanoglu turu ve onun biridir.

Iste buradaki ilk iki sik, (ikinci sikki tanriya akilli tasarimciligi da ilistirerek), KIMI CEVAP OLARAK INSANOGLU TURU VE BIRININ DISINA ATAR.

Ikincisi, fenomenin herturlu/herbir cesidinin, tanrilastirilmasi ve akilli tasarim ile oznellestirilmesidir. En cok bilineni de, panenteizm (tanri/evren iciceligi) dir.

Yukaridaki mesajlarda, nesnenin nasil tanrilastirildigi, tanrisal zihniyet ve tanri konusu bu baglamda aciklandi.

Butun bunlarin isiginda, geriye; fenomeni ortaya koyan (besduyusu/algisi ile) tek bir sik kalmaktadir, oda; insanoglu turu ve biridir.

Isteburada insanoglu turu ve onun birinin bir ve epistemolojik olarak TEK kim oldugunun bilincine ve farkina varmak; otomatikman, soyut, ya da somut tanrilastirmayi elimine etmekte, eger tanrilastirma hala ihtiyacsa, tek tanrilastirilan, insanoglu turu ve onun biri olmaktadir. Bunu da gunumuzde, emperyalist zihniyet; diyalektigin iki karsit ucunu birbiriyle savastirarak, parseyi toplamakta ve tanriyi oynamaktadir.

Iste yukaridaki iki siktan, herturlu/herbir tanri ve de yaraticidan, onun dusuncesinden ve de ideolojik inancsal dogrularindan, tamamen kurtulmak ve arinmak; KIM SORUSUNUN CEVABININ EPISTEMOLOJIK OLARAK TEK VE SADECE INSANOGLU TURU VE BIRI OLDUGUNU, algilamak, bilincine varmak ve farkina varmak ile mumkundur.

Bunun en onemli tarafi da; dogal zihniyet ve dogal egonun, ustunu orttugu ve gostermeyip, yok saydigi insanoglu turu ve birinin ortaya cikmasi ve EN ONEMLI FAKTOR olarak algilanmasidir.

Iste eger, bu algilanirsa, hem nenin ne oldugu, hem nenin kimsiz ortaya konamayacagi, hem nenin kendini ortaya koyamayacagi, hem neyi ortaya koyan kimin insandisi bir yaratici guc, yada nesnel bir yaratici guc olamayacagi ortaya cikar.

Iste, neyi ortaya koyan kimin insanoglu turu ve biri oldugunu algilamak, ve de emperyalist zihniyetin insanoglu turunu ve/veya birini tanrilastirma, aracinin cikarci amaci oyununa gelmemek icin; KIM sorusunu, herkesin sormasi, ne ile bagini/iliskisini kurmasi ve sorusuna cevap bulabilmesi gerekiyor.

Yukarida verilen secenekledr uc tane idi, artik KIM hangisini isterse ve kendine onaylatirsa, onu secer. Mantik, ucuncu sikki her acidan ve her yonuyle onermektedir. Cunku, BIZLER, INSANOGLU TURU VE ONUN BIRLERIYIZ.

Bu temelde, fenomen olmayan, yani bes duyu ile degilde; sezgi, duyum ile algilanan soyutun da, nesinin KIMI BIZIZ. INSANOGLU TURU VE BIRINDEN, YANI BIZLERDEN BASKA BIR, BIR VE TUR HENUZ YOK. Cunku KIM OLARAK SOYUTLAMA YETISI OLAN, bilinen tek tur ve bir, biziz.

Ortaya konan ne, ister somut, ister soyut olsun, bizim ortaya koyumumuzdur, soyutlamamizdir ve kendi monologumuzdur. Ortaya konan nenin soyut/somut; bu konuda hic bir KIMLIGI YOKTUR. Cunku ona NELIGI VEREN BIZIM KIMLIGIMIZDIR.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Inancsal Yanasimin; "Tam" Inancsalligi ve "Yarim" Inancsalligi
evrensel-insan
24-08-2010, 22:51
Saygideger arkadaslar;

Evrensel-insan'in, epistemolojik gercekliginin notr algisi ve disaridan bakis acisi ile, inancsal bakis acisi ve zihniyet yanasiminin Inancsal temellerini ve biribirinden farklarini ortaya koyacagim.

Evrensel-insan'in zihniyet olarak olaylara bakis acisinin bu temeldeki konumu, bilisseldir, yani FARKINDALIK.

Farkindalik temelinde de, de bilimsellik one cikar. Daha once de belirtildigi gibi, bilimselligin, insanoglu soyutlamasi, somuttan, soyuta dogru hareket eder. Yani basligimizin konusu olan inancsalligin, soyuttan, somuta dogru hareket edisine karsidir.

Buradaki bilimsellikte, deney, gozlem, bulus, arastirma, incelemeden yola cikmaktir.

Iste bu temelde, "TAM" INANC; hem uzerinde, deney, gozlem, bulus v.s. yapilabilecek, somut bir olgunun olmamasini, hem de, INANILANIN, kendisinin deney, gozlem, bulus v.s. yapamamasi olmasidir. Iste bu inanc cesidi, olan
"tam" inanc, IMAMDIR. Imanin koken ve temelini de, hangi imanin yonlendiren ve yaptirimi olan ve yasam da uygulanmasi istenen sartlari belirler.

"YARI" INANC, ise; uzerinde deney, gozlem, bulus v.s. yapilabilen bir olgu olan (madde, nesne ve herturlusu/biri), fakat; kendisi, bu deney, bulus, gozlemi yapamayan olandir.

Iste bilim ve bilimsellik dahil; bu "yari" inanc; temel olarak metafizigin varlik ideolojileri ve etigin yonlendirim ve yaptirim sistemlerinin DOGRULUGUNA dayanir. Bilimsel olarak aciklanan, epistemoloji ustu, teoriler, tezler, hipotezler, spekulasyonlar ve sorgulanmayan, axiomlar, belgitler, maximler, postulatlar da, bu yari inanca dahildirler.

Her iki inancsaldaki ortak nokta; kesinlik, sabitlik, sahiplik, mutlaklik, dogruluk, degismezlik v.s. temelli NOKTALAMA, SONLAMA ve DUSUNCE UFKUNU SINIRLAYARAK INANILAN NE ISE (IDEOLOJI, TEORI V.S.) ONA TESLIM OLMA dir.

Iste, kim olarak insanoglu turu ve birini, bir ne olarak; insanoglu duzeyine, zihniyet ve ego olarak her turlu dogallik kisvesiyle, insandisi ve insanlikdisi fakat insanoglunun ortaya koydugu, soyutlamanin soyut/somutuna teslim ve mahkum etmek, her iki inanc farkinin da ortak temelidir.

Bu ortak temel, ya var kokenli nesneye; ya da ol kokenli ozneye dayanir.

"Tam" inanc, inancsal olarak bir monizm (yani temel faktor, soyut bir herturlu/herbir yaraticidir) temelli, kaynagini bir nesnelden (Kuran, Incil v.s.) alan ve bu nesnenin sartlariyla imana uzanan, bir inanctir. En genisi panteizmdir.

Yine bu "tam" inancin, dualizm temeli; soyut herturlu/herbir yaratici ile bir nesnenin ozdesligi, ya da ic iceligidir. Bunun da en gelismisi, panenteizmdir.

"Yari" inanc, ise; Inanci veren ogenin, ne olduguna baglidir. Genelde metafizigin varlik ideolojilerini iceren bu inancta (madde/dusunce), en genis anlamda ve asirlardir suren tartismalariyla, materyalizm ve idealizm; ideolojik inancsal dogrularidir. Bunlardan, MATERYALIZM; NE DEN YOLA CIKARAK KIMI; IDEALIZM DE, KIMDEN YOLA CIKARAK NEYI REDEDER, KABUL ETMEZ, YOK SAYAR.

"Tam" inanclar, genelde, "iman sartlari" temelli bir inancsal teizm olurken; "yari" inanclar, "inanc dogrulu" bir ideolojik teizmdir.

Burada tartisan kutuplar, imanin inancsal dogrulari ile, inancin, ideolojik dogrularidir.

Iste bu temelde, imani veya ideolojisi ne olursa olsun; metafizigin varligi ve etigin yonlendirimi ile inanilarak, uygulanan ve sistemlesen, tum izmler, inancsal katagoriye girer.

Bu temelde de, "TRUTH/RIGHT", yani soyut gercek ve haklar, dogrulananlar temeline dayanan felsefe, BIR INANCSALLAR SISTEMIDIR.

Iste epistemoloji, hem bu inancsallar sistemini her turlu, izmiyle birlikte ortaya koyar, hem de bilimin ve bilimsel gercekligin, tartisilmaz bilgisinin, bilissellik bilincini ortaya koyar.

Sonucta insanoglunu, zihniyet olarak insanlastirmayan, hem inancin her turlu dogallik kisvesi altinda (zihniyet, ego, nesnenin yasalari, kurallari v.s., yani kurgusu), yerlesmis, otomatiklesmis, alisilagelmis ve bilinc altinin bilinci yonlendirmesiyle nesillerden nesillere aktarilan bu SORGULANMAZLAR, TESLIMIYETLER, KESINLIKLER, MUTLAKLARDIR.

Cunku dogalliginin zihniyetini, insansal duzeye cikaracak olan birey, turunun selfligi ile, her turlu soyutlamasinda, inancsalliga ihtiyac duymayacaktir ve zihninin ufku da sinirli, teslimiyetci degil; acik ve ozgur olacaktir. Sonucta, tum kurallari, nesne adina da, ozne adina da, kendi turu ve biri adina da ortaya koyan kim; insanoglu turu ve biridir.

Bunu da, yani nesneyi kendisinin kendi nesnesi dedahil, ortaya koyanin kendi turu ve biri oldugunu ancak, kendi turu ve biri disinda bir guc aramadigi ve kendi tur ve birinin bilicine ve farkina vardigi zaman, algilayacaktir.

Iste o zaman ne bir soyut herturlu/herbir yaraticiya, ne de nesneyi oznellestirerek, akilli tasarimci veya tanri yapmaya, zihniyet olarak gerek duymayacaktir. Cunku her turlu inanc, zihniyeti ortadan kalkmadan, yani bertaraf olmadan, dusunce yaratmaya ve davranista bu dusunceyi, yonlendirip, uygulamaya ve sistemlestirmeye devam edecektir.

Saygilarimla;
evrensel-insan

Insanoglu Turu e Birinin Uclu Alternatifsizligi

evrensel-insan
31-08-2010, 04:43
Saygideger arkadaslar;

Daha onceki mesajlarimda, insanoglu turu ve birinin, tanrisallastirmamak bilinci ve farkindaligi temelinde, hem kim hem de ne olarak kendini ve diger algiladigi somut/soyut kavramlastirdigi herseyi kendi adina, ait ve eliyle ve de sadece kendi monologuyla ortaya koydugunu dile getirmistik.

Burada da insanoglu turu ve birinin, kendi disinda kalan, diger canli/cansiz parcalar ve butun temelinde, uclu yetiye sahip tek tur oldugunu ve alternatifinin bulunmadigini ortaya koyacagiz.

Bu alternatifsizligin temelini SOYUTLAMA YETISI teskil eder. Bu soyutlama yetisi de, insanoglunun beyninin !? isaretleri olan "var" algisinin, sorusuna ve cevabina dusunce olarak "gebe kalip" bu gebeligin sonucu, soru ve cevabin kavram olarak dogmasidir.

Simdi buradan insanoglunun bu uclu soyutlama yetisine ve onun soyut/somut temeline bakalim.

"!?" yu beyni ile algilayan, dusunce olarak gebe kalan ve dogumu kavram olarak yapan, KIMDIR? Bu soruya, insanogluna bir alternatif olarak cevap vermek mumkunmudur?,

Hayir, epistemolojik olarak mumkun degildir. Cunku, henuz soyutlama yetisi olan baska bir kim yoktur. Yarin, insanogluna en yakin tur olan maymun turunun boyle bir yeti kazanmasi ve insanogluna alternatif olarak soyutlama ortaya koymasi; bilimin ve bilimselligin calismalari temelinde ve maymun turunun evrimsel olarak gelisesi temelinde, kesin olarak olumsuz bir cevap vermek ve konuyu sonlandirmak mumkun degildir.

Bu kim, ayni zamanda, verdigi tum cevaplarla, kendi turu de dahil olmak uzere, ne yi ortaya koymaktadir. Peki insanoglu turunun, bir ne ortaya koyucu olarak alternatifi var midir?, Cevabimiz gene, epistemolojik olarak, "hayir" olacaktir. Sonrasi ise, her turlu gelisimin insanoglu disinda bir NELEME yetisi olacaktir.

Peki, insanoglu bir kim olarak ve alternatifsiz kim olma temelinde, yine alternatifsiz ne yi ortaya koyan olarak, bunu nasil basarir?

Iste buda, insanoglu soyutlamasinin, soyut temelini veren, kavramlastirma, KAVRAMI, KIM ILE VE NE ILE OZDESLESTIRME temelindedir.

Iste insanoglunun, hem nesnel, hem de oznel temelini veren, kavram ile ozdeslestirme yetisi, epistemolojik olarak alternatifszdir.

Bu alternatifsizligin algilanamamasinin altinda, insanoglu turu ve biri faktorunun algilanamamasi ve insanoglunun kim olarak ve ne olarak ortaya koyduklarinin, sanki kimin ve nenin kendi adina kendini, insanoglu turu ve biri disi, baska bir guc veya faktor olarak ortaya koydugu izlenimi verir.

Iste b insandisi temelli izlenim, insanoglunun kendi kendisini "kandirmaktan" baska bir icerik tasimaz.

Sonucta "doganin kanunu budur, dogal olan budur" derken, aslinda " ben (insanoglu turu ve biri) doganin boyle bir kanunu oldugunu ortaya koyuyorum, dogal olarak ortaya konan bu durum, benim (insanoglu turu ve biri), ortaya koyumumdur" dediginin henuz, bilincinde ve farkinda degildir.

Cunku, ne doga; DOGALLIK OZELLIGINE VE OZNELLIGINE SAHIPTIR, NE DE "BEN DOGAYIM" SEKLINDE KENDI KENDINI ORTAYA KOYABILECEK BIR KONUMDADIR.

Burdan, dogalligin, dogaya insanoglu monologuyla verilen ve insanoglu turu ve biri ozelliklerini tasiyan bir oznellik oldugu, doga, nin da; insanoglu var temelli !? isaretinin, cevabi olan bir kavram oldugu ortaya cikar.

Buradan da, varinin yansisi algilanan ve algisi, kavram ile ozdeslestirilerek yansitilan "Doga" EKLENTISI yetmiyormus gibi, bir de buna oznel ve insanoglu ozelligi olan DOGALLIK ICERIGI EKLENMISTIR.

Buradan da, insanoglunun gorunussel nesne eklentisinin, ilk el eklenti, onun gorulmeyen, ozsel eklentisinin de ikinci el eklenti oldugu ortaya cikar.

Bu temelde de, ideolojik inancsal dogrularin hepsi, ilk el degil; ikinci el eklentilerdir. Ilk el eklenti algilanmadan ve farkina varilmadan, ikinci el eklentiyi algilamak ise, mumkun degildir.

Iste bu temelde, once ILK EL EKLENTI OLAN NESNE ALGILANMALI KI, IKINCI EL EKLENTI OLAN OZNENIN ALGILANMASI MUMKUN OLSUN.

Tabi buda, oznelligin, yaraticiya verilmesi, ya da nesne ile ozdeslestirilmesi, yapilmaz ise, mumkundur.

Yoksa, nesnel, ya da oznel tanrilastirma kacinilmazdir. Yani, alternatifsizligi, epistemolojik olarak algilayamama.

Tabi bu arada, insanoglu turu ve biri faktorunun, bu temelde, ve dogal zihniyet ve dogal egonun eliyle, teslimiyeti temelinde, TANRILASTIRILMASI DA; yapilacak, en son "hatadir"

Sonucta, tanri, tanrisal dusunce degil; tanrisal zihniyetin, bilinc alti yerlesiminin olumlu/olumsuz yonlendirimi KENDI TURU VE BIRINI KENDI ELIYLE TANRILASTIRMA durumundadir. Tabi, dogal zihniyetin ve dogal egonun, bilinc alti yonlendiriminin "son duragi olarak"

Sonucta, insanoglu turu ve birinin, dogal zihniyet ve dogal egosunun, bencil, ayrimci, cikarci v.s. temelinde guc ve otorite yoluyla tanrilastirilmasi, ROBOT BIREYLER VE ITAAT EDEN CEMAATLER anlamini tasir. Bu da, insanoglu turu ve birinin, sahip oldugu vucudunu, yonlendirilen dusunce ve davranis ile, kendi istedigi gibi degil; kendinden istendigi gibi, yonlenmesidir.

Iste BIREY BILINCININ onemi burda, bir kez daha ortaya cikmaktadir. Cunku alternatifsizlik, epistemolojik olarak, insanoglu turu ve birinin disindadir. Ama, insanoglu turu ve biri kendi bunyesinde, bu her turlu tanrilastirma zihniyetinden, kendinden istendigi gibi degil, kendi istedigi gibi kendini yonlendirerek, kurtulacak ve arinacaktir. Iste bu INSANSAL ZIHNIYET alternatifi, yine insanoglu turunden cikacaktir, daha once epistemolojik olarak bir maymun turunden, cikmaz sa!

Belki de, bir maymun turunun soyutlama yetisine sahipligi, tarihsel olarak; tum insanoglu turunu birbirine baglayacaktir ve insanoglu kendi turu ici "cekismeyi, yarisi, ust/alt iliskisini ve biri birini teslim almayi, biri birine hukmetmeyi, yonlendirmeyi v.s." birakacaktir, kim bilir!

Saygilarimla;
evrensel-insan

Evrensel'in Kosesi-Eski Yazilar Index

evrensel-insan
03-09-2010, 01:24
Saygideger arkadaslar;

"Evrensel'in Kosesi'nin ilk mesajindan gunumuze kadar olan mesajlarinin toplam index-icindekiler-ini veriyorum. Boylece, tum mesajlarin basliklari, bu mesajdan bulunabilecek.

Evrensel'in Kosesi

Sayfa 1
1 - Tanri Nedir Kimdir?
2 - Bir Tanim Insanlik
3 - Insan Hak ve Hukuku-siir
5 (ve 37) - Adem Havva ve Ayrilmislik felsefesi, insanin evrensel sorunu
6 (ve 79) - Sey Nasil olusturulmustur?
9 - Bir Vecize
10 - TC Kendi Ozbenligiyle ne zaman yonetilecek?

Sayfa 2
12 - Kendi Ozbenligiyle ne zaman yonetilecek? (Devami)
13 - Tarihimizi kimler yaziyor?
15 - Turkiye'nin Guncel sorunu nedir?
16 (ve 38) - Insanlik mi, Insanlar arasi ustunluk yarisi mi?
19 - Birey ve dusunsel degisim
20 - Gunumuz aydinlari ve duzeyleri

Sayfa 3
21 - Sosyalism Neden Basarili Olamadi?
22 - Turkiye'nin Guncel Sorunu Nedir?
23 - Sevgi ve Cesitleri
24 (ve 54,59) - Birey ve Dusunsel Degisim
26 - Bir Senaryo
30 - Disaridan Bakis Acisi

Sayfa 4
36 - AKP ve Anayasa Degisikligi
37 (ve 5) - Adam Havva ve Ayrilmislik Felsefesi, Insanin Evrensel Sorunu
38 (ve 16) - Insanlik mi Insanlar Arasi Ustunluk Yarisi mi?
39 (ve 51,52) - Sorun-Cozum Iliskisi

Sayfa 5

Sayfa 6
51 (ve 39,52) - Sorun-Cozum Iliskisi
52 (ve 39,51) - Sorun-Cozum Iliskisi
54 (ve 24,59) - Birey ve Dusunsel Degisim
55 - Vatandas Birey Ikilemi
59 (ve 24,54) - Birey ve Dusunsel Degisim

Sayfa 7
61 (ve 75) - Eupraxsophy
63 - Insanlilik-Insancilik, Turluluk-Turkculuk, Dinlilik-Dincilik
65 - Tanri ve Bireyin Insanlik Bilinci
67 - Allah'in Varligina Inanc Hak ve Ozgurluk Siniri

Sayfa 8
71 (ve 76) - Boyunduruk Tuksakligi/Algilama
75 (ve 61) - Eupraxsophy
76 (ve 71)- Boyunduruk Tuksakligi/Algilama
79 (ve 6) - Sey Nasil Olusturulmustur?
80 - Cikis Felsefesi

Sayfa 9
81 - TC Zorlama Tarihi Donum Noktasi
84 - Amerikan Idealizmi Cevap

Sayfa 10
94 - XY Cevap
95 (ve 273) - Uc Bakis Acisi Cevap
99 - Notur Algilama Temelinde Islam'in Dogusu ve Gelisimi

Sayfa 11
102 - Vatandas Teriminin Tarihi ve Dil Kokeni
103 (ve 104) - Birey ve Bireycilik
104 (ve 103) - Birey ve Bireycilik
105 - Milli Tanimlar
107 - Bir Seslenis
108 - Benim Yasam Felsefem
109 - Vatandaslik Cevap
110 - Iki Turlu Dunya Gorusu

Sayfa 12
111 - Kavramlar ve Ne Olduklari
117 - Kurt Sorunu

Sayfa 13
122 - Korku Felsefesi
125 - Tanrililik ve Tanricilik
126 (ve 133/134) - Kant Sonrasi Modern Felsefenin Gelisim Semasi ve Diger Uc Sema
127 - Kararsizlik Semasi
129 - Romanya Tarihi Animasyon
130 - Osmanli Tarihi Animasyon

Sayfa 14
132 (ve 136) - Notur Algi
133/134 (ve 126) - Semalarin Turkcesi
136 (ve 132) - Notur Algilama

Sayfa 15
142 - Tanriya Ihtiyac Duymamak Ne Demektir?
143 - Dil ve Onemi
144 - Yabanci Kelimelerin Anlam Yetersizli
145/149 (ve 151/156) - Metafizik

Sayfa 16
151/156 (ve 145/149) - Metafizik
159 - Nihilizmin Evrensel Cikmazi

Sayfa 17
162 - Felsefi Analiz
166 - Dusunce Madde Soyut Iliskisi
167 - Dogan Musakil Varligin Evrensel Dogumu
168/170 - Tanri'nin Islevi

Sayfa 18
172 - Farkin Farkinda Olmak
179 - Ateizm'in Aciklanmasi
180 - Ufuktaki Iran Tehlikesi

Sayfa 19
181 - Enine Boyuna Ergenekon
182 - Ayrim, Fark, Uzlasma
183 - Hukuk Nedir?
184 - Din Mentalitesi

Sayfa 20
196 - Kavram
197 - Kavram Felsefesi
198 - Karam Nedir ve Nasil Olusturulur?
200 - Kavram Cevap

Sayfa 21
202/204/205/207/208/209 - Kavram Cevap

Sayfa 22
211/213/215/219/220 - Kavram Cevap

Sayfa 23
221/223/224/226 - Kavram Cevap
227 - Antiteizm ve Dini Mentalitesi
228 - Harflerin cizimsel Anlami
229 - Bir Butun mudur Parca midir?

Sayfa 24
236 - Insanoglu ve Bilginin Kokeni
237 - Saygi ve Bilinci
238 - Mustakil Var Olan Varlik ve Metaryelism
239 - Evrensel Insan ve Bireysel Kisi Farki

Sayfa 25
248 - XY Aciklama
250 - Euproxsophy Uzerine (Tercume)

Sayfa 26
251 - Kritik Dusunce
252 - Baslangic Noktasi ve Acilim
253 - Acilim Cizelgesi
257 - Euproxsophy Uzerine 2 (Tercume)
258/260 - Metafizik Anlami ve Icerdigi Konular

Sayfa 27
262/264/267/269 - Metafizik Anlami ve Icerdigi Konular

Sayfa 28
272 - Metafizik Anlami ve Icerdigi Konular
273 (ve 95) - Uc Cesit Bakis Acisi

Sayfa 29
285 - Euroxsophy Tercume 3
286 - Euroxsophy Tercume 4 (Son)

Sayfa 30
296 - Kavram Nedir?
300 - Var Versiyonlari

Sayfa 31
304/306 - Insanoglu ve Oncesi

Sayfa 32
316 - Ana Fikir Bir Ozet
317 - X ve Y

Sayfa 33
323/325/328/330 - X ve Y

Sayfa 34
333 - X ve Y
334 - Iki Turlu Algi
339 - Kontrol Altina Alma Mucadelesi

Sayfa 35
344 - Metafizik Uzerine
345 - Bilinc Nedir?
347 - Alisilagelmis Kutlamalar ve Gecici Gercek Disilik
348 - Ozel-Genel
349 - Insanoglunun Marifeti
350 - Fark ve Qua Yanasimi

Sayfa 36
351 - X Y
352 - Degisimin Degismez Degiskenligi
356 - Felsefi Acilim
358 - Nihilizm Cevap

Sayfa 37
362/363/364/368/369 - Marxizm/Nihilizm Karsilastirma

Sayfa 38

Sayfa 39
385 - Dogal Mantik/Farkli Mantik
387 - Bireysel Toplumsal Cevap
388 - Inanc ile Ilgili Sorunlar
389 - Inanc ile Ilgili Sorunlar Tanitim/Giris

Sayfa 40
392 - Insanligi Elde Edilene Kadar Gereken Vazgecilmezleri
393 - Ctetoloji
394 - Serbest Dusunurluk

Sayfa 41

Sayfa 42
420 - Serbest Dusunur Listesi

Sayfa 43
422 - Ctetoloji Aciklama

Sayfa 44

Sayfa 45
444 - Tanri Cevap

Sayfa 46
455 - Inanc Dusunce Cevap
459 - Ctetolojik Inanc Yapilanmasi

Sayfa 47
464 - Serbest Dusunurluk Aciklama
465 - Dusuncenin Ctetolojisi

Sayfa 48
473 - Madde Isbat
476 - Gercek Nedir?

Sayfa 49
482 - Gercek Nedir Cevap
483 - Ben Neden DOG Uyesi Degilim?
485 - Insan Varligi

Sayfa 50
492 - Milli Ozgurluk Ne Demektir?
493 - Delalet
494 - Aykiri Dusunce - Kullanim Bilim

Sayfa 51
501 - Kullanim Bilim
502 - Kim Neyi Nasil ve Ne Yapmistir?
503 - Tarih ve Gercekler
505/506/508 - Tarih ve Gercekler Cevap
509 - Parca ve Butun - Kap ve Icerik
510 - Dogrular ve Yanlislar Uzerine

Sayfa 52
512 - Dogru Gercek Farki
514 - Dogru Gercek Farki Cevap
515 - Millet ve Milliyet Farki
516 - Axioloji Nedir?
517 - Ataturk Gercegi ve Turkiyenin Gelecegi
518 - Yonlendirme Nedir?
519 - Zeist Geist
520 - Zeist Geist ve Yeni Duzen

Sayfa 53
521 - Kisi Gercek ve Dogruluk Sorunu
522 - Iman Gercegi ve Arinma
523 - Insan Oz Aleyhtecilik
524 - Bireyin Evrensel Insanligi
526/527 - Bireyin Evrensel Insanligi Cevap
528 - Dusunce/Dusunme Devirimi
529 - Bilim ve Belirtim
530 - Iletim ve Iletisim

Sayfa 54
532/535/537 - Dusunce Devirimi Cevap
538 - Yasam ve Iliskinin Ozu

Sayfa 55

Sayfa 56
552 - Inanc ve Kullanim/Yanasim Cesitleri
553 - Erkeksel Disilik
554 - Dusunduren Dusunce Nasil Olmalirdir?
555 - Tartisma Uzerine Aciklama
556 - Insan ve Rakibi
557 - Rakip ve Bireysel Eliminesi
560 - Yer (Kap/Butun), Yer Tutan Sey (Parca/Icerik) ve Zaman

Sayfa 57
561 - Bir Aciklama
562 - Kavram Kargasasi
563 - Yasam ve Iliskinin Dokuzlusu
564 - Evrim Algisi
565 - Kavram Uzerine
570 - Dogumdan Bireye, Bireyden Insana

Sayfa 58
572 - Ahlak Cevap
573 - Yasam ve Iliskiye Hayat veren Ogeler
574 - Yasam ve Iliskiyi Ogrenmek ve Bilincle Yasamak
577 - Arkadaslik
580 - Dogal Dusuncenin Ctetolojik Yapisi

Sayfa 59
581/582 - Signak Psikolojisi

Sayfa 60
595 - Birey Olabilmek Ozet
596 - Tanimlar Ozet

Sayfa 61
602 - Guc ve Otorite Nasil Bir Degisim Yaratir?
603 - Gelen Bir Ozel Mesaj
604 - Ozel Mesaja Yanit
607 - Felsefede Cagi Yakalamak

Sayfa 62
614 - Dogallik Nedir?
615 - Dusunurluk Nedir?
616 - Dusuncenin Yoklugu ve Onemsizligi
617 - Toparlayici Ozet
618 - Epistemolojik Gercekcilik
619 - Gercek Disiligin Iki Yuzu

Sayfa 63

Sayfa 64
632 - Yaradilis-izm-Bilim-Bagi
633 - Kavram Uclemini Kavramak
634 - Kullanimbilimin Yontembilimi
635 - Duygusal-Mantiksal Yanasim Farki
636 - Insanoglu Birarada ve Beraberce Nasil Yasar?
637 - Ortaya Koymak ve One Cikarmak Farki
638 - Varin-Ol-Bil-Kavra Algisi
639 - Olunan Varin, Oldurulmasi
640 - Epistemoloji Nedir?

Sayfa 65
641 - Insanoglunun Ifadesi "Iliski midir?, Celiski midir"
642 - Ozelestiri
643 - Noumen Nedir?

Sayfa 66
656 - Insanoglu Dunya'ya Neler Ekledi?
657 - Bireysel Hak ve Ozgurlukler Ile; Bireyin Hak ve Ozgurlugu, Farki
658 - Soyut Kavram Nedir? ve Nasil Ifade Edilir?
659 - Ozelestiri Nedir?

Sayfa 67
661 - Index-Icindekiler-Aciklama 1
662- Ara Form Nedir?
663- Aciklama
666- Toplumsal Kisilik ve Kendine Gore Yonlendirme Aliskanligi
667- Tabu donemi-Tabunun yikilisi-Serbestlik/Rahatlik
668- Serbest Dusunurlugun Bireysel Tarihcesi
669- Yaklasim-Yanasim Nedir?
670- Dogal Dusuncenin Dusunduruncesi ve Disisel Bakis

Sayfa 68
671- Quiddity of Zi (XYxy)
672- Zi (XYxy) Nedir?
673- Zi(XY)'nin Sekilsel/Cizimsel Gorunusu
680- Evrensel-Insan/Ozgur Birey Bagi

Sayfa 69
681- Evrensel-Insan'in Avatari
682- Zi (XYxy)' nin Bolgeleri
683- Epistemology'nin Anlami

Sayfa 70
691- Siyaset Nedir?
692- Etioloji Nedir?
693- Bil Kokeni/Karsitliklarin Temeli
694- Index-Icindekiler 2
695- Evrensel-Insan Dusuncesinin, Dogal Dusunceyi Ortaya Koyusu
696- Gercegin Degisimi/Degistirimi
697- Onerme ve Uclu Karsi Onerme

Sayfa 71
708- Tek Onermenin Analizi
Sayfa 72
Sayfa 73

Sayfa 74
739- Bilim Felsefesi
740- Antropocentrism-Insanmerkezcilik

Sayfa 75
741- Uygulanabilirlik
742- Dogal/Evrensel-Insan Dusunce Farki: Ozet
743- Index-Icindekiler 3
744-Bilim/Bilimselligin Bunyesindeki Metafizik Tehlike
745- Bir Konunun (Evrensel Insan/Dogal Dusunce) Uc Farkli Butunu
746- Tanri Uzerine Karsilikli Spekulasyon
Sayfa 81
805- 746, Devami
806- Bilimselligin Iki Yonu
807- Shibumi'ye cevap
808- "Bikkinlik Nedir? ve Nezaman Gelir?
809- Bir Kisiyi, Bireysellestirmeyen "Fren" "Korku"
810- Birey Birimli, Evrensel-Insan Dusuncesinin 7'li Temeli

Sayfa 82
811- Benlik-Bilinc, Farki, Iliskisi
819- Monizm'in Inancsal, Ideolojik Ve Dogrusal "Sorunu"
820-Index-Icindekiler Guncelleme-4

Sayfa 83
821- Etik Nedir?
822- Duyuru
823- Notrluk Nedir?
824- Soyutlama Nedir?
825- Soyutlamanin Tanimi
826- Ben'in "Ic Celiskisi-Disa Yansisi"
827- Evrensellesmek Nedir?
828- Sayilarin Dili
829- Teslimiyet-Teslim Olma/Alma/Etme Nedir?

Sayfa 84
831- Sayilar-Yanit
833- Sayilar-Yanit
835- Monolog-Yanit
836- Birin Y-Uclem Bilinci/Farkindaligi
837- Nihilizm nedir? Sorunu/Celiskisi/Actigi yol

Sayfa 85
843- Ben/Birey/Bencillik, Bagi-Farki ve Fark Algisi
844- Ihtiyac ve Giderim
846- Ihtiyac ve Giderim-Yanit
850- Yaraticinin "Yeni" Oznel Icerigi

Sayfa 86
851- Index-Icindekiler- Guncelleme-5
852-60 Laik/Sekuler Farki Uzerine Mesajlar

Sayfa 87
861-70 Laik/Sekuler Farki Uzerine Mesajlar

Sayfa 88
871-80 Mesajlasmalar

Sayfa 89
881- Nesnenin Oznel Icerikle Tanrilastirilmasi ve Tanrisal Zihniyet
882- Tanrisal Zihniyet/Yanasimdan Ozgurluk (Kurtulmak/Arinmak) Nedir?
883- Empati Nedir?, Nasil Saglanir?
884- Inancsal Zihniyetin, Somut (Dini yasam) ve Soyut (Tanrisal dusence/davranis), Yonu
885- Inancsal Zihniyetin (Soyut/Somut Yonunun), Sekulerizm Ile Bagi
886- Kendi (Self), Ego(Verilen/Alinan Kendi)'nin, Bilinc ve Farkindalik, Farki
887- Dogal Zihniyet/Insansal Zihniyet Farki
888- Ego ve Self Farkinin, Insanoglu/Insan Temeli
889- Ego'dan Self'e Gecis
890- Insanoglunun Kurgu/Olgu/Bulgu Uclemi

Sayfa 90
891- Dogal Ego' nun Sinirlari ve Cesitleri
892- Evrensel Olmak ve Evrensel Onay Kazanmak Farki
893- Data Nedir?
894- Teleoloji Nedir?
895- Kim/Ne Bagi/Iliskisi
896- Duyuru
897- Inancsal Yanasimin; "Tam" Inancsalligi ve "Yarim" Inancsalligi
898- Insanoglu Turu ve Birinin Uclu Alternatifsizligi

Not: Mesaj numaralari belirtilmeyen, mesajlar; ya baska yazar arkadaslara ait mesajlar, ya da baska yazar arkadaslarin, mesajina gore verilen yanitlari kapsar.

Sitedeki evrensel-insan'in diger baslik ve mesajlarina ve de gruplarina asagidaki linkten, ulasabilirsiniz.

http://www.turandursun.com/forumlar/member.php?u=4887

Saygilarimla;
evrensel-insan

 

No comments:

Post a Comment